Tumgik
#en yakın yüzlük
bakbi3452 · 7 months
Text
EN YAKIN YÜZLÜĞE YUVARLAMA MATERYALİM
https://www.youtube.com/watch?v=PrkrxIEdBgM&feature=youtu.be EN YAKIN YÜZLÜĞE YUVARLAMA Onlar basamağı 10, 20, 30, 40 olan sayılar önceki yüzlüğe yuvarlanır. Örneğin; 420 sayısı -> 400 sayısına yuvarlanır. 640 sayısı -> 600 sayısına yuvarlanır. Onlar basamağı 50, 60, 70, 80, 90 olan sayılar sonraki yüzlüğe yuvarlanır. Örneğin; 480 sayısı -> 500 sayısına yuvarlanır. 850 sayısı -> 900…
View On WordPress
0 notes
aynodndr · 1 year
Text
Tumblr media
TARİHTE YAŞANMIŞ GERÇEK BİR YOL HİKAYESİ:
Yıl 1977 Burdur otobüs garajı:
Köylülerimizden birisi babası ile garajda dolaşıyor, ben yaşlarında olan çocuk ağlıyordu.
Ben haftalığımı almış köye dönecek, anamın babamın yanında epeydir görmediğim kardeşlerimle hasret giderecektim, içim içime sığmıyordu, o zamanlar köye gelip gitmek şimdiki gibi kolay değildi.
Çavdır'a tek araba vardı, o arabada burunlu 309 du ki, yol yakın zaman da bitmezdi.
Çavdır'a varınca da köye gitmek cabasıydı ya, ne edersin ki, hasretlik tak etmişti cana, ustamdan üç günlük izin almıştım.
Dördüncü günü burda olcen len kerata, diyerek güç bela izin alabilmiştim.
İnşallah otobüs gitmemiştir diye dualar ederek otobüs garajına geldiğimde burunlu 309 u görünce keyfimde yerine gelmişti, tam yazıhanenin oradan bilet alacakken benim köylüyü gördüm, oğlan biz yaşlardaydı.
Beni çıraklığa salmıştı babam, onlar ise okumaya gelmişlerdi Burdur'a, yanına vardım, hayırdır bizim oğlan, ne oldun.
Niye ağlıyorsun dedim, yanında babası da vardı, babasının da yüzü bi hoştu.
Sorma, boş ver dedi, neye sormayacağım ula?
Biz aynı Celmenden su içmedik mi, aynı garagavıktan yemedik mi, o nasıl laf öyle, bunun üzerine yaşlı gözlerini sildi ve yüzüme baktı.
Ziraat Fakültesini kazandım, en geç Salı gününe kayıt olmam gerek.
Fakat yol param yok.
Anam! Anam! Anam!
Burdur otobüs garajı başımda bi dönmeye başladı ya, deme gitsin!
Ben okumayı çok istedim di, babam beni okutmadı.
Rahmetli Alim Amcam (Harmanda) Ömer'i okutmak için Burdur'a gideceği günü bize geldi.
Rahmetli babama emmi, bu oğlan da gelsin, i ki emmioğlu okusunlar beraber demişti.
Babam rahmetli ise; bunun okumasına gerek yok emmi.
Boş ver karıştırma bunun kafasını deyivermişti.
O zaman bütün hayallerim bitivermişti.
Arkadaşlarım okumaya giderken, beni de bir pastanecinin yanına çırak vermişti babam.
Ne zaman öğle aralarında, akşam paydoslarında üstleri başları düzgün, kravatlı öğrencileri görsem içim cız ederdi ama neylersin kaderin rüzgarı bizi bu yana atıvermişti.
Şimdi karşımda aynı sıralarda oturduğum, lakin okuyup Burdur Lisesinden Erzurum Ziraat Fakültesini kazanan arkadaşım yol parası yüzünden kayıt hakkını kaybedecekti.
Buna razı gelemezdim, kaç paraymış ula ende yol parası dedim.
Arkadaşım 250 liraya iniliyormuş Erzurum'a, burdan Isparta'ya gidip oradan Erzurum postasına bineceğim, kaydımı yaptırıp çarşambaya veya perşembeye döneceğim.
Cebimde de topu topu 250 lira param vardı, az bekle hemen geliyorum dedim.
Koştum vardım Cemal ustamın yanına, noldu len kerata, getmedin mi kövüne dedi Cemal ustam.
Usta ya, benim senden bir istediğim var.
Bilmem yapar mısın, bana para lazım oldu, varsa azıcık para versen.
Yıllardan beri yanında çalıştığım bu gök gözlü, tombul yanaklı goca göbekli macır şöyle bir süzdü beni.
Kaç para lazım more dedi.
500 lira versen ustam dedim.
Te be dellendin mi kızancık sen, netcen o kadar parayı.
Babana mı götüreceksin dedi Cemal ustam.
Haftalık 30 liraya çalışıyordum, haliyle çok gelmişti ustama.
Lakin yine de lafı uzatmadı, çıkardı verdi beş tane yüzlük banknotu.
Sağ ol ustam diyerek elini öptüğüm ustamın "Selam söyle babana" deyişini bile sokak kapısında duymuştum.
Garaja vardığımda Çavdır arabası çoktan gitmiş, baba oğlan ikisi beni bekliyorlardı.
Al bizim oğlan, aha sene tam 750 lira, işini görür bu, git kaydını yaptır gel dedim.
İçimde adını koyamadığım bir sevinç, bir huzur vardı.
Olsun varsın, anamı, babamı kardeşlerimi belki üç aya daha göremeyecektim, ama ne olursa olsun bu gün dünyanın en mutlu insanı bendim.
Aradan çok uzun yıllar geçti, ben Gölhisar'da pastahane açtım.
O arkadaşım da Ziraat Yüksek Mühendisi oldu.
Arada sırada haberleşir, tanıdıkların getirdiği selamı alırdık.
Derken benim işlerim bozuldu, iflas ettim, dükkanımda ne var ne yoksa haczedildi.
Evimin elektrik ve su paralarını ödeyemez duruma düştüm, çaresizlikten ne yapacağımı bilemez haldeydim, bir gün postacı Adem abi, postanede havalen var git al dedi.
Meraklanmıştım, her gün haciz bildirileri gelen bana kim neden havale göndersin ki, diyordum kendi kendime, Postaneye vardığımda havaleyi gönderenin yıllar önce yol parası verdiğim Ziraat Mühendisi köylüm olduğunu öğrendim, bildiri kağıdında yazan telefon numarasını aradım.
Bu nerden icap etti bizim oğlan dedim.
Hem bir milyar çok para, sana nasıl öderim ben bunu, batık haldeyim ben.
Telefonun öbür ucunda titreyen bir sesle, o paranın karşılığı 23 sene önce Erzurum'a YOL PARASI olarak ödendi, gönül rahatlığı ile harca kardeşim!
Yarana bir nebze merhem olabilirsem ne mutlu bana!
Binden bire helaldir o para sana, işini gör dedi.
Benim yıllar önce verdiğim yol parası tekrar elime dönmüştü.
Not : { Bu Hikayenin kahramanları her ikisi de sağ oldukları için isim zikredilmemiştir.}
Kudret Harmanda.
