Tumgik
#sermaye
yakazakalb · 10 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Sermayesi buz olan korksun güneşten. Dağları güneşle eritemezler.
81 notes · View notes
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ Bilinç Düzeyimiz Değişir ise Kaybetmeyiz
Televizyon seyretmek öfke artırır ve başka bir tuzağa düşürür.
Medya kanalizasyon bataklığı gibi bir alan oldu.
Özel televizyonlar sonrası ulusal bilinci, birlik ve beraberliği bozmak amaçlı düzenekler olarak karşımıza çıktılar.
Sömürgeci sermaye medyaya hakim olduktan ve siyasetin kontrolünde sermaye yararına bir araca dönüştükten sonra Türk ulusu aleyhinde olan her yapının bizim gerçeğimiz olarak sunuldu.
Bu düzene ve bu düzeni sürdürülebilir yapmak isteyen herkese karşı olanlara karşı olmamak gerekir.
Devlet televizyonu bile siyasetin (iktidarın) yayın organı haline geldi.
Televizyon bir aptal kutusudur.
Uyuşturucudan bir farkı yoktur.
Tüm televizyon kanalları dünyada ki sömürgeci ve küresel bir merkezden yönetilirler.
Arkasında sömürgeci kodaman güçler vardır.
Niteliksiz sosyal medya da öyledir.
Sosyal ağların amacı toplum mühendisliği yapmak ve istihbarat amaçlı kullanılan bir bataklıktan başka bir şey değildir.
Kendilerine ait şirketinin reklamını yapmak hem para kazanmak hemde toplumu her zaman toplum mühendisliği ile kontrol etmek amaçlı bir başka düzenektir.
Herkes kendini rahatlatır burada yazarak. Kimse kimseye ulaşamaz. Teknolojik görünmez bariyerlere takılırsınız.
Bu yazı bir işe yarayacağı için değil kendi rahatsızlığımı bu rezilliğe haykırmak için yazıyorum.
Bilsinler ben onların istediği gibi biri hiçbir zaman olmadım, olmayacağım.
Kitapları da seçerek okumak gerekir.
Okuyan cehaletin feraseti çok daha korkunç sonuçlar üretmeye başladı.
Cehaleti ve sömürgeyi savunanlar da kitap ve çeşitli yayınlar aracılığıyla algı operasyonu yapmak adına yazıyorlar.
Yinede kitaplar yazılı ve görsel medyadan daha bağımsız ve özgürdür.
Seçici olmak şartıyla kitap okumak daha faydalıdır.
Çünkü sömürgeciler her televizyona girdikleri gibi her kitaba giremezler.
Hiç birimizin bilinci çöplük değildir.
Onlar bizim bilincimizi algı operasyonlarının çöplüğü olarak kullanıyorlar.
Buna izin verip vermemek bizim elimizdedir. İzin vermez isek kullanamazlar.
Her kanalda onlardan biri var. Hepsi bizim aleyhimize çabalıyor.
Biz bizde olmadığımız için çok başarılı sonuçlar alıyorlar.
Çünkü onlara bölünerek gücü biz veriyoruz.
Artık yetmez mi? Tamamen bizi bitirmeleri mi istiyoruz?
Bu tatil günlerinde oturup biraz bu konuları düşünsek bir farkındalık ortaya koysak kötü mü olur?
Bir siyasi partinin veya ideolojinin fanatik taraftarı olmadan da bu dünyada yaşanabilir.
Bize Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı fazlası ile yeter.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk ayarlarına dönmesini istiyor isek kendi ayarlarımızı değiştirerek bunu başarabiliriz.
Cumhuriyet yıkılır ise yıkılan biz olacağız.
] Önder KARAÇAY [
8 notes · View notes
ilmiyyat1453 · 2 years
Text
el-Hedyü'n-Nebeviyye Adlı Dersten İktibas 1
Tumblr media
41 notes · View notes
oyunabirazara · 1 year
Text
Tumblr media
İtalyan bir heykeltıraş buz kalıplarından kişisel bir sergi yapmış. Adı da "hayat kısa" imiş.
Fahreddin er-Râzî (r.h.) der ki:
“Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu:
«- Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin!...»
Onun bu sözünü duyunca, «İşte bu söz Asr sûresinin mânasını izah etmektedir» dedim.
Aslında insana verilen ömür güneşin altında bir buz gibi hızla erimektedir.
Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın hüsranına sebep olur.”
(Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb,
11 notes · View notes
bohemkokusu · 1 year
Text
Tumblr media
Sahip olduğunuz servet bizden çaldıklarınızdır!
