Tumgik
#sendika
yurekbali · 8 months
Text
Tumblr media
Unutmayalım ki mücadele edenler her zaman kazanamasa da kazananlar hep mücadele edenlerdir. Yaşasın SES! Yaşasın KESK!
12 notes · View notes
polemik · 7 months
Text
"Polisin oturan bir avuç emekçiye bu kadar ölçüsüz bir şiddetle saldırmasının arkasında “Trendyol” adında yeni nesil bir şirket var. Trendyol'un 2021 yılındaki piyasa değerinin 15 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor ki krizdeki bir ülke için akıl almaz bir miktardır. Şirket dediğimiz merkezi İstanbul’da bulunan bir e-ticaret pazar yeri. Büyüyünce içine yabancı sermaye kaçtı. Çinli şirket Alibaba, şirketin yüzde 86,5 ile en büyük hissedarı. Şirketin kalan yüzde 6,96'sının Demet Mutlu'ya, yüzde 5,55'inin Evren Üçok'a, yüzde 0,78'inin Begüm Tekin'e, yüzde 0,21'inin Zeki Güçlü Kaya'ya ait olduğu biliniyor. Tam bir Alibaba ve üç beş harami öyküsü bu anlayacağınız.
İşçilere üç kuruş vermemek için ayak sürüyen Trendyol, 700 milyon TL ödeyerek Süper Lig ve TFF 1. Lig sponsorluğunu üstlendi. Ardından Türkiye’nin önde gelen sanat etkinliklerinden olan Contemporary İstanbul’un partneri oldu. Partnerliğin ederi ne bilemiyoruz. İşçilere vermeye kıyamadığını, reklam aşkına oraya buraya bol keseden dağıtıyor özetle.
Trendyol, Türkiye'de e-ticareti tekeline geçirmiş, arkasına ünlüleri ve medyayı almış, bu devasa gücü nedeniyle sendikaların ve muhalefet partilerinin eleştirmeye cesaret edemediği şişirilmiş bir canavar. Muhalif bir gazeteyi ve ana muhalefet partisini rüşvetle hizaya sokacak kadar güçlü. İşçiler bu canavara karşı tek başlarına. Sahipleri ta Çin’den akraba buldu kendilerine, 15 işçi 20 milyonluk şehirde kendilerine destek olacak 1000 kişi bulamadı."
5 notes · View notes
cagdasyatirim · 10 months
Text
Tumblr media
3 notes · View notes
karaca2508-blog · 7 months
Text
İş güvenliği uzmanları Ankara'da eylem yaptı: İş kazalarının sebebi daha çok kazanmak isteyen hırslı işverenlerdir
İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası, yaşanan iş kazalarında işverenlerin değil iş güvenliği uzmanlarının yargılanmasına Ankara Ulus Meydanı’nda yaptığı açıklamayla tepki gösterdi. İş güvenliği uzmanları Ankara'da eylem yaptı Sendika Genel Başkanı İrfan Sayar, "İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil daha çok kazanmak isteyen hırslı işverenlerdir. İş güvenliği uzmanlarına 'Görmezden gel, her şeyi yazma, her şeyi bildirme' şeklinde baskılar oluyor. İş güvenliği uzmanı da işini kaybetmemek için bazı şeyleri de görmezden gelebiliyor" dedi. Sendika Genel Sekreteri Onur Turan da kendisinin de yargılandığını belirterek, "İnşaatlarda iş güvenliği uzmanlığı yapıyorum. Kazayla düşüp bir işçi hayatını kaybetti. Ben de yargılanıyorum maalesef. Beni suçlu buldular. Bakın bu konu bile açıldığında tedirgin oluyorum" ifadelerini kullandı. İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası üyeleri, Ankara Ulus Meydanı’nda toplanarak yaşanan iş kazalarında işverenlerin değil iş güvenliği uzmanlarının yargılanmasına tepki gösterdi, baretlerini yere bırakarak durumu protesto etti. Burada açıklama yapan İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası Genel Başkanı İrfan Sayar, Türkiye'de ortalama yılda 1.500 kişi hayatını iş kazalarından dolayı kaybettiğini, binlerce kişinin engelli kaldığını belirterek şunları söyledi: “İş kazalarını direk ve dolaylı yönden ülke ekonomisine zararı yıllık 90 milyar dolar civarındadır. İş kazalarını azaltmak için her türlü olumsuzluğa rağmen çalışan iş güvenliği uzmanlarını yine bir kaza olduğunda yargı gözaltına alıyor, tutukluyor, hapis cezası veriyor. İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil, ihmaldir. İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil daha çok kazanmak isteyen hırslı işverenlerdir. İş kazalarının sebebi iş güvenliği uzmanları değil bir şey olmaz diyen bakış açısıdır. Her iş kazasında iş güvenliği uzmanlarını günah keçisiymiş gibi göstermek iş kazalarını sıfırlamaz. İş sağlığı ve güvenliğinde kırıklarla dolu olan karnemizi iyiye çevirmez. Aksine bizim söylediklerimizi yazdıklarımızı ciddiye almayıp gerekli tedbirleri almayan zihniyettir. Eğer hızlıca bir netice alınmaz ise ülke genelinde iş bırakmaya gideceğimizi bildiririz.” "'Görmezden gel, her şeyi bildirme' baskıları oluyor" Sendikası Başkanı İrfan Sayar, ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada ise iş güvenliği uzmanlarına 'Görmezden gel, her şeyi yazma, her şeyi bildirme' şeklinde baskılar olduğunu, iş güvenliği uzmanın da işini kaybetmemek için bazı şeyleri de görmezden gelebildiğini kaydetti. "Hem iş kazalarından ölüyor, hem yargılanıyoruz" İş güvenliği uzmanı üyelerinden kendilerine konuyla ilgili şikayet geldiğini belirten Sayar, “Her gün onlarca mesaj geliyor böyle. Ya iş kazasından dolayı yargılandığını ifade ediyor ya yeterli ücreti alamadığından bahsediyor. Hatta meslektaşlarımız iş kazalarından dolayı ölebiliyor. Hem iş kazalarından ölüyoruz hem de iş kazalarından yargılanıyoruz. İş güvenliği uzmanının emniyetini bile işveren sağlamalı” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası Genel Sekreteri Onur Turan ise kendisinin de yargılandığını belirterek ANKA'ya şunları söyledi: "Ben 10 yıldır bu sektördeyim, Mersin'de çalışıyorum. Ama olaylardan yargılanmamız bizi çok rahatsız ediyor. Ben de yargılanıyorum şu anda. Adam öldürmeden yargılanıyorum şu anda işveren gibi. Ben inşaatlarda iş güvenliği uzmanlığı yapıyorum. Kazayla düşüp bir işçi hayatını kaybetti. Ben de yargılanıyorum maalesef. Beni suçlu buldular, dava devam ediyor. İşveren ve ben yargılanıyoruz. Bakın bu konu bile açıldığında tedirgin oluyorum. Bütün arkadaşlar bu şekilde. İşi bırakmayı düşünmedim bunu severek yapıyorum. İnsanların hayatta kalmasını sağlayan bir meslek grubunun bu kadar baskı altında çalıştırılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Umarım bundan sonra iş kazaları yaşanmaz yaşandığında da gerçek sorumlular adalete teslim edilir." "Günah keçisi gibi ilk başta bizi o sürecin içine dahil ediyorlar" Turan, "Yargı mekanizmasının tamamında bilgi eksikliği var. Bizim kendimize özgü bir yasamız olduğu halde ve bu yasada iş güvenliği uzmanları 'danışman' olarak tarif edilmesine rağmen bizler iş kazası olduğunda bir günah keçisi gibi ilk başta bizi çağırıp o sürecin içine dahil ediyorlar" dedi. Read the full article
0 notes
dipnotabc · 7 months
Text
*"Which side are you on?" ABD emek hareketinin meşhur şarkılarından 1931'de Kentucky Eyaletinde Harlan County'de maden işçileri ve işverenler arasında sekiz yıl süren mücadele. Her iki taraftan pek çok insanın öldüğü çatışmalı dönemin sonunda, ABD'nin en emek karşıtı madenci kasabasında, maden işçilerinin tamamı sendikal temsil ve daha iyi ücret hakkını kazandılar. Şarkı dönemin sendikacılarından birinin eşi olan Florence Reece tarafından 1931'de yazıldı. _çn
_Bazen Derin Bir His - Ken Kesey Çeviri: Zeynep Alpar
0 notes
saglikagi · 9 months
Text
Sağlık-Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Yılmaz, Memur-Sen İzmir Başkanı Oldu https://saglikagi.com/yilmaz-memur-sen-izmir-baskani-oldu/?feed_id=84471
0 notes
papatyavakif · 1 year
Text
Tumblr media
Okul ve eğitim alanında tüm yardımlar bu adres üzerinden paylaşılmaya devam ediyor. Eğitim yardımlarını incelemek ve başvuru yapmak isterseniz internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. Binlerce kişi bu yardımlar sayesinde eğitim hayatına başarılı şekilde devam ediyor.
