Tumgik
haytaogluyunus · 56 minutes
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE
BİLGE ERDEM (GALİP ERDEM)
YUNUS BUĞRA YILMAZ BELGELİĞİNDEN
(ARŞİVİNDEN)
OCAK
AYLIK FİKİR VE KÜLTÜR DERGİSİ
SAYI:24
SAHİBİ : ÜNİVERSİTELİLER KÜLTÜR DERNEĞİ ADINA
MEHMET AKDAŞ
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: ORHAN ARSLAN
TARİH: ARALIK 1969
YAYIN YERİ: ANKARA
0 notes
haytaogluyunus · 24 hours
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ÜLKÜCÜ TÜRK GENÇLİĞİNE
YAĞMUR GÖKÇE
YUNUS BUĞRA YILMAZ ARŞİVİNDEN
BOZKURT
AYLIK FİKİR DERGİSİ
SAYI:1
SAHİBİ : MHP İSTANBUL İL TEŞKİLATI ADINA
BAHAETTİN ERMAN
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: MESÛDE ATILGAN
TARİH: MAYIS 1972
YAYIN YERİ: İSTANBUL
0 notes
haytaogluyunus · 24 hours
Text
Tumblr media
0 notes
haytaogluyunus · 24 hours
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
TÜRK'E YÖNELEN BİR KONTROL
NECDET SEVİNÇ
YUNUS BUĞRA YILMAZ ARŞİVİNDEN
BOZKURT
AYLIK FİKİR DERGİSİ
SAYI:1
SAHİBİ : MHP İSTANBUL İL TEŞKİLATI ADINA
BAHAETTİN ERMAN
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: MESÛDE ATILGAN
TARİH: MAYIS 1972
YAYIN YERİ: İSTANBUL
0 notes
haytaogluyunus · 1 day
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
TÜRKLERDE EĞİTİM
(MÜSLÜMANLIKTAN EVVELKİ DEVİR)
NAHİT DİNÇER
YUNUS BUĞRA YILMAZ ARŞİVİNDEN
BOZKURT
AYLIK FİKİR DERGİSİ
SAYI:1
SAHİBİ : MHP İSTANBUL İL TEŞKİLATI ADINA
BAHAETTİN ERMAN
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: MESÛDE ATILGAN
TARİH: MAYIS 1972
YAYIN YERİ: İSTANBUL
0 notes
haytaogluyunus · 1 day
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 28 NİSAN (1944)
ÖZBEK TÜRKLERİNİN YETİŞTİRMİŞ OLDUĞU
ALİM HAN’IN
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ. RAHMETLE ANIYORUM.
Muhammed Alim Han (d. 3 Ocak 1880, Buhara - ö. 28 Nisan 1944, Kabil), Buhara Emirliği'nin ve Özbek Mangıt Hanedanı'nin son Emiri.
Buhara Emirliği, 1873 yılında Rus İmparatorluğu'nun himayesine girdi, fakat ülkenin iç siyaseti Emir tarafından yönetilmeye devam etti. Alim Han 13 yaşındayken, babası Abdulahad Han tarafından yönetimi ve modern askerî teknikleri öğrenmesi için Sankt-Peterburg'a gönderildi. 1896'da Rus İmparatorluğu Hükûmeti tarafından resmen Buhara Emirliği'nin veliahtı olarak kabul edildi ve memleketine döndü. Buhara'da babasına yardımcı olduktan sonra Nesef (bugünkü Karşı şehri) valisi oldu ve 12 yıl yönetti. Ardından Karmana (bugünkü Nevai şehri) şehrini 2 yıl yönetti. Babasının ölümünden sonra gelenekçiler ve reformcular arasındaki çekişme ortamında Emir olan Alim Han, önce ulema sınıfı bastırmak için reformcuları ve modernleşmeyi destekledi. Ancak zamanla gelenekçileşti. Sonuç olarak reformcular Moskova ve Kazan'a iltica etmek zorunda kaldılar.
0 notes
haytaogluyunus · 4 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ANMA
BUGÜN 25 NİSAN(1969)
KAZANLI TATAR TÜRKLERİNDEN
ABDULLAH BATTAL TAYMAS!IN VEFATININ YIL DÖNÜMÜ. RAHMETLE ANIYORUM.
