Tumgik
#üşüyorlar
semosposts · 4 months
Text
çok kalabalık. ağlıyorlar. bazıları aralarında şaka yapıp alttan gülüyor. gökyüzünden pamuk yağıyor. şok. tişörtle geleni var. manyak herhalde. afallamış beyaz yüzler. göz altlarında geceyi taşıyanlar. sırt çantaları, üniformalar, hastane kartları, atılamayan adımlar, söylenemeyen sözler, morg. kefene sarılıyor. bembeyaz, 17 yaşında. üşüyorlar, yerler ıslak, herkes çamur. kimse gitmiyor. içleri yanan kimse gitmiyor. düşünüyorum. ölsem, bu kadar kalabalık olur muydu cenazem? gelir miydiler benim için? ölümüm inletir miydi içlerindeki sevgiyi? merak ediyorum, kar benim için yağar mıydı bu kadar? yoksa, susar mıydı gökyüzü, güneşini mi karıştırırdı saçlarıma? ölsem, çok seveni varmış der miydi annem benim için de?
3 notes · View notes
bozuksaatim · 1 year
Text
Hatay samandağ batıayaz mahallesi atatürk sokak no:87 çadır yakacak battaniyeye ihtiyaçları var hava çok soğuk ve üşüyorlar yardım daha köylere gitmemiş
7 notes · View notes
siinekvalesi · 1 year
Text
çok kalabalık. ağlıyorlar. bazıları aralarında şaka yapıp alttan gülüyor. gökyüzünden pamuk yağıyor. şok. tişörtle geleni var. manyak herhalde. afallamış beyaz yüzler. göz altlarında geceyi taşıyanlar. sırt çantaları, üniformalar, hastane kartları, atılamayan adımlar, söylenemeyen sözler, morg. kefene sarılıyor. bembeyaz, 17 yaşında. üşüyorlar, yerler ıslak, herkes çamur. kimse gitmiyor. içleri yanan kimse gitmiyor. düşünüyorum. ölsem, bu kadar kalabalık olur muydu cenazem? gelir miydiler benim için? ölümüm inletir miydi içlerindeki sevgiyi? merak ediyorum, kar benim için yağar mıydı bu kadar? yoksa, susar mıydı gökyüzü, güneşini mi karıştırırdı saçlarıma? ölsem, çok seveni varmış der miydi annem benim için de?
0 notes
sessizdim · 2 years
Text
yazdığım onca satır kayboldu ve şimdi yeniden biraz daha iç dökmem gerekiyor. ne diyordum? hava soğuk. sigaralarımı yakmak için çaktığım çakmağın tenime değen ılık hissini fark ettiğimde onu bir süre söndürmüyorum. parmak uçlarımı gıdıklıyor. hava sisli, zihnim kadar değil. balkon demirlerine astığım mavi muşamba rüzgarı ve ince ince yağan yağmuru kesiyor. yine de üşüyorum. üzerimde turuncu bir battaniye var. ayağımın tekinde çorap yok, o daha çok üşüyor. ısınmak ne demek pek bilmediğinden sorun etmiyorum. günler ardından sessiz bir yer buldum kendime. soğuk ama sessiz ve sigara içebiliyorum. parmaklarım uyuşuyor ama dinlenebiliyorum. balkondan yola uzanan bir köprü var önümde, zemini olmadığından ıslak ve birkaçının çürümüş olduğunu tahmin ettiğim tahtalar dizili. buradan tereddüt etmeden yürüyebiliyor olduğumu fark ettim az önce. büyümüş hissettirdi. eskiden bir tedirgin oluşla çamurlu yolda yürümeyi buna tercih ettiğimi anımsıyorum. kahveyi ise çaya. geçen gün bir bardak kahve yaptım kendime, berbattı. o yüzden bugün yapmaya yeltenmedim. bir de galiba artık çayı kahveye tercih ediyorum, bu da büyümüş hissettirdi. belki de etrafımdaki herkesin devamlı olarak çay içiyor oluşundan kaynaklıdır. emin değilim. her neyse. klavye üzerinde titreyen parmaklarıma gülümsedim az önce. sigara içerken ve tereddütlü yazdığım satırlar arasında titriyorlar genelde. öyle tahmin ediyorum. ismim devrim. bu ismi kendime ben koydum. bir cümle seçtim, kendimi etiketledim. aslında bir devrin devrili devriminin son bayraktaşıymışım olmalıydı bu cümle. ancak bayraktar olamayacak kadar güçsüz