Tumgik
olafkardanadam · 5 minutes
Text
Tumblr media Tumblr media
"Usul usul inen yağmur tıpırtılarını dinler gibi dalıp gitmiştik. Sen konuşuyordun, ipil ipil yağan bir yağmur gibi konuşuyordun." yüzü güneş parıltılı kız
0 notes
olafkardanadam · 9 hours
Text
"Yaslan göğsüme sevdiğim, benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir.. Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir, toprak gibidir.
Sen ki bulut gibisin, ay gibisin, güneş gibi bazen..."
33 notes · View notes
olafkardanadam · 17 hours
Text
•["Gerçek olduğunu bildiğin bir rüya gördün mü hiç? Kimilerinin efsane dediği ama kalbinin en derinliklerinde hayır bunun bir karşılığı olmalı dediğin türden."]™
#?
40 notes · View notes
olafkardanadam · 18 hours
Note
“ düşündüm , düşünürken dalıp gittim. biraz kalbime, biraz aklıma. ikisi de işe yaramıyor, diye itiraf ettim sonunda.
sen. , sihirli aynasın ya - söyle, dedim.
bir kalp neyle yönetilir?
. mey
Son bir düşlük zamanım kalmıştı sanki, gerçeklikle işim yok, biliyorsun, biliyorum, bihaberler.. İnsanlar tanıdım, anlattılar, dinledim, yanıldım, yoruldum, topraktım, bataklıktım, kuraktım kendime, etrafıma yol oldum, yıprandı kaldırımlarım, kimsesiz şehrimde binalarımın sıvaları döküldü, pencereleri kırıldı, bir gölge aradım, uzaklardan gelecek, elini çabuk tuttu güneş, yıkıldı kubbeden başkalarına doğru, karanlığıma çakıldım, yakınmamalıydım bu alışık olduğum gidişattan, yakılmamalıydım, yakıldım!
Kötüydüm hem de çok kötüydüm, kimse görmüyordu, kimse yoktu aslında, alındım, anladım, bende süpürüp kalıntılarımı, bilinmezliğe götürdüm. Şimdi neler uzaktı bana, Neler yakındı, unuttum. Bakışlarımı devirdim duvarlara, kalemlere, yataklara, gecelere, anılara, geleceğe, son bir düşlük zamanım kalmıştı sanki ve bu son düşümde de sevecektim.
"Bir gün, bir gecede dünya, bu kadar mı kimsesiz doğurur..."
8 notes · View notes
olafkardanadam · 19 hours
Text
Ecelsiz kaç kez öldüm senden habersiz.. Kaç cesedemi taşıdım omzumda bilemezsin... Coğrafyamda ayak basmadık yer bırakmadım, önce Diyarbekir surlarını karış karış alnım terli aradım.
Yedi kapıyı yedi kez döndüm kokunu tek bir sokağında bulamadım Diyarbekirin.
Sonrasında bir tren istasyonunda esmer yüzlü çocukların kahkahaları eşliğinde açtım gözümü, hayat umutlar var ediyordu hepsine ama benim aradığım umuttan daha büyüktü ve sen Mardine sığacak kadar küçük değildin.
Mardinin hiçbir turnasına uğramamıştı selamlarım belki de kanatları sana selamları ulaştıracak kadar güçlü değildi.
Sonra kadim şehir cudi ile gabarın memleketi cizrede mem u zinin aşkında aradım seni ve aradım, aradım...
25 notes · View notes
olafkardanadam · 21 hours
Note
Geç kalmışlığın ilacı yok...'unutma bunu...'
Tumblr media Tumblr media
•["vaktinde sev beni: çok yaş almadan bedenim, ruhum çok solmadan, bastona başvurmadan ellerim, içimdeki aşk çiçekleri solmadan, canımdaki baharlar eksilmeden, kalbimdeki umut ölmeden; vaktinde çok sev beni, çok sev beni, çok sev..."]
