İlk başlarda kendimi masallarda arardım , kırmızı başlıklı kız mıyım , uyuyan güzel mi , Rapunzel mi diye . Şimdi de kendi hayatımda arıyorum kendimi , ben kimim diye .
İçim yanıyor , söndüremiyorum . Her geçen gün birileri odun atıyor içimdeki ateşe . Körler , yanan ruhumu göremeyecek kadar , sağırlar ruhumun çığlıklarını duymayacak kadar. Ve ben hep birilerinin içinde yaşadığı savaşın sonunda seçilen hedef , yakılmak için hazır duran bir objeydim. Ateşe ilk atılan bendim , ben olacağım . Biliyorum aslında ama hep safa yatıyorum belki bir gün yakılmam diye.
Sevda nedir? Nasıl ilerler? Neye göre benimsenir? Neyi sever? Hep bilmiyorum derler? Sen gibi yapar, ederler. Kaç mum kadar sevdan diye sorar ederler, kaç eder? Sevda mumun kaç odaya ışık saçar diye merak ederler, kaç yüreğe dokunur bilmek isterler, oysa ki her insan hayatında bir kez sevda mumu yakar, ya bir kez söner ya da ömür boyu diğerinin sevda mumu ile hep yanar döner. Sevda mumlarınızı hak etmeyen kimseye harcamayın, çünkü değer bilmeyen Deniz’e atar geçer. Sorun denize atması değildir, deniz de ne yapmasını bilmez öylece o mumu karanlığa gömer.