Tumgik
#bitkisel uyku destekleri
Text
Uyku Yapan Bitkiler Nelerdir?
Uyku Yapan Bitkiler Nelerdir?
Tumblr media
#Bitkiler, #BitkiselÇaylar, #BitkiselÇözümler, #BitkiselDestekler, #BitkiselIlaçlar, #BitkiselTakviyeler, #BitkiselTedaviYöntemleri, #BitkiselTedaviler, #BitkiselUykuÇayı, #BitkiselUykuÇözümleri, #BitkiselUykuÇözümü, #BitkiselUykuDesteği, #BitkiselUykuDestekleri, #BitkiselUykuHapı, #BitkiselUykuHapları, #BitkiselUykuIlacı, #BitkiselUykuIlaçları, #BitkiselUykuÖnerileri, #BitkiselUykuÖnerisi, #BitkiselUykuReçeteleri, #BitkiselUykuTakviyeleri, #BitkiselUykuTakviyesi, #BitkiselUykuÜrünleri, #BitkiselUykuÜrünü, #BitkiselUykuYardımcıları, #BitkiselUykuYardımı, #BitkiselUykuyaYardımcılar, #BitkiselYağlar, #ÇarkıfelekÇiçeği, #DoğalÇözümler, #DoğalRahatlamaYöntemleri, #DoğalTakviyeler, #DoğalUykuYardımcıları, #DoğalUykuyaGeçiş, #Gevşeme, #Ginseng, #Ihlamur, #Lavanta, #Melisa, #Nane, #NaneÇayı, #Papatya, #Passiflora, #RahatlatıcıBitkiler, #SağlıklıYaşam, #StresAzaltma, #StresleBaşEtme, #Uyku, #UykuAlışkanlıkları, #UykuDüzeni, #UykuDüzensizliği, #UykuHijyeni, #UykuKalitesi, #UykuÖncesiRitüeller, #UykuRutini, #UykuSorunları, #UykuSorunlarınaDoğalÇözümler, #UykuYapanBitkiler, #Uykusuzluk, #ValerianKökü https://is.gd/ltdaPD https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/uyku-yapan-bitkiler-nelerdir/
Uyku yapan bitkiler ile ilgili uyku kalitesini artırabilecek bitkilerden bahsedebiliriz. İlk olarak, melisa bitkisi uyku düzenini iyileştirmek için yaygın olarak kullanılan bir bitkidir. Melisa çayı veya yağı, rahatlatıcı özellikleriyle bilinir ve sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Bu bitki, uykusuzlukla mücadelede ve stresin azaltılmasında etkili olabilir.
Bir diğer uyku yapan bitkiler için yardımcısı bir bitkide lavantadır. Lavanta, hoş kokusuyla tanınır ve gevşemeye yardımcı olabilir. Lavanta yağı, uyku öncesi kullanıldığında rahatlatıcı bir etki sağlayabilir ve daha derin ve kaliteli bir uykuya yardımcı olabilir. Ayrıca, lavanta çayı içmek de uyku öncesi stresi azaltabilir ve uyku kalitesini artırabilir. Bu bitkilerin uyku düzenini iyileştirmek için doğal ve güvenli bir seçenek olduğu düşünülmektedir.
İlginizi çekebilir: Gerçeği Öğrenin! Melisa mı? Limon Otu mu?
Uykusuzluk, modern yaşamın yaygın bir sorunudur ve birçok kişi doğal yöntemlere başvurarak uykularını düzenlemeye çalışır. Uyku düzenini sağlamak için kullanılabilecek birçok bitki bulunmaktadır. İşte uyku yapan bitkilerden bazıları:
Lavanta: Lavantanın hafif ve rahatlatıcı bir kokusu, uykuya dalma sürecini kolaylaştırabilir. Birkaç damla lavanta yağı, yastığa sürüldüğünde veya bir difüzörde kullanıldığında rahatlatıcı bir etki yaratabilir.
Melisa: Melisa bitkisi, sakinleştirici özellikleriyle bilinir. Çay olarak tüketildiğinde, sinirleri yatıştırabilir ve uykuya geçişi destekleyebilir.
Papatya: Papatya çayı, yatıştırıcı etkisiyle ünlüdür. Sindirim sistemini rahatlatır ve sinirleri yatıştırarak uykusuzluğa iyi gelebilir.
Nane: Nane çayı, rahatlatıcı bir etkisi olan bir diğer bitkisel çaydır. Sindirimi düzenler ve gevşemeye yardımcı olur.
Ginseng: Ginseng, stresle baş etmeye yardımcı olabilir ve enerji seviyelerini dengeleyebilir. Düzenli kullanımı, uyku kalitesini artırabilir.
Passiflora (Çarkıfelek Çiçeği): Passiflora bitkisi, sakinleştirici özelliklere sahiptir ve uykusuzlukla mücadelede yardımcı olabilir. Çay olarak veya takviye olarak kullanılabilir.
