Tumgik
senddestiny · 4 months
Text
Acının ete kemiğe büründüğü nadir anlar olur. Babam için ben, geçmişin etten kemikten yapılma gölgesiydim.
11 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Text
Oturduğum yerde masa başında ağlayarak uyuya kalmışım. Uyanıp kendime çeki düzen vermek için dahi enerji harcayamadığımda fark ettim ki bu hayatı kaldıramıyorum, üstesinden gelemiyorum yaşamanın; kendime iyi gelemiyorum, vazgeçiyorum, vazgeçiyorum, vazgeçiyorum...
54 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Text
İşte buradayım kaybolmuş halde, beni aramayın kimsenin umrunda değilim. Çıkarlarınızı kendinize saklayın. Ben sadece kayboldum. İyi görünüyor muydum bilmiyorum ama hep çok kötü durumdaydım. Bir ses duyun, ben duyuyorum; artık tümüyle bir hiçliğe dönüşüyor olmamın sesini. Beni bir gün hala hayattayken görürseniz burada cenneti bulmuşum demektir. Hayatta olmak istemiyorum, ölmeye ihtiyacım var.
101 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Text
Bir gün geldiğinde mezarıma çiçekler bırakmayın, toprağıma ayak basmayın çünkü ben hiçbirinizi affetmeyeceğim. Karanlıkların bile ardında yalnız bıraktığınız bu çocuğa toprağın ardından ulaşmaya çalışmayın. Kalbin ya paramparça kırılmak ya da taş gibi katılaşmak zorunda kaldığı bu iğrenç yeri terk edeceğim. Sevgi göstermek için bile hep son anları bekliyorsunuz; hastane koridorlarını, siren seslerini, veda vaktini ama ölümün son anı olmaz. O ansızın gelecek ve yüreğinize inen pişmanlık hiçbir şeye fayda etmeyecek.
99 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Note
İntihara neden bu kadar isteklisin ?
Belli bir zamana kadar tek istediğim biraz iyi olabilmekti, bir süre sonra bu iyi olmayı geçtim artık tek istediğim nötr olabilmek oldu ancak ben nötr olmayı bile beceremiyorum. İntihardan başka şey düşünemediğimden ve yerin daha da altına giremeyeceğimi bilmenin rahatlığından dolayı artık insanlara da iyi davranmamaya başlıyorum sanırım, hayatımdaki her şeyi boşluyorum zaten defolup gideceğim bu hayattan diye ve her şey beni daha da yaşamdan uzak bir insan yapıyor. Daha önce birilerine de iyi gelmeye çalıştım ama bu haldeyken olmuyor. Bu nedenle de birlikte nötr dahi olamayarak artık hayatta olmamalıyım.
17 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Text
Pek Yakında...
Mezar çukurumun yediği etim yine üstümde olacak bir sabah uyandığımda. Yine ben olacağım kendi başıma ve ne güzel iş bunca seneyi bir anda silip atmak.
Her gerçek sanat sadece bir tanedir; bir resim tablosu, bir şiir; içinde hüzün, mutluluk, öfke, sevgi, pişmanlık, utangaçlık, kıskanmak gibi tonla duygu barındırır. Sanatçı, yansıtmak istediği bu duygulardan bazılarını seçerek icra eder sanatını. Sadece bir tanedir ve özgündür insanların özel bulduğu tek bir orjinali vardır o sanat eserinin. İntihar da bunlardan bir tanesi olarak özgün, mükemmel ötesi, içinde tonla duygu barındıran, insanların özel bulduğu orjinal tek bir mezar taşı vardır ancak diğer sanatlardan bir farka sahip ki o da tüm duyguların yok oluşudur sanatçısı için. İntihar bu nedenle pahabiçilemez en güzel sanat ürünlerinden çok azının ortak ismidir.
Evet pek yakında sanırım bir sanat icra etmek istiyorum.
17 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Text
Benim ölmeye ihtiyacım var.
177 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Text
İster kızın bana ister gücenin! Açıkça söylüyorum işte: "Biz, mızmız bir toplumuz! Her şeyden şikayet ederiz biz, kolay şikayet ederiz; şikayeti neredeyse kimliğimizin ayrılmaz parçası haline getirmişizdir..." bu huyumuz kültür ve sanat alanınlarında daha da baskındır. "Bize ilginç, yeni kapılar açan konserler olmuyor." diye ağlarız, sonra Uluslararası Mistik Müzik Festivali konserlerinde bütün koltukları belediye çalışanlarının tanıdıklarına bırakırız! Kitapçı vitrinlerinin önünde durup "Ah, ne zaman edebiyatımıza modern bir bakışla yaklaşan araştırmacı yazılar, ne zaman kültürel kimliğimiz ve geçmişimizle bağlar kuran, düşündüren, yeni sorular açan kitaplar yayınlanacak bizde?" diye yakınırız; ama vitrinde duran ve tam da söylediğimiz özellikleri taşıyan bir dolu kitabın sayfalarını şöyle bir karıştırmayı bile denemeyiz...
20 notes · View notes
senddestiny · 2 years
Text
Bir gün tüm mahalle ailemin çığlıklarıyla uyanacak ama ben uyanmayacağım.
670 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
Biz genellikle kendi düşünce, duygu ve hayallerimizi gerçek zannederiz. Bir de onları dille ifade edebildik mi gerçeğin ta kendisini bulduğumuza inanırız. İnsanın kendisini nasıl anlattığını çok iyi bilen Napolyon: "Bu fikir bana çok doğru gibi gözüküyor, öyleyse yanlış olması da muhtemeldir." dermiş. Bize fikirlerimizin hatalı olduğunu gösteren biri olmazsa ömür boyu yanlışı doğru bilerek yaşayabiliriz. Sokrates'i sokaklara düşüren, fikirlerini tartışacak adam aramaya sevk eden bu endişe olsa gerek. Zıt görüşler bizi kendi içimize kapanmaktan kurtarır. Dosttan çok düşmanımızı gaflet duygusundan uyandırır.
