Tumgik
#bildiğimiz insanlar
Text
"Bazen günün sonunda bir insanın başardığı en büyük şey,intihar etmemiş olmasıdır."
Tumblr media
245 notes · View notes
pembebirkrizantem · 3 months
Text
Tumblr media
Suskunluklar biriktiriyorum bugünlerde...
Kapı kapı büyüyen ve anlatamadıkça insanın omzunda tıpkı ağır taşlar misali biriken suskunluklar...
Bir cümleyle yüreğimden akıp gidecek kadar hafif konuşacak olsam okyanuslar bile yetmeyecek sanki derinliğine. Ben yine de suskunluğa talibim. İçimde kendimle öylesine doluyum kı buna bir de sonsuz bir yalnızlık eklenince hiçbir şeyin gitmesini istemiyorum. Tek bir kelimenin, tek bir düşüncenin hatta tek bir zerrenin bile firarını kaldıramayacak kadar takatsizim...
Yollar yabancı, taşlar soğuk ve insanlar yine bildiğimiz gibiyken ben yalnızca kendi kendime yetme telaşesindeyim.
Bugün karnım tok mu?
Ellerim üşümüyor mu?
Ve sevdiklerim yanımda mı?
İşte o zaman diyorum ki çok bir şeye gerek yokmuş aslında. Aşk beni bulmasa da varsın zenginlik kapımı çalmasa da ve ben dipsiz bir suskunluğa bürünsem de mutluyum.
Sonuçta insan yağmuru izleyebiliyor ve annesine hala gülümseyebiliyorsa ne gerek var derde tasaya değil mi?
Güneşin doğuşuna ve batışına şahit olan gözler aşkına, ay ışığının nuruyla yıkanan aşıklar hürmetine ve masum bir bebeğin ilk tebessümü niyetine, birgün umudum tükenecek olsa da ben mutlu ayrılacağım bu dünyadan.
Ruhumdaki suskunluklar ve sevdiklerimin suretiyle silinip gideceğim ama ben gitsem de mutluluğum hep baki kalacak.
Tıpkı en sevdiğin şarkıyı bağıra çağıra söylerken dudaklarında bıraktığı o tatlı his gibi. Belki şarkının başı ve sonu unutulacak ama nakaratının güzelliği üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin hafızamdan silinmeyecek.
Silinip gidecek onca şeye inat...
Selam ve Dua ile.
170 notes · View notes
ayten-ali · 6 months
Text
Tumblr media
Rahman Ve Rahim Olan ALLAH'IN Adıyla ﷽
“İnsanlar İmtihandan Geçirilmeden Sadece İman Ettik Demeleriyle Bırakılıvereceklerini mi Sanıyorlar?”
(Ankebut/2)
“Sizi Bir İmtihan Olarak İyilikle de Kötülükle de Deneyeceğiz.”
(Enbiya/ 35)
Cuma Akşamı Hürmetine ALLAH'IM! Bildiğimiz Bilmediğimiz Bütün İyilikleri Ver, Her İşimizin Sonunu Güzel Eyle, Sıhhat, Afiyet, Güzel Ahlâk Ver! Dünya Sıkıntılarından Ve Ahiret Azabından Bizi Koru! Kaza Ve Kaderine Rıza Gösterenlerden Eyle! Bütün Din Kardeşlerimize Hayırlı Ömür Nasip Eyle, Kusurlarımızı Ört, Korkulardan Emin Eyle, Helâl Ve Hayırlı Rızklar İhsân Eyle! Ülkemize, Milletimize, Ehl-i İslâma Selâmet İhsân Eyle! Âhir Âkıbetimizi Hayr Eyle, Kalbimizden Sevgini, Dilimizden İsmini Eksik Etme, Sana Hakkıyla Kul, Efendimiz Hz.MUHAMME'DE ﷺ Hakkıyla Ümmet Olmayı Nasib Eyle, Cennetini Ve Cemalini Cümlemize İhsan Eyle. Âmin Ya Rabbel Âlemin
Yüce RABBİM Halisane Yaptığınız Bütün Dualarınıza İcabet Buyursun İNŞALLAH. Hayırlı Akşamlar, Nurlu Cumalar. Cuma Akşamınız Mübarek Olsun
60 notes · View notes
epifizz · 8 months
Text
"Barrington Moore Jr.'ın adaletsizlik üzerine yaptığı klasik çalışmasından bildiğimiz üzere; geçmişte, farklı kategorilerde bulunan insanlar sırf eşit olmayan koşullarda yaşıyorlar diye mahrumiyetten yakınmamışlardır (durum bu olsaydı insalık tarihindeki isyanların bu kadar kıt oluşu açıklanamazdı) Dışarıdaki bir gözlemciye ne kadar perişan, acınası ve itici gelse de, insanlar uzun süre hiç değişmeyen düşük yaşam standartlarına uysalca katlanır, direnmez, alışır, onları 'doğal' kabul eder. Mahrumlar ve mülksüzler; durumlarının korkunçluğuna, düzene, yalnızca daha çok taleple karşılaşıp, eskisinden daha az ödüllendirilmeye başlandığında isyan etmişlerdir. Kısacası, kötü koşullara değil de alıştıkları ve katlandıkları koşullardaki ani değişikliğe başkaldırmışlardır. İsyan etmeye hazır oldukları 'adaletsizlik', etraflarındaki kişilerle yapılan haksız bir kıyaslamaya göre değil, önceki koşullarına göre ölçülmüştür."
