Tumgik
#gündüz zayi
piyarent · 3 months
Text
Derlenip toplanan savurgan rüzgarlar
Aralarında konuşkan hezeyanlar ve zaman
Dileksiz bir dilek feneri kaplar avluyu
Bileklerinden kesik bir el tutar namluyu
Cinayet gibi kıvrımlarında arar zanlıyı
Demin işittim hatırlattı şimdi unuttum tümünü
Korkuyorum dedi ve tutamadı sözünü
Oysa ne vakit açar kırlangıçlar
Gövde deki boşluğa kuş evleri saklamamışlar
- gündüz zayi
2 notes · View notes
ahmet-34 · 1 year
Text
Avcılar, hayatlarının heyecan verici maceralarla dolu olduğu av mevsimlerinde Güney Amerika ormanlarında dolaşırlar.
İçlerinden biri aşağıdaki hikayeyi anlattı
o diyor:
Gündüz yorucu bir çalılık gezisinden sonra.. Dinlenmek için bir ağaç gövdesine oturdum.. Otururken.. küçük bir kuşun çığlıkları dikkatimi çekti.. Büyük bir telaşla yuvasının üzerinde kanat çırpıyordu ve zor bir durumla karşı karşıya olduğu belliydi!
Yakındaki ağacın tepesindeki sesin kaynağına yaklaştım..ve rahatsız olmasının sırrını anladım..ağaca tırmanan büyük bir yılan vardı..
Gözü anne serçenin civcivlerinin yattığı yuvaya takılır.
Ve anne çocukları için korkudan feryat ederken baba kuşun uçup gittiğini gördüm.
Bir şey arar gibi havada dolanır.. Dakikalar sonra gagasında küçük bir dalla geri döner.. Sonra serçenin yavrularını kucakladığı yuvaya yaklaşır.
Bu yüzden küçük dalı üstlerine koydu, geniş yapraklarıyla üzerlerini örttü ve sonra yakındaki bir dalda durarak durumu gözlemledi ve düşmanın gelmesini bekledi!
Dedim kendi kendime:
Bu kuş ne kadar saf.. Bu basit numaraya kurnaz yılanın aldanacağını mı sanıyor?!
Gerginlik anları yılan bölgeye ulaşmadan önce geçti.. ve yakındaki bir dalın etrafından döndü.. ve yuvaya yaklaştığında, ona saldırmak için büyük kafasını kaldırdı.
Her şeyin tamamen bittiği belliydi.. Ancak bundan sonrası çok heyecanlıydı.. Yılan tam yuvaya girecekken durup arkasını döndü.. sonra aniden döndü ve hızla yuvadan uzaklaştı. sanki silah mermisi isabet etmiş gibi!..
Ve yılan geldiği yere geri indi... ve rahatsızlığı net görünüyordu!
Ne olduğunu anlamadım.. ama baba kuşun yuvaya döndüğünü gördüm ki kaçmalarına mutlu ailenin sesleri sevinçle çınlasın.. ve dalı civcivlerin üzerinden alıp yere düşürdü.
Bu yüzden dalı aldım ve Latin ormanlarında bir biyologla tanışana kadar sakladım.
Bana bu yaprağın yılanları öldüren oldukça zehirli bir madde içerdiğini söyledi.
Ve heyecan verici detaylarıyla hayatı yöneten o disiplinli yasalara hayran kaldım.. böylece zayıfları destekliyorlar.. ve güçlülere karşı çıkıyorlar.. ve küçük kuşa bilgi, birikim, bilgelik, cesaret, sevgi ve babalık veriyorlar. Bu!
Allah, yaşamın hem büyük hem de küçük tüm yönlerini dikkatle planlamıştır.
* Bu yaprakların yılanların korktuğu ölümcül bir zehir içerdiğini kuşa öğreten kişi, sizi sıkıntılı anlarda zayi etmeyecek ve onlardan sağlıklı bir şekilde çıkmak için doğru davranmanız konusunda size ilham verecektir.
Hayatınız veya geçiminiz için endişelenmeyin.
Ve bil ki, başına gelen seni özlemeyecek, seni özleyen de başına gelmeyecek...✍️
Tumblr media
7 notes · View notes
Text
CHP Etrafında Birleşip Daha Fazla Milletvekili Çıkarmalıyız
Tumblr media
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya Milletvekili Adayı Enver Kiraz, “Hiçbir oyu zayi etmeden bir araya toparlamalıyız. Bir oyu Kemal Kılıçdaroğlu’na verip cumhurbaşkanı yaparsak, bir oyu da meclis çoğunluğu için Cumhuriyet Halk Partisi’nde birleştirirsek, burada daha fazla milletvekili çıkarırız” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nde 24 yıl aktif siyasetin içerisinde yer alan ve 11 yıl il başkanlığı yaptıktan sonra milletvekili adayı olan Enver Kiraz, 14 Mayıs seçimleri kapsamında çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Türkiye açısından son derece kritik bir öneme sahip olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri kapsamında gece gündüz çalışmalarına devam eden Kiraz, bu kapsamda Arguvan ilçesini ziyaret ederek hem esnaf hem de vatandaşlarla bir araya geldi. Esnafla bir araya gelerek, sorun ve sıkıntılarını dinleyen Kiraz, daha sonra ilçeye bağlı mahalleleri ziyaret ederek vatandaşlarla buluştu. Kiraz, ziyaretlerinde yaptığı konuşmada, 14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçiminin Türkiye için büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, “Hiçbir oyu zayi etmeden bir araya toparlamalıyız. Bir oyu Kemal Kılıçdaroğlu’na verip cumhurbaşkanı yaparsak, bir oyu da meclis çoğunluğu için Cumhuriyet Halk Partisi’nde birleştirirsek, burada daha fazla milletvekili çıkarırız” dedi. “MALATYA’NIN HAKKINI ALMASINI İSTİYORUZ” Malatya’da CHP’den bir milletvekilinin olduğunu, yeni dönemde daha çok milletvekili ile mecliste Malatya’nın sorunlarını dile getirip, çözüm üretmek istediklerini anlatan Kiraz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Veli Ağbaba’yı izliyorsunuz, iyi çalışmalar yapıyor. Malatya’nın sesi ve gücü oluyor. Türkiye genelinde de onur duyduğumuz işler yapıyor. Bizde ona destek olmak istiyoruz. Malatya’nın sesinin daha gür çıkmasını arzu ediyoruz. Bu anlamda Malatya’ya desteğin daha fazla gelmesini istiyoruz. Malatya hakkını alamıyor, bundan sonraki süreçte Malatya’nın hakkını almasını arzu ediyoruz. Bunun için mutlaka sandığa gidelim ve oyumuzu kullanalım.” “MİLLETVEKİLİ SAYIMIZI ARTIRACAĞIZ” “Cumhuriyet Halk Partisi’nin etrafında birleşelim” ifadesini kullanan Kiraz, “Malatya’da şu anda milletvekilini artıracak tek parti, Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bu anlamda AK Parti veya MHP’den milletvekili eksiltecek tek parti de Cumhuriyet Halk Partisi. Cumhuriyet Halk Partisi’nde birleştiğimizde Malatya’da milletvekili sayımızı artıracağız, AK Parti’nin milletvekili sayısını da düşüreceğiz. Bunun için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu. “DAHA MUTLU BİR ÜLKEDE YAŞAMAK İÇİN HERKES BİR ARAYA GELDİ” Kiraz, 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerin Türkiye için büyük öne m taşıdığına da vurgu yaparak, “Cumhuriyet Halk Partisi, iktidara yürüyen en önemli partidir. Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılına girecek. Cumhuriyetin birinci yılı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde bir araya gelerek, ülkedeki bütün unsurlar birleşerek laik demokratik cumhuriyet kuruldu. Şimdide cumhuriyetin ikinci yüzyılını kuracağız. Cumhuriyetin ikinci yüz yılında da yine bir Kemal’in Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde herkes birleşti ve bütünleşti. Bugün birçok parti “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganını atıyor. Çocuklarımızın geleceği, bu ülkenin demokrasisi, bizim değerlerimiz olan insan hakları, barış ve kardeşlik için herkes bir araya geldi. Daha emin adımlarla, daha mutlu bir ülkede yaşamak için bu birliktelik kuruldu” ifadelerine yer verdi. “CUMHURBAŞKANLIĞI KADAR MECLİSTEKİ ÇOĞUNLUKTA ÖNEMLİ” Cumhurbaşkanlığı kadar milletvekilliği seçiminin de önemli olduğuna dikkat çeken Kiraz, “14 Mayıs’ta iki seçim yapacağız. Birincisi cumhurbaşkanlığı seçimi, aslında bir iktidar seçimi olacak. Bu sistemi değiştireceğiz ama şu anda seçime mevcut sistemle gireceğiz. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı kimdeyse iktidarda onda olacak. Dolayısıyla hiçbir oyumuzu heba etmeden mutlaka sandığa giderek, Kılıçdaroğlu’na vereceğiz. 14 Mayıs günü Kemal Kılıçdaroğlu 13’üncü cumhurbaşkanı olacak. Tabii cumhurbaşkanlığı ile birlikte meclis çoğunluğu da büyük önem arz ediyor. Meclis çoğunluğunu oluşturmak içinde doğru adımlar atmak ve öyle karar vermek gerekiyor. Uzun süredir bir milletvekilimiz var. Biz ikinci, üçüncü milletvekilini de çıkarmak istiyoruz. Bunun için destelerinizi bekliyoruz” dedi. Read the full article
0 notes
derdiderun · 4 years
Note
Ağbi bir şey sorağım instagramda faydalandığım hesaplar var kapatmıyorum bu yüzden ama zararıda dokunuyor bazen bir bakıyofum vaktimi nasıl zayi etmişim mesela dizi fragmanları görüp izliyorum sonra pişmanlık duyuyorum ama tekrarlanıyor bazen diyorum ki Allahın razı olmadığını bile bile neden dizi izliyorsun malayağni ile meşgul oluyorsun münafık mısın sen diye sorduğum bile oluyor kendime kendimi Kötü hissediyorum ardından ameline güvenme Allaıb merhametine güven diyorum ner dersinşz bu hususta
Kardeşim sana bu konuda nasihat edecek değilim, bizlerde de aynı sıkıntı söz konusu. Dediğin gibi faydasından çok sıkıntısı oluyor. Meşguliyetler çoğaldı, bizi oyalayacak şeyler çoğaldı. Spor sevenler için 24saat spor yayını yapan kanallar var, çizgi film seven çocuklar için 24saat çizgi film yayını yapan kanallar var aynı şekilde dizi-film sevenler için 24saat dizi-film yayını yapan kanallar var. Tv olmasa internet var, sosyal medya var varda var...
Elhamdulillah bunun rahatsızlığını içinde yaşıyorsun, hastalığın, seni hasta eden şeyin farkındasın...Bu da bir nimet. Farkına varmadan kabir kapısına kadar giden uyanınca Eyvah diyende çok. Eyvah diyenlerden olmamak için elimizden geldiği kadar karşı koymaya çalışacağız, bir bakıma bağımlılıktır bir anda olmuyor yavaş yavaş azaltacaksın. Daha sonra vaktimizi ahiretimize fayda sağlayacak şeyler ile geçirmeye gayret edeceğiz. Nefse karşı mücadele edeceğiz. 
Geçirdiğimiz güne bakıp gündüz vaktimi sosyal medyaya, diziye, filme çok harcadım, akşam kesin Kur’an okumam lazım, ilim-zikir sohbeti dinlemem dini-tasavvufi bir kitap okumam lazım deyip en azından o günü dengelemek, kurtarmak lazım. Hiçbir şey yapamadı isek üzüntüsü çekelim, üzülelim. Böyle böyle bir düzen sağlamak lazım, yoksa dediğin gibi başında saatler harcıyorsun farkına bile varmıyorsun, değerli vakitler yani ömür boşa gidiyor Allah muhafaza etsin...
Hüccetü’l islâm İmam Gazâlî (rah.) şöyle demiştir:⠀ ⠀ “Vakitleri bölüştürmen, virdleri(zikirleri) düzene sokman, her vakit için bir vazife tayin edip o vakti aşmaman ve o vakitte yaptığın vazifeden başka bir şeyi tercih etmemen gerekir.⠀ ⠀ Kendisini sorumsuz bir vaziyette hayvanlar gibi başıboş salıveren ve hangi vakitte ne denk gelirse onunla meşgul olan kimse, vakitlerinin çoğunu zayi ederek geçirmiş olur.⠀ ⠀ Vakitlerin senin ömründür, ömrün ise sermayendir. Bu sermaye, ahiret ticaretenin temelini oluşturur. Allah Teâlâ’nın nezdindeki ebedî nimetlere bu ömrü değerlendirerek ulaşırsın. Alıp verdiğin her nefesin paha biçilemez bir mücevher gibidir. Çünkü alıp verdiğin nefeslerin telafisi yoktur ve gittiğinde bir daha geri dönmez.”
...
Dediğin gibi Allahu Teala karşı hüsnüzan sahibi olmak lazım. Rabbim sen beni yanına bu halde bu durumda almazsın. Beni yanına dili zikrinle ıslak, vaktini ibadetle geçiren, kalbi kötü hastalıklardan temizlenmiş selim bir kalp ile yanına alırsın. Bana razı olacağın bir hal ve yaşantı nasip eyle amin diye devamlı dua etmek lazım.
Bize de bu konuda çok dua et inşaAllah. Rabbim bizim hayırlarla olan meşguliyetimizi arttırsın. Bu artış bizim tercihlerimize, gayretimize göre değişir. Tabi ki her şey Allah nasip etmesinde. Biz hayrı isteyenlerden, tercih edenlerden olalım Rabbim nasip eder hayırlı işlerle olan meşguliyetimizi arttırır inşaAllah...
17 notes · View notes
mekansiz-adam · 3 years
Text
Adamın biri, geceleri devamlı Allah'ı zikrederdi. Bütün gecesi zikir fikir içinde geçerdi. Zikir kalbine yerleşmiş, gönlüne tat vermişti. Bir gün şeytan bu adama yaklaştı ve o­na, “Böyle devamlı Allah'ı zikretmen ne zamana kadar sürecek. Sen gece gündüz Allah diyorsun, peki bir kere olsun Allah da sana buyur kulum dedi mi? Zikrinin karşılığını aldın mı? Madem sana bir karşılık verilmiyor, sen bu kötü halinle ve kara yüzünle ne zamana kadar Allah diyeceksin?” diye vesvese verdi.
Bu vesvese adama tesir etti. Kalbi karıştı. o­nu gerçek zannetti. Demek ben Allah'ı zikretmeye layık bir kul değilim bana karşılık verilmiyor diyerek zikri bıraktı ve uyudu.
Gece rüyasında Hızır aleyhisselamı gördü. Hz. Hızır o­na,
-Allah'ı zikretmeyi niçin terk ettin; zikirden niçin pişmanlık duydun? diye sordu.
Adam,
-Ben sürekli Allah Allah diye zikrettim; fakat bir gün olsun Allah'tan “buyur kulum'' diye bir karşılık duymadım. Ben bu işe layık olmadığımdan ve Allah'ın kapısından kovulmaktan korkuyorum, dedi.
O zaman Hz. Hızır (a.s) adamı şöyle uyardı:
-Senin Allah Allah demen, O'nun buyur kulum demesidir. O seni zikretmese sen O'nu hiç zikredemezdin. Senin O'na kavuşma arzusu ile amel edip çırpınman O'nun tarafından sana verilmiş bir cezbedir. O seni sevmese kendi yolunda koşturmazdı. Senin Allah'tan korkun ve O'na duyduğun aşk, O'nun sana lütfüdür. Senin her yâ Rabbi diye inleyişinde O da sana yönelir, seni dinler ve karşılık verir. Allah bir kulun kalbini bağlarsa, o kul Allah'ı zikredemez. Allah yolunu açmazsa, kul dua edemez. Sen başına gelen bir dert içinde Allah diyorsan, O sana kendisini zikrettirmek için bu derdi vermiştir. Gaye seni kendisi ile meşgul etmektir. Korkma, Allah de. Zikre ve duaya devam et. Hiçbir zikir ve dua karşılıksız kalmaz. Zerre kadar bir amel dahi zayi olmaz. Allah Firavun'a mal verdi, dert vermedi. O da hiç inleyip zikretmedi. Allah'ı zikrettiren dert, O'nu unutturan maldan ve sıhhatten daha hayırlıdır.
(Mesneviden)
2 notes · View notes
vel-hasili-kelam · 4 years
Text
.......... Allah Kulunu Nasıl Zikreder.......
Adamın biri, geceleri devamlı Allah'ı zikrederdi. Bütün gecesi zikir fikir içinde geçerdi. Zikir kalbine yerleşmiş, gönlüne tat vermişti. Bir gün şeytan bu adama yaklaştı ve o­na, “Böyle devamlı Allah'ı zikretmen ne zamana kadar sürecek. Sen gece gündüz Allah diyorsun, peki bir kere olsun Allah da sana buyur kulum dedi mi? Zikrinin karşılığını aldın mı? Madem sana bir karşılık verilmiyor, sen bu kötü halinle ve kara yüzünle ne zamana kadar Allah diyeceksin?” diye vesvese verdi.
Bu vesvese adama tesir etti. Kalbi karıştı. o­nu gerçek zannetti. Demek ben Allah'ı zikretmeye layık bir kul değilim bana karşılık verilmiyor diyerek zikri bıraktı ve uyudu.
Gece rüyasında Hızır aleyhisselamı gördü. Hz. Hızır o­na,
-Allah'ı zikretmeyi niçin terk ettin; zikirden niçin pişmanlık duydun? diye sordu.
Adam,
-Ben sürekli Allah Allah diye zikrettim; fakat bir gün olsun Allah'tan “buyur kulum'' diye bir karşılık duymadım. Ben bu işe layık olmadığımdan ve Allah'ın kapısından kovulmaktan korkuyorum, dedi.
O zaman Hz. Hızır (a.s) adamı şöyle uyardı:
-Senin Allah Allah demen, O'nun buyur kulum demesidir. O seni zikretmese sen O'nu hiç zikredemezdin. Senin O'na kavuşma arzusu ile amel edip çırpınman O'nun tarafından sana verilmiş bir cezbedir. O seni sevmese kendi yolunda koşturmazdı. Senin Allah'tan korkun ve O'na duyduğun aşk, O'nun sana lütfüdür. Senin her yâ Rabbi diye inleyişinde O da sana yönelir, seni dinler ve karşılık verir. Allah bir kulun kalbini bağlarsa, o kul Allah'ı zikredemez. Allah yolunu açmazsa, kul dua edemez. Sen başına gelen bir dert içinde Allah diyorsan, O sana kendisini zikrettirmek için bu derdi vermiştir. Gaye seni kendisi ile meşgul etmektir. Korkma, Allah de. Zikre ve duaya devam et. Hiçbir zikir ve dua karşılıksız kalmaz. Zerre kadar bir amel dahi zayi olmaz. Allah Firavun'a mal verdi, dert vermedi. O da hiç inleyip zikretmedi. Allah'ı zikrettiren dert, O'nu unutturan maldan ve sıhhatten daha hayırlıdır.
"Kalp ya dertle ya da muhabbetle Allah der Allah'a yönelir. Kul bilmese de böyledir.O'nu severek zikredenler şükretmiş olur,mükafat alır. Yüce Allah'ı zikretmenin mükafatı, Allah katında zikredilmek ve sevilmektir." der.
11 notes · View notes
nursinvuslatsamsun · 2 years
Text
Hak yolcularının mühim edeplerinden birisi de “halvet der encümen”dir. Bu Farsça ifadenin manası, halkın arasında iken Cenab-ı Hak ile beraber olmaktır. Buna, “zahiri halk, batını Hak ile olmak” da denir.
Halvet der encümen kısacık bir deyimdir fakat içinde pek çok mana saklıdır. Arifler bu tabirle hak yolcusunda bulunması gereken zahir ve batın edeplere dikkat çekmişlerdir.
Halvet, yalnızlığa çekilmek, insanlardan ayrılmak ve kendi alemine yönelmek demektir ve iki şekilde olur. Birincisi zahirde, diğeri batında gerçekleşir. Zahirdeki halvet, insanlardan ayrılıp yalnızlığa çekilmek, kalbi uyandırmak ve Yüce Allah’a yakınlık sağlamak için bir yere kapanmaktır. Batındaki halvet ise, gönlünü sadece Yüce Allah’a bağlamak, her işte ilâhi rızayı aramak ve bütün huzuru zikirde bulmaktır.
Kalbi gafletten uyandırmak, zikre alıştırmak, gönlü bir noktaya toplamak ve nefsin afetlerinden kurtulmak için arifler çeşitli yollar seçmişlerdir. Bazıları bunun için insanlardan tamamen ayrılıp özel bir köşeye çekilmişler ve orada zikir, fikir, ilim, ibadet gibi hayırlı amellerle meşgul olmuşlardır. Böylece insanlardan gelecek zararlardan korunmak istemişlerdir. Bundaki asıl hedef, kimseden zarar görmemek ve kimseye de zarar vermemektir.
Bu tür halvet insanın hayatında belli bir süre için güzel olur. Mesela, hayat boyu gerekli olacak ilim, terbiye ve sanatları öğrenmek için böyle bir zaman gereklidir.
Dinimizin asıl hedefine gelince, Hak rızası için halka hizmet etmek esastır. Bütün peygamberlerin asıl vazifesi budur. Bu da ancak halkın içine girmekle mümkün olmaktadır. Fakat bu iş usulüne göre olursa faydalı olur. Yoksa, insan gaflete düşer, farzları zayi eder, harama bulaşır, zarar görür.
