Tumgik
#bitkisel uyku hapları
Text
Uyku Yapan Bitkiler Nelerdir?
Uyku Yapan Bitkiler Nelerdir?
Tumblr media
#Bitkiler, #BitkiselÇaylar, #BitkiselÇözümler, #BitkiselDestekler, #BitkiselIlaçlar, #BitkiselTakviyeler, #BitkiselTedaviYöntemleri, #BitkiselTedaviler, #BitkiselUykuÇayı, #BitkiselUykuÇözümleri, #BitkiselUykuÇözümü, #BitkiselUykuDesteği, #BitkiselUykuDestekleri, #BitkiselUykuHapı, #BitkiselUykuHapları, #BitkiselUykuIlacı, #BitkiselUykuIlaçları, #BitkiselUykuÖnerileri, #BitkiselUykuÖnerisi, #BitkiselUykuReçeteleri, #BitkiselUykuTakviyeleri, #BitkiselUykuTakviyesi, #BitkiselUykuÜrünleri, #BitkiselUykuÜrünü, #BitkiselUykuYardımcıları, #BitkiselUykuYardımı, #BitkiselUykuyaYardımcılar, #BitkiselYağlar, #ÇarkıfelekÇiçeği, #DoğalÇözümler, #DoğalRahatlamaYöntemleri, #DoğalTakviyeler, #DoğalUykuYardımcıları, #DoğalUykuyaGeçiş, #Gevşeme, #Ginseng, #Ihlamur, #Lavanta, #Melisa, #Nane, #NaneÇayı, #Papatya, #Passiflora, #RahatlatıcıBitkiler, #SağlıklıYaşam, #StresAzaltma, #StresleBaşEtme, #Uyku, #UykuAlışkanlıkları, #UykuDüzeni, #UykuDüzensizliği, #UykuHijyeni, #UykuKalitesi, #UykuÖncesiRitüeller, #UykuRutini, #UykuSorunları, #UykuSorunlarınaDoğalÇözümler, #UykuYapanBitkiler, #Uykusuzluk, #ValerianKökü https://is.gd/ltdaPD https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/uyku-yapan-bitkiler-nelerdir/
Uyku yapan bitkiler ile ilgili uyku kalitesini artırabilecek bitkilerden bahsedebiliriz. İlk olarak, melisa bitkisi uyku düzenini iyileştirmek için yaygın olarak kullanılan bir bitkidir. Melisa çayı veya yağı, rahatlatıcı özellikleriyle bilinir ve sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Bu bitki, uykusuzlukla mücadelede ve stresin azaltılmasında etkili olabilir.
Bir diğer uyku yapan bitkiler için yardımcısı bir bitkide lavantadır. Lavanta, hoş kokusuyla tanınır ve gevşemeye yardımcı olabilir. Lavanta yağı, uyku öncesi kullanıldığında rahatlatıcı bir etki sağlayabilir ve daha derin ve kaliteli bir uykuya yardımcı olabilir. Ayrıca, lavanta çayı içmek de uyku öncesi stresi azaltabilir ve uyku kalitesini artırabilir. Bu bitkilerin uyku düzenini iyileştirmek için doğal ve güvenli bir seçenek olduğu düşünülmektedir.
İlginizi çekebilir: Gerçeği Öğrenin! Melisa mı? Limon Otu mu?
Uykusuzluk, modern yaşamın yaygın bir sorunudur ve birçok kişi doğal yöntemlere başvurarak uykularını düzenlemeye çalışır. Uyku düzenini sağlamak için kullanılabilecek birçok bitki bulunmaktadır. İşte uyku yapan bitkilerden bazıları:
Lavanta: Lavantanın hafif ve rahatlatıcı bir kokusu, uykuya dalma sürecini kolaylaştırabilir. Birkaç damla lavanta yağı, yastığa sürüldüğünde veya bir difüzörde kullanıldığında rahatlatıcı bir etki yaratabilir.
Melisa: Melisa bitkisi, sakinleştirici özellikleriyle bilinir. Çay olarak tüketildiğinde, sinirleri yatıştırabilir ve uykuya geçişi destekleyebilir.
Papatya: Papatya çayı, yatıştırıcı etkisiyle ünlüdür. Sindirim sistemini rahatlatır ve sinirleri yatıştırarak uykusuzluğa iyi gelebilir.
Nane: Nane çayı, rahatlatıcı bir etkisi olan bir diğer bitkisel çaydır. Sindirimi düzenler ve gevşemeye yardımcı olur.
Ginseng: Ginseng, stresle baş etmeye yardımcı olabilir ve enerji seviyelerini dengeleyebilir. Düzenli kullanımı, uyku kalitesini artırabilir.
Passiflora (Çarkıfelek Çiçeği): Passiflora bitkisi, sakinleştirici özelliklere sahiptir ve uykusuzlukla mücadelede yardımcı olabilir. Çay olarak veya takviye olarak kullanılabilir.
Valerian Kökü: Valerian kökü, yatıştırıcı etkisiyle bilinir ve uykuya geçişi hızlandırabilir. Ancak, kullanmadan önce bir uzmana danışmak önemlidir.
Ihlamur: Ihlamur, çiçekleri için yetiştirilen bir ağaçtır. uzun zamandır soğuk algınlığı ve grip tedavisinde kullanılır. Sakinleştirici ve gevşetici etkileri olan ve uykuya dalmayı kolaylaştırdığı bilinen flavonoidler ve tiliadin adı verilen bir bileşik içerir.
Bu bitkilerin kullanımıyla ilgili bireysel yanıtlar kişiden kişiye değişebilir. Herhangi bir bitki veya takviyeyi kullanmadan önce, bir sağlık uzmanına danışmak her zaman önerilir. Ayrıca, düzenli bir uyku rutini oluşturmak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve uyku alışkanlıklarına dikkat etmek de uyku sorunlarıyla baş etmede önemli faktörlerdir.
Dikkat edilmesi gereken bazı ek ipuçları şunlardır
Herhangi bir bitkisel takviye almadan önce doktorunuzla veya eczacınızla konuşun.
Hamileyseniz veya emziriyorsanız, herhangi bir bitkisel takviye almadan önce doktorunuzla veya eczacınızla konuşun.
Bitkisel takviyeleri doktorunuzun veya eczacınızın reçete ettiği ilaçlarla etkileşime girebileceğinden, aldığınız tüm ilaçları doktorunuza veya eczacınıza bildirin.
Tavsiye edilen dozdan fazlasını almayın.
Uyku hijyeninizi iyileştirmeye yardımcı olabilecek bazı ek ipuçları şunlardır:
Her gün aynı saatte yatağa gidin ve kalkın.
Yatmadan önce kafein ve alkolden kaçının.
Yatmadan önce rahatlatıcı bir yatmadan önce rutini oluşturun.
Yatak odanızın karanlık, sessiz ve serin olduğundan emin olun.
Rahat bir yatak ve yastık kullanın.
Uyumadan önce elektronik cihazlardan kaçının.
Bitkilerin kullanımıyla ilgili bireysel yanıtlar kişiden kişiye değişebilir. Herhangi bir bitki veya takviyeyi kullanmadan önce, bir sağlık uzmanına danışmak her zaman önerilir. Ayrıca, düzenli bir uyku rutini oluşturmak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve uyku alışkanlıklarına dikkat etmek de uyku sorunlarıyla baş etmede önemli faktörlerdir.