28 notes · View notes
olafkardanadam · 21 hours
Text
Ellerim boğazımda, gökyüzünden kaçıyorum ahmakça, bir kuşun ötüşü, susuşu, sevda ile uçuşu; göz altlarımdan düşürüyor hüznü, yabancı bir yüzdüm, ağzı kulaklarında, kendime, hep sonbahar esintisi, hep bir canavar sesi tutkusuz dudaklarımda, bir lekeydi âdeta bakışlarım, turkuaz bulutlarda, kalbim atıyor ve hissetmiyorum ne acı, toprakla bağı kopmuş ölü bir ağacım ne feci, bu zifiri karanlığın içinde; ne kadar da gencim yıpranmak için, bir kimsesiz konuşuyor zihnimde yankısıyla savaşıp, sevmeye sevilmeye nasıl da açım, ne gülünç!
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
23 notes · View notes
olafkardanadam · 22 hours
Note
Ruhu darda olan çocuklara masallar anlatıyor gibisin.. Karanlıklar içindeyim, nefes almakta zorlanıyorum.. Bana bir masal anlatır mısın? Hiç uyanmayacakmışm gibi uykuya dalmak istiyorum..
-Saye
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Uzun uzun zaman önce, çok uzun zaman önce; içinde hiçbir acı ve hiçbir yalan olmayan bir yeraltı ülkesinde, insanların dünyasını görme hayalleri kuran yüzü güneş parıltılı bir prenses yaşarmış. Bir gün yüzü güneş parıltılı prenses korumalarını atlatarak mavi gökleri, yumuşak meltemi ve gün ışığı olan insanların dünyasına kaçmış. Gözleri gördüğü güneş ışığı ile kör olmuş ve tüm geçmişini unutmuş. Hastalık ve açlıktan dolayı bir süre sonra ölmüş. Ama babası kral küçük kızını bir türlü unutamamış ve bir gün kızının başka bir bedende geri geleceğine hep inanmış, onu beklemeye başlamış.
Büyüyorsun.. Yakında hayatın "peri masallarına" benzemediğini öğreneceksin. Dünya zalim bir yer, zamanla öğreneceksin bunu. İncinsen bile.
9 notes · View notes
olafkardanadam · 2 days
Text
•{"bugün seni çok özledim... bunu hangi gün okursan oku."}
50 notes · View notes
olafkardanadam · 2 days
Note
Söyle şimdi aklının kenarında gezinen şarkıyı mırıldanarak... Elin kolun düğüm olmuş biliyorum en soğuk günlerde kalmışsın yalın ayak.. Düzenbazlık seni zengin yapar: Mutluluk dedikleri şey... Dürüstlük, erdemli bir yoksul, hayat böyle! Üzülmen o kadar doğal ki; Ağla kahrederek kendini, gözyaşların hâlâ gerçek, kelimeler anlamlarını temsil etmiyor, bu konuyu hayli konuştuk seninle, defterlerinde yazılı destanların var, hasta zihninden kıyamet fikirleri taşıyor!
Çünkü her şeyi var herkesin, bir insanlıkları yok, düşünceli kılıkları var, merhametten elbiseleri, akşam hepsi çıkıyor, emin ol!.. Yarınları için menfaatten yollukları var, sebepleri kadar afili dostlukları, Oğlum burası bir çöplük!... Büyük bir geri dönüşüm yuvası, bin yıllardır her şey karşılıklı.. Biliyorum her yerine kızgın demirler batıyor, acı çekiyorsun, ne yapabilirsin ki, herkes memnun!
[kırılmış bir kadın]
Ya yarın da seni düşünürsem, hatırlarsam, yegane kederim sensizlik olursa?..
Her kedinin devleşen gölgesini sen sanırsam!..
Konuşmayı unutursa dilim, anlatmayı bırakırsam seni, kendime, zamanın derinleştirdiği çukurda çırpınırsam, olduğum yerde, tam burada, çıldırırsam sessizce...
Ürperir de bembeyaz kesilirse saçlarım, "oldum, büyüdüm, çok şey gördüm" demiyorum..
Yaşlandım be kadın!..
Her şeyim çürüdü de, seni sevmelerim gencecik kaldı.
8 notes · View notes
olafkardanadam · 3 days
Text
•["bir gün seninle ikinci kez tanışacağız, işte o zaman doğru olanı yapacağız."]