ve yaralı kollara sahibim ve devrilmiş bir devrim olmak bana daha çok yakışıyor gibi. daha çok yakıştırılıyor gibi. kendi ismimi ise unuttum sanki. kendimi birilerinden sürekli soyutladığım ve evdeki diğer insanların bana seslenmeyecek kadar benden ümidi kesmiş olmalarından kaynaklı olsa gerek. bir de bana seslenecek bir arkadaşımın olmayışından. bu sorun değil, geçen iki yıl içerisinde yalnızlığı ve bunu sevmeyi öğrendim. birilerinin az önce hakkını yedim. beni devrim olarak tanıdı onlar ancak arkadaş sayamadım kendime. bunun için üzgün değilim. bunu bana onların cinsindeki farklı bedenler aşıladı. üzgün olmamayı. her neyse. ellerim gerçekten de üşüyorlar. yoldan geçen ama mavi muşambanın görüş açımı kapatmış olmasından dolayı bedenlerini göremediğim insan sesleri var, sesli konuşuyorlar ama gittikçe uzaklaşan gülüşlerini fark edebiliyorum. seslerinin boğuklaşması hoşuma gidiyor. kendime oyunbozan aramıyorum kaybolduğum sessizlikte. buna rağmen kuş seslerini ve çatıya damlayan ritimli suları duyabiliyorum. soğuk, beni ayık tutuyor. yalan söyledim. başımı yaslasam böylece uyur giderim ancak buradan beni kaldıracak bir beden bulamayabilirim. az sonra pek de sıcacık sayılmayan yatağıma doğru yol alacağım ise öngörülebilir. istemesem de böyle olmayacak çünkü ağzımın içi zehir gibi. sebebinin içtiğim birkaç dal olduğunu anlayabiliyorum. birkaç, birkaç ve sanırım birkaç dal daha. her neyse. seher vaktinden beri ayak basmadığım mutfağa az sonra gideceğim galiba. susamışlık hissi yutkunurken canımı acıtmaya başladı. acıya katlanmak mı yoksa gürültücü insanların arasına dalmak mı daha fazla rahatsız eder düşünmemem gerekiyor. aksi halde vücudum dillenip benden nefret ettiğini bağırabilir suratıma suratıma. büzüşmüş hisseden midem başlar buna en başta. pek de umrumda değil aslında ama ağzım gerçekten zehir içiyor gibi hissediyor. haksız sayılmaz. bunu konuşmayalım. başım ağrımaya başladı, geçtiği sayılı zaman dilimlerinden birindeydik az evvel ancak burada belli ki son buluyoruz. sisli düşüncelerim gülümsüyor. ağrıyla çatışmaktan belli ki memnunlar. ben değilim ve bu bir sorun sayılmıyor. her neyse, bu mecraya hâlâ sinirliyim ve bu kelimeleri sıraya dizmekte yardımcı olmaktan çok öte. bu yüzden şimdi gidiyorum.
1 note · View note
yenikurdedebiyati · 2 years
Text
Tumblr media
Cehalet Evi
Burada göz gözü görmeyen zifiri bir karanlık vardır. İnsanlar kendi kabına çekilmiş, yalnızlıktan üşüyorlar. Karanlık o denli zifiri ve ürkütücüdür ki, insanların vicdanları taş kesilmiş, birbirlerine karşı öfke kusuyorlar.
Deniz Sarıtop
0 notes
1-gelincikk · 3 years
Text
Tumblr media
Güvercinlerim üşüyorlar hiç kıyamam 🕊🕊🕊
77 notes · View notes
hisseyabb · 4 years
Text
Bir çadırkente gittik bugün.
Ne kadar çadır desemde iki çubuğun üstüne gerilmiş bir kumaş parçasından ibaretti...
Savaştan kaçıp gelmişler. Her şeylerini geride bırakmışlar,hayatlarını,düzenlerini,imkanlarını hatta hayallerini...
İstedikleri tek şey ise bir lokma yemek karınları doysun yeter.
Kışın ortası, hava o kadar soğuktu ki biz bile üstümüz kalın olmasına rağmen üşümüştük. Ya onlar?
Çadırları yavaş yavaş gezmeye başladık
Bir taraftan amcalar ağlayarak feryad ediyor "para kazanacak bir yerimiz yok hepimiz açız,üşüyoruz ailemize bakamıyoruz"
Bir taraftan teyzeler...
Bir anda anneler çocuklarını kucaklamış yanımıza getirip şikayetlerinden bahsediyordu..