HAYATI HAKKINDA BİLGİ
8 Aralık 1883’te Tataristan’ın Samara ilinin Buzavlık/Yanga Aktav köyünde doğdu. Abdülber ve Abdülbârî adlarıyla da bilinir. Babası bir çiftçi ailesinden gelen Abdullah, annesi Mesrure Hanım’dır. Orenburg’daki Kervansaray Medresesi’nde başladığı eğitimine üç dört yıl sonra Kargalı’da müderris Hasan Halfe’nin yanında devam etti. Troitsk’e giderek Şeyh Zeynullah Medresesi’nde Arapça, tefsir ve hadis gibi ilimlerde bilgisini genişletti. Bir yandan da Türkiye, Kırım ve Kazan’dan medreseye gelen kitapları ve gazeteleri okuyordu. Medreseden icâzet aldıktan sonra daha çok tarih, edebiyat ve dil konularına ilgi duydu. Tatar-Başkırt şairi Akmolla hakkında ilk kitabını burada iken yazdı (1903). Muhtemelen medresedeki hocalarının tavsiyesiyle ve maceralı bir yolculukla İstanbul, Eskişehir, İzmir üzerinden Mûsâ Abdullah adına düzenlenmiş bir Osmanlı pasaportuyla Kahire’ye gitti (1904). Dört yıl kaldığı bu şehirde modern Arapça bilgisini ilerletti; çeşitli konularda eserler okudu; İslâm dünyasındaki gelişmeleri yakından izledi. Bir yandan da el-Cerîde gazetesinde çalışmaya, el-Müʾeyyed, el-Muḳaṭṭam gibi gazetelerde ve el-Menâr dergisinde Rusya müslümanları hakkında yazılar yazmaya başladı. Bu sırada Cemâleddîn-i Efgānî ve Muhammed Abduh’la ilgili olarak kaleme aldığı İslâm Feylezofları adlı eserini Kazan’da Mûsâ Abdullah imzasıyla bastırdı (1905). 1907 Ramazanında dünya müslümanlarına dair bir kongre düzenlemek amacıyla Kahire’ye gelen Gaspıralı İsmâil Bey’le birlikte çalıştı, onun yardımıyla en-Nehḍa adlı Arapça gazeteyi çıkardı. Mısır’da iken Akçuraoğlu Yusuf ile tanışıp hakkında el-Muḳaṭṭam’da bir yazı yayımladı.
1908’de Kahire’den ayrılarak Bahçesaray’da Gaspıralı İsmâil Bey ve Akçuraoğlu Yusuf ile görüştükten sonra Orenburg’a geçti. Orada Fâtih Kerîmî’nin çıkardığı Vakit gazetesinde çalıştı. Troitsk’te başladığı askerlik hizmetinden hastalığı sebebiyle dokuz ay sonra terhis edildi. Tekrar Orenburg’a gidip A. Battal, Seyyah, M. A imzalarıyla Vakit ve Şûrâ’ya yazı yazmaya devam etti. İlk eşi Kâfiye Veli’nin tifüsten ölümü üzerine Troitsk’te Muhammediye Medresesi’nde muallimlik yaptığı sırada Rusça öğretmeni Azize Şam ile evlendi (1913). 1910-1913 yıllarında Troitsk’te Rusça’sını geliştirdi. Ahmed Hâdi Maksudi’nin daveti ve Alimcan İbrahimov’un tavsiyesiyle Kazan’a gitti (1913); Yulduz gazetesinde sekreter olarak çalışmaya, siyasal ve sosyal olaylar karşısında aktif bir tavır almaya başladı. O yıl yayımlanan Mekteb dergisi yazarları arasında yer aldı. 1914’te toplanan Rusya Müslümanları Kurultayı’na Yulduz temsilcisi sıfatıyla katıldı. Rusça öğretmenliği için dışarıdan sınava girerek diploma aldı (1915). 1912-1918 yılları arasında Tatar mekteplerinde okutulmak üzere hazırladığı dil, edebiyat ve tarih kitapları ilgiyle karşılandı.
1917 Bolşevik İhtilâli’nin ardından Fuad Toktar’la birlikte Millî Şûrâ adlı bir teşkilât kurup Kurultay gazetesini çıkardı. İki arkadaş diğer Türk-Tatar gruplarıyla ortak hareket imkânlarını araştırmak için Moskova, Kazan, Samara, Orenburg üzerinden Taşkent’e ulaştı. Orada Münevver Kari ve diğer Türkistanlı aydınlarla, o sırada Taşkent’te bulunan Duma milletvekili Sadri Maksudi ile de (Arsal) görüştü, ancak fazla bir şey yapamadan Taşkent’ten ayrıldı. Taymas, Ufa’da toplanan İç Rusya ve Sibirya Müslüman Türk-Tatarları Meclisi’nin çalışmalarına Kazan temsilcisi olarak katıldı. Rusya Kurucu Meclisi’nin bolşeviklerce dağıtılmasının (1918) ardından Kazan’da da hâkimiyet bolşeviklerin eline geçince Kurultay dergisi kapatıldı. Başyazarı olduğu Altay ancak on üç sayı yayımlanabildi. Bolşevikler tarafından tutuklanarak bir daha gazete çıkarmayacağına dair yazılı belge imzalatıldıktan sonra serbest bırakıldı. Siyasî hayatta aktif rol alamayacağını anlayınca bazı öğretmen arkadaşlarıyla birlikte Uslan köyüne çekildi; Tatar mektepleri için ders kitapları hazırlamaya koyuldu.
