Tumgik
#düşündüğünden
tipitip213 · 10 days
Text
Yasak sırlar 3
dedi ben daha bişey demeden arkadaşım o benim elif teyzesi dedi yanağımdan ılsak bi öpücük aldı bende bi elif teyzeye baktım bi anneme napıyım elif teyze dünyam o benim dedim beline attığım elimi okşama hareketi yaptım elif teyzede bilmemmi tek çocuk olunca böyle oluyor ana oğul daha düşkün oluyor dedi bende yine bi hareketlenme oldu annemin üstünde ince beyaz v yaka tşört göğüslerinin büyüklüğünden badi gibi duruyor altında da siyah ince yazlık pantolon vardı annem tanga giymezdi hiç görmedim sadece bikeresinde kırmızı sexi iç çamaşırı önü dantelli olanlardan görmüştüm çekmecelerii karıştırırken dediğim gibi hareketlenme ve yarrağa kan pompalanmaya başlayınca o ıslak öpücükten sonra elimle belini okşamaya başladım ben belini sıkıp sıkıp okşayıpgöbeğine parmaklarımın ucu ile temas ediyordum 2 dakka böyle anneme belli ederek yaptığım okşamalara annem bişey demeyince cesaretlenip hafif dışarı bakmak için pozisyon değiştirir gibi yapıp anneme yan dönüp sikimi annemin bu sedef kalçasının sol tarafına değdirdim ileri geri yapmıyordum sikimin kalkıklığını hissettiriyordum ama pencerede hareket ettirmem biraz riskli olabilirdi annemde hala elif teyzeyle hararetli bişeyler konuşuyordu hatta annem hı hı hı heee gibi anlamsız moda geçmişti aklının benim neler yapıcağımı düşündüğünden emindi perdenin arkasından elimi kalçasına götürdüm ama heyecandan ölüyorum sikim kalp gibi atıyor anneme baktım yüzü kızarmıştı annemi 10 saniye kalçasını okşayınca tamam elif abla dedi sonra devam ederiz evde işlerim var dedi benim için orda yeni bir dönem başlayacaktı çünkü annem ya beni rezil edicekti yada yada hiç birşey yokmuş gibi davranacaktı tek hamlede doğruldu ben dondum kaldım sikim kalkık düzeltemedim bile annem sikime baksa görmemesi imkansız zaten anladıda direk gözlerime baktı ve çok şükür korktuğum olmadı ben oğlum ben pazara gidicem dedi bu karıda lafa tuttu beni dedi annem salak salakevde üç dört tur attı cüzdanını aldı evden çıktı bende odama geçip otuz bir çekip rahatladım düşünce deryasında annem gelene kadar boğuldum devam etmemişti hayırda dememişti kızmamıştıda bu sefer ilk temastaki gibi benimle konuşma gereği bile duymadı kafam çok karışmıştı çokta korkmuştum ama annemin bana olan düşkünlüğü beni cesaretlendiriyordu annem pazardan dönmeye yakın aşşağı indim evimiz 4.kat aşşağıda poşetleri alır yardım ederim diye bina önünde çocuklarla topa oynuyordum annem yolun başında hemen topu bırakıp annemmm diye üstüne koştum annem aman yavrum durr dur beni düşürücen dedi anne ver alayım dedim bana iki poşet verdi anne ver hepsini yoruldun dedim aldım çoğunu annem önden binaya girdi ben arkasından daha önce annemin kalçalarını seyrettim ama bu sefer farklı kıvırıyordu merdivenden çıkarken amının kabarııklığı belli oluyordu arkadan her adım attığında belkide bana öyle geliyordu sonuçta anneme farklı bakıyordum eve girdim annem ah uh diye oflaya oflaya salona attı kendini bende poştleri bıraktım mutfağa yanına gittim karşı kanepeye oturdum ozamanlar yaşım ufak 17 yaşındayım adım nasıl atılır ne gibi plan yapılır kafa çalışmıyor hani annem yorgu düşünemiyorum anne sana masaj yapayımmı demeyi bile neyse gün bitti öyle gel zaman git zaman annmelle pencereden sonra bişey yapamadım.
