Tumgik
#Teori kuantum
tebuirenginitiatives · 9 months
Text
Agus Purwanto, Tokoh Sains Tebuireng
Seperti tahun-tahun sebelumnya, perayaan ulang tahun Sekolah Menengah Atas (SMA) Trensains Pesantren Tebuireng 2 menampilkan orasi ilmiah Prof Agus Purwanto, tokoh Muhammadiyah yang sekaligus tokoh pengembang sains di Pesantren Tebuireng, Jombang, Jawa Timur. Di atas panggung yang cukup besar, Prof Agus menjelaskan jika sebenarnya Milad Trensains adalah 23 Agustus, tapi baru bisa diperingati…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bilimuzay · 1 year
Text
Paralel Evren Teorisi: Gerçek mi Yoksa Hayal mi?
Tumblr media
Paralel Evren Teorisi: Gerçek mi Yoksa Hayal mi?
Paralel Evren Teorisi bilim ve felsefe dünyasında uzun yıllardır tartışılan bir konudur. Bazıları bu teorinin sadece bir hayal olduğunu düşünürken, diğerleri ise gerçekliği konusunda ısrarcıdır. Bu makalede, paralel evren teorisinin temelleri, kanıtları, eleştirileri ve tartışmaları hakkında daha fazla bilgi edineceksiniz. Ayrıca, bu teorinin destekçileri ve eleştirmenleri arasında felsefi bir tartışma da vardır. Bazıları, paralel evrenlerin varlığının bilimsel olarak kanıtlanamayacağına ve bu nedenle sadece bir hayal ürünü olduğuna inanırlar. Diğerleri ise, bu teorinin bilimsel verilerle desteklenmesinin yanı sıra, evrenin doğası hakkında derinlemesine bir anlayış sağlayabileceğini savunurlar. Bu nedenle, paralel evren teorisi hala bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir ve bilim insanları, evrenin gerçek doğasını anlamak için araştırmalarına devam etmektedirler.
Paralel Evren Teorisi Nedir?
Tumblr media
Paralel Evren Paralel Evren Teorisi, evrenin tek bir gerçekliğe sahip olmak yerine birden fazla gerçekliğe sahip olabileceğini öne süren bir teoridir. Bu teoriye göre, her seferinde farklı bir karar verdiğimizde veya herhangi bir olayın farklı bir şekilde geliştiğinde, yeni bir paralel evren yaratılır ve her biri farklı bir olasılık gerçekleştiği için birbirinden farklıdır. Bu teoriye göre, sonsuz sayıda paralel evren olabilir ve her biri farklı bir senaryoya sahip olabilir. Bu teori, özellikle bilim kurgu ve fantezi türlerinde sıkça kullanılmaktadır ve zaman yolculuğu, uzaylılar ve farklı boyutlar gibi konularla ilgili hikayelerde sıklıkla yer alır. Paralel evren teorisi, halen bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da birçok bilim insanı tarafından araştırılmaktadır ve evrenin nasıl işlediği konusunda daha fazla bilgi edinmemize yardımcı olabilir. Paralel Evren Kavramı Paralel evren, herhangi bir anda yaşanan tüm olası olayların gerçekleştiği farklı evrenlerin varlığına işaret eden bir kavramdır. Bu evrenler, birbirlerinden ayrı ve birbirleriyle etkileşim halinde olmayan farklı evrenler olarak tanımlanır. Paralel evrenlerin varlığı, kuantum fiziği teorileri gibi modern fizik teorileri tarafından desteklenmektedir. Fizik Nedir? adlı makalemize buradan ulaşabilirsiniz. Paralel evren kavramı, çoklu evren teorisi veya paralel evrenler hipotezi olarak da adlandırılmaktadır. Bu teori, herhangi bir anda tüm olası durumların gerçekleştiği, birbirinden farklı evrenlerin mevcut olduğunu öne sürer. Örneğin, bir seçim sırasında bir adayın kazanması veya kaybetmesi gibi tüm olası sonuçlar gerçekleşir ve her bir sonuç, farklı bir evrende meydana gelir. Paralel evren kavramı, birçok bilim kurgu filmi, dizi ve romanında da sıklıkla kullanılmaktadır. Farklı evrenler arasında seyahat edilebileceği veya farklı evrenlerin kesiştiği senaryolar, bu tür yapımlarda sık sık işlenir. Ancak, paralel evren kavramı henüz tam olarak kanıtlanmamış bir hipotezdir ve bilim camiasında tartışılmaktadır. Bazı bilim insanları, bu teorinin matematiksel olarak doğru olsa da fiziksel olarak mümkün olmadığını düşünmektedirler. Bu nedenle, paralel evren kavramı hakkındaki çalışmalar halen devam etmektedir. Paralel Evren Teorisinin Temelleri Temelinde, evrenimizin tek bir evren olmadığını ve birden fazla evrenin var olduğunu savunur. Bu teori, kuantum fiziği, teorik fizik ve kozmoloji gibi alanlarda çalışan bilim insanları tarafından desteklenir. Astronomi Nedir? adlı makalemize buradan ulaşabilirsiniz. Teori, evrenimizdeki her olayın, birçok olasılık arasından biri olarak gerçekleştiğini öne sürer. Bu seçenekler arasında yer alan her olasılık gerçek bir evrende gerçekleşir ve bu evrenler, birbirinden tamamen bağımsızdır. Bu nedenle, başka bir evrende herhangi bir şey olabilir ve bizim evrenimizde gerçekleşmeyen her şey gerçekleşebilir. Paralel evren teorisi, bu farklı evrenlerin varlığına inanırken, bu evrenlerin birbiriyle nasıl etkileşime girdiği konusunda net bir açıklama sunamaz. Bu nedenle, teori henüz tam olarak kanıtlanmış değildir ve bilim dünyasında hala tartışmalar devam etmektedir. Ancak, bu teori, evrenimizin sınırlarını anlamak ve anlamlandırmak için önemli bir adım olarak kabul edilmektedir.
Paralel Evren Teorisinin Tarihi
Tumblr media
Hugh Everett   Paralel evren teorisi, 20. yüzyılın ortalarında fizikçilerin kuantum mekaniği ve kozmoloji ile ilgili çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır. İlk olarak 1950'lerde Hugh Everett tarafından "çoklu dünya teorisi" olarak öne sürülmüştür. Bu teori, her olasılıklı durumun gerçekleştiği birçok farklı evrenin var olduğunu savunmaktadır. Fakat bu teori ilk zamanlarda kabul görmemiştir.
