Tumgik
#münadi
ilmiyyat1453 · 1 year
Text
Kişi 40 yaşına ulaşınca semadan bir münâdi (şöyle) seslenir; "Yolculuk yaklaştı, kendine azık hazırla."
İbni Hibban (rahmetullâhi aleyh)
104 notes · View notes
horozmehmetemin · 11 months
Text
Tumblr media
DİN ADAMLARINI İLÂH EDİNMEYİN !
Sosyal medyada kur'an din adına yeter, size din anlatanları sorgulayın araştırın dedigimizde sürekli;
* siz eski alimlerden iyimi biliyorsunuz?
*İlminiz ne ki konuşuyorsunuz?
*Filanca alim ömrünü dine vermiş senden benden daha bilir.
*AYET söylüyorsun cevap ama filanca âlimde hocada şöyle diyor. vb.gibi ithamlarla karşılaşıyoruz.
Arkadaslar her dediği mutlak doğru olan,her dediğine mutlak itaat edilecek olan sadece Alemlerin rabbi olan Allahtır.
Onun haricinde kim ne derse desin mutlak doğru değildir sorgulanmalıdır.
İşte bunu yapmadığınızda dikkat edin o alimi ,din adamını ilahınız yapabilir ŞİRKE girebilirsiniz.
Rabbimizin sözleri vahiydir.bu sözler kuranda yazılı olarak karşımıza gelir.Kuran harici Allah şöyle buyurdu ,Allah dediki diye anlatılanlar rabbimize iftiradır. Nebi as. da kuran harici Allah şöyle buyurdu ,Allah dediki diye birşey asla demez.
ALIN SİZE BİR ÖRNEK
Bakın Büyük islam müceddidi imamı gazali ÌHYÁU `ULÚMÍ`D - DÍN [ CÍLT: 1] RUB´UL - ÍBÁDAT YEDiNCi BÁB SAYFA : 536 - 543 kitabında nasıl Allah ve resulüne iftira atıp kendini Ilah yerine koyuyor.
Haftanın 7 günü kılınacak nafile namazları nebi dedi diye aktarmış.hepsini uzun olur diyerek almadım.dileyen imam gazalinin kitabından bakabilir.
" BUNLAR HAFTANIN GÜNDÜZ VE CECELERiNDE KILINAN NAMAZLARDIR "
PAZARTESi :
Cábir´den o da Resúlullah´dan :
" Pazartesi kuşluk vakti, her rekátinda birer kere Fátiha, ihlás ve Muavveeteyn okumak súretiyle iki rekát namaz kılıp selam verince on istiğfar ve on salávet getiren kimsenin Allahu Teálá bütün günáhlarini bağışlar.
İşte müslümanları böyle uyuşturuyorlar bir namaz kıldın bütün günahların bağışlandı.
Enes bin Málik, Peygamber Efendimizden :
" Kim ki Pazartesi günü on iki rekát namaz kilar ve her rekátinda Fátiha ve Àyet - el Kürsí ´yi birer defa okuyup bitirince 12 ihlás okur ve 12 kere istiğfar ederse, kıyamet günü falanca nerede gelsin sevabini alsin diye çağırılır. Verilecek ilk mükáfat bin elbise ve bir tactir. Buyur cennete denilir. Ellerinde hediyeleri olduğu halde yüz bin melek kendisini istikbál eder, tá ki parlak núrdan manúl bin köşküne gidinceye kadar. "
SALI :
Yezid - i Rekkasí, Enes bin Málik ( R.A.) ´den Peygamber EFendimiz :
" Sali günü gündüzün ortasinda veyá güneş yükseldikte kimki her rekátinda bir Fátiha, bir Àyet - el Kürsí ve üç Ìhlás okumak súretiyle on rekát namaz kilarsa, yetmiş gün defterine günáh yazilmaz, bu yetmiş gün içinde ölürse şehit olarak ölür ve yetmiş senelik günáhi bağışlanır.buyurmuştur.
Buyrun bu namazı kıldınız 70 gün her haltı yapabilirsiniz serbestsiniz.hemde ölürseniz şehitsiniz.
4 ) ÇARSAMBA :
Ebú Ìdris El - Havláni ( 615 ) Muáz b. Cebel´den o da Peygamber Efendimizden
" Kim ki Çarşamba günü güneş yükselince on iki rekát namaz kilar, her rekátinda bir Fátiha, bir Àyet - el Kürsí, üç Ìhlás ve üç Muavvezeteyn okursa, arşın altindan bir münadi : " Ey Allah'in kulu. Geçmiş günáhlarin bağışlandı. Allah kabir karanlığı, azábini ve kıyametin şiddetini senden kaldırdı, artik senin için fazla amele lüzum yok " diye çağırır ve o gün kendisi icin bir Peygamber sevábi yükselir.
Gördünüzmü? bu namazı kılarsanız başka bir amele ihtiyacınız yok.Buna inan biri infak edermi? Allah yolunda cihat edermi ? Salih amel işlerimi?
CUMA GÜNÜ :
Nafí, Ìbn Ömer ´den riváyet ediyor ki Peygamber Efendimiz S.A.V.:
" Cuma günü camiye girip öğle namazindan evvel, her rekátinda elli kere Fátiha´yi ve Ìhlási okumak súretiyle dört rekát namaz kilan kimse, cennetteki yerini görmeden veyá bu yeri kendisine gösterilmeden ölmez. " buyurmuştur.
