Tumgik
#neşeli ölmek
infitahiezhar · 1 year
Text
Tumblr media
"Zaman; beklenen umudu getirmeyen bir posta treni gibi geçiyor yanımdan. Zaman iyi gelmiyor hiçbir şeye."
176 notes · View notes
sallapati · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
13 notes · View notes
olafkardanadam · 21 days
Text
Tumblr media Tumblr media
{"uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın"}
Bazı şarkılar vardır, cızırtılı bir yağmur gününü anlatır.. Bazı şarkılar vardır, kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır, kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu o şarkının adı, ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı...
38 notes · View notes
hisboslugu · 11 months
Text
bugün kalbimi eski bir plak gibi öyle çok tersine çevirdim ki: bazı şarkılar vardır, cızırtılı bir yağmur gününü anlatır. uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı. deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır, o zaman bir yavru yengece bakan insanların şarkısı olurdu o şarkının adı. keşke ismim iris olsaydı, keşke ismim herkese sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı. bazı şarkılar vardır, ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır. işte o ellerimle herkese çamurlu şiirler uzatsaydım. hepsi çok kirli olsaydı tanrım! bazı şarkılar vardır, kırmızı akşam sefalarını anlatır. karanlığın kalbinde yalnız açmanın acısını, komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını. geceyi onlar bahçeye taşırdı. ben ne zaman öleceğim tanrım! sabah olunca mı? keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım. irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi şu odanın ortasında dursam, saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım! artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum. bazı şarkılar vardır, kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır. kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu o şarkının adı, ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısını. keşke ismim iris olsaydı, keşke ismimin bir anlamı olmasaydı. herkes çıkarsın kalbini o çirkin mücevher sandığından ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım!
Tumblr media Tumblr media
29 notes · View notes
kosmazsankosamazsin · 3 months
Text
"Aşk, keyif, neşe istiyorum. Bana mutluluk getirecek şey senin paran değil. Ben sadece kalbimi tutan bur elle ölmek istiyorum. Hadi birlikte olalım, özgürlüğümü keşfedelim. Tüm kalıplaşmış düşüncelerini unut, benim gerçekliğime hoş geldin..'
9 notes · View notes
girifit · 11 months
Text
beklemek elimden gelen tek şey. bir yolcunun otobüsü beklediği gibi beklemek. biraz da arayış. bir çocuğun yaşlar içinde annesini araması gibi bir arayıştan bahsediyorum. kanlar içinde kalan bedenim ile bir şeyleri arıyorum, neyi aradığımı bile bilmeden. esen rüzgara, yağan yağmura inat sokaklarda yürüyorum. koşuyorum, kalbimdeki ağrıya inat. bir bilinmezin yazıları bunlar. bir hiçin seslenişi. bir ölünün haykırışı. ölmek. ruhumun öldüğünü hissediyorum. gülemiyorum artık. çocuklar bile mutlu etmiyor beni. o eski neşeli kız çocuğunun oynadığı parkta yakıyorum sigaramı. ardına bir izmarit fırlatıyorum. bağırıyorum, "her şey geçti, sen de geçeceksin." oturup ağlıyorum. hıçkırıklarım yankılanıyor. geçmeyecek, biliyorum. bu bir kandırılış. bu bir kayıp. elimde hiçbir şey kalmadı.
35 notes · View notes
kumtanesiy · 1 year
Text
Bir dakikam bir dakikama uymuyor az önce neşe doluyken şimdi ölmek istiyorum yeter be bıktım kendimden./
62 notes · View notes
alkolikduzen · 2 years
Text
Tumblr media Tumblr media
bugün kalbimi eski bir plak gibi öyle çok tersine çevirdim ki. Bazı şarkılar vardır, cızırtılı bir yağmur gününü anlatır. Uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı. Deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır o zaman bir yavru yengece bakan insanların şarkısı olurdu o şarkının adı. Keşke ismim iris olsaydı. Keşke ismim herkese sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı. Bazı şarkılar vardır ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır işte o ellerimle herkese çamurlu şiirler uzatsaydım. Hepsi çok kirli olsaydı tanrım. Bazı şarkılar vardır kırmızı akşamsefalarını anlatır. karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını, komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını, geceyi onlar bahçeye taşırdı. Ben ne zaman öleceğim tanrım Sabah olunca mı? Keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi. İsmi nedensizce iris oluveren bir ağaç gibi. Şu odanın ortasında dursam saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım. Artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum. Bazı şarkılar vardır kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır. Kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu o şarkının adı. Ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı. Keşke ismim iris olsaydı. Keşke ismimin bir anlamı olmasaydı. Herkes çıkarsın kalbini o çirkin mücevher sandığından ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım.
