Tumgik
sadecesirena · 5 months
Text
Tumblr media
Ellerim klavyede öyle boş boş ekrana bakmaktan kendimi alamıyordum. Sanki cümleler benden kaçıyordu. Bilmiyorum ben mi onlardan kaçıyordum. Kim kimden kaçıyor bir fikrim yok fakat bildiğim tek şey düşünmekti. Düşünmeden duramıyorum: Sen gerçekten var mıydın? 18 Ağustos akşamı onca kalabalığın arasında sanrı mıydı gördüklerim? Sen aslında gerçek değil miydin? Ben mi uydurmuştum seni? Cidden sevmiş miydim seni? Cidden sevmiş miydin beni? Sen vardın ve ben sana inanmış mıydım? Peki sen, sen hiç inandın mı bana? Belki hiç inanmadın belki yedek belki yalan belki sahteydim... Sözlerin sahte miydi? İnandığına inancım yalan mıydı? Aldığın kolye... Aslında onu ben mi aldım kendime? Ben mi kurdum seni kafamda? Aşkımızı ben mi yarattım kafamda? Peki kontrol bendeyse neden gittin benden? Ben mi izin verdim sana? Sen mi verdin yolu bana? Peki bu sorular neyin nesiydi? İkinci bir sen mi yaratmaya çalışıyordum? Hayır... Sorduğum hiç bir sorunun cevabı yoktu. Belki bir tanesinin vardı: Beni hiç sevmemiş olman. Çok çirkindim. Seninleyken çok çirkin hissediyordum, şu an çok güzelim. değiştim. Değiştirdin, beni kullanman, kendimi kullandırmam beni olgunlaştırdı. Annem "Özgüvensizlik yarattı sende." dedi. Doğru muydu dediği? Ah özür dilerim, anneler hep doğruları söyler. Sen benden o cıvıl cıvıl kızı, hevesiyle insanları eğlendiren, gülümsemesiyle insanları güldüren kızı aldın; gurursuz, alttan alan, tabiri caizse yutan, sönük, özgüvensiz, mutsuz ve bir o kadar bitkin bir kız verdin. Beni öylece bıraktın ve acımasızca umursamadın. Merak etme artık bende üzülmüyorum artık sensiz 58. günümdeyim ve aştım. Seni değil seninle olan birkaç güzel anılarımızı özlüyorum. Artık bakmıyorum fotoğraflarımıza. her şeyimizi sildim zaten istesemde bakamam. Bunları yazıyorum çünkü artık içimden atmalıyım seni. Sana yazmıyorum bunları ilk defa hissetmiş olduğum duygularımı yazıyorum. Dedim ya en doğru duygularımı en yanlış insanda harcadım diye. O doğru duygularımı anlatıyorum. Ağlamıyorum anılarımızı hatırladığımda. Ağlayamıyorum, hissim kalmamış sana. Düşünsene, hayatımda sonsuza kadar kalmasını dilediğim kişi yaptığı hatalarla vermesi gereken küçük bir özrü bile vermeden defolup gidiyor. Sana koymaz mıydı? Seni bilmem ama ben en dibe battım. Üstelik sınavım var. 'Çocuk' gitti kız konuları yetiştirmeye çalışıyor. Komik değil mi? Nefesim kesildi, sebebi nedir bilmem. Yaptın bunu bana ve bize. Değdi mi bilmem ama değdiyse içimdeki kül öfkeme dayanarak söylüyorum çok mutlu ol ama asla mutlu olma. Hep benimle olacaksın sanmış, birbirimize ait olduğumuza inanmak istemiştim. Ölene kadar benimle olacaksın sanıyordum. Nereden bilebilirdim bir mevsim geçişi olduğunu.