Tumblr media
Andrei Linde 1980'lerde, Andrei Linde, paralel evren teorisine katkıda bulunan bir diğer fizikçi olmuştur. Linde, evrenin doğasının, sonsuz sayıda paralel evrenden oluştuğunu iddia etmiştir. Linde'nin önerisi, kozmik enflasyon teorisi olarak bilinir ve bu teori bugün hala paralel evren teorisinin temelleri arasında yer almaktadır. 1990'larda, paralel evren teorisi popülerlik kazanmaya başladı. Teorinin tanınması, bilimkurgu yazarları tarafından kullanılması ve popüler televizyon programlarındaki tartışmalara rağmen, halen kabul edilmiş bir teori olmamakla birlikte, fizikçiler arasında aktif bir tartışma konusu olarak kalmaktadır. Sonuç olarak, paralel evren teorisi, kozmoloji ve kuantum mekaniği alanlarındaki çalışmaların bir sonucudur. Teorinin tarihi, Hugh Everett ve Andrei Linde gibi fizikçilerin öncülük ettiği farklı teorilerin birleşmesiyle oluşmuştur. Bugün halen, bilim camiasında tartışılmaya devam eden bir teori olmakla birlikte, ilerleyen zamanlarda bu teorinin doğruluğu ya da yanlışlığına dair yeni kanıtlar ortaya çıkabilir.
Paralel Evren Teorisi Nasıl İşler?
Paralel evren teorisine göre, evrenimizde herhangi bir olayın oluşması durumunda, bir alternatif gerçeklikte o olayın oluşmaması mümkündür. Yani, bir karar verme anında, tüm olası seçenekler farklı evrenlerde gerçekleşir. Bu teori, birçok bilimkurgu filmi ve romanında konu edilmiştir. Paralel evren teorisi, kuantum mekaniğindeki "dalga fonksiyonu" ile açıklanmaktadır. Dalga fonksiyonu, bir parçacığın olası yerlerinin tüm olasılıklarını içerir. Bu teoriye göre, bir parçacığın belirli bir yerde bulunması durumunda, aynı anda birçok yerde de bulunması mümkündür. Bu durum, paralel evrenlerin varlığını açıklamak için kullanılır. Bazı fizikçiler, paralel evren teorisinin doğru olması durumunda, evrenimizin geçmişine veya geleceğine müdahale etmenin mümkün olabileceğini savunmaktadır. Bu teori, henüz doğrulanmamış olsa da bilim insanları tarafından ciddiye alınmaktadır. Many-Interacting-Worlds (MIW) Yorumu
Tumblr media
Çoklu Evren Many-Interacting-Worlds (MIW) yorumu, paralel evren teorisi için alternatif bir açıklama sunar. MIW yorumuna göre, tek bir evren yerine, sonsuz sayıda evren yer alır ve bunlar etkileşim halindedir. Bu yorumda, kuantum süperpozisyonu, farklı evrenlerin kendi gerçekliklerinde var olduklarını belirtir. MIW yorumuna göre, evrenler her zaman birbiriyle etkileşim halindedir ve bu etkileşimler, kuantum dalga fonksiyonunun sürekli olarak bölünmesi ve yeniden birleştirilmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle, MIW yorumu, paralel evrenlerin sadece bir olasılık olarak değil, birbirleriyle sürekli etkileşim halinde olan gerçek evrenler olarak var olduğunu savunur. Bu teori, paralel evren teorisindeki bazı zorluklara alternatif bir açıklama sunar. Örneğin, paralel evren teorisi, evrenlerin nasıl etkileşim halinde olduğunu açıklayamaz. MIW yorumuna göre, evrenlerin etkileşimleri, evrenlerin bölünmesi ve yeniden birleştirilmesiyle gerçekleşir. MIW yorumu, evrenlerin sadece birbirleriyle etkileşim halinde olmasıyla değil, aynı zamanda zamanla da etkileşim halinde olduğunu öne sürer. Bu teoriye göre, evrenler, tarihte gerçekleşen olaylarla birlikte birlikte evrimleşir. Bu nedenle, MIW yorumu, evrenlerin sadece bir olasılık olarak değil, birbirleriyle ve zamanla etkileşim halinde olan gerçek evrenler olarak var olduğunu savunur. Sonuç olarak, Many-Interacting-Worlds yorumu, paralel evren teorisi için alternatif bir açıklama sunar. Bu teori, evrenlerin nasıl etkileşim halinde olduğunu açıklayarak paralel evren teorisindeki bazı zorluklara çözüm sunar. MIW yorumuna göre, evrenler sonsuz sayıda ve birbirleriyle sürekli etkileşim halinde olan gerçek evrenler olarak var olur. Many-Worlds Yorumu Many-Worlds yorumu, kuantum mekaniği üzerine kurulu bir teoridir. Bu teori, evrenimizdeki tüm olası sonuçların aynı anda gerçekleştiği ve farklı evrenlerdeki farklı gerçekliklere ayrıldığı fikrine dayanır. Many-Worlds yorumuna göre, evrenimizdeki herhangi bir kuantum olayı, tüm olası sonuçlarının aynı anda gerçekleştiği ve birçok alternatif evrendeki gerçekliklere ayrıldığı varsayılır. Bu teori, 1950'lerde Hugh Everett tarafından ortaya atıldı ve kuantum mekaniği teorilerinin sürdürülebilirliği açısından önemli bir adım olarak kabul edildi. Many-Worlds yorumuna göre, evrenimizdeki tüm parçacıklar ve nesneler, dalga fonksiyonları olarak adlandırılan matematiksel nesnelerle temsil edilir. Bu dalga fonksiyonları, evrenimizdeki tüm olası durumları içerir ve herhangi bir ölçüm yapmadan önce tüm olası sonuçlar aynı anda gerçekleşir. Many-Worlds yorumu, özellikle Schrödinger'in kedisinin paradoksu olarak bilinen deneyde, kuantum dünyasındaki nesnelerin durumları konusundaki belirsizliği ele alır. Schrödinger'in kedisinin paradoksu, bir kedinin hem canlı hem de ölü olabileceğini varsayar ve bu durum, Many-Worlds yorumuna göre, kedinin hem canlı hem de ölü olduğu farklı evrenlere ayrıldığını öne sürer. Many-Worlds yorumu, kuantum teorilerinin doğru bir şekilde açıklanması için önemli bir adım olarak kabul edilir. Bununla birlikte, bu teori hala çeşitli eleştiriler almaktadır. Eleştiriler arasında, teorinin test edilemezliği, gerçekliği somut bir şekilde açıklamaması ve teoriyi oluşturan matematiksel nesnelerin gerçekliği açıklamak için yeterli olmayabileceği yer alır. Ekstra Boyutlar Yorumu Ekstra boyutlar yorumu, paralel evren teorisi içinde yer alan bir yorumdur. Bu yorum, evrenimizin üç boyutlu uzayında ekstra boyutların var olduğunu varsayar. Bu ekstra boyutlar, evrenimizin en küçük parçacıklarından bile daha küçük boyutlardadır ve normal üç boyutlu uzayımızda algılamamız mümkün değildir. Ekstra boyutlar yorumu, kuantum mekaniği ve genel görelilik teorilerinin birleşimi olan kuantum yerçekimi teorisine dayanır. Bu teori, evrenin tüm temel parçacıklarının titreşimlerden oluştuğunu varsayar. Ancak, bu titreşimler üç boyutlu uzayda değil, ekstra boyutlarda gerçekleşir. Bu yorumda, paralel evrenler, farklı ekstra boyutlardaki titreşimlerin farklı kombinasyonlarına denk gelir. Bu nedenle, paralel evrenlerimiz farklı boyutlarda bulunur ve bu boyutlar arasındaki farklı kombinasyonlar, her bir evrenin farklı özellikler göstermesine neden olur. Ekstra boyutlar yorumu, paralel evren teorisine alternatif bir açıklama sunar. Bu teori, evrenimizin doğasını ve varoluşunu anlamamızda yeni bir bakış açısı sağlar ve gelecekte daha fazla keşif ve araştırmaya ilham verebilir. Ancak, bu yorum hala bir teoridir ve kanıtlanması için daha fazla araştırma ve deney gerekmektedir.