İrisin Ölümü, Didem Madak
153 notes · View notes
doriangray1789 · 9 months
Text
“Bir hamamböceği öldürürsen kahraman, bir kelebeği öldürürsen şeytansın. Ahlakın estetik standartları vardır. -Friedrich Wilhelm Nietzsche-
İyinin ve kötünün ötesinde “ böyle buyurdu Nietzsche…karşıma sosyal medyada sürekli şu söz çıkıyor. " yanlış düşünebilirsin, yanlış anlayabilirsin ama yanlış hissedemezsin."  hadi canımmm!! kim demiş?  öyle de bir hissedersin ki, iliklerine kadar hem de. yanlış hissetmek diye bir şey olmasa kimse kimseyi aldatamaz ya da kandıramazdı. bakın nietzsche ne diyor. " " duygularınıza güvenin!!!" ama duygular sonuç ya da başlangıç değildir. duyguların arkasında eğilimler, isteksizlik gibi bize miras kalan yargılar ve değerlendirmeler bulunur. bir duygunun verdiği ilham bir yargının - ama genellikle yanlış bir yargının- torunudur ve hiçbir şekilde sizin kendi çocuğunuz değildir. kişinin duygularına güvenmesi, içimizdeki mantık ve deneyim olan tanrılar yerine, büyükbabası ile büyükannesine ve onların büyük anne ve babalarına itaat etmesi demektir." duygular değişir ve hisler yanılabilir. duygularınıza ve hislerinize fazla güvenmeyin... ***tinsel insanlar, ama içlerinden en yüreklileri, çoğun en acılı trajedileri de yaşarlar: işte tam da bu yüzden saygı duyarlar yaşama, onların karşısına en büyük muhalefetiyle çıktığı için.- putların alacakaranlığı *** kendi omzuna tirman, başka türlü nasıl yukselebilirsin ki?*** “ben bana gerçekten yoldaşlık etmeksizin yalnızlığımı çalanlardan nefret ederim.”***“mükemmel hale gelen, olgunlaşan her şey ölmek ister. olgunlaşmamış her şey yaşamak ister. bütün acı çekenler yaşamak ister, böylece belki olgun, neşeli ve arzulu olabilirler." acı varsa, kuvvetli bir istek vardır. o halde kendine şu soruyu sor: isteğime ulaşmak için bu acıyı çekmek zorunda mıyım?***uçmayı öğretemediklerine çabuk düşmeyi öğret."Geleneksel din, ahlak ve felsefe anlayışlarını kendine özgü yoğun ve çarpıcı bir dille eleştiren en etkili çağdaş felsefecilerden olan Nietzsche Abimizin bir çok kitabını portalımda yaZdım…
"İnsan çok yönlü, yalancı, yapay ve şeffaf olmayan bir hayvandır." Aslında bu yoktu, aklımda Nietzsche hakkında yazmak yoktu ama şu son cümleden sonra dayanamadım! Kendi tabiriyle iyinin ve kötünün ötesinde onca şey söylemişken, söylediklerine "Ah, nesiniz ki siz, benim yazılı ve çizili düşüncelerim." dedi... Haklı sadece düşünmüş :))) Nasıl da kendiyle savaş halinde sürekli ama... Kendi beynini yaktığı yetmiyor bizimkine musallat oluyor bir de....:) Bir konuda anlaşamıyoruz o da okurken kriz geçirmeme sebep oluyor, kadınlara olan zaafı... Her kitabında bir şekilde nefret kusmayı başarıyor... Bu onun tamamlanmamış psikolojik evrimiyle alakalı bir sorun sanırım. Kitabın sonuna gelince kendisini otomatik olarak affedebiliyorum... Çünkü bir konuyu anlamazsınız kendi kendinizi yersiniz böyle sonra yakın bir arkadaşınız vardır size bıkmadan tekrar tekrar anlatır siz ısrarla üffff benlik değil yapamıyorum işte dersiniz ama bir süre sonra olayı çözmüşsünüzdür ha işte tam öyle bir his Nietzsche'nin kitaplarını okumak... Bize ne olduğumuzu anlatıyor... Yaşarken