El İşte, Gönül Allah’ta
Önce şunu belirtelim: Halkın içinde Hak ile olma prensibi, Kur’an ve Sünnet’te öğretilen bir vazifedir. Allah dostu kâmil müminlerin sıfatıdır. Gerçek akıl sahiplerinin ahlâkıdır. Erkek-kadın her mümin bu edebe davetlidir. Çünkü ilâhi sevgi ve dostluk onda gizlidir. Rasulullah s.a.v. Efendimiz önümüze şu ölçüyü koymuştur:
“Bir kimse Allah katında ne kadar sevildiğini ve kıymeti olduğunu bilmek istiyorsa, kendisinin Yüce Allah’ı ne kadar zikrettiğine ve O’nu nasıl yücelttiğine baksın. Allah kulunu kalbindeki vaziyete göre değerlendirir.” (Hakim, Ebu Ya’lâ, Beyhakî)
Yüce Allah kalbi uyanık kullarını bizlere şöyle övüyor:
“Onlar öyle erlerdir ki, herhangi bir ticaret ve alışveriş kendilerini Allah’ı zikretmekten, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymaz.” (Nur, 37)
Rabbimiz hepimizden şunu bekliyor:
“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin. Onu sabah akşam tesbih edin. Böyle yapmaya devam ederseniz, karanlıklardan nura çıkmanız için Allah size rahmet eder, melekler sizin için istiğfar eder. Allah müminlere çok merhamet edicidir.” (Ahzap, 41-43)
Kemalatın Gerçek Ölçüsü
Büyük sahabi ve müfessirlerin piri İbn-i Abbas r.a., ayette geçen çokça zikrin nasıl yapılacağını şöyle açıklamıştır:
“Yüce Allah yapılmasını farz kıldığı bütün ibadetler için bir zaman, şekil ve sınır belirlemiştir. Bunlar için bazı özürleri kabul etmiştir. Ancak zikir böyle değildir. Allahu Tealâ zikir için belirli bir sınırlama getirmemiştir. Onu terk etmek için aklı başından gidip deli olmanın dışında bir özür kabul etmemektedir. Yüce Allah hepimize şu emri vermiştir: ‘Namazı bitirdikten sonra ayakta, otururken ve yanınız üzere yatarken Allah’ı zikrediniz.’ (Nisa, 103) Bu şu demektir: Gece, gündüz, karada, denizde, vatanınızda, yolculukta, zengin iken, fakir iken, rahat ve geniş anlarınızda, sıhhat ve hastalık durumlarınızda, gizli ve açık her halde Yüce Allah’ı zikredin. Onu sabah akşam tesbih edin. Böyle yaparsanız Allah size rahmet eder, günahlarınızı bağışlar, melekler de devamlı sizin için dua ve istiğfar eder.” (İbnu Kesir, Tefsir; Suyutî, er-Dürrü’l-Mensur)
Her durumda zikri tavsiye eden şu hadis-i şerifi de burada hatırlatalım: “Kim bir yere oturur da orada Yüce Allah’ı hiç zikretmezse, bu kendisi için bir noksanlık ve Allah katında kınama sebebi olur. Kim bir yere uzanır da orada Yüce Allah’ı hiç zikretmezse, bu kendisi için bir noksanlık ve Allah katında bir kınama sebebi olur. Kim bir yolda yürür de bu esnada Yüce Allah’ı hiç zikretmezse bu kendisi için bir noksanlık ve Allah katında kınama sebebi olur.” (Ahmed, İbnu Hıbban)
İşte ayet ve hadislerde anlatılan bu hal, halkın içinde Hak ile beraber olmaktır. Allah dostları bu halin peşine düşmüşler ve onu elde etmek için bütün gayretlerini kullanmışlardır. Velilik için keşif ve kerameti değil, bu edebi gerekli görmüşlerdir. Büyük veli Ebu Said Harraz k.s. der ki:
“Kâmil insan, kendisinden türlü kerametler meydana gelen kimse değildir. Gerçek kâmil, halkın arasında oturur, onlarla alış veriş yapar, evlenir çoluk-çocuğa kavuşur, insanlara karışır, fakat bu esnada bir an olsun Yüce Allah’tan gafil olmaz.”
Kalbi O’na Bağlamanın Yolu
Özellikle gizli zikir yolunu tercih eden arifler, bu prensip üzerinde çok durmuşlardır. Ariflere göre halkın içinde Hak ile olmak iki şekilde gerçekleşir. Birincisi kalp ile, ikincisi kalıp iledir. Kalp zikirle, kalıp edeple süslenmeden bu mana anlaşılamaz.
Kalbin devamlı Yüce Allah’ı zikretmesi için gafletten uyandırılması ve zikre alıştırılması gerekir. Bunun için güzel bir tevbe ettikten sonra usulünce zikre devam edilmelidir. Zikre devam ede ede kalp zikre alışır. Zikir kalpte yerleşir. Sonra bütün bedene yayılır. Zikir kelimelerini kullanmadan da kalp Yüce Allah’ı zikretmeye başlar. Zikrin nuru kalbi sarar. Böylece kul bütün varlığı ile Yüce Allah’ın azametini hisseder; kudret, tecelli ve rahmetini seyreder. Arifler bu zikre “zatî zikir” veya “zikr-i sultanî” derler. Kalp bu hale ulaşmadan manevi ilimleri elde edemez. (Sühreverdî, Gerçek Tasavvuf)
Zikirle kalbin içindeki boş düşünceler, şüphe ve vesveseler silinir gider. Zikrin nuruyla kalbin içi aydınlanır. Kalp zikrin feyzi ile feyizlenir, tadı ile tatlanır. Artık her şey Yüce Allah’ı hatırlatan bir çeşit zikir sebebi olur. Varlıklar kalbe perde olmaz. Kalp Yüce Rabbini tanıdıktan ve O’nun tecellilerini müşahede ettikten sonra başka hiçbir varlık ile perdelenmez. Bu kalp sahibi nereye baksa, kiminle karşılaşsa, ne yapsa Yüce Allah’ı zikreder. Yerken içerken, konuşurken, yatarken kalbi ile Allah’ı zikreder. Artık istese de Yüce Allah’ı unutamaz. Bu hal mümkündür, fakat kolay değildir. Bunu elde etmek için Yüce Allah’ın özel yardımı yanında kulun dikkat edeceği bazı edepler vardır. İmam Rabbanî k.s., bu edeplerin en önemlilerini ş��yle hatırlatır:
“Kalbin Allah’tan gayri her şeyi unutacak derecede zikir içinde kaybolması ancak, Ehl-i Sünnet akidesi üzere hak mezheplerin hükümleriyle amel etmek suretiyle elde edilir. Bu, peşine düşülecek en büyük hedeftir. Cenab-ı Hak ile huzur bulup selim hale gelen kalp sahipleri, herhangi bir varlığa nazar ettiklerinde, ilk olarak onları yaratanı hatırlarlar ve eşya ile perdelenmezler. Ne kadar düşünseler, bizzat eşyaya ait bir vücut ve sıfat akıllarına getiremezler. Her şeyde ilâhi tecellileri müşahede ederler. Buna ‘fenâ-i kalbî’ denir. Tasavvufta ilk basamak budur ve diğer velayet makamları bu halin üzerine gelişir.” (Mektubat)
Bir Kalpte İki Yar Olmaz
Necmüddin Kübra k.s. der ki: İki zikir bir yerde bulunmaz. Devamlı dünya varlıklarını zikir ve dert eden kimse, Allah’ı gerçek manada zikredemez. Allah’ın zikrine dalan kimse de kalbini dünya ile meşgul etmez. Hz. Peygamber s.a.v. devamlı Allahu Tealâ’yı zikrederdi. Peygamberlerin ve velilerin normal işleri de zikir sayılır. Çünkü, onların bütün davranış ve işleri Hak ile olur, hak ölçülere uyar. Zikirden gaye, kalbin Allah ile huzur bulmasıdır.” (Tasavvufî Hayat)
Arifler, zikrin fayda vermesi için kalbin günah kirlerinden uzak ve temiz tutulmasını gerekli görmüşlerdir. Çünkü her bir günah kalbin üzerine siyah bir nokta olarak çöker. Bu siyahlıklar tevbe, istiğfar, zikir ve salih amellerle temizlenmezse kalbi kapatır, karartır ve katılaştırır. Böyle bir kalp ölmüş gibi gaflet içinde kalır. İbadetten zevk almaz. Ne yapsa taklitte kalır. Bu kalbin özel bir terbiye ve tedaviden geçmesi lazımdır. Onu uyandıracak ilâhi bir sevgiye ve feyze ihtiyacı vardır. Günümüzde bir çok müslüman kalbini ihmal edip gafletine bir çare aramadığı için, Allah dostlarının yaşadığı güzellikleri hiç tatmadan ölür gider. Halbuki kalbimiz Rabbimiz için tahsis edilmiş çok özel bir yerdir.
Her mümin, kalbinin durumunu, nefsinin hallerini, Rabbi ile arasındaki hukukunu kontrol için günün belirli saatlerini ayırmalıdır. Amellerinin günlük muhasebesini yapacağı bir vakti olmalıdır. Midesinin hakkı olduğu gibi, kalbinin de hakkı ve görevi olduğunu kabul etmelidir. Midesi gibi kalbin de bir gıdaya ihtiyacı olduğunu düşünüp, en münasip saatleri zikir için tahsis etmelidir. Kalbine bu şekilde vakit ayırmayan bir kimse, sadece günlük olarak kıldığı beş vakit namaz ve haftada bir okuduğu Kur’an tilâvetiyle kalbini diriltemeyeceğini, nefsini terbiye edemeyeceğini, Yüce Allah’ı çokça zikredenlerden olamayacağını bilmelidir.
Ahlakına Bak, Kalbini Anla
Halkın içinde Hak ile olmanın diğer şekli edebi muhafaza etmektir. Allah dostları kime ne muamele etseler, hak ölçülere, ilâhi emirlere uygun davranırlar. Onların bütün işleri ve davranışları kendilerinin Allah adamı olduğunu ortaya koyar. Onların ciddiyet halleri gibi şakaları da güzeldir, edeplidir. Herkese nasıl muamele gerekiyorsa öyle davranırlar. Dostlarının haklarını güzel korudukları gibi düşmanlarına da haksızlık etmezler.
İnsanın iman ve akıl seviyesini ölçecek, kalbinin durumu ortaya koyacak en güzel ölçü, insanlara karşı muamelesidir. Kalbi Yüce Allah’a bağlı olan kimse, her işinde hayalı, vefalı ve edepli olur. İçindeki edep dışına yansır. Kalbindeki sevgi, davranışlarını güzelleştirir.
Alaaddin Attar k.s. bu konuya şöyle dikkat çeker: “Batında Allah ile, zahirde Allah’ın emirleriyle olmak lazımdır. Bu iki hali kendisinde toplayan kimse kamil olur.”
Şeyh Safi k.s. bu sözü şöyle açıklar: “Hak yolcusu gönlünü Cenab-ı Hakk’a bağlamalıdır. Niyetinde O’nun rızası ve cemalinden başka bir şey olmamalıdır. Bunun yanında, zahirdeki bütün işlerini Kur’an ve Sünnet’e uygun yapmalıdır. Dinin emirlerine ters düşen her şeyden kaçınmalıdır. İşte içi ve dışı ile bu hali elde eden kimseye sadık denir.” (Reşahat)
Dışından bakılınca hak adamı gözüken, fakat içiyle halktan gelecek menfaatlere göz diken kimse ise, sadık ve samimi değildir. O ya cahil ya da münafıktır.
Hak yolcusunun iç içe yaşadığı ilk topluluk ailesidir. Sonra komşuları, mahallesi, iş çevresi ve bütün cemiyet gelir. Kalbi Yüce Allah’a bağlı mümin, bütün bu yerlerde hak adamı olduğunu, Allah rızası için yaşadığını göstermelidir. Kalbinin ne derece uyanık olduğunu, çektiği zikrin kendisine ne kadar fayda sağladığını ve nefsini hangi ölçüde terbiye ettiğini insanlara karşı davranış biçimiyle ölçmelidir.
Kalbi zikir ve Allah sevgisi ile dolu bir insanla akrabalık, arkadaşlık, yolculuk, ticaret... kısaca bütün işler güzel olur. Hak aşıkları insanlarda kusur aramakla, dedikodu, gıybet, alay, hakaret ve boş sözlerle meşgul olamazlar. Boş işlerle uğraşan kimsenin kalbi de boştur.
Yüce Allah’ı tanıyan kalpler geçim ve rızık endişesiyle, yarın ne olacağım korkusu ile yatıp kalkmazlar. Yüce Allah’ın zikriyle huzur bulmuş bir insan, hiç kimseden bir rağbet, muhabbet ve menfaat beklemez. Her ne yaparsa Allah rızası için yapar. Yağcılık bilmez, yalana yanaşmaz, verdiği sözden caymaz. Girdiği her işte Yüce Allah’ın razı olduğu hali bilir ve canı pahasına onu yerine getirir. Bu kimse halkın içinde Hakk’ın şahidi olur. Ona bakanlar edebi görür, doğruyu tanır, gerçek müminin farkını anlar, hayra yönelir, Allah’ı zikreder.
Kula Hizmet, Allah’a Hizmettir
Arifler, halkın içinde Hak ile olmak gerekir sözüyle, Allah için insanlara hizmeti de kasdetmişlerdir. Allah dostları ilim, tebliğ, güzel ahlâkı yayma ve hizmet için halkın içine girmeyi tercih etmişlerdir. Bu konuda şu hadis-i şerifi prensip edinmişlerdir: “Hayır ve hizmet için insanların içine karışıp onların eziyetlerine sabreden bir mümin, onlara karışmayan ve eziyetlerine sabretmeyen kimseden daha hayırlıdır.“ (Tirmizî, İbnu Mace, Ahmed)
Nakşi yolunun piri Şâh-ı Nakşibend k.s., “bizim yolumuzun esası ‘halvet der encümen’dir” der ve ekler: “Terbiye yolumuzun temeli sohbettir. Halktan uzaklaşmakta şöhret, şöhrette afet vardır. Hayır, cemiyete girip insanlara hizmet etmektedir. Hizmet ancak sohbetle güzel olur. Hizmetle sohbet birbirini takviye etmeli ve tamamlamalıdır. Bir de bu yolun yolcuları birbirini çok sevmelidir. Öyle ki bu sevgi içinde fani olmalıdırlar.”
Halkın içinde Hak ile olmanın bir manası da tevazu ve sadeliği tercih etmektir. Hak yolcusu, zahirde halk ile aynı şartları paylaşır, herkes gibi normal elbise giyinir. Fakat içiyle apayrı bir iklimde yaşar. Kalıbı yerde, kalbi ve ruhu göklerdedir. Eli ticaret ve kârda, gönlü Yüce Allah’tadır. Kalbinin içindeki aşkı, zikri, ilim ve marifetleri gizler. Halktan birisi gibi görünür. Halini yansıtacak özel bir kıyafet seçmez. İçindeki manevi güzelliği ve Yüce Allah ile olan beraberliğini bir sır gibi saklar. Onu ortaya koymak için yol aramaz. İnsanlar tarafından bilinmek ve övülmek istemez. Kendisine Allah tarafından ikram edilen manevi ilim, muhabbet, keşif, keramet gibi özel hallerinin bilinmesinden utanır. Ancak irşatla görevli kâmil veliler, vazife ve makamın gereğine göre davranırlar.
0 notes
yanikruhlu · 7 years
Text
"josephine , tanrıya şükran borçluyuz. hepimiz ona teşekkür etmeliyiz.tanrı; kafeini yaratmış, sigarayı yaratmış, uyku haplarını yaratmış, şarabı yaratmış, jileti yaratmış, üstüne bunları daha faydalı , daha kullanılabilir kılmak için aşkı yaratmış, yalnızlığı yaratmış. tanrım teşekkür ederim ne kadar düşünceli, ne kadar merhametlisin. onu anlamaya çalışmalıyız jose. ölmenin yasak olduğu bir iklimde, tanrı sigara gibi, şarap gibi, jilet gibi mucizeler sunuyor bize. eğer onu anlamaya çalışsaydık, bunların ne anlama geldiğini kavrardık. ah jose, ne kadar da yazık bize . boş düşüncelerle zayi ettiğimiz beynimize.oysa gece gündüz dua etmeliyiz; "tanrımıza hamdolsun, yalnızlığımız varolsun, massive attack her ay albüm yapsın "
273 notes · View notes
musstuffsworld · 5 years
Text
Tumblr media
KAZIM KARABEKİR PAŞA HARF İNKİLABINA NASIL KARŞI ÇIKMIŞTI?
Sende kuvvet varsa bende de hakikat var,
Kuvvet sistir kalkar, hakikat güneştir doğar,
Ben korkmam kuvvetten, sen de korkma hakikatten,
Ondan korkanlar ayrılamaz zulüm ve zulmetten.
Vefatının 69. yıldönümünde rahmetle andığımız Kâzım Karabekir'in bu dörtlüğü ne denli muğber (gücenik) ve kırgın olduğunu gösterir. Yalnız bu kırgınlık şahsî değildir, zira yaşadığı ateşten yıllar ona kendisini aşmayı öğretmişti. Baksanıza, Fevzi Çakmak Meclis'te 2. İnönü Muharebesi'ni kazandığı için kendisini tebrik edenlere “Bu zafer milletin ve Mehmetçiğindir" diyebiliyor, Karabekir Paşa ise “Vazifesini yapmak kahramanlık değildir" çıkışını yapabiliyordu.
Kırgınlık silah arkadaşları arasına politikanın girmesiyle başlayacak, bu derin bir dünya görüşü ayrılığıyla kızışacak ve sonuçta Kâzım Karabekir ve muhafazakâr arkadaşlarının, hem de idam sehpasının altında tasfiyesiyle sonuçlanacaktı.
Mesele “din"de düğümleniyordu. Maneviyat her şeyin başıydı. İstiklal Harbi'ndeki en kahredici silahımız top tüfek değil, dine ve halifeye bağlılık değil miydi? Sonradan “din"den dönen generaller o yıllarda camilerden çıkmıyor, sık sık Kur'an okutuyor, hatta Balıkesir Hutbesi misali hocaefendiler gibi hutbeler veriyorlardı.
Mesela Mehmed Akif'in Kastamonu Nasrullah Camii'ndeki 1920 tarihli vaazıyla Mustafa Kemal'in 7 Şubat 1923 tarihli Balıkesir hutbesini karşılaştırın, neredeyse aynı ağızdan çıkmadır. Mehmed Akif şöyle diyordu:
“Ey cemaat-i Müslimîn! İşte bugün bizden istedikleri ne filan vilayet, ne filan sancaktır, doğrudan doğruya başımızdır, boynumuzdur, hayatımızdır, saltanatımızdır, devletimizdir, hilafetimizdir, dinimizdir, imanımızdır."
Peki Mustafa Kemal'in Balıkesir Hutbesi'ndeki sözleri nasıldı? Hatırlayalım:
“Millet, Allah birdir. Şânı büyüktür. Allah'ın selameti, âtıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz hazretleri Cenab-ı Hakk tarafından insanlara hakâyıkı (hakikatleri) tebliğe memur ve resûl olmuştur. (…) İnsanlara feyz-i ruhî (ruhî bereket) vermiş olan dinimiz son dindir, ekmel (kusursuz) dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevafuk ve tetabuk ediyor (uyuyor). Eğer akla, mantığa ve hakikate tevafuk etmemiş olsaydı bununla diğer kavanin-i tabiîye-i ilahiye beyninde tezad (onunla yine ilahi kaynaklı olan tabiat kanunları arasında çelişki) olması icab ederdi. Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyeyi (bütün tabiat kanunlarını da) yapan Cenab-ı Hakk'tır."
Bunun yanına Karabekir Paşa'nın günlüğüne ezan-ı Muhammedî hakkında düştüğü şu sözleri koyun ve derin derin düşünmeye başlayın:
“25 Kasım 1923 Pazar- Bugünümüzü idrak, millet birliğiyledir. Terakki âleminin bu kuvvet-i tekâmülünü alalım fakat en yüce kaleler yıkılır, yıkılmayan bu muazzam abidelerin kudsî sayesinde [gölgesinde] salabetkâr (sağlam) olalım. Onun semalara fışkıran nurlu minarelerinden saçılan ilahi sesler samimiyet bağımız olsun. Bu iki kuvvet bugün henüz gözlerimizde kalan gamlı yaşı da sildirecektir."
1920-23 aralığındaki bu “dinci" söylem ile sonrasındaki “dinsiz" söylem arasındaki farkın izahı nasıl yapılmalı? Mustafa Kemal 1923'de Kur'an-ı Kerim'in Hak Kitap olduğunu bir din adamı edasıyla savunurken 1937 yılı Meclis açış konuşmasında “Gökten indiği sanılan kitaplar" sözüyle ve 1931'de gözetiminde basılan Tarih II adlı kitapta “Kur'an, Muhammed'in fikirlerini topladığı kitaptır" cümlesiyle 180 derece dönerken, sözünden dönmeyen Akif ile Karabekir'in tasfiye edilip susturulmasında şaşılacak bir taraf yoktur.
Sözünden asla dönmeyen Kâzım Karabekir Cumhuriyetin arifesinde dindar ve muhafazakâr söylemini haykırıyor, “Din ilerlemeye manidir", “Dindar kaldıkça gelişemeyiz" diyenlere karşı tezlerini cesaretle müdafaa ediyordu . 17 Kasım 1923 tarihli İkdam'da Hukuk Fakültesi talebelerine şöyle seslendiğini okuyoruz (sadeleştirdim):
“Batılılaşmakla halkın karnı doymaz. Batılılaşmakla iş ve servet te'min edilmez. Efendiler, millet batılılaşmakla değil, ancak din-i mübîn-i İslâma sarılmak suretiyle varlığını kurtarmıştır. Türk oğlunu her şeyden tecrit etseniz din-i mübîn-i İslâmdan başka dayanacak yeri yoktur."
Bomba gibi sözler değil mi? Devam ediyor Paşamız:
“Efendiler, millet her türlü mahrumiyet içinde ümitsiz bir mücadeleye niçin atılmıştı? Evvela tahkir edilen mukaddes dinini yüceltmek, ikinci olarak haysiyetini kurtarmak ve düşman ayağı altında inleyen vatan parçalarını kurtarmak için değil mi?"
Ve bombanın pimini çeker:
“Milli ve dinî mukaddeslerimize edilen hakareti iade ettik. Emsalsiz fedakârlığa katlandık. Bunu batılılaşmakla değil dinimize sarılmakla başardık."
Latin harfleri
Kâzım Karabekir'in Latin harflerinin kabul edileceği dedikodularının ilk zuhur ettiği İzmir İktisat Kongresi günlerinde kürsüye fırlayarak bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın karşısında yaptığı konuşma onun hakikatperest tavrının parlayış anlarından biridir: “Latin harfini kabul edemeyiz" başlığıyla gazetelere intikal eden konuşmanın tarihi 2 Mart 1923'tür.
İsmini vermediği bir kuvvetin 'Türk yazısı güçtür, okunmaz!' propagandası yaptığını söyleyen Karabekir, Latin alfabesi kabul edildiği gün ülkenin hercümerce gireceğini iddia eder, diğer herşeyi bir kenara bıraksak bile kütüphanelerimizi dolduran binlerce cilt kitabın Cemil Meriç'in deyişiyle tuğla yığınına döneceğini ve bunun “en büyük felaket" olacağını belirtir. “Böylece" der, “Avrupa'nın eline güzel bir silah vermiş olacağız."
Neymiş o silah? Anlatıyor: Avrupalılar İslam alemine karşı diyeceklerdir ki, Türkler ecnebi yazısını kabul etmişler ve Hıristiyan olmuşlardır." Düşmanların şeytanetkârane fikrinin bize harf inkılabı yaptırarak İslam aleminden koparmak olduğunu söyleyen Karabekir, fikrini şöyle toparlar:
“Arkadaşlar, yüzlerce yetim bugün (başında bulunduğum-MA) Şark cephesinde asker arkadaşlarımızın bizzat kendileri ve aileleri tarafından okutuluyor. En anlayışı kıt bir köylü çocuğuna bile biz bir ila üç ay arasında kendi harflerimizi ve gazetelerimizi okutabiliyoruz. Dolayısıyla bizim harflerimiz okunmaz değil, belki dünyanın en güzel şeklidir. Sonra bizim dilimizi ifade edecek hiçbir Latin alfabesi yoktur. Bugün Fransızca alfabe o kadar karışıktır ki bizim dilimizi kabil değil terennüm edemez."
Buna benzer gerekçelerle bu tür fikirlerin içimize girmesine müsaade edilmemesini rica eden Paşa, bu fena fikirlerin “başka taraflardan içimize aşılandığını" söylemiş ve onlardan kendimizi korumamız gerektiğini eklemiştir sözlerine.
Yıl 1923. Karabekir Paşa henüz susturulmadan önce bunları savundu ama o “başka taraflardan gelen fena fikirler" beş yıl sonra kendisini ve arkadaşlarını İstiklal Mahkemesi'nde susturduktan sonra uygulamaya geçirildi. Bir gün uyandık ve kütüphanelerimizin tuğla yığınına döndüğünü gördük.
Rahmetli Karabekir Paşa “Fena fikirler"ın ağına takılıp fikrini kendi eliyle ipe çekmektense fani boynunu cellada uzatmanın şerefini tercih edenlerden olmuştur. Hak rahmet eyleye…
Kur’an’ı ayak altında çiğneten ressamı tanıyor muyuz?
