Tumgik
#Sokak köpekleri
kendimlesworld · 4 months
Text
Belki yarın ölmüş olurum...
14 notes · View notes
Aslında bütün işletmeler artan yemeklerini, sokaktaki hayvanlar için dağıtsa, hem israf olmasa, hem bütün canların karnı doysa... 
 Aslında marangoz ve benzeri işletmeler, artan malzemelerden hayvanlar için yuva yapıp dağıtsa, hiç biri soğukta açıkta kalmasa...
Aslında herkes çok soğukta ayazda, geçici de olsa, alabileceği canı eve alsa, olabileceği cana yuva olsa, hiç biri ıslanmasa üşümese hastalanmasa soğuktan donmasa, bütün canların sıcak güvenli konforlu sevgi dolu, karınlarının hep tok olduğu bir yuvası olsa...
5 notes · View notes
tarimormanhaber · 2 years
Text
Köpek Haritası Olan Havrita Uygulaması Tartışması Büyüyor: Köpekler Uygulamadan İşaretlenerek mi Öldürülüyor?
Köpek Haritası Olan Havrita Uygulaması Tartışması Büyüyor: Köpekler Uygulamadan İşaretlenerek mi Öldürülüyor?
Sokak köpeklerinin harita üzerinde yerini gösteren internet uygulaması Havrita’ya hayvanları hedef gösterdiği ve ölümlerine sebebiyet verdiği gerekçesiyle sosyal medya üzerinden tepki yağdı. Havrita-Başıboş Köpek Haritasının sözcüsü Avukat Devrim Koçak ise Havritanın Burada köpekler gösterilmiş gidin zarar verin gibi bir çağrısı, misyonu olmadığını söyledi. Koçak, Bir müptezel köpeğe kötülük…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gazetelinkmedya · 2 years
Text
Erhan CEYLAN: Namuslular... Namussuzlar
Erhan CEYLAN: Namuslular… Namussuzlar
Namuslular… Namussuzlar Erhan CEYLAN yazdı: Resmi İdeoloji’nin Haklar Mücadelesi üzerine inşa ettiği algoritma, adına toplum dediğimiz, birbiri üzerine bindirilmiş insan sürülerinin çoğu zaman algısal tepkileri üzerinden şekillenir. Böyle olduğu içindir ki, yönetenler, karar alırken, bunları icra ederken, problemin çeşidine boyutlarına ve çözümü sürecinde kimin müdahil olacağına göre pozisyon…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
fedyazai · 2 years
Text
Dedektiflik Ajansında Bir Gün - Part 1 Türkçe Çeviri
Tumblr media
“Kunikida, Silahlı Dedektif Ajansı nasıl kuruldu ya?”
Kafede oturan, Junichiro Tanizaki meraklı bir şekilde kafasını eğdi. Masanın diğer tarafında oturan uzun boylu adam zaten çatılmış olan kaşlarını daha da çatarak son derece ciddi bir şekilde cevap verdi, “Onu da mı bilmiyorsun?”
“Hayır, Bilmiyorum… üzgünüm.”
Gece vaktiydi. Kafenin arkasında yer alan dar masada iki adam karşılıklı oturuyordu. Masanın ortasında ikisi için susamlı dango ve houjicha (kavrulmuş yeşil çay) vardı. İki adamın da yüzleri gergindi. Onları gören bir yabancı istemsizce bir kez daha bakardı ancak onlar gece geç saatte yapılan bir toplantının ortasında olan Silahlı Dedektiflik Ajansı’ndan iki ajandı. İlginç bir şekilde eski tarzda dizayn edilmiş bu çayevi, Dedektif Ajansının da yer aldığı binanın giriş katında olan Uzumaki Kafeydi.
“Burada çalışıyorum ama başlangıcını bile bilmiyorum. Sen biliyor musun Kunikida?
“Tabii ki biliyorum.” Tanizaki’nin karşısında oturan Doppo Kunikida başıyla onayladı.
“Bileceğini biliyordum,” dedi Tanizaki gülümseyerek.
“Ama sadece bir fikrim var.”
“Bir fikir mi?”
“Evet, ama dolaylı olarak duydum. Ajans aşağı yukarı on yıl önce başkan tarafından kuruldu. Diyorlar ki, o vakitlerde bir olay olmuş ve sonrasında ajans kurulmuş.”