Valerian Kökü: Valerian kökü, yatıştırıcı etkisiyle bilinir ve uykuya geçişi hızlandırabilir. Ancak, kullanmadan önce bir uzmana danışmak önemlidir.
Ihlamur: Ihlamur, çiçekleri için yetiştirilen bir ağaçtır. uzun zamandır soğuk algınlığı ve grip tedavisinde kullanılır. Sakinleştirici ve gevşetici etkileri olan ve uykuya dalmayı kolaylaştırdığı bilinen flavonoidler ve tiliadin adı verilen bir bileşik içerir.
Bu bitkilerin kullanımıyla ilgili bireysel yanıtlar kişiden kişiye değişebilir. Herhangi bir bitki veya takviyeyi kullanmadan önce, bir sağlık uzmanına danışmak her zaman önerilir. Ayrıca, düzenli bir uyku rutini oluşturmak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve uyku alışkanlıklarına dikkat etmek de uyku sorunlarıyla baş etmede önemli faktörlerdir.
Dikkat edilmesi gereken bazı ek ipuçları şunlardır
Herhangi bir bitkisel takviye almadan önce doktorunuzla veya eczacınızla konuşun.
Hamileyseniz veya emziriyorsanız, herhangi bir bitkisel takviye almadan önce doktorunuzla veya eczacınızla konuşun.
Bitkisel takviyeleri doktorunuzun veya eczacınızın reçete ettiği ilaçlarla etkileşime girebileceğinden, aldığınız tüm ilaçları doktorunuza veya eczacınıza bildirin.
Tavsiye edilen dozdan fazlasını almayın.
Uyku hijyeninizi iyileştirmeye yardımcı olabilecek bazı ek ipuçları şunlardır:
Her gün aynı saatte yatağa gidin ve kalkın.
Yatmadan önce kafein ve alkolden kaçının.
Yatmadan önce rahatlatıcı bir yatmadan önce rutini oluşturun.
Yatak odanızın karanlık, sessiz ve serin olduğundan emin olun.
Rahat bir yatak ve yastık kullanın.
Uyumadan önce elektronik cihazlardan kaçının.
Bitkilerin kullanımıyla ilgili bireysel yanıtlar kişiden kişiye değişebilir. Herhangi bir bitki veya takviyeyi kullanmadan önce, bir sağlık uzmanına danışmak her zaman önerilir. Ayrıca, düzenli bir uyku rutini oluşturmak, sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek ve uyku alışkanlıklarına dikkat etmek de uyku sorunlarıyla baş etmede önemli faktörlerdir.
0 notes
ol0jhy-blog · 12 years
Text
Kaliteli cinsel yaşam sırları
Cinsellik kavramı günümüzde şekil değiştirirken cinsel sağlık da önem kazanıyor
Geçtiğimiz aylarda yeni bir kavramla tanıştık: Cinsel wellness. Tam Türkçe’sini bulmak zor olsa da, bunu ‘cinsel afiyet, iyilik’ olarak çevirmek yanlış olmaz. Peki nedir bu cinsel wellnes, kimler, niçin ihtiyaç duyar? Tüm bu soruların yanıtını bulmak için Dr. Ece Hattat’a danıştık... Cinselliğe yeni bakış açısı Tüm dünyada cinsellik artık biyo-psiko-sosyal perspektiften inceleniyor. Yani, cinselliği etkileyecek damarsal, sinirsel, hormonsal faktörlerin yanı sıra, genel sağlığa ilişkin risk faktörlerinin ayrıca kişinin psikolojik ve sosyal yapısının incelenip bir tedavi planı oluşturulması esas olarak alınıyor. Şu anda devam ettiğim ESSM (European Society for Sexual Medicine)’a bağlı Avrupa Cinsel Tıp Akademisi’nde de tüm konular bu şekilde ele alınıyor. Aslında bu durum tüm sağlık için geçerli. Dünya Sağlık Örgütü, ayrıca cinsel yönden sağlıklı olmanız için, sadece sertleşme sorunu, orgazm problemi gibi bir cinsel sorun yaşamamanızın yetmeyeceğini, eğer cinsellikte, fiziksel olduğu kadar, psiko-sosyal yönden de mutlu değilseniz, sağlıklı sayılamayacağınızı vurguluyor. Dr. Ece Hattat da, yıllardır Prof. Dr. Halim Hattat tarafından oluşturulan androlojik tedaviyi kadın ve erkek hastalara uyguladıklarını ve şimdi yeni bir protokol oluşturduklarını söylüyor. Ve sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Ekibimizde üroloji, androloji, jinekoloji, dahiliye, psikoloji, beslenme ve egzersiz yönünden uzmanlarımız var. Biz bu ekiple birlikte kişileri ve mümkünse partnerlerini inceleyip bir cinsel sağlık profili oluşturuyoruz. Bu plan dahilinde verilen beslenme, egzersiz önerileri, besin destekleri, gerekirse cinsel sorunların medikal tedavileri, varsa dahili sorunların tespiti