Denizler dalgalanır rüzgar eserken ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
11 notes · View notes
sadecesirena · 5 months
Note
kitap yazmayı hiç düşündün mü ? Çok iyi yazıyorsunnn <33
Pek cesaret edebildiğim bir konu değil ama evet düşünüyorum ve çok teşekkür ederim günümü güzelleştirdiğin için umarımki seninde günlerin hep güzel olsun ♡_♡
6 notes · View notes
sadecesirena · 5 months
Text
Tumblr media
Bazı şeyler zaman ister, bazı şeyler acıyı sever, bazı şeyler yok olmayı diler... Düşüncelerime boğulurken, nefesim boğazımda düğümlenirken benim yaptığım tek şey saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırabilmekti. Hissettiğim şeyleri dışa vuruyordum elbette fakat dilime gelmiyordu. Geliyordu geri itmek zorunda kalıyordum. Başıma giren ağrıların, bitmek bilmeyen iç seslerin, gerçekte olmayan şeyleri görme çabam, başarılı olabileceğime olan inancımın başarılı olamayacağımın inancına dönüşü başını aldığı gibi gidiyor ve sanki bir sonu yokmuşcasına dibe batırıyordu. Uzun zaman sonra hissetmediğim bir duygu hissettim: Sevgi. Ben gerçekten birini sevebildim. Uzun zaman sonra... Bunu yazma sebebimi elbet anlamışsındır elbette sonu umduğum gibi bitmedi. Hatta bu hikayenin net bir sonu olmadı. Kaçak Gelinleri, İnadına Aşk dizilerini ziledin mi? izlemediyse finaline bakmanı tavsiye ederim. Belli bir sonu yok, hiçbir şey çözüme kavuşmadı ama o hikayenin sonu oydu. Bizim hikayemizde böyle bitti işte. Çok güzel hissettim hemde çok. İlk başta her şey rüya gibiydi. O ilk gün gerçekten hayatıma bir gecede giren birinin hayatımın bir parçası olabileceğine inanmamıştım. Oldu... Ek olarak içimde büyüyecek acının temeli oldu. Bunu tanışmamızdan bir sonraki günde olmuş olan buluşmamızda anlamıştım. Anlamıştım başımın belası olacağını ve bana yaşatmasına izin vereceğim şeyler için kendimden deli gibi utanacağımı bilememe rağmen uzattığı elini tuttum. Elini tuttuğumda utandım ama en çok kızdım. Bu kadar mı sevgiye ihtiyacım vardı da en küçük hareketi üzerime alınıyordum. Ben beni sevdiğini söyleyecek ama hiç sevmeyecek olan birine inanmıştım. En çok buna inanmıştım. Bize... Yanılmadım. Geçmişindeki karaktersizliğini bıraktığını değiştiğine inanmayı seçtiğimde en büyük hatayı yaptığımı biliyor ve aptal gibi bu hatayı onunla yapmak istiyordum. Bir insanın arkadaş çevresi neyse o değiştiğini söylese dahi onlar gibidir ve bir araya geldiklerinde onun asla seninleykenki gibi kaldığını düşünmemeliydin. Düşündüm... Sevince kör olduğumu ve alttan aldığımı farkettim. Yapmamalıydım. Fiziksel olmasa dahi duygusal olarak aldatıldığımı öğrendiğim o gün. Bırakıp gitsem dahi ayrılamadım, yuttum ve yapmamalıydım. Benim için her şey o gün bitmişti. İlk önce kafamda bitirdim, acısını çektim, yasını tuttum daha sonra o malum gün. Ve o değerli gün... 4 Kasım 2023 akşamı. Üniversiteye başladığı ilk gün, içtiği ilk gün ve ilişkimizin son bir telefon konuşmasıyla bittiği gün. Yanlış anlama ayrılık konuşması yapmadık. Sarhoş olmuştu ve ne yaptığını bilmiyordum tiksindim daha çok soğudum en son dediğim şey "Sonra konuşuruz." Konuşmadık. O günden sonra ne ben ona yazdım ne o bana yaptığı hata için arayıp sordu ne de özür diledi. İnsan sevdiğinin gönlünü alırdı. Erkekler sevdiği kadını terk etmezdi kullandıkları kadını terk ederlerdi. Ben yine çok sevmiş ve sevilmemiştim. Üstüne kullanılmış ve aptal yerine konmuştum. Bu hayat her şeyi unutsun benim 10 yılda yaşayacağım duygusal çöküntüyü onun bana 1 ay 20 günde yaşattığı o çöküntüyü unutmasın. Başta da dediğim gibi bazı şeyler zaman ister, bazı şeyler acıyı sever, bazı şeyler yok olmayı diler, bazı şeyler bir daha aynı hatayı yapmamak için kendisine demirden duvar örerdi. O bazı şeyler ben ve aklım. Belki de sensin. İyi olsun geceler.