-Zygmunt Bauman
25 notes · View notes
nefesallzombi · 4 months
Text
bazen bazı insanlar herşeyimizi bildiğimiz yabancı insanlar oluyor oyüzden çok şey yapmamak lazım düşünmemek
11 notes · View notes
belkidebirharfimben · 6 months
Text
Gazzelilik ölmezse Filistin de düşmez
Tumblr media
İnsan Gazze'de olanları görünce düşünmeden edemiyor: Acaba Mâide sûresinin verdiği derste böyle bir sır da mı var? Hani 32. ayetinde kısa bir mealiyle buyruluyor: "İşte bundan dolayı İsrailoğullarına şöyle yazmıştık: 'Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.' Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler." Belki de onlarda bütün insanlığı öldürmeye yetecek azgınlık var. Bir canı alabilecek eşiği geçtikten sonra birmiş, binmiş, yüzbinmiş, milyonmuş... umurlarında değil. İnsanlar onlar için 'insan' değil. İnsan istatistik. İnsan hesap. İnsan rakam. Paralarını saydıkları gibi sayıyorlar canı. "Tohumuna para mı saydık?" diyorlar belki de. Zaten teknoloji de gelişti. Günahlarımızı azaltan fıtrî sınırlar kalktı. Yalın kılıçla kaç kişiyi katledebilirdin? Hiç olmazsa yorulurdun. Fakat şimdi F-35'lerden yağdırdığın bombalar var. Dilediğince cür'et edebilirsin. Mevzu düğmeye basmaktan ibaret kalınca namlunun ucunda kaç kişinin oturduğu önemli değil.
Ahirzaman harikalarıyla her zaman iyilik etmiyor bizlere. Sözgelimi: Görünebilmenin sınırlarını da epeyce örseledi. Halbuki görünme çoğu zaman bir imtihana dönüşüyordu. Varın imtihanı da vardı. Yokun imtihanı yoktu. Sosyalmedyanın ettiklerinden henüz tam haberdar değiliz. Kısadır gözümüz. Dünyadan ötesini seçemiyoruz. Fakat uhrevî âlemlerde izlerimiz devam ediyor. Fiillerimiz suya atılan taş oluyor. Dalgalar biteviye genişliyor. Öldükten sonra bile büyüyoruz. Bir günahı işlerken eskiden tutabileceğin şahit sayısı sınırlıydı. Kem ameller daha kolay setrolunuyordu. Mesafeler üzerlerini örterdi. Şimdi istersen milyonlara çıkarabilirsin. Hatta sen unuttuğunda-unutulduğunda dahi o günah internette yayılmaya devam eder. Şahitlerini çağırır. "Ben varım!" diye bağırır ha bağırır. İradenden bağımsız olarak kayıtlarını çoğaltır. Defterler kirlenir ha kirlenir. Her şahitlik bir kayıttır. Her kayıt vücuda dair bir çoğalmadır. Yani şahit tuttuğun herşeyi çoğaltabiliyorsun. Ne zor birşey. Ne imtihanlı birşey. Ne albenili birşey. Bediüzzaman'ın "Bazı ehl-i cehennemin bir dişi dağ kadar olması cinayetinin büyüklüğüne bir mikyas olarak haber verilmiş..." demesinde hak var. Hem bu bahse şöyle bir ekleme de yapıyor:
"Âhirzamanda bir şahsın hatiât ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler vardır. Eskide, 'Acaba âdi bir adam binler adam kadar günah işleyebilir mi? Ve o âhirzamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki, kâinatın heyet-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harap olmasına sebebiyet verir?' diye düşünürdüm. Şimdi bu zamanda müteaddit esbabını gördük. Ezcümle: Müteaddit vücuhundan radyomla anlaşıldı ki, o birtek adam, birtek kelimeyle bir milyon kebairi birden işler. Ve milyonlarla insanı dinlettirmekle günahlara sokar. Evet, küre-i havanın yüz binler kelimeleri birden söyleyen ve bir dili olan radyo unsuru, nev-i beşere öyle bir nimet-i İlâhiyyedir ki, küre-i havayı bütün zerratıyla şükür ve hamd ü senâyla doldurmak lâzım gelirken, dalâletten tevellüd eden sefahet-i beşeriye o azîm nimeti şükrün aksine istimal ettiğinden, elbette tokat yiyecek."
Bir Gazzeliyi kurtarmak bir kişiyi kurtarmaktan ibaret değil artık. Herkes masada duranın bütün bir insanlık olduğunu biliyor. Amerika'nın, Avrupa'nın vazgeçtiği de o zaten. Vazgeçtikleri vazgeçebileceklerinin teminatıdır. Gazze'yle savaşırken ortaya döktüler. Bütün bir insanlığı öldürebilirler. Bebekler dahi problem değil. Belki birgün yapacaklar da bunu. Kıyametin kopuşu için uzaydan taş gelmesini beklemeye gerek yok. Yerdeki şeytanların yıkmaya gücü var. Müslümanın da buna karşı bir duruş ortaya koyması lazım. İsrailoğullarının alternatifi biziz. Kur'an bizi onların karşısına koydu. Karşı gelelim diye koydu. Biz de diriltileceklere bakmalıyız. Sayısına bakmadan bakmalıyız. Çünkü insanın her tanesinde bütününün sırrı mevcuttur. Peki senin dirilişin nereden anlaşılır? Dirinin söyleyecek sözü vardır. Yapacak işi vardır. Alacak nefesi vardır. Diri birşey için yaşarsa ancak diridir. Birşey için yaşayan insanların sayısını arttırırsak İsrailoğullarına karşı koymak ihtimalimiz var.