Zekat ,vakıf ,sendika, okul, eğitim ,deprem
0 notes
antalyamemurlarcom · 1 year
Text
Gözaltına alınan Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı Cihan Kolivar adliyeye sevk edildi
Tumblr media
Ayrıntılar geliyor... Read the full article
0 notes
Text
HÜRRİYET SAĞLIK SEN 1. OLAĞAN KURULUNU YAPTI
Tumblr media
HÜRRİYET SAĞLIK SEN 1. OLAĞAN KURULUNU YAPTI
Hürriyet Sağlık Sen, Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür felsefe ile anlamlı bir günde 19 Mayısta, Kurucu Genel Başkan Erdoğan Çakmak önderliğinde kuruldu. 22.10.2022 tarihinde Ankara’da 1. Olağan Kongrede güven tazeleyerek Genel Başkanlığa Erdoğan Çakmak seçildi. Genel Başkanımız genel kurulumuza hitaben yapmış olduğu konuşmasında şu ifadelere yer verdi; Milli kurtuluş mücadele meşalesinin yakıldığı Samsun’dan yola çıkalı altı ayı geride bıraktık. Çeşitli badireler atlatarak geldiğimiz bu yolda kimileri yapamazlar başaramazlar derken artık binlerle ifade edilen büyük ve güçlü bir sendika olduk. Bunu hep birlikte başardık. Ama bunu başarırken gördük ki bu ülkenin kamu çalışanlarının gerçek anlamda sendikacılara ihtiyacı var. Artık siyasetin gölgesinde olmayan, emirleri siyasi parti genel merkezinden almayan sadece ve sadece kamu çalışanlarının arka bahçesi olan ancak onların yanında onlara destek önünde ise yol gösterici olan sendikalara ihtiyaç olduğunu gördük. Bizler bu hürriyet yoluna bunun için çıktık.
Tumblr media
Bu yola çıkarken birçoğumuz birbirimizi tanımıyorduk. Ortak paydamız olan hak mücadelesi bu hürriyet yolunda bizleri birleştirdi. Görmeden bir birimize değer verdik. Bir birimizi sevdik. Destek olduk. Büyüdük. Büyümeye ise devam edeceğimizden şüphemiz yok. Tabi büyümek sadece sayısal anlamda değil. Biz gücümüzü sayımızdan çok vereceğimiz hak mücadelesinden alacağız. Bu mücadeleyi verirken kimseyi kırmayacağız. Kimseyi üzmeyeceğiz. Sırf üye yapmak için sendikal fikriyatımızdan ödün vermeyeceğiz. Çizgimizden savrulmadan mücadele vermek en büyük ilkemiz olacaktır. Tabi şimdi mücadele diyoruz da mücadeleden kasıt ne? Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının sorunları çok. Biz bu sorunları biliyoruz. Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılması, sözleşmeli ve iş güvencesiz çalışma şartları, mobbingler, Aile Sağlığı merkezlerinin ticarethane olarak görülüyor olması, Ek ödemelerde ki adaletsizler, liyakatsiz yöneticiler, ağır çalışma koşulları  saymakla bitmez bu sorunlar. Dediğimiz gibi biz bu sorunların farkındayız. Bu sorunları çözümü için gerek söylem, gerek dava, gerekse Ankara da başkentte bakanlığın önünde binlerce kişi ile eylemse eylem ne gerekiyorsa yapmaktan ödün vermeyeceğiz.