Size bir şey söyleyeyim mi?
Bizim ibadetimizden bir şey olmaz ancak ibadetsiz de bizden hiç bir şey olmaz!
Gafiliz. Gafleti, içinde bulunduğu ânın hakkını verememek diye tarif edebiliriz sanırım yahut kalbin, kişinin eylemekte olduğu işten başka bir şeyle meşgul olması. Namazda huzurdayız ama kimin huzurunda durduğumuzdan gafiliz. Bunun için ikâme edilen bir miraç değil namazlarımız; aradan çıkarılan bir borç gibi. Zekâtın çoğunu nasıl yapıp da verebilirim derdinden çok, azını ne yapıp da vermekten kurtarırım diye bahaneler aramayı marifet zannediyoruz.
MAKALEYİ SESLİ DİNLEMEK
İÇİN TIKLAYIN
Merhum Mahir İz Hoca dermiş ki: Kırkta bir, fukaranın senin malındaki hakkıdır, o biri verirsen geri kalan otuz dokuzu temizlemiş olursun, o biri vermediğin anda geri kaldı zannettiğin otuz dokuz da kirlenir. Peygamberimiz’in yeminle söylediği bir kaç husustan birisi zekâta tekabül ediyor: “Zekât malı eksiltmez!” Kaçımız bunun idrakindeyiz?
Giydiğimiz bembeyaz ihramın omuzlarımıza yüklediği emanet şuurunu daha ihramı çıkarmadan zayi edişimiz yine gafletten. Haccın bizi annemizden doğduğumuz gün gibi tertemiz edişini daha ülkemize dönüş uçağına binmeden kırıp döktüğümüz kalplerle, anlamsız bir dolu hatayla, günahla heba ediyoruz.
Ramazan-ı Şerif’in orta yerinde duruyoruz. Bir durup soruversek kendimize, alacağımız cevap ne olur acaba? Ben; “tuttuğu oruçtan geriye açlıktan başka bir şey kalmayanlardan mıyım”, yoksa “Ramazan’a erişip de kendisini affettiremeyene yazıklar olsun müjdesince arife gecesine geçmiş günahlarından arınmış olarak girebilecek saadetlilerden mi?” Dilimizi ve kulağımızı gıybetten, dedikodudan, yalandan, malayaniden ne kadar muhafaza edebiliyoruz imsakle iftar arasında? Gözümüzü harama nazardan sakınabiliyor muyuz? Ayağımızı gitmememiz gereken yerlere varmaktan alıkoyabiliyor muyuz? Kalbimizi kötü düşüncelerden uzak tutmayı ne kadar becerebiliyoruz oruçlu vakitlerde?
Bunları yapmamakla da bitmiyor ki canına yandığım. Dil ve kulak nehiy edilenden uzak duracak ama yetmez; emredilenle de meşgul olacak. Salavatla, zikirle, ilimle tatlanacak. Göz yasaklanana bakmayacak ama yetmez; emredildiği gibi gece gündüz Kur’ân-ı Kerim okuyarak ziynetlenecek. Ayak yasaklanan yerlere varmaktan imtina edecek ama yetmez; camilere, ilim meclislerine, zikir halkalarına varmakla izzet bulacak. Kalp kendisini ilgilendirmeyen lüzumsuz işlerle meşgul olmayacak ama orucun Rabbini her daim anmakla itminanı talim edecek. Fethi Abi merhum dermiş ki: “Dünya bizi haramından men etti, biz onun helalinden de geçtik.” Ramazan-ı şerif dediğiniz, zirvesini bu ifade ile bulan yüce ahlak ve zarif istiğnanın nazenin temrininden başka nedir ki? İmsakle iftar arasında yapmamamız gerekenlerin asgarisi belli ve ortada zaten. Peki bu bize iftardan sonra sövme, gıybet etme, dedikodu yapma, yalan söyleme, harama nazar etme, kalp kırma hakkını verir mi? Asla!
Bizim büyük yanılgımız! Ah bir anlasak, namaz seccadeyi serdiğimiz anda değil, selam verip seccadeden kalktığımız anda başlar. Bu idrak, böylelikle bizim iki namaz arasında geçen vakitlerimizi de kulluk şuuruna yükseltir. Namazın kendisini kötülüklerden alıkoyduklarından olmak da ancak böyle mümkündür; “Veyl olsun o namaz kılanlara ki...” ikazından muhafaza olmak da... Hac, ihramı giydiğimiz vakit değil; çıkardığımız anda başlar ve bizim zannettiğimiz emanetler bir yana dursun, bizatihi bizim bile kendimizin olmadığını ihtar ederek son nefese kadar sürecek bir emanet mayası tutturur kalplerimize. Evladım, eşim, malım, evim, param, aldığım nefes, karşılaştığım her insan, altında yaşadığım gök kubbe, üstüne bastığım toprak, gölgesinde oturduğum ağaç, öz canım ve son olarak kalbime emanet edilen iman nuru, dağların taşların yüklenemediği bir emanettir benim için, dedirtir insana. Zekât, kazandığımızın kırkta birini verirken değil; vereceğimizin kırkta otuz dokuzunu kazanırken fukaranın ahvalinden haberdar olmaya davet eder bizi. Böylelikle o zekâtı verirken bizim olandan ihtiyaç sahibine ihsan ediyormuşuz kibrinden, ihtiyaç sahiplerine ait olanın bizde duruşunun mahcubiyetine bürünür kalplerimiz. Bizim birilerine zekât ve fitre verebiliyor oluşumuz bizi ihsan sahibi ve cömert yapmaz; zekât ve fitre verebileceğimiz birilerinin var oluşu bize büyük bir ihsan ve nimet olur. Anlarız ki onlar bize değil; biz onlara muhtacız.
Oruç, hilalin görünüp ilk teravihin kılındığı akşam başlayan ibadetin değil; bayram sabahı başlayıp bir dahaki Ramazan’a kadar bitmeyecek kulluk zevkinin adıdır. İftardan beş dakika önce önünüzdeki masada duran bir bardak su, nasıl ki ezanı duyana kadar sizin ama sizin değilse, mübarek on bir aylar boyunca da benim zannettiğiniz hiç bir şey aslında sizin değildir. Kimselerin olmadığı yerde bile “O görüyor” farkındalığıyla helale el uzatıp bozamadığınız oruç, alır sizi öylesi bir ihsan kıvamına taşır ki, iki Ramazan arasında “o görüyor” idrakiyle harama yaklaşmaya cesaret ve cüret edemezsiniz.
İbadet; namaz, oruç, hac ve zekâttır fakat kulluk ibadetlerden ibaret değildir. Kulluk ibadetleri yapmakla biten değil, başlayan şeyin adıdır. Buyrulmuş ki: “Şaşarım yaptığı ibadete karşılık mükâfat bekleyenlerin haline, zira ibadet edebilenlerden olmak bizzat mükâfatın kendisidir.” Allah bir kişiyi ibadet edebilenlerden eylemişse onu kulluk makamına yükseltmeyi murad etmiştir. Allah katındaki değerini merak eden Allah’ın kendisini ne ile meşgul ettiğine bir bakıversin diye tevekkeli buyrulmamış. İki namaz arasındaki meşgalelerimiz, iki Ramazan arasında yaptığımız cümle işler, onun rızasını kazanma derdiyle yapılmaya başlandığı demde kulluğun eşiğine varırız. Kapı aralanır mı aralanmaz mı, ben bilmem. Var o eşiğe de varsın aralanmasın kapılar; nefsinin başköşeye buyur ettiklerinden olmaktansa onun kapı aralamayışını lütfettiklerinden olmak yeğdir.
Kırık dökük, eksik noksan ibadetlerimizden bir şey olmayacağını bilecek ve ibadete başlarken gönülden “estağfirullah” diyerek o ibadeti yapmaya layık olamayışımızın farkında oluşun mahcubiyetiyle yapacağız ibadetimizi. Her ibadetin ardından bir günahkârın gönülden tövbe edişine benzer bir yakarışla “estağfirullah” diyecek ve “Sen emrettiğin için yaptığım ve sana layık olarak yapamadığım bu ibadet için beni affet Ya Rabbi” diyeceğiz. Sen eksiği ve noksanıyla kabul buyur diye niyaz edip, El-Aman diyeceğiz; canı gönülden el aman Ya Rabbi!
İbadetimizden bir şey olmayacağını böylelikle bildikten sonra ibadetsiz de bizden hiç bir şey olmayacağını bilerek, samimi bir kalple kulluk derdine düşeceğiz. Niyaz-i Mısrî hazretlerinin Nutk-ı Şerif’inden hiç olmazsa bir tek beyti kalbimize serlevha eyleyecek ve bileceğiz ki, kulluk kul olanlarla hem-dem olmaktan; irfan dediğimiz şey ârifler eteğinden tutmaktan başka bir yolla ele geçmez!
“Savm u salat u hacc ile sanma biter zahid işin
İnsan-ı kâmil olmaya lazım olan irfan imiş”
0 notes
seslimeram · 5 years
Text
Çürüyen Ülke Meseli
Tumblr media
Demokrasi tahayyülünün bile isteye çürütüldüğü, sıradana verili olan hakların talanının iş bu sahada sürekli güncellendiği, hilenin hurdanın geçer akçe kılındığı bir menzilde yeni ülke laf olarak değil daimi bir yok eden olarak konumlandırılandır. Cerahat ve ardılı sıra pespayelik haller katara eklenirken seçim sathı mahallinden sonra ortaya çıkan şablon ol enkaz bunun ifşasıdır. Bir siyasi partinin, düzenin alternatifi olan bir yapıya karşı sunduğu hazımsız tavırlar, biteviye yıldırı hamleleri bu bahsi derinleştirir. Geleceği epey zamandır çalınmış bir ülkede bir şimdi de geriye kalmasın diye taarruz güncellene gelendir. Baştaki Amir’in tahakkümü bu sahadaki demokrasi istenci de çürütmeye terk ediyor. Kesin bilgi.
Vahametin yekunda kötülükle bir arada güncellemesi yapılan ülke seçim yahut da normal zamanlarda dahi normatifi çalmaktadır. Demokrasi meselinin hiçbir biçimde “işlevselliği” bırakılmazken oluşturulan her hamle ve eylem bir biçimde yeni ülke denilende de eskiyi devam ettirmektedir. Devlet hala devlettir. Yurttaşın haklarının sınırsızca sömürülmesi hiç kesintisiz tehdit / tahakküm istenciyle hala güncel bir meseledir. Yaralarıyla bir başına konulan yerdeki insanın yaşama istenci ancak bu devlet aklına direnerek söz konusu olur, olacaktır / olmaktadır.
Vahamete teslimiyetten kurtuluşun tek yöntemi budur. Yaşamak haddizatında bu katran karanlığın içerisinde bulunurken de direnmektir vesselam. Çürüten, tüketen, tükenen bir menzilde hayattan bahis açabilmek müştereklerimizi geri kazanabilmek adına başka bir yol yoktur, kayda düşelim. İçinden dışına, dışında ta içine doğru çökmüş, çürümüş ve enikonu çürütmüş bir devletli anlayışına karşı, yeni baştan bir sınıfmış gibi duyurulmaya devam denilen milli iradenin ayrıştırıcılığına karşın hayatın yeganeliğini, biricikliğin bu sınırlarda duyurabilmenin sözün kısası direnmekten gayrisinin bir ferahı var etmeyeceği çok açıktır.
Ayrımcılık, nefretin körüklenmesi, durağan değil süreğe hiddet ve içişleri bakanı ile tüm o kolluğun var ettiği yıkıcılıkla, saldırganlıkla ortaya çıkan ülke tablosu karşısında bir tek bu tahakküm düzenine sonuna kadar itiraz edebilmek elimizde bırakılandır. Vahametin o siyasetin temeli, nefretin toplum dizaynı, şiddetin yeni ülke için gerekli olarak görüldüğü, bildirildiği bir yerde çürümeye dur diyebilmektir can alıcı mesele. Demokrasi ediminin toptan, temelden çürütüldüğü, zayi edildiği bir yerde müştereklerimizin hali ve istikameti üzerine yapılacak her türlü ortaklaşma şu sahada ivedidir.
Cerahatin, adını doğrudan koyalım faşizmin kıyısında bir gelecek tahayyülünden bahis açabilmek ancak böylesi bir tavırla mümkün olacaktır. Kırım sahnesine hemen hemen her anlamda dönüştürülmesine ramak kalmış bir yerde hayatın bahsini edebilmek sözü birbiri ile buluşturarak mümkün olacaktır. Bu satırları okuyan birkaç elin parmağı kadar insanın, insanla ortak savunduğumuz şey hayatlarımıza düşürülen devletli gölgesini nihayetinde anlaşılır kılabilmektir. Yeni ülke bütün bu habis tahayyüllerin gözetiminde muktedirin ol elini hiç korkak alıştırmadan kurduğu tehdit mekanizmalarıyla bütünleşik / bir arada imal edilendir hala!
Tehdit, tahakküm ve yıldırı üçlüsüne rehin koyulmuş bir ülkenin istikamet / istikbal diye öne sürdüğü şeyler bir fasit döngüdür. Muktedirin oyun sahası kılınmış olan yönetim çaba ve istenci bir geleneği var etmektedir. Bir haftayı aşkın bir süredir itirazlar, yine yeni ve yeniden itirazlar, sürekli gerginlik siyasetinin ara bağlaçları ve demeç bombardımanlarını göz önüne getirdiğinizde ortaya çıkan meseldir, fasit döngü. Muktedirin fasit döngüye bir biçimde mahkum ederek bir menzili hemen hemen tüm biyopolitik taarruz ögeleriyle ve etmenleriyle kurgudan hakikate taşıdığı yaşamın yağmalanmasıdır.
Seçimlerden bunca zaman sonra ortaya çıkan özetin özeti, Recep Tayyip Erdoğan’a özel bir ülke tahayyülüdür. Muktedirin diline doladığı nefretle var ettiği, bir biçimde güncel kıldığı ülke bir şablon değildir, yaşatılandır. Süreğen kılınmış her hamleyle biteviye bir çürüme sabit olunur. Bir seçim güncesinden alınan görece hezimetten sonra daha da bariz kılınan bir tahayyüldür. İzmir, Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerden ibaret olmasa da Türkiye, oralarda alınmış olan mağlubiyetin düşüncesi bile muktedirin ağzını bozmasına kafi gelirken, seçimden yenilgi ile çıkılmasının ardından çıkagelen hali varın siz düşünün.
Bir ülke denilen sahadaki hak / hukuk / adalet bahisleri “yenilenmiş” olanda çürümeye terk olunandır. Cerahatin güncelliği, ortaya çıkanın artık bir ülke değil de başkalaşmış bir toprak parçası olduğunu gün yüzüne kavuşturmaktadır iş bu sahada. Muktedir nefretiyle toplumu kutuplara ayırarak, süreğen nefretten bir medet / derman bekleyerek hiç ama hiçbir biçimde müştereklerimiz meselinin ne olduğuna kulak vermeden ezip geçerek bir coğrafyayı dönüştürür. Seçim sürecinden anlatılan masalların foyasının dökülmesi de bu bahse dahildir.
Seçim sürecinin hemen ardından yaşatılan hak gaspları, çürümüş bir düzenin yağmacılığı ortaya enikonu çıkmasın diye işlenen hamleler ve seçimleri İstanbul’da yenileyelim bahsi gibi nice abuklukla irade beyanı toptan / topyekun tefe koyulandır. Bir ülkenin ( yahut da ondan artakalanın) çoraklaştırılmasına devam olunur. Biçimlendirilmiş olan sahnede bariz bir biçimde sıradanın hayatı yenilip yutulandır. Bu kadar afaki bir biçimde hayat hakkının çürütülmesi güncellenendir. Onca önemsenen seçim tahayyülü, oy verin, demokrasimiz kazansın cümlelerinin kadük birer tahayyül kılınması gerçekliğe yanılsama olmaksızın bir kez daha ulaştırılır.
Baş Amir’in tahakkümü bütün bir sahada var etmek istediği yeni ülke diskuru bir biçimde hayatı yağmalamayıp, ezip çürüterek var etmektir. Seçim geçmiş olsa da memleket lafzını barındıran bir sahada her yerden, her yönden normatifin yitirilmesi güncellene gelendir. Böylesi bir döngüde sıradanın hakkı / hukuku ayaklar altına alınıp çiğnene gelmektedir hala! Güncelliği sağlama alınan cerahatin sunduğu yegane şey o kapkaranlığın kendisidir.
Genel geçer değil atılan her hamlede, yeni ülkenin yıkıcılığı tescillenir. Hayatımız erkan-ı muktedirin iki dudağı arasında ezilip çiğnenmeye devam olunandır. Bir seçim geçmiş olsa da yeni denilen bu eski içinde, tüm o devlet gelenekleri yeniden bina olunur. Türkiye bir türlü halklarının gerçekliğini var edememiş, muktedirin elinde oyuncak kılınmış bir saha olur. Demokrasi istenci sandık süreçlerinin ardından ol var edilen gerçeklik kayması bir tahayyülün devamlılığıdır. Baş Amir’in düzeni, faşizmin her gün bir başka evresinde ilerleyen bir toplama vardırılır. Yeniden sormalıyız bu muydu hayaller kurdurulan ol yeni ülke. Cerahatin ortasında hayatın yeganeliğini, birbiriyle iletişim kurduğunda oluşturulan müşterek tahayyüllerimizin akıbetini sorguluyoruz. Bunlarla bu düzenle onlar geriye kalır mı?
Birbiri ardına ajanslara düşen her haberde bir kez daha müştereklerimizin her ne hallere koyulduğu kestirmeden bildirilir. Evrensel’den alıntılayalım: “Şırnak'ın Silopi ilçesinde, 5 Nisan'da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan HDP İlçe Eş Başkanı Fatma Gündüz "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla tutuklandı.
HDP İlçe Eş Başkanı Fatma Gündüz ile birlikte gözaltına alınanlardan Barış Annesi Emine Özek ve Cemile Alyanak, emniyetteki işlemlerinin ardından gece geç saatlerde savcılığa çıkarıldı.  Savcılık, Özek ve Alyanak'ı adli kontrol şartı ile serbest bırakırken, HDP'li Eş Başkan Gündüz'ü ise tutuklama istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk etti.  
Gündüz, hakimlikteki ifadesinin ardından "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla tutuklanarak, Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.”
Tumblr media
Colemerg’te yaşatılandır. On beş gün boyunca kentte yürüyüş / basın açıklamasının yasak kılındığı bildirilir. Dün demokrasi denilirken bugün onun yerle bir edilmesi güncel kılınır. “Kayyumla seçime giren Hakkari’de belediye seçimini HDP kazandı. HDP’nin eşbaşkan adayları Cihan Karaman ve Seher Kadiroğlu Ataş, yüzde 59.97 oyla Hakkari Eş Belediye Başkanları seçilir.”
Valiliğin açıklaması şöyledir: “31 Mart 2019 Tarihinde yapılan Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonuçlarının ilimizde açıklanmasıyla; alınan istihbari bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda yaşanması muhtemel toplumsal olayların önlenmesi, provokatif eylemlerin engellenmesi, farklı kesimler arasında çatışma çıkmasının engellenmesi amacıyla 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 11. maddesi kapsamında Hakkari İl ve İlçelerinde (Jandarma sorumluluk bölgeleri dahil) 04.04.2019 tarihi 00.00'dan itibaren 18.04.2019 23.59'a kadar 15 (on beş) gün süreyle meydan, cadde, sokak, yol ve park gibi umuma açık alanlarda yapılacak her türlü toplantı ve gösteri yürüyüşleri, oturma eylemleri, stant açma ve çadır kurma eylemleri yasaklanmıştır.”
Veysi Polat'ın T24'deki haberidir: “Diyarbakır’ın merkez Bağlar İlçesi’nde yüzde 25.4 oy alarak ikinci olan AKP’nin adayı Hüseyin Beyoğlu, HDP'nin adayı Zeyyat Ceylan'ın öğretmen iken KHK kapsamında ihraç edildiğini öne sürerek, mazbatanın kendisine verilmesini istedi.”
Konuya ilişkin T24’e konuşan HDP’li Zeyyat Ceylan, AKP’li Beyoğlu’nun başvuru dilekçesinin, “hukuki, insani ve ahlaki olmadığı”nı ifade etti. Ceylan, şunları söyledi:
“Kamu kurumlarında görev yapamazlar dedikleri gerekçe devlet memurluğunda geçerlidir. KHK’larda seçme ve seçilme hakkı ile ilgili herhangi bir engel söz konusu değildir. Emsal olarak şu an Meclis’te 7 vekil bulunuyor. YSK daha önceki bir kararında 24 Haziran seçimlerine atıfta bulunarak şöyle diyor; Parlamento seçimlerinde kişiye uygulanan hukuk ile 31 Mart seçimlerinde ki��iye uygulanan hukuk aynıdır. Bu cümle hakkımızı savunan bir cümledir.
Biz adaylık süreci öncesi YSK’ya tüm belgelerimizi sunduk. İnceleme yapıldı ve adaylığıma yönelik herhangi bir müdahalede bulunulmadı. Bu süreç 3 Mart’ta tamamlandı ve seçilme ehliyetine sahip olduğumuz tescillendi. AKP adayının emsal gösterdiği muhtar ile bizim hukukumuz aynı değildir. Muhtarların aday olma süreçleri farklı bizimkisi farklıdır. Onlar YSK’nın araştırma süreçlerine dahil olmadan seçime giriyorlar. Biz ise YSK’nın araştırma sürecinden sonra seçime katılmaya hak kazanabiliyoruz. Daha önce Batman ve Kulp’ta aday gösterilen arkadaşlarımız YSK’dan veto yiyince yerlerine başka isimler aday gösterilmişti. YSK’nın zamanında bize müdahale etmemesinin gerekçesi hukuksal bir sorunun olmamasından kaynaklıdır. AKP adayının itiraz dilekçesi hem hukuki, hem insani, hem de ahlaki açısından kabul edilemez. YSK’nın bu dilekçeyi kabul etmemesi gerekirdi.”  
Bakur Kürdistan’ında var edilmiş olan cerahat, ol muktedirin foyasını da birer ikişer açığa düşürür. Haftalardır ekranlarda maniple edilmiş bir terörist bunlar bahsinin, seçilseler de yerlerine kayyım atarız çıkışlarının, daha seçim ardından nefes almadan, aldırmadan bütün o hezimeti HDP’ye yükleme çabasının tezahürü bir kez daha başladığımız noktaya geri döndürür hepimizi, tüm ülkeyi! Muktedir olanca gücüyle “düz ovada” siyaset yapan, sözünü buradan kuran Kürd başta olmak üzere Türkiye halklarına gözdağını kesintisiz kılar. Onca atılan tutulan nutka rağmen, barış süreci ezilip geçildiği gibi, yöneticileri özgür iradeyle seçmenin de yolu / yönü kısıtlandırılır. Şırnex’te göstere göstere yığma seçmenle kazanılan zaferin, diğer kentlerde işlememiş olmasının intikamı, bir eski devlet geleneği olan zulüm ile yeniden biçimlendirilir. Kürd’ün suçu nedir, sahiden!