Paralel Evren Teorisinin Kanıtları
Paralel evren teorisi gibi spekülatif teoriler, henüz deneysel olarak kanıtlanamamıştır. Ancak, bazı gözlemler ve matematiksel hesaplamalar, bu teorinin doğruluğunu desteklemektedir. Birçok kuantum mekaniği deneyi, belirli olayların gerçekleşme olasılığını hesaplamak için kullanılır. Bu deneylerde, bir parçacığın konumunu ve momentumunu aynı anda ölçmek imkansızdır ve sonuçlar sadece olasılıklar şeklinde verilir. Bu durum, paralel evren teorisinin temel fikirlerinden biri olan süperpozisyon kavramına işaret eder. Süperpozisyon kavramı, bir parçacığın aynı anda birden fazla yerde olabileceği fikrine dayanır. Paralel evren teorisi, evrenin genişlemesi ve kozmik mikrodalga arka plan radyasyonu gibi gözlemlenebilir kozmolojik özelliklerle de ilgilidir. Kozmik mikrodalga arka plan radyasyonu, evrenin büyük patlamadan sonra soğumaya başlaması sonucu oluşan bir ışımadır. Bu ışımaların analizi, evrenin geçmişindeki olayları anlamak için kullanılabilir. Paralel evren teorisi, kozmik mikrodalga arka plan radyasyonunun bazı özelliklerinin, alternatif evrenlerin varlığına işaret ettiğini savunur. Bazı teorisyenler, evrenimizin paralel evrenlerle etkileşim halinde olabileceğini ve bunun, kara madde gibi gizemli kozmolojik olguların açıklanmasına yardımcı olabileceğini öne sürerler. Bu teoriye göre, kara madde, evrenimizle etkileşim halinde olmayan paralel evrenlerdeki parçacıklardan oluşabilir. Sonuç olarak, paralel evren teorisi henüz kesin olarak kanıtlanmamış olsa da kuantum mekaniği ve kozmoloji alanlarındaki gözlemler ve hesaplamalar, bu teorinin doğruluğunu desteklemektedir. Ancak, bu teoriye dair kesin kanıtların bulunması, teknolojik gelişmeler ve daha ileri araştırmalar gerektirir. Büyük Patlama Nedir? adlı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Evrenin Yapısı ve Büyümesi
Paralel evren teorisi, evrenin yapısı ve büyümesi ile yakından ilgilidir. Bu teoriye göre, evrenimizdeki herhangi bir olayın, sayısız alternatif gerçekliklerde farklı şekillerde gerçekleşebileceği varsayılır. Bu alternatif gerçeklikler, kuantum mekaniği düzeyindeki çoklu evrenlerden kaynaklanmaktadır. Bu çoklu evrenler, kuantum dalga fonksiyonunun çözümlenmesi sırasında oluşur. Paralel evren teorisine göre, evrenin büyümesi de çoklu evrenlerin varlığına bağlıdır. Evrenin büyümesi, büyük patlamadan sonra gerçekleşen genişleme ile başladı. Bu genişleme, birçok kozmolojik gözlemle kanıtlanmıştır. Ancak, bu teoriye göre, evrenin genişlemesi, sadece tek bir evren için geçerli değildir. Her alternatif gerçeklik, kendi evrenini barındırır ve bu evrenler de aynı zamanda genişler. Ekstra boyutlar yorumuna göre, evrenimiz üç boyutlu bir yapıya sahiptir ve bunun ötesinde başka boyutlar da vardır. Bu boyutlar, kuantum mekaniğinde yer alan matematiksel modellere dayanarak öne sürülmüştür. Bu teoriye göre, ekstra boyutlar, uzay-zamanın dört boyutlu bir yapıdan farklı bir yapıya sahip olduğunu savunur. Bu boyutlar, belirli bir noktada fiziksel varlıklara sahip olmalarına rağmen, insan algısının ötesinde olduğu için doğrudan gözlemlenemeyebilir. Paralel evren teorisi, evrenin yapısını ve büyümesini açıklamada, alternatif gerçekliklerin varlığına dayanan bir yaklaşım sunar. Bu teori, kuantum mekaniği ve kozmolojinin birleşimiyle ortaya çıkmıştır ve bilim insanlarının bu alanda yapacakları daha fazla araştırma, bu konuda daha fazla kanıt sağlayabilir. Gözlemlenebilir Evrenin Sınırları Paralel evren teorisi, gözlemlenebilir evrenimizin ötesinde var olduğuna inanılan alternatif evrenlerin varlığına dayanmaktadır. Bu teori, gözlemlediğimiz evrenin sadece bir bölümünü temsil ettiğini ve gerçekliğin geri kalanını kapsayan diğer evrenlerin var olduğunu öne sürmektedir. Bu alternatif evrenlerin varlığı, gözlemlenebilir evrenin sınırlarını belirleyen bir faktördür. Gözlemlenebilir evrenimiz, Büyük Patlama'dan sonra genişlemeye başlayan ve hala genişlemekte olan evrenimizin sadece bir bölümünü içermektedir. Bu sınırlı bölge, kozmolojik düzeyde bizim için erişilebilir olan bir bölgedir. Ancak paralel evren teorisi, evrenimizin dışında farklı evrenlerin var olduğunu ve bu evrenlerin bizimkine benzer ya da farklı fiziksel yasalara sahip olabileceğini öne sürmektedir. Bu alternatif evrenler, farklı boyutlarda veya ekstra boyutlarda da bulunabilirler. Bu ekstra boyutlar, gözlemlenebilir evrenimizde gözlemleyebileceğimiz 3 boyutlu uzay ve bir boyutlu zaman boyutlarına ek olarak var olan, ancak bizim için algılanamayan boyutlardır. Bu boyutlar, gözlemlenebilir evrenimizin sınırlarının ötesindeki evrenlere de yol açabilir. Sonuç olarak, paralel evren teorisi, gözlemlenebilir evrenimizin sınırlarını belirleyen bir faktör olarak alternatif evrenlerin varlığına dayanmaktadır. Bu alternatif evrenler, gözlemlenebilir evrenimizdeki fiziksel yasaların farklı olabileceği farklı boyutlarda veya ekstra boyutlarda bulunabilirler. Bu teori, evrenin sınırları hakkındaki görüşlerimizi değiştirmekte ve evrenimizin doğası hakkındaki anlayışımızı genişletmektedir. Işınlanma Mümkün mü? adlı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Paralel Evren Teorisinin Eleştirileri