Tanizaki başını aşağı yukarı salladı. “Anlıyorum. Sen, ah… sadece bir fikir diyorsun?”
“Yani yalan söylemiyormuşum değil mi? Detaylar hakkında daha fazla bir bilgim yok. Bir kez daha sorabilme şansım olmadı. Neden başkana kendin sormuyorsun?
Tanizaki biraz panikledi. “B-ben mi? Olmaz. Ajansta hala önemsiz biriyim.”
“Rütbeyle alakası yok. Başkan bu tarz sırlar saklayacak biri değil.”
“Ama, yani, çok gergin olurum… Sinirlendiğinde başkanın gözlerini gördün mü? Demiri delebilir. Büyük ihtimalle küçük bir kızı bile ağlatabilir.”
“Doğru.” Kunikida başıyla onayladı. “Başkan bütün dövüş sanatlarında usta. Ajansı kurduğundan beri birçok kötülüğün ve kumpasın kökünü kazıdı. Diğerlerinden üstün biri. Bir tek bakışı küçük kızların gözlerinden kan fışkırarak ani bir şekilde ölmelerine sebebiyet verebilir. Ani bir şekilde.” Kunikida vurgulamak için tekrarladı.
“Kulağa lanet gibi geliyor.” Dedi Tanizaki.
“Ve işte bu yüzden o başkan. Peki neden ajansın kuruluşunu öğrenmek istedin? Hayır, demek istediğim- işverenin hakkında merakını tamamen anlıyorum ama neden şimdi?”
“Yani, aslında…” Tanizaki çayından bir yudum alırken konuşmaya başladı, ama belli ki çay hala çok sıcaktı. Dilini dışarı çıkarıp “Ah!” diye bağırdıktan sonra konuşmaya devam etti. “Çünkü Dazai bana sordu.”
“Dazai?” Kunikida’nın yüzündeki ifade hızlıca gerildi.
“Evet, o yüzden-”
“Dur orada. Bekle. Sakinleşmem için bana bir dakika ver.” Kunikida durması için Tanizaki’ye eliyle sinyal verdi. “Son zamanlarda onun adını duyduğumda karnıma stres sebepli ağrılar giriyor. Yakınlarda olduğunu hissettiğimde gözlerimde siyah-beyaz ışıklar belirmesine neden oluyor. Bu doğal bir tehlike uyarısı, bu yüzden rahatlamam için bana sadece birkaç saniye ver.”
“B-bu korkunç… Ama nasıl hissettiğini anlıyorum…” Tanizaki’nin yüz ifadesi saf bir acımaya döndü.
“Bu ajansta o iş yaramaz serseri Dazai’yi kontrol edebilen tek kişiyim. Tabii, onu kimse tam olarak kontrol edemez ama… başkan benden onu kontrol altında tutup yönlendirmemi istedi. Başka bir deyişle, başkan bana güveniyor, bu yüzden bu görevimi terk edem-“
Kunikida konuşmasını aniden kesti. Tavana baktı sonra da gözlerini ovdu. “Hımm…?” diye sorguladı. “Aniden ışık farklı gözüktü, sanki titriyor gibiydi…”
Tanizaki merakla ışıklara baktı ama en ufak bir tuhaflık yoktu.
“Burada ben giriyorum! ♪”
“Aaaaa!” Kunikida’nın sandalyesi sesli bir şekilde takırdadı.
Girişin yanında siyah dağınık saçlı uzun bir adam duruyordu. Sağ elinde karton çanta sallanırken haki renkli paltoya sarılmış sırık vücudunu kafenin girişine yaslamıştı.
Bu Osamu Dazai idi- diğer ikisi gibi Silahlı Dedektif Ajansı üyesiydi. “Ah, Kunikida’nın tatlı çığlıklarını duymaktan asla sıkılmıyorum. Ömrünün kısaldığını neredeyse gözlerimle görebiliyorum. Oh madam, her zamanki gibi siyah çay içeceğim.”
Orta yaşlı kafe sahibi kafasını arkadan uzattı. “Oh, Dazai!  Görüyorum ki her zamanki gibi yakışıklısın!” diye seslendi.
“O sizin güzelliğiniz madam!” Dazai iltifatı elini sallayarak cevapladı sonra da Kunikida’nın hemen yanına oturdu. Zaten daracık olan masa iyice dolmuştu.