Denizler dalgalanır rüzgar eserken ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
22 notes · View notes
sadecesirena · 8 months
Text
Tumblr media
Attığım post sayısından çok taslağım var. Sanki diyecek çok şeyim varmış ama demeye dilim varmıyor gibi; dilim kalemim, kalemim de parmaklarım olduğu için sanki parmak uçlarımdaki kan yazmamamı, yazsamda atmaya cesaretimin olmadığının göstergesi. Acıyor, içimde bir yer acıyor da susuyorum. Midem bulanıyor, karnım ağrıyor sebepsiz yere de susuyorum. Susmamak gerekiyor, konuşsam da kullanacaklar. Uğraştığım hastalıklar, kullandığım ilaçlar hepsinin sebebi susup içimde biriktirdiğimden. İçinde yaşadığın sana hastalık olarak dönermiş; bunu öğrenmiş oldum. Kesilen nefesime gülümsüyorum. Sanki bir şeyler olacakmış gibi. Olmasın istiyorum, daha var diyorum, hem değmez ki diyorum; demekle kalıyorum. Bir yanım çok istiyor, bir yanım acıların geçecek, izler iyileşecek, boğazın düğümlenmeyecek diyor; demekle kalıyor. Hiçbir şey iyi hissettirmiyor. Bu zararlı ışınların içerisinde sıkışık kaldım. Her şeyin bir zararının olması artık çok yorucu. Yorulmaktan yorulur mu bir insan? Yoruluyormuş. Yorulunca da konuşamıyorsun öylece çaresiz bir halde sessizliğe çekiliyorsun.
Denizler dalgalanır rüzgar eserken ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
6 notes · View notes
sadecesirena · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Hani bir zaman dilimi vardır ya; gitmen gerektiğini bilirsin ama korkarsın. Toparlayıp ayaklanayım derken bir diğer tarafın daha kırılır, acıyla hareket etmek zorunda kalırsın. İçindeki şarkı susmuyordur ve sesi daha çok gürleşiyordur ve sen o şarkının sesinden başka her sese kulaklarını kaparsın. Kulaklarının yanında gözlerini de kapamak istersin. Kimse gerçek değildir senin için istemezsin kimseyi. O sevdiğin şeylerden artık bıkmış, nefret edersin, dersin ki bitsin; bitirmek için adım atarsın içinin esintisiyle geriye savrulursun. Yazılarınla konuşursun, artık vazgeçersin. O zaman dilimindeyim; kendimden vazgeçmek istediğim. Yapacağım, istemiyorum bir şey. Çok yoruldum uyumak istiyorum. Hiçbir şeye hakkım yoksa bile en azından uzun bir zaman dinlenmek istiyorum hiç gözlerimi kırpmadan. O zaman iyi uykular demeliyim, uzun bir zaman;
;
Denizler dalgalanır rüzgar eserken ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
16 notes · View notes
sadecesirena · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
Uzun bir süre yazmadığım dönemlerde daha sağlıklıydım sanki. Şimdiki zamanlarda içimdeki yazma sezgisi her taneme yayılmış gibi. Bir amacım olduğunu seziyorum ister istemez. Çok düşünüyorum; amacımı, sebebimi, beni yazmaya iten o kuvveti.. ve buldum; sonlara doğru bahsedeceğim. İnsanların altüst olmuş zamanlarında başka insanların yanında olmasını beklemelerini saçma buluyorum, kendimce. Bir zarar görmüşsen, zaten bir insan tarafından görmüşsündür. Zarar görmüş olduğun bir varlıktan bir de yardım bekliyorsun. Yanındayım diyenlere bu yüzden inanmıyorum. İlk söylediklerinde her insan gibi benim de inanmak isteyen tarafım heyecanla öne çıkıyor. Sonra fark ediyorum; gerçekten olmadığını ve işte bundan dolayı bir sonrakine inanmayı reddediyorum. Sol tarafımızda taşıdığımız varlıkla hissettiğimizi düşünürüz aslında ama o konulara girmeyeceğim; sadece bu konu hakkında söylemek istediğim başka bir şey var. Ben o sol tarafım da dahil, hiçbir şey hissetmiyorum. Durum ne olursa olsun. O kadar alışmışım ki ötekileştirilmeye ne üzülüyorum ne alınıyorum; sadece biliyordum deyip gülüp geçiyorum. Kitaplarda ki iyi kötü aşk hikayelerine de inancım kalmadı oysaki en çokta onlara inanırdım.. Diyecek daha çok şeyim var ve hepsini bu dönemde olabildiğince yazacağım. Çünkü içimde ki ebedi uykuyu mırıldanan şarkının sesini ancak böyle kısabilirim;