annemde bana en ufak bi tepki vermedi o olaydan sonra hala annemin ne düşündüğünü anlayamıyordum iki hafta sonra babam anneme bişeyler söylüyordu mutfakta sesleri duydum annemde gökhan vs dedi ama anlamadım anladığım tek şey babam azmıştı yine gece sikiş vardı babam erken yattı annemde yalandan oyalandı 1 saat sonra yavrum iyi geceeler dedi yattı bana hep yavruşum yyavrum diye severdi ama böyle tuhaf bi ifade vardı suratında ben heycanladım annem tualete gitti kapı sesini duydum 10 dakka sonra çıkıp yatak odasına geçti ben kendi kapımın deliğinden banyo kapısı direk gözküyor banyonun yanında da annemlerin odası var çıkarken benim kapıma baktı odasına geçti odasının kapısını kapatınca ben kapımı açtım biliyordum sikişicekleri uyumadan sessiz adımlarla kapının önünde yerimi aldım babam yatıyordu üstü çıplak beline kadar üzerinde pike vardı annem kapnın önündeydi ayakta açıdan dolayı dizlerine kadar görüyordum ne kadar kapıdan uzaklaşırsa açıdan dolayı daha net görüyordum annem ayakta sanırım üstünü soyucaktı annem babamkonuşmaya başladı
annem- ya ne kadar sabırsızsın herif çocuk içerde amımı götümü avuçluyorsun
babam- ya gel amk azdım napıyım tülay taş gibisin doyamıyorum sana götüne
annem-götümemi götten yokk bikereydi o amdan sikiceksen sik
babam- aşkım ama götten istiyorumm ne olur yaa söz birden köklemiyicem
annem-hayır olmaz dedim suat ayı gibi sikiyorsun iki gün götümün üstüne oturamadım
babam-söz yavaş sikicem gel yanıma aşkımmm
annem-bak suat gökhan büyüdü çocuk evdeyken mutfakta orda burda beni sıkıştırma çocuk görücek yaşı ufak abuk subuk şeylere meyillencek bu yaşta canı sikiş çekicek karı bulamaz yaşıtlarıylada sikişemez bu yaşta kötü olmasın yavrum tamammı suat.
babam-sen varsın sana kaysın*
annem-senin ağzına sıçıyım suat ne biçim konuşuyorsun hayvan herif oğlum o benim seni parçalarım.
babam-tamam tamam şaka yapıyorum kırarım bacaklarını zaten sana yan bakarsa gerçi senin gibi bi karıyada bakılmazmı he he*
annem-defol git suat oğlum o benim bidaha böyle konuşma
babam- tamam aşkım espiri yapıyım dedim gel yanıma gel artık.
ben şok olmuştum babamla annemin konuşmalarını dinlerken annem yatağa doğru yürüdü üstünü çıkardı siyah sütyenden göğüsleri fırlayacakmış gibiydi yataktan doğruldu bana yan şekilde pijamasını sıyırdı altında siyah kilot beyaz teninde kocaman kalçalarında mükmemmel duruyordu pijamayı sandalyeye bıraktı arkası bana döndü hala yatağın yanındababam pikeyi çekti üzerinden abaza herif çıplaktı sikiyle oynuyordu kocaman kafası 18 cm kadar kalın boyu ile elindeydi annem bana dönük şekilde kölodunu çıkarıp babamın yanına girdi acıtma tammı dediyatakta sevişmeye başladılar ben kapı altından bakarken annem yavaş yavaş babamın silkine doğru yöneldi sakso çekicekti ben kapının altından bakmaya çalışırken annemde yatağın ortasına babamın sikine doğru dudaklarını getirdi ağzın aaldı yalıyordu çok şaşırmıştım babamın daha önce sikini yalarken görmemiştim yanlarını dil darbesi atarken kapı altına bi bakış attı beni görmedi eminim ama içine kurt düştü sanki sonra sakso çekerken açıdan dolayı bidaha kapı altına doğru 5 saniye uzunca baktı beni o an gördü ben şok oldum oda sik ağzında dondu kaldı bişey diyemedi devam etme etmeme kararsızlığında kaldığı an ben korkudan odama kaçtım devamı gelecek......
61 notes · View notes
ertan2618 · 8 days
Text
Tumblr media
_/BABA....!!!!!!!!
