Hegel, ethik ve moralite arasında bir ayrım yaparken orada (Tinin Fenomenolojisi, 466. paragraf) karşısına aldığı kişi Kant, onun “içimdeki ahlak yasası” dediği şeye bir şerh düşüyor. Ancak, o şerhe de bir şerh düşülebilir (onunla karşıt değil ama ona ek olarak): Ethik, benim içimde (intuition) değil, ben ve başkaları arasındadır (öznelerarasıdır). Ethik bir ethos’a işaret eder, yani kişiyi kuşatan bir toplumsallığa ve kültürel sifere. Robinson Crusoe o adada tek başına olsaydı (yanında Cuma veya herhangi biri olmasaydı) “içindeki ahlak yasası” susardı. Birine “sende hiç vicdan yok mu” dediğimizde onun içindeki bir sese veya “içgörüsüne” seslenmeyiz, aksine ona şunu deriz: “benim, bu kişinin, ötekinin, hepimizin doğru diye bildiği şeyi sen de doğru diye bilmiyor musun, neden o doğruya uymuyorsun?”
4 notes
·
View notes
heidegger’in freiburg üniversitesinde verdiği ‘hegel’in tinin fenomenolojisi’ dersi, hegel’in 1807′de yayımlanan tinin fenomenolojisi adlı kitabının ‘a.bilinç’ ve ‘b. kendinin bilinci’ bölümlerinin ayrıntılı açıklama ve yorumunu sunmuştur.
‘’heidegger’e göre, her ne kadar kant, varlığın zamansallığı meselesini kavramışsa da gereği gibi açıklayamamıştır, bunu ancak hegel sağlayabilmiştir. fakat heidegger’e göre, esasen hegel de antik çağdan beri süregelen geleneksel ontoloji anlayışı içinde kalmıştır.’’
‘‘bilimin sistemi’‘
‘‘..hegel’de spekülatif teoloji ile ontolojinin birliği, hegel mantığının sahih kavramıdır.’‘
‘‘ spekülatif teoloji, din felsefesiyle veya inanç öğretisi anlamındaki teolojiyle özdeş değildir. bilakis en yüksek edimsellik olarak ens realissimum’un ontolojisidir. hegel için bu, haddizatında varolanın varlığı sorusuyla bir bütün oluşturmaktadır.’‘
bilimin sisteminin birinci kısmı olarak tinin fenomenolojisi’nin görevi ile başlıyor kitap. birinci kısım bilinç, duyu kesinliği, algı, güç ve anlama yetisi; ikinci kısımda kendinin bilinci.
kaan hocanın çevirisiyle heidegger’den hegel’i okumak.
10 notes
·
View notes
TİNİN FENOMENOLOJİSİ: HEGEL’İN KANT ELEŞTİRİSİNE DAİR BİR İNCELEME
TİNİN FENOMENOLOJİSİ: HEGEL’İN KANT ELEŞTİRİSİNE DAİR BİR İNCELEME
Fatih ER
“Ararsın yaşamı, ararsın da, fışkırıp bakar
Tanrısal bir ateş yerin derinliklerinden sana
Ve ürperten arzunla atarsın Kendini Etna’nın yalımlarına”
-J. C. F. HÖLDERLİN
Özet
Hegel açısından fenomen ve kendinde şey diye bir ayrım yoktur. Onun felsefesi bize birbirini olumsuzlayan ve sonunda mutlak tine vardığımız yolculuğu gösterir. Bildiğimiz üzere, Kant felsefede büyük bir…
View On WordPress
0 notes
Hegelcilik (Felsefe Sözlüğü) | Öncül Analitik Felsefe
Hegelcilik (Felsefe Sözlüğü)
TANER BEYTER
Hegelcilik, Alman idealist filozof Georg Wilhelm Friedrich Hegel’in yazılarına ve onunla başlamış olan felsefi geleneğe dayalı bir felsefe okuludur: Merkezi 19. yüzyılın ortalarında Almanya idi.
Hegel’in başlıca eserleri arasında “Tinin Fenomenolojisi (Tinin Görüngübilimi)” (1807), “Felsefi Bilimler Ansiklopedisi” (1817) ve “Philosophy of Right” (1821) sayılabilir. Hegel’in eserlerinin anlaşılmasının genellikle zor olduğu düşünülür, fakat onun felsefesi şu ifade ile özetlenebilir:
Akılsal olan gerçek, gerçek olan akılsaldır.