3 notes · View notes
hayat-ask-evlilik · 2 years
Text
evet devam edelim.
lisedeki arkadaş grubundan bahsetmiştim.hiç olmaz dediğim ve kimsenin onaylamadığı o çocukla birlikteydim. nasıl oldu? iş çıkışı hep beni alıyorlardı bir yerlere gidiyorduk hepberaber ama benim onunla onun da benimle bir sohbeti yoktu sadece merhaba merhaba o kadar.Bir hafta öyle takıldıktan sonra uzun bir süre biz konuşmayı kestik. Ben en yakın arkadaşımla takılıyordum ece ile...
İzinli günlerimden biriydi arkadaşımla buluşmuştuk ve telefonum çaldı. Arayan ortak arkadaşımız olan mertti.Bizimle buluşmak istediklerini söylediler bizde buluştuk ondan sonra birdaha ayrılmadık zaten.
Git zaman gel zaman derken biz onunla bir yılbaşı akşamıydı. Beni iş çıkışında alıcaktı ne yalan söyliyim heyecanlanmıştım. Küçük yüzlük beyaz bir motoru vardı onunla evlerine gittik. Mert,ece,o ve ben beraber içtik eğlendik. Saat sabah beş olmuştu ve biz dışarı çıkmıştık. Birbirimize klasik aldatıldıgımız hikayeleri anlatıyorduk. Ne olduysa o zmandan sonra oldu zaten hersey başladı.Hergün beni evime bırakırdı gizli gizli tabi ailem bilmiyordu o bu konuda çok cesaretliydi ama ben değildim.aradan zaman geçti birbirimize açıldık.çok güzel bir sene geçirdik.yine bir yılbaşıydı ve beraber vakit geçiricektik annem arkadaş olarak takıldığımızı biliyordu. O gün bana sordu ben de aşık oldum dedim çok acayip bir durumdu annemin karşısında ağıyarak aşık oldugumu söyledim annem bana öyle bir bakıyordu ki ‘’allah kahretsiz der gibi’’ pek bir şey diyemedi içeri babam girdi ve bende onunla buluşmaya gittim. ona söyledim anneme söyledğimi ikimizde çok sevindik ama ben nerden bilebilirim bundan sonra başıma gelicekleri ve neler yapabileceğimi...
2 notes · View notes
aynurant · 3 years
Text
Tumblr media
TARİHTE YAŞANMIŞ GERÇEK BİR YOL HİKAYESİ:
Yıl 1977 Burdur otobüs garajı:
Köylülerimizden birisi babası ile garajda dolaşıyor, ben yaşlarında olan çocuk ağlıyordu.
Ben haftalığımı almış köye dönecek, anamın babamın yanında epeydir görmediğim kardeşlerimle hasret giderecektim, içim içime sığmıyordu, o zamanlar köye gelip gitmek şimdiki gibi kolay değildi.
Çavdır'a tek araba vardı, o arabada burunlu 309 du ki, yol yakın zaman da bitmezdi.
Çavdır'a varınca da köye gitmek cabasıydı ya, ne edersin ki, hasretlik tak etmişti cana, ustamdan üç günlük izin almıştım.
Dördüncü günü burda olcen len kerata, diyerek güç bela izin alabilmiştim.
İnşallah otobüs gitmemiştir diye dualar ederek otobüs garajına geldiğimde burunlu 309 u görünce keyfimde yerine gelmişti, tam yazıhanenin oradan bilet alacakken benim köylüyü gördüm, oğlan biz yaşlardaydı.
Beni çıraklığa salmıştı babam, onlar ise okumaya gelmişlerdi Burdur'a, yanına vardım, hayırdır bizim oğlan, ne oldun.
Niye ağlıyorsun dedim, yanında babası da vardı, babasının da yüzü bi hoştu.
Sorma, boş ver dedi, neye sormayacağım ula?
Biz aynı Celmenden su içmedik mi, aynı garagavıktan yemedik mi, o nasıl laf öyle, bunun üzerine yaşlı gözlerini sildi ve yüzüme baktı.
Ziraat Fakültesini kazandım, en geç Salı gününe kayıt olmam gerek.
Fakat yol param yok.
Anam! Anam! Anam!
Burdur otobüs garajı başımda bi dönmeye başladı ya, deme gitsin!
Ben okumayı çok istedim di, babam beni okutmadı.
Rahmetli Alim Amcam (Harmanda) Ömer'i okutmak için Burdur'a gideceği günü bize geldi.
Rahmetli babama emmi, bu oğlan da gelsin, i ki emmioğlu okusunlar beraber demişti.
Babam rahmetli ise; bunun okumasına gerek yok emmi.
Boş ver karıştırma bunun kafasını deyivermişti.
O zaman bütün hayallerim bitivermişti.
Arkadaşlarım okumaya giderken, beni de bir pastanecinin yanına çırak vermişti babam.
Ne zaman öğle aralarında, akşam paydoslarında üstleri başları düzgün, kravatlı öğrencileri görsem içim cız ederdi ama neylersin kaderin rüzgarı bizi bu yana atıvermişti.
Şimdi karşımda aynı sıralarda oturduğum, lakin okuyup Burdur Lisesinden Erzurum Ziraat Fakültesini kazanan arkadaşım yol parası yüzünden kayıt hakkını kaybedecekti.
Buna razı gelemezdim, kaç paraymış ula ende yol parası dedim.
Arkadaşım 250 liraya iniliyormuş Erzurum'a, burdan Isparta'ya gidip oradan Erzurum postasına bineceğim, kaydımı yaptırıp çarşambaya veya perşembeye döneceğim.
Cebimde de topu topu 250 lira param vardı, az bekle hemen geliyorum dedim.
Koştum vardım Cemal ustamın yanına, noldu len kerata, getmedin mi kövüne dedi Cemal ustam.
Usta ya, benim senden bir istediğim var.
Bilmem yapar mısın, bana para lazım oldu, varsa azıcık para versen.
Yıllardan beri yanında çalıştığım bu gök gözlü, tombul yanaklı goca göbekli macır şöyle bir süzdü beni.
Kaç para lazım more dedi.
500 lira versen ustam dedim.
Te be dellendin mi kızancık sen, netcen o kadar parayı.
Babana mı götüreceksin dedi Cemal ustam.
Haftalık 30 liraya çalışıyordum, haliyle çok gelmişti ustama.
Lakin yine de lafı uzatmadı, çıkardı verdi beş tane yüzlük banknotu.
Sağ ol ustam diyerek elini öptüğüm ustamın "Selam söyle babana" deyişini bile sokak kapısında duymuştum.
Garaja vardığımda Çavdır arabası çoktan gitmiş, baba oğlan ikisi beni bekliyorlardı.
Al bizim oğlan, aha sene tam 750 lira, işini görür bu, git kaydını yaptır gel dedim.
İçimde adını koyamadığım bir sevinç, bir huzur vardı.
Olsun varsın, anamı, babamı kardeşlerimi belki üç aya daha göremeyecektim, ama ne olursa olsun bu gün dünyanın en mutlu insanı bendim.
Aradan çok uzun yıllar geçti, ben Gölhisar'da pastahane açtım.
O arkadaşım da Ziraat Yüksek Mühendisi oldu.
Arada sırada haberleşir, tanıdıkların getirdiği selamı alırdık.