Yaşlı bir baba…
Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş…
Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş.
Babasının isteğini fark eden oğlu,
almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş…
Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş…
Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde üzerine dökmüş, yağı sakalına damlamış…
Lokantadaki insanların bakışları da pürdikkat onların üzerindeymiş…
Aşağılayıcı bakışlar, alaycı tavırlar, surat ekşitmelerle arada bir yaşlı babaya bakıyorlarmış.
Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının ağzına koymaya başlamış…
Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürmüş, elini-yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip temizlemiş, saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkarmış…
Lokantada bulunanların hakaretamiz bakışları hâlâ onların üzerinde…
Hiçbir bakışı umursamayan çocuğun ise yüzünde hep tebessüm varmış, babası çok sevdiği yemekten yiyip lezzet aldığı için…
Yemek parasını ödeyip çıkıyorlardı ki, arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş:
– Hey evlat, burada bir şey bıraktığını unutmadın mı?
Az düşündükten sonra çocuk cevap vermiş:
– Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum!
Yaşlı amca:
– Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!
Şaşkınlık içinde:
– Ne bırakmışım ki amca?!
– Sen burada, her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun!…
Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salona…
Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu…
Unutmuşlard�� bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını:
– Baba! Şunu istiyorum.
– Baba! Bana şunu al.
– Baba! Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.
– Baba! Okul masrafları için şu kadar para lazım.
– Baba! Falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para ver.
– Baba! Doğum günümde bana ne aldın?
– Baba!…
– Baba!…
Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:
– Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter!…
– Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır…
Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip şikâyetçi olduk…
Ama belki de hiç sormadık ona:
– Baba! Senin benden bir isteğin var mı..?
Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda, “Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?” diye.
İlk başta “Her ikisini.” desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, “Annemi.” diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu.
Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu…
Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın.
Cennet ayaklarının altında olmasa da…........
------------------------------------------------------------------
Bu yazıyı okuduktan sonra şu duayı yapmak geldi içimden...
"Allah'ım Ben evlatlarımdan razıyım Allah'ta onlardan razı olsun... RAB'BİM herkese BABAYA, KARDEŞE, AKRABAYA, KOMŞUSUNA KİMSESİZE BAKAN, VATANA, MİLLETE, HERKESE HAYIRLI EVLAT nasip etsin inşallah.."
17 notes · View notes
tuhafbirkimse · 13 days
Text
Eğer ki birlikte olmadığımız yarınlar olursa, şunu her zaman hatırla:
İnandığından daha cesur, göründüğünden daha güçlü, düşündüğünden daha zekisin.
Fakat en önemlisi, ayrı düşsek bile, ben her zaman seninleyim.
-Winnie the Pooh
11 notes · View notes
savasbitti · 19 days
Text
Tumblr media
"ben Helios'un kızı, Aiaie Cadısı Kirke. hayatım boyunca trajedinin beni bulmasını bekledim. nulacağından hiç kuşkum yoktu çünkü başkalarının hak ettiğimi düşündüğünden daha fazla arzum, isyanım ve gücüm vardı, yıldırımları üstüne çekecek şeylerdi bunlar. ve bir gün, artık bu dünyaya dayanamayacağım, diye düşündüm."
"yüreklerimizde gerçekte ne olduğu bilinseydi kaçımız affedilirdi?"
"dünya çirkin bir yer. biz de dünyada yaşamak zorundayız."
Yunan mitolojisinde Güneş tanrısı olarak karşımıza çıkan Helios'un kızı Kirke'dir. Kirke aynı zamanda sürgüne gönderilmiş bir nympha özelliğini taşır ve çoğunlukla eser boyunca Aiaie cadısı olarak karşımıza çıkar. Onun çocukluğundan itibaren sevilmeyişi, hor görülmesi, ailesi tarafından dışlanması onun bu serüvene ve cadı olmasında etkili olmuştur. Homeros'un destanlarında gördüğümüz, İkaros, Minotauros, Prometheus, Zeus ve Odysseus gibi tanrılar veya tanrılar gibi efsaneleşen kahramanlar karşımıza çıkar. Kirke uzun yıllar boyunca yaşadığı dışlanmanın kavgasını tek başına vermiştir. Yalnız bir kız çocuğu ve bir kadın ve sonunda da bir anne olarak başından geçenleri, nelerle mücadele ettiğini içten bir şekilde anlatır bize. ben kitabı okurken yer yer sıkıldım, belki bu Yunan mitolojisi hakkında çok bilgi sahibi olmadığım içindi ama bir bakıma bir giriş niteliği de taşıyor bu kitap, sadece insanlar arasında değil mitolojik tanrılar arasında bile nasıl bir kargaşa ve gürültünün olabileceğini, titanlar ile Olymposluların süregelen savaşını da görmek mümkün oluyor.
