Hayat ( yaşadıklarımız )
biz istesekte - istemesek de bize ders vermeye devam ediyor ...
ve buna HALK dilinde ( Tecrübe ) deniliyor ...
Muhtaç olduğumuz tek ve yegane Güç ( ALLAH c.c. ) ...
53 notes
·
View notes
XLVII.
yapılacak işler:
faşizm yok edilecek
herkese iş, ekmek
köylüye toprak
halka hürriyet verilecek
sonra da
çiçeklerin toprağı değiştirilecek...
- Ertan Mısırlı, Unuttuğunu Unutan Münzevinin Canını Yakan Sözcükler
(Ben Sizin Yabancınızım)
Not: ”2023 Turgut Uyar Şiir Yarışması Birincilik Ödülü”nü alan Zonguldaklı şair Ertan Mısırlı’nın “Ben Sizin Yabancınızım” isimli şiir kitabı, Zonguldak’ın ‘Üç Aylık Sanat Edebiyat Dergisi’ “altı yedi” tarafından, 18. Sayı’sında tüm okuyucularına armağan olarak verilmiştir. Ertan Mısırlı'ya tebriklerimizi sunar, "altı yedi"ye de teşekkür ederiz.
9 notes
·
View notes
pondering frontier’s halks and now you are too. add them to mainline mh NOW
152 notes
·
View notes
Halk
Halkım ben,
hani şu sayılamayan,
hani şu çok halk.
Soluğumun öyle bir gücü var ki
sessizliği deler geçerim, dinlemem,
filiz verir, boy atarım,
zifiri karanlık demem.
Zulüm, acı, ölüm, şu bu
bir anda gizlerse de tohumu,
ölmüş gibi görünürse de halk,
döner gelir elbet bir gün nisan ayı,
kavuşur baharına toprak,
kızgın eller dağıtır atar ağır havayı.
Ölümün içinden yeşerir yaşamak.
Pablo Neruda
10 notes
·
View notes
dünya tarihinin en karizmatik ve en büyük dikdatörü. öyle bir dikda ki bağımsızlığı bir ailenin elinden zorla alıp bir halka zorla veriyor. bahsedeceğim konu meclis raconu içeriyor ve sene 1922, mecliste hilafetin ve saltanatın kaldırılması hararet ile tartışılıyor fakat atatürk üzerindeki gözlerin farkında olduğundan görüş bildirmiyordu. oturduğu sandalyeden tartışan insanlara bakıyor kendilerine ait fikirlerini anlayıp hafızasına kaydetmeye çalışıyordu. hoca müfit efendi ve yanındaki hoca takımı insanlara bunun şirk koşmak, islamı karalamak vs gibi safsatalar olduğuna inandırıyordu. konu bu milletin en sömürüldüğü konu olunca çok da zorlanmıyorlardı. hoca takımı kazanılan savaş ile birlikte ankara hükümetinin görevi tekrar osmanoğullarına iade etmesini, onların kandırıldığını anlatıyordu meclistekilere. meclis saltanatın iadesi konusunda kararsız ve tartışma içerisinde olsa da hilafet konusunda karşı görüş iddia etmeye çalışan bile yoktu. görüşme neticelerinin istediği yere gitmediğini fark eden paşa söz isteyerek önündeki kürsüden sıraya çıktı ve çoğumuzun bilmediği o efsane tehdit konuşmasını yaptı.