CUMARTESi :
Ebú Hüreyre, Peygamberden :
" Cumartesi, her rekátinda bir Fátiha, üç Ìhlás okumak súretiyle dört rekát namaz kildiktan sonra Àyet - el Kürsí ´yi okuyan kimseye, Allahu Teálá her harfine bir hac bir umre ve gündüzü sáim gecesi kaim, bir senelik seváb ve yine her harfine bir şehit sevábi verir. Ayrica ( kiyámet günü ) Peygamber ve şehitler ile arşın gölgesinde olur buyurmustur.
KAYNAK : ÌHYÁU `ULÚMÍ`D - DÍN [ CÍLT: 1] RUB´UL - ÍBÁDAT YEDiNCi BÁB
SAYFA : 536-543
Ben gaybi bilmem bana ve size ne yapilacak bilmiyorum diyen nebi as. Bu bilgileri nerden aldı.eğer rabbimiz nebi as a bunları bildirdiyse bunlar vahiydir ve kuranda AYET olarak yazması gerekirdi.
Sevgili kardeşlerim bunlar Allah ve resulüne iftiradır.kuranin hangi ayetinde rabbimizin bu nafile kılınan namazlar için böyle mükafat vaad ettiği ayeti var. Bunu bırakın farz namaz için bile şu farzı kılarsanız şu kadar mükafat alırsınız vb.yoktur.
Eğer rabbimizin bu namazlara bu mükafat vaadi olsaydı kuranda AYET olarak yazardı.
Bu namazları bu sevapları kazanmak için kılan kişi öncelikle Allah ve resulüne iftira atar ve bunları anlatan kişiyi ilah edinir.
Kimse sorgulanamaz değildir.lutfen dininizi sağlam kaynaktan Kurandan öğrenin.
Ben kimseye iftira atmıyorum bunlar bu alimlerin eserlerinde yazılı olanlardır.
1 note · View note
resule-vuslat-blog · 1 year
Text
SİZ BENİ ZİKREDİN Kİ BENDE SİZİ ZİKREDEYİM
“O halde siz beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim. Bana şükredin, nankörlük etmeyin.”Bakara 152 ayeti kerimesinde Allahü Teâlâ, zikirden sonra şükrü emretmiştir. Şükrün manası: Sana iyilik yapanı, yapmış olduğu iyilikten dolayı övmendir. Şükrün zıttı ise küfran, yani iyiliği bilmemek ve nankörlüktür.
1- Siz beni itaat etmek suretiyle zikredin ki, ben de sizi rahmetimle zikredeyim. Bu manaya göre Allah’ın kulunu zikretmesinden murad: Ona rahmetiyle muamele etmesidir.
2- Siz beni itaat etmek suretiyle zikredin ki, ben de sizi mağfiretimle zikredeyim. Bu manaya göre Allah’ın kulunu zikretmesinden murad ise: Ona mağfiretiyle muamele edip onu affetmesidir.
3– Siz beni dua ile zikredin, ben de sizi duanıza icabet ve istediğinizi vererek ihsan etmekle zikredeyim. 4- Siz beni övmek için zikredin ki, ben de sizi bahşiş ve nimetimle zikredeyim.
5- Siz beni dünyada zikredin, ben de sizi ahirette zikredeyim. 6- Siz beni tenhalarda yalnız iken zikredin, ben de sizi açık yerlerde zikredeyim.
7- Siz beni rahat zamanlarınızda zikredin, ben de sizi bela ve musibet zamanlarınızda zikredeyim. 8- Siz beni af dileyerek zikredin, ben de sizi mağfiretimle affederek zikredeyim.
9- Siz beni, benim yolumda nefis, şeytan ve onlara uyanlarla harp etmek suretiyle zikredin, ben de sizi hidayet ve yardımımla zikredeyim.
10– Siz beni sıdk ve ihlâsla zikredin, ben de sizi kendi hususi dostluğuma kabul ile zikredeyim. 11- Siz beni dua ve niyaz ile zikredin, ben de sizi dünya ve ahiretinizin kurtuluşu ile zikredeyim.
Zikrin önemi ve kıymeti hakkında Peygamber Efendimizden de birçok hadis-i şerifler nakledilmiştir. Bazıları şunlardır:
Enes b. Malik’ten (r.a.) rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek için bir mecliste oturanları melekler kuşatırlar. Allah’ın rahmeti onları kaplar ve Allah Teâlâ onları katındaki meleklerle anar.”
Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Sadece Allah’ın rızası için bir araya gelip O’nu zikredenlere göklerden bir münadi şöyle seslenilir: ‘Bağışlanmış olarak kalkınız! Günahlarınız sevaplara çevrildi. ‘”
Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir araya gelip de Allah’ı zikretmeden ve Resulüne salavat getirmeden dağılan bir kavmin bu toplantıları kıyamet gününde kendilerine üzüntü ve hasret vesilesi olur.”
Zikrin faziletine dair şu hadisleri de nakledebiliriz:
“Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş bir vaziyette bekler. Kişi Allah’ı zikredince siner ve çekilir; gaflet etse vesvese verir.”
“Yemeğinizi zikrullah ve namazla eritiniz ve öyle yapmadan uyumayınız, çünkü kalbiniz kararır. Çok yemek zulmettir, zikir ise nurdur. Zikrin nuru ile taamın zulmeti gider.”
“Allah ‘a giden yolların en yakını zikir yoludur.”