Bilimsel Eleştiriler Paralel evren teorisi, bilim dünyasında oldukça tartışmalı bir konudur ve eleştirilere maruz kalmaktadır. Eleştirilerin başında, bu teorinin deneysel bir kanıtının olmaması gelir. Bu nedenle, bazı bilim insanları, paralel evren teorisini doğrulamak için deneysel kanıtların olması gerektiğini savunmaktadır. Ayrıca, paralel evren teorisi, evrenin yapısı hakkındaki bilgilerimizin çok sınırlı olduğunu varsayar. Ancak, bu teori, kozmolojik araştırmalar sonucu elde edilen verilerle çelişmektedir. Bazı bilim insanları, bu nedenle, paralel evren teorisinin geçerli bir bilimsel teori olmadığını iddia etmektedirler. Bunun yanı sıra, bazı eleştirmenler, paralel evren teorisinin bilimsel metodolojiden uzak olduğunu savunurlar. Bu teori, bilimsel olarak doğrulanabilir değildir ve birçok varsayıma dayanmaktadır. Bazı bilim insanları, bu nedenle, paralel evren teorisinin bilimsel bir teori olarak kabul edilemeyeceğini söylemektedirler. Sonuç olarak, paralel evren teorisi, bilim dünyasında hala tartışmalı bir konudur ve eleştirilere maruz kalmaktadır. Deneysel kanıtların olmaması, kozmolojik verilerle çelişmesi ve bilimsel metodolojiye uygun olmaması nedeniyle, bazı bilim insanları bu teoriyi reddetmektedirler. Ancak, bazıları da paralel evren teorisinin bilimsel bir teori olarak kabul edilebileceğini savunmaktadır ve daha fazla araştırma yapılması gerektiğini düşünmektedirler. Felsefi Eleştiriler Paralel evren teorisi, hem bilimsel hem de felsefi eleştirilere maruz kalmış bir teoridir. Felsefi eleştiriler arasında, bu teorinin bilinmezlikle ve spekülasyonla ilgili olduğu ve gerçekliğin mantıksız bir şekilde böldüğü iddiaları yer alır. Bazı filozoflar, paralel evren teorisinin, gerçekliği mutlaklaştırmak yerine, onu açık ve belirgin bir şekilde kavramak yerine daha karmaşık ve belirsiz hale getirdiğini savunur. Ayrıca, paralel evren teorisinin gerçekliğe dair bir anlamı olmadığına ve bunun yerine insanların hayal gücüne dayalı bir spekülasyon olduğuna inananlar da vardır Kaynak: Paralel Evren Teorisi Read the full article
0 notes
dustyorbits · 1 year
Text
"Asla unutmayın: Sizin bilim veya evrenle ilgili bir şeyi anlamıyor olmanız, o şeyin gerçek olmadığı anlamına gelmez. Olsa olsa, sizin o konu hakkında bilgisiz olduğunuz anlamına gelir. Dolayısıyla eğer ki daha en temel bilimsel terminolojiyle ilgili bilgilerden yoksunken, Evrim Teorisi, Kuantum Teorisi, Büyük Patlama Teorisi, vb. devasa kapsamlılık ve detaydaki bilimsel teorileri küçümsemeye çalıştığınızda, bilimi değil, kendi entelektüel varlığınızı ayaklar altına almış oluyorsunuz."
7 notes · View notes
evokasi · 1 year
Text
Teori Heisenberg: Hidup itu Ketidakpastian.
Sama seperti alam kuantum yang susah diprediksi, begitupun tentang balasan-balasan apa yang akan kita dapatkan nanti.
Sama seperti paritkel yang entah akan menuju pada titik mana, begitupun langkah-langkah terukur yang telah kita tata.
Sama seperti energi yang terkuras dan ambisi yang kita usahakan penuh, begitu pula hasil yang semoga sebanding dengan yang kita rengkuh.
Hidup itu sama, ukurannya saja yang bisa jadi berbeda-beda.
15 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
bilinç- insanın kendi aklındakini algılama durumudur...ve bilinç varoluşun gerçeğe dayanan kanıtı olmalıdır... bilmek fiilinin düşünce içinde etkin olarak varolması, düşüncenin bilmek fiiliyle hareket etmesi, bunu gerçekleştiren canlının sahip olduğu biliş kapasitesi önemlidir...  ne'yini, niçin'ini, nasıl’ını bilmek, bunları aramaktır bilinç. küçük bir farkındalıkla başlar herşey... John Locke- "kendinin, düşündüklerinin ve etrafının farkında olma"  olarak tanımlanmış, dünya üzerinde insana has olan "şey".i.... insanda farkında olmanın,duygunun,algının ve bilginin merkezi olarak görülen yetenek.öznesinin kendi içine dönüp,kendisini kendi düşüncesiyle kavraması demek olan bu duruma göre dönüp içinde yaşadığımız toplumun bilincini sorgulamamız da gerekir mi?  tOPLUM BİLİNCİ, beraber yaşıyarak bir topluluk oluşturan insanların oluşturduğu görgü kuralları bu toplumun geçmişinden gelen adet'ler insanların birbirlerine olan yaklaşımı insanların toplulukları etkiliyen olaylara yaklaşımı, insanların diğer toplumlara yaklaşımı. toplum içinde yükselen değerler ve hoş görülmeyenleri ortaya koyar bu kavram. bu anlamda bana göre sözlük içinde yaşadığımız toplumun oluşturduğu bilincin de bir aynasıdır. insan haklari üzerine kurulu liberal bir toplumun sahip olmasi gereken dayanaklardan biridir. bu bilinç ne kadar gelismisse ülkenin içine düsebilecegi her türlü ahval ve seraitte dahi, sivil toplum kendine saglanan yollardan (seçimler, dernekler, basin-yayin organlari..) tepkisini belirtebilecek, kendi degerlerine sahip çikabilecektir. hukuk devletinin vazgeçilmez sarti olan temel hak ve özgürlüklerin korunmasi yargi organlarina oldugu kadar sivil topluma da düser. hiçbir sekilde taviz verilmeyecek bilinç çesididir. insanları karanlıkta ateşi aramak ve bulanlarla birlikte hareket etmek için birleştiren bilinç türü. herkesin toplum bilincine uygun hareket etmeyeceği gerçeğinden yola çıkarak, herkes ateşi arayacak diye bir kaide yoktur. kimileri de ateşi arayanlara köstek olup, iyice karanlık bastıktan sonra insanların beyinlerini emecektir.