1918 yazında kurucu meclis taraftarı ordu (beyazlar) bolşevikleri uzaklaştırıp Kazan’ı ele geçirince Kazan’a giderek arkadaşlarıyla Kurultay’ı yeniden çıkarmaya başladı. Ancak çok geçmeden bolşevikler Kazan’a döndü, Taymas da Ufa’ya gidip bolşeviklere karşı direnen gruplara katıldı. Sibirya’nın Kızılyar (Petrovlosk) şehrinde toplanan İç Rusya ve Sibirya Türk-Tatarları Millî İdaresi’nin çalışmalarında bulundu ve burada Muhammed Ayaz İshakî İdilli ile birlikte teşkilât adına Mayak adlı haftalık bir gazete yayımladı. 1918-1919 kışını Kızılyar’da geçirdi. Bolşeviklerin gittikçe kuvvetlenmesi ve daha çok yeri ele geçirmesi onu da sık sık yer değiştirmeye ve Rusya dışına kaçmanın yollarını aramaya mecbur etti. Önce Omsk’a dostu Fuad Toktar’ın yanına gitti; ardından Uzakdoğu yoluyla Rusya’dan çıkma ümidiyle Irkutsk’a ulaştı. Buradan dışarı çıkamayacağını anlayınca Kızılyar yoluyla Kazan’a döndüğünde aradan bir yıldan fazla bir zaman geçmişti. Tutuklanıp bir çalışma kampına gönderildiyse de sahte kimlikle kaçarak Astarhan yoluyla Ağustos 1920’de Bakü’ye, oradan tekrar Kazan’a, Petrograd’a ve nihayet Moskova’ya vardı. Bu süre içinde küçük çapta ticaretle meşgul olarak geçimini sağlamaya çalıştı. Moskova’da sürgünde bulunan Azerbaycan’ın ilk cumhurbaşkanı Mehmed Emin Resulzâde ile görüştü. Fin körfezi üzerinden Eylül 1921’de Finlandiya’ya kaçıp orada Tatarlar için açılmış bir okulda öğretmenlik yaptı (1921-1925). Bu sırada Fince ve Fransızca öğrenmeye başladı, Kazan Türkleri adlı eserini yazdı. Bir yandan da o sırada İstanbul’da bulunan Mehmed Emin Resulzâde’nin çıkardığı Yeni Kafkasya dergisine “Kazanlı” imzasıyla yazılar gönderdi. Kasım 1925’te kendisi de İstanbul’a gitti, çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaya başladı; Rusya muhaciri ve Sovyet karşıtı Türkler’in çıkardığı yayın organlarında yazılar neşretti. Matbuat Umum Müdürlüğü’nde işe girdi (15 Haziran 1927). 1928’de eşi ve oğlu Rusya’dan Türkiye’ye geldi. Dışişleri Bakanlığı mütercimlik kadrosuna geçti (1931) ve buradan emekliye ayrıldı (1947). Ankara’da dişçilik yapan eşinin de emekli olması üzerine aile 1953’te İstanbul’a taşındı. 25 Nisan 1969’da İstanbul’da vefat etti. Abdullah Battal Taymas hakkında en geniş çalışma Ali Birinci tarafından yapılmıştır (bk. bibl.).
Eserleri: Akmolla (Troitsk 1903); İslâm Feylezofları (Kazan 1323; eserde Muhammed Abduh ile Cemâleddîn-i Efgānî’nin hayat hikâyeleri ve düşünceleri anlatılmaktadır); Tatar Târihi (Kazan 1911, 1913; Türk-Tatar Tarihi adıyla, Mukden 1938); Nazariyyât-ı Edebiyye (Kazan 1913, 1918); Yana [Yeni] Edebiyat (Kazan 1914, Alimcan İbrahimov’la birlikte); Süyünbike Minaresi (Kazan 1918); Kazan Türkleri (İstanbul 1925; Ankara 1966, 1988); Rusya’dan Ayrılan Milletler (Ankara 1927); İbnü-Mühennâ Lûgati (İstanbul 1934, 1988; eserin Türkçe bölümünün indeksidir); Kırgız Sözlüğü (İstanbul 1945-1946, 1998; K. K. Yudahin’in Kırgızca-Rusça sözlüğünün çevirisidir); Kazan Türkçesinde Atasözleri ve Deyimler (Ankara 1968, 1988); Rus İhtilâlinden Hâtıralar I 1917-1919 (İstanbul 1947, 1968, 2002); Ben Bir Işık Arıyordum (İstanbul 1962, 2000; Rus İhtilâlinden Hâtıralar’ı tamamlar nitelikte bir eserdir); Yeşil Rize ve İli (Ankara 1950; yolculuk hâtıralarıdır); Rızâeddin Fahreddinoğlu (İstanbul 1958); Musa Carullah Bigi (İstanbul 1958); Âlimcan Barudî (İstanbul 1958); İki Maksudîler: Sadri Arsal-Ahmed Hâdi (İstanbul 1959; son dört kitap Kazanlı Türk Meşhurları’ndan adıyla dizi halinde yayımlanmıştır).
Çevirileri: Harflerimizin Müdafaası (İstanbul 1926). Bakü Türkiyat Kongresi’nde Kazan delegesi Âlimcan Şeref tarafından okunan raporun Rusça’dan çevirisidir. Kayyûm Nâsırî’nin Lehçe-i Tatarî adlı sözlüğünü Türk Dil Kurumu adına 1935’te Latin harflerine çevirmişse de eser basılmamıştır. Nikola el-Haddâd’dan tercüme ettiği Maişet Yolları, Sevmek ve Evlenmek adlı eserlerin basılıp basılmadığı bilinmemektedir.