Efendimize (sav) soruldu: “Ya Resulallah! Mücahitlerin hangisi üstün ve sevabı en büyüktür?” Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: “Allah-u Teâlâ’yı en çok zikredendir.” O sahabe tekrar sordu: “Oruç tutanlardan hangisinin sevabı daha büyüktür?” Efendimiz (sav) yine: “Allah-u Teâlâ ‘yı en çok zikredenin sevabı en çoktur.” buyurdu. Sahabe yine sırası ile namaz kılanların, zekât verenlerin, hacca gidenlerin ve sadaka verenlerin hangilerinin sevabının daha çok olduğunu sordu. Efendimiz (sav) hepsine cevaben: “Allah-u Teâlâ’yı en çok zikredenlerin sevabı en çoktur.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ebubekir (r.a.) Hz. Ömer’e (r.a) dedi ki: “Ya Eba Hafs, şu halde zikredenler hayırları toplayıp gidiyorlar.” Bunun üzerine Resul-u Ekrem (sav) Hz. Ebubekir’i (r.a.) tasdik ederek: “Evet haklısın.” buyurdu.
0 notes
musstuffsworld · 1 year
Text
ZULÜM VE ZALIMLER İLE İLGİLİ AYETLER.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM.
► (Hatırlayın!) Hani Rabbi, İbrahim’i bazı kelimelerle/olaylarla imtihan etmişti de İbrahim imtihanı (başarıyla) tamamlamıştı. (Allah) demişti ki: “Seni insanlara imam yapacağım.” (İbrahim) demişti ki: “Soyumdan gelenleri de (imam yap).” (Allah) demişti ki: “Benim bu sözüm zalimler için geçerli değildir.” (2/Bakara 124)
► Allah’ın kendisine mülk vermesi sebebiyle Rabbi hakkında İbrahim’le tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim demişti ki: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür.” Demişti ki: “Ben de diriltip öldürürüm.” (Bu cevap üzerine) İbrahim demişti ki: “Allah Güneş’i doğudan getirir; sen de batıdan getir (bakalım).” (Bu hüccet karşısında) kâfir afalladı. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (2/Bakara 258)
► Şüphesiz ki kâfir olan ve zulmedenleri, Allah bağışlayacak ve onları bir yola hidayet edecek değildir. (4/Nisâ 168)
► (Onları ileteceği tek yol) içinde ebedî kalacakları cehennem yoludur. Ve bu, Allah’a kolaydır. (4/Nisâ 169)
► (Tevrat’ta) onlara şöyle farz kıldık: Nefse karşılık nefis, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralamalarda kısas vardır. Kim de (kısas hakkını) sadaka olarak bağışlarsa (günahları) için kefaret olur. Her kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse (onlar) zalimlerin ta kendileridir. (5/Mâide 45)
► Allah’a yalan uydurarak iftira eden ve O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz ki o zalimler, kurtuluşa ermezler. (6/En'âm 21)
► İşledikleri (kötülüklerden) ötürü, zalimlerden kimini kimine veli/dost/yönetici/tabi yaparız. (6/En'âm 129)
► De ki: “Ey kavmim! Yapabileceğinizi yapın. Ben de elimden geleni yapacağım. (Güzel) akıbetin/sonun kime ait olduğunu pek yakında bileceksiniz/anlayacaksınız. Şüphesiz o zalimler kurtuluşa ermezler.” (6/En'âm 135)
► Cennetlikler, cehennemliklere seslenir: “Rabbimizin bize vadettiğinin hak olduğunu bulduk. Siz de Rabbinizin (size olan azap) vaadinin hak olduğunu buldunuz mu?” (Onlar:) “Evet.” der. (Bunun üzerine) aralarından bir münadi: “Allah’ın laneti zalimlerin üzerine olsun.” diye seslenir. (7/A'râf 44)
► Binasını/mescidini, takva üzerine ve Allah rızasını (gözeterek) tesis eden mi daha hayırlıdır; yoksa, binasını yıkılmaya yüz tutmuş, bir uçurumun kenarına kurup o yerle birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanacak olan mı? Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez. (9/Tevbe 109)
Ayet, yeryüzünde bulunan mescidleri “Takva” ve “Dırar” mescidleri olarak iki kısma ayırmıştır:
Takva mescidleri; içinde yalnızca Allah’a (cc) kulluk edilen, hiçbir şeyin O’na ortak koşulmadığı (9/Tevbe, 107-109), yalnızca Allah’ın (cc) adının anılıp yüceltildiği (24/Nûr, 36), içinde Allah’ın (cc) nur ve hidayeti olan vahyin okunduğu (24/Nûr, 35), müminlerin dünya hayatının kirinden arındığı (24/Nûr, 37) yapılardır.
Dırar mescidleri; müminlere zarar vermek, küfrü yaygınlaştırmak, müminleri bölmek ve Allah’a (cc) savaş açmış mücrimlerin karargâh olarak kullanması için inşa edilen ve adına “mescid” denen yapılardır.
Bugün, Allah’ın (cc) yasalarını yürürlükten kaldıran, tevhide ve muvahhidlere düşmanlık eden, zan, hurafe ve menkıbeyi din kaynağı kılmaya çalışan sistemlerin bir yandan İslam’a savaş açması, öte yandan ısrarla mescid inşa etmesi üzerinde dikkatle düşünülmelidir.