üzerine konuştuğumuz temel kavramlardan biri olan ‘’bilinç’’ nedir sorusunun tahmin ettiğiniz gibi kısa bir yanıtı yok.BİLİMSEL BİR KAYNAĞA GÖRE-  önce maddeyi konuşmak gerekiyor. katı maddenin yaklaşık olarak %99.9 unun boşluk olduğunu duymuşsunuzdur. geriye kalan %0.1'lik kısıma odaklanınca da her şeyi ne meydana getiriyorsa, o maddeye rastlamak gerekiyor. ancak bu %0.1'lik kısma odaklanınca görülen başka bir çeşit boşluk oluyor. elektronlar, kuarklar ve tüm temel partiküller katı objeler değiller. bunları küçük küreler olarak düşünmek makul bir basitleştirmedir. ancak bu basitleştirme tuhaf kuantum boşluğunun büyüleyici gerçekliğinin temsil etmiyor. eğer bu boşlukta bir şey varsa, o da dalgalardan başka hiçbir şey değildir.
dalgalar ses titreşimine veya sudaki dalgalar benzer biçimde davranırlar. ancak, bu kuantum dalgalarının pik noktaları ve kavisleri, maddenin salınımlarından farklı olarak elle tutulur, somut bir şeyden meydana gelmemiştir. bunlar ihtimallerin, olasılıkların dalgalarıdır. bu dalgaların pik noktaları, elektron dediğimiz şeyin enerjisini algılama olasılığının yüksek olduğu alanları belirtir. bu dalgaların kavisleri ise, o enerjinin çok daha düşük ihtimalle bulunabileceği bölgeleri gösterir. kulağa son derece garip ve anlamsız gibi geliyor. hatta gerçeklik ihtimalini de sorgulatıyor. ancak kulağa tuhaf gelse de, evrenin tüm yapı taşlarının öngörülerle tahmin edilenden ziyade şansa göre davrandığı görülüyor. bu sadece bir teori değildir, bir lazer gösterici ve tarayıcı ile test edilebilen veya gözlemlenebilen basit bir gerçek. bu arada bu gözlemi çift yarık deneyini geliştirmek için yapıyorlar. bu keşif ne kadar popüler olsa da, bilinenin aksine her zaman bilim dünyasının odağı olmamış ve pek çok popüler yanlış açıklama ve bilgilendirmenin kökeni olmuştur. böylece metafiziksel kafa karışıklıklarına da sebep olmuştur. örneğin, parçacıklar gözlemlendiklerinin farkında ve gözlemlendiklerini biliyorlar gibi… başka bir örnek vermek gerekirse, evren düşünce gücünden etkileniyor gibi… fakat böyle olmaması bir hayal kırıklığı sebebi olmasın. zira gerçek de en az bunlar kadar büyüleyici.
buradaki asıl prensip şöyledir, bir parçacığın nerede olduğunu bilemiyorsak, partikül yalnızca, parçacağın bulunma olasılığının az ya da çok olduğu yeri gösteren bir olasılık dalgası olarak mevcuttur.
ve sadece parçacığın nerede olabileceğini ölçmek için harekete geçtiğimizde, dalga aniden varlığını sonlandıracak ve parçacık kendini gösterecektir. biz ölçüm yapana dek parçacığın tanımlı bir yeri yoktur. işte bu yüzden, diyoruz ki, ışık mesela, hem dalgadır hem de parçacıktır. ama bu kuantum garipliği yalnızca ışık için geçerli değil. her şeyi meydana getiren parçacıklar için de geçerlidir. moleküller için de geçerlidir. eğer fotonların yerine süper minik kayaları harekete geçirirsek, ölçüm yapmadığımız zaman dalga gibi davranırlar. biz sezgisel olarak evrenimizin katılardan oluştuğunu düşünüyoruz. ancak gerçekte, tamamı, beynimizdeki nöronlardan tutun da parçası olduğumuz galaksiye kadar, ihtimal dalgalarının ve ortaya çıkıp kaybolan parçacıkların bir sonucudur. bütün bu gariplikler sonucunda albert einstein şöyle söylemişti: bakmadığın zaman, ayın orda olmadığına gerçekten inanıyor musun?
7 notes · View notes
sasaitai · 2 years
Text
Yasa Ve Evren
Bir önce ki postta mantığı çöpe atmanız gerektiğini söylemiştim. Bunu söylemenin sebebi yasanın tamamen mantığın dışında olması değil. Yasanın daha tam olarak kanıtlanmamış olması. Kulağa saçma geliyor gibi, ama değil. Dünyanın güneşin etrafında döndüğünü savunduğu için kiliseden ölüm cezası alan Galileo'yu düşünün. İnsanların çoğu ona inanmıyor ve deli olduğunu düşünüyordu. Fakat sonra kilisenin kendisi de bu durumu kabul etmişti.
Yasa şuan ki bilim ile tamamen ters orantılı değil. İnsanlar bırakın yasayı paralel evrenlere bile inanmıyor. Ama bilimde ki teoriler bunu şuan tam olarak kanıtlamış olmasa da destekler nitelikte. Bahsettiğim şey kuantum fiziği. Klasik fizikten çok daha farklı bir alan. Eminim birçoğunuz çift yarık deneyini duymuşsunuzdur. Bu deneyle beraber kuantum fiziği çok ses getirmeye başladı. Ve beraberinde de birçok teori ortaya atıldı. Şuana kadar ki en başarılı teori olan sicim teorisi yasayı destekler nitelikte.
Kuantum fiziği bir parçacığın aynı anda farklı yerlerde olabileceğini söylüyor, bu da paralel evrenlerin varlığını sorgulatıyor bilim insanlarına. Fakat sicim teorisi başlı başına her şeyi içinde barındırıyor. Sicim teorisine göre (ki sicim teorisinin de 5 farklı teorisi var) en az 6 boyut vardır.
Size burada kuantum fiziğini ya da sicim teorisini anlatamam. Hem yazı uzadıkça uzar okumaktan sıkılırsınız hem de anlayabilmeniz için görsel olarak da neye benzediğini görmeniz gerektiğini düşünüyorum. YouTube'da bu konu hakkında birçok video var. Mutlaka izlemenizi öneriyorum. Belki yazdıklarım çok bir şey anlatmıyor ama kendiniz araştırın istiyorum. Bunun daha faydalı olduğunu kendi tecrübelerime de dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim. Ve son olarak şunu söylemek istiyorum, yasa her türlü paralel evrenler üzerine. Yani ister mantığa dayatın ister dayatmayın. Siz ne şekilde işlemesini isterseniz o şekilde olacaktır. O yüzden kendinizi yasayı anlamaya zorlamayın. Sadece eğlenmeye bakın.
7 notes · View notes
airinarora · 1 year
Text
♯Varsayım Yasası Nedir?
Tumblr media
Varsayım Yasası Temelde Nedir?♡
Varsayım yasası,kısaca,tek gerçeğin sizin varsayımlarınız olduğunu savunan bir yasadır.Koşullar ne olursa olsun,sizin doğru olduğunu düşündüğünüz her şeyin doğru,yanlış olduğunu düşündüğünüz her şeyin yanlış olmaktan başka bir çaresinin olmaması durumudur.
Nasıl Mümkün?♡
Varsayım yasası mantığı üç şeye dayanır:
1.Paralel Evrenler
2.Kuantum Sıçraması
3.Bilinçaltımız
‧.⊹ 。✧.⁺٭* ⁺٭*⊹✧₊⁺:.‧.⊹ 。✧.⁺٭* ⁺٭*⊹✧₊⁺:.‧.⊹ 。✧.⁺٭
Paralel Evrenler ♡
Paralel Evrenler veya Çoklu Evrenler adıyla da bilinen bu teori,evrenin sonsuz sayıda birbirine benzer ve birbirinden tamamen zıt gerçekliklerden/evrenlerden oluştuğu fikridir.