0 notes
jinekologdunyasi · 7 months
Text
Polikistik Over Sendromu: Tanı ve Tedavi Alternatifleri
Polikistik over sendromu (PCOS), kadınların üreme sistemi sağlığını etkileyen bir hormonal bozukluktur. Bu sendrom, kadınların yumurtalıklarında küçük kistlerin oluşmasına neden olur ve adet döngüsünde düzensizliklere yol açabilir. PCOS, ayrıca insülin direnci, obezite ve diyabet gibi diğer sağlık sorunlarına da neden olabilir. Bu makalede, PCOS'un tanısı ve tedavi alternatifleri hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz.
İçindekiler
Polikistik Over Sendromu Nedir?
PCOS Belirtileri Nelerdir?
PCOS Tanısı Nasıl Konulur?
PCOS Tedavi Yöntemleri
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
İlaç Tedavisi
Cerrahi Müdahale
Alternatif Tedavi Yöntemleri
PCOS ve Hamilelik
PCOS ile Yaşamak
PCOS'un Komplikasyonları
PCOS'un Önlenmesi
Sonuç
Polikistik Over Sendromu Nedir?
Polikistik over sendromu, kadınların üreme sistemi sağlığını etkileyen bir hormonal bozukluktur. Bu sendrom, kadınların yumurtalıklarında küçük kistlerin oluşmasına neden olur ve adet döngüsünde düzensizliklere yol açabilir. PCOS, ayrıca insülin direnci, obezite ve diyabet gibi diğer sağlık sorunlarına da neden olabilir.
Tumblr media
PCOS Belirtileri Nelerdir?
PCOS'un belirtileri, kadınlar arasında farklılık gösterir. Ancak, en yaygın belirtiler şunlardır:
Adet döngüsünde düzensizlikler
Yüksek seviyelerde androjen hormonu (erkeklik hormonu)
Akne
Aşırı tüylenme
Saç dökülmesi
Obezite
İnsülin direnci
Yüksek kan şekeri seviyeleri
PCOS Tanısı Nasıl Konulur?
PCOS tanısı, bir dizi test ve muayene ile konulabilir. Doktorunuz, adet döngüsü düzensizliklerinizi ve diğer belirtilerinizi değerlendirecektir. Ayrıca, kan testleri ve ultrasonografi gibi diğer testler de yapılabilir. Bu testler, yumurtalıklarınızdaki kistleri ve hormon seviyelerinizi kontrol etmek için yapılır.
PCOS Tedavi Yöntemleri
PCOS tedavisi, belirtilerin şiddetine ve kadının hamilelik planlarına bağlı olarak değişebilir. Tedavi seçenekleri şunları içerebilir:
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
PCOS tedavisinin ilk adımı, yaşam tarzı değişiklikleridir. Bu değişiklikler, kilo kaybı, düzenli egzersiz ve sağlıklı bir diyeti içerebilir. Bu değişiklikler, insülin direncini azaltarak belirtileri hafifletebilir.
İlaç Tedavisi
İlaç tedavisi, adet döngüsünü düzenlemek, insülin direncini azaltmak ve diğer belirtileri hafifletmek için kullanılabilir. Bu ilaçlar, doğum kontrol hapları, metformin ve spironolakton gibi ilaçları içerebilir.
Cerrahi Müdahale
Cerrahi müdahale, kistlerin çıkarılması veya yumurtalıkların küçültülmesi için kullanılabilir. Ancak, bu tedavi seçeneği genellikle son çare olarak kullanılır.
Alternatif Tedavi Yöntemleri
Alternatif tedavi yöntemleri, PCOS belirtilerini hafifletmek için kullanılabilir. Bu yöntemler arasında akupunktur, yoga ve bitkisel takviyeler yer alabilir. Ancak, bu tedavi seçeneklerinin etkinliği hakkında daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
PCOS ve Hamilelik
PCOS, hamilelik şansını azaltabilir. Ancak, doğru tedavi ile hamilelik şansınızı artırabilirsiniz. Doktorunuz, hamile kalmak istiyorsanız, doğru tedaviyi önerecektir.
PCOS ile Yaşamak
PCOS ile yaşamak zor olabilir. Ancak, yaşam tarzı değişiklikleri ve doğru tedavi ile belirtileri hafifletebilirsiniz. Ayrıca, destek gruplarına katılarak ve sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürerek PCOS ile başa çıkabilirsiniz.
PCOS'un Komplikasyonları
PCOS, diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu sorunlar arasında diyabet, kalp hastalığı ve uyku apnesi yer alabilir. Bu nedenle, PCOS'un belirtilerini hafifletmek için doğru tedaviyi almak önemlidir.
PCOS'un Önlenmesi
PCOS'un tam olarak önlenmesi mümkün değildir. Ancak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, belirtileri hafifletebilir. Bu nedenle, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı bir diyet sürdürmek ve kilo kontrolü yapmak önemlidir.
Sonuç
Polikistik over sendromu, kadınların üreme sistemi sağlığını etkileyen bir hormonal bozukluktur. Bu sendrom, kadınların yumurtalıklarında küçük kistlerin oluşmasına neden olur ve adet döngüsünde düzensizliklere yol açabilir. PCOS, ayrıca insülin direnci, obezite ve diyabet gibi diğer sağlık sorunlarına da neden olabilir. Ancak, doğru tedavi ile belirtileri hafifletebilirsiniz. Yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, cerrahi müdahale ve alternatif tedavi yöntemleri, PCOS tedavisinde kullanılabilir.
Sıkça Sorulan Sorular
PCOS, hamilelik şansını azaltır mı?
Evet, PCOS hamilelik şansını azaltabilir.
PCOS'un belirtileri nelerdir?
PCOS'un belirtileri arasında adet döngüsünde düzensizlikler, yüksek seviyelerde androjen hormonu, akne, aşırı tüylenme, saç dökülmesi, obezite, insülin direnci ve yüksek kan şekeri seviyeleri yer alır.
PCOS'un tedavisi mümkün müdür?
Evet, PCOS'un tedavisi mümkündür. Yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi, cerrahi müdahale ve alternatif tedavi yöntemleri, PCOS tedavisinde kullanılabilir.
PCOS'un komplikasyonları nelerdir?
PCOS, diğer sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu sorunlar arasında diyabet, kalp hastalığı ve uyku apnesi yer alabilir.
PCOS'un önlenmesi mümkün müdür?
PCOS'un tam olarak önlenmesi mümkün değildir. Ancak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, belirtileri hafifletebilir. Bu nedenle, düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı bir diyet sürdürmek ve kilo kontrolü yapmak önemlidir.
0 notes
mehmetkali · 5 years
Text
JET LAG NASIL ÖNLENİR? http://bit.ly/2EkW5cd
JET LAG NASIL ÖNLENİR?
Birçok ürün jet lag (saat farkından dolayı yaşanan rahatsızlık) ile mücade de mucize tedaviler vaat ediyor. Her derde deva bitkisel homeopatik tabletler, melatonin bazlı sıvılar, giyilebilir mavi ışık terapisi cihazları, B vitaminli kafein hapları ve sözde “topraklama” özelliğine sahip hematit bilezikler bunlardan bazıları.
Bunlardan herhangi biri işe yarıyor mu? Araştırmalar, bazı ürünlerin jet lag semptomlarını en aza indirmeye yardımcı olsa da, her seferinde birden fazla zaman diliminde uçanlardaki sürekli sersemlik hissini tamamen yok etmenin birkaç yolu olduğunu gösteriyor. Ayrıca, kronik jet lag durumunun kanser ve kalp hastalığı da dahil olmak üzere birçok sağlık sorunuyla bağlantılı olduğu da düşünülüyor.