Tumblr media
Kongrede; Hürriyet Sağlık Sen Malatya İl Başkanlığını sürdüren Ali Doğan Genel Merkez Disiplin Kuruluna seçildi. Başkanın disiplin kurulan seçimi sonrası Malatya da İl Başkanlığında bayrak değişimi oldu. İl Başkanlığı görevine, Genel Merkez tarafından Mustafa Şeker atandı. Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının haklarını savunmak için her türlü mücadeleden kaçınmayacaklarını bildiren Hürriyet Sağlık Sen Malatya ekibi, hızlıca teşkilatlanarak görevini yapmaya başladı.   Read the full article
0 notes
guzelhaber · 1 year
Text
Siyasilere 'Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılsın' çağrısı: 'Görev tanımımız belirsiz'
Siyasilere ‘Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılsın’ çağrısı: ‘Görev tanımımız belirsiz’
Yardımcı Hizmetler Sınıfı (YHS) Platformu, “1965 yılından bugüne kangren olmuş sorunları acilen çözülmeli” diyerek, kamuda canla başla görev yapan ‘Yardımcı Hizmetler Sınıfı’ndaki personele hak ettiği değerin verilmesini istedi. “Kamuda, en düşük özel ve ek özel hizmet tazminatı, en düşük iş güçlüğü zammı, en düşük temininde güçlük zammı, en düşük ek gösterge ve en düşük tazminat yansıtma oranı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
yurekbali · 1 year
Text
Kamu emekçileri mücadele tarihinin yapı taşı, kamu emekçilerinin gerçek örgütü konfederasyonumuz KESK’in 27'nci kuruluş yıl dönümü tüm emekçilere kutlu olsun! ✌️
(8 Aralık 1995~2022)
14 notes · View notes
polemik · 1 year
Text
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’ın Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği röportajı okuyorum. Hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, refahın adil dağıtılmasına olan ihtiyaçtan bahsediyor.
Hak, hukuk, adalet, demokrasi…
TÜSİAD’ın başkanı patronların, yani temsil ettiği sınıfın adına konuşuyor.
Tumblr media
Oysa o patronların haktan ve hukuktan anladıkları, hiç de anlattıkları gibi olmuyor.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, 2004 yılı olmalı. Bursa’nın hemen girişinde, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Grammer araç koltuğu fabrikasında işçiler sendikaya üye olmuştu. Üç vardiya çalışan yaklaşık 750 işçinin içinde sendika çoğunluğa ulaşmak üzereydi ki örgütlenmeyi duyan genel müdür yaklaşık 40 işçiyi kapının önüne koydu.
Atılanlar öncü işçilerdi. Onlar fabrikanın önünde, diğerleri içerde, kimi zaman üretimi yavaşlatarak kimi zaman tümüyle durdurarak sendikanın öncülüğünde direnişe geçtiler.
Üçüncü haftanın sonunda şirketin Almanya’daki merkezinden haber geldi. Krizi çözmek üzere üst düzey iki yönetici İstanbul’a gelecek ve sendikacılarla görüşecekti.
Geldiler ve görüştüler. Atılan işçilerin yeniden işbaşı yapacağını, toplu sözleşme görüşmelerine hemen başlayacaklarını söylediler. Bir de hafta sonu fabrikayı tatil ettiklerini, herkesin iyice dinlenip pazartesi işbaşı yapmasını istediler.
Gün boyu fabrikanın önünde heyecanla haber bekleyen işçiler akşam saatlerinde şube binasında toplandı. Görüşmeden çıkan sendikacılar oraya geldi ve sonucu işçilere açıkladı. Tüm talepler kabul edilmişti.
Orada olup koca koca adamların nasıl da küçük çocuklar gibi kendilerinden geçtiğini görmeliydiniz. Hoplayıp zıplayanlar, birbirine sarılıp ağlayanlar, slogan atıp şarkı söyleyenler… Bayram yerine döndü derler ya, tam olarak öyleydi. Müthiş bir mutluluktu sendika binasında yaşanan.
Sonra pazartesi oldu. İşçiler fabrikaya geldi, işbaşı yapıldı. Atılan 40 işçi “işbaşı işlemleriniz tamamlanacak” diye bekçi kulübesinin yanındaki küçük salona alındı. Sendikacılar da dışarıda onları beklemeye başladı.