Kimi getirdi daha minnacık, kalça çıkıklığı var ama tedavi için para yok...
Bir çadıra girdik, bir anne daha yeni doğum yapmış çocuğu 2-3 günlük üsdünde hiç bir şey yoktu buldukları yazma türü bir şeyle sarmışlar o kış gününde...
Anne o haliyle toprağın üstünde incecik bir şeyin üstünde yatıyor ve belki de günlerdir boğazından sıcak aş geçmemiş...
Bir taraftan küçük çocuklar yanakları al al o masum gözleriyle gözümüzün içine bakıyorlardı. Onlarında anlatmak istediği şeyler vardı belkide...
Ve niceleri...
İki dakika oturup bir empati yapalım'
Küçücük bir çadır,hava soğuk ve üşüyorlar aynı zamanda hastalar ve günlerdir açlar boğazlarından kim bilir ne zaman sıcak aş geçmiş. Eğitim görmüyorlar daha doğrusu göremiyorlar. Kiminin babası yok kiminin annesi. Hayalleri çok kısıtlı hep bir yardım eli bekliyorlar,yiyecek bir lokma biraz sevgi şefkat ve merhamet...sadece yaşabilmek hayatta kalabilmek için...
Bizlerde hala koca koca evlerde sıcacık evlerimizde yumuşacık yatağımızda oturmuş şikayet ediyoruz. Bize eğitim imkanı verilmiş ama her sabah bunun için uyanırken bile zorlanıyor ve kimi zaman şikayet ediyoruz.
Yiyecek sıcak aşımız var ama neden çeşit çeşit olmadığını soruyoruz. Yeri geliyor anamızın yaptığı yemeklere burun kıvırıyoruz...
Hep yukarıya bakıyoruz hep!
Yukarıya bakıp daha çok şeye sahip olmak istiyoruz oysa ki daha az olan şeylere bakıp şükretmemiz gerektiğini unutuyoruz.
Senin şu an yaşadığın, belkide şikayetlendiğin,üzüldüğün daha iyisini istediğin o hayat varya O hayatın hayalini kurup gözyaşı döken insanlar var...Bizler her daim elimizdekilere şükretmemiz lazım.
Ve bir şey için yine şikayetlenip şükürsüzlük edeceğimiz vakit olmayanları düşünmeliyiz....
Tumblr media
114 notes · View notes
mycurrentnews · 2 years
Photo
Tumblr media
Esenyurt'ta isyan ettiren olay! Fatura borcu nedeniyle 15 bin nüfuslu sitenin doğal gazı kesildi
Esenyurt'ta 3 bin 860 haneli, 15 bin nüfuslu sitenin doğal gazı fatura borcu nedeniyle kesildi. Ödemeyenler yüzünden sitedeki herkesin soğuk nedeniyle mağdur olduğunu söyleyen site sakinleri durumun çözüme kavuşturulmasını istedi. Sitenin Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Tura, "İGDAŞ'tan uzun vadeli borç yapılandırması istedik. Ödeme yapamadığımız için bugün bilinçli olarak gaz kesildi. 15 bin kişilik site içerisinde yapılan bir zulümdür" dedi.
Esenyurt'ta 19 blok ve 3 bin 860 hanenin olduğu sitenin sakinleri sabah kalktıklarında doğal gazın kesilmiş olduğunu fark etti. Durumu site yönetimine sorduklarında ise site borcu yüzünden doğal gazın kesildiğini öğrendi. Havaların soğuduğu günlerde doğal gazsız kalan site sakinleri mağduriyetlerinin giderilmesini istiyor.
"SOĞUKTA ÜŞÜYORLAR"
Site sakinlerinden Mesut Baykal, "Bugün sabah doğal gazımızın kesildiğini anladık. Ocağı açtığımızda hiçbir şekilde çalışmıyor. Sıcak suyumuzun olmadığını fark ettik ve sonrasında hiçbir şekilde ısınma ile alakalı maalesef çalışmadığını gördük. Burada yaklaşık 4 bin hane halkı mağdur durumda. Soğukta üşüyorlar. Burada ciddi bir mağduriyet var. İGDAŞ bizim sitemizin ödenmeyen borçlar yüzünden kesildiğini söyledi. Zor bir dönemden geçiyoruz, insanlar borcunu ödeyemiyorlar ama insanların bu mağduriyeti yaşaması ne kadar doğru" dedi.