3 notes · View notes
ahmetbirincioglu · 4 months
Text
👉 " POSTERLERLE VERGİ MEVZUATI - 1"
🔖 MEVZUAT DEĞİŞİKLİĞİ 🔖
📌 Kıymetli meslektaşım Engin Dmrck ile daha önce hazırlayıp paylaşmış olduğumuz çalışmamızda, girişim sermayesini ve konu hakkında mevzuatta farklı kanunlarda yer alan düzenlemeleri karşılaştırmalı olarak derlemeye çalışmıştık.
📍Girişim sermayesi fonu esas itibariyle ihtiyarı bir uygulamadır. Kapsamda yer alan mükellefler şartları sağlamak koşuluyla cari dönem matrahlarından girişim sermayesi fonu ayırabilmektedirler.
📍Ancak yapılan değişiklikler ile mevzuatımıza, bazı istisna ve indirimlerden faydalanabilmek için zorunlu girişim sermayesi fonu ayırma zorunluluğu getirilmişti.
🔥 16.12.2023 tarihli CB kararı ile en son yapılan değişiklik ile birlikte zorunlu olarak ayrılacak fon tutarında artırım yapılmıştır.
.....Çalışmanın faydalı olması dileğiyle.....
Tumblr media
💯 POSTERLERLE VERGİ MEVZUATI
0 notes
seslimeram · 5 months
Text
Badire Meseli
Tumblr media
Binbir badire sağanağı altında hem yolunu, hem yönünü kaybeden bir ülkenin hakikati karşılıyor herkesi, her birimizi. İçimize çöreklenmiş olagelen korkunç tedirginlik hallerini bununla birlikte var edilen gelecek kaygısının endişe verici boyutlarını çoktan aşan tüm ol suretlerini birlikte göz önüne getirdiğinizde kayıp ülkenin hakikati de kendiliğinden açığa düşüyor. Sökün eden hakikatin yamacında binbir badirenin yıkıcılığı, tahakkümü, tehdidi, yok ediciliği ile hayat akışı kendi normunu, normalini zayi ediyor. Binlerce yıllık bir saha olarak zikredilen bu yerin bir tek asırda nasıl bu hallere konulduğunun utanç verici temsili halleri bütünüyle de sıradanın hayatının ne hallerde konulduğunu anlatmaya yetiyor. Falsosuz bir yıkıcılık ekseninde normalin yıkımı aralıksız güncelleneniyor. Demokrasi ediminin bir hiçe entegre edildiği / yönlendirildiği zeminde katışıksız bir tekrarla keskin / bıçaksırtı bir yerin güncesi var ediliyor. Umut paramparça, ümidi taşıyagelen her tahayyül yerle yeksan ediliyor. Gün karanlık, gelecek muallak bir mesele dönüştürülüyor.
Sıradanın hayatındaki her günün bir öncesini aşan bir tahayyülle birlikte mahvedilmesinin halet-i ruhiyesi ile sınanıyor sahne bir kere daha. Düzen insanları olarak var edilmiş olan o temsilin, eline tam anlamıyla kan bulaşmış sermayeyle birlikte var ettiği her eylemsellik dönüşü olmayan bir yıkım tahayyülünü istikrara kavuşturuyor. Yüksek perdeden söylenen o ezdirmeyeceğiz, yedirmeyeceğiz, her şeyin üstünden geleceğiz bahislerinin ortasında bir biçimde hayata tutunma erdemi un ufak ediliyor. Üstünde tepinip durdukça muktedir ve sermaye hayatta kalma ibaresinin de derdest edilmesi aralıksız söz konusu ediliyor. Salt ele geçen maaş değil, daha yepyeni bir yüzyıla adım attığı bildirilen bir ülkede olan biten vahim yıkıcılığın sureti güncellenir. Diken.com.tr’den aktaralım: “Türkiye’de dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için gerekli asgari harcama tutarı açlık sınırı olarak kabul ediliyor. Yoksulluk sınırıysa eğitim, sağlık, barınma, eğlence, ısınma, ulaşım gibi giderlerle birlikte bir ailenin yapması gereken harcama tutarı. Asgari ücret 11 bin 402 lira. TÜRK-İŞ’in kasım ayı verilerine göre, açlık sınırı 14 bin 25 liraya çıktı. Yoksulluk sınırıysa 45 bin 686 lira 81 kuruşa çıktı. Bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 18 bin 239 lira 8 kuruş oldu. TÜRK-İŞ’in ekim verilerinde açlık sınırı 13 bin 684 lira, yoksulluk sınırıysa 44 bin 573 lira olarak hesaplanmıştı.”