► Allah’a yalan uydurarak iftira edenden daha zalim kim olabilir? Bunlar Rablerine arz olunurlar. Şahitler: “Bunlar Allah’a karşı yalan söyleyenlerdendir.” derler. “Dikkat edin! Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir.” (derler.) (11/Hûd 18)
► Biz, onlara zulmetmemiştik; fakat onlar, kendilerine zulmetmekteydiler. Rabbinin (helaka dair) emri geldiğinde, Allah’ı bırakıp da dua ettikleri ilahlarının onlara hiçbir faydası olmamıştı. (Evet,) onlara yıkım ve hasardan başka bir katkıları olmamıştı. (11/Hûd 101)
► Rabbinin zulmeden beldeleri yakalaması da işte böyledir. Şüphesiz ki O’nun yakalaması can yakıcı, çetindir. (11/Hûd 102)
► Evinde kaldığı kadın onu elde etmek istemiş, kapıları üst üste kilitleyip de: “Senin için hazırlandım, gelsene.” demişti. “Allah’a sığınırım. Çünkü o/kocan benim efendimdir, bana iyi bakmıştır. Şüphesiz ki (iyiliğe kötülükle karşılık veren) o zalimler kurtuluşa ermezler.” demişti. (12/Yûsuf 23)
► Allah, iman edenleri dünya hayatında da ahirette de sabit sözle (Lailaheillallah) sapasağlam kılar. Allah zalimleri saptırır ve Allah dilediğini yapar. (14/İbrahîm 27)
24-27. ayetler hakkında:
a. Lailaheillallah (Allah’tan başka ibadeti hak eden hiçbir ilah yoktur.) kelimesi, kökleri kalpte yer etmiş, amelleri ise Allah’a (cc) yükselmiş güzel bir ağaç gibidir. Onun müminin kalbindeki tesiri o denli güçlüdür ki her daim kula faydalı olacak ameller yapmasını öğütler. Bir öğretmen gibi mümini yönlendirip yol gösterir. Madem Allah (cc) tek ilah, madem razı edilmesi gereken yalnızca O, öyleyse O’na yönel, tevbe et, O’nu sev, O’ndan kork, namaz kıl, İslam’a hizmet et...
b. Lailaheillallah (Allah’tan başka ibadeti hak eden hiçbir ilah yoktur.) kelimesi, dünyada insanı sabit kılar. Neye inandığını ve niçin inandığını bilir mümin. Şüphe ve fitne rüzgârları onun imanına zarar vermez. Konjonktüre göre din değiştirip, şartlara göre akide belirlemez... Lailaheillallah akidesi, kalbini sabit kılar.
Kabirde münafıklar: “Rabbin kim? Resûlün kim? Dinin ne?” sorularına “Ah! Bilmiyorum. İnsanlar bir şey diyordu, ben de aynısını söyledim.” dediğinde Lailaheillallah (Allah’tan başka ibadeti hak eden hiçbir ilah yoktur.) kelimesinin ehli olanlar: “Rabbim Allah (cc), dinim İslam, peygamberim Muhammed (sav).” diyecek ve sabit kalacaklardır. (Ebu Davud, 4753; Ahmed, 18534, Bera bin Azib’ten)
Şirk ise köksüzdür. Müşrik neye inandığını bilmez. Dini zandan ibarettir. Bir esas üzere karar kılamaz. İnancında ve amellerinde hep bir belirsizlik vardır. En küçük bir şüphe, akidesini yerle bir edebilir.
► Kendilerine zulmedenlerin (ve helak olanların) yurtlarına yerleşmiştiniz. Onlara neler yaptığımız size açığa çıkmıştı. Size (onların durumuna dair) örnekler de vermiştik. (Buna rağmen ahiret yurduna inanmamış, yeniden dirilişi inkâr etmiştiniz.) (14/İbrahîm 45)
► Şayet yeryüzünün tamamı ve bir o kadarı daha zalimlerin olmuş olsa, Kıyamet Günü'nün kötü azabından (kurtulmak için) onu feda ederlerdi. (Çünkü o gün) hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından açığa çıkarılacak. (39/Zümer 47)
Ahirete inanmayanlar ahiretin hak olduğunu; putların şefaatini bekleyenler putların şefaat etmediğini; seçkin olduğuna inananlar azap ehli olduklarını görecekler...
► Kötülüğün karşılığı, misli ile kötülüktür. Kim de (haksızlığa uğramasına rağmen) affeder ve ıslah ederse, onun mükâfatı Allah’a aittir. Şüphesiz ki O, zalimleri sevmez. (42/Şûrâ 40)
bk. 4/Nisâ, 148
► De ki: “Görüşünüz nedir? (Söyler misiniz?) Şayet (o Kur’ân) Allah’ın katındansa ve siz de onu inkâr etmişseniz; İsrailoğullarından bir şahit, onun bir benzeri üzerine şahitlik edip iman etmiş ve siz de büyüklenmişseniz (o takdirde sizden daha sapık kim olabilir)?” Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez. (46/Ahkâf 10)
0 notes
erenist · 2 years
Text
Mahşeri bir yerdi.
"Kalbi katılaşanlar şu tarafa geçsin!" diye bağırdı bir münadi kalabalığa. Kimse geçmedi.
Münadi baktı ve "Tamam, orada dursanız da olur" dedi kendi kendine.
9 notes · View notes
etaali · 3 years
Text
Tumblr media
Amma məndən sarı, sən arxayın ol, şanlı Səhəndim,
Dəli ceyranlı Səhəndim.