Derken benim işlerim bozuldu, iflas ettim, dükkanımda ne var ne yoksa haczedildi.
Evimin elektrik ve su paralarını ödeyemez duruma düştüm, çaresizlikten ne yapacağımı bilemez haldeydim, bir gün postacı Adem abi, postanede havalen var git al dedi.
Meraklanmıştım, her gün haciz bildirileri gelen bana kim neden havale göndersin ki, diyordum kendi kendime, Postaneye vardığımda havaleyi gönderenin yıllar önce yol parası verdiğim Ziraat Mühendisi köylüm olduğunu öğrendim, bildiri kağıdında yazan telefon numarasını aradım.
Bu nerden icap etti bizim oğlan dedim.
Hem bir milyar çok para, sana nasıl öderim ben bunu, batık haldeyim ben.
Telefonun öbür ucunda titreyen bir sesle, o paranın karşılığı 23 sene önce Erzurum'a YOL PARASI olarak ödendi, gönül rahatlığı ile harca kardeşim!
Yarana bir nebze merhem olabilirsem ne mutlu bana!
Binden bire helaldir o para sana, işini gör dedi.
Benim yıllar önce verdiğim yol parası tekrar elime dönmüştü.
Not : { Bu Hikayenin kahramanları her ikisi de sağ oldukları için isim zikredilmemiştir.}
Kudret Harmanda.
HUZUR DOLU AKŞAMLAR
5 notes · View notes
ultracrepidarain · 4 years
Text
samatya böylelerine çok alışıktır, yırtık pırtık, mevsime hiç uymayan ve gece üşümemek için hep biraz fazla olan kıyafetleriyle kaldırımın bir kenarına oturmuş, saçı sakalı en son ne zaman, hangi hayırsever berber tarafından kesildiği belli olmayan, el bileği para istemekten, dili yalvarmaktan kambur olmuş, altında daima bir karton bulunan kavruk tiplere çok alışıktır. hepsinin bir hikayesi vardır, ya kaybetmiştir veya kaybolmuştur ama mutlaka dramdan geçer hikaye, anlatırken takılmazlar dram kısmına, dram dinleyici içindir, dinleyen kişi kambur elin avucuna belki iki lira koyar diyedir dram, anlatırken içinden sıkıntı geçer sadece pejmürdenin. hikayeler anlatılır böyle, salyalı dudaklardan kir tutmayan kulaklara ve gece akar, pejmürdemiz uzun süre sabit kalır, kaldırım çeşme gibi insan akıtır, avuç dolar, cebe dökülür liralar. saat ilerleyip belli bir noktaya kavuşunca kalkar ayağa, meydanına varır samatya'nın, o saatte olan olmuştur, herkesin mutlu olduğu, dansözün ilah olduğu andır, sarhoşların arasından ayık kafasıyla geçer, dansöze yakın, birtakım sarhoşlara ait masaya onlara aldırmadan katılır, mekan sahibinin de umrunda değildir artık, bu saatten sonra olan olur, giden gider, kalan anılardır sadece, kimse ilgilenmez o an ne olduğuyla. bir kadehi alır, kavruk yüzünün orta yerindeki salyalı dudakların arasına yerleştirir, akıtır beyazı boğazından aşağı, bir yudum, bir yudum daha, bedava sirke baldan tatlıyken bedava aslan sütü nasıldır kim bilir. herkes gibi onun da kafası yokuşu aşıp düzlüğe erişince kalkar ayağı, kendisine yüz vermeyen dansöze kıvırta kıvırta yanaşır, sonra elini cebine atar bi yüzlük çıkarır, dansözün sol memesine yerleştirirken bu kez dansöz ona kıvırarak yaklaşmıştır. para terli memenin üstünden kayarak yerine oturur. masalarda yığınla sarhoş alkışlar adamımızı, kafalarından o da bir gün eğlensin be diye geçirirler, kendi paralarıyla dansöz oynatan adama acıyarak. gece biter, gök maviye dönmeye başlar, dağılır masalar, pejmürde kaldırımdaki yerine doğru kaykılır hafiften, kartonunun üzerine kıvrılır ve o gece de diğer birçok gece gibi mutlu sonla biter. samatya böylelerine çok alışıktır, kayıplardır ama bulunmaya da hiç niyetleri yoktur.
10 notes · View notes
aynurcan-07 · 2 years
Text
Tumblr media
TARİHTE YAŞANMIŞ GERÇEK BİR YOL HİKAYESİ:
Yıl 1977 Burdur otobüs garajı:
Köylülerimizden birisi babası ile garajda dolaşıyor, ben yaşlarında olan çocuk ağlıyordu.
Ben haftalığımı almış köye dönecek, anamın babamın yanında epeydir görmediğim kardeşlerimle hasret giderecektim, içim içime sığmıyordu, o zamanlar köye gelip gitmek şimdiki gibi kolay değildi.
Çavdır'a tek araba vardı, o arabada burunlu 309 du ki, yol yakın zaman da bitmezdi.
Çavdır'a varınca da köye gitmek cabasıydı ya, ne edersin ki, hasretlik tak etmişti cana, ustamdan üç günlük izin almıştım.
Dördüncü günü burda olcen len kerata, diyerek güç bela izin alabilmiştim.
İnşallah otobüs gitmemiştir diye dualar ederek otobüs garajına geldiğimde burunlu 309 u görünce keyfimde yerine gelmişti, tam yazıhanenin oradan bilet alacakken benim köylüyü gördüm, oğlan biz yaşlardaydı.
Beni çıraklığa salmıştı babam, onlar ise okumaya gelmişlerdi Burdur'a, yanına vardım, hayırdır bizim oğlan, ne oldun.
Niye ağlıyorsun dedim, yanında babası da vardı, babasının da yüzü bi hoştu.
Sorma, boş ver dedi, neye sormayacağım ula?
Biz aynı Celmenden su içmedik mi, aynı garagavıktan yemedik mi, o nasıl laf öyle, bunun üzerine yaşlı gözlerini sildi ve yüzüme baktı.
Ziraat Fakültesini kazandım, en geç Salı gününe kayıt olmam gerek.
Fakat yol param yok.
Anam! Anam! Anam!
Burdur otobüs garajı başımda bi dönmeye başladı ya, deme gitsin!
Ben okumayı çok istedim di, babam beni okutmadı.
Rahmetli Alim Amcam (Harmanda) Ömer'i okutmak için Burdur'a gideceği günü bize geldi.
Rahmetli babama emmi, bu oğlan da gelsin, i ki emmioğlu okusunlar beraber demişti.
Babam rahmetli ise; bunun okumasına gerek yok emmi.
Boş ver karıştırma bunun kafasını deyivermişti.
O zaman bütün hayallerim bitivermişti.
Arkadaşlarım okumaya giderken, beni de bir pastanecinin yanına çırak vermişti babam.
Ne zaman öğle aralarında, akşam paydoslarında üstleri başları düzgün, kravatlı öğrencileri görsem içim cız ederdi ama neylersin kaderin rüzgarı bizi bu yana atıvermişti.
Şimdi karşımda aynı sıralarda oturduğum, lakin okuyup Burdur Lisesinden Erzurum Ziraat Fakültesini kazanan arkadaşım yol parası yüzünden kayıt hakkını kaybedecekti.