ve tedavisi, stres yönetimi, cinsel terapi gibi kişiye özel uygulamalardan yararlanıyoruz.” Şu ana kadar alışagelmiş tedavilerde kaliteli yaşlanma programları ile androlojik cinsel tedavilerin ayrı ayrı ele alındığını belirten Hattat, bu konuları birleştirerek hastalara metabolik dedektif  gibi yaklaştıklarını, bir yandan da cinsel sağlıkları ve ilişki kalitelerini incelediklerini belirtiyor ve kişinin yaşam kalitesini artırmak, cinsel performansını artırmak, enerjik olmasını sağlamak gibi sebeplerle bitkisel besin takviyelerini de önerebildiklerini sözlerine ekliyor. ETKİLENEN SADECE ERKEKLER DEĞİL Kadınlarda cinsel sorunlar aslında erkeklerden daha fazla görülüyor. Yapılan çalışmalar kadınların neredeyse yarısının (yüzde 40-45) bir cinsel sorun yaşadığını gösteriyor. 500 kadın üzerinde yapılan bir çalışma, kadınların yüzde 39’unun en az bir cinsel sorun yaşadığını ortaya koydu. Yaklaşık 13 bin kadın üzerinde yapılan başka bir araştırma da, kadınların yaklaşık yüzde 70’inin tam olarak tatmin olmadığını gösterdi. Üstelik bu sorunlar yaşla birlikte artıyor. Kadınlarda en sık cinsel isteksizlik, orgazm sorunları, cinsellikten zevk alamama, uyarılma ve ağrı hastalıkları ile performans endişesi görülüyor. Bunların sebeplerine bakıldığında, organik faktörlerle, yani damarsal, hormonsal, sinirsel sorunlar gibi problemlerle birlikte, kadının cinselliği nasıl öğrendiği, eski deneyimleri, ilişki problemleri, iletişim sorunları, kültürel baskılar gibi psiko-sosyal nedenler de önemli yer tutuyor. Bir de erkeğin sorunu kadını etkiliyor. Partnerin sertleşme sorunu, erken boşalma, penisteki anatomik şekil veya hacim bozuklukları kadının cinsel hayatını olumsuz etkiliyor, tatminini azaltıyor. CİNSEL SORUNLAR GENEL SAĞLIĞIN GÖSTERGESİ Hem erkeklerde hem de kadınlarda, genel sağlığı olumsuz yönde etkileyen her faktör, cinsel tatmini azaltıyor. Sigara, alkol, uyku sorunları, sağlıksız beslenme, kilo fazlalığı, hareketsiz bir yaşam, aşırı ve kontrol edilemeyen stres, kolesterol, tansiyon, kan şekeri yüksekliği gibi pek çok risk faktörü cinsellik için de geçerli. Mesela kalp damar sorunları yaşayan kadınların yaklaşık yarısı ve daha fazlası cinsel sorun yaşıyor. Tiroid sorunları, diyabet, kemik-eklem sorunları gibi diğer hastalıklar ve çeşitli ilaçlar da, cinselliği olumsuz etkiliyor. Üstelik cinsel bölgelere giden damarlar, koroner kalp damarlarından çok daha küçük çaplı olduğundan, genel sağlık sorunları, kendini ilk olarak cinsel problemler olarak gösterebiliyor. Cinsel wellness, tüm dünyada adını yeni yeni duyurmaya başlayan bir kavram. Cinsel wellness, sağlığın tüm boyutlarını, kaliteli bir cinsellikle birleştiren ve kişiyi fiziksel sağlık kadar, psikolojik ve sosyal yönden de destekleyen bir önleme, tedavi ve koruma programı. Cinsel wellness’ın amacı, sağlık ve cinsellik için risk teşkil eden hususları ortaya çıkarmak, yaşam kalitesini ve mutluluğu etkileyecek durumları tespit etmek, bunları en erken ve etkili yoldan tedavi edip, kişilerin ve partnerlerinin hayat ve ilişki kalitelerini arttırmak. Cinsel wellnes’ı bu sözlerle tanımlayan Dr. Ece Hattat, cinselliğin kaliteli bir yaşamın önemli bir parçası olduğunu, cinsel sorun yaşayan kişilerde hayat kalitesinin düştüğünü sözlerine ekliyor. Bu durumun partneri de etkilediğini söyleyen Hattat, buna ek olarak, cinsel sağlığın genel sağlığın önemli bir barometresi olduğunun pek çok çalışma ile gösterildiğini ifade ediyor. Çünkü cinselliği etkileyen her şey kalbi, beyni ve tüm diğer sistemleri de etkiliyor. Cinsel sağlığa olumsuz etki edecek risklerin ortaya çıkarılıp, varsa cinsel sorunların tedavi edilmesi genel sağlığı da olumlu etkiliyor. Dr. Ece Hattat, tüm bu noktadan yola çıktıklarını ve “kaliteli yaşam bir tutkudur” sloganıyla hem cinsellik ve ilişkilere hem de genel sağlığa sağlık katmayı amaçladıklarını anlatıyor.
