Tumgik
#bütün şiirleri 1
afilimeczup · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
38 notes · View notes
afili-filintalar · 1 year
Quote
Babam karanlık bir adamdı Korkularla besledi bizi Annem zayıf mı zayıf Sevgisini göstermeye korkardı.
Şükrü Erbaş
0 notes
mecnun1cinar · 6 months
Note
Hangi kitabları okudun?
Bu yıl içerisinde şuana kadar 86 kiytap bitirdim hepsini yazamam ama bu yıl okuduklarım içinden önerebilecegim kitaplar var
Serenad
Alex de souza
Şükrü erbaş bütün şiirleri 1 2 3 4 kitapları
Bir adam yaratmak
İvan ilyiç'in ölümü
çürümenin kitabı
Gazap üzümleri
Çile
Reis bey
İnsanın acısını insan alır
Vadideki zambak
Bu kitaplar bu sene içerisinde okuduğum güzel kitaplardandı
15 notes · View notes
yarimkalansarap · 1 year
Text
Dokuz yaşındayım, yıl 1961… Annem benim doğum günüm için pasta yapmış. İlk defa o zaman mum üfleyip bir dilek tuttum. Dileğim de şu; o sıralar Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan olacak. Ben de dedim ki, ne olur beni de yanına alsın…O kadar inandım ki dileğimin gerçekleşeceğine, ben bir çanta yapıp beklemeye başladım. Güya Sovyet elçiliğinden gelip alacaklar beni. Ama sağdan soldan duyuyorum onlar komünist diye. Diyorlar ki amann komünist onlar. Olsun diyorum, ben de komünist olurum. O sıralarda, bizim giriş katında üniversite öğrencileri oturuyor. Annem onlara da komünist diyor. Biliyorum, onlar bizim kömürlükte kitap saklıyor. Ben gittim, yürüttüm bir tane. Nazım Hikmet’in şiirleri… En kısasını buldum ezberledim. Dedim ki şimdi Ruslar gelirse, ben bu şiiri okurum onlara. Onlar da der ki tamam bu da bizden, götürürler beni. Neyse… Tarih 12 Nisan. Uzak mekiği fırlatılacak, Vostok 1… Ama hala gelen giden yok. Ben diyorum unuttular herhalde beni. Mekik fırlatıldı, herkes dua ediyor; mekik atmosferi geçsin, uzaya çıksın diye. Bir ben diyorum ki yarı yolda dursun dönsün beni alsın. Belki bir de Amerikalılar, Vostok’un uzaya çıkmaması için dua ediyordu. Neyse… Bütün gün radyonun başında içimden o şiiri okudum:
"Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda,
Budak budak, şerham şerham, ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında."
Ne zaman bu şiiri okusam uzaya gitmiş kadar olurum. Altmış beş yaşıma geldim. Geçen doğum günümde yine bir dilek tuttum, çocuk gibi. Yine imkansız bir dilek tabi. Ne diledim biliyor musunuz ? İyi bir insan olmayı...
Tumblr media
53 notes · View notes
se-feri · 1 year
Text
"Gittikçe yalnızlaşıyorsunuz insan kardeşlerim Ne bir ortak sevinciniz kaldı sizi çoğaltacak Ne bir içten dostunuz var acınızı alacak Unuttunuz nicedir paylaşmanın mutluluğunu; Toprağı rüzgârı denizi göğü O her zaman bir insanla anlamlı Tükenmez bir hazine gibi kendini sunan doğayı Unuttunuz, gömülüp günlük çıkarların Ve ucuz korkuların kör kuyularına Daraldıkça daraldı dünyaya açılan pencereniz.."