0 notes
haytaogluyunus · 10 days
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 19 NİSAN (2008)
TÜRK MİLLİYETÇİSİ, ESKİ DEVLET BAKANI
AYVAZ GÖKDEMİR (KOMANDO AYVAZ)’İN
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ.
RAHMETLE ANIYORUM.
(1942, Gaziantep - 19 Nisan 2008, Ankara), Türk siyasetçi, eski devlet bakanı ve eski milletvekilidir. Ayvaz Gökdemir, TBMM'de 19. Dönem Gaziantep, 20. Dönem Kayseri, 21. Dönem Erzurum Milletvekilliği ve 50. 51. 52. ve 53. Cumhuriyet Hükûmetleri'nde devlet bakanlığı yapmıştır.[1] "Komando Ayvaz" olarak da anılır.
Gaziantep'te doğan Ayvaz Gökdemir, önce Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'nu ardından, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Kayseri Lisesi'nde eşi Sevgi Gökdemir ile birlikte edebiyat öğretmenliği yaptı. Bu dönemde, Kayseri Türk Kültür Derneği'nde gençlere seminerler verdi. Bu arada, aylık Şafak Dergisi'nin yayınlanmasına öncülük etti ve bu dergide birçok makale yazdı. Milliyetçi Cephe Hükümetleri döneminde Öğretmen Okulları Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. Bu dönemde yaptığı uygulamalarla çeşitli eleştirilere hedef oldu. Bu görevine son verilince Türk Ansiklopedisi editörlüğü, ayrıca Özel Yükseliş Koleji'nde Genel Koordinatörlük yaptı.[3]
Haziran 1995'te Avrupa Parlamentosu'nun Birlik 90/Yeşiller partisinden 3 parlamenterin (dönemin Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup Başkanı Pauline Green, Radikal Grup lideri Catherine Lalumière ve Yeşiller Grubu sözcüsü Claudia Roth), Türkiye'ye gelişlerinde hüküm giymiş DEP'li milletvekillerinin serbest bırakılması ve bazı PKK'lıların affı konusunda yaptıkları açıklamalar üzerine söylediği Avrupa'dan gelen bilmem ne temsilcileri fahişelerin hatırı için biz bu hainleri serbest bırakmayız.[4] sözleriyle eleştirildi.[5][6] Claudia Roth hakaret davası açtı. Ayvaz Gökdemir, 6 Mayıs 1997'de sonuçlanan davada tazminata mahkûm edildi.[7]
Evli ve 3 çocuk babası olan Gökdemir, 19 Nisan 2008'de katıldığı Ankara'da düzenlenen Türk Ocakları 37. Olağan Genel Kurulu'nda kalp krizi geçirdi. Genel Kurul'un yapıldığı Ankara Ticaret Odası Konferans Salonu'nda yapılan ilk müdahalenin ardından, yerel saatle 15:00 sularında cankurtaranla hastaneye kaldırılan Ayvaz Gökdemir'e kardiyoloji, anestezi ve acil tıp uzmanının bulunduğu bir ekip tarafından 45 dakika süresince yeniden canlandırma işlemi yapıldı. Yapılan bu işleme yanıt veremeyen Ayvaz Gökdemir, öldü.
İstatistikleri ve reklamları gör
Gönderiyi Öne Çıkar
0 notes
haytaogluyunus · 10 days
Text
Tumblr media Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 19 NİSAN(2015)
KİMYA, MOLEKÜLER BİYOFİZİK, BİYOKİMYA VE MATEMATİK DALINDA DÜNYACA ÜNLÜ AKADEMİSYEN, BİLİM ADAMI, TÜRK MİLLİYETÇİSİ:
PROF. DR. OKTAY SİNANOĞLU’NUN VEFATININ YIL DÖNÜMÜ. RAHMETLE ANIYORUM.
Oktay Sinanoğlu(25 Şubat 1935, Bari- 19 Nisan 2015, Miami), Türk kimya mühendisi ve
akademisyen. Kimya, molekülerbiyofizik, biyokimyave matematikalanlarında dersler vermiştir. 1975 yılında özel kanunla Oktay Sinanoğlu'na ilk ve tek Türkiye Cumhuriyeti Profesörü unvanı verilmiştir.[2]Türkiye'de akademik çalışmalarıyla olduğu kadar, Türkçeile ilgili politik görüşleriyle de tanınmaktadır.
25 Şubat 1935 yılında Babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu'nun başkonsolos olarak görev yaptığı İtalya'nın Bari şehrinde doğdu. II. Dünya Savaşı'nın başlamasının ardından 1939'da ailesiyle Türkiye'ye döndü.