Buna razı gelemezdim, kaç paraymış ula ende yol parası dedim.
Arkadaşım 250 liraya iniliyormuş Erzurum'a, burdan Isparta'ya gidip oradan Erzurum postasına bineceğim, kaydımı yaptırıp çarşambaya veya perşembeye döneceğim.
Cebimde de topu topu 250 lira param vardı, az bekle hemen geliyorum dedim.
Koştum vardım Cemal ustamın yanına, noldu len kerata, getmedin mi kövüne dedi Cemal ustam.
Usta ya, benim senden bir istediğim var.
Bilmem yapar mısın, bana para lazım oldu, varsa azıcık para versen.
Yıllardan beri yanında çalıştığım bu gök gözlü, tombul yanaklı goca göbekli macır şöyle bir süzdü beni.
Kaç para lazım more dedi.
500 lira versen ustam dedim.
Te be dellendin mi kızancık sen, netcen o kadar parayı.
Babana mı götüreceksin dedi Cemal ustam.
Haftalık 30 liraya çalışıyordum, haliyle çok gelmişti ustama.
Lakin yine de lafı uzatmadı, çıkardı verdi beş tane yüzlük banknotu.
Sağ ol ustam diyerek elini öptüğüm ustamın "Selam söyle babana" deyişini bile sokak kapısında duymuştum.
Garaja vardığımda Çavdır arabası çoktan gitmiş, baba oğlan ikisi beni bekliyorlardı.
Al bizim oğlan, aha sene tam 750 lira, işini görür bu, git kaydını yaptır gel dedim.
İçimde adını koyamadığım bir sevinç, bir huzur vardı.
Olsun varsın, anamı, babamı kardeşlerimi belki üç aya daha göremeyecektim, ama ne olursa olsun bu gün dünyanın en mutlu insanı bendim.
Aradan çok uzun yıllar geçti, ben Gölhisar'da pastahane açtım.
O arkadaşım da Ziraat Yüksek Mühendisi oldu.
Arada sırada haberleşir, tanıdıkların getirdiği selamı alırdık.
Derken benim işlerim bozuldu, iflas ettim, dükkanımda ne var ne yoksa haczedildi.
Evimin elektrik ve su paralarını ödeyemez duruma düştüm, çaresizlikten ne yapacağımı bilemez haldeydim, bir gün postacı Adem abi, postanede havalen var git al dedi.
Meraklanmıştım, her gün haciz bildirileri gelen bana kim neden havale göndersin ki, diyordum kendi kendime, Postaneye vardığımda havaleyi gönderenin yıllar önce yol parası verdiğim Ziraat Mühendisi köylüm olduğunu öğrendim, bildiri kağıdında yazan telefon numarasını aradım.
Bu nerden icap etti bizim oğlan dedim.
Hem bir milyar çok para, sana nasıl öderim ben bunu, batık haldeyim ben.
Telefonun öbür ucunda titreyen bir sesle, o paranın karşılığı 23 sene önce Erzurum'a YOL PARASI olarak ödendi, gönül rahatlığı ile harca kardeşim!
Yarana bir nebze merhem olabilirsem ne mutlu bana!
Binden bire helaldir o para sana, işini gör dedi.
Benim yıllar önce verdiğim yol parası tekrar elime dönmüştü.
Not : { Bu Hikayenin kahramanları her ikisi de sağ oldukları için isim zikredilmemiştir.}
Kudret Harmanda.
23 Haziran 2017.
1 note · View note
bahistop10 · 3 years
Text
Mobilbahis347 – Mobilbahis348 – Mobilbahis349 Giriş – Bahis Şirketleri Nasıl Kar Eder? 
https://tr.heryerdegiris.org/mobilbahis/giris/mobilbahis347-mobilbahis348-mobilbahis349/
Mobilbahis347 – Mobilbahis348 – Mobilbahis349 Giriş – Bahis Şirketleri Nasıl Kar Eder? 
Mobilbahis347 – Mobilbahis348 – Mobilbahis349 Giriş
Yüksek bahis oranları, güvenilir canlı casino masaları ve kazançlı bonuslar sunan Mobilbahis sitesi güncel giriş adresini yeniledi! Site son erişim adresi olan Mobilbahis344 – Mobilbahis345 – Mobilbahis346 Giriş Adresinden sonra Mobilbahis347 – Mobilbahis348 – Mobilbahis349 Giriş adresine geçti. Aynı kullanıcı kimliğinizle kaldığınız yerden bu eğlenceli dünyada kazanmaya devam edebilirsiniz!
Mobilbahis347 – Mobilbahis348 – Mobilbahis349 Giris
Bahis Şirketleri
Bahis, kısa yoldan para kazanmak isteyenlerin en çok tercih ettiği yöntemdir. Özellikle internet kullanımının giderek yaygınlaştığı günümüzde online olarak bahis oynama imkanı ve bahis sitelerinin sayı olarak fazla olması, bahise olan ilgiyi de arttırdı. Bahis şirketleri aracılığıyla binlerce kişi, yorulmadan kazanç sağlıyor. Peki birçok kişinin kazanç kapısı niteliğindeki bu şirketler nasıl işliyor? Bahis şirketleri nasıl kar eder? Diye soracak olursak, şirketler elbette hem kullanıcı hem de kendilerinin kazanımına yönelik bir çalışma prensibi var.
Bahis Şirketleri Nasıl Kar Eder?
Önceleri sadece futbol üzerine hizmet veren bahis şirketleri günümüzde birçok spor dalı, casino oyunları ve kumar oyunları olmak üzere kapsamlı olarak hizmet veriyor. Bu da em kullanıcı hem de sitelerin daha çok kazanmasını sağlıyor. Bahis şirketleri en sade tanımıyla, bahis başına kestikleri komisyondan kâr elde ederler. Yani şirketten oynanan bir bahisin kazanılması durumunda kullanıcıya ödeme yapılırken, sağlanan kazançtan yüzde ona kadar varabilen bir kesinti yapılır. Bir diğer kazanma yöntemi de, oynanan bahislerde maçın başlamasına yakın bir zamanda oranlarla oynamak. Maç öncesi yükselen oranların yüzde yüzlük dilimin üzerine çıkması durumunda dilimi geçen oranlar, şirketin kasasına girer. Bu yöntemler, günümüzde hizmet veren tüm bahis şirketleri tarafından kullanılan kâr elde etme yöntemleridir. 
Bahis şirketleri, genel olarak kazanılan kuponlardan yaptıkları kesintiler ile, oranlarla oynayarak aşan yüzdelik dilimlerden elde ettikleri kazanç sayesinde kâr elde ederler. Müsabakalara yakın zamanda oranların değişmesi de bu sebeptendir. Şirketler, bahis oranlarını belirlerken önemli bir istatistik yaparlar. Diğer şirketlerin bahis oranları da, bahis şirketlerinde oranları belirleyici etkendir. Yüksek oranlarla hizmet veren siteler, kullanıcılara daha çok kazanç sağladığı gibi kendileri de aynı oranda kâr sağlarlar.