•Bütün Şiirleri 1, Şükrü Erbaş
16 notes · View notes
hcagla · 3 months
Text
Fırat Tanış "Gelin Tanış Olalım" Oyununa Gittik
Tumblr media
Son zamanlarda bir nesneye para vermek yerine deneyimlere para ödüyoruz. Çünkü anıların toplamı hayat değil midir? Sonunda uzun zamandır gitmek istediğimiz "Gelin Tanış Olalım" oyununa gittik. Geçtiğimiz günlerde 500.sü sahnelenmiş. O kadar güzel ve etkileyiciydi ki nereden başlasam nasıl anlatsam bilemiyorum. “Gelin tanış olalım İşi kolay kılalım Sevelim sevilelim Dünya kimseye kalmaz” Yunus Emre Gözlerimin dolduğu yerler oldu, güldüğüm yerler oldu. Fırat Tanış sahnede devleşenlerden. Müzisyenler ise bambaşka bir atmosfer yaratıyor. Gösteri sizi o kadar içine çekiyor ki nasıl geçtiğini anlamadık. En sonunda Fırat Tanış'ın sahnenin önünde oturup, ışıkları açtırıp hadi birbirimize bakarak söyleyelim demesi.. Tüm salonun "Dostum Dostum" türküsünü söylemesini unutmayacağım. Herkesin yanındaki dönüp el sıkışıp tanışmasını unutmayacağım. Hikayeler ve türküler arası geçişler, Yunus Emre'den Kaygusuz Abdal'dan yani dedelerimizden hikayelerle kibri yenmemizi, hem kendimizi hem karşımızdakini gözetmemizi anlatmasını unutmayacağım.
Tumblr media
Özellikle divan edebiyatı çalışırken bu gösteriye gitmek, bildik şiirleri dinlemek çok iyi geldi. Salonda bambaşka bir enerji oluyor bence böyle zamanlarda. Salonda olan herkesin çok etkilendiği belliydi. Çıkışta herkes birbirine ne kadar güzel olduğundan bahsediyordu. Aslında yakutun bizim cebimizde, hazinenin başka yerlerde değil de kendimizde olduğunu hatırladım. Hakkın bir parçası olduğumuzu, önemli olanın menzil değil de yol olduğunu... Merak edilen soruları da buraya yazdıktan sonra oyunda çok etkilendiğim Nesimi'nin bir şiirini de ekleyeceğim aşağıya. Gelin Tanış Olalım kaç dakika sürüyor? Yaklaşık 1 saat 20 dakika sürdü. Tek perde. Gelin Tanış Olalım ne anlatıyor? Türkülü seyirlik diye geçiyor oyun. Türkülerle ve hikayelerle kibirden kurtulmanın, nefsi yenmenin yollarını bilen bir abdalın yolculuğunu izliyoruz. Seyyid Nesimi'nin "Ben Bu Cihana Sığmazam" şiirini bu akşamın anısına buraya da eklemek istiyorum. 1. Bende sığar iki cihân ben bu cihâna sığmazam Cevher-i lâmekân benim kevn ü mekâna sığmazam 1. (İki cihan (dünya ve ahiret) benim içime sığar, ancak ben bu dünyaya sığmam. Mekansızlık cevheri bende, ben bu aleme sığmam.) 2. Kevn ü mekândır âyetim zâta gider bidâyetim Sen bu nişân ile beni bil ki nişâne sığmazam 2. (Bütün varlıklar ve mekan benim delilimdir. Başlangıcım varlık sahibi olan Zat'la başlar. Sen beni bu işaretle tanı, ama bil ki ben bu işarete de sığmam.) 3. Kimse gümân ü zann ile olmadı Hakk ile biliş Hakkı bilen bilir ki ben zann ü gümâna sığmazam 3. (Hiç kimse zanla, kuşkuyla Hakk'ı bilenlerden olmadı. Hakk'ı bilen bilir ki, ben zanna ve kuşkuya da sığmam.) 4. Sûrete bak vü ma'nîyi sûret içinde tanı kim Cism ile cân benim velî cism ile câna sığmazam 4. (Dış görünüşe bakıp bu dış görünüş içinde gerçek manayı, iç görünüşü tanı. Çünkü beden de, ruh da benim. Ancak ben ruha da, bedene de sığmam.) 5. Hem sadefim hem inciyim haşr ü sırât Bunca kumâş ü raht ile ben bu dükâna sığmazam 5. (Hem inci kabuğu, hem de inciyim, yani hem dış hem iç. Mahşer meydanı ve Sırat. Bunca kumaş ve binek takımıyla ben bu dükkâna sığmam.) 