;
Denizler dalgalanır rüzgar eserken ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
13 notes · View notes
sadecesirena · 1 year
Text
Tumblr media
Her şeyi bir çizikle çözebileceğimin inancı benliğimin merkezine yerleştiği günden beri iyi hissediyor gibiyim. Güçlü kalmak istediğimi kim söylemiş? Ya da yanımda birinin varlığının olması gerektiğini? Cevapsız sorulardan da ölesiye nefret ederim. Neyseki bunların vardı. Yalnızlığın dibini yaşatmışlar; gelmiş gitmiş koyar mıydı? Bazen sıkılıyor soluk borum öyleki nefessiz birkaç saniye gülümsetiyor beni. Düşüncesiz veya bencil olabilirim; sorumsuz hatta belki değersiz hissettiriyor olabilirim. Şundan eminim; suçlusu ben değilim. Eski beni sormayın; öldürdüm. Şimdikine de aynısını yapmak istiyorum. Daha gerçekçi bir halini; sözde değil de fiilen. Lafta bırakmayı değil icraat etmeyi.. Bazen düşünmek yerine, düşünmeden hareket etmek gibi. İlk defa devamını, sonunu düşünmeden yapmak gibi. Olur mu bilmem; oldurmak için yapmayacağım şey var mıydı? Yok gibi. Bu aralar Son Dans'ı dinliyorum; sanki bir şeyleri öngörmüşüm gibi;
;
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
12 notes · View notes
sadecesirena · 1 year
Text
Tumblr media
Kitap okumaktı içimi güzelleştiren. Düşüncelerimi incelten, kalbimi yavaşlatan... İsterim aynı hislere sahip biriyle gece boyu sohbet etmeyi. Gerçekte olan insanlardan nefret ettiğim kadar sadece adını bildiğim kilometrelerce uzak olan insanları severdim sadece. Birçok şeyin farkına varmamda faydası vardı. Heyecanlı ve sakindi; sessiz ve masumdu... İçimde bildiğim ama bir o kadar da bilmediğim bir nefret, soğuma hissi var. Nasıl aşacağımı bilemem belki fakat bununla yaşamayı öğrenmeye çalışmanın zorluğunu biliyorum. Zor olsa da direniyorum. Kendime sözünü veriyorum; her şeye rağmen gülümseyeceğimin.. Dik duruyorum ve bundan yakınmıyorum. Seviniyorum böyle güçlü bir karaktere sahip olduğum için. Seviniyorum her daim yanımda olan kitapların varlığına. Kitaplarla birlikte bana kazandırdıkları şarkıların anlamı için;
...
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
11 notes · View notes
sadecesirena · 1 year
Text
Tumblr media
Pervaneler üfledikçe daha hızlı dönerdi. Benim ki dönmüyordu. Kesik nefeslerimin gücü yoktu. Biraz daha hızlı döndürebilirsem eğer amacıma ulaşabilirdim. Nefesim sanki yapma der gibi kendini kısıyordu. Buna hakkın yok der gibiydi. Ona kalırsa benim hiçbir şeye hakkım yoktu. İsyan etmezdim; doğru değil. Gülümserim sadece bir şey diyemem bir tepki gösteremem. Kilitli bir kapı nasıl açılmaz ise o şekilde kilitlidir bedenim. Yorgun bir bakış, solgun bir tebessüm yeterliydi, bazen bu bile fazla gelebiliyordu. Kendimi bıraktığım o anda tek yapmak istediğim şey; hiçbir şey yapmak istemiyor oluşumdu. Her hangi bir şey yapmadan oturmak bile artık zulümdü. En büyük işkenceyi de insan kendisine yaparmış. Acınası tarafı ise bu işkenceyi kendisine yapmak zorunda bırakan şahsı, yanlış bir zamanda tanımak ve hayatında bir yer vermek olmuştu. İnsanın yaptığı bir diğer minik, etkisi iz bırakan durum budur. Yanlış zamanda; yanlış insan ve kaybetmek. Teşekkürler...
...