Sık sık iş seyahatine çıkanlar ne yapacaklar? Birçok uzmana göre, ışığa maruz kalmanızı kontrol altına almak çok önemli. Bunun nedeni, ışığın melatonin seviyelerini ve uyanma-uyku döngüsünü düzenleyen iç sirkadiyen saatinizin en önemli sinyali olması. Jet lag bu iç saati bozar ve ne kadar fazla zaman dilimi kat ederseniz, kendinizi o kadar kötü hissedersiniz – özellikle doğuya uçarken ve saat kaybettiğinizde.
Sirkadiyen saatinizi sıfırlama işlemini hızlandırmanın en etkili yollarından biri vücudunuzu ışıkla kandırmaktır. Bu, yeni gittiğiniz yerde açık havada birkaç saat geçirmek anlamına mı geliyor? Aslında doğuya mı batıya mı yolculuk yaptığınıza ve ayrıldığınız ve vardığınız saatlere bağlı olarak bu da değişiyor.
Temel kural şudur: doğudan batıya uçuyorsanız, akşam ışığına maruz kalmanız gerekir. Eğer batıdan doğuya gidiyorsanız, sabah ışığına ihtiyacınız var. Ancak Chicago’daki Rush Üniversitesi Tıp Merkezi’nden yapılan araştırmalar, melatonin seviyelerini sıfırlamak için daha spesifik ışık tabanlı stratejiler olduğunu da gösteriyor.
Vücudunuzun minimum sıcaklığa ulaştığı zamanı tahmin ederek başlayın – genellikle geceleri yedi saat uyuduğunuzda, normal uyanma sürenizden iki saat öncesi veya daha fazla uyursanız uyanmadan üç saat öncesidir. Doğuya seyahat ederken, minimum vücut sıcaklığınıza ulaşmadan önceki dört saat boyunca ışıktan kaçınmak ve bundan dört saat sonra ışığa çıkmak en iyisidir. Ardından, minimum vücut sıcaklığınızı her gün bir saat öne çekecek  şekilde uyku zamanlamanızı ayarlayın. Batıya doğru seyahat ediyorsanız, minimum vücut sıcaklığınızı her gün bir buçuk saat geciktirecek şekilde uyku zamanlamanızı ayarlayın.
Vücunuza en uygun aydınlık / karanlık dönemlerini önemsemezseniz ve vücudunuzu karanlık döngüsünde olması gerekirken ışığa maruz bırakırsanız veya tersini yaparsanız , jet lag’in kötüleşmesi ve sirkadiyen ritimlerinin yanlış yöne kayması riskiyle karşı karşıya kalırsınız.
Bazı telefon uygulamaları, jet lag’i azaltan günlük program geliştirmenize yardımcı olabiliyor. Ancak, daha hızlı bir çözüme ihtiyacınız varsa, bazı araştırmalar en iyi seçeneğin ışık terapisi olduğunu gösteriyor.
Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 2016 yılında yapılan bir araştırmaya göre, insanları uyku döngüsü sırasında kısa ışık flaşlarına maruz bırakmak biyolojik saati kırıyor ve onu daha hızlı sıfırlıyor. Milisaniyelik darbelerle gönderilen ışık , sirkadiyen sistemlere ve nihayetinde hipotalamus olarak bilinen beyin kısmına ışık sinyalleri gönderen retina hücrelerini tetikler. Hipotalamus, epifiz bezine ne zaman melatonin salınacağını söyler.
Lumos Tech, Stanford araştırmasındaki LED ampulleri kullanarak, kişiselleştirilmiş ışık terapisi sunan Akıllı Uyku Maskesi adını verdiği bir ürün için araştırma yapıyor. 175 $ ‘lık ürün henüz piyasada değil, şirket web sitesi üzerinden ön-sipariş alıyor. İş gezginlerine, gece vardiyasında çalışanlardan astronotlara kadar herkese satmayı umduğu cihaz, Lumos Tech’in akıllı telefon uygulaması ile kontrol edilecek.
Bazı araştırmalar, ışık gibi yemek yeme zamanlarının da melatonin ve sirkadiyen ritimlerinin sıfırlanmasında önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Jet-lag diyetlerin işe yarayıp yaramadığına dair çelişkili veriler var: Mayo Clinic, stratejinin kanıtlanmadığını, İngiltere’deki Surrey Üniversitesi’nin 2016 tarihli çalışmasının, yemek zamanlarının sirkadiyen ritimleri ayarlamak için etkili olduğunu söyleyemeyeceklerini belirtti.
The Jet Lag Cure adlı kitapta (1987’de ilk olarak Over Jet Jet olarak basılmış) , ışığa maruz kalmaktan ziyade diyete odaklanılıyor. Yazarlar, Dr. Charles F. Ehret ve Lynne Waller Scanlon, uluslararası bir seyahatten dört gün önce başlayan, alkol, kafein ve yiyecek tüketimi ile ilgili bir diyet uyguluyor. Basit kurallardan biri : kafeini ilk üç gün, sirkadiyen saati etkilemediği düşünülen saatler olan 15 ila 17 arasındaki iki saat hariç, kısıtlayın.
Bol sıvı tüketin – ama alkol almayın – ve seyahatten önce çok dinlenin. Ayrıca, bazı kişilerin zaman dilimi değişimlerine diğerlerinden daha iyi dayandığını unutmayın; kendi deneyiminiz ışık hassasiyetinize ve derin uyku düzeninize bağlıdır.
İçerik:www.bjtonline.com
  from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri http://bit.ly/2EkVV4B via IFTTT
0 notes
kamu365 · 4 years
Text
Kemoterapi alan hastalarda koronavirüs tedavisi
İSTANBUL, (DHA)- Koronavirüs mikrobunun öksürük veya hapşırık ile havaya yayılması ve bu havanın sağlıklı insanlar tarafından teneffüs edilmesi ile bulaştığını dile getiren Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, kanser hastalarının mikroplu ellerini yıkanmadan ağız, burun veya göze sürmelerinin de hastalığın bulaşmasına neden olduğunu söyledi.
Hastalığın vücut direnci iyi olanlarda kendiliğinden düzelebilirdiğini söyleyen Emsey Hospital Onkoloji uzmanı Prof.Dr.Hakan Karagöl, kanser hastaları gibi vücut direnci düşük kişilerde, bağışıklık sistemindeki baskılanma nedeniyle enfeksiyonun daha tehlikeli olabileceğinin altını çizdi.
TEDAVİ ŞEKLİ ÖNEMLİ
Virüsün genellikle 3 ile 14 gün arasında olduğu düşünülen kuluçka süresi sonrasında yüksek ateş, boğaz ağrısı, burun akıntısı, öksürük, nefes darlığı ile kendini belli ettiğini söyleyen Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, tedaviye cevap verilmediği takdirde böbrek yetmezliğine ve hayatın kaybedilmesine kadar gidilebilceğini ifade etti.Prof. Dr. Karagöl; ’’Yapılan tedavilere bağlı bağışıklık sisteminde oluşacak baskılanmalar nedeniyle risk oluşturabileceğinden, yeni tür koronavirüs (COVİD 19) enfeksiyonu şüphesi olan kanser hastalarında (Ateş yüksekliği, öksürük, solunum sıkıntısı ve benzeri) onkoloji doktoru tarafından değerlendirme sonrası tedavi planlamasının tekrar yapılması gerekir’’ dedi.