6. Genc-i nihân benim ben uş ayn-ı ayân benim ben uş Gevher-i kân benim ben uş bahr ile kâna sığmazam 6. (İşte gizli hazine benim. Görünenin aynısı işte benim. Bu hazine kaynağının incisi de işte benim. Ancak ben ne denize, ne de kaynağa sığmam.) 7. Arş ile ferş ü kâf ü nûn bende bulundu cümle çün Kes sözünü uzatma kim şerh u beyâna sığmazam 7. (Yeryüzü ile gökyüzü ve "kâf" ile "nun" gibi bütün her şey bende bulunduğu için, ey bana akıl vermeye kalkışan kişi sesini kes. Çünkü ben, sözlere ve açıklamalara sığmam.) 8. Gerçi muhît-i a'zâmım adım âdem durur âdemim Dâr ile kün fekân benim ben mu mekâna sığmazam 8. (Gerçi her tarafı kaplayan ulu varlık benim, adım insan olduğu için, insanım. Mâlik olan da, "ol" denilince olan da benim, ben bu mekana da sığmam.) 9. Cân ile hem cihân benim dehr ile hem zamân benim Gör bu latifeyi ki ben dehr ü zamâna sığmazam 9. (Ruhla aynı cihanı paylaşan, âlemle aynı zamanı yaşayan benim. Ancak şu hoşluğa bak ki, ben ne bu âleme, ne de bu zamana sığarım.) 10. Encüm ile felek benim vahy ile melek benim Çek dilini vü epsem ol ben bu lisâna sığmazam 10. (Yıldızlarla felek benim. Vahiy de, melek de benim. Dilini tut ve konuşma, çünkü ben bu dile de sığmam.) 11. Zerre benim güneş benim çâr ile penc ü şeş benim Sûreti gör beyân ile çünkü beyâna sığmazam 11. (En küçük varlık da, güneş de benim. Dört (dört unsur: toprak, su, rüzgâr, ateş), beş (beş duyu) ile altı (altı yön: sağ, sol, ön, arka, üst, alt) da benim. Sözle anlatılan görünüşü gör, ancak ben anlatılana da sığmam.) 12. Zât ileyim sıfât ile Kadr ileyim Berât ile Gül-şekerim nebât ile piste-dehâna sığmazam 12. (Sıfatımdan dolayı Zât ile birlikteyim, Berat'ım, imtiyazım nedeniyle Kadr içindeyim, itibardayım. Şeker kamışı sayesinde gül tatlısıyım. Kapalı ağızlara sığmam.) 13. Şehd ile hem şeker hem şems benim kamer benim Rûh-ı revân bağışlarım rûh-ı revâna sığmazam 13. (Bal ile şeker benim Güneş benim, Ay benim. Herkese akıcı bir ruh bağışlarım, ancak kendim bu akıcı ruha sığmam.) 14. Tîr benim kemân benim pîr benim civân benim Devlet-i câvidan benim îne vü âna sığmazam 14. (Ok benim, yay benim, yaşlı benim, genç benim, sonsuz devlet benim, mekana ve zamana sığmam.) 15. Yer ü gökü düzen benim geri dönüp bozan benim Cümle yazı yazan benim ben bu dîvâna sığmazam 15. (Yerle göğü düzenleyen benim, sonra dönüp bozan benim bütün yazıları yazan benim, ben bu divâna sığmam.) 16. Nâra yanan şecer benim çarha çıkar hacer benim Gör bu odun zebânesin ben bu zebâne sığmazam 16. (Ateşten yanan ağaç benim, göğe çıkan taş benim. Bu ateşin alevini gör. Ben bu lügate sığmam.) 17. Gerçi bugün Nesîmîyim Hâşîmîyim Kureyşîyim Bundan uludur âyetim âyet ü şâna sığmazam 17. (Gerçi bugün Nesimîyim, Hâşîmîyim Kureyşîyim ama menzilim bundan büyüktür, ben menzile ve şâna sığmam.) Seyyid Nesimî ( 14. yy. - 15. yy ) Yeni haberler için bu siteyi Google News’ten takip etmeye devam edebilirsiniz. Sevgilerle Bu yazıyı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan paylaşırsanız fazlasıyla teşekkür etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi için beni sosyal medyada takip etmeyi unutmayın - Facebook, Instagram, Pinterest ve Twitter. Bu yazıyı daha sonra okumak için yazıdaki görseli Pin’leyebilirsiniz! Read the full article
0 notes
gundemarsivi · 3 months
Text
Tumblr media
Bağır Nûpelda Kuşlar ve Çocuklar Ölmesin!