insanın tür olarak nasıl bir varlık olduğunu tüm evrene naptığını ve ne yapacağını, aslında her şeyi kendi çıkarına yapan insanın hayvanlaşan bir varlığa dönüştüğünü insan olarak buna dahil olduğu için kendiyle de kavga ederek anlatıyor. Çok garip tespitleri var, yargılıyorum, düşünüyorum gene hak veriyorum. Bir süre sonra garip gerçekten onunla mücadele etmek...Böyle sürekli tatlı tatlı şeyler yerken arada mevsiminde gelen ekşi erik gibi tuzla birlikte özlediğim garip bir damak zevki onu okumak... Kişi yaşadığı çağda dünyasını paylaşacak insan, kendi kafa yapısında birini bulamazsa o zaman dünyasını paylaşacağı insanları geçmişin eserlerinde arar, bulur, çıkarır ortaya. Bu yüzden bir insanı mı tanımak istiyorsunuz? Neler okuduğuna bakın, yakınlarına değil çevresine karşı davranışlarına bakın. Bazen bu arayış yüzyıllar ötesine kadar uzanır. Böylece kişi, varlığını dünyaya bağlayacak bağları, hangi yoldan gitmek istediğini bir dereceye kadar bulmuş olur. Bütün bu eserler bizi heyecanlandırır ve mutlu eder ancak bir yere kadar… Nietzsche, Pessoa, Sartre ve Camus’ u kendime aşırı yakın gördüğüm doğrudur. Bu mükemmel insanların ellerinden çıkan her eseri incelemek, okumak bana aşırı zevk veren ve heyecanlandıran bir şey. Kafamda ve kalbimde neler varsa hepsinin bu yazarların eserlerinde toplanmış gibi… Nietzsche profesörlüğü sırasında klasik filoloji çalışmalarından uzaklaştı ve felsefeyle uğraşmaya başladı. geleneksel din, ahlak ve felsefe anlayışlarını kendine özgü, yoğun ve çarpıcı bir dille eleştiren en etkili çağdaş felsefecilerdendir. Toplumca doğru kabul edilen çoğu şeyin yanlış olduğunu çünkü toplumun düşünme kapasitesinin düşük, muhakeme gücünün az olduğunu, çoğu kişinin sürü psikolojisi ile hayatlarında tercih yapıp savrulduğunu çok iyi biliyordu ve her eserinde kendine öz düşünceleri ile destekliyordu. Ebediyen emzirilmek sadece bebeğin arzusudur nasıl olsa :) “Böyle Buyurdu Zerdüşt” kitabının can yayınlarında olan baskılarının kapağında; “Herkes ve hiç kimse için bir kitap” yazmasında anlatılmak istenen şey de; Herkes okur ama kimse anlayamazdı
10 notes · View notes
ccynefinn · 10 days
Text
Tumblr media
Je veux de l'amour, de la joie, de la bonne humeur
Ce n'est pas votre argent qui f'ra mon bonheur
Moi, j'veux crever la main sur le cœur
Allons ensemble découvrir ma liberté
Oubliez, donc, tous vos clichés
Bienvenue dans ma réalité
🧷 ✧ ˚. ᵎᵎ 🎀 "
Aşk, keyif, neşe istiyorum.
Bana mutluluk getirecek şey senin paran değil.
Ben sadece kalbimi tutan bir elle ölmek istiyorum.
Haydi birlikte olalım, özgürlüğümü keşfedelim.
Tüm kalıplaşmış düşüncelerini unut,
Benim gerçekliğime hoş geldin.
🎧 ୭ zaz- je veux
4 notes · View notes
yesiliris · 2 months
Text
Daralıyorum,boğuluyorum,hiç bir yere sığamıyorum. Denize bakamıyorum. Özgürlüğüm elimden alınmış. Kitap okuyamıyorum. Kelimelerim çalınmış. Ben sevemiyorum. Zamanım yokmuş.
Yoruldum ama dinlenemiyorum. Korkunç derecede yetersizlik hissi var sadece. O kadar aptal hissediyorum ki. İşe yaramaz basit biri gibi.
Ben ölüyorum görmüyor musunuz?
Hiç bir şey artık vermiyor bana ne bir mutluluk ne bir neşe.
Yaşıyorum işte,Öylesine.
