Bugün ilk defa leyla ile mecnunu bitirdim nasıl ilk defa bu kadar çok seviyosun ilk defa mı bitirdin diye sorabilirsiniz repliklerini ezbere biliyodum sonunuda biliyodum ama diziyi ilk defa bastan sona izleyerek bitirmis oldum dizi komedi dizisi olmasina ragmen tüm duyguları inanılmaz yoğunlukta barındırarak başarılı aktarmayı başaran bir dizi, diziye gülerek başliyosunuz ağlayarak bitiriyosunuz baştan sona bayılarak izledim iyi ki izlemişim asla pişman değilim en sevdiğim dizi olmayada devam edecek bende bir mecnunum kendi çölünde savrulan...
Lütfen lütfen lütfen bütün Tumblr halkına önerim ONE DAY dizisini izlemeniz ciğeriniz sökülecek emin olun ama o kadar harika ki... Kızlara önerim son bölümlerini regl iken izlememeniz
@gelmemeyeegitmisim özellikle sana çünkü bende senin yüzünden izmarit, kibriti okumuştum
Bazı hikâyeler vardır, bittiklerinde ardında cümleler bırakır. Devamında sadece üzerine konuşur, düşünür veya bir uygulamada yazı yazarsınız. Konumuz daha önce de üzerine yazdığım "Berserk" olacak (Büyük ihtimalle bu yazım da sonuncu olmaz.) Üzerine konuşulması gereken onca konu varken hakkını vermemek zalimlik olur.
Edebiyata düşkün biri olarak bu manga boyunca bir akıntıya kapılıp gittim. Muhteşem diyaloglar, sahneler ve özellikle karakterler... Konuşulması gereken çok fazla konu var, hele bir başlayalım da.
Kentaro Miura'nın zamansız ölümü ile seri yarıda kalmıştı. Ardından da arkadaşı (yeni mangakanın ismini bulamadım) önderliğinde çizilmeye devam edildi. Bu yeni mangaka ise hikâyenin genel hatlarına sahip olduğundan ve bunları direkt Kentaro Miura'dan dinlediği için ilerleyeceği yol belliydi fakat diyaloglar zor kısımdı. Bu yüzden son bölümlerde diyaloglardan tasarruf edilmeye başlanıyor. Gerçi bizim konuşmamız gereken kısım daha hâlâ Kentaro Miura'nın kısmı, hatta en başından başlamak istiyorum bu sefer.
Daha önceki yazımda Guts'ın canavarlardan daha canavar (hikâyede yaratıklara "iblis" kelimesini kullansalar da köylüler Guts hakkında "canavar" demeyi tercih ediyorlar) olduğunu yazmıştım. Bu söylemimin hedefi ise "Golden Age" arc'ı ve sonrasıydı fakat konuşmamız gereken bir yer daha var, "Black Swordsman" arc'ı.
Bu kısım ("arc" kelimesi yerine "kısım" desek daha anlaşılır olabilir) Kentaro Miura'nın biraz daha gençlik yıllarında kaleme aldığı bir kısım. Bu yüzden Guts'ın eylemleri farklı fakat özünde aynı Guts. Burada hikâyemize Puck giriyor ve mangaka bu derin kuyuyu biraz daha eşeliyor.
Guts'ın hep söylediğim: "canavar" yönü ise burada kelimelerin arasında anlatılıyor. Kısaca anlatayım: Guts, Puck ile konuşur ve ona karşı sert davranır fakat Puck gittiğinde de "Dur, nereye gidiyorsun?" der. Bir takım aksiyonlardan sonra yoluna devam ederken köylüler ile karşılaşır. Onların aracına biner. Köylünün kızı biraz şarap ikram eder. Boynundaki damga yüzünden iblisler gelir ve Guts herkesi öldürmek zorunda kalır. Burada köylü kızı öldürdükten sonra canavar olarak canlanır ve Guts'a saldırır.
Guts canavardı fakat bu "canavar olma" durumu başkalarına karşı bir tavır değildi, kendini ikna çabasıydı. Kız saldırdığı zaman Guts bir saniye durup kızın ona şarap ikram ettiğini hatırlıyor fakat şu anki konumunda onu öldürmesi gerek. Bu bir saniyelik düşünce sırasında kız kılıcı, Guts'ın karnına savuruyor fakat kızın iki parça olması hızlı oluyor.
Bu durum bize bir çok şeyi anlatıyor. Anlıyoruz ki kahramanımız yalnızlığı sonuna kadar yaşıyor fakat buna mahkûm. Puck ile konuşurken kaba fakat o gidince de onunla konuşmaya devam etmek istiyor, onu geri çağırıyor. Puck ise duyguları hissedebildiğini söylüyor. Guts kötü biri olsa neden onun için geri gelsin ki? Karakterimiz birine bağlanırsa, bağlandığı kişiyi öldürmekten korkuyor.
Berserker zırhını kullandığı zaman da bu durumu gözlemleyebilmekteyiz. Kendini kaptırdığı için grubundakilere zarar verebilir. Bu yüzden de zırhın gücünü kullandığı zaman herkesten uzaklaşmaya çalışıyor. Yani karakterimiz isteğiyle canavar olmadı, canavar olmaya zorlandı.
Böyle bir eseri hızlıca yorumlayamayız tabii. Elimden geldiğince Berserk heyecanımı sizinle paylaşmaya çalışıyorum.