✍🏻 Hayrettin Geçkin
https://www.gundemarsivi.com/bagir-nupelda-kuslar-ve-cocuklar-olmesin/
*“BAĞIR NûPELDA KUŞLAR VE ÇOCUKLAR ÖLMESİN!”
Müjdat Güven hekim, Eşi Berfin de…İkisi de şiir kardeşlerim. Müjdat’ın “Gün Açar Mavi” adlı şiir kitabı çıkmamıştı daha. “Ağabey bir bakar mısın,” diye şiir dosyasını e-postama göndermişti. Şaşırmıştım okuduğumda. İyi bir şairin 3.4. şiir dosyası olabilir dedim bu şiirler. Dosyadaki “İçerden Nûpelda’ya Şiirler” bölümü allak bullak etmişti beni. Şiirleri okuduktan sonra o gece hiç uyumamış, aşağıdaki yazıyı kaleme almıştım. Dosya kitaplaşınca da bir yazı daha yazdığımı anımsıyorum.
Berfin- Müjdat çiftinin daha sonra bir kızları oldu. Adı, Nûpelda! Nûpelda şimdi 1 yaşında. Baba kızın doğum günleri aynı güne denk gelmiş: 30 Ocak. Nûpelda’ya bir süre önce bir şiir hazırladım. Müjdat için yazdığım yazı yayına hazır deneme kitabında, Nûpelda için yazdığım şiir de çocuk şiirleri kitabımda yer alacak.
Umarım bu haberi doğum günü armağanı olarak kabul ederler. Ve umarım bir dahaki doğum gününe de kitaplar yetişir.
MÜJDAT’a:
“Ben”in üstünden yaşamı konuşmak. “Öteki” ile ilişkiye geçmek, onu harekete geçirmek
Ve yaşamı yeniden kurmak.
Özet bu!
Dil içinde yeni bir dildir şiir. Dil içi ve dil ötesi bir dil. Sözcüklerin açılmamış kapılarını zorlamak. Ve aracılık etmek onların yasak ve aykırı buluşmalarına. Anlamların içinde anlam bulmak, anlam katmanlarından dünyaya seslenmek. Sözcüklerle büyü yapmak. Ve “öteki”nin sesi olmak.
Şairin işi bu!
Rüya görürken onu yorumlamayacak şair. Zoru seçecek ve kendisine sarılacak. Aldığı yaralar önemli şairin. Önemli, bir delikten dünyanın bütün acılarının kalbine sızması, o sızıları şiire dönüştürmesi. Sevinçli ve umutlu bir şarkıya…
Şiirin işi bu!
Verili olanla hesaplaşmak, boğaz boğaza gelmek. Bu sırada şairin elinden tutacak olan bildikleri değil kesinlikle. unuttukları… Çünkü bu bir kaybolma aynı zamanda. Kendini arar gibi kaybolma. Geleceğe sağlam halkalar atarken ve geleceğin dilini yaratırken telaşa düşmeden bir kaybolma.
Bu yol bilgisi!
Eriyip su olmayı düşünmeli şair. Dünyanın her bir parçasına karışmak için başka yol var mı? Ama kütle olmayacak kesinlikle şair. Çünkü tepelerde duranlar vicdanın kaleleri olamaz, unutmayacak. Ayrıca itaatsizliği seçemeyecekse bu işe hiç kalkışmayacak. Unutmayacak asıl zirvenin aşağılarda olduğunu.
İnsanlığın oğlu veya kızı olmak! Ne dersin Müjdat?
Bunları eşik sayarak seninle dertleşmek istemem bu yüzden.
Her şeyin kirlendiği, kirletildiği, insanları yalan makineleriyle kontrol altına alıp etkisizleştirdikleri bir dönemde şiir yazmasak ne yaparız Müjdat? Kuşların, böceklerin, çiçeklerin imdadına nasıl koşarız şiir yazmasak bi söyle? Cesedi kıyıya vuran bir bebeği yaşatmak için fidan diksek yeşerir mi şiir olmayınca… Zeytinin gözyaşlarını silebilir miyiz?
İda’da Cerattepe’de, Soma’da ağaç kırımlarına karşı nasıl dururulur… Bizim cephanemiz şiirdir Müjdat. Akşamki düşüm hiç durmadan bana soruyor, “Bir şiir savaşa karşı çıkabilir mi” diye? Bilmem ki Müjdat nasıl bir yanıt vermeliydim sence.