0 notes
egedesonnokta · 4 years
Text
''Dikkat etmezsek çok kısa süre sonra eldivensiz kalabiliriz''
Tumblr media
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Medikal Meclis Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, pandemi döneminde dünya genelinde tıbbi eldivende artan talepler nedeniyle sıkıntı yaşandığını söyledi. Delikanlı, "Bilim Kurulu en başından beri vatandaşların eldiven kullanımının gereksiz olduğunu hatta risk yarattığını iletiyor. Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Dikkat etmezsek eğer çok kısa süre sonra eldivensiz kalabiliriz" dedi. TOBB Medikal Meclis Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, yaptığı açıklamada, medikal ürünlerden biri olan tıbbi eldivende gerekli tedbirler alınmadığı taktirde, yakın süre içinde sıkıntı yaşanacağını bildirdi. Türkiye'de tıbbi eldiven üretiminin olmadığını söyleyen Delikanlı, "Başta Malezya olmak üzere Tayland ve Vietnam gibi diğer ülkelere bağımlıyız gerek ham madde de gerekse ürünün ithalatında. Şu an tüm dünyada pandemi dolayısıyla talep patlaması yaşandığından kaynaklı olarak sıkıntı yaşanıyor. Ülkemizde de eldiven konusu yavaş yavaş sorun göstermeye başladı. Eldivenlerde fiyatlandırma, kullanım aralığına göre gramaj, özellik ve adetsel olarak kutu ve paketleme de değişiyordu. Cerrahi eldivenler steril ve tek paketli; genel kullanıma açık olan eldivenler de yüzlük ve iki yüzlük paketler olmak üzere kullanılıyordu. Pandemi öncesi fiyatları 14 lira ile 16 lira arasında gramaj ve kullanım yerine göre değişiyordu. Fakat şu anda minimum 50, maksimum 250 liralara kadar kutu fiyatı görebiliyoruz, gerek marketlerde gerek tıbbi marketlerde gerekse internette" diye konuştu. ''ELDİVENSİZ KALABİLİRİZ'' TOBB Medikal Meclis Başkan Yardımcısı Delikanlı, vatandaşa çok büyük görev düştüğünü belirterek, şunları kaydetti: "Bilim Kurulu en başından beri vatandaşların eldiven kullanımın gereksiz olduğunu hatta risk yarattığını bile iletiyor. Bizim hijyenimize su ve sabunla dikkat etmemiz gerekiyor ki sağlık profesyonelleri; gerçekten eldivene ihtiyacı olan kişi ve kuruluşlar bundan uzak kalmasın. Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor. Dikkat etmezsek eğer çok kısa bir süre sonra eldivensiz kalabiliriz. Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan'ın konuyla ilgili çalışma yürüttüğünü biliyoruz. Dönem dönem ilgili genel müdürlükler ile de fikir alışverişinde bulunuyoruz. Denetimi artıracağı ve farklı yöntemler uygulayacağı noktasında çalışmalar yürüyor. Onun biraz hızlanmasını talep ediyoruz. Bir diğer hususta ülkeye girmiş olan eldivenin ihracatının belli bir süreliğine; en azından aralık sonuna kadar durdurulması gerektiğini düşünüyoruz. Olur da bir projelendirme yapılırsa Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın desteği ve Ticaret Bakanlığı'mızın desteği ile uygun yatırım ortamı ve koşullar sağlandıktan sonra da ülkede üretim için de gerekli adımların atılmasını bekliyoruz. Bir önlemi mutlaka ilgili bakanlıklar alacaktır." ''FİYATIN 8-10 KAT ARTIĞINI ÇOK RAHAT SÖYLEYEBİLİRİZ'' Bilim Kurulu'nun sağlık profesyonellerinin kullanmasının gerektiği yönündeki uyarılarına rağmen tıbbi eldivende bir talep patlamasının söz konusunun olduğunu belirten Delikanlı, "Bu da ihracat fiyatlarının yüksek olmasından kaynaklı olarak bazı kişi ve kuruluşlara stok yapmaya ve ülkeye girmiş eldivene ihraç etmeye yöneltiyor. Bu da olumsuz bir durum yaratıyor ve sağlık profesyonellerinin eldivene ulaşımını engelliyor. Vatandaşın bu eldiven kullanımlarını azaltmasını bekliyoruz, sağlık profesyonelleri bu ürün gruplarına ulaşabilsin, diye. Eğer böyle giderse dünyadaki talep patlamasından kaynaklı olarak da biz aralık ayına kadar eldiven ve benzeri ürünlere ulaşmakta ciddi anlamda sorun yaşayacağız. Bu çok aşikar görülüyor. Bu dönemde fiyatın 8 ila 10 kat arasında artığını çok rahat söyleyebiliriz" dedi. Read the full article
0 notes
Text
4. Sınıf Matematik 1. Dönem 1. Yazılı Soruları Ve Cevapları
1 ) Aşağıdaki doğal sayıların okunuşlarını yazınız.(5 puan)
10 568  : ...........................................................................................................
125 056 : ...........................................................................................................
2 009 : ................................................................................................................
54 210 : ..............................................................................................................
302 302 : ..............................................................................................................
2 ) Aşağıdaki okunuşu verilen sayıları rakamla yazınız.(5 puan)
Elli bin üç yüz seksen sekiz :………………….      
Altı yüz kırk dört bin on üç : ………………….    
Yirmi bin beş yüz on bir : ………………….
Dört bin yetmiş dokuz : ………………….
Sekiz yüz yetmiş altı bin beş yüz yirmi bir : ………………….
3) Aşağıda çözümlenmiş olarak verilen sayıları yazınız.(5 Puan)  
5  binlik +  6 yüzlük + 3 onluk + 4 birlik:
7 binlik + 8 yüzlük + 5onluk + 2 birlik :
4 on binlik+ 2 binlik +3 yüzlük+5 onluk + 2  birlik:
50 000 +3000 + 400 + 30 + 5=
300 000 + 70 000 + 5000 + 200+40 + 2=
 4) Aşağıdaki doğal sayının basamak adları, sayı değerleri ve basamak değerlerini yazınız.(9 puan)
5) ( 0 - 2 - 7 - 3 - 9 )rakamlarını kullanarak yazılabilecek beş basamaklı;(4 puan)  
En  küçük sayı
 En  büyük sayı
 En  büyük tek sayı
 En  küçük çift sayı
 6) Verilen sayıları en yakın onluk ve yüzlüklerine yuvarlayalım. (10 Puan)
SAYI
EN YAKIN  ONLUK
ENYAKIN  YÜZLÜK
405
4273
1058
3524
2397
7) Aşağıdaki toplama ve çıkarma işlemlerini yapınız(16 Puan)
 8)  Aşağıdaki sayı örüntülerini üçer adım ilerletiniz.(8 puan)
*  1  –   3 –  5  –  7  –  9  –  11  –   …   –   …   –   …
*  2  –   9 –  16  –  23  –  30  –  37  –   …   –   …   –   …
*  1  –  2  –  4  –  7  –  11  –  16  –    …   –    …    –    …
*  3  –  5  –  9  –  17  –  33  –    …    –    …    –   …
9)  Aşağıda verilen boşluklara yazılabilecek (8 Puan)
En küçük sayıyı yazınız.
*      …   > 157                     *     342 +  60   <  …
En büyük sayıyı yazınız.