8 notes · View notes
saudademmm · 9 months
Text
Kendini affet infaz etme...
Toksik insanları çıkarın hayatınızdan
Çabalarımızı kendimiz görelim,
Kendi sırtımızı kendimiz sıvalayalım,
İnsan olduğumuzu unutmayalım,
Korkulamızın üstüne gidelim kaçmayalım,
Kendi kendimizi taktir edelim,
Aynaya bakıp aferin diyelim kendimize
Rakibimiz geçmişteki biz olalım,
Bardağın dolu tarafına bakalım
Övgü alınca kabul edelim,
Bizim kendimiz hakkında ne düşündüğümüz, başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünden çok daha önemli farkına varalım...🍀
30 notes · View notes
942705 · 3 months
Text
"iznin yok çünkü hiçbir şeye
birkaç güzel duadan başka"
yaşamım tam olarak bu mu? kitapta biz hayatı değil, hayatın anlamını arıyoruz. o yüzden böyleyiz demişti. anlamı aradığım için mi bu noktaya geldim? kendime büyük roller atfettiğim ya da sizin çok ötenizde bir yerdeyim demek için yazmıyorum tüm bunları. anlam veremiyorum. ne insanlara ne kendime ne de geçip giden şu zamana. bazen her şeyin çok dışında ve yalnız hissediyorum. onlara ayak uyduramıyormuşum gibi geliyor. uydurduğum anlarda da bu bana rahatsızlık veriyor. yerini yadırgayan eşyalar gibi hissediyorum. kafamdaki soru işaretlerini en yakınım diyebileceğim insanlardan birine açtığımda çok net tepkiler alıyorum. sonra kısa zamanda tanıdığım biri farklı bir şey söylüyor ve onun söylediği daha makul geliyor. kendimi sarkaç gibi hissediyorum.
Tumblr media
birilerine güvenmek ve onları dinlemek istiyorum. ama bana kafa karışıklığından başka bir şey getirmiyorlar. sonra insanın en çok kendine güvenebileceğini ama kendinin de onu yarı yolda bırakabileceğini tekrar öğreniyorum. hatırlıyorum demiyorum. öğreniyorum.
sevgilim, tereddüt ettiğim güzel ama konfor alanımı alt üst edecek bir hayalle geliyor. başta korkuyorum. ama sonra düşününce olabilecek gibi geliyor. hatta bu fikre alışmaya başlıyorum. sonra eğer olmazsa üzüleceğimi düşündüğünden ya da kendi korkuları baskın geldiğinden mi bilinmez o hayale eskisi kadar hevesli olmadığını hissediyorum. yine kendimden başka kimsenin hayatımı yoluna koyamayacağını öğreniyorum.
annem, yakın arkadaşım sürekli yaşadıklarından şikayet ediyor. onları dinlerken kendi hayatımdaki olumsuzluklara daha çok dertlenmem gerektiğini hissettiriyorlar ama farkında bile değiller. durumun aslında o kadar kötü olmadığını göstermeye çalışıyorum. görmüyorlar. ama artık onlara kızmama kararı alıyorum. çünkü bazı insanlara ne yaparsanız yapın hissettiklerini değiştiremezsiniz. tıpkı kendi hislerimi değiştiremediğim gibi.
kendi kazanamadığım sınav için kendimden çok annemi teselli etmem gerekiyor. ben karşımdakini düşünmeye o kadar çok odaklanmış durumdayım ki. bazı noktalarda kendimi frenlemem gerekiyor. ben hayatımda kendimi frenlemem gerekmeyen ve gönül rahatlığınca sevebileceğim insanlar olsun istiyorum. elimdeki her şeyi vereyim ve verdiğim için değersiz ya da gözden çıkarılan olmayayım. ama ailen bile böyle değil.
ne yapacağımı bilmiyorum. yolunda giden çok az şey var. kuzenimle konuştuğumda sonsuza kadar böyle yaşayacakmışsın gibi konuşuyorsun diyor. gelecek benim için böyle görünüyor. 2019 yılından beri hayatımda büyük ve güzel iki gelişme oldu. şükürsüz olmak istemiyorum. ama çok umutsuzum.