İnsan istatistik değildir. Aritmetik değildir. Matematik değildir. İnsana dair şeyler rakamlarla çözülmez. İnsan kimi zaman tek başına bir ümmet olur. Ümmet hangimizdir bilmiyoruz. Kurtulacak Gazzeli dünyayı değiştirecek Gazzeli olabilir. Kurtulacak nefis bütün dünyayı kurtaracak nefis olabilir. Dirilecekler varsa öldürenler yenilebilir. Kimse bize rakam vaadetmiyor. Ben de birşey vaadetmiyorum. 'Bütün insanlığı kurtarabileceğini' insanların anlayabilmesinden bahsediyorum. İslam bu ümidi doğurmak için gelmiştir. Allah Resulü aleyhissalatuvesselam her sahabisinde bu ümidi doğurmuştur. Hem Risale-i Nur da böylesi bir ümidi sende doğurmamış mıydı? O seni içindeki uçurumlardan kurtardığında bütün insanlığın da kurtulabileceğine dair neşeyi kapmamış mıydın? Bize şimdi hiçbirimizin kurtulamayacağını kabul ettirmeye çalışıyorlar. Amerika'nın, Avrupa'nın, İsrail'in yaymak istediği etki bu. Dirilterek direnmek zorundayız. Kurtararak kırmak zorundayız. Yeis bizi içimizden öldürüyor. Belki bu ay Gazze de ölecek. Ama Gazzelilerin duruşu ölmemeli. Onlar sabaha Kudüs müslümanların olacak gibi savaşıyorlar. Ne mübarek bir delilikleri var. Gazzelilik ölmezse Filistin de düşmez.
11 notes · View notes
anonimbeyy · 1 year
Text
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
Benim mezarımı örtmeseniz olur mu, karanlıktan korkarım da? 🥺🌿
Selamun aleyküm kardeşler bugün beraber dertleşmeye kaldığımız yerden devam etmek istiyorum.
Hiç düşündük mü Mezarlıkları neden şehrin dışına yaparlar sahi? Ölümü hatırlamamak için mi? Hepimizin başına geleceğini kâtiyyen bildiğimiz halde neden böyle yalancı narkozlarla kendimizi kandırıyoruz ya da bizi kandırıyorlar mı?
Amaçların araçlarla yer değiştirdiği bir çağda yaşıyoruz eğer dikkatli olmazsak bu yer değişlik ahirette de yerimizi değiştirecek! Peki nedir bu amaçlar ve araçlar bir temsil ile akla yakın edelim; mesela ben doğu da yaşıyorum babamı görmek için İstanbul'a gelmek istedim ve bir araç buldum ve bu amaçla bindim otobüse. Araç: otobüs. Amaç: babama kavuşmak.
Peki ben otobüse yerleşsem işte yatağımı döşeğimi bir köşeye sersem yemek yapsam otobüste, güzel de bir iş kapsam hep otobüste kalacakmış gibi, herkes bana deli der sanırım. ya hu 12 saat sonra biletinin süresi dolacak seni istemsizce atacaklar otobüsten, çıkacaksın demezler mi? Akıllı olan araçlara gönül bağlar mı amaçları dururken?
İşte bizde aynen öyle birer yolcuyuz bu dünyada kardeşlerim. Nedir bu otobüste sonsuza kadar yaşayacakmış yarışı? Siz sahabeyi görseniz deli sanardınız onlarda sizi görse deli sanardı sözü aynen budur! Bu dünya bir araç tabiri caiz ise bizi ahiret durağına bırakıp gidecek. Hem biletimizin süresi dolunca istemesek de bizi atacak içinden. Hiç kurtuluş var mı? Var mı içinizde ecelini erteleyebilen yiğit?
Evet, İnsanlar amacını kaybetmiş, araçlara âdeta tapar vaziyette! Çoğunluk bu uykuya müptela diye bizde mi kulağımıza okunan vahye sağır kesilelim?
اَفَحَسِبْتُمْ اَنَّمَا خَلَقْنَاكُمْ عَبَثًا وَاَنَّكُمْ اِلَيْنَا لَا تُرْجَعُونَ
bu ayete ne vakit kulak vereceğiz kardeşlerim?
Bu bindiğimiz deve bizi Medine'ye götürecek bu kadar. Hicretimiz Rabbimize deveye değil?
Bu dünya da cildimiz değişiyor değiştiriliyor! Bak Doğduk bebek olduk çocuk olduk yetişkin olduk yaşlandık ve kapandı perde?
Her gün 300 bin amel defterinin kapandığına şahit oluyorsun da nasıl korkmuyorsun senin ki de kapandı kapanacak diye...
Ey! Materyalist bir dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan insanlar içerisinde ahirete âzık hazırlayan kardeşlerim,
Ey! Muhâmmedi bir davanın çilesine meftun vuslatı bekleyen hasretli dava kardeşlerim.
Ey! Hüznü heybesinden eksik olmayan İslam'ın ahirzaman çiçekleri gençler!
Ben karanlıktan korkarım da , mezarımı örtmeseniz olur mu diye sorsam hiç bir hoca fetva vermez buna, hiç bir metâh aydınlatmaz kabrimi, hiç bir diploma geri çevirmez beni ölüm kapısından,
o vakit kardeşler, toprağın üstü toprağın altına çalışalım diye verilmiştir! Ona göre 🌿
46 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 8 months
Text
Üzerinize yıkılaca,ğını bildiğimiz duvar,ları
Çiçikler le...? Süslemeyin
Tumblr media
ALLAH : "Namaz farzdır, kılın." diyor.
İnsanlar: "Vaktim yok, benim kalbim zaten temiz." diyor.