Bakur Kürdistan’ında çalınan oylar, yağmalanmış seçimler, hak talanları, gasp etme halleri güncellenirken, seçilmiş / atanmış insanlar hedef kılınırken, İstanbul’da da rantın olanca yağmanın farkındalılığı sağlanmasın diye bir gayret seçim sonrası yeni taarruzlar, tacizler, sayım bitmen türlü şark oyunları yinelenir. Demarkaj’dan iliştirelim: “Artı Gerçek muhabiri gazeteci Rıfat Doğan Büyükçrkmece ile ilgili flaş bir iddia ortaya attı. CHP Sözcüsü Bülent Tezcan’da bu iddiaları Halk tv’de gündeme getirdi. Gazeteci Doğan, CHP’li kaynaklardan edindiği bilgileri Twitter’dan paylaştı. Rıfat Doğan, “CHP’li yetkililerin verdiği bilgiye göre polis Büyükçekmece’de kapı kapı dolaşıp insanların fotoğraflarını çekiyor. O evde oturup oturmadığını araştırıyor. Polis seçimden önce yapması gerekeni şimdi yapıyor çünkü AKP bu ilçede seçimin iptali için başvurdu. Ona gerekçe aranıyor” dedi.
Halk TV yayınına katılan Bülent Tezcan şunları söyledi: “YSK, temsilciler usulsüzlük varsa tutanak tutar. Eğer mantıklı ise torbalar açılır. Bu seçimde de bazı yerlerde verdiği kararlar doğru. Delilsiz sayamam dediği yerler var. İstanbul için ayrı bir uygulama yapıyor. Yargı eliyle bir tuzağın parçası olunuyor. Sayıyorlar, sayıyorlar tamamlayamıyorlar. Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı devrede. Seçim Kurulu’ndaki seçmen listelerini topluyorlar, evlere giriyorlar.”
BBC Türkçe Servisinden aktaralım: AKP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul'da yeniden oy sayımı talebinin 'şaibe' nedeniyle yapıldığını da söyleyerek, iddialarına dayanak olduğunu savunduğu bazı verileri açıkladı: “İlçelerdeki geçersiz oyların sayısı 274 bin 859 iken, büyükşehir belediyesine ilişkin 315 bin 593. İlçe ve büyükşehir arasındaki fark 40 bin 734. Bu rakamlarla sadece bir gariplik olduğunu hissediyor insan demek için bu örneği verdim.”
Kesinleşmeyen sonuçlara göre İstanbul Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da "oylar yeniden sayılsın" açıklaması ile ilgili YSK'ya seslenerek, "Tarihi sorumluluğunuzu göz önüne alın, doğru bir karar verme noktasında 82 milyonu rahatlatacak bir karar beklliyoruz" dedi. İmamoğlu ellerindeki rakamları da açıkladı ve "Geçersiz oyların yüzde 78 sayıldı. Buna göre 4 milyon 171 bin 393, rakibimiz 4 milyon 4 milyon 155 bin 013. Aradaki fark 16 bin 380" dedi.
Ekrem İmamoğlu, "Günde sayılan oy sayısı 37 bin 714" diyerek, bütün oyların sayılması halinde, süreçin "238 gün süreceğini" açıkladı İmamoğlu, memur sayısının 10 katına çıkarılması halinde bile sürenin 50 gün civarında olacağını açıkladı.Ekrem İmamoğlu, AKP İstanbul İl Teşkilatı'nı kast ederek "bu kişilerin bedel odeyeceğini biliyorum ama bu memlekete bedel ödetmesinler" dedi. İmamoğlu, YSK'ya da seslenerek bu tarihi kararı alırken, "Tarihi sorumluluğunuzu göz önüne alın, doğru bir karar verme noktasında 82 milyonu rahatlatacak bir karar bekliyoruz" dedi.
Dümdüz yeniden ve yeniden var edilmek istenen bir fasit döngü içerisinde ülkenin karar verme odağındaki / kararını vermiş insanların karşısında siz doğrusunu bilmiyorsunuz diye çıkagelen bir muktedir var edilir. Seçimler, sonuçlar gasp edilmeye devam edilirken yaratılan karanlıkta yeni yıkımlar şekillendirilmektedir. Aralıksız bir haftadır ne sayımı, neyin geçerliliği, nasıl bir hile / neden yalanlara bunca dört elle tutunma çabası var edilir buna bir yanıt yoktur. Yanıtsız koyulan sorular güncellenirken, cerahat hemen her yeri kapsarken, mazbata çalınmışken, yağma düzeni devam etsin diye oy sayımlarından sonra ne yapılacaktır, sahiden meraklardayız.
Sendika.org’tan aktaralım: “8 Nisan 18.15 itibariyle sayımlarda son durum:
İstanbul geneli toplam geçersiz oy: 318.222  Sayımı biten geçersiz oy oranı: %93
Ekrem İmamoğlu: 4.170.898 // Binali Yıldırım: 4.155.633 // Fark: 15.265 olur.
Baş Amir Rusya’ya gitmeden önce yeniden diline hakim olmadan, Şırnex’i, Muş’u, Colemerg’i, Qers’i, Qileban’ı, Meleti’yi, Giresun’u, Uşak’ı görmeden / duymadan / duysa da kaile bile almadan, umarsızca sözlerini sarf eder. Cerahat artık devletli politikası kılındığı zamandan bu yana bir başka muhalefet partisi zatı tarafından Kenan Evren ile karşılaştırılmasının nasıl da boşa olmadığını kendiliğinde var eder. Biz dahasını yazarsak “yeni ülke” dahilinde o da suçtur çünkü!
BBC Türkçe’den alıntılayalım: “Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan bugün (8 Nisan) Rusya’ya gitmeden önce Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan yerel seçime dair “Bazı yerlerde usulsüzlük olduğu söyleniyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz” sorusuna "Usulsüzlükler bazı yerlerde değil, neredeyse bütünü usulsüz. O yüzden böyle bir yola başvuruluyor. Bunun seçim süreci bitti, şimdi yargı sürecidir. Yargı sürecinde bu işin patronajı YSK’da” diye yanıt verdi.
Bazı örgütlü suçların işlendiğini gördüklerini belirten Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
“Biz bu belgelerle, bilgilerle, hatta TV tespitleri, kamera tespitleriyle nerede, nasıl, ne gibi yolsuzluklar yapılmış, bunları göstermek suretiyle bu adımı atacağız. Ortada 330 bin civarında geçersiz oy var. Sayımı yapılamazsa yapılacak başka şeyler var. Türkiye’de Yalova’da, Ağrı’da benzer olaylar yaşandı önceki seçimlerde.
“Bu kadar az bir farkla seçimin kazanılması halkı rahatlatmaz. 13-14 bin oy farkla seçimi kazandım havasına kimsenin hakkı yoktur. Gönüllerin huzur bulabilmesi için yasal olarak itiraz edilmesi gereken merciler bellidir. Bunlar bittikten sonra çıkan neticeye de başımız gözümüz üstüne deriz. Savcılıklara başvurular var, o boyutu ayrı. YSK’ya gidişimiz sandıktaki örgütlü müdahaleye yöneliktir.”
Neredeyse her şekilde memleketin başındaki isim olduğundan dem vuran Baş Amir’in hiç ama hiçbir biçimde ortaya çıkartmayacağı, bire üç abartarak kurduğu cümlelerle Türkiye denilen sahadaki demokrasi istenci enikonu sakatlanmaktadır. Aba altından sallanan sopa metaforunu artık kameralar hazır kendisine dönmüşken var eden bir muktedir karşımızda yer almaktadır. Her cümlesi bir kez daha memleketin sıradan yurttaşı için bedel haline enikonu dönüştüğü yerde, seçim bütün foyaları meydana çıkartmaktadır. İyi de bedeller hep sıradana denk gelirken bir kez olsun hazret de sırasını savmadan “hatalarının” hesabını verebilecek midir?
Yalanların, riyanın, hissiyat mefhumunun, öyle sandım bahislerinin, elimizde deliller var öyle böyle değil gibi nicesinin, bir görünüp bir kaybolan gizli kabine üyesi gibi davranan mafyözlerin arasında hakikati bilmek için “sormak” elzemdir. Ahmet Şık’ın meramıdır anlatmaya çalıştığımız bir kez daha buraya iliştirelim: “Yerel seçim sonuçları ve ardından yaşananlar, siyasi parti kılığına girmiş bir mafya olan AKP’nin bir seçimle iktidarı verip vermeyeceğinin provasıdır.” Böylesi bir yerde demokrasi, eşitlik, adil ve hakkaniyetli bir yaşama eylemine, sözün hürriyetine daha çok var mıdır? Sahiden soruyor musunuz, yol nereye?
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2019
Görseller – Liberté, Egalité, Fraternité // Sad Reality Red – Kurar – Official Site
0 notes
piyarent · 4 years
Text
CAM VE TAŞ
Şu an hissetmiyorum. Tam anlamlı bir zaman gibi karşıma çıkıp, otoriter bir orta doğu lideri gibi sıyrılan kemikleri depolamak koleksiyona girmemeli. Ruh arınmadan önce kendi toprağının gök dilimine bakarak yaldızlanmış kuru yosunları görüyor bence. Şehirler olsun mesela, onları koruyan muhafızlar.. İnanmak ne büyülü bir eylem değil mi? Yukarıdan inen bir mesaj gibi yarın gidilecek bir tiyatro ya da sıkışık vakitler ?? Aynı üstünde sevişilmiş ve hiç değiştirilmemiş kirli çarşaflar misali. Komidin de iki gram eksilmiş gurur, yastığın ucunda ruj lekesi, tavana doğru bakarken yakılmış sigara. Bir dedektif edasıyla odayı incelerken yaklaşık on dakika önce darmadağın olmuştuk. Sözcükler kısalıp şehvetler uzamıştı köprücük kemiklerine. İlk gözyaşını akıttın sanki kendi bedeninden habersizmiş gibi ya da bana öyle geldi. Eylem aynı zamanda söylemde gerektirir. Zaman ihtiyaca göre değil seçime göre aydınlatır giz de olanı gaz lambasının odağında, sırtına ilişmiş tırnak izlerinden korkmuş ve ürkek sesinle, alay ediyordun. Taş bu cam kadar keskin değildi elbet, kaygan ve hızlı bir isteksizlikti sanki bu. İncelen seslerin yerini özenle hırlamalar ve bulanık bir bakış almıştı. Kimse kimsenin kim olduğunu umursamadan ardı ardına yükselen karmaşaya tam otomatik bir tüfekle cevap veriyordu yaşlı ormanda. Dilemma tutkunluk yapıp sıyrılmıştı kefeninden, tetikte ve eli hazır. Kadim bir görü gibi sustun birden bire. Yoksulluk sardı şehirlerin girişlerini insanların boğazı okyanusun abisi kadar derin ve tuzluydu. Kan bürüdü hayvanın gözünü .. İçten içe kırkayak ve kemirgenler yürürlüğüne girdi. Av istiyordu kendini kendine kanıtlamak. Oysa savaş yok sessizlik hakimdi tepe üstünlük yok körebe oynuyordu çakallar muzip kirpilerde napalm gibi parlıyordu toprağın eşiğinde.Bir kaç adım sonra sustular, göz göze geldiler. İnce beline çarşafını alıp süzüldü bir hayalet gibi bir isim vermek geldi içimden ona Sonra vazgeçtim ama adını bulmuştum artık. “Helen” lakin ben ne Aşil ne de Paris ’tim. Ben bendim, kendim ve şahsım idi. Mitler yenilecek ve yenisini yazacaktım belli başlı şehirlerde. Kalçasına dokunurken sızlıyordu anladığım şey ise onun gölün yansımasından kendini görüşü olmuştu. Duraksadım elimi göğsüne uzatıp dudaklarına fısıldadım. “Cumhuriyet ikliminde ilk yasakları biz çiğnedik.” Suçluyduk artık kaçacak yerimiz yoktu. Unutma yaşayacaksak eğer bunu kimsenin bilmediği bizim olan bir dilde yapmalıydık. Değirmenlerde, Olimpos dağında, mezarlıkta, günün ilk saatlerinde.. Klişeleşmiş bir önsezim olacak bu ise Merkür güzeldir. Kış ayları yaşama dair tınılar taşır. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Bakışlarındaki o umursamaz tavır sadece pera nova’nın dürtüsel kimliği. Sen kendini zincirlere bırakırsan denizciler çözer, zindanlara atarsan gardiyanlar ıslık çalar. Bana bırakırsan kendini, sevgiyi baştan yaratırız. Tanrı şahit olduğu tüm tanımları geri çeker ve biz sıradanlığın mucizesini ölümsüzlerin diyarından buraya getirmiş oluruz. Demem o ki tenin camdan ve ben taş değilim.
- Piyarent
youtube
3 notes · View notes
kayserihaber · 5 years
Text
Yahyalı’da Asfaltlama Çalışmaları
Yahyalı Belediyesi, ilçede yapılan doğalgaz çalışmalarının tamamlanmasının ardından başlatılan asfaltlama çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.
İlçe merkezinde birçok caddede asfaltlama ve kilitli parke taşı çalışması gerçekleştiren Yahyalı Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü, son olarak 75.yıl Mahallesinde bulunan TOKİ konutlarında asfaltlama çalışmalarına başladı.
Ana yollar ve ara sokakların asfaltlanacağı çalışmaları yerinde inceleyen Yahyalı Belediye Başkanı Esat Öztürk, kış ayları gelmeden asfaltlama çalışmalarını bitirmek için yoğun gayret sarf ettiklerini belirtti.
Yapılan çalışma ilgili konuşan Başkan Esat Öztürk; “ Sevdamız Yahyalı’nın güzel insanlarına güzel hizmetlerimiz, hız kesmeden devam ediyor. Bugünde 75. Yıl Mahallesi TOKİ evlerindeyiz. Burada 1500 ton sıcak asfaltın serimini yapacağız. TOKİ’de yaşayan insanlarımıza da bu çalışmalar hayırlı olsun, helal olsun. Burası yaklaşık 1200 vatandaşımızın oturduğu bir mahallemiz. Mahallemizde kanalizasyon, su, elektrik ve doğalgaz çalışmalarımız tamamlandı. Bu mahallemizde 1. Dönemimizde de ve yaklaşık 7 ay süre geçen 2. Dönemimizde de güzel hizmetlerde bulunduk. Belediye Başkanı olarak görevimiz insanlara hizmet etmek, insanları mutlu etmektir. Dolasıyla bu ilçeden göç vermeden, güzel hizmetlerle insanları burada tutmak maharet. İnsanları doğduğu yerde doyurmak önemli diye düşünüyorum. Belediyecilik anlamında güzel hizmetler olursa, istihdamla ilgili güzel hizmetler olursa göç vermeyeceğiz. Turizm ilçesi Yahyalı’da insanlarımızı tutmanın gayreti ile gece gündüz demeden çalışıyoruz. Ben “Allah emeğimizi zayi etmesin” diye dua ediyorum. İnsanlarımızdan da dua bekliyorum” dedi.
Konuşmasında asfaltlama çalışmalarında kendilerine destek veren belediye başkanlarına da teşekkür eden Başkan Öztürk; “ Mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan personelime teşekkür ediyorum. Finisher ve silindir konusunda bize destek veren Talas Belediye Başkanı Mustafa Yalçın’a teşekkür ediyorum. Asfalt konusunda bize destek veren Yeşilhisar, Develi Belediye Başkanlarımıza ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Memduh Büyükkılıç’a teşekkür ediyorum. Birlikten kuvvet doğar anlayışıyla Büyükşehir, Talas, Yeşilhisar ve Develi Belediyelerimiz ile birlikte bu güzelliğe imza attık” ifadelerini kullandı.
75. Yıl Mahallesi Muhtarı Halil Şimşek’te yapılan çalışmalardan dolayı Başkan Esat Öztürk’e teşekkür etti.
The post Yahyalı’da Asfaltlama Çalışmaları appeared first on Kayseri Vizyon Kent Haber Gazetesi.
from WordPress https://kayserikenthaber.com/yahyalida-asfaltlama-calismalari/
0 notes
diwantercume · 5 years
Text
@DiwanTercume Son Güncelleme 15 Eylül 2019 11:19 Orijinal: www.diwanairfan.tumblr.com www.diwanlatin.tumblr.com www.diwanarabi.tumblr.com Tercüme: www.DiwanTercume.tumblr.com 1 3-7 9 13 15 18 19 21 26 28 33 35 36 42 45 46 53 64 69 72-75 80 1d16-bihamdillah #1d1 Bihamdillah ve minnet hayy sübhan lütfundansın Şu an aşık hayy... zikriyle geylani erkanısın #1d2 Ahmed ve haydar lütfundan Hazreti zehranın hüseyini Şahım şahı buhara Destegirim gavsı geylani #1d3 Ne yüksek himmet bir gavs idi ecdad bahrine yetiştirdi Zor zarif bir usul bana verdi şahı irfan beraber idi #1d4 Bazillahtan işaret geldi ve zor kavi bir emir gördüm Bu tekbir ve yol ile osmani dergah önüne gittim #1d5 Durmuştum dergah önünde edib ve sadık ve salim Gördüm ve bir arslan geldi osmanın hüsameddini #1d6 Himmetle kendi şah süvar ve sürat bir hamle getirdi Beni pençesine pençeledi hak dergahı önünde bıraktı #1d7 Geliyordu ve kırk kanat şahin Ve kadrinin mazbatasını mührledi Yarlar ve mahbublar içinde Rahmani dergah önünde #1d8 Sen pervaz et kadrinin eyasını yarlar ve mahbublar içinde Himmetle kendi şah süvar al-i osman alisi #1d9 Seyran ve pervazlar ediyorum Şirin nazlar bostanında Şahin ve bazi gibiydi Geylaninin her iki zülfü ile #1d10 Bazi ile beraber pervaz ettik Makam ve burç hepsini tanıdık Ya hularla avaz ettik Geylani cadari ali #1d11 Ali şahlar cadarıdır Ali adnan vekilidir Biz can ve gönül süreyyayızdır Bizi divana dahil et #1d12 Eğer cudsuz ve bacudim Eğer makbul ve merdudim Eshabı mahmud köpeğiyim Gavsı geylani gülamı #1d13 Bi hürmet seyyidi server Bi lütf ve merhamet bin ger Fela teqher fela tenher Sen hem sübhan mahbubusun #1d14 İlahi hifzi ferman zümrei islam ben fıtrat Ömer ve haydar fadlı ile nakşi ile ve geylani ile #1d15 Mirac gecesi tufeyli oldum Ve zeyniyim nakşideyim Gelmedi hazreti ahmedin yanına Ayak geylani omuzu yanına #1d16 Ne pak düşmenest ben kadri ali yol arkadaşın ve yükün Allahın yardımı ile hayber kapısını kolaylıkla eliyle tuttu. * 3d20-yer ve sama nuru #3d1 Sen rahman arşının nurusun Cin ve insan resulüsün Ruh ve kalbler şeffafısın Meded ya şahı adnani #3d2 Sen fatih ve nasır bir nur Sen nasih ve nadir bir bedir Hak ismiyle oldu nakşı Resullerin murassa tacı #3d3 Murassa tacı çok nurdur Mücellel nur bir bahirdir Habibullah resulullah Himaye et sen imani #3d4 Himaye et eya canım Garki bahri isyanım Gece ve gündüz inleme ileyim Meded ya şahı adnani #3d5 Himaye lazımdır zavallılara Her vakit ve her defa Sen et derman yaralılara Meded ya şahı adnani #3d6 Zavallılar için sensin derman Sualkarlara benim miskin Fakir hallilere rahm eyle sen Ela ya şahı adnani #3d7 Çok günah bir esirim ben Çok hata bir sefilim ben Sen sultansın sen burhansın Meded ya şahı adnani #3d8 Çok hatakar bir sefilim Çok hastalıklı bir zelilim Kimsesiz ve işsiz bir garibim Meded ya şahı adnani #3d9 İmdad ya şahı nurani Sensin imanda hami Rahm eyle li bu cani Meded ya şahı adnani #3d10 Ne gafletti gönlükara etti Ne kasvetti vahş gibi etti Ne zulmetti yüzükara etti Eman ya şahı adnani #3d11 Ne vahşi kurtlar gibi oldu Ahlakım dikenler gibi oldu Gözlerim ağlamalar yüzünden kör oldu Eman ya şahı adnani #3d12 Nefisten dolayı ettim sızlama Ciğerden ettim bağırma Gel bu kuduranın imdadına İmdad ya şahı adnani #3d13 Ne kuduran oldu bende peyda Canavar oldu etti şeyda Etti evham din berda İmdad ya şahı adnani #3d14 Etti evham bu hanede Sükun ve sabır kalmadı canda Habibullah sen dermansın İmdad ya şahı adnani #3d15 Sen derman et menı bedhuş Sen salim et kalbi mahşuş Günahlar yüzünden benim medhuş İmdad ya şahı adnani #3d16 İmdadım resuller şahıdır Medarım ismi rahmandır Teskin oluyordu oldu candadır İmdad ya şahı adnani #3d17 İmdad ya şahı kandil nur Sensin bedri şebi deycur Sensin ışığı her kör Meded ya şahı adnani #3d18 Arşta ne kandildi isa Onunla beyaz oldu yedi musa Sensin icaz ji bo isa Meded ya şahı adnani #3d19 Sen süleyman tacısın Sen yer ve sema nurusun Sen kalblerin mahbubusun Meded ya şahı adnani #3d20 Yeter kadri sen uryansın Sen çok ayıb ve divandasın Sen mizan mahzunusun Meded ya şahı adnani. * 4d22-mutlak nurun mazharı #4d1 Şahım hüsam büyük bir bedir Çürümüş kemiği ihya eder Şafak önünde hoş parlıyorum Sen sübhan mestisin ali #4d2 Sen hak sohbetin mestisin Mutlak nurun mazharısın Şerif kase için şafaksın Adnan vekilisin ali #4d3 Her sensin vekili sadık Her sensin gevheri faik Kat'i sensin asıfı natık Şeksiz süleymansın ali #4d4 Şahım bize süleymansın Lazım sen bize lokmansın Bize kalblerin merhemisin Bugün mesihsin ali #4d5 İsa ve yahyamızsın Zülkifl ve musamızsın Aceb sen sultanımızsın Kenan yusufusun ali #4d6 Kadrinin sultanı her sensin Şafak bedrin yıldızı sensin İskender camı her sensin Gavsı geylani ali #4d7 Gavsımız çok nur ve sırdır Yüz rüstemlerden daha heybetlidir Kalbimizi etti