11 notes · View notes
m1u2r3b4 · 5 months
Text
Tumblr media
_/#BABA....!!!!!!!!
Yaşlı bir baba…
Kuzu etinden imal edilmiş yaprak döneri çok severmiş…
Bir gün canı yaprak döneri çok çekmiş.
Babasının isteğini fark eden oğlu,
almış babasını ve güzel bir lokantaya götürmüş…
Baba, yemeği önce kendisi yemek istemiş…
Ancak yaşlılığın verdiği zayıflık sonucu elleri titrediği için lokmayı ağzına götürmek istediği her seferinde üzerine dökmüş, yağı sakalına damlamış…
Lokantadaki insanların bakışları da pürdikkat onların üzerindeymiş…
Aşağılayıcı bakışlar, alaycı tavırlar, surat ekşitmelerle arada bir yaşlı babaya bakıyorlarmış.
Bir süre sonra oğlu sabır ve itina ile lokmaları babasının ağzına koymaya başlamış…
Nihayet yemek bitmiş ve oğlu babasını alıp lavaboya götürmüş, elini-yüzünü iyice yıkamış, üstünü-başını silip temizlemiş, saçını-sakalını düzeltip taramış, gözlüklerini silip gözüne takmış, ardından da koluna girip dışarı çıkarmış…
Lokantada bulunanların hakaretamiz bakışları hâlâ onların üzerinde…
Hiçbir bakışı umursamayan çocuğun ise yüzünde hep tebessüm varmış, babası çok sevdiği yemekten yiyip lezzet aldığı için…
Yemek parasını ödeyip çıkıyorlardı ki, arkalardan yaşlı bir amca seslenmiş:
– Hey evlat, burada bir şey bıraktığını unutmadın mı?
Az düşündükten sonra çocuk cevap vermiş:
– Hayır, masada bir şey bıraktığımı sanmıyorum!
Yaşlı amca:
– Hayır evlat, yanılıyorsun. Sen burada çok değerli bir şey bırakıp gidiyorsun!
Şaşkınlık içinde:
– Ne bırakmışım ki amca?!
– Sen burada, her evlat için bir ders ve her baba için bir umut bırakıp da gidiyorsun!…
Tam bir sessizlik hâkim olmuştu salona…
Herkes yaptığından, düşündüğünden utanç duyuyordu…
Unutmuşlardı bir an, her sıkıntıda babalarına sığındıklarını:
– Baba! Şunu istiyorum.
– Baba! Bana şunu al.
– Baba! Şu okulda, şu üniversitede okumak istiyorum, şu kadar harç gerekiyor.
– Baba! Okul masrafları için şu kadar para lazım.
– Baba! Falan şehre gezmeye gitmek istiyorum, para ver.
– Baba! Doğum günümde bana ne aldın?
– Baba!…
– Baba!…
Ama bir defa olsun dememişlerdi sanki:
– Yanımdasın ya baba, benim için her şeye değer ve yeter!…
– Babam! Senin yanında olmak benim için bir dünyadır…
Hep sahip olmak istediklerimizden söylenip durduk, yokluklarımızdan sitem edip şikâyetçi olduk…
Ama belki de hiç sormadık ona:
– Baba! Senin benden bir isteğin var mı..?
Çoğumuza sormuşlardır kesin çocukluğumuzda, “Anneni mi çok seviyorsun, babanı mı?” diye.
İlk başta “Her ikisini.” desek de az ısrar sonucu utanarak, sıkılarak kısık sesle, “Annemi.” diyorduk; buna rağmen baba içindeki acıyı bize hissettirmeden tebessüm ediyordu.
Kim bilir, belki de herkesin yanında utanıyordu…
Ama bir gün gelir de kayıp giderse elinden, aile fertlerinin güzel yaşaması için ne tür zahmetlere katlandığını işte o zaman anlarsın.