"Efendiler, Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmıyacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
konu üzerindeki tartışmalar kendisini son cümle ile sessizliğe bıraktı. hoca takımı kendi arasında fısıldaşıyordu. atatürk hoca takımına bakarak;
"İşin ilmi yönüne gelince, hoca efendilerin hiç merak ve endişelerine mahal yoktur. Bu hususta ilmi izahat vereyim"
dedikten sonra dini hususları laik devrimler ile nasıl sağlamlaştıracağını anlatır. hoca takımı memnun olmasa da az önceki konuşmanın son cümlesi hepsinde bir can telaşına sebep olmuş ve bir anda şirk koşmayı, dinden çıkmayı kısaca az önce olur dedikleri tüm safsataları unutup durumu şu sözlerle kabullenmişlerdi;
"Affedersiniz Efendim, biz meseleyi başka bakımdan değerlendiriyorduk; izahatınızdan aydınlandık."
sözler ise ankara mebuslarından hoca mustafa efendinin ağzından dökülmüştü.
kısaca arkadaşlar meclis manipüle edilmeye müsait ve hala bir çok haini içerisinde barındıran bir meclisken hepimizin bağımsızlığı bir avuç insanakul, sahte hoca ve karşılık verme cesareti olmayan mebusa bağlıydı. bu durumun bir dikdatör ortaya çıkarması çok olağandı ve tarihin en büyük dikdatörü bu şekilde doğdu. onun devrimlerini ise emanet ettiği gençler yaşatmaya devam edecek.
172 notes
·
View notes
6 notes
·
View notes
Bize insanları değil fikirleri hatırlamamız söylendi.
Çünkü bir adam yenilebilir,
yakalanabilir,
öldürülebilir,
ve unutulabilir.
Fakat bir fikir yıllar sonra bile hala dünyayı değiştirebilir.
Fikirleri uğruna
ölen ve öldüren insanlar gördüm.
Ama bir fikre dokunamaz,
tutamaz ve ya öpemezsiniz.
Fikirler kanamaz, acı çekmez ve sevmezler.
Ve şu an özlediğim şey bir fikir değil,
"bir adam."
9 Ekim’i bana hatırlatan adam...
Asla unutmayacağım adam...
"hasta siempre comandante"
7 notes
·
View notes
Yetmedi mi ey yurdum,
Bu aymazlık, bu gaflet?
Bu yolun hiç yol değil,
Bunun sonu felaket!
Üstünden silkin artık,
Şu ölü toprağını,
Yeşil, ak örümcekler,
Örüyorlar ağını.
Ele ele veriyorlar,
Şerefsizle, hainle,
Saldırıyorlar sana,
Onca nefret ve kinle.
Seni kutsallarınla,
Sırtından vuruyorlar.
Yarınını gasp edip,
Tuzaklar kuruyorlar.
Bir hatırla geçmişi,
Böylemiydi vatanın?
Kemikleri sızlıyor
Toprağında yatanın.
Ataların kanıyla
Bu toprak senin oldu.
Şimdi ise vatanın
Mültecilerle doldu.
Belki şimdi sen değil,
Ama bil çocukların,
Öz vatan, yurtlarında
Garipleri yarının.
Senin mi sanıyorsun,
Üstünü ve başını?
Borç ile buluyorsun
Sofrandaki aşını.
Eskiden Anadolu,
Eşsiz güzel, cennetti,
Toprağı hepimizi
Doyuran bereketti.
Cennet, toprak kalmadı,
Her yer beton dökülü.
Sana biçilen 'kader(!)':
'Beton altında ölü'
Oysa bu memlekete
Efendi, sahip sensin.
Cumhuriyetimizde
Yegane egemensin.
Ne zaman razı oldun,
Kula kulluk yapmaya?
Adile, Hakk'a değil,
Örümceğe tapmaya?
Yoksa sen değil misin,
Tarihe damga vuran,
İmparatorlar yıkıp,
İmparatorluk kuran?
Yükselt artık sesini,
Haykır, örümcek ürksün.
Unutma ki sen necip,
Unutma ki sen Türksün!
Mehmet Alp
10 notes
·
View notes
Halk TF (Weretober Day 12) (com)
Soaring to new heights
Commission for https://www.furaffinity.net/user/chalur/
I have a couple days left open if you're interested https://www.furaffinity.net/view/53848842/
3 notes
·
View notes
Halkın en düşündürücü hali onun susuşudur. Eğer halk susuyorsa, homurdanıyor demektir.
(Şevket Süreyya Aydemir - Tek Adam III)
50 notes
·
View notes
Gün aydı da, sen aydın mı arıyorsun Ahmet Abi? Arama! İşte buradalar, oturmuşlar ikisi bir masaya. Gülümseyen adam, Rıfat Ilgaz... Gözlüklü olan, Edip Cansever... Memleketin hâli gibiler Ahmet Abi! Gülen ayva, ağlayan nar gibiler. Tam tamına bizim gibiler, halkın ta kendisi gibiler. Ağlarken güler, gülerken ağlar gibiler. “Gülmek bir halk gülüyorsa gülmektir,” değil mi Ahmet Abi? Oturmuşlar ya, Rıfat Hoca masaya bir sarı yazma serecek birazdan, sonra koyacak Rukiye’nin saçından bir tutam, mum satan bir baba, birkaç hastane odası, bayrağını çekmiş bir vapur...
Edip Cansever koyacak Funda Oteli’ni, bezik oynayan kadınları, yer çekimli karanfili masanın tam ortasına... Rıfat Hoca kalır mı aşağı, o da dökecek Hababam Sınıfı'nı masaya tek tek. Ama sanma ki bu kadar! Edip Cansever avucunda bir gül döndürecek ve koyacak masaya ilk yaz şikâyetçilerini... Dudaklarını bilen, öpülmeyi bilmeyen bir kadını... Gelinciğin ikinci tadına benzeyen bir sevdayı... Malatya kokan bir istasyonu... Antep’in kırmızı düzlüğünü...
Rıfat Ilgaz, 70 yaşını bırakacak masaya; Cide sokaklarında elleri arkadan kelepçeli, gözleri bağlı, askerlerin arasında karakola götürüldüğü o korkunç günü, ki utancımdan anlatamam. Koyacak sonra masaya ocak katırı Alagöz’ü, tek kollu Aliş’i, sanatoryumdan bir odayı, Balıkpazarı’nda limon satan öğrencisini, ama en ağırı Ahmet Abi, en ağırı, koyacak namuslu ve aydın bir yurttaş olduğu için çıkarıldığı mahkemeleri...
İşte o zaman Edip Cansever dayanamayıp diyecek ki, “Bu halk da halkmış ha! Bana mısın demedi bu kadar yüke...”
Sonrasını biliyorsun Ahmet Abi, örtüdeki lekeler çıkar mı çıkmaz mı, sana kalmış; sonrası mendilinde kan sesleri... Temizlenir temizlenmesine de, önce adaleti getirmek gerek bu ülkeye, değil mi? Adalet olmadan gün de zor aydınlanıyor. Adalet, hak, hukuk ve eşitlik için mücadele edenlere de yeri gelmişken günaydın Ahmet Abi.
- Akgün Akova, Günaydın Deme Sanatı (syf.180-181)
- Fotoğraf: Edip Cansever ile Rıfat Ilgaz. Clup Fuaye’de. Edip Cansever anısına hazırlanan “Fotobiyografi” kitapçığından.
9 notes
·
View notes
En yoksul halklar en zengin yöneticilerin emrindedirler.
2 notes
·
View notes
"Bireyin bir başkası tarafından sömürülmesine son verildiği ölçüde, bir ulusun bir başkası tarafından sömürülmesine de son verilmiş olacaktır. Ulus içindeki sınıflararası karşıtlığın kalkması ölçüsünde ulusların birbirlerine düşmanlığı da son bulacaktır."
Friedrich Engels | Komünist Partisi Manifestosu
32 notes
·
View notes
"Bir kişi halka vaaz-u nasihat etmek için oturduğunda bir melek ona şöyle seslenir: Kardeşine nasihat ettiğin gibi kendi nefsine de vaaz et! Yoksa efendin ve sahibin olan Allah'tan utan! Çünkü o seni görmektedir."
Kuşeyri Risâlesi
30 notes
·
View notes