Engizisyon mahkemelerinin baştan sona bir saçmalık olduğunu, bir insanın düşünmesinden, değişik fikirlerden ve kitaplardan ne kadar korktuğunu, ortaçağda basit bir ayaklanma olarak düşünebileceğimiz Lutherciliğin aslında muazzam büyük bir olay olduğunu, - ya ben bunları zaten biliyorum da yine- neymiş nasılmış filan diyorsanız bi bakın. Çoğu yerinde tekrara düştüğü için anlatım biraz sıkıcı gelebilir. Çok ilginç bir yeni bilgi, ortaçağ da değirmencilerin böyle bir olayı varmış onu da bu kitapla öğrenmiş oldum, değirmenciler kitap alışverişi, fikir toplantıları gibi organizasyonlar yapıyorlarmış hem de değirmenlerde toplanarak, ortaçağdaki düşünce değişiminin kaynağı olarak değirmenciler gösteriliyor. Menoccio üç kere yargılanmış, üçüncüsünde uslanmadığı için asılmış bir değirmenci. Asiliği çoğu zaman hergeleye bak dedirtti :) Galileo'nun hikayesini ilk duyduğumda keşke "dünya düz evet, hata etmişim" deseymiş de ölmeseymiş demiştim. Bu kitapla farkettim ki ters psikoloji engizisyon mahkemelerinde işlemiyor, mahkemeye bir kez düşmek bile ölmeye yetiyor.
Asıl kurtlar peynirden kendi kendine oluşan kurtlar değil (hatta onlar yoklar), bizi yenilecek bir peynir gibi görüp her zayıf anımızı saldırmak için fırsat bilen kurtlar, yemek için daima bir bahanesi olan kurtlar, düşünmekten korktuğu için bir şey yapmayarak olduğu yerde kurtlananlar ve içimizi kemiren kurtlar. :))
2 notes
·
View notes
Burda da stendhal ın matilde ye mektuplarından biri..
5 notes
·
View notes