TEDAVİ ONKOLOJİ HEKİMİ GÖZETİMİNDE YAPILMALI
Yakınlarında ve kendisinde enfeksiyon bulguları olmayan, kan değerleri normal hastalarda, onkoloji doktorunun hastalık bulgularının olup olmadığı yönündeki değerlendirmesi sonrasında başka bir önerisi yok ise tedavi programına ara verilmeden devam etmesi gerekiğini söyleyen Hakana Karagöl, tedavinin onkoloji uzmanının kontrolünden olması gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Hakan Karagöl, bazı kanser hastalarında ağızdan alınan ilaçların kullanımına yönelik ise şunları söyledi:
‘’Hap şeklinde kemoterapi ilaçları, yeni akıllı küçük moleküllü kanser hapları ile tedavi ev ortamlarında devam etmektedir. Bu hastalarda eğer COVİD 19 enfeksiyonuna bağlı ateş yüksekliği, öksürük, solunum sıkıntısı ve benzeri şikayetler var ise muhakkak onkoloji doktoruna başvurup tedavinin devamı ile ilgili bilgi alınması uygun olacaktır’’ dedi.
KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK DURULMALI
Onkoloji uzmnanı Hakan Karagöl, hastalığa yönelik geliştirilmiş bir tedavi yöntemi olmadığından, hastalıkla iki yöntem ile mücadele yapılabildiğini belirterek şunları söyledi: “Hastalık bulaşma yolları havadan veya hastalık bulaşmış yer ve kişilere temas ile olduğundan; alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları gibi kalabaklık yerlerde enfeksiyonlu insanların bulunabileceği düşünülerek mümkün olduğunca buralardan uzak durmalıdır. Kalabalık ortamlarda bulunma zorunluluğu var ise maske takılmalıdır. Enfeksiyon şüpesi olan insanlarla temastan uzak durmak çok önemlidir. Şüpheli nesnelerle temas oldu ise elleri bol su ve sabun ile en az 30 saniye yıkamak veya dezenfektanlar ile dezenfekte etmek gerekir. İnsanların genel kullanımında olan kapı kolu, telefon gibi yer ve eşyalara temastan sonra hemen elleri bol su ve sabunla en az 30 saniye yıkanmalı, ağız, yüz, burun ve göze elleri yıkamadan dokunulmaması gerekiyor”
VÜCUT DİRENCİNİ ARTTIRMAK GEREKLİ
Anti-oksidan özelliği olan besinlerin fazlaca tüketilmesinin bu dönemde önemli olduğunu ifade eden Prof.Dr. Hakan Karagöl, yaban mersini, kurt üzümü (goji berry), nar, portakal, mandalina, limon, greyfurt, avakado, papaya, kivi gibi tropikal meyveler ve  propolis gibi anti-oksidan arı ürünleri, zencefil, zerdeçal gibi besinlerin bağışıklık sistemini güçlendirme açısından zengin maddeler içerdiğini ancak yaban mersini, kurt üzümü, nar, propolis, greyfurt, zerdeçal gibi bazı kanser türleri ve tedavileri ile etkişen besinleri onkoloji doktoruna danışarak fazla tüketilmesinin uygun olacağını söyledi.
Sebzeler hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Hakan Karagöl ‘’bazı sebzeler de farklı mekanizmalar ile bağışklık sistemini uyarmaktadır. Örneğin, vitamin açısından zengin olduğu bilinen, brokoli, karnıbahar, brüksel lahanası, pırasa, soğan, sarmısak, havuç, maydanoz gibi besinler bağışıklık sistemini destekleyen maddeler içermektedirler.” dedi. Akciğer kanseri hastalarının fazla miktarda havuç suyu tüketmelerinin uygun olmadığının altını çizen Dr.Karagöl, bu tür besinlerinde fazla tüketilmesi ile ilgili onkoloji doktorundan bilgi alınmasının doğru olacağını bildirdi. Günlük en az 2 bardak yoğurt, haftada 2 gün balık tüketilmesi gerektiğini belirten Karagöl, kuruyemişlerden ceviz ve bademin ve günde 2 litre su tüketmenin önemli olduğunu hatırlattı.
BİTKİSEL TAKVİYELERLE DESTEKLENEBİLİR
Prof.Dr. Hakan Karagöl, meyankökü, melissa, ada çayı  ve 15 gün süreyle ekinezya bitkisinin çay olarak tüketilmesi bağışıklık sistemini uyardığı için faydalı olabileceğini fakat örneğin melissa, adaçayı gibi bitkilerin bazı kanser türlerinde olumsuz etkileri ve meyan kökünün ise kalp ve böbrek rahatsızlığı olan veya tansiyon yükseklliği bulunan hastalarda tüketilmesinde sakınca olabileceği için onkoloji doktoruna danışılarak kullanılmasının uygun olacağını söyledi. Karagöl ‘’Uyku bağışıklık sisteminin güçlenmesi için en önemli faktörlerden biri, özellikle en geç saat 23.30’da yatılması gerektiğini ve yine  günlük en az 20 dakikalık hafif bir egzersiz veya yürüyüşün muhakkak yapılması gerektiğini vurguladı.
DHA
The post Kemoterapi alan hastalarda koronavirüs tedavisi appeared first on Kamu365 | Dünya Gündemi.
from WordPress https://ift.tt/3cZ0dym via IFTTT
0 notes
Text
Anne sütünü azaltan ilaçlar hangileri? Süt kesilmesi neden olur? Anne sütü azaltan besinler...
Günlük hayatta yaşanan birtakım sıhhat sorunlarının önüne geçmek için kullanılan ilaçlar, emzirme devrindeki hatunlar için tehlike oluşturabilir. Yeni doğan bebekler için hayati kıymet taşıyan ana sütünün azalması demek bebeğin gerekli vitamin ve mineral pahalarını almaması demektir. Bizde süt üretimini olumsuz etkileyerek ana sütünü azaltan ilaçlarının neler olduğunu sizlere derledik. Ana sütünü azaltan ilaçlar neler? Ana sütünü azaltan besinler hangileri? Ana sütünün azalmasının nedenleri…
Günümüzde artık neredeyse herkesin bildiği bir şey olan ana sütünün birinci altı aylık süreçte ne kadar kıymetli olduğudur. Hamilelik devrinden itibaren başlayan süt üretimi her bebeğin kendi gereksinim ve gereksinimlerine kişisel olarak üretilir iken valideye ve bebeğe mucizevi yararlar sağlamaktadır. Velev sezaryende velev alışılagelmiş doğumda olsun malûm bir vade geçtikten sonra emzirilmesi gereken bebeğin ana sütü yoluyla beslenmesi sağlanmaya çalışılır. Hastaneden taburcu olunduktan sonra meskene nakledilen ana ve bebek yeni tertiplerine ve hayatlarına alışmaya çalışır iken birtakım analarda emzirme periyodunda kimi meseleler görülebilir. Emzirme devrindeki birtakım analarda süt üretimi ölçüsüz ölçüde salgılandığından ötürü sütünü azaltmanın yollarını arar. Bazıları devayı ilaç kullanmakta aramaya başlasa da mütehassıslar, sıradan kaideler altında anaların süt kesen ilaçları kullanmalarını önermiyor. Tasdikli bir nedeni olmayıp yalnızca bebeğini emzirmekten vazgeçirmek için süt kesen ilaçları kullanmak konumuna doğal metotlara başvurmak daha sahih olacaktır. İstisnai bir durum olarak validenin vücudunda iltihaplanma varsa ya da ameliyat gerektirecek bir durum laf konusu olmuşsa hekim ana sütünü kesen ilaçları önerebilir. Evet ana sütünü azaltan ilaçlar hangileri? Ana sütü azaltan besinler neler? Ana sütü nasıl kesilir? Ana sütünün azalmasına sebep olan azıklar…
ANA SÜTÜ AZALTAN BESİNLER! ANA SÜTÜ AZALMASININ NEDENLERİ…
Bebeğin beslenmesinde büyük bir rol oynayan ana sütü, göğüslerdeki süt bezlerinin hareketlenmesiyle bir arada kendini gösteremeye başlayacaktır. Malûm bir mühlet ahir göğüslerde dolup taşan sütler boşaltılmadığı devir validenin kendisine ağrı ve acı üzere birtakım zahmetler verecektir. Durum bu türlü olunca analar birtakım devalar aramaya başlayıp bitkisel sistemlerle azaltmaya çalışabilir. Ana sütü azaltmak için denenmiş bitkisel yollar neler? İşte ana sütü azaltan azıklar…
Süt üretimini olumsuz etkileyerek ana sütünün azalmasına neden olan besinlerin başında maydanoz ve nane geliyor. Nanenin kokusu bile sütün verimini olumsuz etkileyerek bebeği emmekten vazgeçirebiliyor iken maydanoz, sütün artması için gerekli olan su tüketiminin vücut dışına atılmasına neden olur. Bu nedenle valideler mümkün olduğunca maydanoz tüketiminden uzak durmalıdır.