Bir süre sonra fabrikaya kimsenin tanımadığı çoğu genç başka işçiler gelmeye başladı. Ellerine tutuşturulduğu belli olan küçük kartları güvenliğe gösterip içeriye giriyorlardı. Üç kişi, beş kişi derken sayıları bir saat içinde iki yüz oldu. Kapıdaki sendikacılar birini çevirip “hayırdır kardeş” diye sordu? Yakın köylerden birinden geliyordu. Cumartesi günü camiden yapılan anonsla kahvede toplandıklarını, orada bir avukatın kendilerine “pazartesi sabah gidenler hemen işbaşı yapacak” diye buranın adresini verdiğini söyledi. Sonra bir başkası, “başka köylerden de gelenler var” dedi. Kısa sürede anlaşıldı ki hepsi fabrikaya işbaşı yapmak için çağrılan çevre köylerin işsiz gençleriydi.
Tam o sırada fabrikanın önündeki caddede bir hareketlilik başladı. Hepsi aynı marka, hepsi beyaz boyalı, hepsi “06 TM…” plakalı ve hepsinin içinde dörder kişi bulunan büyük bir araç konvoyu fabrikanın önünde yavaşladı, sonra fabrikanın etrafında bir tur attı. Sonra bir tur daha, ardından bir daha... Konvoy dördüncüde durdu. Araçların içinden adamlar indi. Hepsi nizamiyede toplandı ve bağırmaya başladı. “Güüüçlü, güüüçlü, güçlü-güçlü Türk Metal…” Anlaşıldı ki patron o pazartesi sabahı sadece bir sürü yeni işçiyi fabrikaya doldurmakla kalmamış, hem onları, hem diğer işçileri zorla üye yapmak için satın aldığı sarı sendikacıları fabrikaya çağırmıştı.
Patronun çağırdığı beyaz arabalı sarı sendikacı güruh, kapıda işçileri bekleyen diğer sendikacılara saldırdı. Jandarma geldi. Komutan, önce beyaz arabaları trafiği engellememesi için fabrikanın uzun duvarı boyunca park ettirdi. Sonra fabrikanın avlusuna girdi, işlemler tamamlanacak diye sabahtan bu yana bekletilen işten atılmış 40 işçiye “sizden şikâyet var, bizimle geleceksiniz” diyerek hepsini minibüslere doldurup karakola götürdü.
O gün Grammer’de işçiler iyi sınav verdi açıkçası. Üretimi durdurdular. İçeriden çıkıp önce patronun çağırdığı sarı sendikacıları kovaladılar, sonra kendi sendikacılarıyla birlikte jandarmaya yürüyüp gözaltına alınan diğer arkadaşlarını aldılar. Sonraki günlerde de fabrikanın içinde ve dışında direnişe devam ettiler.
Grammer’de patronun, işçiler örgütlenmesin diye yapmadığı hukuksuzluk, işlemediği suç, başvurmadığı zorbalık kalmadı. Üstelik dahası var. Fabrikanın önündeki direniş yaklaşık üç ay sürdü. Direniş devam ederken fabrikadaki sendika üyesi bakımcılardan birinin gece vardiyasında hastaneye kaldırıldığı haberini geldi. Yanına giden arkadaşlarına anlattıkları ise dinleyenlerin kanını dondurdu. O gece genel müdür, atılan işçilerin her gün önünde beklediği tel örgüye elektrik verilmesini istemişti. Hattı çekmeleri için bakımcılara talimat verilmiş, yaşanan tartışmada sinir krizi geçiren sendika üyesi bakımcı hastaneye kaldırılmıştı. Ertesi sabah tellerde elektrik yoktu fakat gece boyu fabrikanın içinden hortumla sulanan direniş alanı tam bir bataklığa çevrilmişti.
Grammer tek olsa TÜSİAD başkanına haksızlık etmiş oluruz. Oysa yabancı sermayelisinden yerlisine, TÜSİAD üyesinden merdiven altına, işçiler sömürünün hep en vahşisine, zorbalığın en şiddetlisine tanık oldu hep.