Oktay Sinanoğlu, 1953 yılında TED Ankara Yenişehir Lisesi'nden birincilikle mezun oldu. 1953 yılında okul bursu ile ABD'ye gitti. 1956'da Amerika Birleşik Devletleri'nde, Berkeley'deki Kaliforniya Üniversitesi'ndenkimya mühendisi olarak[3]mezun oldu. 1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsündeyüksek lisansını tamamladı. Aynı yıl "Sloan Ödülü"nü kazandı.
Doçentlik tezini tamamlamasının (1958-1959) ardından Berkeley'de teorik kimyaalanında doktorasını tamamladı (1959-1960). Doktora danışmanı Kenneth Pitzer'dı.[4]
21 Aralık 1963 tarihinde Yale Üniversitesinde öğrenci olan Paula Armbruster ile evlendi. Evlilik töreni The Branford College Chapel of Yale'de yapıldı.[5]Bu evliliğin ardından, Dilek Sinanoğlu ile evlendi ve bu evliliğinden ikiz çocukları oldu.
19 Nisan 2015 tarihinde Amerika'nın Florida eyaletinde hayatını kaybetti.[6]Ünlü sanatçı Esin Afşar'ın ağabeyidir. Karacaahmet Mezarlığı'nda annesi Rüveyde Sinanoğlu ve kız kardeşi Esin Afşar Aral'ın yanına defnedilmiştir.
1960'ta Yale Üniversitesinde öğretim üyesi oldu. 1 Temmuz 1963 tarihinde kimya alanında tam profesörlük unvanı alarak, 20. yüzyılda Yale Üniversitesinde "tam profesörlük" unvanını en genç yaşta kazanan öğretim üyesi olduğu açıklandı.[8]İlerleyen zamanlarda, son yüzyılda tam profesörlük unvanını alan en genç ikinci öğretim üyesi olduğu ortaya çıktı. Yale Üniversitesinin son 300 yıllık tarihinde tam profesörlük unvanını alan üçüncü en genç öğretim üyesi olduğuna inanılmaktadır.[9]
1964 senesinde Yale Üniversitesinde teorik kimya bölümünü kurdu. Yale'deki görevi boyunca, atom ve moleküllerin çok-elektron teorisi (1961),[10]Çözgeniter teorisi (1964),[11]kimyasal tepkime mekanizmaları teorisi (1974),[12]mikrotermodinamik (1981) ve değerlik kabuğu etkileşim teorisi (1983)[13]çalışmalarını gerçekleştirdi. 1988 senesinde, laboratuvar ortamında birleştirilecek olan kimyasalların, birleştirmenin ardından nasıl tepki vereceklerini öngörebilmek amacıyla, kendi geliştirdiği matematik teorilerine dayanan devrimsel bir yöntem olan ve Sinanoğlu indirgemesi olarak adlandırılan yöntemini yayınladı. Yale'de 37 sene çalıştıktan sonra, 1997'de emekli oldu.
Yale'de çalıştığı süre boyunca, çeşitli Türk üniversitelerine, TÜBİTAK'a ve Japan Society for the Promotion of Science'a (JSPS) danışmanlık yaptı. 1962 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti Oktay Sinanoğlu'na danışman profesör unvanı verdi. 1975 yılında çıkartılan özel kanunla devlet tarafından kendisine "cumhuriyet profesörü" unvanı verildi. 1966'da kimya dalında "TÜBİTAK Bilim Ödülü"nü, 1973'te kimya dalında "Alexander von Humboldt Research Award"ı ve 1975'te "International Outstanding Scientist Award of Japan"i kazandı. 1973'te "fahri büyükelçi" olarak Japonya'ya gönderildi. Sinanoğlu ayrıca Nobel ödülü için iki defa aday gösterildiğini söylemiştir.
1997 yılında Yale'den emekli olmasının ardından Yıldız Teknik Üniversitesinde profesör olarak çalışmaya başladı ve 2002 senesine kadar Yıldız Teknik Üniversitesi kimya bölümünde çalışmaya devam etti.
Sinanoğlu birçok bilimsel kitap ve makale yazdı ve birçoklarına da katkıda bulundu. Ayrıca Hedef Türkiye ve Bye Bye Türkçe (2005) gibi eserlere de imza attı.
Yaşamı boyunca kuantum mekaniğine birçok katkıda bulundu. Paul Dirac'ın da üzerinde uğraştığı ancak çözemediği kuantum mekaniğinde Hilbert uzayının topolojisi ve içerdiği yüksek simetrileri problemini çözdü.
TÜRKÇE İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ VE ÇALIŞMALARI
Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok toplumda bir Türkçe bilinci oluşturmaya adadı ve Türkçenin yabancı dillerin istilası altında olduğunu vurguladı. Eğitim dilinin Türkçe olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savundu. Türkçede bulunan yabancı kökenli olduğunu söylediği bazı kelimelere çeşitli karşılıklar önerdi.
Tüm ifadeler:
0 notes
haytaogluyunus · 12 days
Text
Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 17 NİSAN (1922)
İTTİHAT TERAKKİNİN ÖNEMLİ İSİMLERİNDEN
BAHAEDDİN ŞAKİR’İN
ERMENİLER TARAFINDAN ŞEHİT EDİLİŞİNİN YIL DÖNÜMÜ.