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d;
20 notes · View notes
sadecesirena · 1 year
Text
Tumblr media
Bu aralar kafamda ölüm pervanelerini döndürmekle meşgulüm. Bir sebebi var mı? Saymaya mecalim olsa zaten işi bitirmiştim. Biliyorum ne kadar dayansamda en sonunda nefesimi keseceğimi. Sevdiğim hiçbir şey artık iyi gelmiyor. Her şey çok yabancı ve o yabancıların arasında en uzak olduğum kendim. Sevdiğim ne varsa nefret ettiklerime dönüştü. Nefret ettiğim ne varsa daha çok nefret ettim. İçimde sebepsiz bir kin büyüdü, öfke, kriz, bitkinlik, boş bakışlar... Hiçbir şey de iyi değilim artık. Beni ben yapan şeylerden de uzaklaştım. Canımı yakıyor şu an ki benin kim olduğunu bilmemek. Canımı yakıyor kendimi tanımıyor olmam. Kaybettim ama belki bulurum diyorum kendime. Bu aralar hiç olmadığı kadar kendim değilim. Çok yabancıyım çok kaybetmiş ve oldukça yalnız kalmaya çalışan bir kızım sadece. Yalnızlık tam bana göre. Belki de bunu ben değil benim yerime yalnızlık böyle düşünüyordur. Olabilir, kendi kararları mı da artık ben vermiyorum. Kendim olmadığımı söylemiştim...
...
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d;
15 notes · View notes
sadecesirena · 1 year
Text
Tumblr media
Saftım, masumdum, anlamazdım... Anlamamaya da devam etmek isterdim. Saf bir ışık olmaya devam etmek isterdim. Masum bir hüzün olmaya devam etmek isterdim. İsterdim bu çağın insanı olmamayı. Küçüktü, on beş yaşında ki bir kıza ne deseniz inanırdı. İnandı... Yapmamalıydı fakat yaptı. Yapmak zorundaydı çünkü onunda bu dünyada sınavı olmalıydı. Ne var ki o sınav bu olmamalıydı. Bu çok ağır bir sınavdı, işlem gerektirmiyordu; üstesinden gelebilmek için sağlıklı bir psikolojiye ihtiyacı vardı. Ama yoktu. O da çözümü ölümde buldu. Dünyadan göçüp gidebilecek kadar cesur değildi, hislerine kıydı. Kendisinin katili oldu. Ancak bu şekilde dayanabileceğine inandı. Ve bu inanç onu diri tuttu; hisleri olmadığı halde. Anladı; hisler ölünce yaşarmış insan.
Devam edebilir...
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
12 notes · View notes
sadecesirena · 2 years
Text
Tumblr media
Vedalar ne kadar acı ve hoş. Veda denince ayrı kalmak gelir akla; derin düşünen bir insan gerçek vedanın ne olduğunu bilir. Derin düşünen insana göre veda gerçek bir başlangıçtır. Gerçek bir kayboluşun acı sebebidir veda. İnsan zaten kendini kaybettiğinde anlar vedanın ne demek olduğunu. Acı verir, öyle ki sevdiğinse bu veda buketini sana sunan; işte o zaman kaybolduğun yerde o veda buketiyle yalnız başına oturursun. Elinde ki o hayali veda buketini izlersin, nedenini düşünürsün. "Bu buket neden elimde?" diye kısık sesinle sorgularsın. Çünkü sen hiç sevgi hissetmeyen biri olduğun için sana güzel bir buket sunabilecek birin yok. Üzülmelimiyiz yoksa sevinmeli mi? O buket bir vedanın sembolüdür. O titreyen ellerinde ki veda buketi, sana sevdiğinden verilen güzel kokulu, baktıkça burnunu sızlatan çiçektir... Hiç böyle güzel ve acılı bir buket tutmuşmuydun elinde? O titreyen elinde ki veda buketi, sana sevdiğinden 'Ben gittim fakat sen anılarımızı sakla.' buketidir. Ki bu öyle buket ki senin olmayan yaranı kanatandır. Hiç kan akmadan yaranın acıdığını hissettin mi? Derin düşünüp hissiz biri için veda; kurtuluştur. Bu öyle bir kurtuluştur ki özgür bile hissedemezsin. Zaten hislerin senin kalbinden söke söke alınmıştır. Ve sen o sökülmüş hislerinle zaten benliğini yitirmiş bir halde sadece basit bir et parçası olarak yaşamına devam etmek zorunda kalırsın. Bu veda öyle bir vedadır ki, içinde ki yaralardan akan kanı hissedersin. O kanım tadını damağında hissedersin. Tek düşündüğün şey ise o an; o kanın gerçekten akması gerektiğidir. Giden herkes o buketi vermez size;
Devam edecek...