Bu fikir,bundan dört yüzyıldan daha öncesine gitmekte ve o zamandan bu yana,pek çok bilim insanın konusu olmakta,pek çok başarılı teoriler ve Çift Yarık Deneyi veya Kuantum Bilgisayarı gibi başarılı deneyler yapılmaktadır.
Kuantum Sıçraması ♡
Kuantum sıçraması,kısaca deneyimlediğimiz gerçekliği değiştirmektir.Yasayı bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde kullanırken sürekli gerçekliğimizi değiştiririz.
Her an,pek çok şey içinden seçimler yapıyoruz,bu seçtiğimiz şeye göre de deneyimlediğimiz gerçekliğimiz şekilleniyor.Peki ya deneyimlemediğimiz gerçekliklerimiz?Onlar da aynı akışta,aynı anda farklı bir gerçeklikte,paralel bir evrende gerçekleşmekte.Sadece siz,şuan buradaki bilinciniz ile uyumlu durumdasınız ve buradaki olan biteni hissedebiliyorsunuz.Yasayı kullanarak,istediğiniz versiyonunuzun olduğu,deneyimlemeyi arzuladığınız gerçekliğe kuantum sıçraması yapabilirsiniz.
Bu posta tıkladığınız an bilinçsiz bir kuantum sıçraması gerçekleştirdiniz.Bu postu hiç görmediğiniz,görüp tıklamadığınız,hiç okumadığınız,yarısını okuyup devam etmediğiniz,kaydedip geçtiğiniz veya hiç kaydetmediğiniz de gerçeklikler tam şuan mevcutlar ve siz bu kelimemi okurken bile buraya kadar okuduğunuz bir gerçekliğe geçiş yapıyorsunuz.
Yasayı bilinçli kullanmak, kuantum sıçramasını bilinçli yapmak,gerçekliğinizi arzu ettiğiniz gerçekliğe dönüştürmek mümkün,oldukça da kolay.
Bilinçaltı ♡
⌑.`⁺Bilinçaltımız her şeydir.Yasadaki başroldür٭*✧
Bilinçaltımız elimizdeki asıl hazine,gerçekliğimizi kontrol eden asıl anahtardır.Bilinçaltımız ne ile doluysa,deneyimlediğimiz gerçekliğimiz o ile doludur.Bu her zaman,kaçınılmaksızın böyle işler.Diyelim ki bilinçaltın mutluluk,özgüven,pozitiflik,refah,huzur ile dolu, öyleyse ne mutlu sana bunlarla dolu bir hayatın,gerçekliğin olur.Peki ya bilinçaltın korku,güvensizlik,kaygı,öfke,üzüntü,negatiflik,özgüvensizlik ile dolu olursa?Al sana bunlarla dolu bir hayat.Bunu değiştirmek mi istiyorsun,işte çözümünü sunuyorum.Yasayı bilinçli kullanarak istediğin her şeyi değiştirebilirsin!
Dış görünüşünüzü,insanlarla ilişkilerinizi,maddi durumunuzu,statünüzü,yeteneklerinizi aklınıza ne geliyor ise değiştirebilir,arzu ettiğiniz en iyi versionunuza dönüşebilirsiniz!!♡
‧.⊹ 。✧.⁺٭* ⁺٭*⊹✧₊⁺:.‧.⊹ 。✧.⁺٭* ⁺٭*⊹✧₊⁺:.‧.⊹ 。✧.⁺٭
Yasa,haberi olan,olmayan,inanıp,inanmayan,yeni doğmuş bebekten yaşlısına herkes için eşit derecede işler.Çünkü,yasaya inanmayan x kişisi inanmamayı seçerek bile bir kuantum sıçrama yaptı ve gerçekliğini değiştirdi.Peki sende bir kuantum sıçrama yaptın ve yasayı kullanmayı tercih ettin fakat nasıl yapılacağını bilmiyorsun,izin ver tek kelimelik şifreyi vereyim sana,"varsaymak".
Tumblr media
4 notes · View notes
hayrulvarisin · 1 year
Photo
Tumblr media
Dünyanın sadece bir “aynalar sistemi ve kuantum fiziği” olduğunu iddia eden benzersiz bir teori ortaya attı Fizikçi Rovelli. Newton, uzay-zamanın evrendeki tüm nesneler için bir ‘kap’ olduğunu varsaymıştı. Eğer cisimler evrenden çıkarılsaydı, geriye uzay ve zaman kalırdı! Oysa Rovelli, nesnelerin kendi bağımsız varoluşlarına sahip olmaları fikrini doğru bulmadı ve “ilişkisel dünya görüşünü” savundu. Bu düşünceye göre; “Uzay-zaman, nesneler için sadece bir kap değildir; galaksiler, yıldızlar ve gezegenler olmadan evren var olamaz.” Fotonlar ve elektronlar gibi temel parçacıkların kimliği, sadece diğer şeylerle ilişkili olarak sergiledikleri özelliklerdir. Bu "özellikler" parçacığın konumunu, momentumunu ve enerjisini içerir. “Aslında hiçbir gerçek nesnenin kimliği yoktur. Soyut özellikler var olan tek şeydir. Gördüğümüz tüm şeyler, diğer nesnelerle ve kendimizle ilgili olan özelliklerin yansımasından başka bir şey değildir.” Bu teori, gördüğümüz ve deneyimlediğimiz her şeyin sahte olduğu anlamına gelmez; sadece dünyayı kuantum fiziği ve aynalar aracılığıyla görmenin daha yeni bir yoludur. https://nuscimagazine.com/mirrors-and-quantum-physics-a-new-way-of-viewing-the-world-around-us/ #newton #newtonphysics #quantum #quantumphysics #mirroruniverse #mirrorneurons #hiçlik #alemlerinaslıhayaldir (Uskumruköy, Istanbul, Turkey) https://www.instagram.com/p/CoKYFico2XS/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
icimde-yangin-var · 5 months
Note
İzafiyet teorisi ile kuantim mekaniği nasıl çelişir Anıl?
Soruyu yanlış sordun izafiyet ile değil Genel Görelilik Kuramı ile çelişir. Dash'in içinden geçmeyelim diye buraya bir spoiler atıyorum.