RAHMETLE ANIYORUM.
Bahaeddin Şakir (1874 - 17 Nisan 1922), Türk hekim ve siyasetçi.
II. Meşrutiyet döneminde, mebus veya nazır unvanı taşımamış olmakla birlikte, İttihat ve Terakkî’nin Kâtib-i Mes’ullerinden biri olarak devrin önde gelen siyasetçileri arasında yer almıştır. İttihat ve Terakkî içindeki ünlü "Doktorlar grubu"nun üç önemli isminden birisi olmuş (diğerleri Doktor Nâzım ile Doktor Rüsuhi Dikmen’dir); Cemiyet’in Türkçü-Turancı kanadında yer almış, bir ideolog olmaktan çok teşkilatçı kimliğiyle ön plana çıkmıştır.
Teşkilât-ı Mahsusa’nın kurucularından olan Bahaddin Şakir, örgütün siyasi bölüm şefi olarak görev yapmıştır.
Türkiye’de adlî tıpın kurucularındandır ve ülkedeki ilk telif Adlî Tıp ders kitabının yazarıdır.
17 Nisan 1922 günü Berlin’de Cemâl Azmi Bey ile birlikte Ermeni suikastçılar tarafından şehit edildi. Mezarı, Berlin Türk Şehitliği’ndedir.
0 notes
haytaogluyunus · 12 days
Text
Tumblr media
ANMA:
BÜYÜK TÜRK ALİMLERİNDEN
ALİ FUAT BAŞGİL'İN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ DOLAYISIYLA
DUALARIMLA VE SAYGILARIMLA ANIYORUM.
Ali Fuat Başgil, (d. 1893, Çarşamba, Samsun - ö. 17 Nisan 1967, İstanbul), Türk hukukçu ve siyaset adamı.
Babası Halis Şükrü Efendi, annesi Makbule Hanım’dır. Dedesi Bölükbaşoğullar gilden Hafız İbrahim Efendi’dir. İlkokulu Çarşamba'da okudu. Lise öğrenimine İstanbul'da başladı ve Paris'te tamamladı. İstanbul'da okurken I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla beraber eğitimini yarıda kesip 4 yıldan fazla süre Kafkas Cephesinde subay olarak görev yaptı. İstanbul'a döndükten sonra bir müddet ticaret ile uğraşdıktan sonra eğitimini tamamlamak için Paris'e gitti. Paris'te önce Saint-Barbe Lisesisonra Buffon Lisesi’nde gitti ve burada lise eğitimini tamamladı. Grenoble Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra doktorasını Paris Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Daha sonra Paris Edebiyat Fakültesi felsefe bölümü ile Paris Siyasi İlimler Merkezi'ni de bitirdi. Başgil ayrıca Lahey Devletler Hukuku Akademisi'nin derslerine devam edip, buradan da mezun oldu. Hatay'ın bağımsızlığa kavuşmasından sonra 1937'de Hatay Cumhuriyeti'nin anayasasını hazırladı.
Türkiye'de İstanbul Üniversitesinde uzun yıllar Teşkilat-ı Esasiye Hukuku (Anayasa) dersleri verdi. 1939 yılında ordinaryüs profesör unvanını aldı. 27 Mayıs 1960askeri darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi tarafından çeşitli üniversitelerden uzaklaştırılan 147'ler listesinde yer aldı. Bir yıl sonra (1961) MBK'nın, 147'lerin tekrar üniversiteye belki dönebileceklerine dair özel kanun çıkarmasına rağmen bunu kabul etmedi ve Adalet Partisi hareketi içerisinde siyasete atıldı.
15 Ekim 1961 seçimlerinde AP listesinden bağımsız Samsun Senatörü seçildi. Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını koyması, Em. Org. Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanlığında ısrar eden askeri kesimden gelen yoğun tepkilerle karşılaştı. 24 Ekim 1961 gecesi Fahri Özdilek ve Sıtkı Ulay tarafından götürüldüğü Başbakanlık'a bazı Milli Birlik Komitesi üyesi subaylarınca "hayatınızı garanti edemeyiz" denilerek tehdit edildikten sonra Cumhurbaşkanlığı adaylığından çekildi ve Cumhuriyet Senatosu üyeliğinden de istifa ederek yurt dışına çıktı. Bunu izleyen yıllarda Cenevre Üniversitesi'nde ders verdi, aynı üniversitede Türk Dili ve Türk Tarihi Kürsüleri'ne başkanlık yaptı. Adalet Partisi'nin %52 oy oranıyla tek başına kazandığı 1965 seçimlerinde İstanbul milletvekili seçilip Türkiye'ye dönen Prof. Ali Fuat Başgil, 17 Nisan 1967 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Kabri Karacaahmet Mezarlığı'ndadır.