Hegel, Evren’in, insanlığın toplumsal gelişimiyle manevi potansiyelini (spiritual potential) gerçekleştirdiğini ileri süren, bir tür tarihsel-akıl olarak Mutlak İdealizm’i savundu: Bu çerçeveye göre akıl ve doğa, tek bir bölünmez bütün olan Ruh (Geist/Tin)’un iki soyutlaması olarak görülebilir. Hegel, bu yaklaşımını Immanuel Kant’ın Öznel İdealizm’inden (veya Transandantal İdealizm’inden: Subjective Idealism or Transcendental Idealism) yola çıkarak geliştirdi.
Hegel muhtemelen tarihin kendisini diyalektik bir süreç olarak kavrayan ilk filozoftur; sözünü ettiğimiz süreçte gerçeklik, belirsiz kavramdan/indeterminate concept (veya tezden) belirlenmiş kavrama determinate concept (veya antitez) ve sonra da senteze doğru üç aşamalı bir diyalektik yoluyla anlaşılabilir. (Ç.N.: Bu üç kavramın Türkçe Hegel yazınındaki karşılığının farklı olduğunu düşünüyorsanız lütfen bize ulaşın.) Hegel, her dönem bir Zeitgeist’e (zamanın ruhuna) sahip olan “Geist”in (mutlak akıl veya ruh) tarih boyunca geliştiğini düşünmüştür. Hegel’in diyalektik teorisi, Karl Marx’ın Diyalektik Materyalizm’ine ve Marksizm’e de ilham kaynağı olmuştur.
Hegel’in Almanya’daki takipçileri genellikle sağ Hegelciler (Eski veya Yaşlı Hegelciler) ve Sol Hegelciler (Genç Hegelciler olarak da bilinir) olarak ikiye ayrılır. Sağ Hegelciler (diğer bazı Alman İdealistlerinin yolunu da takip ederek), Hegel’in felsefesini, Hıristiyan teolojisiyle uygun olduğunu düşündükleri çizgide daha ileriye taşıyarak siyasi ve dini açıdan muhafazakar bir yöne götürdüler. Sağ Hegelciler, tarihsel diyalektiğin tamamlandığını ve mevcut haliyle Prusya toplumunun bugüne kadarki tüm toplumsal gelişimi tamamlayarak doruk noktasına eriştiğini düşündüler. Bu görüşü paylaşanlar arasında Johann Philipp Gabler (1753 – 1826), Karl Friedrich Göschel (1784 – 1861), Johann Karl Friedrich Rosenkranz (1805 – 1879) ve Johann Eduard Erdmann (1805 – 1892) yer alır.
Solcular ise Hegel’in kurduğu sistemin Hıristiyanlık karşıtı eğilimlerini vurgulayarak diyalektik gelişimin devam edeceğine ve mevcut Prusya toplumunun tamamlanmış/kendini gerçekleştirmiş olmaktan uzak olduğuna inanıyordu. Daha radikal olan Genç Hegelcilerin büyük bir kısmı Hegel’in ulaştığı sonuçların çoğuna katılmıyordu, fakat onun diyalektik yaklaşımını oldukça makul buluyorlardı. Bu isimler arasında Ludwig Feuerbach (1804 – 1872), David Friedrich Strauss (1808 – 1874), Johann Paul Friedrich Richter (1763 – 1825), Bruno Bauer (1809 – 1882), Friedrich Engels (1820 – 1895) ve (daha sonraları diğer Genç Hegelcilerle çatışan ama yine de Hegel’in ortaya koyduğu ilkelerden Diyalektik Materyalizm teorisini geliştirmeye devam eden) Karl Marx sayılabilir. Max Stirner (1806 – 1856) Sol Hegelciler ile hemhal olmasına rağmen büyük ölçüde onların fikirlerine karşı çıktı ve kendi felsefi sistemini inşa etti. Nihayetinde de Nihilizm, Varoluşçuluk ve Anarşizm’in gelişiminde etkili oldu.
19. yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın başlarına dek uzanan İngiliz İdealizmi, Kant ve Hegel’in eserlerine olan ilgiyi tekrar canlandırmıştır. Bu hareketin önde gelen isimleri arasında T.H. Green (1836 – 1882), F.H. Bradley (1846 – 1924), Bernard Bosanquet (1848 – 1923), J.M.E. McTaggart (1866 – 1925), H.H. Joachim (1868 – 1938) ve J.H. Muirhead ( 1855 – 1940) yer almaktadır.
Danimarka, Polonya, Fransa, Kuzey Amerika ve İtalya’da da Hegelci filozoflar bulunuyordu. Hegelcilik Giovanni Gentile (1875 – 1944)’nin “Actual Idealism” ve Faşizm’ine de ilham kaynağı olmuştu.
Çevirmen: Taner Beyter
0 notes