cam ve incidir Şahı buharasın ali #4d8 Kalbimizi etti camı rahim Işın gidiyordu arşı azim Vasıflar ne diyeyim daha görmedim İmamı rabbani ali #4d9 Beraber medh ve evsafların senin şah Her kaçtane söylüyeyim daha vardır Çun fikr ve efkarım kalmadı Her dem sen şahansın ali #4d10 Boyunun vasıfyım ben Dergahının gözlemcisiyim ben Ruhunun perverdesiyim ben Hazreti mevlanasın ali #4d11 Mübarek ruh meşaldir Siyah kalb için seykeldir Can eltafı için cevherdir Sen şahı osmansın ali #4d12 Sen bir cevher çok nur şeffaf Zülflerin kırmızıdır çok hunav Kadriyi ettin bülbül dinav Halifeler tacısın ali #4d13 Zümerred tacı senindir Mümerred camı senindir Züberced tası senindir Sen baha tazesisin ali #4d14 Tacın nadir bir nurdur Zemrud ve yakut ve incidir Yüz gezegenden daha parıltıdır Devranın sultanısın ali #4d15 Çok şevket bir sultansın Kalb ve gönüllere nimetsin Ehli inad için nikmetsin Kalblerin keşşafısın ali #4d16 Keşfin her can ve gönüldür Habibin nuru mukabildir Ben gördüm burçlarda sünbüldür Nur ve nişaneyi şah ali #4d17 Ben gördüm sünbülsün burçlarda Remz ve işaret verdi gönüle Kadri gördü ki seyr eyledi onda Parlıyan bedirsin ali #4d18 Bir seyr ettik bedrindir Aks veriyordu canımızdır Kalbimizi etti ayinedir Kalblerin sevgilisisin ali #4d19 Sen çok nazik bir mahbubsun Kalblerin nuru için şeksizsin Tüm can ve cesed aynasın Sen güzeller güzelisin ali #4d20 Güzelliğin oldu gül bildim Şevkin oldu inci bildim Ben sevgili ve gönül bildim Lütf ve atayı şah ali #4d21 Lütfun şamil bir lütuftür Daim baladan nazildir Halis gönüllere hasıldır Sen allah bahrisin ali #4d22 Sen yeşil nur bahrisin Şedid sussuzluğa kevsersin Vallahi sen her dem dilbersin Metihlere layıksın ali. * 5d6-kalbim için nazar ihsan #5d1 Fakirim sensiz ey canım Meded ya gavsı geylani Zamirim yanıma sultanım Meded ya gavsı geylani #5d2 Aşkında kavi sermest Zavallı gönül heru peymest Bu sevda candadır best Meded ya gavsı geylani #5d3 Sen muhyidini din ve can Bütün derdin tabibi oldun Kalbim için nazar ihsan Meded ya gavsı geylani #5d4 Gönlüm muhabbetine bağlı Şeksiz eya rana İmdadımsın her sensin her zaman Meded ya gavsı geylani #5d5 Günahkarım gerçi ben vabil Vardır hadsiz ağır ser mil Huda rahmdir şahı adil Meded ya gavsı geylani #5d6 Canın enisi bağdattadır Ben Kadriye bu ne sevdadır Hazin haki ayak altıdır Meded ya gavsı geylani. * 6d11-ruhun ruhu #6d1 Gönlümün camı cevherdir Misk ve anber kokusundandır Allah ve peygamber lütfundandır Şahım esmer bir şahtır #6d2 Şahımız çok nur ve sırdır Heybet rüstemden daha çoktur Yusuf sıfat mahmur ve mest Şahı sürur hizmet etti #6d3 Şahım için hizmet edeyim Kalbleri onun ile mesrur edeyim Benleri zülflerden uzak edeyim Hazinin canını ihya etti #6d4 Ölü kalbi onun ile hayy edeyim Yedi semayı tay edeyim Arşı azimden onu cezb edeyim Bizim için nur hazırdır #6d5 Şah ali nurunun cemali Siyah kalbi meşal etti Gönül şişedir nur geliyor gurri O canımı yağma etti #6d6 Şahı aziz yağma etti beni Lafzı leziz talan etti beni Nebiz kasesinden balan etti beni Beyhoş etti ihya etti #6d7 İhya etti şahı kerim O enveri gis ve harir Müselsel zülf oldu abir Gonca sıfat bülbül üzeredir #6d8 Bülbül benim beyhuş benim Camın sermesti her benim Gözlerinin mecruhu benim İsa sıfat derman etti #6d9 İsa sensin lokman sensin Ruhun ruhu/revan gevher sensin Fağfur ve İskender sensin Kalblerden duhan kaldırandır #6d10 Duhan benden götürdü şah hüsam O dilberi her sabah ve şam Cam cam veriyordu bana mudam Zemrud ve renk yeşil etti #6d11 Zemrud ve yakut renktir dem Kudsi alemdendir dem Pak ve münakkaş camdır dem Kadriyi gönülden ihya edendir. * 7d12-elest meyinden mestim #7d1 Evvel baktım yare Bir şevk düştü gönlüme Bir ok döktü gözlere Daha sert yetiştirdi gönlüme #7d2 Bir alev kalbimizden kaldırdı Beden üstünde dağıttı Yine? zeyt fitili Diyordum ay içindedir #7d3 Diyordum ay ve nurdur Veya turdaki ağaçtır Musa teşbihi daim Can ve gönlüm huzurdadır #7d4 Biz can ve gönlü şeffafız Tüm gezegen içindeler Alinin berki şafak verdi Kalbimi etti celadır #7d5 Kalbimi etti münevver Varid ismi ekberden Gökkuşağı oldu mihrab Şevki veriyordu lualdır #7d6 İncinin incisi geliyorlardı Ziynetim için geldiler Gelinler gibi süslediler Dediler sen zeynisin kalk #7d7 Kalkmışım gitmişim sohbet Oturdum üzerinde taht Bugün benim peribaht Güzelliğim pahasızdır #7d8 Güzelliğim olmuş nafi Bedrim olmuş tali Her ne etse bayi Lazım o etti hasardır #7d9 Zayi etmeyin sen bizi can Ey naziki yeni civan Kevkebi burç ve dürcan Kadriyi can fedadır #7d10 Kadri ne naz ve aldir Alinin ruhu yanındadır Misk ve lale kokusundandır Şuh ve güzel ve bendir #7d11 Şuh ve güzel ve mestim Elest meyinden mestim Alinin zülflerini istiyordum Şahım veriyordu kadeh #7d12 Bir kadeh ji meyi sor Eli esmer beden nur Kadri içti oldu mahmur O yüzden ağır pahalıdır. * 9d10-dokuz tarikten sancaktarım #9d1 Gönül ile tur gibiyim ki her ben Berki kırmızı şafak sıfatım ki her ben #9d2 Gizli olan hazinenin sırrından haberdarım Soyu yüksek ve meşhurum ki her ben #9d3 Hüseyniyim ve zeyniyim sedef pak Ki ceddim mustafa oldu ki her ben #9d4 Herkesin irşadına laik benim İnkar etmeyin hakikat peyrevim ben #9d5 Hakikat uyanım şüphesiz konuşayım Baştanbaşa saykalım hem şüphesizim ben #9d6 Baştanbaşa yeşil aynayım hakikat Hüsameddin onda yazılıdır ki her ben #9d7 Hakikat her dilberin aynasıyım ben Sancaktarım yüksek şanım ki her ben #9d8 Müyesser dokuz tariklerden sancaktarım Söyle bugün burçlarda çok kanadım ben #9d9 İki yirmi kanad oldu canımda kuş gibi Şahin ve anka gibi zor gezenim ben #9d10 Medh ediyorum kadri için ayıb etmeyin Şahımdan ne serbestim ki her ben. * 13d15- ilmi yakin vacidi #13d1 Yekta ve hür bir dilber Hazinin kalbinden pası götürdü Diqir gözlerin bakışları Siyah kalbi inci misli etti #13d2 Kalbimizi etti dürrü yetim Sübhan senden şahı kadim Zail ettin ji kalbi sakim Hikd ve hased riya ve kibir #13d3 Her lazımdır hikd ve hasedi Siz daima zail edin Saimin orucu ile olmaz İlla enfas ve zikir ile #13d4 Siz daima zikredin Feyzi şahım(dan) isteyin Ki siz ehbabımız olun İzhar olur nurlar ve sır #13d5 Lazım siz ehbabımızsınız Şeksiz siz evladımızsınız Gülerek ve keyif ile zikredin Hatar kalbten halis edin #13d6 Leim kalbten halis edin Ümidimiz her şahı rahim Bugün biziz dürrü yetim Kalb ve gönüllere her yararlı #13d7 Kalb ve gönlüm geniştir Ta her semadan yedidir Yüz kevserler ondan akandır Her ne içen enami götürdü #13d8 Siz her için ey nazenin Bugün benim şeyhi hazin Ben vacidi ilmi yakin Kalbimin kilidini şah açtı #13d9 Acib ve heybet bir şahtır Kadriyi gönülden götürdü sohbete Koydu gönle yüz hikmettir Arş ve sema onla tay etti #13d10 Tay etti sema ta arşı nur Üç yüz bin hur ve köşk Mesken bana oldu uzak bi uzak Üstad bana izhar etti #13d11 Ey dilber ve üstadım Ey rehber ve lokmanım Mahbub ve hem kerrarım İlmi ledün talimini yaptı #13d12 Ulyevi ledün ilmini Suflevi gayblerin keşfini Perde ve zor kavi hicabları Yardı ve bana bildirdi #13d13 Arayı kaldırdı oldu nikab Ansızın gördüm ve afitab Alnı bıraktım fi turab Kalbimden bir secde ettim #13d14 Secde ettik oldu fi'l-hakik Ansızın düştüm bir bahri amik Yüz abid ve şeyhi... atik Bu deryadan dışa gitmezler #13d15 Bu büyük deryadan gitmezler Eğer hikmeti lokman olsalar Onlar ki mürşid ile olmasalar Kaybolurlar ta baş ve ayak. * 15d19-kadir gecesi #15d1 Gel dilber sen derman et Gönlüm sen gönlümsün Hicab ve perdeleri kaldır Gönlüm sen gönlümsün #15d2 Sen gönlün gönlünde mihrabı müsavat et ayıb olmasın Harabe ve larları kaldır Gönlüm sen gönlümsün #15d3 Gönül hatıratı sen berbat et Kötü ve eğrileri doğru et Hata ve yanlışları düzelt Gönlüm sen gönlümsün #15d4 Hayal ve hatıraları kaldır Gönlümü nur ve güzel et Gelin ve damat gibi et Gönlüm sen gönlümsün #15d5 Gönül güzelliğini sen süslendir Sadrı nur ile altınlandır Zemrudlarla düzelttir Gönlüm sen gönlümsün #15d6 Süslendir bi zemrudlar Bi laal ve cevher ve cudlar Beraber bu mezmur ve udlar Gönlüm sen gönlümsün #15d7 Udla sen gönülden kaldır Şuh ve şeng ve ranalı et Gönlümü mir ve paşa et Gönlüm sen gönlümsün #15d8 Paşa et gönlümü dil Bi emri sanii adil Bi şevki pertevi fadil Gönlüm sen gönlümsün #15d9 Yeşil pertevin şevkiyledir Bedr aynasının nakşiyledir Gece ve gündüz her bana kadirdir Gönlüm sen gönlümsün #15d10 Tüm geceler kadir gecesidir Karanlık geceler bana bedrdir Sema ve yer bana yeşildir Gönlüm sen gönlümsün #15d11 Gönlümü sen gönülü şa et Yüzünle sen bala et Güneşle çok kanadlı pak et Gönlüm sen gönlümsün #15d12 Güneşle pakı tebrizi Gönlümden sen ne kan rizi Şems gibi şeker rizi Gönlüm sen gönlümsün #15d13 Şems gibi sen pervaz et Himalaya dağı üzerine et Kefkefle kafı kafa et Gönlüm sen gönlümsün #15d14 Kaflı ta kaf iledir Sehv ile cümle ta kaftır Seyran edin lala ile Gönlüm sen gönlümsün #15d15 Gidin lala ve la la lan Gidelim hep biz gidelim balan Bi huyi huyi der balan Gönlüm sen gönlümsün #15d16 Bi hakkı huyi derya hu Arşullahtan ta mahu Maksudsuz değilim ji gayri hu Gönlüm sen gönlümsün #15d17 Maksudsuz değilim ji gayrullah Gönlüm oldu tur ve beytullah Muhammed ya habibullah Gönlüm sen gönlümsün #15d18 Gönlümüzün sırrı ji habibullah Gönlümüzün hu husu ji bazillah Muhammed arifi billah Gönlüm sen gönlümsün #15d19 Muhammed arifi billah Hüsameddin eminullah Kadrinin gönlünde maşaellah Gönlüm sen gönlümsün. * 18d14-Kader #18d1 Ezel sırlarını asla sen bilmiyorsun ve ne ben Gayb perdesinin arkasındakini sen bilmiyorsun ve ne ben #18d2 Gayb perdesinin arkasını bilinceye kadar Kalmazsın sen ne hiç kimse ve ne ben #18d3 Ey ki büyük günah ve suç sahibi Allahın lütfundan ümidsiz olma sen ve ne ben #18d4 Ey ki hüner zühd ve amel sahibi Mağrur olma ki iyi olduğunu sen bilmiyorsun ve ne ben #18d5 Yeter ki bil hak ezelde senin için yazmıştır Odur hak ki hakikat sen bilmiyorsun ve ne ben #18d6 Ey Kadri niçin hakikat ilmini ezelde sen okuyorsun Ki tefsiri sen bilmiyorsun ve ne ben #18d7 Kimseleri inkar etme eğer ne kötü ve eğer ne iyi Sen ezelden vekili değilsin sen bilmiyorsun ve ne ben #18d8 Ezelden vekil değilsin kefil değilsin sen hastaya ümidimiz odur Derman nedir sen bilmiyorsun ve ne ben #18d9 Allahın sırlarından tetvili lisan ettiğin yeter Kalk bir iş yap henüz sen ölmeden ve ne ben #18d10 Yeter ey hace hazin kalk iyi bir iş yap Ki sakinin yüzünü göresin sen baki değilsin ve ne ben #18d11 Sakinin yüzünü terk etme ki baki badesini içesin Çok çalışarak terakki etmeyi terk etme sen ve ne ben #18d12 Terk etme sevgilinin yüzünü sen şer ve pasdan yıka kalbi Sen karanlık ve yılanı çok kabri varacak yer etme sen ve ne ben #18d13 Mezarı siyah ve karanlık etme Tedbir ve tedarik et Her bizim imdad ğaffardan inad etme sen ve ne ben #18d14 Kadri sen gençsin etme şen ve fani fiiller etme Gizli tedbir et sen kara yüzlü olma ve ne ben. * 19d8-zikrullah #19d1 Hep celal zikri edin Lakin kemal şeyhin yanında Daha piri ihtiyar olmadan Ey nazikin sahib cemal #19d2 Ey her zaman genç nazikler Daima canda zikredin Hakkın emridir şübhesiz bil Lazım olur indi sual #19d3 Zikredin vakti seher Ki olasınız sahib hüner Peyda olur ilmi basar Vallah bi zikri zülcelal #19d4 Zikredin zikri celal Ki içesiniz hamrı helal Hatırınıza getirin seyyid bilal Ki göresiniz sır ve hal #19d5 Zikredin zikri celal Ki olasınız hüsnül hisal Kalbleri edin mum ve şemal Ki olmayasınız vaktinizde dal #19d6 Vaktinizde siz dal olmayın Korku ve ölüm hatırınızda olsun Bu gaflete mağrur olmayın Daim yapın zikri celal #19d7 Daim yapın zikri cemil Lazım olur vakti rehil Ki beni için selsebil Ki olasınız misli lual #19d8 Daim yapın zikri celil İnne mine'l-yewmi'r-rehil Ki kalmayın bi delil Ki siz olmayın wek sağır ve lal. * 21d15-ey can #21d1 Sen göz ve ayanım Sen gönlümün nuru ey can Sen ruh ve revanım Yarimiz sensin ey can #21d2 Sen said bahtım Hem vaad ve vaidim Dahi ömür mezidim Karımız sensin ey can #21d3 Sen cihanımın canı Hem emn ve emanı Dahi sırrımın hazinesi Kalbte sensin ey can #21d4 Sen ruh rahatım Hem feth ve futuhum Dahi subuh camım Mağaramız sensin ey can #21d5 Sen kadir ve beratim Hem ab-ı hayatım Dahi ayn ve necatim Billah sensin ey can #21d6 Sen huzurumun zevki sürurumun hüznü Humurumun gülrengi Canımız sensin ey can #21d7 Lalem süsüm Şemlim ve kemlim İlmim ve remlim Leylamız sensin ey can #21d8 Hurum ve zinim Hem zülf ve cebinim Dahi sıdk ve yakinim Zinimiz sensin ey can #21d9 Gürcüm ve dürcüm Hem burçta bedrim Dahi surcta nedrim Urucumuz sensin ey can #21d10 Azmim ve bezmim Kasdim ve nazım Sehmim ve gezmim Ğemmasımız sensin ey can #21d11 Nazım ve sazım Keşfim ve razım Hem oruç ve namazım Haccımız sensin ey can #21d12 Beytim ve latım Tevhid ve zekatım Bayram ve arafatım Hücremiz sensin ey can #21d13 Yıldızım ve ayım Güneşim ve şahım Huld ve sarayım Kamımız sensin ey can #21d14 Kadrinin başındaki tac sen Bedrinin gönül ışığı sen Sadri bize acıttın sen Dildarımız sensin ey can #21d15 Kadri diyor dervişim Figanlı ve gönül dökenim Yarim ile çok hoşum Arkadaşımız sensin ey can. * 26d11-kadri candan ateş veriyordu #26d1 Bugün nesimiden kırmızıgül Yine geliyordu zülfü helek Kokuyu veriyordu can ve gönüllere O yüzden mest oldum çok gelek #26d2 Mest oldum ji ber zülfü siyah O yüzü münir misli mah Dad ve meded yüz ah ve ah Allah ne sultan ve melek #26d3 Allah ondan çok naziksin İsayı bize kaybettiriyorsun Ölüleri kabirlerden kaldırıyorsun Vallahi alaca gözlerle #26d4 Gözleri bana hayy etti beser Kurban edeyim can ve ciğer Cemalinin görülmesi her seher Aydın etti bana yer ve felek #26d5 Aydın etti felek ta arşı nur Parça etti bana perde ve stur Sübhan ji hallak ve sebur Ma hiç varlar mı senin gibi melek #26d6 Ma hiç varlar mı senin gibi peri Güzelliğin idi yusuf götürdü Cennet seninle zinet edildi Yemin senin bi zülfü helek #26d7 Cennet beraber arş ve sema Envar ve ezharın çema Hüsnü hebib ve meryema Yine ondan taç ve perek #26d8 Billah ji ber tacı habib Ondan oluyordu her ne lebib Aks veriyordu gönül oldu lehib Onun için oluyordum alev ve pelek #26d9 Alev veriyordu canı şirin O enveri alnı emin Hazinin gözlerinden geliyor su ve kan Seller gidiyordu ta ser semek #26d10 Gözlerimiz daim inci döktü Yer ve sema tümü ondan sallandı Denizlerin balıkları ondan pişti Ateş bana han ve şebek #26d11 Kadri candan ateş veriyordu Ey ateş serin ol Rahm eyle kuluna ya huda Onun aşkında ömürüm delek. * 28d24-hayy ve vahdet makamı #28d1 Bugün kırmızıgül kokusundan Bülbüle çok kavi hoş geliyor Seher baht öyle mey verdi Ki şirin dilber yayan geliyor #28d2 Ki şirin dilber sade Nurlu ve pertev vade Devirde şahı valade Gönül güneş ve doğu geliyor #28d3 Gönül ile celal güneşiyim ben Çeşmi zelal üzerindeyim ben Ne ilmi hal deniziyim ben Ustaddan peyderpey geliyor #28d4 Üstadımdan gönlüm saftır Gaybin hükmüyle gizli değildir Baştan başa kafı ta kaftır Bana bir meşal ucu geliyor #28d5 Kafta ben rih ve rahım Feleklerde ne çerrahım Siperde ben pah güverciniyim Cenkte kabkab ve ötme geliyor #28d6 Mevzide ben kab ve ötenim Hedefe nişancıyım Himmet ile şeyhi botiyim Meydanda tehimtem geliyor #28d7 Tehimtem şahin ve ejder oldum Can ile bazi ve şehper oldum Şahı haydar çocuğu oldum Bana zehra ümmü ana geliyor #28d8 Ruh asıldan kevser oldum Pak nesilden cevher oldum Burçlarda yeşil kuş oldum Balanda onun için uçuş ile geliyor #28d9 Uçmakla uçan şahinim Efrazda uzananım Hayy ismiyle çağıranım Vahdet makamı onun için geliyor #28d10 Vahdet makamı uzaktır Nur aynanın hükm��yledir Eymen vadiden turdur Bütün yer bana mukaddes geliyor #28d11 Makdesten sine sazım Ben hu hu ile dildirazım Revhani ile ben sıçrayanım Bana nadir tahsin geliyor #28d12 Ne nadir renkli tacım Gönül ile cihanı gören camım Şah ve yasin mücazıyım Hakikat bizim için rehber geliyor #28d13 Mücazı şahı sultanım Gülamı gavsı geylanım Hadimi şahı irfanım Bahaeddini fahir geliyor #28d14 Gülamım ben bi tacı nur Baht ve tahtı zülfü hûr Ne feyruzdur ve ne şah fağfur Benim için ülke tahtı geliyor #28d15 Tahtta hind ülkesi Cindi dilberin cemali Baş ta ayak gördüm inanki Gönüle onun için yeşil atlas geliyor #28d16 Bana atlas taç ve seccaddir Ciyyad at süvarisidir Mahbublara ne avcıdır Ahuyu beklemede hoş geliyor #28d17 Beklemede ahu ceylayı Devran ettim li bu sahrayı Himmet ile gavsı bağdayı Avladık bu gezide #28d18 Avım gezi ve seyrandır Etrafımda uçandır Himmetli piri pirandır Nasibim parlak diri gülü geliyor #28d19 Güle ben hak bülbül oldum Mutlak şahın vekili oldum Sözler ile musaddak oldum Kenger kuşun sedası geliyor #28d20 Kuşumun sedası sırdır Kaval ve mehter ve sazdır Efrazımda pervazdır Alada onun için kanatlı geliyor #28d21 Arşta soran/emen kuşum Cengte bağıran ve çağıranım Ne zemrudlar uzatanım Hiç laik görmedim kimse geliyor #28d22 Ve laik gelse ben izinliyimdir Batıdan ta şapur iledir Baştan başa tümü yapsam nurdur Bana bir damlanın azı geliyor #28d23 Biz anber miri atir oldum Söyleşme ile şatir oldum Kendi vaktimde nadir oldum Şahımız ali nazir geliyor #28d24 Oldu ali şahı devrandır Beraber ruhu tayrandır Hazin aslanlar yavrusudur Bana onun için sema seyrı her geliyor. * 33d10-hani la mekan kuşu #33d1 Ya rab lütuf ve ihsanın geniştir Bugece hazin çok oldu geda Hani habib ve dilberim Hani şahım huda #33d2 Hani zamanın güneşi Hani alimlerin direği Hani yusufu kenan mahı Hani şahım huda #33d3 Hani bedri ahmedi Ve hani lütfu sermedi Hani lokmanı me dî Ve hani şahım huda #33d4 Hani semaların güneşi Hani ins ve cinlerin şeyhi Hani kalb ve balan nuru Hani şahım huda #33d5 Hani mekan bağının gülü Ve hani la mekan kuşu Hani der sedri divan gülü Hani şahım huda #33d6 Hani sultanı şerif Ve hani o boyu latif Hani o nuru münif Ve hani şahım huda #33d7 Hani o meşreb üveys Hani o isa nefes Yüzbin feryad darest Hani şahım huda #33d8 Yüzbin feryad ve efgan Hani o kudsi nişan Hani vekili şahı adnan Hani şahım huda #33d9 Hani o bedri tam Ve hani şahım hüsam Hani o