2005 yılında Çarşamba Anadolu Lisesi Ali Fuat Başgil'in adıyla kurulmuştur. 2007 yılında Kocaeli Sosyal bilimler lisesi Ali Fuat Başgil'in adıyla kurulmuştur. 2009 yılında Çarşamba'da yapılan köprü Ali Fuat Başgil Adıyla hizmete açılmıştır. 2012 yılında Çarşamba'da Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesi Kampüsü Ali Fuat Başgil adıyla kurulmuştur ve aynı şehirde mahalle adı vardır. Habipler-Topkapı tramvay hattı bölgesinde Ali Fuat Başgil isminde durak vardır. Çarşamba Belediyesi, adına sempozyumlar da düzenlemekte olup en sonuncusunu 2011'de gerçekleştirmiştir. Bu sempozyumda başta Cavit Şadi Pehlivanoğlu olmak üzere birçok siyasi isim yer almıştır.
...............................
La Vie Juridique des Peuples (Belçika 1939)
Klasik Ferdî Hak ve Hürriyetler Nazariyesi ve Muasır Devletçilik Sistemi (1938)
Esas Teşkilat Hukuku Dersleri (3 cilt, 1940)
Türkiye İş Hukuku (1940)
Vatandaşın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Müracaat Hakkı (1944)
Hukukun Ana Müessese ve Meseleleri (1947)
Cihan Sulhu ve İnsan Hakları (1948)
Türkçe Meselesi (1948)
Vatandaş Hürriyeti ve Bunun Teminatı (1948)
Demokrasi ve Hürriyet (1949)
Gençlerle Başbaşa (1949)
Din ve Laiklik (1954)
Vatandaş Hak ve Hürriyetlerinin Korunması ve Anayasamızın Eksiklikleri (2 cilt, 1960)
27 Mayıs İhtilâli ve Sebepleri (1963)
0 notes
haytaogluyunus · 12 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
TÜRK MİLLİYETÇİSİ ÜLKÜCÜ ŞEHİT HAMİT FENDOĞLU
ŞEHİT OLDUĞU TARİH: 17 NİSAN 1978
ŞEHİT EDİLDİĞİ YER: MALATYA
DOĞDUĞU YER: MALATYA-BULGURLU KÖYÜ
MESLEĞİ: BELEDİYE BAŞKANI
1919 yılında Malatya’nın Bulgurlu Köyünde dünyaya geldi. Orta öğrenimini Malatya’da yaptı. Hamido lakabı takılmıştı kendisine. Hareketli biriydi.1950 yılında Demokrat Partinin çalışmalarına katıldı. 11 Aralık 1977 Mahalli seçimlerde bütün sağ partilerin desteğini alarak Malatya Belediye Başkanlığını bağımsız aday olarak kazandı. 54 yıldır süregelen CHP Belediye Başkanlığına son vermişti.
OLAY GÜNÜ:
Evindeydi, posta yolu ile bir paket geldi. Paketi açtığında, pakete yerleştirilmiş olan bomba patladı. Patlamada Hamido, gelini ve 2 torunu parçalanarak şehit oldu.
ÜLKÜDAŞIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM
ÖNEMLİ NOT: ŞEHİTLERİMİZLE İLGİLİ ELİNDE BİLGİ, RESİM OLAN VARSA YA DA DÜZELTİLMESİ GEREKEN BİRŞEY VARSA LÜTFEN BANA ÖZEL MESAJDAN YAZSIN. TEŞEKKÜRLER
0 notes
haytaogluyunus · 14 days
Text
Tumblr media Tumblr media
ANMA:
TATAR TÜRKLERİNDEN EDEBİYATÇI ŞAİR ABDULLAH TUKAY'IN
ÖLÜM YIL DÖNÜMÜ DOLAYISIYLA
DUALARIMLA VE SAYGILARIMLA ANIYORUM.
Mehmet Arif oğlu Abdullah Tukay veya bilenen adıyla Abdullah (26 Nisan 1886 - 15 Nisan 1913), Tatar halk şairi, yazar ve yayımcı.
Modern İdil Tatar edebiyatı ve dilinin kurucularındandır. Şiirleri birçok dile çevrilmiştir. İki ciltte toplann şiirlerinin yanını sıra siyasi makale ve fıkralar kaleme almış; çocuk edebiyatı alanında da önemli eserler vermiştir.
26 Nisan 1886'da Kazan bölgesi Kışlavıç adlı kentinde doğdu. Babası iyi bir medrese öğrenimi görmüş olan köy imamı Muhammet Arif, annesi Üçili kasabasından Ziynetullah Bey'in kızı Memdude Hanım'dır. Babasını henüz bebekken, annesini ise 4 yaşında iken kaybetti. Akrabaları tarafından büyütüldü ve çok zor bir çocukluk geçirdi. Farklı köylerdeki ailelerin yanına evlatlık verildi. Öğrenimine Kırlay'daki mahalle mektebinde başladı. 1895 yılında Cayık'taki halasının yanına geldi ve Buhara usulü eğitim veren Mutiullah medresesinde ve medresenin hemen yanındaki Rus sınıfında eğitimine devam etti.