"HERKES MAĞDUR"
Site içerisinde esnaflık yapan Ali Akçiçek, "Buradaki olay site yönetimimizin İGDAŞ'a olan borcundan dolayı. İGDAŞ ana hattan doğalgazı kesmiş. Burada bir çok esnaf ve daireler yönetime bağlı değil direkt İGDAŞ'a bağlı olarak faturalarımızı ödüyoruz. Ama ana hattan kesildiği için bütün siteyi zor durumda bıraktı. Doğal gaz sabahtan beri yok. Burada esnafım dükkanım 24 saattir kapalı. Yarın sabah 200 kişilik yemek vermem gerekecek sabah ne yapacağımı düşünüyorum. Küçük çocuğu olanlar var, hastalığı olanlar var, yaşlısı olanlar var. Bütün insanlar mağdur durumda şu anda" diye konuştu.
2 notes · View notes
white-001 · 3 years
Text
Günaydınnnnnnnnn
Sıcak ofiste götü donanlar var
Klima açınca üşüyorlar.
Su içmiyor danalar
3 notes · View notes
Text
bak, aldım yine elime kalemi. kafam bulandı, çektim sandalyeyi. zorla oturttum kendimi bu masaya. açtım defteri. aldım işte bir şekilde o kalemi elime. burada tüm bunlar zorla oldu. biliyorum. içimi döktükçe toparlamak zorlaşıyor. biliyorum. dökmezsem her şeyin boka saracağını da biliyorum. pencereyi açtım. pencereyi açmadan yazamam. nefeslerim yetmez. nefeslerim sığmaz ciğerlerime. perdeyi açmadım ama bu sefer, yıldızları göremiyor olmamdan mütevellit yazım da bulanıklaşıyor biraz. nefeslerimin kesilmesinden mi yıldızları göremiyor oluşumdan mı emin değilim ama. çirkinleşti işte. ellerim gibi. gözlerim gibi. bileklerim gibi. çirkinleşti. nefes alamadım yine. cam açık oysa. bu kez nefesimi tutuyorum. hani, olmaz da nefesimi tutarsam, düzelir belki diye. tuttum. beş saniye. hadi üç saniye daha. alıyorum. umutla alıyorum bu sefer o nefesi. olmuyor. hala sığmıyor. umutlar yeter diyorsunuz ya her durumda. bakın, yetmiyor. düşünüyorum. ciğerlerim mi yaralı yoksa. sigara da içmiyorum ki ben. niye böyle oluyor. pencereden odama köpek sesleri doluşuyor. niye öyle can çekişir gibi havlıyorlar? üşüyorlar mı acaba? yok, hava soğuk değil bugün. bir dertleri mi var? yoksa, yoksa onlar da benim gibi nefesleri ciğerlerine sığamadığından böyle haykırıyorlar. öyleyse çok kıskanırım ben onları. onlar gibi haykıramıyor oluşum bir kez daha nefeslerimi keser. ellerimi titretir. belimi büker. avuç içlerim terler. bak, burada dinlediğim şarkı da bitiyor. yavaştan terlemeye de başlıyorum, saçlarım karışıyor. avuç içlerim kalemi daha fazla tutamayacak olmalı. bitirmiş gibi yapıyorum bu paragrafı. lâkin bitmeyecek. harfler bilir bunu. cümleler bilir. ben bilirim. sana söylüyorum, sen de bil. bitmeyecek. bak, yazım iyice okunmayacak hâle geldi. bu sefer, her güzel şeyin kusurlu bitişine adayalım buruk gülümsemelerimizi. burukça. sessizce. soluksuzca.
19 notes · View notes
donenbosluk · 4 years
Text
Hiçbir şeyin kalmadığı ellerim
Nasıl üşüyorlar
Kendimi sarmalamalarım var
Ama ellerim buz taneleri tutmuş
Yumuşaklıkları kararmış
Dudaklarım ise ellere uzak
Susamış da susamış
Kendini anlatamaz olmuş
Üşümüşlüğünü almış
Yavaş yavaş yok olmuş
Ne bakışları birşey anlatırmış
Ne kelimeleri artık
O bir anlamsızlık olmuş
Önceden sanırmış ki
Sevmekten yıpranacak
Şimdi bakmış
Kendisi imiş sadece
Kendine ait saf yalnızlığı
Yokluğunda varlığında aynı olduğu yerde
Olmazlıklara sıkışmış
Başkasına anlatılmıyor
Anlaşılamıyormuş.