Cennet ayaklarının altında olmasa da...
------------------------------------------------------------------
Bu yazıyı okuduktan sonra şu duayı yapmak geldi içimden...
"Allah'ım Ben evlatlarımdan razıyım
#Allah'ta onlardan razı olsun...
#RAB'BİM herkese
BABAYA, KARDEŞE, AKRABAYA, KOMŞUSUNA KİMSESİZE BAKAN, VATANA, MİLLETE,
HERKESE HAYIRLI EVLAT
nasip etsin inşallah.."🤲💙
12 notes · View notes
derilx · 11 days
Text
Bir asır olmuş mudur, ne zamandır uyuyorum.. farkında değilim, güneş hala yerinde mi? şu astığım perdeler, girdiğim tabut ve zihnimin katran siyahı duyguları, kaç mezar daha kaç mezar, kaç mezar daha kazabilirim. Azraille oynadığım oyunda kazanan olabileceğimi fark ettiğimden beri gerçekliğe savaş açtım. Kırk diyar dolaştım, kırk farklı kinyas yendim, kırk kez öldüm ve kırk birinci benim. onu da rendeleyip, makarna sosuma kattım, hayır tabii ki o kinyas bu kinyas değil. o nietzsche bu nietzsche de olmasın lütfen. bir süredir aklıma geliyor, acaba nerede ne zaman açtı tekrardan ağzını. eminim kendisini düşündüğünden daha fazla düşünmüşümdür kendisini. yine de yolun sonuna gelmeden geri dönüyorum, yolun sonunda bir at mı var, sadece kırbaç mı göremiyorum. o da öyleydi, pek önemli değil gerçi, biliyorsun hayatı boyunca kırbacı yiyen kendisiydi, kendi kendisinin zalim sahibi olan insan, hayat boyu sessiz kalan bir at mı bekledi. yine de bir nefes kadar uzak olan baba hayaliyle, kanatlar ve sanrılar arasında.. kendi kan ve kemiklerinden yarattığı hapishanesinde her saniye yine kendisine işkence eden bir ruh gördüğüm her zaman korkularım bulutların arkasından kafasını uzatır ve halimin an resmini çizerek.. ufak homurtularla beni tebrik etmeye devam eder. bu varlığını hatırlatan siluet bazen kahvesini yudumlayan bir kadın, bazense dev gibi kocaman deniz yaratıklarına dönüşüyor. fenerim yok ve dönemiyorum, pusulam olsa güneyi gösterir kesin. çantamda bir avuç toprağı, tanrının cennetine taşıyorum. evet, kırk farklı boyutta otuzundan biraz fazlası benden çok daha mutlu. bir yöntem mi bulmalı devam etmek adına, yoksa perde mi olunmalı güneşin karşısına dikilip "yeniden" diye bağırabilmek için.. bugün birinden intikam aldım, sadece bakarak değil, sözlerimle, sesimle, kokumla, bazen de söylemediklerimle intikam aldım. uyarılarımı hiçe sayacağını bile bile gözünün içine bakıp beni dinle dedim. beni dinle, bak iyiye gitmiyor ve böyle devam ederse iyiye gitmeyecek.. biliyorum ki dinlemeyecek ancak ona karşı bir sorumluluğum yok, olmaması beni bir açıdan çok üzüyor, geçtiğim yerlerde kalbimin tozunu mu bıraktım.. olmaması bir açıdan beni çok sevindiriyor, öyle ki havalara uçacağım. özgürlüğün tadını çıkartmak için, biraz daha uyuyayım.. üçüncü dünya savaşını başlatacağım.
3 notes · View notes
mybonusheart · 3 months
Text
İnsanlar için en büyük hapishanelerden biri başkalarının ne düşündüğünden duydukları korkudur.
3 notes · View notes
lifeisaseashell · 3 months
Text
"Her şey yürür, ileriye ve dışarıya doğru, hiç bir şey çöküp gitmez/ ve ölmek belkide hepimizin düşündüğünden başkadır, belkide ölen daha şanslıdır."