Mən daha ərşi-əla kölgəsitək başda tacım var,
Əldə Musa kimi Firona qənim bir ağacım var,
Hәrәcim yox, fərəcim var,
Mən Əli oğluyam, azadələrin mərdi, muradı,
O qaranlıqlara məşəl, o işıqlıqlara hadi,
Həqqə, imana münadi.
Başda sınmaz sipərim, əldə kütəlməz qılıcım var.
Muhəmməd Hüseyn Şehriyâr
2 notes · View notes
Text
Tumblr media
Quran (7:44)
ได้ประกาศขึ้นในระหว่างพวกเขาว่า ขอละอ์นัต ของอัลลอฮ์จงมีแต่ผู้อธรรมทั้งหลายเถิด
Poi un nunzio proclamerà in mezzo a loro: Maledizione di Allah sugli ingiusti
于是,一个喊叫者要在他们中间喊叫说:真主的弃绝归于不义者。
Kemudian berserulah penyeru di antara merekamenyatakan: "Bahawa laknat Allah tertimpa ke atas orang-orang yang zalim".
Nhưng có một người hô lớn giữa bọn họ: Allah nguyền rủa những kẻ làm điều sai quấy
アッラーの御怒りは,不義の徒 の上に下るのだ。
Aralarında bir münadi, "Allah'ın laneti Allah yolundan alıkoyan" diye seslenir.
Entonces, un voceador pregonará entre ellos: ¡Que la maldición de Alá caiga sobre los impíos.
Тогда глашатай возвестит среди них: Да пребудет проклятие Аллаха над беззаконниками
19 notes · View notes
hatiragulzaman · 3 years
Text
🌺🌺🌺 .
.
Kıyamet günü, Allah celle celalühü;
. Dünyada tesettürüne dikkat etmeyen insanları Mahşerde de Hz Fatıma'yı görmekten mahrum bırakacaktır.
. . "Kıyamet günü olunca perde gerisinden bir münadi (seslenen) şöyle seslenecek: 'Ey mahşer halkı gözlerinizi kapayın! Fâtıma binti Muhammed geçecek."..
. Örtündüğümü tesettürde olduğumu sanmıştım ,meğerse yanılmış ve aldanmışım.
Nuriye Çeleğen örtüde 70 Esma kitabından alıntı
5 notes · View notes
captain-aysha · 3 years
Text
RECEB AYININ 15. GECESİ: Her kim recebin yarı günü namusunu koruyarak ve malından tasadduk da bulunarak, oruçlu ve zikir üzere geçirirse onun için cennetten başka bir karşılık yoktur. Her kim recebin yarı gecesinde (15. gecesi) 14 rekat namaz kılar, her rekatta 1 fatiha, 20 ihlas, 3 felak, 3 nas sürelerini okur; namaz bitince 10 kere salat, 30’ar kerede “SübhanALLAH, Elhamdülillah, ALLAHu Ekber, La ilahe illALLAH” derse ALLAHu Teala ona sevaplarını yazmak, Firdevs Cennetinde kendisi için ağaçlar dikmek üzere bin melek yollar. O geceye kadar yaptığı bütün günahları siler, bir dahaki seneye kadar günah yazmaz, her okuduğu harfe karşılık cennette ona köşk bina eder, her rekata karşılık cennette ona şehir verir .
RECEB AYININ 27. GECESİ: Recebte öyle bir gün var ki o günü oruçlu geçirip, gecesini, ibadetle kaim olan kişi zamandan yüz seneyi oruç, yüz seneyi de kıyamla (gece ibadeti) geçirmiş gibi olur ki; o gün recebin bitmesine 3 gün kaladır. Her kim recebin 27.günü oruç tutup o gün sadaka verirse ALLAHu Teala orucuna karşılık kişiye bin hasene, ikibin köle azadı yazar.
Çünkü bu ayda özellikle mağfiret boldur. Bu ayda halkın kan dökmesine mani vardır. Bu ayda Allah Tealâ peygamberlerinin tevbelerini kabul buyurmuştur. Bu ayda peygamberlerini düşmanlarından korumuştur."
 Her kim 27.gecesi 12 rekat namaz kılar her rekatta 1 fatiha ve1 tane Kur’an’dan bir süre okur her iki rekatta bir selam verir namazı o şekilde kılıp sonra 100 kere “SübhanALLAHi velhamdülillahi vela ilahe illALLAHu vALLAHu ekber” diyip 100 istiğfar, 100 defa salat okursa bu kişi herhangi istediği bir duada bulunursa sabaha da oruca niyet ederse bir günah için dua etmemişse bütün duaları kabul olur.
Her kim recep ayında 1 kere bile ihlas süresin okursa elli senelik günahı silinir.
Receb ayında özellikle 27. günü sadaka vermelidir. Bin hasene ve ikibin köle azadı sevabı verilir.
ÜÇ AYLARIN FAZİLETİ: 3 aylarda yapılan ibadet Allah (c.c) katında diğer ibadetlerden kat kat üstündür. 3 aylar, mahzun gönüllere neşe ve sevinç kaynağı olmak, yıkık kalpleri mamur eylemek, insanı insan yapan, değerine değer katan bütün güzelliklerle bu feyizli anlardan nasiplenmek mevsimidir.