“Dazai… Burada ne yapıyorsun?” Kunikida, yaralı bir hayvan, karşısındaki düşmanını tehdit edermişçesine hırıltıyla sordu.
“Ha? Tabii ki ömründen birkaç sene daha eksiltmek için geld-”
Kunikida, Dazai cümlesini bitiremeden elleriyle Dazai’nin boynunu kavradı ve onu sert bir şekilde salladı.
“Senin yüzünden daha ne kadar çile çekmem gerekiyor? Ne zaman… bitecek… bu çile…?!”
“Wa-ha-ha-ha!” Dazai sallanırken kıkırdadı.
“H-hadi ama, sakinleşin, siz ikiniz. Toplum içindeyiz.”
Tanizaki’nin gözleri huzursuzca mekânı kolaçan etti. Halbuki bu kafe dedektif ajansıyla aynı binadaydı. Dolayısıyla Dazai’nin egzantrik davranışları ve Kunikida’nın bağırışları hem kafe sahibi hem de müşteriler için yeni değildi. Herkes sanki okul bahçesinde kavga eden iki kardeşi izliyormuşçasına sıcak bakışlarla onları izliyordu.
Müşterilerin bakışlarını üzerinde hissedince Tanizaki kendini gülümsemek için zorladı. Başka çaresi yoktu. Kunikida, Dazai’yi sallamaya, Dazai de bundan zevk almaya devam ediyordu.
“Aşırı gevşeksin! Gece vakti buraya gelmeye nasıl cüret edersin! Bütün gün neredeydin?! Kesin birilerini rahatsız ediyordun. Arkanı kim toparlıyor, senin için kim özür diliyor sanıyorsun?!”
“Oh, belli ki se-”
“O cümleyi bitirmene hayatta izin vermem!”
Kunikida, Dazai’nin boynunu büktü ve hafif bir çıt sesi geldi. Dazai’nin yüz ifadesi sadece tek bir şekilde ifade edilebilirdi; saf mutluluk.
“Mm, neyse..” Tanizaki konuştu. “Ben de tam Kunikida’ya önceki konuşmamızdan bahsediyordum. Silahlı Dedektif Ajansının nasıl ortaya çıktığını sormuştun ya.”
“Ne?” Kunikida, Dazai’ye şüpheli bir bakış attı.
“Evet~.” Dazai bir taraftan boynunu eski haline getirirken çatırtı sesleri geldi. 
“Bugün öğlen Tanizaki’yle buluşmuştuk.”
“Nerede?”
“Barda.”
Saniyeler ilerledikçe aşamalı bir şekilde Kunikida’nın yüz ifadesi vücudu yavaşça zehirlenen bir hastanınkine döndü.
“Bugün işi astığında bir yerlerde içtiğini zaten tahmin etmiştim orası tamam. Öfkemi sonraya saklayacağım. Lakin Tanizaki, Senin barda ne işin vardı? Sen de işi astığını söyleme bana? Eminim ki on sekiz yaşındaki bir genç içmek için işi asmıyordur. Birçok araştırma ve veri, reşit olmayanların içki içmesinin negatif etkileri olduğunu gösteriyor ve içkinin testosteron salınımını etkilediği ortaya çıktı. Bunları göz önüne almasan bile eğer şimdi içmeye başlarsan beynin şununki gibi lapaya döner!” Kunikida sertçe yanında oturan Dazai’yi işaret etti.
“Bana Lapa Beyin diyebilirsin.” Dazai hızlıca kafasını aşağı indirdi ve eğilerek selam verdi.
“H-hayır yanlış anladın!” Tanizaki telaşla ellerini salladı. “İş için oradaydım. Bara gitmem söylendi, ben de gittim, orada Dazai’yle karşılaştım ve-”
“Evet~. İyi ki karşılaştık!”
“Ne…? Yani oraya iş için mi gittin? Ne hikmetse Dazai’nin de bulunduğu bara? …bunun bir rastlantı olduğuna inanmakta zorlanıyorum …bu demek oluyor ki Dazai onunla orada buluşmanı istedi. Hesabı ödemen için mi çağırdı? Ya da olay çıkardı da senden bir şey yapmanı istedi…?”