67 notes · View notes
olafkardanadam · 3 days
Note
Tekrarlamalarıma yine vede yine devam ettim.. Yine gecem gündüzüme karıştı.. Asıl karanlık benim için ışık oldu.. Her güneş tepeye vardığında uykum o vakit başlardı.. Korkardım ışıklardan aslında, karanlıktan korkmam gerekirken.. Bir nedeni vardı ki o da beni saklamasıydı.. Işık etrafa yayılınca ben görülür olur fakat görülmezdim.. Lâkin gecem karanlığına kavuştuğunda, bedenim sarmalanırdı gökyüzü tarafından, korkularım azalırdı.. Bir tek yıldızlar, ay vede sokak lambaları.. Güneş’in yerini onlar devralırdı.. Benim düzüm, onların tersiyken, tersler hep benim doğrularımdı.. Onlardan uzaklaştım çünki her bir kafadan uğultular yükseliyordu, kafam kaynıyordu bu karmaşadan.. Adımlarımı attım yine, çıkmazdaki karanlığa doğru.. Tek doğrum olan yere doğru.. Sığınacağım bir yerim vede bir evim yoktu fakat saklanacağım bir yer geçiçi olarak olurdu, karanlık.. Lâkin bir sorun vardı ki ~ zaten hep bir sorun olur ~ onunda her şey gibi gelip geçmesiydi.. Vede çok acıtanlardan biride buydu belki de, içimi acıtıyordu.. Ayakkabılarım sürtünmekten kıvılcım çıkartırken, ateşim var olup beni yaktı vede yine ben kül oldum.. Ama doğamadım vede toz olup uçtum.. Bilinmezlik… ‘Lavinia’
Kelimelerden düşecek aldığım soğuk nefesler... Bu çırpınışın sonu ne olacak.. Yalnızlığın kabuğu ne kadar sert ve kuru. Dakikalar birbirlerini alacak yamacımdan, isimsizliğimle kalacağım içli dışlı.. Herkes ve her şey; Kaldırım taşları gibiyim, gecenin tenindeki huysuz saçları gibiydi sevgim, hırçın ve bedbaht, kızgın ve yorgun. Kendi ruhumun hücrelerinde suçluydum, cezalıydım, prangaları kanlı düşlerimde mahkumdum, vebalıydım.
Kelimelerim de atacak betim benzim gibi daha ne kadar büyüyecek nefretim ve kibrim aynalara, kime mâl ededeğim çaresizliği ağlayarak.. Bir böcek tatmış mıydı sevgisizliği benim gibi, örmüş müydü ağını bir örümcek, umutsuzluğundan. Yalnızlığımın da kaburgalarında dumanlar tütüyor, bir köpek gibi uluyorum karanlığı, gırtlağımı yırtarak, yitip giden tebessümlerde ne kadar da acizim, yapmış mıydı yuvasını kuşlar, ateşin çemberine, bu kanayan satırlar haricinde ne kadar da sessizim...
17 notes · View notes
olafkardanadam · 3 days
Note
Yüzüm, boyası rutubetten kalkmış bir duvar adeta, neydi bu içimdeki fır dönen huzursuzluk, gözlerimin yorgunluğu?.. Gülmelerim, hikayeler, tevazular sahtekârlık... Bir cebimden bir cebime soygunculuk, bugün de mi bir şehrin tüm yalnızlığı koynumda uyuyacak, bugün de mi bir zehri başka bir zehir unutturacak, kurusun, dökülsün, ufalansın huyum!.. Sevgim de yoksunluğum gibi; tiksindiğim gibi, bulanık, solgun, daracık havasız bir kuyu, ama ben buyum, parmakla gösterilen bir ucube, yüzüne tükürülen bir soytarı, iyi olmaya çalışmak niye bu kadar aykırı, derimin altında çetrefilli çelişkiler, hep bir kıyım.. Defterlerim bir ameliyat masası, bir cinayet mahalli, şiirlerim bir soykırım, daha ne kadar dibi göreceğim, daha ne kadar büyüyecek bu uçurum?.. Kuduz bir köpek, cüzzamlı biri, ne kadar acizlik kokuyorsa, O kadar çaresiz bir durum, ölümün habercisine O kadar mecburum.
meryem🍂
Gönlümde göç etmeyi unutmuş kuşlar var, bir derya büyüklüğünde, siyah, kabarık, bir hülya azametinde...
Gözlerini gökyüzümden al artık, Lütfen!