yüksek makam Ve hani şahım huda #33d10 Hani muhammed bağının gülü Hani o mücerred nur Hani arslan burcunun yıldızı Hani şahım huda. * #35d16-şahı nur #35d1 Ben reben bağekun Derman edeyim dağı derun şah ali kabrinin toprağı Ki ben olmayayım deli ve cinler #35d2 Yemin bi canı şahı nur O yüz tur dağından büyüktür Bahçe ve cennetler ve feyz ve nur Saf saf melek onu ziyaretler #35d3 Şah ali kabri ziyareti Onlarda kalb nur cilalanır Şeksiz yüz veli makamı Beyti usat ve salikler #35d4 Bu şahımın kabridir Bağı envar çimendir Çok oldu hüsn ve nur ve şendendir Kehfi fakir ve salikler #35d5 Bir bahçe gördük der kabri şah Ya rab neydi bu izz ve cah Her dört taraf hurşid ve mah Keşke onunla dahil olanlar #35d6 Her dört taraf çu selsebil Gül çiçek ve taze...cemil Kase ve şarab ve zencebil İçer afiyet içerler #35d7 Ya rab ne güzeldir bu mekan Üç yüz bin çeşme dizan Hur ve gılmanlar civan Daim...halay bağladılar #35d8 Halay bağladılar şadilar Kaz ve güvercin ve kumrular Şa ediyorlardı hal cindilar Beraber dediler aminler #35d9 Dediler selamun aminler Merhaba ey bi zakirler Tuba size ey aşıklar Müjde size ey amiller #35d10 Kadri can aynı ile diyordu Üç yüz binler bir söylemedi Vedud allahtan ümidi Biz gedayı min dahiller #35d11 Yüz merhaba ya şah ali Aşık ve veliler sultanı Firdevs mekan et ya veli Medh edin ondan vasıflar #35d12 Ya rab Allah hakkın için et Şahımın kabrini nur et Kadriyi onunla mensur et Ki olmayalım ondan gafiller #35d13 Ya rab şahı ali makam Razı et bi hüsnü kelam Der bayrakı hayrül enam Mesrur ve şad ve şakirler #35d14 Şadi kadriye hep var ol Nur içinde ve hem rızan olsun Hazrette hüsnün olsun Der cemi zümrei mürseller #35d15 Onun ile lütfu her et Nurdan bir taç başına koy Dibac ve atlas ona giydir Güzel makam et dahiller #35d16 Ya rab didarın ile et Onu lütfuna vasıl et Kadriyi ondan mahrum etme Bizler ona vasıllar. * 36d3-keşf edeyim #36d1 Bu ne güzelliktir sende ey şah Ki ciğer bana yanık/soht Baş ve ayak olmuşum kebab ve ben gönülde alev ve kor ateş/bizot #36d2 Bu ne dağdır ki sen gönülde iç organ olmuş kurban Eseri vermiş beyin dimağının kemiği körleşiyor/dikuht #36d3 Gel sinede gönül camı güneş gibi şaşalı Gel ki keşf edeyim yer ve sema ve melekut. * 42d22-serdar #42d1 Bugün benim meyhanede Pervaz ediyorum camda Çeng önünde raks ediyorum ben İniltiler ediyorum nada #42d2 Na ile inliyorum ben Gönül sözünden ihtiyarlıyorum ben Şahid ve saki şavkinden Mey içiyorum kasede #42d3 Içiyorum ben bi şahkaseler İnci yüzden elmaslar Şarabı dilber ve haslar Benim nasibim genelde #42d4 Genelde benim serdar Yarlar içinde benim dildar Aşkta benim hunhar Ciğer ateştir alevde #42d5 Sinemiz alev ve ateş oldu Gözyaşımız gözden siyah oldu Talihimiz diri kırmızıgül oldu Bugün gördük falda #42d6 Bir falımız jüpiter lami Onun beraberinde zühre oldu tabi Sadi yıldızları oldu cami Talihimiz verdi burçta #42d7 Sadi burcunda eşref verdi Halka bedrde erkem verdi Taç ile cimşid ve ercem verdi Nur ve güzellik kapısında #42d8 Güzellik kapısında aydınlık verdi Şavk ne bir taç ve şehper verdi Yüzde hurşid ve mermer verdi Yıldız verdik aşkta #42d9 Aşkta ne sultanım Taç ile kolye ve tuğranım Yar emri ile fermanım Kemerdarım şavkte #42d10 Şavkte kemerdarım Baş ve ayakta dönerim Köpekler gibi koşarak giderim Yar beklemeye avda #42d11 Avda ne şahbazım Meydanda ne mızrakçıyım Vakitte nadir ve şazım Savaş ve cenk halinde #42d12 Mücadelede zülfü mahbublar Bi hakkı piri meczublar Bir ben gördük ji simai hublar Nasr ve fetih kapısında #42d13 Benimiz dilberi sade Futuh ve nasr ve şehzade Üç yüz hikmetlerden made Delalet bana ji aksde #42d14 Mina aynasının aksden Ta çine kadar batıdan Vakitten ve an ve her zaman Benim işaretim lemada #42d15 Bilen pirin lemasından idi Canlar canı ruhundan idi Şen ve güzel tazeliğinden idi Şehadetim kasede #42d16 Kasenin sübut ve şehadeti O gelince ihlasa Hak şühudunu bildik onunla Musa gibi turda #42d17 Turda gönlü ediyorum seyran Narda ben oluyorum hayran Yükseklerde ben ediyorum tayran Cezbe ve seyr halinde #42d18 Baladan ben gidiyordum lala Gönlümüz oldu meskeni ala Urucumuz ji şahı tuffala Kavrama ve anlama kapısında #42d19 Fehm kapısında çok inci geliyor Benim için her seher sur geliyor Perde altından ne gürgür geliyor Korku ve zevk vaktinde #42d20 Zevkten korku nabi oldu Korkudan zevk tabi oldu Nur ile şavki cami oldu İlimde sıdk ve vaadede #42d21 Sabah vaadinde sadık verdi Gönülde çırağ falik verdi Ondan her nutk fayik verdi Remz ve sır keşfinde #42d22 Remzlerden kadri oldu natık İremde bedri oldu şarık Beş harflerden oluyordu laik Hilm ve sabır kapısında. * 45d6-kerbela şehidi #45d1 Gönül sözünden inliyorsun hani senin mahbubun gelmiyor Eğer şirin hayırlısı gelse gönlü onunla edeyim deva #45d2 Gel canan kaldır perdeyi yüz üzerinde baştan başa Gönül yaralarını bir bir onunla edeyim bugün şifa #45d3 Gönül şifa ve melhemi yarin zülfü Hakikat yarin zülfü idi zayıf gönül düştü belaya #45d4 Gönül zayıftı tuzaklara bend ve zülfler Baştan başa kafı kaf tuzak kazdı onda #45d5 Baştan başa kapan ve bend ve tor ve tuzaktırlar Meğer bugün bizim için rehber şehidi kerbela #45d6 Bugün bizim için rehber kerbela şehidi şahı hüseyin gelir Zeyni kadrisini kurtarsın habibullah babayı fatıma. * 46d9-eğer söylesem #46d1 Hiç görmüyorum ji gayri yüzü dilber Hiç söylemiyorum ji gayr allahu ekber #46d2 Bi hamdillah ne işim çok hoş ve şirin şarabım Ki fincan elimde dilber beraber #46d3 Darin bağı şahı nazik ve ben gördüm Yürüme ile geldi Boyu şimşir ve ar ar #46d4 Habibler bağının bülbülü olayım ben Yemleneyim onda misli tayrı şafak per #46d5 Alışkanlık imdat ileyim ey gönül muhammed Her an dem yardımcım ol şahı haydar #46d6 Eğer desem kaç vasfından aybest değil Kuş gibiyim beyaz yeşil ve kanadım zer #46d7 Ne diyeyim çok cefa görmüşümdür yarlardan Vefa değil hakikat devrı çok ger #46d8 Ne ateş can ve gönülde çok yangın etti Eğer söylesem olur yüz cild ve defter #46d9 Menal ey kadriyi seyyid nesebi yüksek Gönlü yıka sakiyi havzı peygamber. * 53d3?-gönül kuşu #53d1 Bugün çimen hoş yeşil oldu Gül ve gülzar vakti geldi Onun için inleme sabah erken tuttu Ah dilzar bülbül geldi #53d2 Bütün bostan oldu bağı rağ Çiçek levanta oldu çırağ Onların aşıkları olmuş serak Daha peri ruhsar geldi #53d3 Gülşen belirdi sünbüldür Reyhan ve best kaküldür Gördü uçtu onun için gönül kuşudur Kokusu o dildara geldi... * 64d5-meşreb #64d1 Yarin güzelliğine mübtelayım Laubali meşrebim Sevda nişan aşığıyım Laubali meşrebim #64d2 Şivemin söyleyişine beyhoş oluyor yüz bar melek Yarin gözüyüm hem diliyim Laubali meşrebim #64d3 Aklın sırrı mestin mestiyim Ben la bihoşem oluyorum Turferend ve nükte atıyorum Laubali meşrebim #64d4 Mestin mestiyim hadsiz gönülden aşıkım Farığı söz ve dilim Laubali meşrebim #64d5 Kadri aşkın nurunu kokladı sevgilimin gül bahçesi Kudsi beyan bülbülüyüm Laubali meşrebim. * 69d12-ki menem #69d1 Şahı emin peyreviyim ki odur allahın nuru Ki benim şuheda serveri şahı hüseyin nesli #69d2 Hakiki yolun mürşidi bizimle zehra betül Destegirimiz ilimlerin denizi şehı allah aslanı #69d3 Ki benim nuceba bezminin serhalka vasılı Ki benim efraz üzerinde yüksek zirve önünde #69d4 Ki benim beyaz kuş sarık ve zülf ve kanadım ben Ki benim kudsi çimen ve şahların gül bahçesi #69d5 Ki benim melekut bezminin kenger papağanı Ki benim betha sarayın bülbülü şalulu #69d6 Ki benim dürci ceberut hazinesinin şahidi Ki benim helalzade çocuğu ben aba ehli #69d7 Ki benim ana sadef lülü inci tanesi Ki benim saadet burcunun gezegen seyyaresi #69d8 Ki benim ay suret ve hubban şeğefa Ki benim bid'i resul halisi saf ve sefa #69d9 Ki benim camı cihanbinim ve izz ve şerefa Ki benim ömrü telef eden ve aşk ve cefada #69d10 Ki benim aylar sultanı mehpare vasılı Ki benim doksan dokuzlar hazinesinin vakıfı #69d11 Ki benim yeşil kol doğan ve kevn ve mekanda Ki benim yakin deryanın fanisi mülkü beka #69d12 Ki benim resul evladı kadri ben ehli vefa Ki benim hüseyinin aslan yavrusu alı ali abdı huda. * 72d8-nurlu pirin refiki #72d1 Şehbaz şahın müridi şeyh ve hem şahaneyim Nurlu pirin arkadaşı inci taçlı daneyim #72d2 Ruhsar ışığının aşığıyım ışık ve dost yüzünün nuru Işığın yanığıyım hakikat ışık ve hem pervaneyim #72d3 Lahut kuşuyum ve gönlü yanığım ve harab dêr?de Fariğ ben nam ve nişan ve hileyi yüz daneyim #72d4 Şahı merdan badesini içen günahsız tıfılım Halisim safım hakikat ne şehvare inciyim #72d5 Her misk gibiyim abirim anberim saf ve selim Annem bid'i habib şahım hem şehzadeyim #72d6 Misalsiz taç ve izz ve cah ile havuz sakisiyim Şahı hüseyin varisiyim hem canım hem cananeyim #72d7 Yeşil nur hırka giydim mustafa eliyle Yeşil kuşum zülf nuruyum kolu altın tuğraneyim #72d8 Altın kanatlı şehbaz kadri şahidler sarayında Eli zincir üzerinde zülfüm sarhoşum mestaneyim. * 73d6-cihanın dört köşesinin erkanı #73d1 Şehbaz şahların sarayı menzilim oldu Cihanın dört köşesinin erkanı mailim oldu #73d2 Hürşid şulesi cihan ufkunun pertevi oldu Güneş ve ay ve yıldız ve ziya gönlünde oldu #73d3 Kudsi gülzar çimen cemaline bir seyir Yüz yazık bize perdei can hailim oldu #73d4 Değişik derya ateşi ilahi şuunat Yüz har ve hes ve dalga ve dönemeç sahilim oldu #73d5 Aşkın allamesi ki hakikat felatun Hakikat nuru ki nazar kamilim oldu #73d6 Kadrinin bir nazarı önünde heyulanın manası Eğer icaz suret yapsan bize laik oldu. * #74d7-hilvet sarayın vahdet şahidi #74d1 Hırka berduşu firağım terki seccadeyim Na muradı alemem amma müridi badeyim #74d2 Ezel güzelliğinin susamışlığıydı gaye ve maksudum Aşkın mestiyim aşıkım sade yüzün hayranıyım #74d3 Alemin kesret kavgası düşüncemi öyle kesmiş yaptı Hilvet sarayın vahdet şahidiyim dildadeyim #74d4 Yarin ayrılık ve kavuşma zamanının farığıyım Aşk manasının arifiyim Başka bir sevdadayım #74d5 Yaralı sinem ta ebed aşk hedefi Yarin en üst baş ucundayım daima amadeyim #74d6 Her demi pamal ve magmum yeşil sarı kabir aludeyim O nigah izz ve rifat ve garib üftadeyim #74d7 Ben hakiki aşk sayesi her korku ve reca azadesi olmuşum Kadri gam endişesi olur mu ferdadeyim. * 75d9-cevher saçan #75d1 Hakikat güneş gibiyim ins ve cinde zahirim Zamanın bülbül ve şehlulüyüm hiç mislini kimse görmedi #75d2 İsmim mustafa hüseyin evladı kadridir Bütün şehidlerin serveri bedelsiz ender cihan #75d3 Allah için şükür ki zehranın gül bahçesinin yeşil incisiyim Peygamberler serverinin bağından yetiştim piştim #75d4 Hilafsız şinasin sır ve esrarın garibiyim Haydar oğlu gevherim şüphesiz batin hüveyda #75d5 Nurlu camın noktadanıyım hatlar ender hatlar Ayine üzeri levhim görenim hakikat ben ayan #75d6 Harf ve harf ve nokta nokta garib şekil ve eşkallere Birer birer nazar ettim onun için cevher feşan olmuşum #75d7 Kimse bilmiyor ki sinem levhasının renginin rengi nasıl Mir ve şah makamındayım şahidim şahı şan #75d8 Hakkımdaki dedikodular ehli kin ve çok garaz Her ne diyeyim ne biliyorlar ki sıdksız ve emansız sıpalar #75d9 Allah için ender şükür nişansız ve bedelsiz aşığım Ki benim seyyid hazin zamanın sancak sahibi. * 80d4-ya resulellah #80d1 Bahri isyan garkiyim Sana sığınırım ya resulellah Zelil ve kimsesiz ve işsizim Şefaat ya resulelllah #80d2 Ne başı baliğ?/ağır ve uryanım Çeşmelerin ebr serabıyım Kurt gibi çöllerdeyim Şefaat ya resulelllah #80d3 Kalmadı fikir ve kalmadı takat Kalmadı sabır ve kalmadı taat Hastayım bana değil vuslat Şefaat ya resulelllah #80d4 Perişan ve hastayım ben Sefil ve hem fakirim ben Esir ve hem sakatım ben Sana sığınırım ya resulellah. * Orijinal: www.diwanairfan.tumblr.com Tercüme: www.DiwanTercume.tumblr.com @DiwanTercume Son Güncelleme 4 Mayıs 2019 01:18 15 Eylül 2019 11:19 2 8 10 12 14 16 20 22 23 25d4 26 27 30 31 32 34 37 39 40 41 43 46 47 48 49⁴ 50d3 51 54 55 56 57 58 59 65 66 67 68 70 71 78 79 81 #2d1 Sen ya rab canımın gözünü kendi şühudunu mücella eyle Sen gönül bedrini bana her dem hüzur yüzünü ziba eyle #2d6 İlahi arş payesi celal zati hak için Kadrinin gönlünü süslendir o tac üzerinde şaha et #2d8 ihsanından ya rab Vaslın elçisini istiyorum Yüzümü münevver eyle Gönlümü şad ve güzel eyle #2d9 Fakir ve müflisim ya rab Senin vaslına nakdimiz yok Zat ve hem sıfatın ile Sen bizi vasılla paşa eyle #2d10 Fadlının rütbesi yüksektir Ya rab her demi dem dem Menı bedhuy mahrum eyleme Bizi can ve pak ve bala eyle #2d11 Haşim kadrisinin içi iniltili ve titreme ve hummadır Değiştir eman ile ve naz ve nimet ile hurrem ve şad et. * 8d20-kadrinin lokmanı #8d1 Gerçi ben sevda ve deliyim Şahıma gönül haziniyim Zin bağının bülbülüyüm Daima kapmışım gülü #8d2 Daima ben her söylüyorum Her iki gözden kan döküyorum Yarin muhabbetini çekiyorum Rahm eyle halimin önüne #8d3 Rahm eyle halı fakiri Kalb ve canı ben esiri Lütf ve ihsanı sen miri Kafidir sultanım #8d4 Hazinin derdine kafidir Her yaraya devadır Bülbüle yeni bahardır Yarimizin zülf ve beni #8d5 Zülf ve benler enveridir Yüz ve alın cevheridir Ben istiyordum ve gönül hebindir Bostanımın kırmızıgülü #8d6 Bülbül kırmızıgül yanında Gittim zülf ve ben tavafına Dizim kırıldı yanında Oldum yarimizin şehidi #8d7 Ben kanı dökülmüş şehidim Kuş misli başı kesilmişim Toprak ve kana bulanmışım Kulak ver hal ve işime #8d11 Sen hevraman habibisin Devrin zamanı yusufusun Asitan üzeri tüleyim Hünkarmızın yolunda #8d12 Sad ve ali tülesiyim Gönlü fedakar ve celiyim Ben yüze müşteriyim Seyyarimizin gezegeni #8d15 Siz reha edin şah ali Zelil abd kapı önünde Çünkü sensin şahı veli Ey rehber ve ustadımız #8d16 Ey rehberı ali makam Üç yüz hezar binler selam Seni bekledim on yıl tamam Ne zaman görünecek bedrin #8d19 Bahçede biz seyr edelim Sarıgül seyrini her edelim Gönül derdini der edelim Hazreti lokmanımız yanında #8d20 Kadrinin lokmanı her sensin Bedrinin gönül derdi sensin Sinede sır her sensin Kalb ve canımın miftahı. * 10d41-gönül ile cihanı görenim #10d1 Ayetullahı şerif gördüm yüzde Habibullah nazar vermişti yüzden #10d2 Nazar geldi ve mücella kandilinden Fewellahi tecelli etti yüzden #10d3 Tecella etti yüzden şah ali yar Hazin bugün kayboldu yüzde #10d4 #10d5 Emirim kah müşirim ben vezirim Ne bir sultan kavi aslanım yüzden #10d8 Hasibim hem nasibim ben inciyim inci Kendim misk ve abirim ben yüzden #10d9 Mürsel ahmedin miskinden benim ben Kendimi tanıdım işaret geldi yüzden #10d10 Yüzden olmuşum laik nam aynası Şerifim hem baş ve faik yüzden #10d14 Şah ve sultan habibiyim bila şek Sanı yüksek belkis gibiyim yüzden #10d18 Yüzden olmuşum papağan lugatlarda Benim yanık memin zini yüzden #10d20 Sıdk ile ve sadıkım hem laikım ben Sırlardan şekaik oldum yüzden #10d21 Sıdk ile ve inanım hem rehberim ben Hazrette ki müşavir oldum yüzden #10d22 Mabeynde müşavir her benim ben Sırlardan haber veren oldum yüzden #10d25 Yüzden ben sarıgül oldum baştan başa Ayna nakşinden yeşil oldum yüzden #10d26 Şahı emin aynasının nakşindenim Gönül ile cihanı gören camım yüzden #10d27 Gönül ile iskender camı oldum bila fark Guft u go ile kevser oldum yüzden #10d28 Yüzden mermerim kat’i gevherim ben Hüseyniyim haydar soyundanım yüzden #10d29 Ne kevser oldum kırmızı şirinler bağında Tabibim ben yaralar için her yüzden #10d30 Tabibim ben edibim hem lebibim Elma kokusundan ne bir şuhım ben yüzden #10d33 Beyaz el'im meyden mestim uyanık değil Evet elest mestiyim yüzden #10d39 Dörtlü şeyim; sadıkım ben kalbi temizim Nazikim hadsiz lezizim ben yüzden #10d40 Nazikim şuh ve şepalim ben ki onun için Ehval ve hal sahibiyim ben yüzden #10d41 Kadri hal ve ehvalin nadirdir ey gönlü hazin Sen faydasız döküldüğün yeter hem sen bedri oldun yüzden. * #11d6 Habibin vasıfları göz gazal Dürtü veriyordu bedrı kemal Yüz mürşid ve şeyh ve şepal Onun yüzünden onlar olmuş nahoş #12d1 #12d2 Arş ve semayı o tay ediyordu Kevn ve mekanları seyr ediyordu O beraber bir zikir ediyordu Beraber kameri o uçuyordu #12d3 Firda digel bedrı şeffaf Kürsi ve lavh etmişler iki adım/gav Biri nur ve güneş diğeri şeffaf Kulak ver sahib hünere #12d4 Sahib hüner her dem vardır Bugünün teşbihi vardır Ediyor kalbleri ayinedir Bugün inan ki şahı peri #12d5 Bugün yakin şah peridir Daim ruh ile uçmuştur Arş ve sema ve kürsidir O dilberin tabii oldum #12d9 Senin mislin değiller şah hüsam Ey dilberi her subh ve şam Tümden sen kadriyi ettin gülam Zülf ve peri edeyim kurban #14d5 Beyaz kırmızılar yeşil nurlar beraber Sarı siyahi pertev rengi mail #16d4 Yüzde bülbülüm bülbül Yemleniyorum li ben fülfül Gazelhanım li kırmızıgül Gönlüm hani gönlüm #16d8 Gönül çırağında aydın oldu Nurlu ve şavk ve revgan oldu Ustadımızdan an an oldu Gönlüm hani gönlüm #16d9 Ustad ve habib ve yardan Göz ve yanak ve her iki yılandan Ali idi gönlü etti ateş bana Gönlüm hani gönlüm #16d11 Süslendir gül ve narlar Mesken yap ji bo yarlar Gönlü yıka sen şer ve harlar Gönlüm hani gönlüm #16d12 Gönül bana faldır Sahih ve hem kanat ve baldır Maksadımız şahı tiffaldır Gönlüm hani gönlüm #17d10 Görenim her semeran O ki zülflü ve kemeran Ardından o bin güheran Heçku şeker emenim #20d1 Sen biliyorsun ben sana aşıkım her doğru ve dürüst Her iki gözlerindir maksud Bu ne mescid ne havra #20d8 Biz cennete muhtaç değiliz Hayır biz cehennemden korkmayız Gel dök gisu badesini Ben bade perest olmuşum 22d90-aşk ve ilim #22d1 Sen şirin elinden İki taze kadeh içtim Biri kırmızıgül renginden Diğeri ji rengi gülbahar #22d2 Nazenin elinden içtim Aşkın her iki fincanını Şareşine gidiyordum Karşıyı yari kibar #22d3 Kibar karşısına gitmişim Zülfü siyah rengi yılan gibi İzar üstüne gelmişler Her ne onu gören ruh dayar #22d4 Her ne ki gören o izardir Gönlü alev ve ateştir Nereden gelecek ki saklıdır Aşk muhabbeti gaddar #22d5 Habibin aşk muhabbetidir Gönlü kaçırdı ve hibe ettiler Kör olsun melun rakibtir O kıskanç göz nebar #22d6 O kıskanç çok laindir Aşıklara her kinlidir Bizi yardan uzak edendir Hani habibi sır saklar #22d7 Yanında olduğum habib hani Daima ben her hayali