Aslında adil, eşitlikçi, özgürlükçü bir dünyadan başka ne isteyebilir ki bir şair? Sen de ben de! İnsanların kendilerinden istifa etmeden yaşayabilecekleri bir dünya kurup oraya sığınmak istemek şiirin de varmak istediği yer değil mi? Öyle bir yer sanki dalda elma, uzansak koparacakmışız gibi. Ama kollarımız yetişmiyor, görüyorsun!
Bugünlerde sözcüklerin huysuzlukları üstende! Ne yapabilirim ki? Olmuyor! Bir türlü yazamıyorum işte. Bir iki şiir okuyayım diyorum bari aç karnıma. Fakat yorgunum Müjdat. Bazen dilimi dişlerimle koparıp tükürmek istiyorum. Ustanın “Ne gelir elimizden insan olmaktan başka,” sözü elimden tutup kaldırmasa işim zor.
Şiir üzerine şimdiye kadar çok düşündüm Müjdat. Yazdığım şiir sayısı kadar en az… Yazı da yazdım epeyce. Dersler verdim şiir üstüne. Ama hep bir şey eksik! Bu eksiklik yüzünden midir ne, şiirden başka sığınacak bir yerim kalmadı. Sakın halime üzülme.
Müjdat, ne diyeceğim bak! Şiire, şiirden önce insan gerek. Şiirin duyguya, düşlere, duyarlıklara ihtiyacı var. Gülüşlerle sulanmak ister dizeler. Gidilmemiş yerlerin, yaşanmamış aşkların, kurulmamış dünyaların özlemiyle… Şiirin ruhudur çünkü bunlar. Acıyı bal eylemenin başka bir yolu da yok bence.
Şiir yazarak kendimi keşfettim Müjdat, sakın bunu basite alma. Çok şükür, şiir sayesinde yeryüzünde yalnızca kendimi algılama kolaylığına düşmedim. Eğer öyle olmasaymış, farkına varmadan nasıl bir hapishaneyle kuşatılmış yaşardım kim bilir! Verili olanla yetinerek ve de pek fazla merak etmeden üstümüzden olup bitenleri… Başkalarının acılarına kayıtsız kalmadımsa bunu şiire borçluyum Müjdat. Kendi acılarımla başa çıkamazdım yoksa.
Nasıl bir şiir yazmalı ki doğrulsun insan / düşe kalka adımlasın yolları kendine doğru, kendine ulaşsın? Bak şu an hayatın üşümüş sıcaklığıdır avuçlarımdaki… Bu sabah ülkemizden ve yeryüzünün çeşitli yerlerinden iyi duygular taşıyan şiirler okudum Müjdat. Onların eşliğinde dünyayı kokladım. Gitmekte ve gelmekte olana dokunmaya çalıştım. Kahvaltı da yaptım. Ve çiçeğinde bir şairi düşündüm. Yani seni Müjdat! Sonra dönüp senin şiirlerini okudum, yeni çıkacak olan kitabında yer alacak olan şiirlerini. Sözcüklerden dünyaya, insana sesleniyorsun, inan bana yanmış yıkılmış evlerin bacaları yeniden tütüyor şiirlerini okudukça, gökyüzüne ektiğim çiçekler silahlardan önce davranıp kana bulanmasını önlüyor dünyanın…Aşk kazanıyor, barış kazanıyor… Aşk olsun sana Müjdat…Aşk olsun!
Ama sakın havalara girme böyle dediğim için…Say ki daha yolun başındasın. Ve yolun suyunkinden uzun. Ne güzel işte, şiirle yürüyeceksin onca yolu. Onunla olgunlaşacak, yaş alacak, arınacaksın her geçen gün.
Taşlardaki sessizliği dinlemeli şair. Bunun için bir orman gibi susmalıdır. Kör bir dervişe yol sormalı, renklerin sesini duymalıdır. Aşkın hiç halinden suç haline geçmeli, uçurumlarla sevişecek kadar yürekli olmalıdır.
Bilinçli bir bilinçsizlik diyelim buna Müjdat…
Bir ölünün tuttuğu günlüklerden tarihi öğrenmelisin Müjdat. Geleceği doğmamış olanlardan… Bunlar yetmeyebilir. Belki de bir şairin iyi şiirler yazması için kendini sözcüklerle vurması lazım. Çünkü yaşam şiirle yenilenir, dünya şiirle kabuk değiştirir.