İçimde bir şeyler kırıldı. İçimde bir şeyler beni benden aldı.
Ben okyanusumda boğuldum. Karaya vurdum. Çıktım ve koştum. Koştum ve düştüm. Yara bere içinde kaldım.
Kalbim bana o kadar ağır geliyor ki taşıyamıyorum.
Şimdi her şey normal sanki. Sanki ben değildim ölmek için satırlar yazan. Sanki ben değildim canımı acıtan. Sanki ben ben değildim.
Kalbim yerini boşluğa bıraktı cam kırıkları da gitti,hissiz kaldım.
Gülüyorum ama bilmeden. Bakıyorum ama görmeden. Bu sefer Bi son için satırlarım olmayacak. Çünkü görmüyorsunuz. Çünkü bu sefer sevmiyorsunuz.
~E.
4 notes · View notes
gideceksensevmee · 11 months
Text
bugün kalbimi eski bir plak gibi öyle çok tersine çevirdim ki: bazı şarkılar vardır, cızırtılı bir yağmur gününü anlatır. uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı. deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır, o zaman bir yavru yengece bakan insanların şarkısı olurdu o şarkının adı. keşke ismim iris olsaydı, keşke ismim herkese sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı. bazı şarkılar vardır, ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır. işte o ellerimle herkese çamurlu şiirler uzatsaydım. hepsi çok kirli olsaydı tanrım! bazı şarkılar vardır, kırmızı akşam sefalarını anlatır. karanlığın kalbinde yalnız açmanın acısını, komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını. geceyi onlar bahçeye taşırdı. ben ne zaman öleceğim tanrım! sabah olunca mı? keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım. irileşen, gitgide irileşen ağaç gibi şu odanın ortasında dursam, saat kuleleri dökülürdü dallarımdan tanrım! artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum. bazı şarkılar vardır, kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır. kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu o şarkının adı, ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısını. keşke ismim iris olsaydı, keşke ismimin bir anlamı olmasaydı. herkes çıkarsın kalbini o çirkin mücevher sandığından ve herkes onu birbirine fırlatsın tanrım!
11 notes · View notes
parcalaryokolus · 2 years
Text
Öyle bi haldeyim ki garip bir his içindeyim.
Bir tarafım uçurum kenarı diğer tarafım gülüp eğlenen çocuk sesleriyle dolu.
Bir tarafım ruhunda intihar etmiş bir tarafım gökyüzünü izliyor.
Bir tarafım enkaz diğer tarafım umutlu.
Bir tarafım yerlerde sürünmekte diğer tarafım kendine bu saatte çay demleyecek kadar enerjik.
Bir tarafım buz tutmuş ellerine bakıyor diğer tarafım güneşli günlere inanıyor.
Bir tarafım ıssız ve sessiz bir tarafım neşeli ve güler yüzlü.
Bir tarafım sürekli yürümek istiyor bir tarafım köşeye çekilip sessizlik içinde uyumak.
Bir tarafım kaos bir tarafım huzur.
Bir tarafım kötü ve acımasız diğer yanım iyi ve sevecen.
Bir tarafım umudu kovalıyor diğer tarafım ruhunun yaralarıyla uğraşıyor.
Bir tarafım hüzne bulaşmış diğer yanım yeni günü bekliyor büyük bir heyecanla.
Bir tarafım mutsuzluktan ölmek üzere diğer tarafım mutlu olmak istiyor.
Bir tarafım gücünü koruyor diğer tarafım acısını.
Bir tarafım fena halde bir tarafım günlük güneşlik.
Bir tarafım hassas ve kırılgan diğer tarafım acıma duygusundan yoksun ve kırıcı.
Bir tarafım bitmiş bir diğer tarafım ayakta.
Bir tarafım gelecek iyi günleri bekliyor diğer tarafım umudunu bitirmiş.
2 Kasım 2022
03:39
21 notes · View notes
hayatveolumarzusu · 5 months
Text
Ve ölüm mektubunu yazmaya hazırlandı küçük kız. Minik bedeni titriyordu ama bu artık onun için bir dert olmayacaktı, birazdan bileklerini kesecekti ne de olsa.
"Sadece biraz olsun yaşamak istemiştim" diye başladı mektuba. Sayfalar her geçen dakika biraz daha doluyor ve bu onun gözyaşlarını tutamamasına neden oluyordu. Ağlıyordu çünkü gerçekleri anlatıyordu, hemde en acı olanları.