~ dönenboşluk
6 notes · View notes
komutannn · 4 years
Text
Zaman su gibi akıp gidiyor insanlar üzülüyor seviniyor ağlıyor yada gülüyor sıcacık evlerimizde oturduğumuz şu sıralar dağ aslanları belkide vuruluyor canları yanıyor üşüyorlar çocukları doğuyor göremiyorlar mezara giriyorlar çıkıp kahpeye sıkmak istiyor zaman su gibi akıp gidiyor kimileri çok başarılı iş adamı olup paraya para demiyor statüsünü tepelere kadar çıkarıyor kimi banasının parasını ezip üstten bakıyor eyvallah parası olan için lafımız yok ama bedel biçilemeyecek bir göreve paha biçip dağlarda bizi bekleyen aslanlarla bir tutuluyor herşeyin bittiği yere geldim canımla kanımla aşkla icra ederken görev sürem doldu kardeşlerimi özlüyorum boş boş duvarlara bakıp iç çekiyorum ama şuna şükrediyorum arkamda dağ gibi duran bi kadın ve onun mert ve yumuşacık kalbi var ona sığındım başka gidecek yerim yok iyiki varsın güzelim..
3 notes · View notes
omrcn · 4 years
Text
Kışkırtılan ayakların seslerinde titrek ve buruşan bir insanı, alıyor zamanın koyu ve gudubet sığlığı.
İçinde atmosferin tabakasını delen bir titreşimin ulaşımına evrilen, ağzı aşınmış ve hurdalık artığı gece muhtevaları..
Zübeşt! Kalıbımdan kus; kıtlığı ihraç edilen hafriyat kamyonlarındaki enkazlarımı.
Beni susturun ey cinler..
Sizi, büyüleyen kısrakların kuyruklarına bağladım.
Dizilin nezdimin dışarı sallanan salkımlarındaki urganlarında.
Sıvı bir bataklığım ben.
Yutkunduğunuz yerde imzalarım infazınızı.
Ey cinler..
Meydanların bitki örtülerinde aşiyandır yollarım.
Size dipsiz makamların nağmelerinde Nâs okudum.
Zübeşt! Onlar üşüyorlar.
İçlerinde firaklar..
İçlerinde korkular..
Kuşkusuz soğuktur nefesim
Ve dilimin döndürdüğü merhamet, bombalıyor zulümleri.
Şimdi abad olsunlar Zübeşt.
Şimdi gelsinler huzuruma..
8 notes · View notes
hislere-yolculuk · 4 years
Video
... Sözün, sızın yâr bana. Senin tessellini yitirdiğimden beri, elimden ayrılıklar tutuyor; el ele dolaşıyoruz terk edilmiş sahilleri. Acıların canı yanıyor adını anınca, susayım diye yalvarıyorlar. Yaralar senin susuşunla yaralanıyor; bir söz umuyorlar dudağından merhem olur diye. Bir bilsen, ne kadar zamandır kapımda bekleşiyor unutuşlar, bir yol bizi de hatırlasın diyorlar. Geceleri sokak lambalarının loşluğuna sığınıp birbirlerine sarılıyorlar ama yine de çok üşüyorlar. Bir sabah gelip yüzlerini tek tek öpüp okşarsın diye umuyorlar. Bir de, evden kaçmış mutluluklar var; hâlâ sığınacak bir köprü altı arıyorlar ama gözleri aydınlık pencerelerin önünde, belki sen ekmek verirsin diye bekliyorlar. Umutlar var hemen aşağı mahallede, gecekondu yapmışlar kendilerine, köylerini bırakmışlar, kalplerden sürülmüşler. Gelirsin diye yolunu gözlüyorlar. Yolları sorma, onlar hepsinden perişan, sevgilinin köyüne dolanmak için can atıyorlar, kıvranıyorlar ama nafile... Sen olmayınca, yollar da yolda kalıyor, ayakları taşa dolanıyor. Söyle bana, benim suçum ne...? . #aykiriduygular #ayyüzlüm #azize (Kirsehir) https://www.instagram.com/p/B8COgySl0hw0n_uYTERTbf2rt5fkugfqSuXDtc0/?igshid=1cuw0cobbmn18
5 notes · View notes
justanyonelsee · 4 years
Text
Meğer tekmişim şu koca dünyada. Gözlerim sürekli bir yüzü aramamalıymış etrafta. Kalbim nereden bilirdi özlemin bu kadar acıttığını. Ama ellerim, onlara bir çare bulamıyorum. Çok üşüyorlar.
1 note · View note