Receb'i "Allah'ın ayı" olarak nitelendiren Peygamberimiz s.a.v.'e bunun hikmeti sorulduğunda buyurmuştur ki:
"Çünkü bu ayda özellikle mağfiret boldur. Bu ayda halkın kan dökmesine mani vardır. Bu ayda Allah Tealâ peygamberlerinin tevbelerini kabul buyurmuştur. Bu ayda peygamberlerini düşmanlarından korumuştur."
"Receb büyük bir aydır. Allah bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb ayında bir gün oruç tutana, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. On gün oruç tutana, Allah istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi, 'Geçmiş günahların affoldu' der. Receb ayında Allahü teâlâ Nuh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da, Receb ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti. (Taberânî)
"Şaban ayının on beşinci gecesi (Beraat Kandili) olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın, o gecenin gündüzünü (on beşinci günü) de oruçlu geçirin. Çünkü o gece güneş batınca Allah Tealâ (bizce kavranması mümkün olmayan bir keyfiyetle) dünya semasına iner ve güneş doğana kadar: 'Benden mağfiret dileyen yok mu, ona mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım . (Bir derde) müptelâ olan yok mu, ona afiyet vereyim.' buyurur."
Son derece haklı olarak "Onbir Ayın Sultanı" diye adlandırılan, mahyaların bu aya özgü iltifatlarla donandığı, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif, bütün ayların içinde en nadide olanıdır.
Oruç nimeti bu aya has olarak farz kılınmıştır. Kur\'an -ı Kerim bu ayda indirilmiştir. Bin aydan daha hayırlı olduğu haber verilen Kadir Gecesi yine bu ayın içinde gizlidir. Ayrıca bu ayda ifa edilen bir farzın, diğer aylarda yerine getirilen yetmiş farza bedel olduğu bildirilir.
ÜÇ AYLARDA YAPILACAK İBADETLER: Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah'ın (cc) hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.
Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır.
– Kur'an-ı Kerim okunmalı, okuyanlar dinlenmeli, uygun mekânlarda Kur'an ziyafetleri verilmeli, Kelamullah'a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
– Peygamber Efendimize (s.a.s.) salât ve selâmlar getirilmeli, O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.
– Tefekkürde bulunulmalı, "Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir" gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
4 Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli, manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmalı
– Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı, gönüller alınmalı, kederli yüzler güldürülmeli.
– Günahlara samimi olarak tövbe ve istiğfar edilmeli, idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamette bulunulmalı.
– Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı, vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.
– Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
-Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli, iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.
– Hayattaki manevî büyüklerimizin, hocalarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, mesaj yahut e-mail çekerek tebrik edilmeli, duaları istenmeli.
-Başta bütün insanlık olmak üzere kendimize ve sevdiklerimize mümkün mertebe ismen dualar etmeli.
ÜÇ AYLARIN ÖNEMİ: Bu üç ayda ayrıca Regaip Kandili, Berat Kandili, Miraç Kandili ve Kadir geceleri bulunmaktadır. Ramazan ayındaki farz orucun yanısıra Rasululah, Recep ve Şaban aylarında da Müslümanları oruç tutmaya teşvik etmiştir.
Peygamber Efendimiz (S.a.v) bu aylarda daha çok ibadet etmiş ve bizlere, bu aylarda ibadetlerimizi artırmamızı ve günahlardan kaçınmamızı tavsiye etmiştir. Müslümanların tutmakla yükümlü oldukları farz olan orucun Ramazan ayının tamamı oluşu, Recep ve Şaban aylarında, Peygamberimizin zaman zaman oruç tutması bu aylarda yapılması gereken ibadetlerin başında oruç tutulması gerektiğini ifade etmektedir.
3 notes · View notes
teneres · 4 years
Text
Ebu Hureyre (radıyallahu anh)'tan rivayete göre, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabını müjdeler ve şöyle buyururdu;
Size Ramazan ayı geldi. O, mübarek bir ay olup Allah onda oruç tutmanızı size emretti. O ayda Cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur. Onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır ki, kim ondan mahrum kalırsa gerçekten mahrum kalmıştır.
İmam Ahmed, (2/385; 230; 425);
İmam Nesai, Hadis No: 2106
Ebu Hureyre (radıyallahu anh)'tan Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir;
Ramazanın ilk gecesi olduğunda şeytanlar ve azgın cinler zincire vurulur ve ateşlerin kapıları kapatılır. Onlardan hiç birisi açık bırakılmaz. Cennet kapıları da açılır ve o kapılardan hiç birisi kapatılmaz. Ardından bir münadi şöyle nida eder:
Ey hayrı isteyen, yaklaş! Ey şerri isteyen, geri dur! Allah'ın ateşten azatlıları vardır ve bu her gece böyledir.
Tirmizi, Hadis No:682;
İbn Mace, Hadis No:1642;
Hakim, 1/582 Hadis No: 1235
Buhari ve Muslim
Yine Ebu Hureyre (radıyallahu anh), Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir;
Kim inanarak ve sevabını da Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.