Öyleyse şairlere gerek yoktur.
NûPELDA’ya
Büyükler böyle burda
Altın için ağaçları
Kanı için kuşları öldürürler
Nûpelda
Sana bunları anlatması zor fakat
Çocukları da öldürürler
Hiç gözünün yaşına bakmadan
Ukrayna’da
Gazze’de
Rojova’da
Her yerde
Nûpelda
Bir yolu olmalı
Bir yolu
Onlara benzemesin çocuklar
Büyüdüklerinde
Hayrettin Geçkin
* Müjdat Güven
0 notes
haytaogluyunus · 4 months
Text
Tumblr media
ANMA 14 OCAK (1944) ÖLÜMÜNÜN YIL DÖNÜMÜNDE TÜRKLÜĞÜN BÜYÜK ŞAİRİ, MİLLİ ŞAİRİMİZ MEHMET EMİN YURDAKUL'U RAHMETLE ANIYORUM.. Mehmet Emin Yurdakul (13 Mayıs 1869, İstanbul - 14 Ocak 1944, İstanbul), Türk şair, milletvekili. "Türk Şairi", “Millî Şair” diye anılır. Türk Millî Edebiyat akımının öncü şairleri arasında yer almıştır. Ulusçu, halkçı görüşleri savunan şiirler yazan Yurdakul, Osmanlı Meclis-i Mebûsan III. Dönem Musul Mebusluğu ile TBMM II. Dönem Karahisar-ı Şarkı, III. Dönem Şebinkarahisar ve IV. Dönem (Ara Seçim), V., VI. Dönem Urfa ve VII. Dönem İstanbul Milletvekilliği ile II. Dönem İrşad Encümeni Reisliği yapmıştır.[1] Yaşamı 1869 yılında İstanbul’un, Beşiktaş semtinde doğdu. Babası balıkçılıkla uğraşan Salih Reis, annesi Emine Hatun’dur. Beşiktaş Askeri Rüştiyesi’nden sonra devam ettiği Mekteb-i Mülkiye’nin İdadi bölümünden ayrıldı, devlet memurluğuna başladı. 1899’da kaydolduğu İstanbul Hukuk Mektebi’ne bir süre devam ettiyse de öğrenimine ABD’de devam etmek için bu okuldan ayrıldı; ancak bu isteğini gerçekleştiremedi ve devlet memurluğuna döndü[2]. Sadrazam Cevdet Paşa’nın tavsiyesiyle[3] Rusumat Evrak Dairesi’nde göreve başlayan Mehmet Emin Bey, 1897-1907 yılları arasında Rüsumat Evrak Müdürlüğü yaptı. İlk şiirini 1897’de Yunan Harbi sırasında Selânik’te Asır Gazetesi’nde yayımladı. “Cenge Giderken” adlı bu şiir ile ünlendi. 1899’da Türkçe Şiirler isimli bir şiir dergisi çıkardı. İstanbul’da Servet-i Fünûn'da, Selanik’te Çocuk Bahçesi dergisinde, İzmir’de Muktebes adlı dergide şiirlerini yayımlamayı sürdürdü. İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesiydi. Şiirleri ile hükümeti eleştirince 1907’de İstanbul’dan uzaklaştırılıp Erzurum’da görevlendirildi; II. Meşrutiyet’in ilanının ardından Trabzon’a gönderildi. II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi ile sonuçlanan 31 Mart Olayı’ndan sonra İstanbul’a çağrıldı; Bahriye Nezareti Müsteşarlığı’na atandı ancak bu görevi istemeyince[2] 1909’da Hicaz, 1910’da Sivas valiliği yaptı. Çalışmasının engellendiği gerekçesiyle 1910 yılında istifa ederek İstanbul’a geri döndü. Ahmet Ağaoğlu, Dr. Fuat Salih, Ahmet Ferit Beylerle birlikte “Türk kültürü, dili ve sanatının geliştirilmesi amacıyla” kurulan Türk Ocağı adlı örgütün kurucuları arasında yer aldı Örgütün ilk genel başkanı oldu, çıkarılan Türk Yurdu Dergisi’nin sorumluluğunu üstlendi. Ancak henüz dergi çıkmadan İttihat ve Terakki Cemiyeti ile anlaşmazlığa düşünce Erzurum’a vali olarak atandı, 1912’de bu görevde iken emekliye ayrılmak zorunda bırakıldı[2]. İstanbul’a dönüp Türkçülük düşüncesini yaymak üzere yayıncılık yapmaya devam etti. 1913’te Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Musul milletvekili oldu. Türk Ocakları’nın 1918 tarihli kongresinde Hamdullah Suphi ve Ziya Gökalp gibi isimlerle birlikte örgütün “Hars ve İlim Heyeti” üyeliğine seçildi. 