0 notes
popop0p0l98k-blog · 11 years
Text
Az uyku beli kalınlaştırıyor
Aşırı kilo ve beslenme bozuklukları, özellikle son yıllarda dünyanın hemen her ülkesinde bir tehdit haline geldi. Her yıl milyonlarca kişi bu iki rahatsızlıktan dolayı yaşamını yitiriyor. Yapılan araştırmalar, uyku süresiyle bel çevresinin kalınlığı arasında önemli bir bağlantı var. İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi’nden çıkan sonuçlara göre yeme bozuklukları kilofobi, diabulimia gibi psikolojik rahatsızlıklara da neden oluyor Avrupa’da yılda bir milyondan fazla kişi aşırı vücut ağırlığı nedeniyle hayatını kaybediyor. Aşırı kilo ve beslenme bozukluklarının insan hayatını giderek daha fazla tehdit etmesi bilim insanlarını bu alanda daha çok araştırma yapmaya zorluyor. Dünyanın pek çok yerinde çalışmalarını sürdüren uzmanlar da bir araya gelerek bu sorun üzerine elde ettikleri bulguları paylaşmaya devam ediyor. Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nün organizasyonunu üstlendiği VII. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi de bunlardan biriydi. Geçen hafta İstanbul’da düzenlenen kongre, bu alanda çalışmalarını sürdüren bin 300’den fazla uzmanı bir araya getirmeyi başardı. Uzmanlar diyabet ve bulimiya hastalığının bir araya geldiği kompleks bir hastalık olan Diabulimia’dan uyku süresi-obezite ilişkisine yaptıkları birçok araştırmanın sonucunu bu kongrede meslektaşlarıyla paylaştı. Diabulimikler ortaya çıktı Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tanju Besler kongrenin organizasyonunu üstelenen bilim insanlarından biri. Besler’e göre bu kongrenin bilgi paylaşımını sağlamasının yanında en önemli özelliği; gıda sektörünü tıp uzmanlarıyla buluşturması. Diyette sodyum alımı ve sağlık etkileşimi, kızartma yağları, astım, alerji, kanser, gebelikte beslenme, besinler ve ilaç etkileşimleri, D vitamini gibi pek çok alt başlıkta yapılan sunumların yanı sıra sağlığı olumsuz yönde etkileyen yeme bozuklukları da önemli bir gündem maddesi olarak kongrede ele alındı. Günümüzde kilofobik (yağfobik) bir kültüre doğru olan eğilimin yeme bozukluklarını tetiklediğini söyleyen Besler, kongrede yeni ortaya atılan diabulimia kavramının da tartışıldığını anlatıyor. Diabulimia, diyabet ve yeme bozukluklarından bulimiya nervoza’nın bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir durumu ifade ediyor. Diabulimia, diyabetlilerin zayıflamak için insülin dozunu kendi kendine azaltmasıyla ortaya çıkıyor ve ne yazık ki ölümlere bile neden olabiliyor. Kadınlar anormal yiyor erkekler az sıvı tüketiyor Başkent Üniversitesi uzmanlarının 515 kişi üzerinde yaptığı araştırmaya göre yetişkin bireyler gazetelerde siyaset sayfalarından sonra en çok beslenme ve sağlık haberlerini okuyor. Okuduğu beslenme önerilerini uygulayanların yüzde 72’si bu önerilerden istediği sonuca ulaştığını belirtiyor. - Ankara Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü uzmanlarının yaptığı bir çalışmada, 60 ve üzeri yaştaki bireylerin hipertansiyon konusundaki beslenme bilgi düzeyleri ölçüldü ve yüzde 80 gibi yüksek bir rakama ulaşıldı. Araştırmada yaşlıların çoğunluğunun normal ağırlığın üzerinde olduğu, egzersiz yapmadığı ve özel bir diyet uygulamadığı tespit edildi. - Yetişkinlerin, son dönemde popüler olan bitkisel ürün desteklerini kullanma sıklığı üzerine yapılan araştırmaya göre bitkisel destekleri en çok ilkokul mezunları kullanıyor. - Cinsiyete göre yeme tutumlarını inceleyen bir başka araştırma, anormal yeme tutumunun kadınlarda daha yüksek olduğunu gösteriyor. Zayıflama yöntemi olarak ilaç, aşırı fiziksel aktivite, isteyerek kusma gibi diyet dışı sağlıksız uygulamaları da en çok kadınlar tercih ediyor. - Gıda maddeleri satın alırken erkekler ürünlerin fiyatlarına bakarken kadınlar ürünün güvenilir olup olmadığı ve besin değeriyle ilgileniyor. - Sıvı alımı da yine cinsiyete göre değişim gösteriyor. Üniversite öğrencileri arasında yapılan bir araştırmaya göre erkek öğrenciler kızlara oranla daha az sıvı tüketiyor Annen obezse sen de obez olabilirsin Kongrede, çocuklardaki obezitenin hangi risk faktörleriyle bağlantılı olduğuna ilişkin araştırma sonuçlarına de yer verildi. Başkent ve Marmara Üniversitesi’nin ortaklaşa yaptığı çalışmaya göre obez çocukların anne ve babalarının beden kitle indeks değerleri normal kilodakilere oranla daha yüksek. Babası obez olan çocukların yüzde 59.2’si, annesi obez olanların ise yüzde 88.9’u obez. Uykuya dikkat edin Uyku süresi ile obezite arasındaki ilişkiye dair bir başka araştırmanın sonuçlarına göre ise uyku süresiyle bel çevresinin kalınlığı arasında önemli bir bağlantı var. Uyku süresi kısa olanlarda diyabet, yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıkları da daha yüksek oranda görülüyor.