Ne zaman göreceğim o cemali O delal altın guhar #22d8 Altın küpe çok şafak verdi Bilezik ve mercan kolunda Ay ve hurşid ondan haber verdi Kırmızıgül şevksiz ve har #22d9 Nazik kırmızıgül güneş iledir Her seher yeni tuttu çisildir Şeyda kadri içindedir Onda yemlenir inci sayar #22d10 Ben inci saydım bir ile yek Karşısında gözler belek Bend ettim zülfler helek O nazike hep bahar #22d11 O dilberler baharı idi Çaylar revnakı ve nuru idi Derd ve gam dafi' idi Ben gidiyordum bi ihtiyar #22d12 Ben gidiyordum o bahara Sohbeti sultan ve yar Ne yapayım gelmiyor karara Gönülden gidiyordu yüz havar #22d13 Gönülden gidiyordu ah ve enindir Karaciğer ve akciğer etmiş kandır Zavallı kadri her okuyordur Ji bo habibi nur ve nar #22d14 Gönül benden götürdü nur ve nar O peri vakti sehar Birden orta hil ve çar Ben görüyordum o güluzar #22d15 Güluzar oldu o bağlara Gittim her iki gözler tavafına Olmuşum tayrı kayd ve tuzaklar Olmuşum esiri çarneçar #22d16 Ben kararsız bir esirim Hep ciğerden dizarim Onun için aşkta bi sitarim Ben vaktte oldum şehar #22d17 Ben vaktimde şehirim Ali hariri her gibiyim Kah emirim kah fakirim Kah keyf ile ve kah ben jar #22d18 Kah ben zayıfım kah ben yarim Kah diyarim kah veşar Kah ben narim kah ben nurum Kah elinde gül şah ve yar #22d19 Kah elindeki gülü şah ve zinim Kokusu miskten ahmedinim Zeyniyim şeksiz yakinim Şah ali bizim için oldu yar #22d20 Şah ali oldu yari sadık Ben onda olmuşum lahik Ki mucibi emri faik Kalb ve gönlü ettim sipar #22d21 Kalb ve gönlü verdim desta Daha ji günü elesta El ve ayağım di besta Bi her iki zülfün şübhi mar #22d22 Her iki zülfler ile beni uçurdu Akıl ve şuurdan kaçırdı Beni divana yetiştirdi Ben içtim bi yar #22d23 Mey içtim ben ji dest şah Münir yüz misli yüz mah Ben istiyordum ve ondan bi dilhah O veriyordu bana sayısız/bi jimar #22d27 Cihana vuruyordu şavki Aşıkım hadsiz ji cani Olmuşum tayrı semayi Ben okuyordum vakti sehar #22d28 Semaların kuşu olmuşum Hem gençlerin yolu olmuşum Has ve genellerin gelini olmuşum Ben genç ve ben kibar #22d30 Bırakmadım bir damla dünya İster harab ve ister bi bunya Bu hakikatti değil hülya Ben gezdim li dormedar #22d31 Ben onda gizli gezmiştim Semaya nazar verdim Zamanın güneşi olmuşum Hem geceler ve hem nehar #22d32 Ben gündüz ve hem geceler Küçükler için ve arkadaşlar Oldum diyaı kalb ve yüksekler Onlar için oldum iftihar #22d36 Taru mar edeyim bu hicabları Kulak ver ay yüzlü tabana Ki olayım kapılar anahtarı Tövbekar gençler için #22d37 Tövbekarları aşina edeyim Yol ve resimleri beyan edeyim Can ve gönlü onlara feda edeyim Ki olmasın onlar kınananlar #22d38 Siz dinin mahcubu olmayın Eğer varsanız siz gönlü yakin Bu gönlü yaralıya kulak verin Bu ne bir kabri dar ve tar #22d39 Bu ne dar ve tar bir kabirdir Hep fare ve hep yılandır Ar fiil eden kimse içindir Ümid hep rabbi gaffar #22d40 Ümid hep vedud rabdir Çünkü kabir bir ateş ve dumandır Siz etmeyin nakdi ahidlerdir Hey imdad ve hey havar #22d43 Siz hırs etmeyin hiç bir zaman Kulak verin siz zülfü yaran Ki tavaf edelim küpeler altını Sonra kara gözler hümar #22d44 Gözlerden sonra ben tavaf edeyim Her iki zülfleri ben dağıtayım Anberle ve misk ve gülsuyu edeyim Ki olayım ona deli ve har #22d53 İftihar ettim ben zülflerle Ben nazar verdim altın kilitlere Ben meded ettim şahı irfan O versin bana yadigar #22d54 Çok zarf bir yadigardır Şerif şeyhin aynasıdır Ben sitar ettim onla kadiftir Ben veriyordum söz ve karar #22d57 Yüz bin çeşit zindedir Hüsna ayetini okuyordur Ben digel ettim oldu enindir Ki olayım ben hissedar #22d58 Mire ben hissedarım Her wekî cizir farhı Hatırına belki geleyim Ki olayım çok mananadar #22d59 Sırlara ben manadarım İncilere ben mişarım Hürlere ben behredarım Ben bi tacı altın kenar #22d60 Ben cevheri taçlıyım Ben mermeri yüzlüyüm Hem haydari asıllıyım Sahibi ilmi fihar #22d61 Allah ilminin sahibidir Ben ne diyeyim ba noktasıdır Mustafanın amcası oğludur Hem mücedded şahsuvar #22d62 Şahsuvardır o li düldül O ki ilmullah ile kamil Hem habibullaha bülbül Hem şehid ve hem kerrar #22d63 O çok necib bir şehiddir Hem hasibtir hem nasibtir Gümüş olan sim üstündeki güzeldir Fatihi kaleler ve hisar #22d64 Fatihi kaleler ve hayber Vakti dese allahu ekber Yüz bin sendil parça eder O bi darbei zülfikar #22d65 Ben yüz tam şükr ediyorum Ki mustafa neslindenim O has ve genelin resulüdür Ya rab kimseyi mahrum etme/nedar #22d66 O zülcelal habibidir O sarı lual taçlıdır Güzel hasletler sahibidir Enbiya için iftihar #22d67 O mürsellerin kibarı Evvellerin baş tacı Hem gönlü hazinlerin devaı Sahibi eshabı gar #22d69 Her ne yetimin sahibidir O kerim oğlu kerimdir Daima onun kurbanıyımdır Küçüklerle beraber yüz hezar #22d72 Sonrakilerin hoş süvari Zinlerin ziya ve nur hüsnü Her mürsellerin mührü Her dinin nasihi bi car #22d73 Önceki dinlerin nasihidir Enbiya ve evliya hep onunladır Tüm mürsellerin tacıdır Günahkar ve asi onunla olurlar güzar #22d74 Günahkar ve asi hepsi onunla kurtulacak sırat önünde Pek çok cin ve ins için o şefi ve öncüdür #22d75 Siz selatlar ve selamlar Ona söyleyin her bi yağmurlar O biz zayıflar için reuftur Erhemdir çok şefkedar #22d78 Nazenin habib önünedir Arş ve zemin karşısıdır O çok zeki selattır Ber resuli izzedar #22d81 Yüz bin bahri... ilahi Kaç melek arşta ve semayi Onlar etsin medh ve senayi Ji bo habibi tacidar #22d82 Yüz bin nuru ilahi Resuli enbiya üzeri Sonra ehli aba üzeri Hem üzeri ashab ve yar #22d83 Bir daha ali nebi üzerine olsun Çünkü onlar gayet lebibtir Hem ali ali üzerine olsun Hem hüseyini gönlü fikar #22d84 Hem olsun ali hasan üzerine hem ali hüseyin üzerine Zeyniyi um şehriyar ve bakırı dini vikar #22d85 Yüz bin nur ve selame Ali ve fatıma üzerine Sonra aişe hatun üzerine Afifedir o hüsnidar #22d86 Hem hatice beraber tayyibat ve tahirat kadınlar Müminlerin anneleri nazikler çok nazikar #22d87 Yüz bin rahmet yağsın mustafanın her iki amcasına Hamza ve abbası meşhur her iki zatı cahidar #22d88 Bakır aslından cafer İlmi şühud sahibi Sadık ve masduk ve mahir Zakir ve hem nutkidar #22d89 Hem ne musa hem ali ve ba rıza dinin sultanı Hem muhammed bahrı cud çun nakidir o nazidar #22d90 Askeri hem çun dilaver ceng günü Mehdiyi masum ve nazik kısa kısa ömürdar. * Ustad Seyyid Kadri: Bir gün manada gördüm; yeşil bir nur direk, arştan yere kadar üzerime inmiş, bu kasidenin beyitleri de yeşil nur balıklar gibi bu nurun içinde dolaşmakta nurun etrafında melekler halka olmuş, halka halka üzerine Arşullaha kadar gidiyor ve bu kasidenin beyitlerini yakalayıp yukarı kaldırıyorlar. Bu halin ne olduğunu meleklerden sordum. Dediler ki: Bu, Allahu tealanın yanında çok makbul bir aşk ve ilimdir. Lakin bugün yeryüzünde bunun ehli yoktur. Ehli gelinceye kadar yukarda saklıyacağız. #23d3 O misalsiz ve hazırdır Daim ruhtan yakındır Gönlümün camı zakirdir Layezel allahın nurundan #24d9 Bağda mem gibi oldum Aşkta sarıgül oldum Gönül ile ne bir alev ve yaprak oldum Peri nazların didarlarından #24d13 Sen bir yara ettin li gönlü aşık Sen azrasın benim vamik Hürmet ile seyyidi sadık Benler önüne perde etme #24d18 Dervişlere etme gadrı Sen kemend çekenlerin şehbazı Kara gözlerle sen ruh çeken Çok acıttın gönül ve canımızı #24d21 Rahm eyle siyah gözlerden Lütf eyle parlak yanaktan Sarhoş benim ay gibi sensin Benim bülbül gülnarlara #24d22 Benim bülbül gülhanlara Oldum mesken gülşenlere Raks ediyorum ben düğünlerde Avaz ile gittim yarlar önüne #25d4 Emir emrinin hikmeti Her zaman gelir fakirler üzerine Ha-di itaat etmeliyiz ona Kitabın nassı gereğince #25d5 #25d6 Gönül lemalardan olmuş mahir Nurdan bir ayna göründü Surei inna ve nasır Yerinde fetih gelir #25d7 Fetihten hep zikri sadık Ben nazmda olmuşum natık İnciler… şirin ve faik Ben saydım bê hesab #25d8 İnci saydım ben hazineler ile Yar ki geldi dedi bana remzler ile Nokta nokta o göz işaretler ile Gönlü etti bana mehtab #25d9 Gönlü etti bana mahı ahdar Yüz şua ve şavk ve cevher Kafı ta kaflar seranser Hepsini gördük bê hicab #25d10 Baştan başa kaflar ta kafı Haydardan oğul Kadri Yüz misli iskender camı O görüyordu bê irtiyab #25d11 Aslan yavrusu kadri haydardan Hem hak peygamber nurundan Devr etti tekrar kaflarda Misli çarkı afitab #26d1 Bugün nesimden kırmızıgül Yine geliyordu zülfler helek Kokuyu veriyordu can ve gönüllere Ondan mest oldum çok gelek #26d2 Mest oldum ji ber zülfü siyah O yüzü müniri misli mah Dad ve meded yüz ah ve ah Allah ne sultan ve melek #26d11 Kadri ateş veriyordu candan Ey ateş serin ol/Ya naru kûnî barida Rahm eyle kuluna ya huda Aşkının ömründe delek. #27d1 Ben bi tevfiki huda Görmüşüm yolu huda Gitmişim hüd için bi fena Onun için erdim mülkü beka #27d2 Ben ruhul kudüs şifahanesi ben habib eli Biz şafi şerbetini içtik biz şifa gördük ve şifa #27d3 Gönlümüz dert ve gamlar mihnet azarlardan halas Destegirimiz sensin onun için gördük derman ve deva #29d8 Beytimiz oldu senin yanağındır Hacerülesved/siyah taş senin benindir Bir tavaf ettik senin etrafındır Feyzımız oldu onunla fazladır #29d9 Feyzimiz oldu bir bahrı celi Esrar ve remzlerden kaynadı Mürşid bana şahı ali Sen kadriyi ettin hoş tüledir #29d10 Kadri sensin tüle/zağarı hüsam Ey dilberi bedri tamam Kadri sensin her dem gülam Kendi şahının zineti için... #30d1 #30d2 O delal silkeledi Kırmızı yüz üzerine ona çok çişili Nokta nokta inci gibi Düşmüşler tamam bedrin üzerine #30d3 #30d4 #30d5 #30d6 #30d7 Cezbe ve aşk hazinindir Onun misli lazım hiç yoktur Gönül onda ah ve enindir Gülam olduğum şepal için #30d8 Ben o şepale gülam O cemale hayran olmuşum Ben daima hayalini ediyorum Ki görünsün şah hüsam #30d9 #30d10 #30d11 Kırmızıgül beni etmiş mecruh Çok çiy götürdü benden ruh Yenileştirdi oldu bende ruh Kemik cisimlerin Muhyisi/Dirilticisi #30d12 Yenileştirdi oldu ve yine Beş çıra canımızı parlattı Biri ismullahdan ışıldattı Diğeri oldu insanların hayırlısından #30d13 #30d14 Bu hakikatti biz söyledik Hep gönül zülfü yanık Papağan gibi söyeleyecek Makamın hal ve ehvalinden #30d15 Hal ve ehvaller söylüyeyim İnci ve yakutlar dökeyim Ezelden kırmızıgülün bülbülüyüm Vakti alem bulutsu gibi #30d16 Vakti alem bulutsu gibiydi Nur bir sütun ortadan kalktı Ruh nurdan ayrı değildi Ta kıyam günü olunca #30d17 Ruh nurdan ayrı değildi Birden bir bedir göründü O hayy ismi ile parladı Ben o hal ile kaldım #30d18 Ben o hal ile heves oldum Aşk yolunun çıngırağı oldum Onun için ki o isa nefes oldum Kadri kalbi saade cam. #31d5 Halas et kadriyi zeyni Hicab kalksın ji mabayni Hak şühudu olsun aynı Gönül kıyamı kalkıncaya kadar #31d6 Kalb kıyamı odur daim Hak emri ile olayım kaim Mevla için olayım saim Gönlün burç ve sarayları içinde #31d7 Gönlün burç ve sarayların içinde Zikrullah ile oluyordum dahil Kırmızıgül için okuyordu bülbül Taslarla mey veriyorlardı gönül #31d9 Geliyordu ve sakiyi Iraki Veriyordu bana mey ji tiryaki Etti beni mesti ezel Baki Biz sarhoş olduk gönül içinden #31d10 Sarhoş oldum ji bazillah Beraber oldum aşıkı billah Hüsameddin eminullah Muhammed her şemali gönül #31d15 Hak emri ile gönül devası Mutlak sadık vekili Hak zikri emrin muti’i Bin çeşit oluyordu kamil. 32d14-nasuttan ta lahuta kadar #32d1 Gönül bülbül tafe gül Sehergah onun için gazelhandır Gülün parıltısı bülbülden Bülbül ona mest ve hayrandır #32d5 Zülf ile gönlü mudava etti Yüzden perdeyi kaldırdı Bizi akıl ve bilinçten etti Olayım ona mest ve divane #32d9 Nokta ilminden ve hat olsun Esmadan ilmi ebced olsun Hikmetten pir ve hem ced olsun Bizim mürşid şahı merdandır #32d10 Hakikat benim pirim şahtır Anlayışlı ve bağ ve hem yoldur Onun için bize güneş ve gönül aydır Ne bir yıldız inci ve satürndür #32d11 Gönül ile celal güneşiyim ben Çeşmi zelal üzerindeyim ben Ne ilmi hal deniziyim ben Balada onun için biz uçuyoruzdur #32d12 Balada çok yeşil kuşum Anber aslından ve miskim Zülflü ve perçem ve biskim Hemen bindirdi seyirdeyizdir #32d14 Ne pervandi kanat ve yakıcı gönül Nasuttan ta lahuta kadar İşaret verdi bir bir söyledi Hazin aslanlar yavrusudur. * 34d23-hani mürşid #34d1 Kimse imdadımı sormadı Hey imdadım zelil Kalmışım ustadsız ve rehber Hani mürşid hani delil #34d2 Hani bir ustadı ilahi Hani merhem hani devai Kurtarsın bu cefadan beni Hani mürşid hani delil #34d3 Hani kalb ve balaların devaı Hani sır ve hallerin nuru Mecalsizlerin destegiri Hani mürşid hani delil #34d4 Yoldan mecalsiz kaldım Sair ben gündüz ve gece kaldım Kör ve sağır oldum adım adım Hani mürşid hani delil #34d5 Hani tabib ve dilberim Hani habib ve esmerim Hani şeyh ve enverim Hani mürşid hani delil #34d6 Rehbersiz kalmışım ki cılızım Takatsız kalmışım çaresizim Gaddar nefsin tutsağıyım Hani mürşid hani delil #34d7 Çaresizim çok sefilim Mübtela ve çok rahatsızım Gözü yolda kaldım ve zelilim Hani mürşid hani delil #34d8 Gözü yolda kaldım emelsiz oldum Ezel lütfunu bekleyeni oldum Bir esir gibi bedelsiz oldum Hani mürşid hani delil #34d9 Hani gönlü hazinlerin şefafı Hani gönlü yaralıların devaı Hani şeyh ve zinlerin tacı Hani mürşid hani delil #34d10 Gönlü yaralı ve hazinim Çok ahlı ve eninim Sinesi yanık ateşliyim Hani mürşid hani delil #34d16 Çok söyleyen ve deli bülbülüm Muhlisim seyyid hazinim Hey ya şah emin imdadım Hani mürşid hani delil #34d17 Kadriyim deliyim gönlüm ah Hani mahbub hani benim şah Sinemin nakşi ya huvellah Hani mürşid hani delil #34d18 Mürşidsiz kalmışım işsiz kaldım Haşr günü ve korku zamanı Boğulmada ve batak ve kum kam Hani mürşid hani delil #34d19 Ben garibim kimsesiz ve kissiz Akissiz ve mumsuz ve aksız Elbisesiz ve çıplak ve tüneksiz Hani mürşid hani delil #34d23 Bu ne domuz bir şerar Dünyayı bana etti tünek ve dar Hay imdad ve yüz havar Hani mürşid hani delil. * #37d2 Destur ilesin vefa Onun için gönül oldu ayinei sefa Ustad ve rehber mustafa Bağların bülbülüsün hazin #37d5 Kırmızı şirin ben gözlemcisi Aşık yarlara olmuş deli Billah görmediler ben hazin gibi Bu aslanlar rengisin hazin #37d6 Esmeri ben gözlemcisi Enveri yanak yaralısı Kengeri yar der aşkı Herdem iniltilisin hazin #38d2 Bu iştir kulak verme gibi aynı sevab Gel bana genç pirim değil ki ben ağız ile söyledim #38d3 Gel bana yolun peyrevi oldum gönülde evham etme Şahin kuşu ve yerinde oldum vallah senin dediğin gibi #38d10 Tafsil et iki harflerden dedik la illa söyle ? #39d6 Ne arkadaşsız ve maksadsız ve deliyim Evet ben tüm halimde aşıkım #39d7 Gönlün gönlünde yakin olur kıyamet Yar güzelliği ve hikmetinden boş değil #39d8 Gönül boş değilsin eğer nar ve eğer nur Sena yıldırımıdır her sualin cevabı #39d12 Gönlümüz oldu nefis inci merkezi Kadri ne oldu kemal bedr gibi #40d6 Ki hep ve var olayım canan menzilinde köpek Behresiz olmayayım senin lütfundan ey şahı şefaat #41d1 Yeni doğmuş çocuğum Yeni ravnak ve yeni yeni oldum Yeni allahı tanıyan kulum Gönül zikri hu hu ile oldum #41d7 Ben yüksek kuş hestim Ben kalu bela mestim Senin aşkında serbestim Onun için doğru ve hakiki oldum #41d8 Ne doğru ve hakikiyim Şahest ve kudsiyim Nisbet bizzat zeyniyim Kani serçeşmesi oldum #43d4 Cebbari nakış ve sanatından Cari olur kalbler üzerine #43d5 Dilber güzelliğinden yine Benzemiyor yusuf ve isaya Beyaz el parladı onunla Diyorum ya rab ne cevher idi #43d6 Ne cevher idi sen ettin ferde Sema ve kürsi ve perde Sen ondan yaptın gönderdin yere Arşta pakı enver idi #43d7 Arştan nur tecelli etti Ferşte/Yerde bizim için belli etti Vahdet ile dini temelli etti Ebed baki ve hayrlar oldu #43d8 Hakikat yeşil inci oldu Onun için isra gecesi oldu Haşmet ile zehra babası oldu Mermer kasenin ziyası oldu #46d1 Dilber yüzü gayrinden hiç görmüyorum Allahu Ekber gayrinden hiç söylemiyorum #46d6 Eğer söylersem bir kaç vasıftan ayıb değil Kuş gibiyim beyaz yeşil ve kanadım sarı #46d9 Menal ey ali neseb seyyid kadri Peygamber havzının sakisi kalbi yıka. #47d1 Gönül kuşu uçmaya avazlisin ve çok çok heveslisin Yazıktır yüz yazık sana çünkü sen kafes esirisin #47d2 Eğer gidersen gönüller yoluna ram mısın dost endazesi ile Hakiki terazi ile ve enfes nefes ilesin #47d4 Yolda dalga çokturlar favr ve rüzgar ve dönemeç ve dalga Gitme yarsız ve habibsiz gitme ama kimsesiz 48d12-hıdır ile beraber ilyas gibi #48d1 Şehzade yüzünün çırağı gönlün gönülünü onla münevver edeyim Süveydanın derin dağını deva ve merhem…edeyim #48d6 Sine bağına maşaellah Orada sedayı vechullah Köşemizde billah Orada hep secde edeyim #48d7 Seda verdi sineyi elmas Peyderpey hatif ve enfas Hıdır ile beraber wekî ilyas Oturulan yeri yeşil ve ahdar edeyim #48d8 Meskene şahid gönül gelsin Bedre güneş kabil gelsin Bana ustad kamil gelsin Biz imdad şahı haydar edeyim #48d9 İmdad ile şahı şehper nur Zülfle ve perçem ve hat hur Bir tavaf oldu ... verdi destur Esmer ben seyrini edeyim #49d4 Gönlü feda nasıl bir arkadaşım Ruh mahbubtan ayrı değilim Allahın nuruna aşığım ... #49d6 Aşk kuşu çok ji emenim Misk ve gülsuyu dökerim Söz ve avazlar söylerim Ben sadık kalu bela #49d7 Elest gününün sadıkıyım Yarimin kaseciğinden mestim Her iki zülfler ile gönül bi bestim Burçlar ve menzillerde #49d8 Tevhid ve nur sadıkıyım Tur dağı makamındayım Kokusu kafurdan ve buhurum Kalb ve gönüller mürşidi #49d9 Kalblerde yeşil nurum Anber ve reyhan ve miskim Çok kanat ve envar ve zülfüm Köşk ve mahfiller gelini #49d10 Serada ve şahnişin Kadriyi şeyda ve din Mürşidim şahı emin Ceddim şahı kerbela #49d11 Gönüllerin dilber ve mumuyum Hak mustafa neslindenim Şavkı vermişti has ve genele Ya rab beladan koru #49d13 Pir ve gençlerin nergisi Şah ceylanların elinedeki çiçek Şeyh ve delallerin mumu Kamillerin makamında #49d14 Hayret makamındayım Vahdet nuru tutuşmuşum Hazinelere varmışım La vela illa vela #49d15 La ve la vahdet makamım Cin ve ins ve genelin şeyhiyim Rehberim şahım hüsamım Min tabakatül ula #50d3 Manada nazar ettim ben mahbub bir dilberin yüzüne Kesin muhammedin nuruydu zahir gördük yüzünde #50d7 Eğer kadri sen gönülde hak