ALLAH : "Zekat farzdır, verin." diyor.
İnsanlar: "Borcum var, şimdi veremem." diyor.
ALLAH : "Örtünün, korunun." diyor.
İnsanlar: "Ne olacak ya, bunlar moda." diyor.
ALLAH : "Hacca gidin, farzdır." diyor.
İnsanlar, Avrupa da tatile gidiyor
ALLAH : "Ahiretiniz için hazırlık yapın." diyor.
İnsanlar: "Dünyaya bir daha mı geleceğiz, eğlenelim." diyor.
ALLAH : "Kulum tövbe et, ben de kabul edeyim." diyor.
İnsanlar: yaşlanınca yaparız diyor...
ALLAH' a şükretmek her yüreğe nasip olmaz..
Bizleri "ELHAMDÜLİLLAH" diyenlerden kıl ALLAH'ım.
ALLAH 'ım : ''Bizleri layıkı ile yaşamayı son nefese kadar iman ile çene kapamamız nasip eyle ....
AMİN
16 notes · View notes
emirhaneren · 14 days
Text
Kısa Süren Bir Mahkeme
Bugün burada bir yargılamaya tanıklık edeceksiniz. Evet, sizleri yargılayacağız, sizleri. Sadece sizleri, bir tek sizleri, sizleri anlatmama izin verin lütfen. Yıllarca okul okuyup bilgi sahibi olanlar, şirketlerinizin gösterişini reklamlarla yaparken sefa sürenler, düşüncelerini savunanlar, tartışmalara kitaplarla gelenler, arkasında destekçileri olanlar, bir şey başarma potansiyeli olanlar, acıyı bizim kadar çekmemiş olanlar, hayata kolaydan bakanlar, bizim zorluklarımızı aşmış olanlar, parası ile öne çıkanlar, başarısı ile öne çıkanlar, aklı ile öne çıkanlar, öne çıkanlar, bütün kulağa gelen hikâyelerin ana kahramanları, ne hikmetse hayatı güzelleşmiş olanlar, şansı ile kurtulmuş olanlar, bizde olamayan paraya sahip olanlar, bizim her şekilde değerlendirebileceğimiz parayı kendince harcayanlar, sırf para miktarı yüzünden sövüp saydığımız kişiler, kıskançlığımızdan değil de bize göre yanlış davrananlar, yüzlerine konuşmayı çok sevmediklerimiz…
Bizlere akıllar vermeye kalkmanızın cezasını çekeceksiniz artık. Bazı karşı çıkanlar olsa da avukatlarınız bizim tarafımızdan seçilecekler. Evet bu sefer bizler yargıçlarız. Bu konuşma daha önce de Tutunamayanlar'da gerçekleştiği için uzatmıyorum. Bu sefer biz de değiştik tabii ki. Sizler siz olurken bizler de kendi köşemizde biz olmayı başardık. Bizi soracak olmadan ben söyleyeyim sizlere.
Bizler: Doğruyu ve yanlışı umursamayanlarız ve aslında iyinin biz ne istersek o olduğunu bilenleriz ve dünyanın bizim olduğunu bilenleriz ve tek cümle yazmadan hayatımızı öne sürerek kolayca roman yazabilenleriz ve cümlelerin arasındaki noktalamaların gereksizliğini kabul edenleriz ve okumamamıza rağmen sizden daha bilgili olanlarız ve siyaset ile felsefe ile psikoloji ile bilim ile arası en iyi olanlarız ve dünyanın bütün olaylarını bilmemize rağmen keşfedilmemiş, pırlantavari insanlar topluluğunun en kıymetli üyesiyiz ve sosyal hayatta bildiğimiz veya bilmediğimiz veya düşündüğümüz veya düşünmediğimiz veya kastettiğimiz veya kastetmediğimiz veya başardığımız veya başarabileceğimiz veya başaramadığımız her şey üzerinde ahkâm kesme yetkisine sahip olanlarız…
Gerekli makamlarca verilen karar bellidir. Haklar yerlerine dağıtılmış ve herkesin sözü dinlenmişdir. Sizlere verilen ceza iyi hâl (biz her ne kadar karşı çıksak da) ile hafifletilmişdir. Verilen ceza da şudur: Söylediğiniz sözler iyi olsun olmasın, kötü olsun olmasın, doğru olsun olmasın, yanlış olsun olmasın, gerçek olsun olmasın, mecaz olsun olmasın önemsizleştirilecek ve kısa sürede unutulacaklardır. Zira bu karar, alışık oldukları cezanın ağırlaştırılmış hâlidir.
6 notes · View notes
Text
Otobüsün sol camından manzarayı seyrederken,sağ camından kaçırdıklarımızdan ibarettir hayat.
-Özdemir Asaf
Tumblr media Tumblr media
84 notes · View notes
filyokusu · 1 year
Text
gülümsediğim /şükrettiğim şeyler listesi 21nisan`23
bugün bayram, bizde hiçbir zaman anne tarafına mı baba tarafına mı gidilecek mevzusu olmaz. çünkü babamın sadece kardeşleri yaşıyor onlar da burada değil. yani sabah beyler camiden geldikten sonra harçlık alma merasimi sonra kahvaltı sonra anneannem. dedem ve anneannemin yaşadığı her bayram benim için şükür sebebidir. dedem "keklik kızım" gelmiş diyip yukarı çıktı. anneannem 83 yaşında, sütlaç yapmış. gittiğimizde misafir vardı pek tabi, bugün ağırladığımız 60+ kişi anneannemin misafiri o yüzden. bazıları çok iyi insanlar. gerçekten.