19 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
Başkaları geçmişe özlemle bakıp batan bilgi güneşinin son ışıklarında ısınmaya çalışırken ben, yeni ve daha da parlak bir çağın yaklaşmakta olduğunu seziyorum. Bana göre insanlığın özlediği cennet geçmişte değil, gelecekte aranmalı. Karanlık bir mağarada arkalarını ışığa çevirmiş izleyenlerin gözlerini ışığa çevirmeye çalışıyorum. Eleştiriyle geçmişin kurduğu dizgeleri yıkmaya, insan aklından doğmaya başlayan yeni düşünceleri dile getirerek bilgide yeni hareketlerin başarılı olmasını sağlamaya...
10 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
Stendhal'in bir mektubunda, "Vaktim olmadığı için uzun yazıyorum." diye özür dilemesi... Van Loon, İnsanlığın Kurtuluşu adlı eserinde şöyle der, haklı olarak: "Hayat kısadır, söylevlerse uzun sürer. Yüz kelimeyle söylenemeyecek bir şeyin hiçbir zaman söylenmemesi daha iyidir."
19 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
Asansörün içinde bir başkası da varken pek çoğumuz endişe, tedirginlik, gerginlik, korku gibi duyguları da içinde barındıran tuhaf diye tanımlayabileceğimiz bir his içinde oluruz. Psikologlar iki insanın konuşurken aralarında bir kol uzunluğunda mesafe bıraktığını hatırlatıyor ancak asansörlerdeki mesafe bundan çok daha az ve insanlar kendilerini garip, doğal olmayan bir durumun içinde hissediyorlar. Araştırmacılara göre fiziksel olarak bu kadar yakın olmanın en çok endişe veren yanı bir başkasını rahatsız etme korkusu ve bu nedenle asansördeki herkes duruşunun ya da yaptığı herhangi bir hareketin, diğerleri tarafından tehdit olarak algılanmaması için olağanüstü bir çaba sarf ediyor.
22 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
Çok az soru "Mutluluk nedir?" kadar büyük bir varoluşsal öncelik ve genel bir felsefi ilgi ihtiva eder ve öyle görünüyor ki bütün hayatımızı umutsuzca mutluluk arayışı içinde sürdürüyoruz. Mutluluk, hayatın nihai erdemlerinden biridir bence. Mutluluktan yoksun bırakılmak, birçoğumuzun gözünde yaşamak için iyi bir sebepten yoksun bırakılmaktır, ne var ki bu konuda bütün yavan sözlerin halihazırda söylenmiş olması mutsuz olduğumuz gerçeğini değiştirmez.
12 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
'Bilgi köşesi'
Aberdeen Üniversitesi'nden Adrian GRANT büyük bir araştırma çerçevesinde, D vitamini ve kalsiyumun kırık tehlikesini azalttığına dair hiçbir kanıt saptayamadı. Bu şaşırtıcı sonuç tıp dergisi "Lancet" te Nisan 2005'te açıklandı. Araştırmaya 21 İngiliz hastanesinden daha önce kırık yaşayan 5300 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 77 idi. Hastalar rastgele dört gruba ayrıldı; gruplardan birine sadece D vitamini, birine kalsiyum, birine hem D vitamini hem kalsiyum, birine de hiçbir etkisi olmayan bir ilaç verildi. Araştırmaya katılan hastalar, dahil oldukları grubu bilmeden kendilerine verilen hazır ilaçları her gün aldılar. Yaşlı hanımlar ve beyler iki ila beş yıl izlendiler ve bu süreç içinde yaklaşık 700'ü kemik kırığı yaşadı ancak bu kırıkların sıklığı, terapi gruplarında herhangi bir farklılık göstermedi, hastalara uygulanan tedaviden bağımsızdı. Araştırmaya katılan doktorlar; kalsiyum, D vitamini ya da her ikisinin düzenli bir şekilde alınması için artık herhangi bir gerekçe bulunamadığını vurguluyorlar. En azından daha önce kemik kırığı yaşamış insanlar için bu geçerli.
6 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
Villanın önündeki betona bisikletini yerleştirdi, diğer çocuğun hayran bakışı önünde bindi. Diğer çocuk elinde kiremitiyle hiçbir kıskançlık duymadan bakıyor, sadece bakıyordu; Hayrandı. Onun usta bir şoför gibi sürüşüne hayrandı. Halbuki villanın çocuğu... O; bu bisiklet, bu iskarnipler, bu villadan bıkmıştı...
8 notes · View notes
senddestiny · 3 years
Text
'Bilgi köşesi'
Oyun teorisi, her oyuncunun kendi hamlesine karşılık diğerlerinin yapacağı hamleyi hesaba kattığı stratejik durumlardaki insan davranışlarını, tercihlerini inceler. Teori; politika, kriminoloji, biyoloji, sağlık, istihdam, bankacılık ve en çok da ekonomi alanında davranışları modellemek için kullanılıyor. Bu noktada, John NASH diyor ki; karma stratejili, sonlu sayıda oyuncunun, sonlu sayıda tercih ile oynadığı her oyunun bir dengesi vardır; bu denge noktasında, her oyuncu diğer oyuncuların stratejilerine bakıldığında en iyi konumdadır, yapacağı bir hamle değişikliği ona kazanç sağlamaz.
5 notes · View notes