İçecek olarak ise Adaçayı bitkisinden yapılan çaylar, süt azaltacağından ötürü tavsiye edilmez. Bilhassa de tüp bebek tedavisi uygulayan kimselerin muhakkak tüketmemesi gerektiği söylenmektedir.
Sütünü bilerek azaltmak ya da kesmek isteyen analar sirke ve limon olarak bu iki besini tüketebilir.
Nişasta unu ve nişastalı besinler de sütün azalmasına yol açacağından ötürü sütü gayrikâfi olan anaların tüketmemesi gereken besin öbeklerinden biridir.
ANA SÜTÜNÜ AZALTAN İLAÇLAR:
– Zayıflama ilaçları
– Veladet denetim hapları
– Uyku ilaçları
– İdrar söktürücüler
– Nikotin
– Kimi burun açıcı ilaçlar
– Migren ilaçları
ANA SÜTÜNE EN YAKIN SÜT HANGİSİ? ANA SÜTÜ ARTTIRAN KÜR TANIMI
Ana sütü yeni doğan bir bebeğin büyümesi ve gelişmesi için vücudunun gereksinim duyduğu tüm besin hususlarını bir arada bulundurduğundan ötürü eksperler, birinci 6 ay ana sütünün bebek için hayati bir kıymete sahip olduğunu vurguluyor. Ancak kimi nedenlerden ötürü ananın sütünün azalması yahut kesilmesi halinde ana sütüne en yakın olan keçi sütü verilebilir.
Yapılan araştırmalara nazaran içilebilir tüm sütlerin ana sütüyle karşılaştırılmasıyla inek ve koyun sütüne nazaran keçi sütünün ana sütüne en yakın süt olduğu tespit edilmiştir. Birebir devirde C vitamini bakımından ana sütü ile birebir özellikler taşıyan keçi sütü, sindirim rahatsızlığına ve ülser üzere illetlere düzgün geldiği bilinmektedir.
ANA SÜTÜ ÇOĞALTAN BİTKİSEL KARIŞIM
GEREÇLER:
1 litre kaynamış su 3 poşet rezene çayı 50 gram elma Yarım limon
HAZIRLANIŞI:
Kaynamış suyun içine rezene atıp 5 dakika demleyin. İçine limon ve elma dilimleri ekleyip 1 gece buzdolabında koruma edin.
Anne sütünü azaltan ilaçlar hangileri? Süt kesilmesi neden olur? Anne sütü azaltan besinler...
0 notes
asd321fr45-blog · 7 years
Text
Limonlu Su Ile Zayıflama
Kilo verme her kilolu kişinin hayalleri arasında yer alır. Bu yüzden çeşitli yollara başvurarak fazla kilolarından kurtulmaya çalışırlar. Bazen kilolu insanlar internette bitkisel ürün adı altımda satılan zayıflama hapları alarak zayıflama hayalleri kurarlar. Bu haplar kişinin hızlı şekilde kilo vermesini kolaylaştırarak  ölümlerine neden olmaktadır. Çünkü içeriğindeki  maddeler vücudun çalışma sistemine zarar vererek organ işlevlerinde bozukluklara sonucunda ise ölümlere neden olmaktadır. Bu nedenden dolayı bu tip zayıflama haplarına itibar etmeyerek doğal şekilde kilo verme yoluna gidilmesi gerekir.  Bugün sizlere internet de satılan bu bitkisel ilaçlar hakkında bilgi vermeyeceğiz. Bugün ki bilgiler bu zayıflama haplarına gerek duymadan doğal şekilde limon su ile nasıl kilo verilir hakkında detaylı bilgiler vereceğiz. Limonlu su ile zayıflama son yıllarda moda haline gelmiş olan zayıflama yöntemleri arasında yer almaktadır. Bu kadar benimsenmesinin nedeni ise hem kolay şekilde yapılıyor olması hemde evdeki iki malzeme ile hazırlanıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Limonlu gibi harika sebzeler kilo vermek için kullanılan ideal sebzeler listesinde yer almaktadır. Bunun  nedeni ise vücuttaki toksinlerin vücuttan uzaklaşmasını sağlayarak fazla yağın yakılmasını sağlamaktadırlar. Alımında bu mucizevi sebzeler arasında yer alır ve kişinin kilo vermesine yardımcı olur. Bugünkü kürün işe yaraması için ise düzenli şekilde her sabah yapılmasına bağlı olarak etki etmektedir.
(adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({});
Limonlu su ile zayıflama Malzemeler Limon Bir bardak ılık su Hazırlanışı Ilık olan bir bardak suyun içine yarın limon sıkılır. Kullanılışı Her sabah ılık bir bardak limonlu su düzenli şekilde içilir. Dikkat edilmesi gerekenler Limonun bardak içine iyice dağılması için limonlu sıktıktan sonra bir kaşık yardımı ile karıştırın. Bu kürü uygulamadan önce doktorunuza danışın. Tansiyon hastalığınız varsa kullanmayın. Limonlu suyu her sabah düzenli içmeye özen gösterin. Mide ve bağırsaklarda herhangi hir sorununuz varsa kullanmayın. İlaç kullanırken Doktorunuza danışarak kullanın. Limonun kan sulandırıcı  etkisi olduğundan dolayı kullanırken dikkatli olun. Limonlu su içmenin faydaları şunlardır. Kişiyi tok tutarak fazla yeme ihtiyacını engeller. Vücudu nemlendirir. Uyku esnasında kaybedilen mineralleri sabah uyanınca vücuda kolay şekilde alınmasını sağlar. İdrar söktürme özelliği bulunur ve idrar yolu iltihabına iyi gelir. Vücut direncini artırarak hastalıklara karşı koruyucudur. Bağırsakları rahat şekilde çalıştırdığından dolayı kabızlığa iyi gelir. Yüksek tansiyonu düşürür. Günlük c vitamini ihtiyacını karşılar.
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
İlaç kullanımı sırasında tüketilen besinlerin ilaçların etkisini azaltıcı veya arttırıcı etkileri olabiliyor.Fayda beklerken ciddi derecede yan etkiler yaşanabiliyor. Çok dikkat edilmesi gereken bu durumlar ilaç kullanımı kesildikten sonra birkaç hafta bile sürebiliyor.