bu yıl sadece mesleğim için dua aldığım için sevindim. ve insanlara göre hanımefendi kişiliğimizden ödün vermedik bazı saçma konulara rağmen, hayatta en iyi yapabildiğim şey susmak olduğunu fark edip bu da bazı yerlerde çok işe yaradığı için kendimi tebrik ediyorum. tartışmaya gerek duymuyorum, hayatımın huzur kısmına ulaşmış gibi hissediyorum. çünkü temellendirerek cevap vereceğin ve seni dinleyecek kapasitede olması gerek karşındaki insanın. ne yazık ki, bazı şeyler körü körüne devam ediyor. ve gülüyorum içten içe.
kuzenlerimin evlendiklerinde kaç gram altın taktıkları muhabbetinde bebek seviyordum. ama içimden kahkaha atıyorum.
ece çikolata ve kat kat kat vardı ya hani ondan yedim. hehe.
bi de taze fasulye ve yufka yedim midem için de bayram.
abimden aldığım harçlık <3 <3 <3 <3
ve biiir sürü arkadaşımın bayram kutlaması. tatlı küçük şeyler.
amcamın beni önemseyen davranışları son noktayı koydu ve yaptığım kurabiyeler çok beğenildi. tabi kızım ne sandın.
makyajımı silmeye mecalim yok yurtta olsam esram silerdi.bi gün ayaklarım çok ağrıyor diye ayaklarımı yıkamıştı kdjdkdk canpârem ya. özledim kızları. ve bi daha böyle bi anımız olmayacak orada.
hayat garip, bi gün var bi gün yokuz, yaşasak bile yok olabiliyoruz ve büyük kahkahalar küçük zamanlarda anıya dönüşüyor.
bayramınız bayram ola, nice sağlıklı huzurlu sevdiklerimizle beraber olduğumuz varlıklarına şükrettiğimiz değerini bildiğimiz güzel bayramlara.
ankara.
14 notes · View notes
epifizz · 7 months
Note
Netenyahunun 2001 yılında sızdırılan bi videosu var onu izledin mi? Kasıtlı olarak halka nasıl zarar vereceğini anlatıyor. Direkt olarak halkı hedef alıyor ve hatta biri “dünya bizim saldırgan olduğumuzu düşünmeyecek mi “diyor ve buna karşılık netenyahu , dünya bizim kendimizi savunduğumuzu söyleyecek diyor. Bu noktada beni düşündüren haması ya da israili desteklemek noktası yani bir tarafı seçmek noktası değil. Dünyayla ilgili bir derdim var. Kaç tane ünlü marka milyonlarca dolar yardım ediyor israile ve bu söyledikleri tüm dünya tarafından bilinmesine rağmen. kaç tane marka kaç tane insan çocuk hakları, çocuk hayatları vb diye konuşurken şimdi hiçbirinin filistinli çocuklardan söz etmiyor oluşu beni çok rahatsız ediyor. Bu rahatsız edici bir durum değil mi senin için de? Hamas ya da israil destekçiliğinden bahsetmiyorum ama şimdi türkiyede hiç bir ünlünün bu savaştaki mağdur çocuklar hakkında konuşmaması adaletsiz değil mi, ırkçı değil mi
Yaptığın birkaç mantıksal ve bir büyük bilgi hatası var bunları düzeltmek istiyorum sadece. Dediğin videoyu söylemen üzerine bulup izledim. Videoda dünya bizim kendimizi savunduğumuzu söyleyecek falan demiyor. Kendisi (bence kesinlikle yanlış bir şekilde) bunun bir mevcudiyet mücadelesi olduğuna inandığı için, diğerleri ne söylerlerse söylesin diyor. Bunları söylerken kendisi siyaset dışı biriydi, videoda çok gizli saklı bir şeye benzemiyor zaten isteyenler buradan bakabilir. Kendi fanatik görüşlerini ifade etmiş, vadedilmiş toprakları için yaptığı saldırıyı hak gören bir ideolojik bakışa sahip bir insanın saldırı özlemiyle kişisel bir konuşma yapması çok da şaşırtıcı değil, ne mal olduğunu zaten bildiğimiz biri Netanyahu. Videoda Amerika'dan da korkmadığını söylüyor, Amerika desteğini de vurgulamaktan ve aksi durumda doğru yola sokulabileceğinden de bahsetmeyi es geçmiyor. Videoda bahsi geçen bu beyanlar ortalama bir nasyonalist sağcı insanın dünya görüşünü ifade ediyor esasında. Bunu düzeltmeye özen gösterdim çünkü senin dediğin haliyle öyle bir resim ortaya çıkıyor ki sanki Netanyahu derin bir komploya girişmiş ve kurduğu düzenek şimdi çalışırken, dünya desteğini de dediğin gibi alarak ilerliyor. Yani dediklerin dolaylı olarak Hamas'ı İsrail güdümlü bir yapı haline getiriyor. Ama bu pek doğru gözükmüyor çünkü Gazze'deki gerginliğe bakarsak Hamas gerçekten İsrail hükümeti için bir komplodan fazlası olacak kadar güçlü saldırılar düzenliyor, rehineler alarak counter-atackları bastırıyor, demir kubbeye ucuz füzelerle yoğun saldırı düzenleyerek %90lık bu pahalı savunma sistemini aşmak bir yana ekonomik zararlar da veriyor. Bunun yanında sınır güvenliğindeki zaafiyetlerin önceden rapor edildiğini ancak iktidar güçlerinin bunu bir zayıflık eleştirisi olarak algılayarak duygusal yaptırımlar uyguladığı eleştirisi de İsrail muhalifleri tarafından beyan ediliyor. Ortada derin bir komplo aramaya gerek yok. İsrail'in sivil zaiyatları kendi vatandaşları değilse umursamamasının kötü olduğunu söylemek için bir komploya ihtiyaç da yok zaten.