1919 seçimlerine katılan Millî Türk Fırkası'nın kurucuları arasında yer aldı. İstanbul’un işgalinden sonra Mayıs 1919'da Sultanahmet Meydanı'nda düzenlenen mitingde sarfettiği şu sözleri ünlüdür: "Demir ve ateş; kardeşler ben bunlarla hiçbir vatan ve ırkın öldüğünü işitmedim. Şerefli bir tarih ve medeniyete, sağlam bir fazilet ve ahlâka, zengin bir şiir ve edebiyata, dinî ve millî ananelere, ırkî ve vatanî hatıralara mâlik olan bir milletin mahvolduğunu tarih göstermiyor..." 1921’de Millî Mücadele'ye katılmak için Anadolu’ya geçti. Antalya, Adana, İzmir yörelerinde dolaşarak halkın ve ordunun manevi gücünü arttırıcı konuşmalar yaptı. TBMM’de önce Şebinkarahisar, sonra da Urfa ve İstanbul milletvekili olarak beş dönem görev yaptı. Milletvekilliğini ölümüne kadar sürdürdü.
Mehmet Emin Yurdakul'un mezarı Şiir yazmaya Servet-i Fünûn'da başlayan Yurdakul bütün şiirlerinde sade bir dil ve hece ölçüsü kullandı; konularını toplum dertlerinden, sosyal-epik hayat sahnelerinden aldı; uyarıcı-öğretici şiirler yazdı. "Türk Şairi", "Millî Şair" diye anılır. 14 Ocak 1944 tarihinde İstanbul’da öldü. Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Eserleri • Türkçe şiirler, 1899 • Türk Sazı, 1914 • Ey Türk Uyan, 1914 • Tan Sesleri, 1915 • Zafer Yolunda, 1918 • Aydın Kızları, 1919 • Dante'ye, 1920 • Mustafa Kemal, 1928 • Ankara, 1939 • Cenge Giderken 1886 • Fazilet ve Asalet (1890) • Ordunun Destanı (The Legend of the Army, 1915) • Dicle Önünde (In Front of Tigris, 1916) • İsyan ve Dua (The Uprising and the Prayers, 1918) • Turan'a Doğru (Towards Turan, 1918) • Türk'ün Hukuku (The Law of Turk, 1919) • Kral Corc'a (To King George, 1928
1 note · View note
geceninkaranligi-3 · 2 years
Text
İmkansız aşk. Onu düşündüğünüzde aklınıza onsuzluk gelmesi gibi birşeydir. Bu aslında onun olmaması değildir hayatınızda. Onunla olamayacak olmanızdır. Yada onunla olmanız çok zordur anlamına gelir. O aslında sizinledir. Aynı sizin gibi, nereye gitse sizi yanında götürür. Bir an bile aklından çıkartmaz. Gözleriniz sürekli onun gözlerinin önüne gelir, acaba ne yapıyor, acaba nerede, acaba nasıl, acaba beni düşünüyor mu, acaba, acaba, acaba. Acabalar hiç bitmez. Çünkü sizinle yaşayamıyordur. Sizinle yaşamamak istememesinden değil, zor olduğu için yaşayamıyordur.
Hayattaki ideallerin, hedeflerin hepsi ona bağlanır. Çünkü yaşanılan kolay değildir. Her insanın da kaldırabileceği bir yük olmadığı şüphesiz bir gerçektir. O kadar ağır bir yük olur ki, geceleri uyku tutmaz, gündüzleri neşeniz kalmaz, bazen çok yemek yersiniz, bazen günlerce yemek yiyemezsiniz. Bunun gibi bir sürü şey. Ama bunların hepsi sadece onu görmediğiniz zaman olur.