Örneğin TÜSİAD başkanını okurken, aynı TÜSİAD’ın eski başkanı Muharrem Yılmaz’ı hatırlıyorum. Sahibi olduğu SÜTAŞ’ta sendikalaştıkları için işten attığı onlarca işçinin direniş alanına ahırdan getirip döktürdüğü kamyon dolusu inek bokunun fotoğrafını buraya ekliyorum:
Tumblr media
Konuyu TÜSİAD başkanının temsil ettiği patronlardan birinin, iki gün önce işçilere yaptığı zorbalıkla kapatalım. Barutçu Tekstil’de patronun kapağı açık amonyak tankıyla zehirlediği kadın işçilere geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Tumblr media
Alparslan Savaş - soL
9 notes · View notes
cagdasyatirim · 1 year
Text
Tumblr media
1 note · View note
karaca2508-blog · 9 months
Text
Türkiye çalışanlar için en kötü 10 ülke arasında...
Tumblr media
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) 2023 yılı Küresel Haklar Endeksi Raporu açıklandı. 148 ülkeyi inceleyen rapora göre Türkiye, 2023 yılında da çalışanlar için en kötü 10 ülkeden birisi oldu. Rapora göre, 2023'te çalışanlar için en kötü 10 ülke; Bangladeş, Belarus, Ekvador, Mısır, Esvatini, Guatemala, Myanmar, Tunus, Filipinler ve Türkiye olarak kayda geçti. Türkiye, geçtiğimiz yılda da işçi hakları açısından en kötü on ülke arasında yer almıştı. Türkiye çalışanlar için en kötü 10 ülke arasında... Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, “Bu yıl işçi özgürlükleri ve haklarına saldırılar devam etti. Polis, protestoları baskı altına aldı ve sendika liderleri keyfi olarak gözaltına alındı. Buna ek olarak, işverenler örgütlenmeye çalışan işçilere müdahalede bulundu” ifadelerine yer verildi. Türkiye’de grevlerin bastırıldığı, sendikacıların tutuklandığı ve sendikal faaliyetlerin engellendiği belirtilen raporda çeşitli şirketlerde işçilerin sendikal faaliyet yüzünden işten atıldığı belirtildi. Türkiye ayrıca Burundi, Haiti, Hindistan, ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte işçileri sendikal temsilden dışlayan ülkeler arasında yer aldı. Raporda Myanmar, Hong Kong, Dominik Cumhuriyeti, Hindistan ve Türkiye, sendika liderlerinin tutuklandığı veya gözaltına alındığı ülkeler olarak yer aldı. HER 10 ÜLKEDEN 8’İ TOPLU SÖZLEŞME HAKKINI İHLAL ETTİ Raporda küresel işçi haklarına ilişkin öne çıkan bazı bölümlerse şöyle oldu: * 10 ülkeden 9'u grev hakkını ihlal etti. Kanada, Togo, İran, Kamboçya ve İspanya'daki işçiler, grev kararlarının ardından cezai kovuşturmaya veya işten çıkarmaya maruz kaldı. * Ülkelerin yüzde 77'si çalışan insanları sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkından dışladı. Göçmen, yerli ve geçici işçiler, kayıt dışı ekonomide çalışanlar, platform çalışanları ve Özel Ekonomik Bölgelerdeki işçilerin örgütlenme özgürlüğü hakkı reddedildi. * İfade ve toplanma özgürlüğü hakkı, ülkelerin yüzde 42'sinde kısıtlandı ve bu, genellikle işçilerin polis şiddetiyle karşı karşıya kaldığı protestolarla sonuçlandı. * 10 ülkeden 8'i toplu sözleşme hakkını ihlal etti. Hollanda, Kuzey Makedonya, Zimbabwe, Honduras, Endonezya, Karadağ ve Sırbistan'daki işçilerin toplu sözleşme haklarının ciddi şekilde azaldığı görüldü. Read the full article
0 notes
sinerjiportfoy · 2 years
Link
0 notes
saglikagi · 9 months
Text
Anadolu Sağlık Sen: "Sendika Üyesine Yapılan Bir Haksızlık Daha Yardıgan Döndü" https://saglikagi.com/anadolu-saglik-sen-uyesine-yapilan-haksizlik-yargi/?feed_id=84429
0 notes