Mantıksal hatana gelirsek içten içe onu kast etmesen bile ölen bir masum insanı diğeriyle kıyas etme hatasına düşmüş olman. Bir insanın ölümüne tepki gösterilip diğerine gösterilmemesi dilsel olarak böyle bir kıyasla eleştirilmemeli, eleştirilecek şey ölen masum insanların ortak insan olmaklığı ile eleştirilmesi gerektiği yani İsrailli masum insanların ölümüne insanların üzülmesi ya da tepki göstermesi kızılacak ya da kıskanılacak bir şey değil, yalnızca sınırın öteki tarafında acı çekenlere tepki gösterilmemesini eleştirecek olsaydın mantıklı bir tavır olurdu. İkinci mantıksal ve bilgi hatan ünlülerin İsrailli sivil zaiyatları destekleyip de Filistinlileri desteklemediğin beyanın ki bu doğru değil, Türkiye'de bu kadar problematik olan bir konuda böyle kötü bir marketing hatasını kimse yapmaz. Yapan olursa da piyasadan silinir pek tabii. Bu insanlar kendi marka değerlerini düşünerek stratejik olarak susmayı tercih ediyorlar ki bu sektörde bir şeye destek ya da taziyede bulunmak da aynı motivasyonla olduğu için pek de umrumda olmuyor onların neye odaklandığı, herhangi bir destek beyanı yaptıklarında bunun içten olduğunu düşünecek kadar saf olmadığınızı düşünüyorum. İki taraf hakkında da konuşmadıklarına göre ortada bir ırkçılık da olmamış oluyor zaten yani sorunuzun cevabı açık bir şekilde hayır, bu ırkçılık olmuyor.
Ben açıkçası senin tarafsız olduğunu da düşünmüyorum, olmak zorunda da değilsin bence. Öyleymiş gibi yapman bence daha can sıkıcı. Ölen bir masumun taziyesini öbüründen kıskanman bence pek etik değil çünkü. Dev markaların desteğine de gelirsek yine ortada senin baktığın gibi bakmayan bir ortam buluruz. İsrail kimsenin babasının oğlu değil, kazanç getirecek söylem o olduğu için ona yöneliniyor. Yahudi lobileşmesi üst bir güç olmasa da var olduğu da aşikar bir şey. Destek açıklamaları aleni bir lobi desteği sağlamaz ama aksi durumda boykot risklerini kimse almak istemez. Markalar Gazze'ye destek açıklasalardı da bu sadece bir marketing olurdu, çünkü Gazze de kimsenin babasının oğlu değil. Bu sektör olay ve durumlara duygusal ya da etik yaklaşmıyor, bunu biz normal insanlar yapıyoruz. Tabi Amerikan desteğinde Yahudi lobisinden fazlası olduğunu da söyleyebiliriz, en nihayetinde İsrail'in ideolojik bir anlamı var İkinci Dünya Savaşından kalan ve bir Ortadoğu karakolu olma özelliği var. Batı medyasının İsrail odaklı olduğu doğru ancak bunun dışında habercilik yapılmadığını söylemek doğru değil. İsrail'in kendi içinde dahi bu savaşın İsrail kanadını eleştiren habercilik örnekleri var çünkü.
Toparlayıp kapatacak olursam markalara ya da celebritylere iki yüzlü demenin lüzumu yok çünkü onlar benim hoşuma giden açıklamalar yapsa dahi benimle aynı hisleri paylaştıkları anlamına gelmezdi. Sadece o zaman zarfında benim hoşuma giden fikirleri dile getirilmesinin daha kazançlı olduğu anlamına gelirdi. Bu kurum ve kişilerin tek ideolojisi reklam nezdinde yalnızca popülizmdir, anlıktır ve o an esen rüzgarın şeklini alırlar. KK Hamas'ı Filistin'in özgürlük mücadelesine dahil ederek destek açıkladığında mutlu olup, KK'nın gerçekten Filistin halkına sempati beslediğini düşünmek ne kadar yanlışsa, burada özel bir düşmanlık olduğunu düşünmek de bence o kadar yanlış. Çünkü aslında burada olan da popülist bir marketing örneğidir yalnızca. Tek sorun derin düşünülmemiş ve yakın geçmişe odaklı olarak hızlı planlanmış ve biraz suratına patlamış bir stratejidir, o sebeple bu konuda suskunlaştılar sonrasında zaten. Şunu unutmamak gerek aslında yıkım kapına gelmedikçe kimse kimin öldüğünü gerçekten umursamıyor. Bana burada yakındığın tüm o "onlar" da aslında sana satılan bir ideoloji yalnızca, seni ötekilerden ayrıksılaşan bir "bizdenlik" ürününü tüketerek bir kazanç sağlıyorsun birilerine yalnızca.
İyi akşamlar.