Kafein
Kahve, çay, kolalı içecekler, enerji içecekleri bazı soğuk algınlığı ilaçlarıyla beraber alınırsa sinirlilik, uykusuzluk, çarpıntı, kalp ritm bozukluğu, tansiyon yüksekliği, kabızlık, idrar artışı yapabiliyor. Bazı nefes açıcı bronşit ilaçlarının yan etkisi arttırarak ajitasyon, ritm bozukluğu yaratıyor. Ciprofloksasin isimli antibiotik, doğum kontrol hapları ve kortizon da kafeinin parçalanmasını geciktirerek kan düzeyinin artmasına neden oluyor.Proteinden zengin besinler Propranolol isimli betabloker grubu ilacın nefes darlığı, tansiyon ve nabız düşürücü etkisini arttırır. Parkinson ilacı carbidopa/levodopa ve astım ilacı teofilinin etkisini azaltır.
Süt ve süt ürünleri, kalsiyum içeren besinler
Florokinolon ve tetrasiklin grubu antibiotikler, sefuroksim isimli antibiotik, bifosfonat grubu kemik erimesi ilaçları, metotreksat isimli romatizma ilacı, kalsiyum içeren bu tip gıdalar ve ilaçlardan 2 saat önce veya 6 saat sonra alınmalıdır yoksa emilimi bozulur. Kansızlık için kullanılan demir ile süt ve süt ürünleri, pekmez, susam, fındık, fıstık, kurutulmuş meyveler, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler aynı anda kullanılmamalıdır. Demir emilimi bozulmaması için en az 2 saat sonra tüketilmelidir.
Bol lifli besinler
Özellikle kolesterol düşürmek için tüketilen yulaf, kepekli ekmek gibi bol lifli besinler, şeker ilacı Metformin, guatr ilacı Levotiroksin, penisilin, kalp ilacı digoxin gibi ilaçların emilimini bozarak etkilerini azaltır.
C vitamini
C vitamini demir emilimini kolaylaştırır. C vitamini beraberinde kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünleri gibi gıdalarla beraber alınırsa kendi emilimi bozulur, aç alınması önerilir. Bazı allerji ilaçlarıyla beraber alınırsa etkilerini azaltabilir.
Alkol
Mideyi tahriş edebilen C vitamini içeren asitli gıdalarla, metronidazole, tinidazole, and trimethoprim-sulfamethoxazole gibi antibiyotiklerle alınmamalıdır. Ateş basması, başağrısı, bulantı, kusma, çarpıntı yapabilir. Birçok kas gevşetici, antidepresan, uyku ve allerji ilaçlarının yan etkilerini arttırır.Koyu yeşil yapraklı sebzeler Kan sulandırıcı warfarin (coumadin) adlı ilacın etkinliği bu gıdalardaki K vitamininin bloke edilmesiyle sağlandığı için bu gıdaların günlük tüketimi hep eşit miktarda tutulmalıdır. Aksi taktirde kan ya çok sulanır ya da pıhtılaşmaya eğilim gösterir.
Potasyum içeren besinler
Potasyum tutucu bazı tansiyon ilaçları ve idrar söktürücü kullananlarda, patates, muz, kayısı, portakal suyu gibi potasyumdan zengin gıdalar kısıtlanmazsa ölümcül kalp aritmileri yaşanabilir.
Tiramin içeren besinler
Bu tür, eskitilmiş peynir, salam, sosis, sucuk, incir, bakla, lahana turşusu, soya sosu, tavuk veya dana ciğeri, şarap, tiramin proteini zengin besinler bazı antidepresanların yan etkisini çok arttırır ritm bozukluğu, tansiyon yüksekliği, başağrısı, kusma, terleme ve ateşe hatta ölüme neden olabilir.
Greyfurt suyu
Bu meyvenin kendisinin değil ama suyunun fazla miktarda tüketimi (günde 1 litre ve üzeri) özellikle statin grubu kolesterol ilaçlarının bazılarının barsakta parçalanmasını geciktirerek kan seviyelerini arttırıyor. Bu da kas ağrıları, kas krampları ve kas erimesi gibi yan etkilerin artışına neden olabiliyor. Kalsiyum antagonisti grubu tansiyon ilaçlarının etkisini arttırabiliyor bu da başta tansiyon düşüklüğü riski doğuruyor. Ayrıca kabızlık, kalp atışlarında yavaşlamaya neden olabiliyor. Erkeklerde sertleşme sorunu için kullanılan ilaçların etkisini arttırması tansiyon düşüklüğü, görme bozukluğu gibi şikayetleri ortaya çıkarabiliyor. Östrojen içeren doğum kontrol haplarının etkisini dolayısıyla yan etkilerini arttırabiliyor. Bazı antidepresan, psikiyatri, kalp ritm, kanser ilaçları da etkileşebiliyor.Sözün Özü: Yerinde kullanıldığında hayat kurtarıcı olan ilaçlar, yanlış besinlerle alınırsa ölüme kadar götürebiliyor. Uzm. Dr. Özgür Şamilgil Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
Text
Genital Herpes'e Bitkisel Çözüm
HSV (Herpes Simplex Virüsü) erkek ve kadınlarda "uçuk"lara sebep olan bir çeşit virüstür.
Herpes (Uçuk) Tipleri Klinik olarak uçuklar kişilerde iki ayrı tipte görülebilir:
 Tip 1 Herpes (Perioral tip):  Ağız ve dudak çevresinde kızarıklık üstünde oluşan sulu lezyonlar ile kendisini gösteren tiptir.  Tip 2 Herpes (Genital tip): Benzer lezyonlar genital bölgede oluştur. Bu nedenle Tip 2 herpes'e "genital herpes veya genital uçuk" adı verilmektedir.
Bu bölümde cinsel temasla bulaşma özelliği olan "genital herpes enfeksiyonları" ele alınmıştır.
Genital Herpes (HSV Tip 2) ne kadar sık görülür?
Penis başında uçuk, tip 2 genital herpes
ABD'de genital herpes'in görülme sıklığı % 20'dir. Ülkemizde yapılmış bir araştırmada ise HSV tip 1 'in görülme sıklığı % 86, HSV Tip 2 (genital herpes)'in ise % 5 olarak bulunmuştur.
HSV tip 2 (genital tip) en sık olarak 20 ile 30 yaş arasında karşımıza çıkmaktadır.  Maalesef ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı her geçen gün artmaktadır.
(Üstteki resim- Erkek glans penisi üzerindeki Tip 2 HSV- genital uçuk)
Genital herpes nasıl bulaşır? Bulaşma yolları İki tipi de direkt deriye temasla, masum bir öpücükle (ağız çevresine) veya cinsel temasla (genital alana) bulaşabilir. Bulaşma yukarıda belirtilen lezyonların yokluğunda olmaz, direkt yarayla temas şarttır.
Genital herpes ne tür şikayetler yapar? Belirtileri nelerdir? Bulgular (semptomlar)
Genital herpes, HSV Tip 2, Genital Uçuk, herpes enfeksiyonu
Genital herpes (uçuklar), virüs ile bulaşmış kişilerde genital alanda kabarcık, kızarıklık, kaşıntı ve ağrı ile kendisini göstermektedir.  Bazan ise kişi virüsü almış olsa bile sessiz seyredebilir; yani hiç bir bulgu ortaya çıkmayabilir (asemptomatik'tir). Bu, HSV ile bulaşmış kişilerin % 20'sinde görülen bir durumdur.
Ancak virüsü alan kişilerin % 60'ı bu virüsü taşımalarına ve vücutlarında lezyon olmalarına rağmen böyle bir hastalıktan haberdar bile değildir.
Genital herpeste görülen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden geçer. Ancak çeşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekürrens) olasılığı yüksektir.