Sahih Buhari Hadis No: 38 ve 2009;
Sahih Muslim Hadis No:7590 ve 760
32 notes · View notes
caginmumineleri · 4 years
Text
Tumblr media
KAYS BİN SA'D BİN UBÂDE
Sa’d Radıyallahu anh, yetenek ve zeka kaynayan, hile konusunda iyi olan bir dâhidir ki kendi hakkında şöyle demiştir: “İslâm olmasaydı, öyle bir tuzak kurardım ki, bütün Arap toplumu bir araya gelse bile onu anlamaya ve benzerini yapmaya güç yetiremezdi...” Arapların en cömert ve en soylu evindendir ki, Resulullah o ev hakkında şöyle demiştir: “Muhakkak ki cömertlik bu ev halkının en belirgin ahlâkıdır.” Huyları arasında zekasına üstün gelecek cömertliğinden başka bir şeyi yoktu. Kays 'taki cömertlik geçici bir huy değildi, çünkü o cömertlik ve ikramda tâ eskilere dayanan bir ocağa mensuptur. Bugün Arap cömertlerinin ve zenginlerinin de âdeti olduğu üzere, Kays'ın ailesinin yüksekçe bir yerde duran bir münadisi vardı. Bu münadi, gündüz misafirleri yemeğe davet eder, gecede kimsesiz yolculara yemek verildiğini göstermek için ateş yakardı. İnsanlar o günlerde şöyle derlerdi:
“Kim yağ ve eti severse, Düleyim b. Harise'nin köşküne gitsin.” Düleyim b. Harise Kays'ın ikinci kuşak dedesiydi. Bir gün Ebû Bekir ve Ömer misafirperverliği ve cömertliği hakkında konuşmuşlar ve şöyle demişlerdi: “Eğer bu genci cömertliği ile başbaşa bırakırsak, babasının bütün malını kesinlikle bu uğurda tüketirdi.”
17 notes · View notes
aygultopal35 · 4 years
Text
Tumblr media
Evliya Çelebi, 1640'ta yazıyor:))
''Trabzon'de ikindi namazı kılınırken; münadi (tellal, ulak), mevsimin ilk hamsisini duyurur.
Bunu duyan cemaat, imam ve müezzin:
''Namazın kazası olur ama hamsinin kazası olmaz'' deyu namazı bırakıp hamsinin peşine koşarlar.''
Evliya Çelebi, Seyahatname, İstanbul: YKY, 1999, II, 53-54
11 notes · View notes
tevhidinur · 4 years
Photo
Tumblr media
Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu.Rabbimizin rızasını kazanıp hayırlı Ameller işlemeye muvaffak olacağımız tertemiz bir gün bir ömür diliyorum Amin Hayırlı nurlu bereketli mutlu huzurlu sağlık sıhhat daimi Afiyet ve bol İbadet dolu sabahlar Amin🌹 Peygamber Efendimiz(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Besmeleyle başlanmayan her mühim işin sonu eksiktir.” (Ali el-Müttekî, Kenzu’l-ummâl, I, 555, no: 2491) Bismillahirrahmanirrahîm Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adı ile İbni Mes’ud (r.a.)’dan rivayet edilmiştir: Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün ashabına şöyle buyurdu: “Sizden biriniz, akşam-sabah Allahü Teâlâ Hazretleri’nin indinde, mükafatı yazılamayacak kadar büyük bir sevabının olmasını ister misiniz?” Ashabı: “Bu nasıl olur? Ya Rasûlallah!” dediler. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)buyurdu ki: “Akşam-sabah bu duâyı okuduktan sonra, bir mühürle mühürlenerek Arş’ın altına konulur. Kıyamet gününde, “Rahman indinde ahdi olan nerededir?” diyerek bir münadi çağırır. “O kimseler Cennet’e girsinler.” denilir.” (Ruhül beyan) Açıklama: Bu duâyı okuyana verilecek olan mükâfatı insanlar kâtip olsa, ağaçlar kalem olsa, sevabını yazmakla bitiremeyecekleri için, bu duânın mükâfatını, Allah’ü Teâlâ mahşerde kullarına takdim edecektir. Veminellahittevfik. Allahümme fâtıras semâvâti ve’l ardı âlimel gaybi veş şehadeti, innî a’hedü ileyke biennî eşhedü enlâ ilahe illâ ente vahdeke lâ şerike lek. ve enne muhammeden abdüke ve rasûlüke ve inneke tekilnî ilâ nefsî tükarribnî mineş şerri ve tübâidnî minel hayri ve innî lâ esigu illâ birahmetike fecal li ahden tûfînîhi yevmel kıyameh. İnneke lâ tuhlifül mîâd. Türkçe Anlamı: Ey semâvâti ve yeri yaratan, gayb ve şehadet alemlerini bilen Allah’ım! Ey Allah’ım! Bu dünya hayatında senden başka bir ilah olmadığına ahdediyorum. Sen birsin ve ortağın da yoktur. Muhammed (s.a.v.) senin kulun ve Rasûlün’dür. Beni, hiçbir halde nefsimle başbaşa bırakma, Allah’ım! Eğer beni nefsime bırakırsan,şerre yaklaştırır ve hayırdan uzaklaştırır. Ben hiçbir şeyime güvenmiyorum. Ancak Senin yüce rahmetine güveniyorum. Seninle ahdediyorum! Şüphesiz ki Sen va’dinden dönmezsin.Amin Amin Amin https://www.instagram.com/p/B6KbnaPBsix/?igshid=1dusg0svds8a6
5 notes · View notes
c-a-n-a-n · 5 years
Text
Ölüme çare bulunmuş” diye seslendi bir münadi. “Ama biz hayata çare arıyoruz!” diye söylendi kalabalık
Tumblr media
73 notes · View notes
etaali · 4 years
Text
Tumblr media
Recep ayının manevi havası bizi kuşatsın inş.
“Allah'ım,Muhammed ve Al-i Muhammed’e selam gönder.
Bizi yüzlerine, evliyanın ismet perdelerini çektiğin, kalplerini temizlik ve sefayla özgün kıldığın kimselerden kıl. Onların kalplerini seçkin insanların konağında anlayış ve haya ile süslemiş, himmetlerini göklerin melekutunda perde perde gezdirmiş ve böylece girişlerini kendine eriştirmişsin.”
“Sonra bu Kitab’ı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine zulmeder kimi orta davranır, kimi de, Allah’ın izniyle, iyiliklere koşar. İşte büyük lütuf budur.” Fatır suresi, 32. ayet
“İyilik işlemekte önde olanlar, karşılıklarını almakta da önde olanlardır. Allah’a en çok yaklaştırılmış olanlar işte bunlardır.”Vakıa suresi, 10-11. ayetler
“Eğer ölen o kişi, gözdelerden ise, rahatlık, hoşluk ve nimet cenneti onundur.” a. g. s. 88-89. ayetler
“Gözdelerin içtiği yüce kaynaktandır.”Mutaffifin suresi, 28. ayet
İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “Sonra bu kitabı miras olarak bıraktık” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Zalim kendi nefsi etrafında döner,Hadisin metninde geçen “hevm ve heveman” kelimesi dönme anlamındadır. Zalimin kendi nefsi etrafında dönüşünden maksat ise, nefsinin isteklerine uyması ve tümüyle sadece nefsini razı etmesi için çabalamasıdır. İtidalli kimsenin kendi kalbi etrafında dömesinden maksat ise onun züht ve ibadet vesilesiyle temizlenmekle meşgul olmasıdır. İyiliklere doğru öne geçen kimsenin Rabbi etrafında dönüşünden maksat ise kendisini Allah için halis kılması, sürekli Allah’ı hatırlaması, Allah’tan gayrisini yad etmemesi, Allah’tan gayrisine ümit bağlamaması ve ondan başka bir şeyi kast etmemesidir. (el-Mizan, 17/50)
itidalli kimse kendi kalbi etrafında döner, (iyiliklere doğru) öne geçen kimse ise aziz ve celil olan rabbi etrafında döner.”Mean’il-Ahbar, 104/1
İmam Bakır (a.s), hakeza şöyle buyurmuştur: “İyiliklere doğru öne geçen kimse imamdır. İtidalli kimse ise imamı tanıyan kimsedir. Kendine zulmeden kimse ise imamı tanımayan kimsedir.Kafi, 1/214/1
İmam Bakır (a.s), hakeza şöyle buyurmuştur: “Kendine zulmeden bu kimse bizdendir ve o hem iyilik yapan, hem de kötülük yapan kimsedir. İtidalli kimse ise ibadet eden ve ibadetleri hususunda çaba gösteren kimsedir. İyiliklere doğru öne geçen kimse ise, Ali, Hasan, Hüseyin ve Al-i Muhammed’den şehit olan herkestir.”Mecma’ul Beyan, 8/639
İmam Bakır (a.s), hakeza şöyle buyurmuştur: “Ey Ebu İshak! Bu ayet bize mahsustur. İyiliklere doğru öne geçen kimse, Ali b. Ebi Talib, Hasan, Hüseyin ve bizim şehitlerimizdir. İtidalli kimse ise, gündüzleri oruç tutan ve geceleri ibadetle geçiren kimsedir. Kendine zulmeden kimse ise, diğer insanlar gibi günah işleyen ama bağışlanan kimsedir.”Tefsir-i el-Mizan, 17/49
Resulullah (s.a.a), hakeza şöyle buyurmuştur: “(İyiliklere doğru) Öne geçen kimse, sorguya çekilmeksizin cennete girer. İtidalli kimse kolay bir hesaba çekilir. Kendine zulmeden kimse ise, mahşer çölünde durdurulur, sonra cennete girer. Onlar şöyle diyenlerdir: “Bizden hüznü gideren Allah’a hamdolsun”Mecma’ul Beyan, 8/638
İmam Sadık (a.s), müminin ruhunun alınması hususunda şöyle buyurmuştur: “Allah Resulü (s.a.a) Müminlerin Emiri, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve onların soyundan olan İmamlar (a.s) müminin gözleri önünde tecelli eder ve ona şöyle denir: “Bu Allah’ın Resulü, Müminlerin Emiri, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve İmamlar senin arkadaşlarındır.” İmam daha sonra şöyle buyurdu: “Böylece gözlerini açar, bakar, Rabb’ul İzzet olan Allah nezdinden bir münadi müminin ruhuna şöyle nida eder: “Ey (Muhamemd ve Ehl-i Beyt’iyle) huzura ermiş nefis! (Velayetten) Hoşnut ve (sevapla) sevinçli olarak rabbine geri dön. Kullarımın arasına gir (yani Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin yanına gir.) ve cennetime gir.” Bu esnada onun için canının alınmasından ve o münadiye katılmaktan daha sevimli bir şey yoktur.”Usul-i Kafi, 3/127/2
6 notes · View notes
kevkebus-subh · 5 years
Photo
Tumblr media
Bir melek münadi ider: Ey yatan gafil kişi !
Gafil iken geçti ömrün bitmedi Dünya işi.
Sur münadi vurulunca cem olur erkek dişi,
Bezl ederler o ayarda altın ile gümüşü,
Hidayette olan kullar yerler cennet yemişi.
7 notes · View notes