0 notes
Text
Kalp Ritim Bozukluğu Nasıl Anlaşılır ?
Kalp Ritim Bozukluğu Nasıl Anlaşılır ?
Kalp ritim bozukluğunun tıp dilindeki isimi aritmidir. Aritmi, kalbin çok hızlı atması (taşikardi) veyahut çok yavaş atması (bradikardi) veya gayri muntazam atması gibi kalp ritim meselelerini ifade eder.
  Kalp ritim bozukluğunda kalbin her vakitki elektriksel ritminde bir kargaşa vardır. Aritmiler her yaşta ortaya çıkabilir ve çoğu zaman ciddi meselelere yol açmazlar.
Vücudun kalp adalelerinin adalemesini sağlaması tabii bir elektrik sistemine bağlıdır. Bu sistem kanın kalbe ve kalpten de vücuda akışını sağlar. Normalde elektrik kalp süresince belli bir yolu takip eder. Ancak elektriğin akışında bir problem ortaya çıkarsa kalp ritmi çok yavaşlayabilir, çok hızlanabilir ya da düzensizleşebilir. İstirahat esnasında kalp ekseriyetle dakikada 60 ila 100 defa atar. Ancak mesela egzersiz sırasında olduğu gibi, kalbin daha hızlı ya da daha yavaş attığı vaziyetler vardır.
Aşırı içki tüketimi, sigara içmek, stres ve yoğun egzersiz ufak çaplı bir aritmiye kapı aralayabilir. Ancak kalp ritim bozukluğunun en yaygın ve ciddi nedeni, baş tetikleyicileri arasında koroner arter hastalığı, kalp kapak işlev bozukluğu ve kalp yetmezliği olan, kalp hastalığıdır.
Kalp Ritm Bozukluğu Nedenleri
Normalde kalp akciğerlere ve vücudun geri kalanına kan taşıyan bir pompa gibi çalışır. Bunun gerçekleşmesi için kalbin düzenli şekilde adalemesini sağlayan bir elektrik sistemi vardır.
Kalpte adalemeleri başlatan elektriksel sinyal, sinüs düğümü denilen bir noktada başlar. Bu nokta kalbin doğal pili gibidir. Sinüs düğümünden çıkan sinyal kalbi dolaşır ve elektriksel bir yol oluşturur. Değişik sinir mesajları kalbin daha yavaş ya da hızlı atmasında belirleyicidir.
  Aritmiler kalbin elektriksel mesajım sistemi konusunda meselelerden kaynaklanır:
Ekstra sinyaller oluşabilir.
Elektrik sinyalleri, engellenebilir ya da yavaşlayabilir.
Elektrik sinyalleri kalpte değişik ya da yeni bir yol izlemeye başlayabilir.