BloombergHT’den aktaralım: “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, “Türk lirasına geçiş zamanının geldiğine inanıyoruz. Bunun en doğrudan yansımalarını mevduat gelişmelerinde görüyoruz” açıklamasını yaptı.
İstanbul Sanayi Odası’nın Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda sunum yapan Erkan, piyasalarda öngörülebilirliğin arttığını, rezervlerde de artış gözlendiğini belirterek, “Yakın dönemde rezervlerde gözlenen artışta Körfez Ülkeleri’nin yanı sıra batılı fon girişlerinin de etkisi görülmüştür” dedi.
Erkan, “Önümüzdeki dönemde de rezervlerimizdeki artışı kalıcı kılarak Türk lirası varlıklara olan dış talebin gelişimini ülkemiz için en iyi şartlarda tesis eden bir anlayışla destekleyeceğiz” diye konuştu.
Erkan, konuşmasında "Dezenflasyon döneminde, ana eğilime ek olarak manşet enflasyon da gerilemeye başlarken, döviz kuru istikrarı, cari işlemler dengesinde iyileşme, sermaye akımlarında kalıcı güçlenme ve rezervlerde artış devam edecektir. Dezenflasyon dönemini, öngörülebilirliğin artacağı, enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşacağı ve kaliteli büyümenin yanı sıra, enflasyondaki düşüşün kalıcı olarak sağlanacağı istikrar dönemi takip edecektir” ifadelerine yer verdi.
Enflasyon patikasına dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsünün, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktör olduğunu ifade eden Erkan, “Biz üzerimize düşeni yaptığımız ve yaptıklarımız üzerinden bizi değerlendirip bu patikaya olan inancınızı pekiştirirseniz, enflasyonu bu patika üzerinde oturtup dezenflasyonu minimum maliyetle gerçekleştirmemiz mümkün olabilecektir. Biz üzerimize düşeni yaparken şu ya da bu sebeple “algı, kabul, itibar” üçlüsü devreye girmiyorsa, enflasyonu daha yüksek bir maliyetle de olsa bu patikaya oturtmaya azimli ve kararlıyız” ifadelerini kullandı.
"Kasım ayı öncü göstergeleri aylık enflasyondaki gerilemenin süreceğine işaret ediyor"
Enflasyondaki yükselişten sonra, politika kararları etkilerinin devreye girmeye başlamasıyla beklentilerde ve beklenti dağılımında iyileşme işaretlerinin belirmeye başladığını anımsatan Erkan, şöyle devam etti:
"Gelecekte enflasyonun ne olacağına dair beklentilerdeki düzelme, fiyat oluşumuna da yansımaktadır. Nitekim, fiyatlama davranışlarında da olumlu bazı gelişmeler yaşanıyor. Otomobil, beyaz eşya ve mobilya gibi para politikasından daha çok etkilenen ürün gruplarında fiyat artış hızı azalmakla kalmadı, uzun bir süreden sonra ilk kez indirimler görülmeye başlandı. Firmaların talepteki aşırılığın geri çekildiğini görerek fiyat indirimlerine başlamaları, hem tüketiciler için hem de rekabet ortamı için oldukça sevindiricidir. Attığımız adımlarla birlikte özellikle büyükşehirlerde, kiralık ev ilanlarındaki fiyat artışlarında belirgin yavaşlama sinyalleri alıyoruz. Parasal aktarım sürdükçe bu gözlemler daha da yaygınlık gösterecektir. Özetlediğim bu görünüm altında, enflasyonun ana eğiliminde de bir gerileme başladı. Kasım ayı öncü göstergeleri de aylık enflasyondaki gerilemenin devam edeceğine işaret etmektedir."
Enflasyon Raporu'nda da belirtildiği gibi yıllık enflasyonun Mayıs'taki baz etkisiyle tepe noktasına ulaştıktan sonra 2024'ün ikinci yarısında gerileyeceğini bildiren Erkan, baz etkilerinin ötesinde, enflasyondaki düşüş sürecinin birçok kanalla kendini göstereceğini ve bu süreç boyunca iki önemli gelişmenin yaygınlık kazanacağını söyledi.
"Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki algı yanlış"
Enflasyonun yüksek büyümenin maliyeti olduğu konusundaki yanlış algının, özellikle belli enflasyon eşik düzeyleri üzerinde büyümenin sürdürülebilirliğine çok ciddi engel teşkil ettiğine dikkati çeken Erkan, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla fiyat istikrarı ve bununla pekişecek olan finansal istikrar, sürdürülebilir büyümenin olmazsa olmazıdır. Bununla birlikte dezenflasyonun her koşul ve durumda kaçınılmaz olarak büyümeden feragat yoluyla gerçekleşeceği yönündeki yanlış algı ve kaygılar kamuoyunda zaman zaman ifade edilmektedir. Oysa enflasyonun yüksek ve oynak olduğu durumlarda, enflasyon belli eşik değerlere gerileyene kadar, 'doğru' politika tasarımlarıyla büyümeden asgari düzeyde ödün vererek dezenflasyon süreci başlatılabilir. Büyüme-enflasyon ödünleşimi ise ancak enflasyondaki 'aşırılık' devre dışı bırakıldıktan sonra gelinen eşik değerlerde devreye girecektir. Bu noktada amaç, kararlı bir şekilde dezenflasyon sürecini devam ettirmek olmalıdır. Bu aşama daha zorlu bir dezenflasyon sürecine karşılık gelmekle beraber doğru politika tasarımları ve yeterli kredibilite ile çözülmeyecek enflasyon problemi yoktur. Para politikası adımlarımızın hedeflediğimiz etkilerinin tam olarak ortaya çıkmasının belli bir zaman alacağının bilincindeyiz. Öte yandan, söz konusu adımların olumlu etkilerini güçlü şekilde gözlemlemeye başladığımızı da ifade etmek isterim."
Bahçıvan: TL gereğinden fazla değerli ya da değersiz olmamalı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, “Biz TL’nin gereğinden fazla değerli kılınmasına da, TL’nin değerinin gereğinden fazla düşürülmesine de karşıyız” açıklamasını yaptı.
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın da katıldığı İSO Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’nda konuşan Bahçıvan, “Bizim sanayiciler olarak Döviz kuru konusundaki duruşumuz nettir. Biz TL’nin değerinin düşmesine dönük ve yüksek volatilite konusunda hassasız. Fakat bazen TL’yi gereğinden fazla değerli kılan Merkez bankası politikalarının da Türk reel sektörünün rekabet gücünü nasıl azalttığını yakından biliyoruz” dedi.
Bahçıvan konuşmasında “Umuyoruz ki önümüzdeki dönemde fon girişlerinde hız artacak. Böylece bu süreç Merkez Bankamızın rezerv artış politikasıyla da desteklenerek, kurlardaki aşırı volatilitenin önüne geçebilecek desteklerin oluşmasına kaynak sağlayacaktır. Faizler aracılığıyla talep yönetimi, enflasyonla mücadelede bir ‘acil müdahale’” niteliğinde” ifadelerini kullanan Bahçıvan, “Bu yönden bakarsak, doğru zamanlamayla ve gerektiği oranda yapılan para politikası müdahaleleri, fiyat istikrarı açısından tartışmasız bir role ve öneme sahip. Ancak diğer yandan para politikasından da tüm sorunlarımızı çözmesini beklememeliyiz” dedi.
Bahçıvan, Eximbank kredilerinde, limit, vade, teminat başlıklarının tümünde daha fazla iyileştirmeye ihtiyaç olduğunu da sözlerine ekledi.”
Binbir badireler sağanağı altında yaşamın ehven ile olan bağları kesintiye uğratılmaya devam olunuyor. Bitimsiz ve sürünceme taşımaksızın bir girdap halini alan enflasyonun var ettiği yıkıcılığı önlemek bir yana, kendi korunaklı nüfuzlarını güçlendirmek adına var edilen her hamleden sonrası bir kere daha dayatmalar, masallarla süslenmiş bir hilkat garibesi tahayyül dizisi var edilir. Enflasyonun yenileceği tarihin güncesi sıklıkla değişip dururken, düzen sahiplerinin, eline kan oturmuş sermayenin baskılarının karşısında sade, sadede gelmeyen bir mizansenler toplamı var edilir, merkez bankası yönetimi tarafından. İstanbul gibi cehennemi bir yaşam tahayyülüne rehin edilmiş olagelen yerde şu andan bir sonrasına geçişin dahi muamma kılındığı bir zeminde hangi vaat, eylem planı söz konusudur ki sıradan insanların hayatlarında sahiden o masal kılınmış iyileştirmenin etkisi görülebilsin. Ekonomi bakanının duraksamadan dış destek bulunuyor, içte ise vergi tabana (sıradan vatandaşa) yayılacak mevzuları arasında şakırken, iktidarı ayrı, yargısı ve demokrasi isteminin bahsi geçtiği her makamında apayrı çürümeler söz konusuyken nedir ki umudu var edecek olan? Bunca ağır badire sağanağı altında hangi hayat sıradana hayal değil hakikaten teslim edilebilir ki?