*      …   < 670  +  50           *     880    > …
10) Aşağıdaki doğal sayıları büyükten küçüğe doğru sembol kullanarak sıralayınız. (4p)
 2859  -  2836   - 2867  -  2840  
 11) Aşağıdaki doğal sayıları küçükten  büyüğe doğru sembol kullanarak sıralayınız. (4p)
3580  -  3540   - 3570  -  3510  
12)  253.896 = ABC.DEF olduğuna göre aşağıdaki işlemin sonucu kaçtır?(5 Puan)                              
B.CDE +  F.ABC = ?
14)Okulumuzda  879 kız öğrenci vardır.Erkeklerin sayısı kızlardan 194 daha fazladır.
    Okulumuz mevcudu(toplam öğrenci) kaçtır?(5 Puan)                                                
0 notes
Text
3.Sınıf Onluğa Yuvarlama Testi
3.Sınıf Onluğa Yuvarlama Testi
[mtouchquiz 585]
View On WordPress
0 notes
kentdenizlicom-blog · 6 years
Photo
Tumblr media
KentDenizli.com sizler için yeni bir haber hazırladı: https://www.kentdenizli.com/gurlesinden-calisan-gazeteciler-yemeginde-surpriz.html
Gürlesin’den Çalışan Gazeteciler Yemeğinde Sürpriz
Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Denizli’deki basın mensupları ile bir araya geldi. “Pamukkale Belediyesi olarak basınımızı önemsiyoruz” diyen Başkan Gürlesin, “Doğru habercilikle, olayları tarafsız bir şekilde anlattıktan sonra biz sonuna kadar basınımızın yanındayız” dedi. Gürlesin, ayrıca yemekte, “Denizli’nin Pamukkale’yle buluşturulması için, Kocaçukur kadar önemli bir müjdemiz var” diyerek, kamuoyuna en kısa sürede güzel haber vereceklerini söyledi.
  Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, basın mensupları ile bir araya geldi. SabanoğluGrill’de düzenlenen 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü yemeğine Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, Belediye Başkan Yardımcısı Türkay Gözlükaya, Belediye Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdür Vekili Hayrettin Duran, Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Osman Nuri Boyacı ve Denizli’de görev yapan gazeteciler katıldı. Başkan Gürlesin, birkaç gündür Ankara’da yaptığı görüşmeler nedeniyle Denizli’de olamadığını belirterek bu buluşmanın bir gün geç olduğunu söyledi. “Basın bizim için önemli” diyen Başkan Gürlesin, “Gazeteciler olarak sizler 7 gün 24 saat boyunca gönüllülük esasına göre çalışan insanlarsınız. Sizler belediye başkanlığı kadar hareketli ve zor bir mesleği icra ediyorsunuz. Çünkü her an bir yerdeyken, anında diğer noktada olmanız gerekebiliyor. Bu sebeple, sizlerin mesleğinizi icra ederken yaşadığınız sıkıntıların farkındayız” dedi.
  GÜRLESİN, DENİZLİ BASINI İLE BULUŞTU
Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin’in kendileri için organize ettiği buluşma için teşekkür eden DGC Başkanı Osman Nuri Boyacı, “Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin’e basının yanında yer aldığı için teşekkür ediyor, tüm gazeteci arkadaşlarımın gününü kutluyorum. Burada şunu da belirtmek isterim ki, habercilik 24 saat, zaman, mekan gözetilmeden çok önemli sorumluluk gerektiren bir meslek. Bizlerin yaptığı haberlerin ve görüntülerin bir sonucu olarak toplumda belli bir şey harekete geçirebiliyor, insanlar üzerinde olumlu-olumsuz etki yapabiliyor. Bu nedenle dikkat etmemiz gereken noktalardan bir tanesi de,toplumu tahrik edici dilden uzak olmamız gerektiğidir” dedi. Boyacı, konuşmasının devamında, Belediye Başkanı Gürlesin’in İl Genel Meclisi Başkanlığı döneminde Pamukkale için verdiği emeği hatırlatarak, belediye başkanlığı görevinin başından beri Pamukkale için verdiği mücadelenin sonucunda Kocaçukur’un işletmesini almasını takdirle karşıladıklarını belirtti. “Temennimiz, bir daha ki 10 Ocak’larda, 24 Temmuz’larda bir araya geldiğimizde başkanımızın Pamukkale Örenyeri’nin işletmesini aldığına dair müjdeyi bizlerle paylaşmasıdır” diye konuştu.
  GÜRLESİN’DEN MÜJDE VAR
Pamukkale Belediye Başkanı Hüseyin Gürlesin, gazetecilerle buluşmasında, “Ankara’dan dolu dolu geldik” diyerek yakın zamanda “Denizli’nin Pamukkale’yle buluşturulması için, en az Kocaçukur kadar önemli bir müjdemiz var” dedi. Gazetecilerin ısrarlı sorularına rağmen, hem Denizli’nin hem de ilçenin turizmine katkı yapacak proje konusunda açıklama yapmayan Başkan Gürlesin, “Müjdemiz var. En geç 1 ay içinde protokol imzalayıp açılım yapacağız. İpucu vermeyeyim. Turizmle ilgili olan bir konu. Hem ilimizi hem ilçemizi ilgilendiren, Denizli’nin günübirlik turizmden kurtarılmasına yönelik önemli bir konu. Ankara’daki görüşmelerimiz sonrasında yüzde yüzlük anlaşmaya varıldı. Denizli’nin Pamukkale’yle buluşturulması içinde, Kocaçukur kadar önemli bir adım olacak” diye konuştu.Konuşmasının sonunda gazetecilere önümüzdeki haftalarda Pamukkale’yi gökyüzünden izlemek için balon uçuşuna davet eden Başkan Gürlesin, “Biliyorsunuz, Pamukkale’de balon uçuşları Kapadokya’da ki gibi sadece sabah saatlerinde olmuyor. Günün her saatinde uçulabiliyor. Sizlerle birlikte, Pamukkale’mizi semalardan izleyelim” dedi.Yemek sonunda, Başkan Gürlesin, gazetecilere günün anısına hediyeler takdim ederek, hatıra fotoğrafı çektirdi.
0 notes
tahmingold · 6 years
Text
Banko Tahminler için Banko Adres
İddaa ‘dan para kazanmak isteyenler için en iyi maç analizleri ve kupon tahminleri tahmingold sitesinde! Banko tahminler sayesinde artık kaybetmek yok. Yapmanız gereken sadece tahmingold.com sitesine üye olmak ve farklı bahis tahmin sitelerinin birbirine en yakın sonuçlarının paylaşıldığı banko tahminleri kupona dönüştürmek! Sistem nasıl çalışıyor? Daha önce banko tahminler  veya yüzde yüz kazanç sağlayacak kuponlar gibi reklamları duymuş olmalısınız. Ancak bu tür reklamlara kulak asmamanız çok normal. Çünkü hiçbir tahminin yüzde yüzlük bir şansı söz konusu değildir. Olsa zaten o tahmin olmaz, bedihi bir hakikat olurdu. Tahmingold.com sitesinin farkı, öncelikle yasal olarak hizmet sunuyor olmasıdır. İkinci olarak da vermiş olduğu tahminler birbirinden farklı bahis analiz sitelerinden elde edilmiş birbirine en benzer sonuçları üyelerine sunmasıdır. Dolayısıyla daha başarılı tahminlerle üyelerinin karşısına çıkıyor olmasıdır. Sizde en iyi tahminlere erişmek için üye ol!
https://www.tahmingold.com
0 notes
birturkolog-blog · 7 years
Text
Çağatay Türkçesinin Ses & Biçim Özellikleri ve Çağatay Türkçesi’nde Görülen Sözlükler
SES ÖZELLİKLERİ
1. İlk hecede yaygın bir e>i değişmesi vardır:
min<men, sin<sen, ni<ne, kil-<kel-, biyik<bedük, dik<teg, kiç-<keç-, siv~<sew-.