Anormal kalp atışlarının diğer bir takım yaygın nedenleri şöyledir:
Potasyum veyahut diğer minerallerin anormal düzeyde oluşu
Kalp krizi veyahut geçmişteki bir kalp krizi yüzünden zarar görmüş kalp adalesi
Doğuştan gelen kalp hastalığı
Kalp yetmezliği veya kalp büyümesi
Akciğer hastalıkları
Kansızlık
Tiroit bezinin çok çalışması (Hipertiroidi)
Tiroit bezinin az çalışması (Hipotiroidi)
Yüksek tansiyon
Diyabet
Stres
Gebelik
Aritmiler ayrı olarak çeşitli ilaç veya maddeler hasebiyle de ortaya çıkabilir. Sözgelişi:
İçki, kafein veyahut amfetamin benzeri ikazcılar
Beta bloker ilaçlar
Sigara (nikotin)
Sinir sisteminin davranışlarını taklit eden ilaçlar
Çöküntü yada psikoz rehabilitasyonunda kullanılan ilaçlar
Bazı besin destekleri ve bazı bitkisel destekler
Aritmi rehabilitasyonunda kullanılan ilaçlar (tekliflen aritmi ilacı farklı türde bir aritmiye kapı aralayabilir)
Hava kirliliği
Kalp Ritim Bozukluğunun Belirtileri
Aritmi zaman zaman kendini gösteren veyahut devamlı süren bir rahatsızlık şeklinde ortaya çıkabilir. Aritmi belirtilerini hissetmemeniz veyahut yalnızca aktif olduğunuz vakitlerde hissetmeniz olasıdır. Dikkat çeken hiçbir belirti göstermediği için kalp ritim bozukluğunun fark edilmediği vaziyetler olabilir. Bu tip hastalarda doktorlar ritim bozukluğunu rutin bir kontrol esnasında fark ederler. Ancak genele bakıldığında aritmiler fark edilmesi zor olmayan belirtiler gösterir. Bu belirtileri şu şekilde sıralayabiliriz:
Hızlı kalp atışı / Çarpıntı
Yavaş kalp atışı
Gayri muntazam veyahut tekleme hissi veren  kalp atışı
Göğüs ağrısı
Soluk darlığı
Aşırı yorgunluk
Baş dönmesi
Bayılma
Soluk beniz
Terleme
Kalp Ritim Bozukluğu Türleri
Sinüs Taşikardisi: Kalp atışı düzenli ancak olması gerekenden hızlıdır. Egzersiz esnasında veyahut ateşiniz yükseldiğinde ortaya çıkması normaldir ancak ortada hiçbir neden yokken de olabilir. Tiroit bezinin çok çalışması veyahut kansızlık sinüs taşikardisine kapı aralayabilir.
Sinüs Bradikardisi: Kalp atışı düzenli ancak olması gerekenden yavaştır. Sporcular arasında sık görülür. Soğuğa maruz kalındığında, vücut ısısı düştüğünde, istirahat ya da uyku sırasında ortaya çıkabilir. Kalp hızı çok düşükse kendinizi bayılacak gibi ya da sersemlemiş hissedebilirsiniz.
Ektopik Kalp Atışları: Ekstra kalp atışları olmasıdır ancak bu atışlar kalpten kan pompalamazlar. Ektopik atışlarda sanki kalpte bir atış atlanmış gibi hissedilir ve sonraki kal atışı bir yumruk gibi, kuvvetli hissedilir. Birkaç kalp atışında bir ya da her kalp atışında ektopik atış hissediyor olabilirsiniz. Ektopik atışlar oldukça yaygındır ve seyrek kalp meselenine işaret ederler. Bilhassa dinlenme halindeyken daha barizdirler.
Atriyal Fibrilasyon: Oldukça sık görülen bir aritmi tipidir. Kalp kulakçıklarındaki elektrik hareketlerinde düzensizlik olur ve kalbin normal hızı ve ritmi geçersiz kılınır. Bu da kulakçıkların düzensiz şekilde adalemesine veya titremesine yol açar. Kalbinizin düzensiz ya da normalden hızlı attığını hissedebilirsiniz. Atriyal fibrilasyon atakları birkaç saniye ya da bir hafta gibi farklı müddetlerde yaşanabilir. Çarpıntı, yorgunluk, soluk daralması, sersemlik, göğüs ağrısı gibi belirtileri olabilir. Atriyal fibrilasyon kalpte pıhtıya kapı aralayabileceğinden tehlikeli olabilir.
Supraventriküler Taşikardi: Kalp kulakçıkları ve karıncıkları arasında bir ya da daha fazla elektrik akımı olduğunda ortaya çıkar. Elektrik uyarımları kalp çevreninde bir daire yapar ve karıncıklar yerine kulakçıklara geri döner. Bu tip taşikardi kalbin çok hızlı atmasına kapı aralar. Birkaç saniye, birkaç dakika ve ender olarak birkaç gün sürebilir.
Ventriküler Taşikardi: Elektrik uyarımları kalp karıncıklarından çok ivedi çıkar ve kanın her vakitkinden hızlı pompalanmasına kapı aralar. Karıncıkların gerektiği gibi kanla dolmalarına vakit kalmayabilir ve bu da kalbin vücuda kan pompalamayı durdurması mananına gelir. (Kardiyak Arest = Kalp Durması, Dolaşım Durması)
Ventiküler Fibrilasyon: Elektrik uyarımları çok hızlı ve gayri muntazam bir ritimde karıncıklardaki bir hayli yerden başlar. Bu vaziyette kalp düzgün şekilde atamaz, az kan pompalanır veyahut hiç kan pompalanamaz. Ölümcül olabilecek bir tür kalp durmasıdır. Şuur kaybı yaşanır ve nabız ile solunum durur. Acil müdahale gerektirir.