Teknik yorumların, sayfalarca dümdüz devam eden güncellemelerin, iyiye gidiyoruz lafzı gibi nice çıkışın kıyısında hayata pek de yer bırakılmadığı, sıradan olanın aslında bir vergi taşıyıcısı / ödeyicisi bir küme olmaktan gayri sayılmadığı bir karanlık imal olunmaya halen devam olunur. Malum yerel seçimin gelecek yıl Mart ayında çıkagelecek suretinde o vurdulu kırdılı hallerin kenarında bir de yoksun kılmayı, olağan bir mesele indirgemenin yolları arşınlanır. Baş efendinin en son Birleşik Arap Emirliği ziyareti sonrasında değindiği gibi "Asgari ücret artışı zaten biliyorsunuz yıl içinde bir kezdir. Bir kez verilecek zamla bu iş biter. Bunun da sorumlusu birinci derecede Çalışma Bakanımız Vedat Işıkhan’dır" dedi. Erdoğan, yurttaşları enflasyona ezdirmediklerini iddia ederek, "Biz vatandaşımızı bugüne kadar enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyiz" ifadelerini kullanır. Ezilmemiş hal buysa, ezilirse o halk sonu ne olur acaba sualine kesintisiz bir yanıt muhalefetten ve ülkenin diğer yarısını oluşturan kitlelerden gelmez. Bu düzeneklerin içinde bir hayat ihtimali söz konusu edilebilir mi? Her şey alenen ayaklar altına alınırken, her şey yerle bir edilirken!
Binbir badire sağanağı altında hem yolunu, hem yönünü kaybeden bir ülkenin hakikati karşılıyor herkesi, her birimizi. Düzeni var eden temsilin gözden çoktan çıkarttığı nasılsa elleri mahkum bize verecekler yine oylarını kabulünde, dairesinde ensesinde boza pişirilmeye devam ediliyor bir halkın. Akçeli işlerin, yüze göze bulaştırılan bir kazan, kazan sarmallarının ortasında iki gıdım yaşam hakkını lütfen dahi çok gören bir yönetimin sahiden bu ülkeye dair bir gelecek var etmesi söz konusu olabilir mi? Tahakküm ve tehdit dilinin ortasında çıkagelen bu ekonomik bozgunculuk, geleceksizliği tescil edilmek istenen milyonlarca yurttaşın karşısında hangi tavırlar var ediliyor. Hangi müthiş kararların altına imza atılıyor gerçekten görmüyor musunuz? Asgari ücretin ülke sınırları içerisinde bir ortalama ücretin ta kendisine dönüştürüldüğü zeminde her iyileştirme tahayyülünün ardılı dağ gibi zamlarla çıkagelirken sahiden hayat nasıl devam olunacaktır. Bütünüyle bir girdap halini alan güncelliğin sınırlarında yaşama tutunmanın bunca zora koşulup, bunun bir de müjde gibi duyurulduğu bir zeminde kaybedilen ülkenin o hakkaniyeti nasıl onarılacaktır? Ücretler yitirilip dururken, ele geçenin alım gücü her gün erimeye devam ederken, anskiyete, depresyon ve şiddetin ta kendisine rehinelik bir hakikate dönüştürülürken sahiden nasıl olacaktır, kendi normalini hatırlayacak şu ülke! Normali kaldıysa şayet...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Derinleşen Ekonomik Krize Karşı Eylemlerden – 2021 – Kadıköy – ANF – Yeryüzü Postası
0 notes
kendime-analizler · 5 months
Text
Borsa şişmesi enflasyonu nasıl etkiler
Borsa ve şirket satışlarının enflasyonla ilişkisini incelemek yatırımcı ve tüketici gibi ayrı görülen dünyaların acımasız ilişkisini anlamamıza biraz kapı aralayabilir.
Henüz borsaya açılmamış bir şirket hayal ederek başlayalım. Bu şirketin 1000₺ sermayesi var ve yılda 20 bin satış yaparak net olarak 2 bin kar ediyor. Öz sermayesinin tam 2 katı hersene kar ettiği için hemen her yatırımcı için son derece karlı bir şirketten bahsediyoruz.
Bu karlı şirket birden borsaya açılmaya karar veriyor bin ₺ olan sermayesi için hisse başına 20 kat fiyat çekerek son derece karlı bir "halka açılma" gerçekleştiriyor. Eski patron şirketin çoğunluk hissesini sattığı için yeni yatırımcı(lar) yeni bir yönetim atıyorlar. Sermayedarlar yatırımlarına karşılık koydukları paranın %50 si kadar yıllık kar hedefi tespit ediyorlar.