aşıkı isen yakin ben sen Sakin azam denizinde olayım dalgıç sarfta #51d6 Şirin nazmın gibi gönül ve inci kimse görmedi Şiirimizde ben isa himmet nefes doğarım #52d3 Sırrı esrarı beşer oldu aşkın büyük nüshası Fennin kemal sözleri oldu hasıl ve mana birdir #54d2 Bari aşkının hasreti gözden geldi ve yüz ah ve yazık Uhra alemidir ma yarin yüzü yazık ve yazık #55d1 Mürşid emri ile hiç etme cedel Ki olmayasınız din yolunun sapığı ve zikri gönül #55d4 Ta merdçe la illa huwellah zikrini hep yapasın Ki kadim lemyezelin mahzen sırrı beyan olsun #55d5 Yedi feleklerin mahzeni kürsi ve direksiz arş Süflevi yer ve zemin ve kahrolası cehennem yaprak yaprak #55d6 Eğer garib sırlardan haberdar olmak istersen Alim ve kamil üstadın ruh ve kalbine bağlan #55d7 Gel sen can bağlantısını yap manevi hekim pire Gönül hamel burcu güneşine ayine olur #55d9 Şirin ve nazik gülün yanında yüz makamlar her seher Şirin nağme seda ve çok sena han ve emel #55d10 Yeşil kuşum çok kanat ve arı kuşu ve lugat çok heves Yüz bin garib çeşit ve meth ve avaz ve gazel #56d5 Ey kadri biziz o çok feyz ve hakikat üfüren Mesihe bahş edilen kiram nurlar gizleniyor. #57d6 Eğer peyda etsen ben basar nuru ...mazağ ez în şuæle? O zaman süveyda gözünün köşesiyle alem görürsün #57d8 Hüseyin mansur makamatı canımda oluyor şu an Orada allahın yüzü sedası köşemde veriyor sahra dağında 58d9-allah sermesti #58d1 Gönül ehli bilirler hazreti şah yanındayım ben Her ne zamandır ki zahirde çok nakıs ve ziyanım ben #58d7 Ne altın ve gümüş talibiyim Ne ukba tutkunuyum Gülzarlar bağında Ben rıza delisiyim ben #58d8 Hayalimle gelmiyor la Gönlümle gelmiyor illa Elminnet lil mevla Ben Allah kuluyum ben #58d9 Ey gönlü pertev kadri sergeştesin amma Dervişler serhalkası ben ehli vefayim ben. 59d14-kavseynada bir nur gördüm #59d1 Gönülde ne bir nur zahir oldu ya rab Ne mahreng ve ne hurşidi cihan teb #59d3 Nasıl zümrüt ve yeşil renk oldu çok şafak Öyle şarkın pervini oldu li gabgab #59d7 O Nur Halik için sena söylediler/ettiler Ki orda olmuşlar der kapı mukarreb #61d4 Ki takva cam ve fincandır #61d9 Mana ilmi hazinesine Senin laal dudağın anahtardır Eğer gonca gülü gibi açılır ise Bana ilim ve irfandır #63d15 Aşkla ve cezbe ve titreme ve uyanık değil Gideyim şepal nur ve narin karşısına 65d12-mezheb #65d1 Dört mezheb vardır ve lakin gönlümde bir mezhebtir Ben bir ve iki üç ne edebileyim fikrime bir matlabtir #65d4 Benim bir noktalamam bunda zülf sorusunu ondan edeyim Bu ne zulftür ben girmişim halka içinde daim ... ya rab ya rab #65d6 İman nurunu şirin yarin yüzünde zahir gördüm Ay ve Güneş ben mukabil merkebin ayak nalıdır #66d1 Zahid sözü batıldır mezhebime aykırı çok hilaf ... #66d3 Aşk şerhine ben ne diyeyim imkansız İlahi emir ezel hikmeti; nûn ve kaf (: kün=ol emri) #66d4 İlahi aşk badesi eger yıkamasa ney aceb Laik olur mu o kimse kalbi bi saf #66d6 Ey ki daim yar ile refik seyyid kadri İçinin hali; kalb tab'tır hakikat bi hilaf. #67d8 Gönlü ateş kadri yüz şan ve şeref medh ve sena nebinin kasdı İlla ki hizmetçisi oluyorsun nebinin evladı şahı felillah #68d4 Mana erbabının gönlünde gayri hak değiller evet İlahi cam cimşiddir suveydada kerdei? #68d7 Gayb varidi letaifler ve ruhumuzda yakin Yeşil kuşum şehper ve şehbaz ve şahin keredi? #70d4 Alem heyeti hakikat halk ve felekler ve güneşler Bitişikti o kaf ve nun/kun=ol emri ile ruh manası #70d6 Ey seyyid hazin şiirin ruh ve can zevki verir #71d5 Ne nakış idi ki ezel nakkaşı boyuna kalem çekti Binler aferin ona hakikat o kalemkardir. #71d8 Evet isa ve musa ve zebih/ismail ve hem halilullah/ibrahim Hakikat onlar güldürler amma şahı kibare benzemezler #76d1Ustad: Şirin gözlerin bizimle bakış ve nazdırlar Gezmlerin cananda ne şeran ne cevazdırlar Hakikatde aynı bize saklı merhemdirler #76d2Ustad: Senin aşkındı rüsva etti beni toplantı yeri ve çarşılarda Senin süsündü ben görmüştüm gelinlerin gerdanı yanında #77d1 ??? Senin şirin gözlerin benimle bakış ve nazdır ??? #77d1Mela: Ey seherimizin nesimi yarının mecalinde Yüz selam yetiştir bizden o padişaha #77d9Ustad: Me? aşkın ruhtan daha hoştur hakikat amma Senin havanda ki can edeyim bi kanaat amma Şirin can daim senin ile hoştur amma #77d15Ustad: Hak sırrından ver kadriye sen hüsnadan bir edeb Sonra aşk vadisinde gezdir onda bir an Ki vahdet çadırında olsun bir nazar sahibi #77d15Mela: Ezelden hak mollayla vermiş aşktan bir kadeh Ta ebed mest ve sallanırsın o mey kadehinden. * #78d1 Sabaha bir nazar etmiştim yare bir kader Ne nakışlardı cemaline ediyordum çok seyr #78d3Ustad: Nazik ve şehla nergis ne hükümlü ve nazarlar Şirin hat ve benlerin kırmızı yüze hünerler Zülf ve gis ve kamer kenarında kanat kanatlar #78d5Ustad: Senin güzelliğini gören var mı ki gönlü olmasın kat #78d5Ustad: Senin nurunu gören var mı ki hiç o olmasın fat #78d5Ustad: Seni birden gören mümkünü var mı ki olmasın mat #78d5Mela: Seni gafletten gören ki kalır heyhat #78d5Mela: Sen alacalı gözlerle öldürmüşsün birçok mazlumu #78d15Ustad: Kadri için ne kederdi sana tuzak kazdı Yüz bin mislimiz billah sana ruhu veriyordu #79d1Ustad: Sen şirin mislini görmedim bu şevk ve nazar ile Sen o zülf ve kanatlarla alev ve söz verdin ciğere #79d1Mela: Ey sabahımızın nesimi yarının seherinde Yüz selam yetiştir bizden o şeker dudağa #79d5Ustad Yüz emanetim sende ey ruhu çok şavk ve hüner Git leylanın gisusinin yanına tavaf ile sallana ile perçem ve per Belki bir koku nesimden bize gelir seher Ki derman alır yaralı göz pas ve ğeber #79d8Ustad: Gönül ve sine tahriş ettin bize ne derman ne tabib Ciğerimi sen uyuz ettin içimiz olmuş lehib Kalmadı kuvvet ve takatim olmuşum şeyda ve vaşib Allaha yemin ediyorum sadık ve doğruyum li habib #79d7Ustad: Ben gezmiştim dönence etrafını çimen ve yer ve seman Senin gibi mahbub birini görmemiştik sen zerisin bê güman Şübhesiz yusuftur o hoş etmiş devr ve zeman Halklar ben aşığım bana kınama etmeyin ey eman #79d7Mela: Olmuş değil senin gibi şepal olmuyor di cihan Ki oluyorlar senin mislin simenten ve altın sarısı kemer #79d14Ustad: Senin tavır ve bağlı elbisen endamına nedir ulf Ben o hüsn ve cemale vallah aşıkım sırf Ciğer yaraları için nedir derman nedir zülf Sensin merhem bizim için dilber hacet niye kulf #79d15Ustad: Sensin bana dertlerin şafii yaralarımıza ne hoş geliyor Gönül ve cana hayal ile her iki kara gözün geliyor Vallah her ikisi tabibtirler muskaya ne hacet Cennet hurilerini sen ne yaparsın fani kadri 81d5- #81d1 Perverin ruh nefhi bağı cinadir ahımız Bülbül öldürdü beni la mekan nesimi ahımız #81d2 Habib aşkının ateşine can ve gönül pervane oldu Şule ... #81d5 Ma hasretinden hastayım kadri eğer rencidesi Feyz ve nefesleri habibi kibriyadır ahım. *
0 notes
utopianatolia · 6 years
Text
Kitaplar...
233) Hafız Hakkı Paşa - Sarıkamış Günlüğü
İnsanca, namus ve şerefıyle yaşamaya hakkı olur. Vatanı milli istiklâlin terakki,  büyüklüğü ancak o vatanda, o bayrak altında hakiki bir saadet temin etmekle artar, kuvvetlenir. Yoksa, sefalet yalnız maddiyatı değil, maneviyatı da söndürür. Bizim asırlık tarih-i ıslahatımız buna en büyük şahittir. Üçüncü Sultan Selim zamanında ıslahata kışlalardan baş-ladık. Selimiye kışlası hâlâ bütün azametiyle Marmara kıyılarında duruyor. Fakat işte o kadar. Cansız, ruhsuz bir taş yığını! Sultan Mahmud Almanya'ya şanlar kazandıran Moltke ile canla-başla çalışır. Milletsiz bir ordu yapmak Moltke'nin de elinden gel-miyor. Istanbul'da padişahın gözü önünde gece gündüz çalışarak büyük ümitler uyandıran ordu Moskof ordusuyla altı saatlik bir muharebe neticesinde perişan olup gidiyor.
Sultan Aziz yüz milyonluk borçla saraylar yapıyor. İngilizler’den sonra] cihanda üçüncü derecede kuvvetli donanma yapıyor. "Millet, millet dediğin bu hayvan herifler değil mi? Her şeyden evvel ordu donanma!" diyor. İnsansızlıktan o bütün donanma Karadeniz'de Tuna'da bed-nâm oluyor, ordu kötü ellerde perişan oluyor. Son Balkan Harbi milli mevcudiyetini anlamamış bir kitlenin hamiyetsizliğini pek kanlı olarak gösteriyor. Yaşamak için kuvvetli olmak lâzımsa, yaşamak için kuvvetli bir ordu, kuvvetli donanma lâzımsa bu yeni ordu, bu yeni donanma için fıkren, iktisaden kuvvetli bir millet lâzımdır. Istanbul'dan Edirne'ye kadar yüzlerce kilometre arazi çöl halinde. İki taraf deniz, aradan demiryolu geçiyor. Avrupa'nın taşan ve mütemadiyen şarkı yan medeniyet ateşi ile Boğazlar arasında kalan bu kıt'ada olsun biraz hayat başlamazsa, İstanbul civarında olsun biraz fazla saban işlemez, biraz  -i hayat görülmez ise, zavallı Anadolu'da ne olur. 
Tuna! Orrrıanlıklı adalar, sakin, azametli cereyanıyla mazinin bütün şanlı vekayiiyle kalbe hürmet ilka eden koca nehir! Türk'ün şimaldeki en tabii hududu! Türkler'in Avrupa'da âb-ı hayatı! Seni biz bırakmayacaktık fakat gittikçe özü kuruyan bir ağaç gibi dallarımız,budaklarımız kendiliğinden kopmaya başladı. Hastalığı dallarda sandık, bilmeyerek lüzusuz yere baltaladık, lüzumsuz yere çırpındik, çırpındıkça kırıldık. Şimdi evet, belki şimdi hastalığımızı anladık, içimizde pek kuvvetli hayat saklı duran özü tedaviye başladık. Hiç olmazsa başlamak lüzumunu duymaya başladık. Bir kere bugünü evlâtlara okutalım, bir kere elimizdeki tarlaları canlandıralım. Çok değil, milletimizin onda birine Türklük kuvvetini, milli vicdanı hissettirelim, o zaman biz yine geleceğiz. Büyükbabalanmızın atlarını sulattığı o Zemzem suyunla biz de yüzlerimizi, gözlerimizi yıkayacağız. 
Yanımda Bronsart Paşa'nın yaveri Fişer, hemşiresine görüşmek için bir mektup yazıyor. Fişer'in kızkanndaşı bakteriyoloji tahsil etmiş, bilgisini artırmış. Stuttgart'ta büyük bir bakteriyoloji müesse-sesi açmış, şimdi ordu için çalışıyor. Bu halde Türk kadınlara yalnız ev hizmetçiliği veren kara cahillerden iğreniyorum, nefret ediyorum. Ben eminim ki beşeriyet ancak bir nısfı diğer nısfına tamamen mü-savi saydığı zaman mesut olacaktır. Ben eminim ki Türklük ve İslamlık, kadınlanna insanlığa mahsus bilumum hakları vermedikçe hiç bir zaman bahtiyar olmayacaktır. Nerede hey'et-i içtimaiyyun? Çünki kadın yok! Sade erkekler sefih, çünki kadınlar sefahate âlet. Bizde azm ve şiddet gevşek, çünki zavallı kadınlann hiçliği erkeğin zaten az olan benliğini büsbütün çürütüyor, yokediyor. Bizde eden erkek arkasında âciz, sefil, kadın bırakıyor. Burada ise hayatlarını yurtlarını kazanan kadınlar sefil kalmak şöyle dursun, o erkeklerin yerlerine vatan için çalışıyor. Yok! yok! Kadınlara erkekler gibi yaşamak ve iş görmek [22] hakkı verilmedikçe memleketimizde ve bütün şarkta refah ve saadet, hürriyet ve istiklâl kalmayacağına emin olmak zamanı gelmiştir, geçmek üzeredir. Buna bütün ruhumuzla iman edelim ve ona göre çalışalım 
Yüzbaşı avcı hattında bulunuyor. Muharebe oldukça şiddetli. Sağ taraftan bir binbaşı geliyor. Kendi tarafı sıkışmış, yardım istiyor. Tam mitralyöz oraya gitmek isterken geriden liva kumandanı geliyor. Soldan gelen bir düşmanı hedef olarak gösteriyor. Oraya ateş ediyor. Binbaşı tekrar geliyor. Mutlaka kendi cihetine yardım istiyor. Yüzbaşı mitralyözünü kaldırırken yaralanıyor. Asker karışıyor. Piyadelerde de bir karışıklık oluyor. Uzaktan bu hâli gören mirliva atını dörtnala kaldırarak geliyor ve tekmil karargahı ile düşmana doğru atılıyor. Düşmanın kurşun yağmuru altında bütün karargâh mahvoluyor. Fakat yanlış! Durur düşünülürse bu generalin hareketi mantıken delicedir. Fakat olmaz; bir Alman general askerinin bozgunluğu can tende iken görmek istemez, göremez, tahammül edemez ve işte büyük manevi kuvvet ve kudrettir ki Alman ordusunu demir gibi durdurur.
Neticesi pek cüzri olan bu hareketin muvaffa-kiyetle neticelenmesi için: 1 - Ordu taarruzuna şiddetle devam etmeli ki,düşmanın kuva-yı uzmâ.sı gelmeden arzu ettiğimiz hat elde edilsin. 2 - Bakü cihetinde ve Yekaterino-Siav-Mersinof cihetinden de-miryolları. 3 - İşbu Ruslar'ın arkasında çetelerle ve aşâirle ve Fazıl Paşa va-sıtasıyla faaliyet göstermesi. 4 - Herşeyden evvel Batum'u almak. Hülâ.sa: Sefer plânmın gayesi işe plânı ile tamamen birleşir ve azim ve himmetle kan olarak halledilemeyen bu mes'ele halledilir. Napolyon'un  aç ve çıplak askerlerine İtalya'yı gösterdiği gibi biz de Kafkasya'ya girmeliyiz. 
3. Ordu Kafkas hududunda taarruza kalkarken bizim Batum aleyhine taarruz pek parlak ve muannitd bir hareket olur. Rus-lar'ın kuva-yı imdadiyesi gelmeden Kafkasyayı fethetmek hem külli (?) harp için, hem de Osmanlılık için pek büyük bir zafer olur. Bir taraftan biz kolaylıkla Osmanlılığı, Kafkas Dağlan'nı, Türklüğün temas sınırını, Turan yolunu kazanır. Diğer cihetten oradaki zaferle en nihayet serbest kalacak olan ordumuzu Balkanlar'da faik bir vaziyette kullanırız
Dört vapur öğleye kadar hazır. Maateessüf otomobilleri Akdeniz alamadı. Alamayacağını evvelce söyledik, bir Alman vapuru vermek lâzım dedik. Fakat Almanlar böyle mühim zamanda o kadar adi menfaatleri düşünüyorlar ki, tasavvur olunamaz. Bu otomobillerin gitmemesi yüzünden Hasan İzzet Paşa gayet mühim bir vasıtadan mahrum oldu. Ah! Nlâzır, sen bu Almanlar'a fazla yüz veriyorsun. Bu vatan için canı yanan, kalbi sızlayan Türkler'e Almanlar kadar olsun ehemmiyet vermiyorsun ve neticede işte meselâ Hasan İzzet Paşa'ya şimdi hem erzak az gidiyor, hem vasıta-i nakliye. Eğer dün ve bugün ben şiddetle uğraşmasaydım ve Allah razı olsun Bahaeddin doğru hesap yapmasa idi 5. Kolordu'nun menzil kollarından 900 deve Erzincan yoluna konmaz, 3. Ordu kuvvetiyle vesait-i nakliye gönderilmezdi. 900 deve, beheri üç-dört yüz kilo taşır, [741 270.000-360.000 kilo erzak taşır. Ordu birinci hat en çok 100 bin olsa tam üç günlük erzak. Bu develer iki ay sonra varsa yine kârdır. 
5. Hasan İzzet Paşa'nın muvaffakiyeti üzerine kendisine harp iftihar hatırası işaretli altın imtiyaz madalyası verilmesini İhsan düşünmüş. Nazır bugün hasta olduğundan bir telgrafla arzedildi. "Altın liyakat" demiş. "Alın liyakatı vardır, tarafimdan rica edin" dedim. "Harp hatırası altın likayat başkadır" dedi. Pek garip bir inat. Ne ise, muamelât-ı zatiyeden filâ'n uğraştım, işi düzelttim. Bilmem ki bu kadar azim mes'uliyeti üzerine alarak bu kadar azim ve metanetler gösteren bin müşkilât içinde muzafferiyetler kazanan bir ordu kumandanına karşı Enver'in bu kadar küçük düşünceleri ne olur? 
Kars ve Erzurum civarında gayet ve kuru soğuk vardır. Kars'da Kânunsarıi'de tahtessıfır 44 derece soğuk olduğu halde sahilde sıcak ve Kânunsani'de altı derecededir ve mütemadiyen orada yağmur yakar imiş. Hasan İzzet. 
Artık hamdolsun ileri gidiyoruz. Inşallah bir daha bu yerlerden geçmemek üzere mütemadiyen, muzafferen ileri gideriz. Herhalde benim kolordumun vazifesi 30-40 kilometrelik yürüyüşler yaparak Ruslar kaçmadan evvel Kars yoluna varmak ve kan meydan muharebesinisl orada vererek Rus ordusunu mahvetmektir. Her vakit bütün kalbimle dediğim gibi işte buraya da yazıyorum ki Cenab-ı Hak bana bu milletin felâketini göstermekten ise öldürsün. Biz kazanırsak başımız dik olarak 30-40 sene sulh içinde göstereceğimiz faaliyet ile bütün şarkı sefaletten kurtaracağız. Biz batarsak yüz milyonlarca zeki, masum şarklılar, Türkler, İslamlar uzun esaret ve sefalet devirleri geçirmeye mahkum olacaklar-dır. Allah âdildir, maksadımız pek büyüktür, azmimiz meziddir, tedâbirimiz mümkün olduğu derecede   iyidir. Binaenaleyh muvaffakiyetimiz emindir. 
Muhacirler mes'elesi bir felâket. Toplamı nakli için zaval-lılann öküzlerini de almışlar. "Keşke Rus elinde olup şehid olsa idik!" diye bağıranlardan gece gündüz kadın, çocuk vaveylâsı! Ah Enver! Ah! Bu kış seferini ta'cil etmek, sonra da bu parlak taarruzda 9. Kolordu'yu dörtnala kaldırmakla yüz bin masumun kanına girdin! Allah seni affetsin. [137] Muhacirlere ekmek ve peksimet veriyorlar. Ekmek iyi fakat peksimet olmaz. Un versinler, kadınlar pişirsinler dedim. 12 - Sarıkamış'ta bize kılavuzluk eden Hafız Arslan'a 100 lira Müdafaa-i Milliye Kasası'ndan verdirdim. Zaten zavallı yaralandı  da! 
Maktel: Yevmiye 44 şehit, 40 da Köprüköy'de, bugün 130 Erzurum'da. Bir o kadar da yollarda ve diğer hastahaneleri de sayarsak harp zayiatı hariç yevmi-ye 420-450 nefer zayi ediyoruz. O halde şu son 20 gün zarfında 9.000 genç gömdük demektir
Yevrniye elleri ayakları donmuş, soğuktan hastalanmış ve gıdasızlıktan zayıf düşmüş dört-beş yüz nefer hatt-ı harpten geri geliyor. Ekserisi bu zuafâ ve donmuş-lar olarak her gün yalnız Erzurum, Köprüköy ve Hasan-kale'de 200'den fazla asker ölüyor. Diğer hastahaneler de hesap edilirse bu miktar 400'ü geçer. Bu hesaba göre bakımsızlıktan ayda 1.200 effad-ı millet topraklara gömülüyor demektir.
9/10 (22 Ocak 1915), Enver'den telgraf: Gayet müstatcel ve mahremdir. ilkbaharda burada ziyade muntazam kuvvetlere ihtiyaç olacağı anlaşıldığından buradan gerek berren, gerek bahren kuvvet göndermeyi münasip bulrnadım. Siz orasını elinizde bulunan kuvvetlerle idare ediniz. Bu halde şimdi fazla ileri hareketinize de lüzum görmüyorum. Bu husustaki mütalaanızı bildiriniz. 
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
0 notes
piyarent · 4 years
Text
Soğuk lacivertten atkıları var..
Ziyadesiyle Eylül bu, son bahar.
Rüzgar ile ilmek ilmek kenetli parmaklar
Ne acı his umutsuzca sevmek..
İzin vermek istersen yan çizmek.
Dolapların içinde kendine yazdığın boğazlı kazaklar.
Sıkıntısı ne dünyanın nasıl sığmaz kadere.
Tanrım gömleğin düğmesi gibi iliştir göğsüme..
Boş evlerin sessizliğiyle ıslık çalma artık.
Diretme beni sarhoş değilim.
Bozuk ve kızgın bir edep.
Kalemsiz ve kağıtsız bir edip.
Şiirsiz ve aşksız bir kadın..
İsimsiz ve meçhul bir herif.
Buysa yol yürünüyor.
Kusuruma bakma
Şevkat bulanık görünüyor.
- Miraç
3 notes · View notes
piyarent · 4 years
Text
Kalbe dokunur yarası yardan.
Kanar elimden kızıl kardan.
Yörem uzak şehir tepeden.
Kapanıyor gözlerim
Geceye gündüz demeden.
- Miraç
2 notes · View notes