Kalp Bloğu: Elektrik uyarımlarının kalp kulakçıklarından kalp karıncıklarına eriştirilmesini etkileyen bir problem söz konusudur. Değişik belirtileri vardır ve vaziyetin ciddiyetine göre rehabilitasyona gerek olur veyahut olmaz.
Hasta Sinüs Belirtisi: Sinüs düğümü düzgün şekilde çalışmaz ve kalbin yavaş atmasına daha sonra hızlanmasına kapı aralar. kendinizi sersemlemiş hissetmenize sebep olabilir.
Kalp Ritim Bozukluğu Rehabilitasyonu
Çoğu aritmiler zararsız olarak kabul edilir ve rehabilitasyon gerektirmez. Doktorunuz aritmiyi teşhis ettikten sonra vaziyetin ciddiyetini, ileride size mesele olup oluşturmayacağını ve rehabilitasyon gerekip gerekmediği belirleyecektir. Aritmilerin teşhisinde ELEKTROKARDİYOGRAM (elektrokardiyografi), Holter ELEKTROKARDİYOGRAM, güç ELEKTROKARDİYOGRAM, ekokardiografi, kalp kateterizasyonu gibi çeşitli metotlar kullanılır.
Kalp ritim bozukluğu rehabilitasyonlarında aşağıdaki sonuçlar amaçlanır:
İnme rizikonunu azaltmak için kan pıhtılarının oluşmasını önlemek
Kalp hızını oranla normal düzeylere çekmek
Olasıysa, normal kalp ritmini tertip etmek
Aritmiye kapı aralayan kalp hastalığını rehabilitasyon etmek
Kalp hastalığı ve inme için riziko etkenlerini azaltmak
Ciddi bir aritmi mevzubahis olduğunda, kalbin normal ritmini geri getirmek için acil bir rehabilitasyon gerekebilir. Elektroşok rehabilitasyonu (defibrilasyon veya kardiyoversiyon), kısa müddetli kalp kalp pili, ağızdan verilen ilaçlar bu rehabilitasyon metotları arasındadır.
Aritmi yakıntılarında antiaritmik ilaçlar olarak adlandırılan ilaçlar da kullanılabilir. Bu ilaçlar aritminin tekrarlamasını önleyebilir veyahut kalp hızının çok hızlanmasını veyahut çok yavaşlamasını engelleyebilir. Doktorunuz tarafından reçete ilaçları gerektiği şekilde kullanmaya özen gösterin. Kendi kendinize ilacı bırakmaktan veyahut dozaj farklığı yapmaktan kaçının.
Anormal kalp ritimlerini rehabilitasyon etmek için kullanılan kalp pili, elektro şok aleti ve kardiyak ablasyon gibi başka alet veya metotlar de vardır. Bu rehabilitasyonlar meselenin kaynağına göre ancak doktorunuz tarafından önerilebilir.
Kalp Ritim Bozukluğu Nasıl Anlaşılır ?
0 notes
hakkindabilgi-blog · 7 years
Text
Sağlıksız beslenmek hangi hastalıklara davetiye çıkarıyor…
Tumblr media
"Dengeli Beslen, Harekete Geç" sosyal sorumluluk projesini bir yılı aşkın süredir devam ettiren Şenpiliç, "yeterli ve dengeli beslenme" konusunda başta ailelerinin beslenmesinde etkin rol üstlenen kadınlarımız olmak üzere; Türk insanını bilinçlendirmeyi amaçlıyor. Dengeli Beslen Harekete Geç Proje Danışmanı Uzman Diyetisyen Olcay Barış, projenin misyonu doğrultusunda; 16 Ekim Dünya Gıda Günü'nde, 'beslenmek' ile 'doğru beslenmek' arasındaki farka dikkat çekiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her yıl kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim tarihini Dünya Gıda Günü olarak kutluyor ve bu günde açlık, gıda üretimi ile yeterli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekiyor. Beslenme; büyüme ve sağlıklı yaşamın sürdürülmesi için besinlerin kullanılmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme ise, kişilerin büyüme ve gelişme potansiyeline ulaşabilmesi, hastalıklardan korunması ve kaliteli bir yaşam sürmesi için temel bir gereksinimdir. Bunun için besin öğelerinin her birinin yeterli miktarlarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması gerekmektedir. Uzman Diyetisyen Olcay Barış, beslenme ile doğru ve dengeli beslenmenin birbirine karıştırılmaması gerektiğinin altını çiziyor ve ileri yaşlarda görülen hastalıkların büyük bölümünün genç yaşlardaki sağlıksız ve yetersiz beslenmeden kaynaklandığını belirtiyor. Yeterli ve dengeli beslenmek için 6 besin öğesini de tüketmek şart… Yeterli ve dengeli beslenme için insanın ihtiyacı olan besin öğelerinin "proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler, mineraller