3 notes · View notes
doriangray1789 · 1 month
Text
DEVLET BABA
Modern devlet teorisi, ilk olarak Niccolo Machiavelli’nin tanrısallıktan arınmış, laik/ dünyevi bir siyasal iktidar/devlet kurgusuyla başlamıştır.
Ardından Bodin egemenlik kavramını ortaya atmış ve onun niteliklerini ortaya koymuştur.
Hobbes ise toplum sözleşmesi kuramını geliştirerek modern devlet düşüncesini teorik bir temele kavuşturmuştur.
John Locke devlet iktidarının sınırlandırılmasını, Jean Jacques Rousseau halk egemenliği teorisini, Emmanuel Sieyes de ulus egemenliği teorisini savunmuştur…
Cicero, tüm staocular gibi mutlu yaşamı felsefe edinmiş, devlet üzerine yazdığı eserde, devleti yurttaşların içinde seyrettiği ve kaderini de kaptanının belirlediği bir gemiye benzetir. Hava güneşliyken seyir almak kolay olabilir ama asıl maharet devlet gemisini, fırtınalı havada alabora olmaktan kurtarmaktır. Halk, devletin iyi yönetilmesini istiyorsa iyi nitelikli adamları seçmelidir der.
Platon da devlet mutluluk felsefesi üzerine yazılmış bir metindir.
Bizim felsefemiz ise daha duygusal “DEVLET BABA” devlettir, sever de döver de
devlet, ataerkil toplumlarda, "baba"dır zaten...kısaca hem sever, hem dover...eve para getirir...bu paranın nasıl harcanacağına karar verir...sevdiği çocuklarına iyi davranır, onları ödüllendirir...kendisine karşı çıkanlara veya eleştirenlere, yani sevmediği çocuklarına karşı gaddardır...onları itina ile cezalandırır...
vatandaş aslında devlete derin bir aşkla bağlı. devletin başında kim olursa olsun onun biricik aşkı devlet. dolayısı ile devlet onun istediği gibi konuşsun/davransın istiyor. haksızlığa, hukuksuzluğa, soyulmaya, hatta işkenceye bile razı, o zaman daha katmerli seviyor. 'devlettir, sever de döver de'' diyor.
en küçük birimlerine bile aşkla bağlı. tapu kadastrodaki memurdan, kaymakama, nüfus memurundan, mal müdürüne kadar hepsine derin bir saygı sevgi besliyor. köy kahvesine jandarma geldiğinde ayağa kalkılıyor, polisin önünde esas duruşta duruyor, savcı, vali, kaymakam dedin miydi, zaten put. . selamsız bandosu gibi devletin şapkasını görse yetiyor.
yalnız aşkla sevdiği devlet hiç bunları görmüyor. hiç sevgi sözcükleri söylemiyor, söylerse de ortalığa söylüyor. tek bildiği hemen işini bitirip gitmek. vatandaş devletin arzularını tatmin etmekle yükümlü görüyor kendini ve zevk almasa da almış gibi yapıp bir sonrakine hazırlanmak. devletin ruh hali değişiyor bazen, daha derin, daha sığ, daha müslüman, daha tek adam, daha kapalı, daha açık, daha milliyetçi vs.. o zaman üzülüyor vatandaş. bu ruh hallerinde kendisini nasıl konumlandırıyorsa devleti,biricik aşkı da öyle yapsın istiyor. kalan herkesin üstüne yürüsün, ezsin, yok etsin istiyor. ihtirasla istiyor hem de. devlet düşündüğünden farklı davrandığında, küsüyor, arkasından gizli gizli konuşuyor ama sıra vazifesine gelince onu ihmal etmiyor. devletin zevk almasını sağlıyor.
çocuklarını da öyle yetiştiriyor. çok çocuk yapıyor ki, biri ölürse ötekini feda edebilsin. üzerine sadece o gün dönecek kameralara, ''devletimiz sağ olsun'' diyebilsin.
oysa başka yerlerde ilişki böyle olmuyor. devlet saygılı, vatandaşın ne dediğini dinliyor, kendini ona göre değiştirmeye yenilemeye çalışıyor. sonuç aynı olsa da, en azından bir mum ışığında yemek yiyor vatandaşıyla, bir iki tatlı söz, ne bileyim belki ön sevişme. gönlünü alıyor yani vatandaşın.