İşte tam bu aşamada işler değişiyor. Yüksek fiyata yerli firmayı satın alan yerli / yabancı sermayedarların istediği kar oranına göre yıllık kar beklentisi 10 bin oluyor. (Yeni yatırımcılar şirketi 20 bine aldılar) Bu durumda şirket yönetiminin eskiden 20 bin satış yapıp bundan gayet kayıtlı bir şekilde 2 bin kar ederken artık 5 kat daha fazla kar etmesi gerekiyor. Bunun için de eskiden 20 bine sattıkları aynı ürünleri artık 28 bine satmaları gerekiyor. (18 bin maliyet +10 bin kar beklentisi toplam 28 bin)
İşte nur topu gibi %40 enflasyon böyle oluyor. Klasik Ekonomi kuramında olmayan bu olaya ben KAR beklentisi enflasyonu adını veriyorum.
Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum bu senaryoda firmanın maliyetleri hiç değişmiyor ilk baştaki gibi toplam maliyet 18 bin. Şirketin muhasebe defterlerinde bir artan bir girdi fiyatı falan yok. Eğer aynı dönemde maliyetler döviz kuru artışı ve benzeri nedenlerle artmadığını varsayıyoruz.
Tumblr media
Foto) Hava ile şişirilmiş bina aynı zamanda fiyatı şişirilmiş şirketlere örnek / model olabilir.
Hatta daha da acı olanı şirketin kasasına sermaye yani doğrudan yatırım olarak giren 1 lira bile yok. Şirketin aldığı bir araç, gereç ya da yaptığı bir yatırım projesi de yok. Sadece hisse senedi alış verişi yapıldı.
Birileri bizlerin ürünlerini satın aldığı şirketleri yüksek fiyattan borsada bilmediğimiz kişilere satıyorlar onlar da çok yüksek fiyattan şirketi satın aldıkları için fiyatlara yüklenmek durumunda kalıyorlar. Yeni sermayedar da aslında bunu yapmaya mecbur çünkü şirketi gayet pahalıya aldı ve yatırımını kara dönüştürmek zorunda. Hepsi bu kadar basit.
Borsada yüksek fiyata satılan bütün şirketlerin yüksek kar beklentisini de enflasyon olarak bizler ödüyoruz. Bu şirketlerde yeni yatırım olarak bir masa alınmamış olsa bile.
Belki %40 az görünebilir
Buradaki örnekte anlatmaya çalıştığım %40 rakamı az görünebilir. Ancak örneğimizde bütün girdilerin sabit varsayıldığını ve döviz kuru artışı olmadığını hatırmakta fayda var. Eğer döviz kuru artışı ya da benzer bir ortaklık yapısı değişmesi nedeniyle tedarikçilerin 28 bin olan maliyetleri 40 bin gibi bir seviyeye çıkaracağını öngörürsek o zaman örnek firma toplam satışlarını 50 bin (10 bin kar beklentisi) teleye çıkarmak zorunda kalacaktır. Bu durumda eskiden aynı ürünlerin toplam satış bedeli 20 bin iken birden bire aynı ürünlerin fiyatı 50 bine çıkacaktır. Bu da birleşik olarak % 150 lik enflasyona karşılık gelir.
Kar beklentisine dayalı fiyat artışının tedarik zincirleri üzerindeki enflasyonist artışı döviz kuru artışından daha güçlü ve yıkıcı olduğu anlatmaya çalıştığım bu örnekte görülmektedir.
Tüketici açısından dikkat edilmesi gereken neler olabilir
Markette ürünlerini aldığınız firmaya dikkat etmek bu konuda bir önlem olabilir. Ancak bu da başka bir yazının konusu. (Illustration by @mienar)
Tumblr media
0 notes
emre144 · 7 months
Link
Bedelsiz Sermaye Artışları Nedir ve Nasıl Katılabilirsiniz? Bedelsiz sermaye artışlarına nasıl katılabilirsiniz? Bu rehberimizde bedelsiz sermaye artışları hakkında bilgi edinin ve yatırım fırsatlarını kaçırmayın
#EKONOMİ #kripto #sermaye #yatırım #hisse #btc #kaar #kazanç #para
0 notes
qrmenu · 7 months
Link
0 notes
neyerlicom · 10 months
Text
Paribu ödenmiş sermayesini 10 kattan fazla artırdı
Birol BOZKURT Günlük ortalama 150 milyon dolar hacme ulaşan Türkiye’nin en büyük kripto borsalarından olan Paribu 40 milyon TL olan ödenmiş sermayesini 500 milyon TL’ye yükselttiğini duyurdu. Yaklaşık 6 milyon kullanıcıya hizmet verdiklerini söyleyen Paribu CEO’su Yasin Oral, olası regülasyonlara hazırlık yaptıklarını, olası düzenlemelere hazır olmak istediklerini ve şu anda ülkenin en yüksek…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
baypiyasa · 11 months
Text
Tumblr media
1 note · View note
onderkaracay · 1 year
Text
Tumblr media
🗣️ İlim ile Bilim Arasındaki Fark
Mustafa Kemal Atatürk;
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir diyor.