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
16 notes · View notes
sadecesirena · 2 years
Text
Tumblr media
Küçük bir sızıntı, sevgisizliğin boşluğundan ığıl ığıl sızıyordu. Acı veriyordu, sinek ısırığı kadardı fakat kaşındırıyor ve kaşıdıkça kızarıyordu. Keskin tırnaklar yırtıyor ve minik kan damlacıklarının ortaya çıkmasını sağlıyordu. Yaraydı, acıyordu. Acır da; görevi buydu. Sevilmemişti. Kan dökülmüş bileklerinden. Korkmuştu, canına kıyamamış ve korkmuştu. Gözlerinden aktı bu sefer yaşlar. Korkaklığına ağlıyordu, ağlayacağı o kadar çok şey vardı ki o sadece korkaklığına ağlıyordu. Korkusu onun acılarının bitmesine engel oluyordu. Nefret etmiyordu fakat isyan etmekten geri duramıyordu. Etmemeliydi fakat bu denildiği kadar kolay değildi. Derler ya "Dile kolay" diye. Bu deyim sen ve onun* deyimi. Sen ve onun* yaşantısı, izi... Bilir misiniz? İzler bırakıldığı yerden silinmez. O kadar çok izi vardı ki izleri kanıyordu. Artık yara açmıyorlardı, iz bırakıyorlar ve bıraktıkları izden acı kan akıyordu. Acı kan... Anlat antabilirsen; anlatabilirsen dinlesin dinleyen. Dinlemek zordu. Her insan dinleyemezdi sadece konuşmayı bilir ve bu saygısızlık iki tarafı da yabancılaştırırdı. Onlar artık birbirini iyi tanıyan birer yabancı olurlardı. Biri sağ karşıdan gelse diğeri sol karşıdan gelse gözleri birbirlerini teğet geçer ve hafif bir esinti ile geçip giderlerdi. İz, ikisinde de varsa birinin içi sızlar diğerinin yaşları süzülürdü yanaklarından. İz, birinde varsa o artık ne vardır ne de yoktur. Var olan bedeni yok olan benliği. Hiç gitmeyecek olan ise izleri. Belki de anıları... Bir gerçek var ki; izler, bırakan kişiye umursamazlık, içinde biraz insanlık varsa belki biraz azap, bırakılan kişiye ise ömrü boyunca ruhuna baskınlığı yakıcı bir asit kadar acı verici bir yük olurdu. Şimdi yaşa yaşayabilirsen*
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
Devam edecek...
r/d
;
11 notes · View notes
sadecesirena · 2 years
Text
Tumblr media
Birkaç gün önce, tek iyi olduğu şey alındı elinden. Ve böylelikle "dibe batış" deyiminin benliğini yaşadı. Öfkeliydi, çaresizdi, suskundu, durgundu, üzgündü ve en kötüsü her zerresine kadar kırgındı. Böyle olmaması gerektiğini biliyordu ve bu bilgi daha da kırıcıydı. Hayalleri vardı ve bu sefer gerçekleştirecekti: o imkanı kendini yıpratarak, yaralayarak, ağlayarak, yıkılarak ve kırılarak sağlamıştı. Bunu başarabilmişti. Ve son bir adımı kalmıştıki her şeyin sonu tam başladığı yerde bitti. Bütün çabası, emeği bir gece de buhar oldu atmosfere karıştı. O havayı solumadı bir süre, biliyordu; gerçekleşememiş hayalinin havası genzini jilet yutmuşçasına kesecek, yanan küçük bir kibrit parçasını çiğnemişçesine yakacaktı. Oysa ki bunların hepsi kalbinde yaşanıyordu. Orası çok ağrıyordu zaten daha fazla üstüne gitmemeliydiler. Gidiyorlardı... Görmüyorlardı bir ruhun ölüşünü görmüyorlardı; görmemezlikten geliyorlardı. Ve o nefes verip derin bir nefes alma anı... Hissetti, boğazında onu kesen metal parçalar vardı. Hissetti, boğazından kalbine doğru yanan çöp parçasını. Bir virüs gibi yayılıyordu bedenine; ruhu çoktan derbeder. Hayatında ki eksikliği hissettikçe o kibrit burnunun kemerinde yanıyordu. Metal parçalar gözlerini kesiyordu. İstemiyordu bunu ama onu dinlemiyorlardı tıpkı anlamadıkları ve görmemezlikten geldikleri gibi. Anılar canlanıyordu gözlerinde; kapatıyor gözlerini ve burnunu çekiyordu. Bu onu parçalıyordu, kırıyordu. Ve yine herkes görmemezlikten geliyordu. İsyan etmek istemiyordu, bunu sertçe reddediyordu ama "Neden?" sorusu onu asla bırakmıyordu. Belki de bırakmak istemiyordu? Öyle olmasını diledi, belki bir sonuca varırdı. Ve son kez düşündü belki de bu yazının sonuydu*
Bunu başarabilmişti. Ve son bir adımı kalmıştıki her şeyin sonu tam başladığı yerde bitti.