Kunikida kendini durdurdu. Yüzü bembeyaz kesildi ve öne doğru belden eğildi.
“S-sakın bana… tam tersi olduğunu söyleme? Daha başka sorunlar mı çıkardı? Olay bu mu?”
“Üzgünüm Kunikida.” Tanizaki bakışlarını mahcubiyetle yere indirdi.
“Şşş, çok önemli bir şey değildi. Özellikle yiyecek gibi bakacak kadar.” Dazai neşeyle yandan sırıttı. “Tek yaptığım içmek ve bardaki dostlarla birlikte eğlenmek, konuşmak, hikayelerini dinlemek ve eve gitmekti. Yemin ederim… Oh ve bir ara işe bomba karıştı falan.”
“…”
Sessizce oturduğu yerden Kunikida’nın vücudu yavaşça ileri geri sallanmaya başladı.
“…Kunikida?” Tanizaki endişeyle Kunikida’ya seslendi.
“Ben.. birkaç saniyeliğini bilincimi kaybetmişim,” Kunikida bütün kuvveti vücudunu terk etmişçesine başını kaldırırken konuştu. “Bomba..? Tanizaki, niye buluşmamızın başında bir şey söylemedin? Bombayı kim koydu? Şehir polisi herhangi bir şey yaptı mı? Askeri polisin bomba imha ekibi olaya müdahale etti mi? Bombaya ne oldu?”
“İşte burada!” Dazai karton çantayı pat diye masanın üstüne koydu.
“Aaaaaaaahhh!” Kunikida irkilerek geriye zıpladı, sandalyesiyle birlikte arkaya devrildi.
“Korkma. Gerçek gibi gözükse de sahte bir bomba.” Dazai omuz silkti. “Kısa keseceğim. Bu bomba anonim bir kişiden benim genelde takıldığım yere şahsıma gönderilmişti. Paketi açtım ve içinde bunu buldum. Tam açtığım sırada fünye yerinden çıktı. En ufak bir hareket patlamasına neden olabilirdi bu yüzden de şehir polisine ve dedektif ajansına gerektiği gibi haber verildi.”
“Bu yüzden oraya gönderildim,” dedi Tanizaki.
“Aklım almıyor, her seferinde… nasıl kendini bu tarz saçmalıklara sokmayı başarıyorsun?”
Kunikida’nın suratı zehirli bir mantar yemişçesine kederle buruşmuştu.
“Yaa, hadi ama, yalnızca sahte bir şey.”  Tam o sırada Dazai’nin sipariş verdiği çay masaya getirilmişti. Yudumlamadan önce Dazai sırıtarak çaya birkaç küp şeker attı. Hemen ardından konuştu “Bu bombanın içinde patlayıcı olmayan bir geri sayım sayacı olduğu ortaya çıktı. Sadece bir replika. Birileri benimle oyun oynamış. Her neyse zaten faille de konuştum, sıkıntı yok.”
“Tutuklandılar mı?
“Evet~. Bombayı açtığımda içinde ‘Gözlerin yalnızca ve yalnızca bana baksın.’ yazan bir kağıt parçası buldum. Meğerse, bu bir kadının bana saplantılı olduğunu söylemesinin kendine has ama ekstrem bir yoluymuş. Kim olabileceğine dair birkaç tahminim vardı, ben de onları faili bulana kadar tek tek aradım. İyi bir azar çektikten sonra ikimiz arasındaki şeyin yürümeyeceğine onu ikna ettim. Üstelik eğer her gün bomba göndermeye devam etseydi barda keyif çatamazdım.”
O anda, yüzünde tam anlamıyla bitmişliğin resmi olan Kunikida, Dazai’ye uzun uzun baktı.
“…Anlıyorum.”
Kısa bir cevaptı ama yüzündeki ifade esasen şöyle diyordu: “Senin gibi birinin neden kadınlar arasında bu kadar popüler olduğuna akıl sır erdiremiyorum.”
“Ve sonra olay yerine gelen polislerden biri bana gelip şöyle dedi ‘Silahlı Dedektif Ajansının şehri güvenli tutmak için uğraşları sayesinde biz de işimizi düzgünce yapabiliyoruz.’ ya da o tarz bir şey. Yani demek istediğim bu çok tuhaf değil mi?”