8 notes · View notes
yantekerlek · 1 month
Note
Harika Sınırların var insanlara karşı, keşke ben de doğru zamanda doğru şekilde kendimi güzelce ifade edip içime atmasam. Geçen gün tıbbi sekreter ne bekliyorsun dedi bir de gözlerini devirdi küçümser baktı ve kovar gibi konuştu. Doktor son Bir şey der diye bekliyordum. Böyle zamanlarda acımasız dünya sendromlarına yakalanıyorum.
yok ya harika değiller. benim de birtakım insanların tavırları karşısında kafamın içinde tepetakla olduğum anlar oluyor ama bendeki avantaj şu acımasız dünya moduna girmiyorum. insanların odunluklarını, medeniyetsizliklerini, had-hudud, hak-hukuk bilmezliklerini, çirkefliklerini, ayılıklarını, hödüklüklerini ve daha bir sürü kötü şeylerini kişisel algılamıyorum. bazı otobüs şoförleri sorulan soruya cevap vermemek için kırk takla atıyor, bazıları cevap verse de ağzının içinde yuvarlayıp anlaşılmaması için özel çaba sarf ediyor. bunları kişisel algılayamam. işini üstün körü yapıyor, iletişimden bihaber veyahut vay ayı vay derim içimden, dışımdan kaş çatarım, bana bir şey söyleniyorsa çatık kaşla ve fakat bağırmadan ses yükseltmeden kızdığım şeyi söylerim, tıslarım, püflerim, akbili sert okuturum. cihaza zarar vermem. cihaz şoförün suratıymış da kıvılcımlar çıkarıyormuşum akbille. hıhım. bugün biz eve dönerkenki şoföre eminönü yönü değil mi dedik. evet tabii, buyrun hoş geldiniz dedi. neee? hoş geldiniz mi? abicim bi de mimik mi yaptın sen zahmet edip ve iftara çok az var. bi asabiyetin filan da yok. Allah Allah. kelimeler de okunaklı çıktı ağzından. mesela bunu da kişisel algılayamam. aaay ben dünyanın en iyi insanıyım da dünyanın en nazik şoförü denk geldi diyemem. en fazla şok & mütebessim teşekkür ederim. eyvallah derim. kişisel algılamayın hiçbir şeyi. kişisel algılayacaklarımız belli zaten. adımızla başlayan cümleler kişiseldir. eşşşek gibi kabahatli olduğumuzu bildiğimiz konularda yapılan imalar kişiselimizedir. onun dışında insanlar şerefli ve şerefsiz olmak üzere kabaca ikiye ayırılır. içinde bulunduğumuz 2024 yılının ilk üç ayında da ekseriyetle şerefsizleri denk gelmiş olabilir. ama şereflileri de çok fazladır. onlara odaklanıp feyz alalım inşallah.
3 notes · View notes
naftalin2027 · 3 months
Text
Tumblr media
Gazzeli gazeteci Ethem Ebû Silmiyye, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Arapça hesabından yayınlanan "Gazze için çabalarımızı sürdüreceğiz" tweetine yanıt verdi:"Sayın Başkan, eğer medya ekibinizin bir parçası olsaydım, bu tweet'i yayınlamamanızı tavsiye ederdim, çünkü bu konu hakkında ne kadar çok yazarsanız, suçu başkasına atfederek başlattığınız bu tür konuşmalardan kamuoyunun hayal kırıklığı da o kadar artıyor.
Bilmiyorum nasıl 'her türlü çaba' gösterdiniz, bu Türkiye büyüklüğünde bir ülkenin etkisi olabilir mi, bu onun azami çabasıdır!
Sayın Cumhurbaşkanım, önemine ve gerekliliğine rağmen konumuz insani yardım değil elbette. Çünkü insani yardım, Müslümanlardan önce insan olarak insanlar arasındaki kardeşlik görevidir ve 40'lık konteynerlere bölünürse 34.000 tondur. Yani yaklaşık 850 konteyner olduğunu göreceğiz. Bu hayırseverlerin de kendi başlarına yapabileceği bir çalışma.
Acil tedaviye ihtiyacı olan 8.000 yaralıdan yaklaşık 350'si alındı. Çok büyük bir rakam olduğunu düşünmeyin.. Yapılan her insani çabaya bir kez daha sonsuz teşekkür ederiz.
Ama bu bizim bildiğimiz Türkiye değil, 'Azerbaycan'da, Libya'da, Somali'de' ve diğerlerinde gördüğümüz ve görmekte olduğumuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çabası bu değil.
Sayın Başkan, çağrıları duydunuz mu? Türkiye, yarısından fazlası çocuk olan Gazze'nin kuzeyindeki 650.000'den fazla vatandaşın kurtarılması için neden havadan gıda, ilaç ve temiz su yardımları yapmıyor?
Türkiye neden İsrail işgaliyle tüm ticari ilişkilerini kestiğini açıklamıyor ve İsrail ile Türkiye arasındaki aktif ticari hareketi durdurmuyor?Türkiye neden Gazze'deki ablukayı kaldırmak için dünyanın dört bir yanından gönüllüleri taşıyan bir donanma gemisi filosu göndermiyor, kuşatmayı kırmak ve savaşı bitirmek için uluslararası baskı yaratmıyor?
Türkiye, Gazze ve halkını, bölge ülkelerinin şantajının kurbanı olarak bırakmak yerine; saldırıyı durdurmak, kuşatmayı sona erdirmek ve yeniden inşa sürecini başlatmak için birleşik bir baskı cephesi oluşturacak uluslararası bir konferansa neden henüz ev sahipliği yapmadı? Sayın Cumhurbaşkanı, Fransa'dan temsilciler Gazze ile dayanışma için gelip Refah kapısı önünde durdular, Belçika ve İspanya Başbakanları da dayanışma için Refah kapısı önüne geldiler, neden Türk temsilcilerini göremiyoruz?