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
Devam edecek...
3 notes · View notes
sadecesirena · 2 years
Text
Tumblr media
Hissizliğimin 2. yılı 8. ayı. Bu sıralar susuz, kurak, terk edilmiş bir çölden farksızım. Sevmeyi ve sevilmeyi, birçok duyguyu tekrar hissetmek istediğim bu dönemler gittikçe daha çok ıssızlaşan, kuraklaşan bir çöl... Yaşanması güç ölmesi daha zor bir döngü. Kendimi, aklımı tekrar ve tekrar kaybediyorum. Kaybedişim içimde ki küçük kızı daha çok tüketiyor, engel olamıyorum özür dilerim... İçimde ki hissizlik o kadar yoğun ki nefes alamıyorum, sanki boğuluyorum. Yaşam denen nefes, benim sonum olmak için benimle. Yaşatırken öldürmek, ölürken yaşatmak için benimle. Bense uğultulu kalabalığın içinde kimsesiz, aklını kaçırmış bir hastayım. Hislerimi geri kazanmak için her gece ettiğim dualar sanki geri dönüyor, ya da hiç gitmemişlerdir belki... Dualarım da hislerim gibi... Var gibiler, umut vericiler fakat yok olmuş, kayıp, acımasız... Sırtım ağrıyor. Aklımı kaybedişim sırtımda büyük bir ağrı yapıyor. Bıçaklar, oklar, hançerler, işitilen ve bilinç altında oyalanan sözler, düşünceler... Çığlıklarım fırtına, fırtınalarım kopuşlarım. Ben bu çölde kururken, dualarım bana ulaşmalı ya da ulaşmamalı ki bu kurak çölde içimdeki fırtınalar ile yok olayım. Yok olayım ki sonsuz hiçlikte bir hiç olarak kalayım. Ta ki dualarım yerine ulaşıncaya kadar. Ve ya büyük bir hiçlikte kendi benliğimi kaybedene denk...
Devam edecek...
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
30 notes · View notes
sadecesirena · 2 years
Text
Tumblr media
Umud edilerek yıkılan umutlar gün gelir senin yaran olur. Merhemi yok, ilacı yok, tedavisi yok... Hiçbir çözümü yok. Derdim ya hep 2. Şans diye bir şey yok. İkinci şansı verirsen eğer "Gel bana aynılarını yine yap. Yine kır, parçala, yık, dağıt ve git." İkinci şans demek sonunu bildiğin bir kitabı ikinci defa okumak demekti. İlk okuduğun zaman; eğlenceli, keyifli, meraklı, heyecanlı... Duyguların taze olduğudur. İkinci defa okuduğun zaman her şeyi biliyorsun; sahneleri, konuşmaları, nerede ne duyguyu hissettin ya da hissedebildin mi? Ben bir kitabı ikinci defa okumayı sevmem, hevesim olmaz, istek olmaz. Her şeyin ilki güzeldir sonuçta değil mi? Evet her şeyin ilki güzeldir, sonunun kötü oldugu kadar. İkinci defa geldi... İlkinde hiçbir açıklama yapmadan gitti... İlkinde şımarık, başıbuyruktu, umursamaz, acımasızdı... İkincisinde olgunlaşmış, değişmiş, ilgili, özlemişti. Öyle söylemişti. Yalancı... İlkinde güzel sözler söylemişti, inanmıştım... İkincisinde ilk defa "Seni seviyorum, görüşürüz." Demişti. İnanmamıştım, doğru yapmışım... İkincisinde söz verdi... Tutmadı... İlkinde nasıl gittiyse ikincisinde de aynı şekilde gitti... Ve ben ilkinde nasıl sustuysam ikincisinde de öylece sustum. Hayır, hayır yanlış anlamayın beni! Ona aşık değilim, sevmiyorum sadece hoşlandım. Beni üzen şey ikinci defa hayal kırıklığına uğramış olmamın burukluğu. Geçer, geçer ki alıştım. Zor değil. Şimdi günler geçiyor, haftalar geçecek, aylar, yıllar geçecek... Ben ilkinde nasıl 1 yıl içerisinde sildiysem, şimdi 1 ay içerisinde sileceğim. Bir günde olmaz, çünkü bir burukluk yaşadım, içime o siyah ruh girdi, yayıldı yayıldı yayıldı benliğime karıştı... aklımla oynadı... düzenimi darmaduman yaptı... parçaladı ve sustu... Ben izin verdim, sustum sustum sustuk... uzun bir süre de susacağım. Sessizliğim en büyük esaretim. İletişimsizlik en iyi olduğum konudur. Bir kere bana ben istemediğim sürece, ben izin vermediğim sürece bana ulaşılmanın zor, imkansız olduğu söylenmişti. Doğru... Fakat iyi bir doğru değil bu. Benim hiçbir şeyim iyi değil. Benim lügatımda iyi diye bir terim yok. Ben ben de yokum ki iyi olayım...