Sesini, mevsimlerin esintisinden. Aşk insanı nasıl aşağılık yapıyor öğrenme, bilme, istemem! Kuşların sırtlarından göz süzmelerin âlemi yok, 'Gözlerini' diyorum, yıldızlarımdan uzak tut, karanlığımdan.
Kalamadın değil mi? Sakladığım yerde, tapınağında, Ölü olarak nazarımda, mezarında.
Çekmecede bir mektup duruyor, eğri büğrü yazılarla gözyaşı içeren, biraz aşk, biraz intihar, bolca ıstıraptan vasiyetler var, bin çeşit ibare; hiç olmadığım kadar benden daha fazlası, kendime ihanetten müebbet yatan vaziyetler var, tütünlerin arasında, kalabalık, sürekli bırakılmış, sürekli terk edilmiş, sevgilere uzak, şiirlere yaslanmış, mevsimsiz ayrılık havasında; çekmecede milyarlarca eziyet, mahrumiyet var...
Lütfen, Gözlerini gökyüzümden al!
13 notes · View notes
olafkardanadam · 4 days
Note
Siyah değil, beyaz da değil.. Bir renk olsaydım, gri olurdum herhâl.. Lâkin gri de, bir renk değil.. Yani en azından diğer soyutlar için.. Yine belirsizim, yine varlığım vede yokluğum bir.. Görünmezim belki de bu dünya için, veyahutta bu evren.. Güneş ay’ın yerine her geçtiğinde vede ışıkları etrafı sardığında, göz kapaklarımı ayırıyorum birbirinden, gözlerimi aralamak için, fakat yapışıyor kirpiklerim birbiri üzerine.. Gecem gündüzümdür diye midir, ıslak olmasının nedeni, yoksa nemini yitirip, birbirine tutunması mıdır.. Bilemiyorum.. Etraf somut olarak belirirken ben niye soyut hissediyorum, bu yabancı dünyaya.. Ruhum canlı olmanın sebebiyken, bedenim niye bir et çuvalı gibi.. Lâkin günler ardı ardına dizilip çoğaldığında ise ölü bir ruh taşıyorum, bu et çuvalında.. Çıkmazdayım yine çıkamıyorum.. Bir çaresi yok artık.. Adımlarımı atamazken, içimdeki nefesi dışarı veremiyorum ki bu yüzdendir dumanı içime çekişim vede dışarı verişim.. Çünki benim oksijenim zehirdendir ancak.. Vede yâlnız her duman ciğerlerime indiğinde, nefesim olur iç çekişlerim.. Derdim var lâkin devâm yok..
‘Lavinia’
Tumblr media Tumblr media
İzliyorum kendimi, bir kene gibi yapışmışım hayatın pacaşına, bedenim, içimdeki gölgenin acılarından çürüyor, huysuzum; birçok yıldır gözlerimden güzellikler kaçtığı için, sarılamıyorum kavruk bir tütüne, ciğerlerim de reddediyor artık, kitaplar, bir köşede küfrediyor bana, örümcek ağı bağlamış kalbim gibi hepsi, karanlığımın, zamana, çarklara, şarkılara, düşlere gaspı söz konusu... İzliyorum kendimi, kaybolmuş, elleri boşta, gözyaşları kurumuş bir çocuk gibiyim arasıra, heyecanım, heveslerim, neşem; dev gibi umarsız kalabalıkta eziliyor, mutsuzum anlamını bilmediğim biçimlerde, yalnızlıkla bu kadar erken tanıştığımdan ötürü, sızlıyor körpecik kemiklerim, duvarlara dokunmadan, yuvarlanmadan, tebessümü öğrenmeden, bir yerlerde mahrum kaldıklarım aramıyorlar beni, yaşamadığımı kabullenmiş gibi hepsi, hiçliğimin, sevgiye, şefkate, merhamete kayıtsızlığı söz konusu, İzliyorum birini, hissettiğinden şüpheliyim, gözleri benim değil, İzlediği ben değilim!..