“Oh?” Kunikida’nın tek kaşı havaya kalktı. “Yani, bu iyi değil mi… gördüğün her kızla yarım yamalak flörtleşmen yüzünden polisin bomba ihbarı alması ama buna karşın seni tekmelememeyi seçmesi göz önüne alındığında şikayet edecek durumda olduğunu sanmıyorum. Bütün kadınlar için bir tehditsin!” Dazai’nin sandalyesine tekme atarken Kunikida bağırdı.
Tumblr media
“Ama kesinlikle iyi bir şey bu,” Tanizaki gergin bir gülümsemeyle konuştu. “Bir tarafım tatmin olsa da diğer tarafım şüpheye düştü. Demek istediğim, huzur içinde çalışabilmeleri için vatandaşları korumak polisin işi, değil mi? Bu da başkanın neden polis için faydalı olacak bir işletme kurduğu konusunda düşünmeme neden oldu.”
“Ve bu da bugün barda konuştuğumuz mesele.” Dazai bir gülümsemeyle ekledi.
“Anlıyorum.” Kunikida kollarını kavuşturdu. “Bu iş beraberinde tehlikeyi de getiriyor. Bir ajans kurmak öylesine gerçekleştirebileceğin bir şey değil. Ama malumunuz başkanımız insanlık ve adalet adamı. Bütün ülkeyi dolaşsan da onun kadar bu göreve layık birini bulamazsın. Ben ajansın kuruluşunun tanrının ilahi takdiri olduğuna inanıyorum.”
Kunikida çayından bir yudum aldı sonra da kaşlarını çatarak Dazai’ye yandan bir bakış attı.
“Dedektif Ajansı demişken,” Kunikida asidik bir tonla konuştu, “Bir şey hatırladım -Dazai, o çocuğa ne oldu?”
“Hangi çocuk?”
“Dün yanına aldığın evsiz çocuk,” bardağını masaya koyarken Kunikida cevapladı, “Ajansa almak istediğini söylemiştin. Ciddi miydin? Çünkü bu normal bir insanın yapacağı bir şey değil. Tek mesele yabancı olması da değil aynı zamanda çok tehlikeli bir yeteneği var ve etraftakilere vahşi bir tehlike oluşturmak için yaratılmış. Ve sen ajansın onu işe almasını mı istiyorsun?”
“Heh-heh-heh. Çok ciddiyim. Hatta bugün buraya o yüzden geldim. Ah, sabırsızlandım.”
“Oh, bunu duymuştum,” Tanizaki sandalyesinden ileri yaslandı. “Bu siz insan yiyen kaplanı yakalamaya çalışırken aslen sokak çocuğu olup yeteneği kaplana dönüşmek olan kişi hakkında değil mi? Böyle akıl almaz bir dosyayı, bir günden kısa sürede ve yetenek kullanıcısını olaysız bir şekilde yakalayarak çözebilmenize inanamıyorum. Boşuna ajansın en iyi ikilisi olarak tanınmıyorsunuz.”
“Oh, dur. Beni utandırıyorsun.”
“Biz bir ‘ikili’ değiliz.”
Dazai ve Kunikida aynı anda konuştu.
Oysa, meselenin aslı şuydu ki, söz konusu zor dosyalar olunca bunları çözmekte en yetenekli ikili onlardı ve Dazai’nin iki yıl önce ajansa katılmasından beri en zor davaları kırma rekoruyla övünülürlerdi. Onların kişiliklerini veya ne kadar anlaşamadıklarını bilmeyen üçüncü kişiler sıklıkla ne kadar mükemmel bir çift olduklarını düşünürdü. Cehalet mutluluktur.
“Ne olursa olsun..” Kunikida, Dazai’ye tersçe baktı. “Bu fikre karşıyım, ama bu konuda ciddiysen başkanla konuşman gerekiyor. Eğer onaylarsa bu konuda bir kelime daha etmem.”
“Çoktan konuştum,” Dazai gülümseyerek cevapladı. “Benden giriş sınavı hazırlamamı istedi.”
“Gerçekten mi? Sana izin verdiğini mi söylüyorsun?” Tanizaki sordu.
“Evet~. Tek bir sorun var…” Dazai baş parmağını derin bir düşünce içeresindeymişçesine dudağına götürdü. “Atsushi’ye giriş sınavı için ne yaptıracağımı planlamadım. Bu derece önemli bir konu hakkında tek başıma karar veremem. Değil mi, ortak?”