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
19 notes · View notes
sadecesirena · 2 years
Text
Tumblr media
Eğer...
Eğer o gün oraya gitmeseydim şu an iyi olurdum. Düz iyi. Eğer o gün oraya gitmeyip evimde kalsaydım şu an oturur keyifle dizi izlerdim. Dizilerden nefret ederim. Eğer o gün oraya gidip o takım oyununu karma şeklinde oynamasaydım şu an bilinmezlikler içinde boğulmazdım. Eğer o gün oraya gidip o karma oyunu oynamayıp benden etkilenmesine izin vermeseydim şu an sıcacık yatağımda sakince yatıyor olurdum. Eğer o gün oraya gitmeseydim, benden etkilenmesine izin vermeseydim, yazdığı mesaja cevap vermeseydim şu an hissediyor  olurdum...  Eğer o gün yapılan o karma maçta onunla aynı takımda olup benimle iletişim kurmasına izin vermeseydim; içimde duygu, sevgi, belki hüzün ve belki bir parça his olurdu. Neşeli, enerjik, aşka inancı olan o hayalperest zarif kız olurdum. Olamadım... Kader? Hayat? Hangisi beni bu hale getirdi bilmem fakat ikisinin işbirliği sayesinde onunla tanışmam beni benden söküp parçalara ayırdı. Her bir parçam dünyayı geçtim sanki evrenin bir çok farklı boyutunda küllere döndü. Savrulup, benim bulamayacağım yerlere saklandı, sanki...  Hissizleşmemi imkansız buluyorlar. “Saçmalama! İnsansın, elbette duyguların var.” Hayır, hayır! Yargısız infaz. Önce dinlemeli insan, dinleyip anlamasa bir dinlemeli. Çünkü anlatamadığı, kelimelere sığdıramadığı bir çok kederi var, hüznü, acısı... Anlatmıyor mu? Susun, susun ve sessizliğini dinleyin. Onun sessizliğidir, en çok anlattıkları; anlatmaya çalıştıkları... Başaramadıkları... “Duygusuzsun,” dedi. “Eski sen olsa; bana tavsiye verir benimle bunun için mutlu olurdu,” dedi. “Bir bak; sekizinci sınıftaki halin ile şimdi ki halin aynı mı? Ben o umut dolu, enerji dolu kızı göremiyorum,” dedi. “En azından o zamanlar ağlıyordun, şimdi o da yok. Kimsenin görmediği bir zaman diliminde ağlıyor musun? Bilmiyorum,” dedi. Biliyor yılı aşkın ağlamıyordum, gelmiyordu minik damlalar. Nasıl biliyordu? “Sana ulaşamıyorum,” dedi. “Sana ulaşılmıyor. Ben ulaşmak istersem iletişime geçiyoruz. Onun dışında kimseyle, biri sana yazmadan sen yazmıyorsun,” dedi. “Bunu sevmediğin için değil, kardeşiz biz arkadaş değil biliyorum seni,” dedi. “Sen sana ulaşılmasını istemiyorsun,” dedi. O beni çok iyi tanıyordu. Bilmediklerine rağmen beni iyi tanıyordu. Arkadaş değildik sahi; kardeştik... Öyle miydik? “Bu sen değilsin.” dedi. Sahi ben kimdim ki? Ben kimim? Kızgın, kırgın, nefret dolu değilim. İçimde hiçbir şey yok. Gerçekten yok. Boşluk mu? O zaman boşluk. Kayıp mı? O zaman kayboluş. O zaman kimliği belirsiz kaybolmuş beni bir daha bulamayacak oluşumun, oluşunun üçüncü yılı dördüncü ayı.
Denizler dalgalanır rüzgar eserken; Ve hisler ölür Sirena yazarken;
r/d
;
'Bazen bir şarkının sözleri değilde, çoğu şeyi anlatmak için arattığımız adı yeterdi.'
21 notes · View notes