Aynı zamanda; benim fikirlerim bilim ile ters düşer ise bilimi seçin diyor.
O zaman ilim nedir? Bilim nedir?
Detaylı bir şekilde aydınlatalım konuyu.
İlim dünya dışı bilgi demektir. Her insan bu bilgiye erişemez. İnsanlık tarihi boyunca birçok insan ilim sahibi olmuştur.
Mustafa Kemal Atatürk hem ilim sahibi bir kişilik hem de bilime inanan çok müstesna bir dehadır.
İlim yaratan gücün dünyada yaşayan ve seçtiği insanlara verdiği sırlar ve o sırlar sayesinde yapılanların kendisidir.
Bu insanlar zor zamanlar için seçilirler. Görevleri o zor zamanlar da insanlığın önünü açacak ve şeytani kötülüğün tuzaklarını alt üst edecek güçle yaratan tarafından donatılırlar.
Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı imparatorluğu döneminde ki kötülüğün ortadan kaldırılması ve yaratanın bir parçacığı olan ana dölü ile kayaların oğulları ile evli olan ve ismi Anadolu olarak bilinen topraklar da insanlık devrimi yapma ve sonsuzluğun devletini kurma gücünü yaratan ona verir.
Ata Türk böyle oldu. Kutalmış hakanların ortak ismidir.
Bu devrimleri nasıl yaptığını Nutuk kitabında beşeri tarafını anlatır.
Gençliğe Hitabe ile ve bazı sözleri ile ilim tarafından ilerisi için öngörüde bulunur. Hepsi gerçekleşir.
Dogma ve ayet bırakmıyorum diye özellikle uyarır.
Kendisine yapılmasını değil devrim ve fikirlerine sahip çıkılmasını görev olarak verir. Bunu kendisi için değil bizim için ister.
İnsanlık tarihi boyunca ne zaman bir iyilik yola çıkmışsa aynı paralelde kötülük harekete geçmiştir.
Bunun olacağını Atatürk biliyordu.
Bütün uyarıları bu sebeple yaptı.
O uyarılar bundan sonra işimize yarayacak.
Yüz yıllık uyuşukluk yavaş yavaş geçiyor.
21 Aralık 2015 tarihinde en uzun gecede tüm Türkler ve insanlığını kaybetmemiş olanlar ile dünyanın her yerinde o gün bugündür yürek meydanında gönül kongresi yapıyoruz.
Mobbing Bank kitabım bunun bir şifresidir.
Bir gemi olduğunu, mahşer denizinde yüzdüğünü, susuz bir tufanda Anadolu'yu yıkadığını, zalimleri canlı ölülere çevirdiğini ve bizim üzerimize çöken ve uyuşmamıza sebep olan kötülüğün Anadolu'dan yıkılmaya başlayacağını ilk yazan kitaptır.
Kitapta bunların şifreleri yani sırları var.
Sonradan ihtiyaç hasıl oldukça açıkladığım bilgiler var.
Zamanı gelince açıklayacağım bilgiler de var.
Bütün bunları yaşamının bir sır üzerine kurulu olduğunu bir bankada bunun için uzun yıllar çalıştığımı sonra nefsinden soyunarak dört büyük kut verilmiş Türk'ün ruhunu elbise olarak giyerek bunları yaptığımı yazdım.
Bunun karşısında zalimler ne yapacaklarını bilemedikleri için sadece maddi güçlerine güvendikleri için ve yaşattıkları zulmü kendileri yaşayana bu kötülüğün süreceği için bu süreç biraz sancılı geçmektedir.
Sonuçta kaybedecekler. Bu kadar bilgi yeter. Nasıl kaybedeceklerini yazsam bile anlayamazlar.
Görevim sadece gönüllü danışmanlık yapmaktır. Dünyada ilk kez böyle bir durum gerçekleşiyor. Kendim adına hiçbir talebim yoktur. Maddiyat zul verir bana.
Birileri çıkacak pişman olacak ve yapılması gerekenleri yapacak.
Hepsini yazdım. Neyi nasıl yapacaklarını biliyorlar.
Ve bunu planlıyorlar.
Gerektiği zaman yeni paylaşımlar ile müdahil olarak düzeltmeler yapacağım.
Hatasız bir devrim gerçekleşecek.
Ve dünyada ki bütün insanlık bu devrimi yapmak için sahiplenecek.
