Eve gelirken yol üstündeki parkta bi banka oturdum biraz nefeslenmek için. Yan taraftaki bankta küçük bi kız çocuğu oturuyordu. Birisi iyi üzmüş olacak ki güzel gözlerinden boncuk boncuk yaş süzülüyordu. Dayanamadım 'neyin var senin tatlım' dedim. Durdu biraz 'yok bişey' dedi. Ben de oturdum biraz karahindibaları, kelebekleri, susamları, dalında büyüme çabasında olan kırmızı erikleri seyrettim. Kalktım ayrılmak için yavrucak hala ağlıyor. Omuzuna dokundum usulca, yanağından yumuşak bi makas alıp "üzülme tamam mı fıstık? Unutma bu dünyada senden daha değerli hiç bişey yok" dedim. Kirpiklerindeki yaşla yüzünde tatlı bi tebessüm oluştu. O gülünce ben de mutlu oldum. Ama ne tuhaftır şu satırları yazarken benim gözlerim yaşarıyor. İçimdeki çocuk da sırtının sıvazlanmasını ve o cümleleri duymak istiyor sanırım.

Evet öylesine gelmedim bu dünyaya. Ve öylesine de geçmiyorum buradan. Birisinin yüzünde tebessüm olamayacaksam ve gönül yapamayacaksam ne diye yaşayayım ki...

Defineye mâlik viraneler var.

.

Şimdi sen söyle insan eli değmemiş kırgınlık var mıdır?

Firkatin nârîyle gönlüm yan olur, püryan olur

Varlığın zevk-û sefadır, yokluğun giryan olur

Ay yüzün gören gözlerim mest olur, hayran olur

Yakma ey can, yakma kalbim, ateş-î sûzan olur…

.

Bazen bir çiçek için onlarca/yıllarca yol gitmen gerekebilir sevgili kendim.

.

En güzel zînet; edep, sadelik, doğal ve içten bir tebessüm, güzel/yumuşak lîsan ve selîm bir kalptir.

.

اللّٰهُ يَعِدُكُمْ مَغْفِرَةً مِنْهُ وَفَضْلًاۜ 

Allah size bağışlamayı ve bol nimet vermeyi va‘deder.

Bakara/268

İçimde, Peygamberimizin (sav) henüz çocuk yaşta annesini sonra dedesini kaybedip te amcasına sığındığı zaman amcası Şam'a ticarete gideceğinde hissettiği yalnızlık ve hüzün var.

.

Allah'ım ben kelimelerimi nerede düşürdüm bilmiyorum. Ama kaybettim. Sen en güzel kelimelerin sahibisin. Mananın özü sende saklıdır.

Bana bahşedeceğin her türlü hayra muhtacım. Mananın özünü, anlamın sırrını, sırrın anlamını, kelimelerin derûnunu rahmetinin zirvelerinden istiyorum.

Bir merhaba için çekilen nice çileler vardır.

Söyleyemediğim sözler biriktiriyorum. Hınca hınç dolu içimin bütün odaları. Aynaya bakınca, kimselerin görmediği paramparça bir beni s/aklıyorum içimde. kaç kere daha gökyüzüne bakmam, daha ne kadar yol yürümem gerek. Kaç gülücük onarır kırılmışlığımı?

İçimin bütün odaları hüzün dolu. Ve ben bu hüznü ne yapsam da söküp atamıyorum....

.

Markete diye çıkıp sana gelmek isterdim.

.

Bi de bana sor İstanbul,

Gökyüzü ne zaman mavi olur, deniz ne zaman hırçın dalgalarında kendisi boğulur? bulutlar ne zaman insanla konuşur ve damla ne zaman ummanını bulur da kurtulur?

.

Memleket isteyen Allah'a firar etsin. Bu dünyada sığınılacak hiçbir yer yok.

.

Bu defteri Ramazan başında almıştım çok beğenip. Ramazanda sene boyunca işlediğim hadislerden seçip arapçaları ile beraber kaydedecektim deftere. Tek bir harf yazamadım. Şimdi Türkiye'ye götürüyorum. Hayatıma tertemiz bir sayfa -yok defter- açmayı murad ediyorum orada.

.

Bir iyi geceler masalı yazmak isterdim sana şimdi. Gecelerin en huzurlu ve serini, gökyüzünün en berrak olduğu, ayın ondördü, yıldızların erendizi olan bir iyi geceler masalı. Gözlerinin ışığında gönlümün aydınlandığı, gönlünün sıcağında ömrümün ısındığı bir iyi geceler masalı.

Masallar güzeldir ancak masalımı süsleyen sen daha güzel...

.

Avluya girmeden uzaktan Kâbe ile hasret giderme...

İmamın namaz kıldırdığı yerin arka kısmında kılınan öğlen namazı.

Habersizce çekilen fotoğraflar.

Ramazan umresi eskinin haclarından daha zor artık. Saat 3'ten sonra Kâbeye girişi kapatıyorlar mesela. Öğlen girdik ama avluya ikindin geçince bize yukarıdan çıkış verdiler. İçeride duramadık. Kâbe'yi gönlümüzce seyredemedik bile. Yine de benim için öğlen namazını kıldığım yerin tadı çok başkaydı mesela.

7 Nisan/28 ramazan

**Fırsatını bulan ilk fırsatta gitsin. Artık umreler de çok zorlamaşmaya başlıyor. Rabbim isteyen herkese nasib etsin gidip makbul ve muhlis umre yapmayı.

.