Eniştesi Ali Asgar Osmanoğlu'nun ölümünden sonra medresede kalmaya, küçük çocuklara ders vererek, matbaalarda mürettiplik yaparak hayatını kazanmaya başladı. Medresedeki öğrenimi sırasında Tatar edebiyatı ile halk edebiyatını incelikleriyle öğrendi, Arapça, Farsça, Rusça, Başkurtça, Türkçe gibi ve diğer halkların edebiyatları, Şark felsefesi ile aruz teorisini hocasının oğlu olan ve o dönemde medresede ders veren Kamil Muti'den öğrendi. Kamil Mutii hayatını doğrudan etkiledi; köye onun getirdiği Türkçe ve Arapça gazete ve yayınları takip etti. İstanbul'dan gelerek medreseye devam eden Türk ceditçisi Abdülveli onu Türkçe ve Fransız edebiyatları ile tanıştırdı.[2]
Tukay daha sonra Kamil Muti'nin çıkardığı Fikir, El Asrü Cedit gazetelerinde, Uklar dergisinde faal olarak çalıştı. Bu organların hem mürettibi, hem musahhihi, hem yazarlarından birisi, hem de redaktörü idi. 1905 yılının başında Sosyal Demokratlar organı olan Uralets gazetesine mürettip (dizgici) olarak girdi. Medreseden ayrılarak eski hayat tarzına fikren tavır aldı.
0 notes
haytaogluyunus · 15 days
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media
ANMA:
BUGÜN 14 NİSAN (1915)
TEŞKİLAT-I MAHSUSANIN İLK BAŞKANI
SÜLEYMAN ASKERÎ’NİN
VEFATININ YIL DÖNÜMÜ. RAHMETLE ANIYORUM.
Süleyman Askerî (1884, Prizren - 14 Nisan 1915, Basra), Osmanlı askeri.
1902 yılında Mekteb-i Harbiye'den, 5 Kasım 1905 tarihinde de Mekteb-i Erkân-ı Harbiye'den Mümtaz Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. Selanik'teki Üçüncü Ordu'ya bağlı olarak Manastır'a atandı. Manastır'da kaldığı günlerde İttihad ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. Filibe'deki önemli ailelerden birine mensup olan Fadime Hanım ile evlendi. Fatma ve Dilek isimli iki kız çocuğu oldu. 7 Temmuz 1908 tarihinde Şemsi Paşa'ya suikast düzenleyen Mülazım Atıf Efendi'yi korudu. Kuşçubaşızade Eşref'in en yakın arkadaşıydı. Kız kardeşi, Mustafa Kemal Atatürk'ün en eski arkadaşı olan Mehmet Nuri Conker ile evliydi
1909 yılında Kolağası rütbesine terfi etti ve Bağdat Jandarma Alayı'na atandı. 1911 yılında İtalya'nın Trablusgarp'a saldırması üzerine oraya gitti ve Bingazi'deki savaşlara katıldı. 1912 yılında Balkan Savaşları sırasında Trabzon Redif Tümeni Kurmay Başkanlığı görevine atandı. Savaş sonrasında 31 Ağustos-25 Ekim 1913 tarihleri arasında Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti Erkân-ı Harbiye Reisi olarak görev yaptı. Resmen 13 Kasım 1913 tarihinde kurulan Teşkilât-ı Mahsusa'nın Başkanı olarak görevlendirildi. Süleyman Askerî Teşkilat-ı Mahsusa Merkez-i Umûmi‘nin başkanlığında ilk yazısını 4 Eylül 1914,[ son yazısını ise 21 Kasım 1914 tarihinde yazmıştır.
Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na Almanya'nın safında katılması üzerine Teşkilât-ı Mahsusa Başkanlığı görevinin yanında 20 Aralık 1914 tarihinde Irak ve Havalisi Genel Komutanı olarak atandı. Irak Cephesi'nde Osmancık Taburu ile Rota Muharebesi'nde İngilizleri durdurdu ama ayağından yaralandı ve Bağdat'a hastaneye kaldırıldı burada yaralı halde Basra'yı geri almak için planlar yaptı ve harekete geçti. Şuaybiye Muharebesi'nde komutası altındaki birliklerin 14 Nisan 1915 tarihinde İngiliz Ordusu'na mağlup olması üzerine tabancasıyla intihar etti.
0 notes
haytaogluyunus · 15 days
Text
Tumblr media
BİR ZAMANLAR
MİSK
MİLLİYETÇİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU VARDI...
0 notes
haytaogluyunus · 15 days
Text
Tumblr media
0 notes
haytaogluyunus · 18 days
Text
Tumblr media
MİRAT ÖZÇAMLI
DİPLOMALI EFENDİNİN BAYRAM ANLAYIŞI
YUNUS BUĞRA YILMAZ ARŞİVİNDEN
ÖTÜKEN
AYLIK TÜRKÇÜ DERGİ
KURULUŞ TARİHİ: OCAK 1964
DÖNEM:11
SAYI:3(123)
SAHİBİ : ATSIZ
SORUMLU MÜDÜR: ERDOĞAN SARUHANOĞLU
SAYMAN: İZZET YOLALAN
KAPAK: REFET KÖRÜKLÜ
TARİH: MART 1974
YAYIN YERİ: İSTANBUL
0 notes