Bulaşma olduktan bir süre sonra kişinin genital bölgesinde "çok şiddetli kaşıntılar" görülür.
Çoğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir süre sonra da genital bölge de döküntülü ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya çıkar. 
Genital sahada ortaya çıkan bu lezyonlar ağızda çıkan uçuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin üzerinde iltihabi akıntısı olan döküntüler şeklindedir.  
Kaba etlerde, kasık bölgesinde, penis ve dış genital bölgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital uçuklar gelmelidir. Bazan kasık bölgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya çıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Herpes Genitalis Enfeksiyonunun Sık Tekrarlanması Psikolojik Şikayetlere Yol Açmaktadır... Sürekli tekrarlayıcı hastalıkla başetmek zorunda kalan hastalarda zamanla psikolojik yakınmalar; depresyon ve anksiyete (bunaltı) durumları da ortaya çıkabilir. Eşlerine bulaştırma korkusu ile kişilerin zaman içinde kaygı ve endişeleri artabilir, cinsel isteksizlik ortaya çıkabilir.
Herpes genitalis özellikle evli çiftler arasında ciddi evlilik sorunlarına yol açabilen bir cinsel enfeksiyondur.
Genital herpes (HSV) neden tekrarlar? Rekürrans (hastalığın yenilemesi) nasıl oluşur? Virüs vücuda girdikten sonra sinir hücrelerine ve sinir köklerine yerleşir. Burada ömür boyu kalıcıdır. Vücut direnci düştüğünde tekrar tekrar reaktive olarak (yeniden aktif hale geçerek) hastalığa özgü bulguları verir ve daha sonra yine ortadan kaybolur.
Genellikle geçirilen ilk enfeksiyondan sonra oluşan reaktivasyonlar (yeniden alevlenmeler) daha az şiddetlidir ve hafif şekilde atlatılmaktadır.
Herpes genitalis hastalığını kaptıktan sonra yapılması gerekenler... HSV son yıllarda pek çok kişilerde görülen ve yaygınlığı gittikçe artan bir cinsel temasla geçen hastalıktır.
Bir kez enfeksiyonu aldıktan sonra zaman içinde sık sık tekrarlamalardan korunmak için yapmanız gereken bazı maddeler ve almanız geren önlemler bulunmaktadır. Bunlar:  
  Vücud direnciniz (immünite) önemlidir.
Özellikle stres, sigara ve alkol kullanımları vücut direncinizi düşürerek enfeksiyona açık bir hale düşmenize sebep olacaktır.  Bu nedenle bu tür alışkanlık yapıcı maddelerden uzak durunuz. Stresle başaçıkabilmeyi öğrenmezide de fayda olacaktır.
  Vücud direncinizi (immuniteyi) arttırın.
İmmunite yani vücud direncini arttırıcı bir takım ilaçları kullanmanızda fayda olabilmektedir.
İmmün sistemi güçlendirici, yan etkisi olmayan ilaçları Hera Klinik'ten de temin edebilirsiniz. 
Özellikle sık sık tekrarlayan HSV enfeksiyonları durumunda immün sistemi güçlendirici bir takım doğal ilaçları almanızda fayda olacaktır. Bu tür ilaçlar için hekiminize danışmanızda fayda var.
  Spor yapmak ve dengeli beslenmek önemlidir. Düzenli egzersiz ile dengeli beslenmeniz bağışıklık sisteminizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır.
  Hastalığın rekürransını azaltmada düzenli uyku, istırahat ve hijyenin de önemi büyüktür.
  Sürtünme nüks olasığını arttırrır.
İlişki sırasında veya masturbasyon ile sürtünme sonucunda hastalığın rekürrans şansı artmaktadır. Cildin uzun süreli kaşınarak tahriş edilmesi (irritasyon) ve ultraviyole ışınlar sonucunda da enfeksiyon tetiklenerek yayılabilmektedir.
  HIV (Aids'ten) korunun.
HSV ile HIV virüsü arasında bir etkileşim mevcuttur. Bunlardan herhangi bir virüsün varlığı diğerinin bulaşma ve yayılma olasılığını artırmaktadır.
Yani, HSV enfeksiyonları kişilerde HiV (Aids) enfeksiyonunun yayılmasını arttırırken, AiDS enfeksiyonları da vucut direncini baskılayarak herpes enfeksiyonlarının yayılmasını arttırabilmektedir.
Bu nedenle özellikle ileri derecede HSV rekürranslarında HiV testinin de yapılması önerilmektedir.
  Diğer taraftan HSV enfeksiyonları kadınlarda rahim ağzı (serviks) kanserlerini bir miktar arttırabilirler. Bu yüzden jinekoloğunuzu düzenli olarak ziyaret edip "smear testi" nizi yaptırmanızda fayda olacaktır.
  İlişkilerinizde partnerinize karşı dürüst olun.
Herpes simplex virüse karşı günümüzde geliştirilmiş bir aşı maalesef bulunmamaktadır. Bu nedenden ötürü aktif herpes enfeksiyonu olan kişiler bunu partnerlerine de geçirme olasılığı taşımaktadırlar. Eğer herpes enfeksiyonunuz aktif ise cinsel ilişkiden uzak durunuz.  Aktif olmayan dönemlerde prezervatif ile korunmanızda fayda olacaktır.
Gebelikte Herpes Enfeksiyonu Türkiye'de Tip 2 herpes enfeksiyonu her 20 kadından birisini etkilemektedir (% 5). Eğer önceden herpes enfeksiyonu geçirmişseniz ve şu an hamileyseniz veya gebe kalmayı planlıyorsanız durumunuzu önceden doktorunuza bildirmenizde fayda olacaktır.
Hamile kalmadan herpes enfeksiyonu geçirdiyseniz bu virüsün hamileliğinizde bebeğinize geçme olasılığı oldukça düşüktür (% 3). Çünkü kanınızda bulunan virüse karşı oluşmuş antikorlar plasenta yoluyla bebeğize geçerek onu nisbeten koruyacaktır.
Hamilelik sırasında ilk kez ortaya çıkan herpes enfeksiyonlarında virüsün bebeğe geçme olasılığı ise daha yüksektir. Kendinizde veya eşinizin genital organında bu tür bir lezyon ortaya çıktığında, mutlaka jinekoloğunuzu ve dermatoloğunuzu görmenizde fayda vardır.
Gebeliğiniz sırasında ilk kez (primer) veya tekrardan (sekonder) ortaya çıkan genital uçuklar konusunda duyarlı olmanız ve doktorunuz bilgilendirmeneniz önemlidir. Bu durumda doğum şekli olarak sezeryan önerilebilir.
Hamilelik döneminde çok zorunlu olmadıkça ilaç tedavileri uygulanmamakla birlikte "karı zararından fazla olacağı düşünülen durumlarda" bir takım antiviral ilaçlar kullanılabilir. Çünkü bu tür ilaçların sınıfı genelde "Kategori C" dir.
Gebelikte ilaç tedavileri ve teratojenite ile ilgili bilgiler için >>>
Genital Herpes (Uçuk) Tedavisi Viral hastalıkları baskılamak, çoğalmasını engellemek için kullanılan ilaçlara "antiviral ilaçlar" denir.  Aynı HPV enfeksiyonlarında olduğu gibi genital uçuklarda da herpes virusunu (HSV) vucuttan çıkartmak için kesin bir tedavi yoktur; sadece şikayetleri azaltıcı ve hastalığın seyrini kısaltıcı bir takım antiviral krem ve hap tedavileri uygulanmaktadır. 
Gecikilmeksizin, hastalığın bulguların görülmesinin hemen sonrasında başlanılan antiviral tedavilerin daha fazla yararı olacaktır.