2. İkinci hecede ü bulunması hâlinde ilk hecedeki e, ö’ye döner:
öçkü<eçkü (keçi), öksük<eksük, ösrük<esrük, örük<erük, töşük<teşük.
3. Harezm Türkçesinde dudak ve diş-dudak ünsüzlerinden sonra görü¬ len yuvarlaklaşmalar Çağatay Türkçesinde yoktur: anamnuŋ değil anamnıŋ, sabrum değil sabrım, tapup değil tapıp, imâmluk değil imâmlık.
4.Çağataycada sadece v ile biten fiil köklerinden ve -av ses grubu bulunan Arapça kökenli kelimelerden sonra yuvarlaklaşma vardır: kavup, kavuş-, sivdüm, sivün-, cavruŋ, davruŋuz, şavkum. Nevâyî’den itibaren üç kelimede p>f değişmesi vardır:
tofrak<toprak, yafrak<yaprak, ofrak
5. Karahanlı Türkçesindeki çift dudak v’si (w) Çağataycada diş-dudak v’si olmuştur:
iv<ew, tavard- değişmesi olmuştur: dagı<takı (ve, dahi), di- <ti-, dik
6. Diş arası d, y olmudigrü/tigrü<tegürü (-A kadar), diginçe/digünçe (-A kadar), -dur/durur
7. -AgU ses grubu -Av olmuştur: kırav<kıragu, birev<biregü, altav
8. Birden fazla heceli kelimelerin sonundaki ince ve kalın g’ler tonsuzlaşıp k olmuştur:
uluk<ulug, sank<sang, katık<katıg, boyluk<boylug, ölük<ölüg, yüzlük<yüzlüg.
9. Bazen -k’ler de -g’ye döndüğünden sondaki g-k konusunda Çağataycada bir karışıklık ortaya çıkmıştır:
ayak~ayag, ak~ag, bulak~bulag.
BİÇİM ÖZELLİKLERİ
1. İlgi hâli ekinde yalnız düz biçimler vardır: yolnıŋ, köŋlümniŋ. 2. -nln yanında -nl ilgi hâli eki de vardır: Afrâsiyâbnı oglı. 3. Hâl eklerinden önceki zamir «’si kullanılmamaktadır: başıda, başıdın, atasıga. 4. menim, bizim yerine meniŋ, biziŋ kullanılır, maŋar (bana), saŋar, muŋar gibi r’li biçimler kalkmıştır. 5. İsim çekimi m in, sin, dur/tur, biz, siz, durlar/turlar ile yapılır. 6. -dAçI, -dUk, -glI Sıfat-fiil ekleri kullanımdan kalkmıştır. 7. -mlş sıfat-fıil ekinin yerini -gAn almıştır. 8. -yU zarf-fıil eki -y olmuştur: diy<tiyü, yıglay<ıglayu (ağlayarak). 9. Zarf-fıil eki -glnçA, yuvarlaklaşarak -gUnçA olmuştur. 10. -mAdln zarf-fıil eki -mAyln veya -mAy olmuştur. 11. -sUn, -sUnlAr yanında, sık kullanılmayan -dik, -dikler emir eki de ortaya çıkmıştır: aldik (alsın), sordikler (sorsunlar). 12. -A, -y + dur + şahıs eki kuruluşunda şimdiki zaman kipi oluşmuş¬ tur: aladur min, başlaydur sin. 13. -(X)p + (dur/tur) + şahıs eki kuruluşunda geçmiş zaman kipi oluş¬ muştur: körüptur min (gördüm), okup sin (okudun). 14. -(X)p + i(r)di (olumsuzda -mAy + dur + irdi) kuruluşunda öğreni¬ len geçmiş zamanın hikâyesi oluşmuştur: kılıp irdim (kılmıştım), kalmaydur irdi (kalmamıştı). 15. Yeterlik fiili al- ve bil- ile kurulur: okuy almas (okuyamaz), köre bilmedi (göremedi).
ÇAĞATAYCA SÖZLÜKLER
Ali Şir Nevayî ile Çağatay Türkçesinin kazandığı itibar, özellikle onun eserlerini anlamak üzere sözlükler düzenlenmesine de yol açtı. Türkistan, Hindistan, İran, Azerbaycan ve Anadolu’da birçok sözlük yazıldı. Ahmet Caferoğlu, “bu lugatler sayesinde Ali Şir Nevaî’nin “Orta Asyalılıktan” çıkıp “yakın Şark ülkeleri Türklüğünün en mümtaz düşünürü” hâline geldi­ğini belirtir. Caferoğlu’na göre bu sözlükler bir ekol oluşturmuştur ve bu ekolün adı “Çağatay Türkçesi Leksikografı Mektebi’dir (Caferoğlu 1984: 223).
Çağatay Türkçesi leksikografı (sözlükçülük) mektebinin özelliklerini Caferoğlu şöyle sıralar:
“Her sözün kendi öz manası dışında, muhtelif Çağatay şairlerindeki nüanslarını ve semantik manalarını belirtmek”; bunun için de “mukayeseli metoda başvurmak”;
Arapça, Farsça kelimelere yer vermemek;
Zaman zaman “Anadolu Türkçesinden, Azerbaycan’dan, Türkmenceden örnekler almak.
Caferoğlu, “estetik bakımdan” da “Çağatay lugatlerinin en ağır basan noktası”nın “Mir Ali Şir Nevaî’nin şiir ve lugat dehasını” belirtmek olduğu­nu bunlara ilâve eder (Caferoğlu 1984: 223-224).
Başlıca Çağatay sözlükleri şunlardır:
Abuşka Lugati
16. yüzyılın başlarında Anadolu’da yazılmıştır. Yazarı belli değildir. İlk maddesi abuşka (yaşlı kadın) olduğu için bu adla tanınmıştır. “Lugat-ı Nevaî” olarak da bilinir. Pek çok nüshası bulunmaktadır. En eski nüsha 1560 tarihlidir (Caferoğlu 1984: 224-225). 2000 kadar kelime ihtiva eder (Eckmann 1996: 189). 1862’de A. Vambery tarafından, örnekleri konul-maksızın Macarcaya (Budapeşte) çevrilmiş; 1868’de Vel’yaminov-Zernov tarafından Türkçe metnin tamamı Fransızcaya çevrilerek St. Petersburg’da yayımlanmıştır.
Eserin ilmî neşrini Türkiye’de Besim Atalay yapmıştır: Abuşka Lugati veya Çağatay Sözlüğü, Ankara 1970.
Bedâyiü’l-Lugat
Hüseyin Baykara zamanında İmanî mahlâslı Tâlî tarafından yazılmıştır. Petersburg Devlet Kitaplığında bulunan tek nüshası 1705-1706 yılında istin­sah edilmiştir. Borovkov tarafından 1961’de Moskova’da tıpkıbasımıyla birlikte yayımlanmıştır (Caferoğlu 1984: 225).