Yaşaması çok zordur. Göz görse bile gönül katlanır sözü bu aşk için en uygun sözdür bence. Gönül zamanla herşeye katlanır. Çünkü onsuzluk daha kötüdür. Çok acı çekebilirsiniz. O kadar acıya rağmen onu hiçbir şekilde hayatınızdan çıkartamazsınız. Çünkü artık siz osunuzdur. Bütün aşk şarkıları, şiirleri, yazıları her mısra size onu anımsatır. Ondan vazgeçmek kolay değildir. İmkansız olan şey ondan vazgeçemeyecek olmanızdır. İmkansız aşk sadece zordur.
Ama gün gelir kafanıza dank eder!
Sen imkansızsın, seni sevmek delilik, seninle olmak bir hayal, seni görmek zor, dudakların ateş, gözlerin uçurum, saçların parmaklık. Biz gerçek aşkı bütün dünyada nadir yaşayanlardanız . Seni sevmek, seninle olmak bir lütuf. Yemin ederim ki sen elbet bir gün benim olacaksın.Ve o zamana kadar kendine iyi bak…
1 note · View note
rugoscum · 2 years
Text
Dünyanın bütün suçlarını işlemiş Bütün yanlışlarını ben yapmışım gibi Yaptığım her işten tedirgin oluyorum. İçimde sürekli bir horlanma korkusu Bir kekeme tutukluğu ürkek dilimde En iyi bildiğim konuda bile Çekine çekine konuşuyorum. Çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum
Kırık dökük izleriyle hayatın.
Bütün Şiirleri 1, Şükrü Erbaş
0 notes
afili-filintalar · 1 year
Text
"Yarım kalmış bir şiir bunlardan tamdır"
0 notes
mecnun1cinar · 6 months
Note
Merhaba 👋🏻
Kitap okumayı çok sevdiğini ve oldukça geniş bir kütüphanen olduğunu paylaşımlarından görebiliyorum. Senden kitap önerisi almak çok hoşuma gider. Verebilir misin?
Merhaba 👋🏻
evet biraz geniş kütüphaneye sahibim olur tabikide vereyim uzun bir liste olabilir bu verdigim liste ya da cok populer olan kitaplarin oldugu okudugun falan guzel gelen kitaplari onerecegim
Şükrü erbaş bütün şiirleri 1 2 3 4
insanın acısını insan alır ~ sevdadır
Serenad ~ Çile ~Reis bey ~ Rüzgarı dizginleyen çocuk
Timbuktu ~ Bir adam yaratmak ~Şeytan ayrintida gizlidir
Korkuyu beklerken~Dokunmak~Momo~Uzun hikaye
dorian gray'in portresi~bu ülke~kardeşimin hikayesi
nietzsche agladiginda~içimdeki müzik~şeytanve genckadin
yitirdiklerimiz~bir kedi bir adam bir ölüm
bay daldry nin tuhaf istanbul yolculugu~kitap hirsizi
5 notes · View notes
vazgecmelerustasi · 3 years
Text
Tumblr media
Seni kendimden tanıdım çocuk; Yüreği sürekli çiğnenen bir yol Gövdesi acılardan acılara köprü Biraz öfke, biraz umut, çokça onur Olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından Uzaktın, kıyamadım sessizliğine...
ŞÜKRÜ ERBAŞ
22 notes · View notes
uyumsuzunnotlari · 3 years
Text
“kim erkenden yorulur yaşamaktan  kıyıda kalmış bir kent yalnızlığını  yakıştırır yüreğine”
40 notes · View notes
Text
O çocuk oturmuş çarşılar ortasına
Bir güz kederiyle iplik iplik ağlıyor
Babam olsaydı
babam olsaydı
babam olsaydı...
Işıklı vitrinler önünde simsiyah bir leke
Çocuk ağlamıyor
Almış kanatlarına bütün özlemlerini
Bir turna sürüsü gözlerinin burcunda
Akşamı parçalaya parçalaya uçuyor...
Bütün Şiirleri-1 / Şükrü Erbaş
2 notes · View notes
liimonlucay · 4 years
Text
Tumblr media Tumblr media
Yağmur yağıyor Ömür hanım... Gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına... Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum.
125 notes · View notes