9 notes · View notes
olafkardanadam · 4 days
Note
Bir acaip alemdeyim ben, ne yol ne iz bilirim. Siz varın gidin aklın peşinden gün olur ben de gelirim. Bir yitik düş ülkesi bu, yaşadığım öldüğüm Bir kırık müzik kutusu, hep aynı ezgiyi döndüğüm. Söylenmemiş sözler cehenneminde, kavruluyorum, figanım büyük. Dinlenmemiş düşlerin denizinde savruluyorum, yüreğim küçük bir kayık.🎶🎶🎶🎵
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Bu neşeli gülüşlerin sırtından sıyrılan gözlerim, bakışlarımın değdiği karanlıkta bile parlayan; çağlayan hıçkırıklar, kuytuluklar, öksürükler, yakamı bırakmaz mazideki aksilikler, hangi doruğa çıkarsam yüreğimi, beni bir bataklıkta boğar yalnızlığım, eften püften sebeplere: defterlere hep sürükler, hep kırıklar var başımda, sonumda, hep kırıklar... Çatırdar, ağaçlara, bulutlara, yıldızlara götürdüğüm umutlar, sürekli yeni kıvranışlara hazırlar; zehirle oynayan zihnim, bıçaklar göğsümü bin koluyla kucaklar, bozuktur yeniden doğacak şafak, böyle gecelerden arta kaldığı için, bir hayat nasıl böyle iyi harcanır!? Nasıl anlatılır, nasıl yazılır, yazıktır bana, çok yazıktır.
6 notes · View notes
olafkardanadam · 4 days
Text
Tumblr media Tumblr media
Gözlerimin arkasına ta uzaklardan gelen yağmur bulutları oturdu, kalbimin sokakları çöplüktü acılardan, kör bir kedi gibi sessizliğe sokuldum; tenhalıkta hiçbir şeyin eziyet etmeyeceği umuduyla, fakat fevkalade bir yoksulluktu, basbas bağıran tenimdeki çaresizlik, kendi cinayetimin failiydi hislerim, duvarlar üstüme yıkıldı, kaçtım, kovaladım, bulundum. Kaç delinin depremi oldu içimdeki titreyiş! Öyle çıplak, olduğu gibi yaşattım aşkı, hikayelerim var sanıyordum, başkalarınınmış. Rüzgarın şarkısı, kuşların kanatlarındaki kıpırtılar, yüzüme dokunup tanıyan damlalar, sabah, akşamın telvesi, gecenin kanayan yaralarıma kahkahalarla gülmesi, hepsi elem, keder içinmiş, bedbaht, tükenmiş hâlime bile zaman, bedel biçilmiş. Hiçbir şeye dokunamadım, bütün parçalarım birbirinden kopuktu, yanıkların kucağında, kendimi kendimden çaldım, ne kaldı benden geriye, bilmiyorum, fakat bu bir soygundu.
35 notes · View notes
olafkardanadam · 4 days
Note
Gün doğumlarını bir kenara bırak, gönlünün kıyısına ölmek için vuran aşk emarelerini, yakasından düş artık bu karanlık sevdaların; bulutlarda kaybolan ıslak bakışlarının, düşlerinin, geri dönecek üstüne, gecelere, dalgalara savurduğun vedalar, geçmişin fısıltısını taşıyan rüzgarları sal gitsinler, tükenmeye meyleden her ne varsa tutma!.. Avuçlarında kalmış kum taneleri için kendini avutma, bırak, bitsinler!.. Terkedilmiş kalbinin içinde, bir kibrit kutusundan seyretmeyi bırak, yalanları, yanılgıları, çürümüş olanları düzeltmeye davranma sakın, gözlerinin sahibi buğuları, oluk oluk yalnızlık çektiğin sonsuz kuyuları, gün doğumlarını bırak!..
incirçekirdeği𓃗
•["Bugün benim yerime bir ceset kalktı yataktan, her günkünden biraz daha soğuk, tüm sevdiklerimin üstüne örtülen biraz daha eski bir ceket, daha ağlamaklı bir suratla kimseye veda edememiş gibi... Benim yerime boş bir sepet düştü sokaklara, biraz daha tekmelenmiş, kırık dökük, köhne duygularımı taşıdığını sandığın sıska bir değnek, daha gri, daha bulanık, daha aciz bir kılıkla, hiçbir tene, bir çift göze değememiş gibi...
Bugün benim yerime bir köpek uludu dünyaya...
Bir böcek kuruldu yarınlarıma...
Benim yerime!.."]
14 notes · View notes