Dazai, cümlesini bitirdiği gibi Kunikida’ya muzip bir gülüş attı.
“Tabii ki.” Kunikida huysuz bir şekilde kollarını kavuşturdu. “Giriş sınavı çok önemli bir ritüel, kişinin ajansla olan uyumunu ve ruhunun doğruluğunu ölçen bir test. Dahası, bu yeni gelen kişi yerli halk için bir tehdit. Tek bir yanlış hareket,  ajansın illegal bir şekilde vahşi bir canavar barındırmakla suçlanmasına neden olabilir. Başkan izin verdiyse seninle tartışamam ama bu sınav hakkında her zamankinden daha dikkatli olmalıyız. Ortaya, götünden uydurduğun saçma salak bir fikir atmana izin veremem.”
“O zaman her şey tamam.” Dazai keyifle çayından kalanı kafasına dikerken cevapladı. “Hadi gidelim. Çoktan herkesi ajansın konferans salonuna çağırdım.”
“…Ne için?” Kunikida sıkılmış bir şekilde sordu.
“Söylediğin şeye başlamak için.” Dazai herkesin dikkatini çekmek için işaret parmağını uzattı ve sırıttı. “Patronun emirleri. Yeni üyemizin -yeni parlayan yıldızımızın- ajans için ne yapabileceğine karar vermek için herkesin fikrine ihtiyacımız var.”
Dazai derin bir nefes aldı ve açıkladı:
“İlk giriş sınavı provası başlasın!”
Silahlı Dedektiflik Ajansı yetenek kullanıcılarından oluşan özel bir kuruluştu. Ofiste müvekkillerin dosyalarını çözen dedektifler; bilgi toplamayla, müvekkille iletişimle ve muhasebeden sorumlu ofis çalışanları bulunmaktaydı. Belirli bir sayıda çalışan olmasa da genelde çalışanlar, başkan da dahil olmak üzere bir düzine kişiden oluşurdu.
Neredeyse bütün dedektiflerin yeteneği bulunmaktaydı.
Yetenek Kullanıcısı: Junichiro Tanizaki            Yeteneği: Nazlı Kar
Yetenek Kullanıcısı: Doppo Kunikida              Yeteneği: Yalnız Şair
Yetenek Kullanıcısı: Osamu Dazai                   Yeteneği: İnsanlığımı Yitirirken
Diğer üyeler de iş içerisinde kullandıkları kendine has yeteneklere sahipti. Gündüzleri; devlete bağlı polis -geceleri; yeraltı oluşumlarının kontrolü altında bulunan şehirde, Silahlı Dedektiflik Ajansı bu iki vakit arasında yer alan alacakaranlığı gözeten çeşitli yetenek kullanıcılarını barındıran bir kuruluştu.
Ajans on yıldan fazla bir süre önce, başkanın bir yetenek kullanıcısı ile tanışmasıyla kurulmuştu. Ama bu başka bir zamanın hikayesi.
Bu Silahlı Dedektiflik Ajansının yeni üyesi ve bu işe uygun olup olmadığını belirleyen giriş sınavını anlatan bir hikaye.
Atsushi Nakajima- işe kabulünden bir gece önce.
...