Einstein’ın Genel Görelilik Kuramı, Evren’deki büyük cisimlerin nasıl davrandığını açıklar. Bu kurama göre, kütleçekim, uzay-zamanın eğriliğiyle ilgili bir şeydir. Uzay-zaman, Evren’deki uzay ve zamanın birleşik bir kavramıdır. Kütleli cisimler, uzay-zamanı bükerek, diğer cisimlerin üzerine çekerler. Örneğin, Dünya, uzay-zamanı eğerek, üzerindeki canlıları ve uydusu Ay’ı kendine bağlar. Bu, kütleçekiminin geometrik bir açıklamasıdır. Kuantum Mekaniği ise, Evren’deki çok küçük parçacıkların nasıl davrandığını açıklar. Bu kurama göre, atom altı parçacıklar, belirsizlik ilkesine göre davranırlar. Bu, parçacıkların konumunu ve hızını aynı anda kesin olarak bilemeyeceğimiz anlamına gelir. Parçacıklar, olasılıklara göre farklı durumlarda bulunabilirler. Bu, kuantum mekaniğinin istatistiksel bir açıklamasıdır. Bu iki kuram, her ne kadar tek tek sağlam olsa da, uzay-zamanın temel doğası konusunda çatışıyor. Kuantum mekaniği, uzay-zamanı sabit bir sahne olarak ele alırken, genel görelilik, uzay-zamanın, kütlenin varlığına göre değişkenlik gösteren, dinamik bir yapı olduğu konusunda ısrar eder. Bu yüzden, bu iki kuram bir araya gelince, matematiksel tutarsızlıklar ortaya çıkar. Fizikçiler, bu sorunu çözmek için, kütleçekimi ve kuantum mekaniği arasında bir uyum sağlayacak bir “her şeyin teorisi” arıyorlar. Bu sorunun nedeni, kuantum mekaniğinin kütleçekimi kuvvetini açıklayamamasıdır. Kuantum mekaniği, elektromanyetik, güçlü ve zayıf kuvvetleri, kuantum alan kuramı adı verilen bir çerçevede açıklar. Bu kurama göre, her kuvvet, temel parçacıklar arasında değiş tokuş edilen kuvvet taşıyıcıları ile aktarılır. Örneğin, elektromanyetik kuvvet, foton adı verilen kuvvet taşıyıcıları ile iletir. Ancak, kütleçekimi kuvveti için böyle bir kuvvet taşıyıcısı bulunamamıştır. Bazı fizikçiler, kütleçekimi kuvvetinin, graviton adı verilen varsayımsal bir parçacık ile aktarıldığını öne sürerler. Ancak, gravitonun varlığı henüz deneysel olarak kanıtlanamamıştır. Bazı fizikçiler, kütleçekimi ve kuantum mekaniği arasındaki uyumsuzluğu çözmek için farklı yaklaşımlar geliştirmişlerdir. Bunlardan biri, süpersicim kuramıdır. Bu kuram, temel parçacıkları noktasal olarak değil, bir boyutlu sicimler olarak modeller. Bu sicimler, farklı titreşim modlarına sahiptir ve bunlar, farklı parçacıklara karşılık gelir. Süpersicim kuramı, kütleçekimi kuvvetini de kuantum alan kuramı ile uyumlu bir şekilde açıklar. Ancak, bu kuramın da bazı sorunları vardır. Örneğin, bu kuram, Evren’in 10 veya 11 boyutlu olduğunu varsayar. Bu ekstra boyutlar, neden gözlemlenemedikleri sorusunu gündeme getirir. Başka bir yaklaşım ise, kuantum çekim kuramıdır. Bu kuram, uzay-zamanın atomik ölçekte nasıl davrandığını açıklamaya çalışır. Bu kurama göre, uzay-zaman, Planck uzunluğu adı verilen çok küçük bir ölçekte, kuantum köpüğü olarak adlandırılan bir yapıya sahiptir. Bu yapı, sürekli olarak oluşup yok olan kara deliklerden ve solucan deliklerinden oluşur. Bu kuram, kütleçekimi kuvvetini, uzay-zamanın kuantum dalgalanmaları olarak yorumlar. Ancak, bu kuramın da henüz deneysel bir kanıtı yoktur. Bu iki yaklaşımın yanı sıra, daha birçok farklı teori ve model önerilmiştir. Ancak, hiçbiri henüz genel kabul görmemiştir. Kütleçekimi ve kuantum mekaniği arasındaki uyumsuzluğu çözecek bir “her şeyin teorisi” bulmak, fizikçilerin en büyük hedeflerinden biridir. Bu teori, Evren’in nasıl işlediğini anlamamızı sağlayacak ve yeni keşiflere yol açacaktır. Daha ayrıntılı dinlemek istersen iletini bekliyorum.
0 notes
maglearning-id · 7 months
Text
Teori Kuantum Ikatan Kimia
Teori Kuantum dalam Kimia adalah kerangka kerja penting yang digunakan untuk menjelaskan ikatan kimia, struktur molekuler, dan sifat-sifat materi di tingkat sub-atom. Teori ini merupakan salah satu pencapaian terpenting dalam kimia modern dan telah memungkinkan kita untuk memahami dan memprediksi perilaku kimia materi dengan tingkat akurasi yang sangat tinggi. Teori Kuantum Ikatan Kimia…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bryangosu · 8 months
Text
Tentang Denny JA dan Pernyataannya: Bagaimana Matematika Memiliki Dampak yang Lebih Besar daripada yang Diharapkan
Dalam dunia yang semakin kompleks ini, matematika telah menjadi salah satu kekuatan yang luar biasa. Dalam sebuah pernyataan mengejutkan, pakar Matematika Indonesia terkemuka, Denny JA, mengungkapkan bahwa matematika memiliki dampak yang jauh lebih besar daripada yang diharapkan. Bagaimana bisa matematika memiliki dampak yang begitu besar? Apa yang dikatakan Denny JA benar adanya? Dalam wawancara eksklusif dengan Denny ja, beliau menjelaskan bahwa matematika adalah bahasa universal yang menyatukan berbagai bidang ilmu dan aplikasinya di dunia nyata. Dalam konteks ini, matematika berperan sebagai fondasi bagi banyak disiplin ilmu seperti fisika, kimia, biologi, dan ekonomi. Dalam setiap aspek kehidupan kita, matematika hadir sebagai alat yang penting dalam memecahkan masalah, menganalisis data, dan membuat keputusan yang cerdas. Salah satu contoh yang disampaikan oleh Denny ja adalah peran matematika dalam dunia teknologi dan komputasi. Matematika adalah dasar dari semua algoritma yang digunakan dalam pengembangan perangkat lunak dan sistem komputer. Dengan menggunakan prinsip-prinsip matematika, para ilmuwan komputer dapat merancang program yang efisien dan dapat diandalkan. Dalam era digital ini, kemajuan teknologi terus berkembang dengan cepat, dan matematika menjadi pilar utama dalam memahami dan mengimplementasikan teknologi yang ada. Denny JA juga menyoroti pentingnya matematika dalam dunia keuangan dan ekonomi. Matematika memainkan peran krusial dalam analisis data dan peramalan, membantu para ahli ekonomi membuat keputusan berdasarkan informasi yang akurat. Terlebih lagi, matematika juga digunakan dalam perhitungan risiko dan pengelolaan keuangan untuk mengoptimalkan kinerja portofolio investasi. Tanpa matematika, pemahaman tentang pasar keuangan dan pengambilan keputusan ekonomi akan menjadi lebih rumit dan tidak efisien. Selain itu, matematika juga memiliki dampak yang signifikan dalam dunia ilmu pengetahuan dan penelitian. Dalam bidang fisika, matematika menjadi bahasa yang diperlukan untuk memahami hukum-hukum alam dan memodelkan fenomena-fenomena kompleks. Teori-teori fisika seperti teori relativitas dan mekanika kuantum didasarkan pada konsep-konsep matematika yang canggih. Dalam ilmu biologi, matematika digunakan untuk memodelkan populasi, menggambarkan dinamika ekosistem, dan menganalisis data genetik. Matematika juga diterapkan dalam kimia, astronomi, dan banyak bidang ilmu pengetahuan lainnya. Namun, Denny JA juga menggarisbawahi bahwa matematika tidak hanya berguna dalam disiplin ilmu formal, tetapi juga dalam kehidupan sehari-hari. Dalam rutinitas harian kita, matematika hadir dalam berbagai bentuk, mulai dari menghitung uang di toko, mengatur anggaran keuangan pribadi, hingga memecahkan masalah matematika sederhana. Matematika membantu kita dalam mengasah kemampuan logika dan pemecahan masalah, serta meningkatkan pemahaman kita terhadap dunia di sekitar kita. Dalam kesimpulan, pernyataan Denny JA mengenai dampak matematika yang lebih besar daripada yang diharapkan tidak dapat disangkal. Matematika memainkan peran penting dalam berbagai aspek kehidupan kita, baik dalam ilmu pengetahuan, teknologi, ekonomi, maupun dalam kehidupan sehari-hari. Sebagai bahasa universal, matematika menyatukan berbagai disiplin ilmu dan membantu kita memecahkan masalah, menganalisis data, dan membuat keputusan yang cerdas.