ve su" olmak üzere altı grupta toplandığını vurgulayan Uzman Diyetisyen Olcay Barış, "Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin öğelerinin her birinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılması gerekir. Yani kişinin yaşı, cinsiyeti, aktivitesi, sağlık durumunu göz önüne alarak makro ve mikro besin öğelerinden yeterli miktarda alınması zorunludur. Bu besin öğeleri vücudun gereksiniminden az miktarda alınırsa, yeterli enerji oluşmaz ve vücut dokuları yapılanmadığı için sorunlar ortaya çıkar" dedi. Doğru ve yeterli beslenerek zinde kalmanın sırları… Kahvaltı günün en önemli ve atlanmaması gereken öğünüdür. Uyandıktan sonraki bir-bir buçuk saat içinde kahvaltınızı yapmayı ihmal etmeyin. Günde ortalama 8 saatlik uyku, zinde kalmanızı sağlar. Az ama sık sık yiyin. Günde üç ana ve üç ara öğün tüketmek ideal olanıdır. Şekerli içeceklerden uzak durun, Tatlı tüketiminizi azaltın, olabildiğince sütlü tatlıları tercih edin. Yağların tüketim miktarı kadar türü de önemlidir. Günlük tükettiğiniz yağın üçte birini hayvansal kaynaklı tereyağ olarak tüketirken, diğer kısmını zeytinyağ, ayçiçek, fındık gibi bitkisel kaynaklı olanlardan seçin. Su zindeliğe giden yolda baş yardımcınızdır. Her gün mutlaka 8-10 bardak su için. Dışarıda yemek yerken de doğru besinler seçebilirsiniz. İhtiyacınızdan fazla yediğinizi düşünüyorsanız, o günkü fiziksel aktivitenizi arttırarak dengeyi sağlayın. Yağlı ve kremalı soslar, mayonezli salatalar lezzetlidir ama bir o kadar da kalorilidir. Kontrollü tüketin ve mümkün olduğunca uzak durun. Katı yağlardan ve bunlarla hazırlanmış kek, börek, pasta, kurabiyeleri tüketmemeye özen gösterin, tam tahıllı ekmekleri tercih edin. Protein mutlaka yemeniz gereken bir besindir. Tavuk, hindi, balık, et yerken pişirme şekli de önemlidir. Izgara, fırında ve haşlama öncelikli tercihleriniz arasında yer almalıdır. Etli sebze yemeklerini hazırlarken içine ayrıca yağ eklemeyin. Etin yağı yeterli olacaktır. Daha fazla meyve sebze tüketmeyi amaç edinin. Günde 5-7 porsiyon çeşitli meyvelerden yiyin. Yemeklerinize ayrıca tuz eklemeyin. Yediklerinizin lezzetini arttırmak için baharat kullanmayı tercih edebilirsiniz. Hazır yemekleri ya da işlenmiş gıdaları tüketmek yerine taze olanları tercih edin. Yaşınız, boyunuz ve sağlık durumunuza uygun kiloyu muhafaza etmeye özen gösterin. Fazla kilonuz varsa mutlaka diyetisyeninizle beraber size özel beslenme konusunda görüşün. Ve mutlaka günlük yaşamınızın içine hareket katın, bol bol yürüyün, bisiklete binin, mesela dans ve fitnessi birleştiren zumba yapın… Sağlık İçin, Dengeli Beslenip Harekete Geçin… Yapılan araştırmalar Türkiye'de erkeklerin yüzde 25'inin kadınların da yüzde 41'inin obez ya da aşırı kilolu olduğunu gösteriyor. Dünya'daki çocukların yüzde 20-25'inin obez olduğu ve bu çocukların yüzde 70'inin erişkinlikte de obez oldukları biliniyor. Obezite'nin dünyayı olduğu kadar Türkiye'yi de tehdit ettiği gerçeğinden yola çıkan Şenpiliç, 2015 yılında 'Dengeli Beslen, Harekete Geç' sloganıyla büyük bir sosyal sorumluluk projesi başlattı. Türkiye'nin en büyük beyaz et üreticisi Şenpiliç tarafından başlattılan 'Dengeli Beslen Harekete Geç' Kampanyası, ailelerinin beslenmesi konusunda kilit rol üstlenen kadınların dengeli beslenme ve egzersizin önemi konusunda bilinçlendirilmesini hedefliyor. Kampanya kapsamında geçtiğimiz yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile İSMEK'lerde ve MEB'in destekleri ile İstanbul'da çeşitli devlet okullarında etkinlikler düzenlendi. 'Dengeli Beslen Harekete Geç' Kampanyası, 2016 yılında Sakarya'da Şenpiliç Mesleki ve Teknik Eğitim Anadolu Lisesi ile Kocaeli Büyükşehir, Eskişehir Büyükşehir ve İzmir Büyükşehir belediyeleri gibi işbirlikleri ile düzenlenen etkinliklerle hedefi doğrultusunda Anadolu'da yaygınlaştırılmaya başlandı.
0 notes