6 notes · View notes
turkudostu61 · 2 years
Text
Tumblr media
0 notes
dogtrainingblogs · 2 years
Text
Doğal İnsan Kaşları Olan Sokak Köpekleri Sonsuza Kadar Yuva Buluyor
Doğal İnsan Kaşları Olan Sokak Köpekleri Sonsuza Kadar Yuva Buluyor
Bazı insanlar mükemmel şekilli kaşlara sahip olduklarından emin olmak için çok zaman harcarlar. Ancak kurtarma köpeği Betty için güzel kaşları hiç de fazla bakım gerektirmez. İlk bakışta sahte görünebilirler ama aslında o öyle doğdu. Ne yazık ki, olağandışı görünümü nedeniyle ilk ebeveynleri tarafından reddedildi, ancak o zamandan beri çok büyüdü ve güzel rengini benimsedi. Betty henüz beş…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
zamanigelmeyensaman · 2 months
Text
Seçim yaklaşıyor her yer ilan, bayrak, afiş ve bunlara giden onca para. Çevre kirliliği de cabası. Sen dükkanın için ufacık bi afiş yaptırsan en az 200 300 lira isterler ama bu seçim afişleri kocaman ve yüzlerce. Hayır için yapılmıyor heralde halkın parasıyla yapılıyor. O halk ki çöpten ekmek toplayanlarında hakkı ve 12 saat ayakta çalışıp 2 saat otobüsle evine gitmeye çalışanında. Benim çok zoruma gidiyor insanların bu kadar cahil olması. Kaldırım bile olmayan yerlere yüzme havuzu yaptık diye övünen insanları gördükçe insanlığımdan utanıyorum. Sokak köpekleri birine saldırınca kesin bi şey yapmıştır diye köpeği savunup onların sokakta yaşamasını isteyenlerin o köpekler açlıktan birbirini boğarken kör numarası yapması içimi acıtıyor. Daha çok şey var da neyse
32 notes · View notes
silentnotes · 4 months
Text
Tumblr media Tumblr media
yan bahçede horoz kendi bahçemizde kediler 🫶🏼 sokak köpekleri hariç her şeye okeyim
21 notes · View notes
yokolmusluklar · 3 months
Text
Ne kimsem var, ne adım. Sorsan tanıyanım çıkmaz koca şehirde. Beni bir bu şehrin puslu sokakları tanır. Kimsesiz sokak kedileri, hırçın köpekleri tanır. Bu şehrin kaldırımları bilir en çok beni. Kaldırım diplerindeki izmaritlere sorsan dökülürler hemen, dudaklarımdan çıkamayan sözcükleri. Bu şehrin havası bilir beni. En yakın münasebetim kendisiyledir. Zira burnumdan tüten dumanı hapseder. İçimi en çok da o bilir aslında. Beni bu koca kalabalıklar şehrinde bir yalnızlıklar bilir. Bir de iki gözümün yaşı, sen.
7 notes · View notes
delitay · 4 months
Text
Tumblr media
Bursa'da ilginç bir pankart:
"BAŞI BOŞ SOKAK KÖPEKLERİ TOPLATILSIN"
😁
9 notes · View notes
veganlogicdinamo · 9 months
Text
YASAYI ÇİĞNEYEN İKTİDAR, KATLİAM ÇAĞRISI YAPAN YAZAR
İstanbul Valisi Davut Gül’ün sokak hayvanları ile ilgili beyanatı yürürlükteki 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırı! Bu şekilde konuşmasının ardında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 23.12.2021’de verdiği yasaya aykırı talimat var!
Türkiye’deki hukuksuzluk ortamında yıllardır birtakım oluşumlar, iktidara yakın troller, bazı FETÖcüler ve yandaş medya eliyle sokak köpekleri şeytanlaştırılırken Dikgazete yazarı Ömür Çelikdönmez’den korkunç bir öneri geldi. “İsviçreliler kediköpek etine bayılıyor! Sahipsiz sokak hayvanları ihraç edilebilir!” diye yazarak milyarlarca gelir elde edilebileceğinden söz etti. Sokak hayvanlarının yaşamına kasteden bu ifadeler suçtur!
13 notes · View notes
hamitbyd-blog · 6 months
Text
Sokak köpekleri için Tarkan çiftlik satın almış...
İlk önce türbanlı bacılarımıza sokakta saldıran, tasmasız İtleri toplayıp oraya koyun bence...✋🏻
14 notes · View notes
kurbaga · 6 months
Text
seçimler geldikçe yine sokak köpekleri gündeme gelir avrupa sistemi canım barınak lazım cart curt denir kamyonlara toplayıp ya öldürürler ya kendi başlarına ölsünler diye şehirdışına topluca atarlar sonraki seçime belki hayvan hakları yasası falan gündeme gelir peygamber kedi severmiş bizde hayvan sevgisi allahtan gelir istanbul kedi şehri zaten türkler abi çok hayvansever böyle sik gibi yaşar gideriz
11 notes · View notes
pxinboi · 16 days
Text
kafamın icindekiler susmuyo bari siz susun ya sokak köpekleri😔
2 notes · View notes
akca · 1 year
Text
Sokak köpekleri ne zaman toplatılıcak ya sitede çok ses var
14 notes · View notes