Taner, bizim ortak arkadaşımız. Hem güvenilir hem de karımı beğendiğinden eminim. Birgün cesaretimi toplayıp ona:
“Taner, beni yargılama, olmazsa sadece hayır de. Karımı sikmek ister misin?”. Şaşkın vaziyette “peki karın ne der?” diye sorunca, detayları konuştuk…
Birgün geldi, ben bir bahane ile karıma:
Benim az çıkmam lazım, 2-3 saate gelirim
- peki arkadaşın?
Sen bilirsin, sikecek değil ya
- arada bir ara ama
1 saat sonra aramama cevap alamayınca “Merak etme, iyiyiz. Hatta acele bile etme, gelince anlatırım.”
Sonrada anlattı, arkadaşım fırsatını bulunca buna sokulmuş, ilk gelen itirazlara aldırış etmeyip; “Kocan seni sikmemi istedi” diyerek karımı ikna etmiş. Karım o siki içine alana kadar mutsuz, koca sik içine girdikten sonra boşalmayla birlikte her şeyi oluruna bırakmış. Hatta ilk sikişten sonra, ikinciye kendi arkadaşımın sikini ağzına alarak başlamış…
Çok kötü bir zaman içerisindeyiz. Kimi dalga geçio kimi ağlio. Kimi yağmalıyor kimi başkasıda giysin diye 2 çorap değilde 1 çorap alıyor dağıtanlardan. Kimi o kadar cana mâl olup kaçıyor kimi yakınını o enkazın altından çıkmasını bekliyor. Ne hallerdeyiz. Hainler de var ve çok masum olup ölenlerde var. Nefesim kesiliyor ve diyecek bir şey bulamıyorum ve sadece olanları izliyorum. Elimden hiçbir şey gelmiyor offf.
"Bir kişi yüksek bir mekana çıkıp, dalga geçerek vaiz taklidi yapsa, izleyenler de gülenler de kafir olurlar. Aynı şekilde bir toplulukta muallim (hoca) taklidi yapılsa ve izleyenler gülseler hepsi kafir olurlar."
Birkaç saat önce ergenlik zamanımda izlediğim bir film aklıma geldi ve tekrar izledim (üzerinden rahat 3-4 yıl geçmiştir hatta belki daha fazla)
Filmi o zaman izlediğimde fark etmediğim o kadar detay fark ettim ki.
Film bir aşk üçgeni içinde dönüyor iki kadın bir erkek spoiler vermek istemiyorum ama hayatında aşkta kararsız olan hatta belki en yakın arkadaşı ve aşkı arasında seçim yapmak zorunda kalan kararsız herkes izlesin istiyorum
Filmin adı; Her Şey Seninle Güzel..
Deniz.. filmin kadın baş rolü. 4 yıl önce tamamen ona hak vererek izlemiştim hatta filmin sonunda ona kızmıştım nasıl vaz geçebildi diye. Şimdi 4 yıl geçti yine denizin tarafındayım, yine ona hak veriyorum ama anlıyorum. Denizin vaz geçebildiği gibi vaz geçebilecek kadar kimse aşık olamaz kanaatimce. Aşk bencillik değil, fedakarlıkmış denizle öğrendim. Gerçekten aşkla alakalı ufak da olsa bir şeyler yaşayan böyle bir aşk üçgeninin hatta hoşlantının dahi içine bir kez olsun girmiş olan birinin filmi izlerken kalbine bir öküz oturacak
İzleyen olursa bu film hakkında sohbet etmeyi çok isterim. Bu film hakkında benimle aynı duyguları hisseden biriyle saatlerce sohbet etmeyi ne de çok isterdim..
Kendimi deniz gibi hissediyorum hayatım boyunca hep deniz oldum sanki. Kötü biri değilim ben sadece hatalarının çok geç farkına varan biriyim
Yarın denemem var. Netlerim iyi değil. Ben iyi miyim? Bilmiyorum. Umrumda mı artık bunlar onu da bilmiyorum. Bugünlerde canım sürekli dışarıda gezmek istiyor. Üşümek soğuğu hissetmek istiyorum. Rüzgar yüzümü okşarken müzik dinlemek kitap okumak istiyorum. Kendimi dinlemek insanları seyretmek istiyorum. Durdurmak istiyorum her şeyi. Zamanda geri gitmek, ölmüş olan anılarıma sarılmak istiyorum. Onları canlandırmak, tebessüm ettirmek istiyorum. Küçük Ada’ yı öpmek, saçlarını okşamak, ellerini tutmak istiyorum. Sarılmak, rahatlatmak istiyorum. Geri dönebilir miyiz? Çok değil. Sadece 11 yıl.
Benim samimi arkadaşım, aynı zamanda karımı paylaştığın can dostum Taner, karımın daveti üzerine bize gelince 8 yaşındaki kızımı alıp, onları baş başa bırakmak için evden çıktım.
Ben aşağıda, kızım yan odada yatıyorkende sikti karımı. Hemde defalarca. Ama bu sefer kendini tutmak istemediğini, rahat rahat bağırmak istediğini söyledi. “Zaten siki çok zorluyor beni” diyerek bana dert yanıyordu…
Bugün ona hiçbir şey demedim oysa kulağımda binlerce kelimesi. Hepsi olumsuz ya da şüphe edici. Sadece kelimelerin acımasızlığını dinledim. Sadece kelimelerin merhametsizliğini izledim. Ona hiçbir şey demedim, diyemedim. Bir kez olsun düşünmek istedim. Onun tarafından olmayı denedim. Belki de şuan kelimelere iftira atıyorumdur, bilmiyorum. Belki de bir kez olsun onun söylediği kelimelerin, onun suçunun olmadığını görmek istiyorumdur, bilmiyorum. Sadece deniyorum. Belki de denemeye çalışıyorum. Bilmiyorum.
Mesela; Onunla olan her anı aklınıza kazımak, onu düşünürken bile mutlu olmak, onu mutlu etmek için sebepler yaratmak, onun attığı randomda anlam aramak, onun kekelediği küçük bir ses kaydını bile defalarca dinlemek, onunla konuşurken sesine odaklanmak, ona moral vermek için elinden geleni yapmak, onunla ilgili hiç bir şeyi unutmamak ve onun sevdiği şeyleri o seviyor diye sevmek.
Onu her şeyden çok sevmek...
Ve imkansız olduğunu bilerek buruk bir tebessüm ile onu izlemek...
Sanki bütün dünyayı bir camın arkasından bakarak izliyorum…
Çoğu insana göre bu durum biraz acınası olabilir ama bilmedikleri durum camsız dünyanın çok daha korkunç olduğudur.