en sevmediği insanlar ise devlete karşı gelenler. bir vatandaşın devlete nasıl karşı gelebileceğine aklı almıyor. ''devlet vatandaş için var'' sözünü hazmedemiyor. koskoca devlet, itaat edilmesi, saygı duyulması, biat edilmesi, sorgulanmaması gereken devlet mi vatandaş için var? bu çok saçma. devlet ne derse o olur.
bu aşkı bozmak için bir sürü dedikodu çıkarıyorlar, yok orman, yok ağaç, yok, yolsuzluk ama vatandaşın aşkı hiç bitmiyor. hala devlet için her şeyi yapmaya hazır. seçme şansı verildiğinde, bu aşkın devam etmesini isteyecek..
4 notes · View notes
arieslexa · 1 year
Text
yepyeni bir sen
selam ballarım! kendini geliştirmek istiyor ama nasıl yapacağını bilmiyorsan, bunun düşündüğünden çok daha kolay olduğunu söylemek istiyorum :) herkesin yolculuğu farklı olduğu için kim olmak istediğini ve bunu nasıl gerçekleştireceğini düşünmen gerekecek. Her biri için kendime dayalı örnekler vereceğim, böylece nasıl cevap vereceğinizi biliyorsunuz.
kendinize sorun:Kim olmak istediğinizi tam olarak bilmiyorsanız bu ipuçlarını kullanın. cevap verirken derinlemesine olmaya çalışın ve fikirlerinizi ortaya koyduktan sonra pinterest'te bir moodboard kurmanızı öneririm.
hayalinizdeki kişi neye benziyor? (temiz cilt, sağlıklı saçlar)
hayalinizdeki kişi sizden farklı olarak ne yapar? ( daha sağlıklı alışkanlıklar, daha iyi rutinler)
hangi alışkanlıkları benimsemek istiyorsun? ( koşmak, yeni bir dil öğrenmek)
neyi başarmak istiyorsun? (zihinsel istikrar, yeni bir dil öğrenmek, iyi bir üniversiteye gitmek)
bunu hayal ettikten sonra, bir eylem planı oluşturmanız gerekir. başka bir deyişle, artık kim olmak istediğinizi bildiğinize göre, bunu nasıl yapacağınızı bilmeniz gerekir.
kendinizi daha iyi hale getirmek için küçük alışkanlıklar ekleyin (ör. hayaliniz zihinsel olarak daha istikrarlıysa, meditasyon ve günlük tutmak gibi küçük alışkanlıklar edinin)
önceliklerinizi belirleyin ve dikkat dağıtıcı şeylerden kaçının (ör. kaba insanları görmezden gelin ve dramadan uzak durun. uzun vadede bu olumsuz dikkat dağıtıcılar büyüme yeteneğinizi engelleyecektir)
sessiz ol ve sıkı çalış
süreç boyunca kendinizi sevmeyi öğrenin. ilerleme yavaşsa kızmayın, çalışmaya devam edin ve kendinizi sevmeye devam edin. zaman geçtikçe daha sağlıklı alışkanlıklar edinmeye başlayın ve onlarla tutarlı kalın.
18 notes · View notes
estrelam · 11 months
Note
Teşekür ederim, bir hafta sonra dersane bjtecegi jcin yazmayi dusunuyorum cunku bir daha goremiyeceğim. Ve garip bir durum var ki mesela ben ona mesaj atsam cevap verse dahi ben kendimi hazir hissetmiyor olacagim yetersizlik hissi gibi bir sey inan bunu dusunmekten atamiyorum mesaji
Ya bir mesaj düşündüğünden daha farklı sonuçlar çıkarırsa ortaya öyle de olabilir ben sana umut falan vermiyorum yanlış anlama ama kötüyü düşündüğün kadar iyiyi de düşünebilirsin sen nasıl bir şey yazacağından emin ol önce sonra da gelen mesaja bir şekilde cevap verirsin zaten kendini yetersiz
hissetmeyi bırakmalısın çünkü senden bir tane var🥰mesaj attıktan sonra konuşalım bence sonrasını
8 notes · View notes
gelmemeyegidenkiiiz · 3 months
Text
Sessizlik düşündüğünden daha çok şey söyler.
3 notes · View notes