Fazlullah Han Lugati
17. yüzyıl başlarında Hindistan’da yazılmıştır. Yazarı, Babürlü haneda­nına mensup Fazlullah Handır. Eserine Lugat-ı Türkî adını vermesine rağ­men sözlük, yazarının adıyla tanınmıştır. Sözlüğün birinci kısmı fiiller, ikin­ci kısmı isimler, üçüncü kısmı sayı, hayvan, bitki vb. kavramlara ayrılmıştır. 1825’te Kalküta’da basılmıştır (Caferoğlu 1984: 225).
Kitâb-ı Zebân-ı Türkî
Çağatayca-Farsça bir sözlük olup 17. yüzyılda Hindistan’da yazılmıştır. Yazarı Muhammed Yakup Çingî adlı bir bilgindir. Eserde gramer bölümü de vardır. Tek nüshası Londra’da British Museum’dadır (Caferoğlu 1984: 226).
Senglâh Lugati
Mirza Mehdî Han tarafından 1758-1760 yılları arasında yazılmış Çağa­tayca-Farsça sözlüktür. Mirza Mehdî Han, Nadir Şah’ın vak’anüvisidir. Ba­şında Mebâniül-Luga adlı bir gramer de bulunan eserin dördü Londra’da, biri Paris’te, biri Tahran’da altı nüshası vardır. Sadece gramer kısmının biri Tahran’da, biri Süleymaniye Kütüphanesinde olmak üzere iki nüshası daha vardır. Sözlükteki kelime sayısı 6000 civarındadır (Eckmann 1996: 187-189). Mirza Mehdî Han’ın Heratlı Talî, Feragî, Tahir Herevî, Nasr-Ali, Mir­za Abdülcelil Nasirî gibi Çağatay sözlüğü yazanlardan bahsetmesi (Caferoğlu 1984: 226) önemlidir. Demek ki Nevaî devrinde yazılmış olup bugüne ulaşmayan birçok sözlük vardır. Yukarıdaki isimlerden sadece Heratlı Tali’in sözlüğü bilinmektedir.
Senglâh Lugati’nin gramer kısmı olan Mebâniü’ l-Lugat, Denison Ross tarafından 1910’da Kalküta’da yayımlanmıştır. Aynı bölümü 1942-1947’de, Budapeşte’de J. Eckmann da işlemiştir. Besim Atalay ise Mebâniü’l-Luga’nın Süleymaniye nüshasının tıpkıbasımını 1950’de yayımlamıştır. Gramer bölümünü 1956’da Karl Menges de işlemiştir.
Senglâh Lugatini tam olarak neşreden Sir Gerard Clauson’dur: A Persian Guide to the Turkish Language by Muhammad Mahdî Xan, London 1960. Çalışmada giriş, tıpkıbasım ve indeks vardır.
Hulâsa-i Abbasî
Mehmed Hoyî tarafından 19. yüzyılın ilk yarısında yazılmış ve İran şahı Fethali Kaçar’in oğlu Abbas Mirza’ya ithaf edilmiştir. Üç nüshası vardır (Caferoğlu 1984: 227).
El-Tamga-yı Nâsirî
19. yüzyılın ikinci yarısında yazılmış Farsça-Türkçe sözlüktür. Nasirüddin Şaha (1849-1896) ithaf edilmiştir (Caferoğlu 1984: 227).
Fethali Kaçar Lugati
Fethali Kaçar Kazvinî tarafından 1862’de yazılmış Farsça-Türkçe söz­lüktür. İran sahasındaki Çağatayca sözlüklerin en büyüğüdür. İki nüshası bilinmektedir (Caferoğlu 1984: 227-228).
Eser, Jozsef Thury tarafından “Behcetü’l-Lugat” adıyla 1903’te Buda­peşte’de yayımlanmıştır.
Lugat-i Çağatay ve Türkî-i Osmanî
Özbekler tekkesi şeyhi Süleyman Efendi tarafından yazılmış ve 1882’de İstanbul’da yayımlanmış Çağatayca-Osmanlı Türkçesi sözlüktür.
7000 kadar kelime ihtiva eden (Eckmann 1996: 190) sözlük, I. Kunos tarafından kısaltılarak Almancaya çevrilmiş ve 1902’de Budapeşte’de ya­yımlanmıştır (Eren 1950: 146).
Üss-i Lisân-ı Türkî
Mehmed Sadık tarafından hazırlanmış ve 1897-1898’de İstanbul’da ya­yımlanmıştır. Martin Hartmann tarafından ilâvelerle Almancaya çevrilmiş ve 1902’de Heidelberg’de yayımlanmıştır.
0 notes
anahtarciorg-blog · 7 years
Photo
Tumblr media
Lamine Diş Hakkında Bilinmeyenler
Tedavinin esas amacı dışında bir de estetik açıdan kişiye rahatlık sağlaması bulunuyor. Bu, hem dişlerin beyazlığını yansıtmak hem de sağlamlık açısından önem taşıyor. Dişlerde oluşmuş bulunan çürükler, yapısal olarak bozukluk yarattığında dolgu işlemi gerçekleşemecek demektir, bu gibi durumlarda bilinen en etkin yöntem ise kaplama yaptırmaktır. Burada amaç, dişi kurtarmaktır. Bugün evlilik listelerine giren bu tedavi, özellikle ön dişlerde meydana gelen tahribatların giderilmesinde önemli biryer tutuyor.
Protezin en önemli özelliği doğal görünüme en yakın seçenek olmasıdır, ayrıca çiğneme ve konuşma yeteneğinin başarılı birşekilde devam etmesini sağlar.
Bu tedaviyi, on sekizyaşından büyük ortodonti tedavisine devam etmeyen ve kırık ya da çürük nedeniyle dişlerinde tahribat görmüş herkes yaptırabilir.
Metal destekli olmaları nedeniyle dayanıklık açısından krom-nikel ya da krom-kobalt olmaları önemli bir avantajdır. Diş eti kenarlarında koyuluk meydana gelen bu kaplamalar ön dişler için tavsiye edilmiyor.
Diğer yandan zirkonyum destekli metal kaplamalar doğal görünümü itibariyle estetik bir kazanç sağlar. Işık geçirgenliği ile parlaklığı sağladığı gibi metal kronlarda olduğu gibi diş eti bölgesinde koyuluk barındırmaz, bu kaplamalar ayrıca insan bedeni ile yüzde yüzlük bir oranda uyum gösterir ve reaksiyon oluşturmaz.
Bir de full porselen kaplamalar vardır, bunlarda metal kullanılmadığı gibi doğal dişe yakın en biinen tedavidir. Bu kaplamalar dahil tüm kaplamaların da elbette bir ömürleri bulunuyor. Kullanımda gösterilen hassasiyete göre ortalama olarak on yıl süre ile kullanılabilinir, ancak iyi bakım ve temizliğin disiplin edilmesi sonucu bu süre daha da uzayabilir. Bakım esnasında dikkatsizlik yaşanır ya da bakımda kesinti yaşanırsa ağız kokusu, diş çürüğü, lekelenme ve enfeksiyon görülmesi de yaşanabilir.
0 notes