"...birini sevdim ölümümü arzuladı, birine güvendim bana asla inanmadı, birini önemsedim,..." diye kendisini kaptırdı bir noktada ve durdu. Zihni o kadar doluydu ki artık nefes alamıyor, gözyaşlarından dolayı kirpikleri birbirine yapışıp canını yakıyordu.
Ve son paragrafıda bitti mektubunun:
"Kendime acımadım bileklerimi keserken, tabii siz ölmek istediğim için bile benden rahatsız oldunuz.
Sahi nefes almam cidden size battı mı?
Size güvenip duygularımı anlattığım için yine neden ben suçlu oldum?
Özür dilerim sizin bencilliğinizle kendimi fazla yıprattım. Bu ihanetimi de diğer "hatalarımın" yanına not alın lütfen. Her zamanki gibi: iyi sabahlarınız olsun bensiz ve neşeli."
3 notes · View notes
Sevgi, neşe ve keyif istiyorum
Para değil ki bana mutluluk yaşatan
Elim kalbimde ölmek istiyorum.
3 notes · View notes
birgaripkitapsever · 10 months
Text
Bugün neşe yok...
Sanırım her insanın derdi olurmuş. Benimde var şuan...
Şuan o kadar doluyum ki anlatamam ve benimle ilgilenecek insanda olmaması işimi oldukça zorlaştırıyor. Boğazımdaki yumru ağlarsam geçecek biliyorum ama ağlayamam. Şuan yassak. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum. Biliyorum kimse olmasa bile sağımda ve solumda görünmeyenler var...
Babam odada televizyon izliyor. Kızının ağlamak istediği ama ağlayamadığını bilmiyor çünkü ilgilenmiyor. Annem ablam ile başka odada (ablamla olan odamızda) anneme kızmıyorum her çocuğuna aynı anda-burda kesmek zorunda kaldım çünkü annem çağırdı. Ablam hasta ve duş alması gerek. Onu hazırlamam için çağırdı ve bende onu yataktan kaldırmak için ona dokundum. Tahmin edildiği üzere bağırdı. Biliyorum kaç defa kustuğunu o yüzden bir şey demedim ama kalbe söz geçmez ya kırık olan kalp parçalandı azıcık. Neyse devam edelim.
Aynı anda ilgilenmez ki az önce de dedim ablam hasta. Bana ne oldu bilmiyorum ama benimde karnım ağırmaya ve midem bulanmaya başladı. Anneme ve babama tabikide demedim. Ablamla ilgilenmeleri lazımdı çünkü. Şu an sessiz sedasız annelerin yatak odasında oturmuş yere çömelmiş yazı yazıyorum.
Telefonum bozulmuştu ve tanirciye görürdük bugün. Tamirci şarj yerinin kırıldığını söyledi - öyle bişi yani- ve babamda çıkarıp parayı verdi. Saat beş gibi de almamızı söylediler. Sonra ablamın hasta olduğunu falan öğrendik. Neyse annem şakasız bana imalarda bulunmaya başladı. İşte benim yüzümden 100 lira filan gitmiş...
Ben yüz liraya değmez miyim anne?
Sanırım değmez mişim.
Yalan yok acayip kırıldım ve şuanda dizilerimi gövdeye çekmiş duvara yaslanmışım. Midem bulanıyor ve sırtım kopacakmış gibi. Ne yapacağımı bilmiyorum eğer annemle söylersem ilgi istediğimi düşünecekler ve benimle alay edecekler. Zar zor tuttuğum göz yaşlarımı da orada zavallı gibi dökeceğim.
Ben zaten zavallının tekiyim.
Beni ailem bile sevmezken ben kendimi neden seveyim?
Sonuç olarak ne yapacağımı bilmiyorum. Canım acıyor ve ablam da kötü. Sevgili ailemin iki hasta kızla uğraşmak, isteyecekleri son şey olduğu için sonuna kadar direneceğim. Lütfen bana bir taktik verin.
Bu ara salgınından nefret ediyorum.
Kendimden nefret ediyorum.
Yalnızlığımdan nefret ediyorum.
Ailemin anlayış, kavrayış biçimden nefret ediyorum.
Hayatımdan nefret ediyorum.
Ölmek istiyorum.
İntihar etmek istemiyorum.
Ölmek istiyorum. Kendiliğinden, öylece, aniden.
5 notes · View notes