Rekürranslardan korunmak için bazan uzun süreli (3-6 ay gibi) baskılayıcı düşük doz "antiviral ilaç" tedavileri gerekebilir (Supressif tedavi). Bu şekilde rekürrenslerin % 80-90'ı engellenebilmektedir.
Hastalığın alevlendiği dönemlerde viral lezyonlar üzerinde zaman içinde "ikincil bakteriyel enfeksiyonlar" da gelişebilir; bu durumda bu bölgelere topikal (lokal) antibiyotik kremleri veya ağızdan alınacak (oral) ilaçlar da verilebilir.
Rekürransları engellemek için vucudun "immün siteminin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi" amacıyla dönem dönem Com Galus, "ekinezya" bitkisinin hapları veya çayları veya immuneks tablet kullanılabilir. Bu tür ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız.
Genital HSV 'den Korunma Yöntemleri ve Önlemler Eşe geçiş riskini azaltmak için kondom (prezervatif) kullanımı önerilmektedir. Burada unutulmaması gereken nokta virüsün cilde teması sonucunda geçtiğidir.  Yani prezervatif kullanılması her ne kadar geçişi azaltsa da tam olarak engellemeyecektir.
Şüpheli kişilerle cinsel ilişkiden kaçınmak tüm cinsel yolla bulaşıcı hastalarda olduğu gibi önemlidir.
Maalesef kişiler çok hafif bulgular ile Herpes Simplex Virüsü taşısalar, hatta virüsü taşımalarına rağmen hiç bir enfeksiyon bulguları olmasa (asemptomatik durum) bile kendi cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırabilirler.
Sağlık Videoları Tedavi Videoları, sifa market, sifali bitkiler
0 notes
alternatif-tip · 7 years
Link
Hipersomniya Nedir Hipersomniya, gün içinde çok fazla uyuma veya gece uykusunu gündüzde sürdürmektir. Hipersomniya, gün içinde kendinizi yorgun veya uyuşuk hissetmenize neden olmaz, çünkü uykunuzu yeterli miktarda alamamışsınızdır. Eğer sizde hipersomniya varsa, gece yeterli düzeyde uyusanız da gün içinde uyumak için büyük bir istek duyarsınız ve kendinizi uykulu hissedersiniz. Uyanık ve dikkatli olmanız gereken zamanlarda, kendinizi sık sık şekerleme yaparken bulursunuz. Diğer semptomları ise sinirlilik, hafif depresyon, konsantrasyon bozukluğu, ve hafıza kaybı olabilir. Bruxism (Diş Gıcırdatma) Bruxism, uykuda veya sizin kaygılı veya gergin olmanıza neden olan durumlarda ortaya çıkan dişleri birbirine sürttme, gıcırdatma ve çeneyi sıkma olaylarıdır. Bruxism, hafif ve sadece bir kere gerçekleşebilir, yada şiddetli ve sık sık ortaya çıkabilir. Bruxism genellikle geceleri olur. Dişleriniz veya çeneniz zarar görene kadar dişlerinizi gıcırdattığını ve çenenizi sıktığınızı farkedemezsiniz. Dişlerini gıcırdatan insanlarda ayrıca horlamaya ve uyku apnesine de sık rastlanmaktadır. Klein-Levin Sendromu Klein-Levin sendromu, nadir görülen bir rahatsızlıktır ve aşırı uyku halinin aniden ortaya çıkmasına neden olur ve bu hal birdenbire ortadan kalkar. Günde 20 saatten fazla uyuyabilirsiniz. Diğer semptomları, aşırı yemek yemek, sinirli olmak, zihin bulanıklığı, enerji azlığı, ve gürültüye karşı aşırı hassasiyettir. Bu rahatsızlık, genellikle adolesan çağda görülür ve erkeklerde kadınlara göre 4 kat daha fazladır. Semptomlar, bir kaç günle birkaç hafta arasında sürebilir, ve ani bir şekilde kaybolup sonra tekrar ortaya çıkabilir. Kabuslar Kabuslar, canavarlar ve korkutucu olaylarla dolu rüyalardır. Çoğu insan, genellikle sabah erken saatlerde ara sıra kabuslar görür. Kabuslar, anridepresan, antihistamin, veya uyku hapları gibi belirli ilaçların neticesinde oluşabilir. Ayrıca post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) veya panik rahatsızlığı kabusa neden olabilir. Somnilokuy (Uykuda Konuşma) Somnilokuy, uyurken 30 saniyeden fazla süren konuşma ve mırıldanmalardır. Neler konuştuğunuzu veya yürüdüğünüzü nadiren hatırlarsınız. Uykuda konuşmak medikal bir problem olarak düşünülmüyor, ancak yatakta eşinizi uyandırıyorsanız, sinir bozucu bir durum olabilir. Narkolepsi Narkolepsi rahatsızlığı olan insanlar, kontrol edilemez bir şekilde uyuma isteği duyarlar. Narkolepsi hastaları, beklenmedik zamanlarda birkaç dakikadan bir saate kadar uyuyabilirler, bazen araba kullanırken de uyudukları görülür. Beden ani bir şekilde ve tamamen gevşediği için, kişi birden yere düşebilir. Bu rahatsızlığı olan insanlar uyandıklarında kendilerini çok dinç hissederken, bir veya iki saat sonra aynı şekilde tekrar uyuyabilirler. Gece Karabasanı Gece karabasanı genelde çocuklarda görülür, yetişkinlerde ise daha nadir görülür. Gece karabasanları, yattıktan sonra iki saat içinde ortaya çıkar ve 10-30 dakika kadar sürer. Gece karabasanı esnasında kişi: •sıkıntılıdır ve rahatsızdır ancak uyanık değildir •oturur, muhtemelen çığlık atar veya yüksek sesle konuşur •gözleri açık olduğu halde karşısındakine cevap vermez ve onu farketmez Bu kişiler, sabah olduğunda, olanları hatırlamazlar. Gece karabasanları zararsızdır ve her periyod o geceki derin uykuyla birlikte son bulur. Uyku Apnesi Daha çok yetişkinlerde görülen uyku apnesi, gece uyurken solunumun 10 saniyeden fazla durması olayıdır. Uyku esnasında, boğaz kasları gevşer. Nasal tıkanma, dilin büyük olması, veya obezite solunum yolunu kapatabilir. Bu tıkanma, kan hücrelerine hava ve oksijen gitmesine engel olur. Oksijenin gelmemesi neticesinde beyin uyanmanın gerçekleşmesi için sinyaller gönderir ki nefes yolu açılıp solunum tekrar başlasın. Eğer uyku apnesi probleminiz varsa, bir saat içinde 50 defa nefes almak için uyanabilirsiniz. Genellikle uyandığınızı hatırlamazsınız, ancak bir sonraki gün oldukça uykulu olursunuz. Somnambulizm (Uyurgezerlik) Uyurgezerlik, derin uykuda görülen gezinmedir. Uyurgezerlik daha çok uykunun ikinci veya üçüncü saatinden sonra ortaya çıkar. Uyurgezerlik esnasında: • Ne yaparsanız yapın uyanamazsınız. • Gözleriniz açıktır, ancak boş boş bakar. • Uyanık olduğunuzdan daha iyi koordine olabilirsiniz. • Giysilerinizi giyebilir veya çıkarabilirsiniz, kapıları açıp kapatabilirsiniz, veya lambaları yakıp söndürebilirsiniz. Alternatif Tıp ve Alternatif Tedavi, bitkisel ürünler, sifamarket
0 notes