Beklenti içinde olsaydım hiçbirini yapamazdım. Zaten sır ile verilen ilim buna asla izin vermiyor.
Atatürk birinci aşamasıydı yarım kalan devrimleri tamamlamak son aşaması olacak.
Atatürk sırlarını neden açık açık yazmadı ya da açıklamadı?
O günkü toplum yapısı buna uygun değildi.
Cebren ve hile ile bütün tersanelere girilmiş yurdun her tarafı işgal edilmiş olabilir derken bugün olacakları haber veriyordu.
İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmiyorsan bu nice okumaktır diyen Yunus Emre de ilim sahibi olmuş biridir.
Atatürk'ün yaptıkları ve kendini bilmeyen bir toplumun başına gelenleri bu dörtlük ile önceden açıklıyor.
İlim sahibi olanlar daha ne yapabilir? Her insanın tek tek yerine geçecek değiller ya!
Us ve duyunç uyuşukluğu geçince düzelecek herşey.
Gelelim bilimin ne olduğuna.
Bilim dünyada ki bilgi demektir.
Beşeri yaşamın huzur içinde yaşanması ve doğaya ve diğer canlılara zarar vermeden yapılması şartıyla bilim vazgeçilmez bir alandır.
İnsanlık ne yazık ki bu konuda bilimi kötülüğün hizmetinde kullanarak kötülüğün kendi sonunu getirecek bir yola girmiştir.
Atatürk dünya bilgisi için söylediği her sözünün ölçüsünü bilim ile ölçerek doğruyu bulun diye özellikle bizleri uyarmıştır.
Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti ve Türk ulusu kötülüğün sayesinde Köy Enstitüleri kapatılarak bilime ulaşacak şah damarı kesilerek cehaletin ve hurafenin insafına terk edildiği için bugün yeni bir başlangıcın eşiğindeyiz.
Böyle yaşanması gerekiyormuş.
Bu bilgileri yazıyor olmak bile büyük umuttur.
Sarılın o bilgilere.
Yarın sizi o bilgiler kurtaracak. Ne yapacağım kaygısını kimse taşımayacak.
Bizi bitirmeye diş bileyen o canlı ölüler o gün ne halde olduklarının farkına varacak ve çaresizliklerine şaşkınlık içinde bakakalacaklar.
İnsan gibi huzur içinde yaşamak istiyorsanız Atatürk'ün fikirlerine bürünün ve hepiniz bir Atatürk olun.
Ne demişti son kutalmış kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk;
✓ Eğer bir gün bir kurtarıcıya ihtiyaç duyarsanız o kurtarıcı kendiniz olmalısınız.
İşte Mobbing Bank bunun eseridir.
Atatürk'ü unutturacaksınız diye siyaset yapanlar, iktidar olanlar o ideolojinin peşinde koşanlar eğer sizde kendinizi kurtarmak istiyorsanız sizin için de yol aynı yoldur. Dönün gittiğiniz yanlış yoldan.
İlim seçilmiş kişilere, bilim ise herkese açık bir alandır.
İlimi anlayın, bilimi kavrayın. İlim seçilenin, bilim herkesindir.
] Önder KARAÇAY [
15 notes · View notes
cagdasyatirim · 1 year
Text
Tumblr media
1 note · View note
kayraninkedisi · 2 years
Text
Limited Şirket Nedir?
Tumblr media
Limited Şirket Tanımı:  Bir veya daha çok gerçek ya da tüzel kişi tarafından, bir ticaret unvanı olarak kurulan şirketlere denir. Bu şirketlerin asıl sermayeleri bellidir ve bu sermaye, asıl sermaye paylarının toplamından meydana gelir. Kanunen yasak sayılmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için oluşturulabilen limited şirketler, sadece sigortacılık ve bankacılık dallarında faaliyet gösteremezler.  Read the full article
0 notes
pusancatholic · 2 years
Text
Prof. Mehmet Hasan EKEN: Kapitalizm, Komünizm, İktisat ve Din
Prof. Mehmet Hasan EKEN: Kapitalizm, Komünizm, İktisat ve Din
Kapitalizm en kolay ve en yalın manasıyla Sermayecilik demektir. Sermaye ise üretimde kullanılan üretim faktörlerinden biridir. Öteki ikisi emek ve tabiattır. Evrenimizin, galaksimizin, Güneş Sistemi’mizin ve Dünya’mızın yaratıcısı olan büyük Allah kuşku yok ki birinci iki üretim faktörü olan tabiatın ve insanoğlunun da yaratıcısıdır. Sermaye ise insanoğlunun aklını, yaratıcılığını ve tabiat…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes