Belki dünyayı kökten değiştiremiyoruz ama yaralı bir ruha, dertli bir başa teselli olduğumuz her seferinde dünyayı azıcık daha güzelleştiriyoruz. Bir ruhun diğerine dokunduğu an, hayatın mucizesidir.
Muteber bir dünya vatandaşı olaraktan
Bulutlara dayayıp merdiveni
Elimdeki şu posta güvercinini
Salacağım gökyüzüne
Allah Lillâh aşkına
İ n s a n a ş k ı n a
Topunuzu ihbar edeceğim
Ne hâle getirdiniz şu dünyayı be
- Müştak Erenus, Kimi Kime
- Görsel: Aykut Aydoğdu
Hoyrat dağların tepesinden geliyorum; kanadım kırık. Kanadı kırık bir güvercinim ben, zalim bir adamın beni avuçlarında sıkıp yaraladığı yerden uçuyorum, özürlü bir uçuşta hakkını kaybeden sevilmelerin sevda hezimetlerinden düşüyorum. Artık uçamıyorum, ellerimde kanadımın en büyük parçası, sevmelerin ayrı durduğu mutluluk evlerini izliyorum. Cam kenarındayım; zalim adamın evinin... Kırdığı kanadımdan takmış mutluluğuna; bir toka gibi. Kanadım, onun zalimliğinin sevdiğine uzanan yerinde taç olmuş sevdiğinin saçlarına. Bir deli hasretin özüm karargahında hükmümü giydim; kanadımın sağlam yerinden asacaklar beni, onsuz bir hayata. Güvercinler ağlamaz sanmayın, yine onun penceresinin görünmediğim tarafına gözyaşım düştü. İki sevgili, gözümün yaşını yağmurun bereketi saydılar. Kanadımı son kez öpen mutluluklar sayıyorum; dünlerimi. Kanadım, kanıyor. Zalim adam, ne bilir, ne anlar? O, hiç güvercin olmamış, bir güvercini kanadına kıyamaz gibi sevmemiş ki. Ayaklarım zor götürüyor beni, ait olduğum yalnızlığıma. Hoyrat dağların, haşin mutsuzlukları geri adım sayıyor, bensiz acabaları...
Yaralı bir güvercinim ben, hâlim yok; kaç zaman geçirdim ömrümde, ıssız ve çekinceli sevmekte... Zalim adam, kanadımı okşayıp beni bağrına basacak sandım, avuçlarında kanadımı kaybettim. Baytara sordum, düzelir miydi bu kırık kanat; umutsuz acılı gözlerime kanlı gözleriyle baktı, o an anladım; iyileşemeyecekti kırık kanadım. Kendi kanımı baytarın gözlerinde gördüğümde anladım. Sonrası mahkemeler, sürüncemeler, imdat hükmünden idam hükmüne geçişler...
Kanlar, mahkeme duvarlarının idam sehpasını çağırışına sıçrıyor şimdi. Baytar, şahit oluyor; hâkime kabul etmiyor. Zalim adamın hâkimesi çünkü o; beni öldürmeye niyetleri kanun gibi var.
Dermanım yorgun, mahkeme salonu göle döndü; öz yaşımla.
Sehpam da geldi işte.
Avuçlarındaki kırık kanadımla, parçaları diri olmak mücadelesindeki diğer kanatlarım ölmeye hazırlanıyor, bir daha böylesi bir sevmeye uçmamak için...
Sehpa çekiliyor altımdan, kanadım ise düşüyor benden önce.
Yaralanmışken öldürülen bir güvercinim ben.
Zalim adamın ayaklarının altında paspas oldu kanatlarım.
Gözlerim kapanmadan önce gördüm, hakimesiyle birlikte el ele çıkıyorlardı.
Ölüm, sağ yanıma; acı, kanadımın son yanına düştü.
Güzel bir güvercindim; ölmeden önce ben.
Zalim adamın savurduğu saçlarında bir parça tüyüm olduğunu gördüm; özlerim kapanmadan önce.
Fark edip çöpe attı, ne gerek vardı ki ölü bir güvercinin yaralı kanadının hatıra olmak isteğine?
Çöpler, mahkeme salonu, hoyrat dağların yorgun sessizliği kaldırdı cenazemi. Zalim adamın tam da penceresinin önüne yatmak varmış güvercinin kaderinde; mezar taşım, penceresinin kulpu oldu, ne vakit açılsa cam, esti tüylerim; canımda hata, ruhumda sual, varlığımda kanadım kalmadı. Korkmasınlar pencereyi kapatmaktan, içeri giremez güvercinin ölüsü, kaçırmaz bereketini aşkın. Hâlâ sevişilir ihanetin sırnaşıklığında, sesi çıkmaz, ne konuşabilir, ne duyabilir, ne de uçabilir artık...
Bu sana veda mektubum değil , bunun ne olduğunu bende bilmiyorum .
Hatırlıyor musun sana bir keresine en sevdiğin çiçeği sormuştum , sende gül demiştin şimdi anlıyorum neden gülü sevdiğini . Çünkü gül korumacı ve çevresinde ona yaklaşmaya çalışanlara zarar verir . Sana gül ve güvercinin hikayesini anlatayım mı ?
Bir gün bir güvercin varmış . Güvercin güle ölümüne aşık olmuş . Güvercin kısa bir süre sonra Gül'ün ondan hoşlandığını fark etmiş . Güvercin ne yapsın zavallı çok sevinmiş gülün ondan hoşlanmasına ve hiç düşünmeden Gülün yanına gitmeye çalışmış Gül'ün çok fazla dikeni olduğunu için dikenler onun canını yakmış ama o yinede güle kavuşma umuduyla son gücüyle dikenleri geçmeye çalışmış. Ama çabaları işe yaramamış güvercin orada kanlar içinde ölmüş . Gül bunun üzerine bir daha kimseyleye konuşmamış ve gülü bencil ilan etmişler. meğerse kimse bilmiyormuş bu sessizliğin ardındaki acıyı .
Gül aslinda bencil değildi . İnanıyorum sende bencil değilsin bir gül gibisin safsın , sessizliğe bürünmeni istemezdim . hikayemizin böyle bitmesini istemezdim . Gül güvercin ölümünü izlemek zorunda kaldı sende benim çöküşümü izlemek zorunda kaldın
“Bilerek namazı terk eden kimseden Allah ve Rasûlü'nün zimmeti kalkar.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kuşkusuz ki, kıyamet gününde kulun amelinden ilk hesaba çekileceği şey namazıdır. Eğer namazı salih/eksiksiz olursa, diğer amelleri de salih olur; eğer namazı fasid/bozuk olursa, diğer amelleri de fasid olur!
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“Kim, namazı kasten terk ederse andolsun ki, açıkça küfre girmiştir!”
Heysemi Mecmau’z-Zevaid 1/295, Taberanî Mucemu’l-Evsad, Tergîb ve Terhîb 1/524
Ebu Umame (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“İslam’ın düğümleri bir bir çözülecektir! Her bir düğüm çözülünce insanlar bir sonrakine yapışırlar! İlk çözülecek olan düğüm, hükümdür! (Yani yönetimdir!) En son çözülecek olan düğüm ise, namazdır! (Yani namazın terkidir!)”
Ahmed bin Hanbel Müsned 5/251, İbni Hibban, Tergîb ve Terhîb 1/528
"Benim yanımdan geçmek zorundasın," der sfenks, mezar hırsızına, "sana engel olamam, ama geçmek zorundasın benim yanımdan; hele bir cesaret et, o zaman tanrıların, firavunun ruhunun öcü üzerine yağacak!" Bekçiyse: "Benim yanımdan geçmek zorundasın, sana engel olamam, ama cesaret edecek olursan beni vurman gerekecek, o zaman da mahkemelerin öcü üzerine yağacak cinayetten hüküm kılığında!"
cancağızlarım ALLAHINA KURBAN OLDUKLARIMI sebze suyu, kemik suyun da yumuşatılmış öfelenmiş bazen de abartıp tekrar hamur kıvamına getirilmiş yumurta tozlu ağaçlardan toplanmış ekmeklerle besliyorumdur, kuluçkada yatıyorlar şuan tabur da eksikler var gözlemlediğim kadarıyla 🕊🍀😇🤲🏽📿🕋🕌👳🏽♂️
"Ez ditirsim, xeyalêk ji xwera çêkim wek çenneta xweda wanda û êz têda hilfirim ji ber yêk kabûsa berde xeyalê min Insane. Bi baskê Azadiyê wek kevoka kê di ezmanê welatê xweda Ez newêrim bifirim Ji ber yê go min bi neçîra xwe êzman min bîne xwãr însanê."
"Korkuyorum, kendime aynı kaybetiğim cennet gibi bir hayal kurup içinde uçmaya çünkü hayallerimi kabuse çeviren insandır. Özgür bir güvercin kanadı gibi ülkemin gökyüzünde uçmaya korkuyorum çünkü beni gökyüzünden avlayan gene insandır."
Üvercinka / Cemal Süreya
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil.
- Cemal Süreya, Üvercinka
(Üvercinka)
- Grafik Tasarım: Kübra Konak