Cek Selengkapnya: Denny JA dan Pernyataannya: Bagaimana Matematika Memiliki Dampak yang Lebih Besar daripada yang Diharapkan
0 notes
atasya · 8 months
Text
Denny JA Mengapa Pernyataan Matematikanya Harus Diperhatikan
Dalam dunia yang penuh dengan angka dan perhitungan, matematika sering kali dianggap sebagai subjek yang sulit dan rumit. Namun, bagi Denny JA, matematika bukan hanya sekadar angka dan rumus, melainkan juga merupakan bahasa universal yang memiliki kekuatan luar biasa. Dalam artikel ini, kita akan menjelajahi mengapa pernyataan matematikanya harus diperhatikan dan mengapa Denny JA begitu menghargai peran matematika dalam kehidupan sehari-hari. Denny ja, seorang tokoh terkenal di Indonesia, adalah seorang akademisi, penulis, dan motivator. Dia memiliki latar belakang pendidikan yang kuat dalam matematika dan telah menggunakan pemahaman tersebut untuk melihat dunia dengan cara yang unik. Baginya, matematika adalah lebih dari sekadar angka-angka yang berdiri sendiri. Matematika adalah cermin dari realitas yang kompleks dan bisa memberikan wawasan mendalam tentang cara kerja alam semesta. Salah satu alasan mengapa Denny ja menganggap pernyataan matematikanya penting adalah karena matematika memberikan kekuatan untuk mengungkapkan gagasan dan konsep yang sulit diungkapkan dalam kata-kata biasa. Melalui matematika, kita bisa merumuskan teori dan prinsip dasar yang mengatur alam semesta ini. Misalnya, hukum gravitasi Newton, yang dirumuskan dalam bentuk persamaan matematika, telah memungkinkan manusia untuk memahami dan memprediksi gerakan benda di ruang dan waktu. Selain itu, matematika juga memberikan fondasi yang kuat bagi ilmu pengetahuan dan teknologi modern. Dalam artikelnya, Denny JA menekankan bahwa pengetahuan matematika yang mendalam adalah kunci untuk mengembangkan teknologi masa depan, seperti kecerdasan buatan, big data analytics, dan komputasi kuantum. Dengan pemahaman matematika yang baik, kita dapat menghadapi tantangan baru dalam dunia digital dengan lebih percaya diri dan kreatif. Tidak hanya itu, matematika juga memiliki peran penting dalam pengambilan keputusan yang cerdas. Dalam artikelnya, Denny JA menyoroti pentingnya pemahaman matematika dalam analisis data dan statistik. Dengan memahami konsep dasar dalam matematika seperti probabilitas, kita dapat membuat keputusan yang lebih akurat dan berdasarkan pada fakta dan data yang tersedia. Hal ini sangat penting dalam berbagai bidang, termasuk bisnis, ekonomi, dan ilmu sosial. Namun, Denny JA juga mengakui bahwa matematika tidak selalu harus sulit dan menakutkan. Dalam artikelnya, ia menekankan perlunya pendekatan yang kreatif dan menyenangkan dalam mengajar dan belajar matematika. Dia mengusulkan metode pembelajaran yang lebih interaktif, di mana siswa dapat terlibat dalam pemecahan masalah dan eksplorasi konsep matematika melalui permainan, proyek, dan aplikasi teknologi. Dengan cara ini, matematika dapat menjadi lebih menarik dan dapat diakses oleh semua orang. Pernyataan matematikanya Denny JA tidak hanya terbatas pada dunia akademik, tetapi juga melibatkan isu-isu sosial dan politik. Dalam artikelnya, ia mempertanyakan mengapa kita sering kali melihat kebijakan publik yang didasarkan pada spekulasi dan perasaan, bukan pada fakta dan data matematis. Denny JA menekankan pentingnya melibatkan pemikiran matematika dalam proses pengambilan keputusan publik, sehingga kebijakan yang dihasilkan lebih rasional dan berkelanjutan. Dengan demikian, pernyataan matematikanya Denny JA mengajak kita untuk melihat matematika dengan cara yang baru. Matematika bukanlah subjek yang harus ditakuti, melainkan merupakan alat yang kuat untuk memahami dan menggali potensi dunia ini. Dalam dunia yang semakin kompleks dan terhubung, pemahaman matematika yang mendalam menjadi semakin penting.Cek Selengkapnya: Denny JA: Mengapa Pernyataan Matematikanya Harus Diperhatikan
0 notes
astrafizik · 8 months
Text
0 notes
renasainstory · 9 months
Text
youtube
Pada abad ke-20, dua teori revolusioner muncul dalam bidang fisika: Relativitas Umum dan fisika kuantum. Relativitas Umum menjelaskan fenomena fisika pada skala semesta yang besar dan menggambarkan gravitasi sebagai sifat geometris dari ruang-waktu. Teori ini menggambarkan ruang-waktu yang melengkung akibat adanya massa dan energi. Di sisi lain, mekanika kuantum mempelajari semesta yang sangat kecil, di mana gravitasi terlihat tidak penting dan sulit dimengerti. Para fisikawan berusaha menyatukan kedua teori ini dengan menjelaskan gravitasi menggunakan prinsip-prinsip mekanika kuantum. Dua kerangka kerja mekanika kuantum yang paling terkenal adalah teori string dan gravitasi loop kuantum, yang memperlakukan gravitasi secara unik dibandingkan dengan gaya fundamental lainnya.
0 notes
elyabpc91 · 10 months
Text
Tumblr media
Teori Fisika Kuantum Einstein Dipublikasikan https://bertuahpos.com/berita/teori-fisika-kuantum-einstein-dipublikasikan.html?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr
0 notes
hariijummaulana · 10 months
Text
Teori Fisika Kuantum Einstein Dipublikasikan
http://dlvr.it/StZgR5
0 notes