Sayın Cumhurbaşkanım, daha önce önerdiğim şeyler atılabilecek insani ve diplomatik adımlardır, yüzlerce fikir sıralanabilir ama burada yer kısıtlı, ben sizden askeri müdahale istemedim, Allah korusun ama ben sizlerden bildiğimiz Türkiye büyüklüğüne, Gazze'deki felaketin ve soykırımın büyüklüğüne yakışacak bir çaba istiyorum.
Sözümü şu şekilde bitiriyorum Sayın Cumhurbaşkanım: Hayatımız kısa ve yarın hepimiz tek tek Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkacağız ve her birimiz, makamından, yerinden, her soruya bir cevap hazırlamak zorundayız."
4 notes · View notes
fikret-i · 1 year
Text
Tumblr media
Bir kaç gün uzaklaştı kendim, benden baktım ki ne aradı, ne sordu kendim, beni, benden. Anladım ki hiç bir şey ifade etmiyormuşum kendime. Durma o vakit! Git bul kendim, başka birini kendine.
Evet, bazen kendimiz bildiğimiz insanlar, yokluğumuzun zerresini dahi hissetmiyorlar. Biz aman üzülmesin zanlarında gezerken. Onlar bizi çoktan hoyratça silmiş kendilerinden.
Fikret İ.
40 notes · View notes
cafunelivisal · 1 year
Text
Evim dört duvarlı bir sığınaktı. Duvarlarda sessizliğim hüküm sürüyordu. Şimdi ben denize çevrilen koltuğumda akşam yemeğinde annemin ne yapacağını düşünürken, yan odadan onun tıkırtılarını duymak isterdim. Bu yalnızlığım öyle ki, bana epey düşünmem için zaman bırakıyordu. Ne insaflı bir yalnızlık. Mesela en çok şarkıları ve şiirleri tersten okumayı düşündüm. Deli işi bir düşünce ama yapıldığında iyimser bir duygu veriyor. ‘’Komik ve alaycı bir duygu.’’ Mesela acının bile iyimser bir duygusu vardır. Size kendinizi geliştiren, sizi büyüten ve kendinizi daha iyi açıklayabilen yeni bir dil sunuyor. Bende de öyle oldu hem gerçek bir duygu. Bildiğimiz dili ve aklı olan bir duygu. Oradaydı, ensemde.
Hatta bir keresinde çöp atmaya çıktığımda yanıma kâkül saçlı küçük bir kız gelmişti. ‘’Neden bizim saçlarımız seninle aynı, ilk ben kestim!’’ diye bir soru sormuştu. Çok küstah ama cesaretli bir soruydu. Sanırım annesi ikna etmek için ‘’evrende ki ilk kâküllü kız sen olacaksın’’ gibi saçma bir yalan demiş olabilmesi muhtemeldi. ‘’Yalanın bile bir doğrusu olmalı. Olmalı ki yalanda ayakta kalabilsin’’ demişti suflörüm, haklıydı. Eve geldiğimde mutfak tezgâhına bir çilek reçeli bırakmamı söyledi. Ertesi gün kalktığımda tezgâhımda on şeritli bir yol oluşmuştu. O an herkes için tahammül sınırlarını zorlayan bir durumdur fakat benim kadar yalnızsanız sizden başka nefes alan bir canlı gördüğünüzde yaşadığınızı hissediyorsunuz. Karıncalara ve bana iyilik yapan bir suflör. Bana çok yakın olmasını seviyorum. Mesela bir sihirbaz şovunu yaparken, uzak mesafesini zeki bir davranış olarak görür. Oysa dediğim gibi seyirci için bu durum bir şovdur. Ama çok yakınsa insan o an farklı bir gücün varlığına inanıyor. Suflörle yakınlığım, görülmeyen bir güç.
Bana değer veren ve yakın olan her şeyi bu zamana dek kaybetmemişimdir. Böyle olan bir duygu ya da insanla kesinlikle kimyam uyuşur. Bazı insanlar eksik noktanızı buluyor, orayı dolduruyor. ‘’Tamam, çınar ağacım bu ve yaslanmamak için bahanem yok’’ diyorsunuz. Eksik noktanızın yerine koyduğunuz insan birden pusulanız oluyor ve tüm okları size çevrili oluyor. Özellikle işten gelip ayaklarınızı uzattıysanız ve elinde filtre kahvenizle size gelen birisi varsa kesinlikle kalbinizin en kıyak odasını veriyorsunuz. Sonrasında sığınağınızın sahne olduğunu, onun ruhu gülmeye başladığında anlıyorsunuz. Bakın bu bir suflörlüktür. Fısıltı dışı, bariz, gözlerinize bakarak ve bağırarak yapılan bir suflörlük. Yeni ve farklı bir teknik.
Sığınağımda mutluyum. Denize açılan pencerelerimi, duvarda asılı özenle boyadığım meyve kasamı bile seviyorum. Üç notadan oluşan bir sığınak. Tuval, masa, suflörüm. Bir araya geldiğimizde iyi bir şarkının odak noktasıyız. Cebimde taşıdığım acıdan kolyemi es geçmeyelim. Mükemmel bir sanat eseri, fazla tanrıca. Bir insana tapmak yerine bir kolye her zaman daha idealdir. Suflörle evli, sessiz bir tanrı.
En önemlisi ise aklımdaki sigaranın griliğini kaybetmemesi. Aklımdaki seni öldürdüğümde ensemdeki suflör bana veda edecek. Dumanım yerini kırmızılığa bırakacak ve ben vedaları sevmeyeceğim. Çünkü insanın kendisinden gitmesi, bir şarkıyı ve şiiri tersten söyleten bir ruhu yaratabilir. Alaycı ama çok gerçek bir ruhu.
13 notes · View notes