Uyuyamıyorum son zamanlarda,
Fazla tepki göstermiyorum olaylara:
Düşüyorum canım yanıyor:
Ruhumdaki yaralar kadar mı ? Sahi bu kadar güçsüz müsün ?
Diyor içimden bir ses. Sessizce ayağa kalkıyorum ve bir şey olmadı diyorum ama biliyorum dizim kanadı.
Kim olduğumu unutuyorum, o kadar maskenin ardında. Sahi bu kadar maske ne için di ?
O sözler ilk anki gibi doluyor kulaklarıma, tutuyorum göz yaşlarımı: onun da yaşadıkları zor du sana patladı. Diyip kapatıyorum konuyu.
İnsanlara anlatmaya çalışıyorum derdimi. Kaç satır yazsam da bir şeyler eksik biliyorum. O kadar olayın sadece yarısını anlattığımız fark ediyorum ama diyorum ki en azından o kadarını anlattın biri dinledi.
Gürültülü bir evin içindeyim. Ne zaman etrafa baksam huzursuz oluyorum.
Üzüntüm sinire dönüşüyor. Ellerimi duvarlara vuruyorum kimseler fark etmiyor.
11 notes
·
View notes
Bu hayata sanki onun için gelmişim, benim geliş amacım oymuş sanki.
O benmiş ben ise oymuşum halbuki.
Benim geliş amacım onu bulmak,
Onun geliş amacı beni bulmak.
Benim geliş amacım kendimi onda bulmam aslında...
~Nazlı
2 notes
·
View notes
Kimse bir başkasını yargılayabilecek kadar kusursuz değildir. Ama bazıları bu hakkı kendinde görebilecek kadar hadsizdir. (C. Jung)
4 notes
·
View notes
22.04.2024
Haklı sitemin çekti beni buraya. Ne yorulmuşum be, ne ihtiyacım varmış konuşmaya sessizliğinle.
Çok üzgünüm. Üzülemeyecek kadar üzgünüm. Ölemeyecek kadar... Sana her türlü bu kadar yük olacağımı hiç sanmamıştım. Sevmem, ilgim, özlemim, merağım da yük; uzak durmam, sakinliğim, içi boşluğum, duygusuzluğum da yük oluyor omuzlarına.
Sen de seviyorsun tabii, ne sen delisin ya da aptal ne de ben... Ama sevme kavramlarımız o kadar farklı ki! Senin sevgi dediğin şey yüksüz, sorumluluksuz, isteğe bağlı, iradeyle oluşan, değerli sandığın bir değersize karşı oluşmuş, hatta abartayım yeni tanıştığın bir duygu. Benim ki ağır, şelale gibi duraksız, aktıkça tabanı aşındıran, aşınmaktan keyif alan, olması gereken/iyi neticelenen sonuna varmaktan sabırsız, meraklanan, sürekli aklında dönen, sorumluluk taşıyan ve bu sorumluluktan gocunmayan aksine mutlu olan, her şeyden önemlisi istemli değil senin olduğun şeyden dolayı kendiliğinden oluşan bir sevgi. Bu yüzden anlaşamıyoruz, bu yüzden çatışıyoruz, bu yüzden ben gereksiz yere kırılıyorum, sen gereksiz yere yük hissediyorsun omuzlarında.
Bende kırılacak kalp, düşünecek kafa kalmadı. Gerçekten çaresizim, öne sürdüğün durumları, reddettiğin teklifi kabullenmek de işe yaramadı. Yine hoşnut edemedim. Yemin ederim denedim. Sorun çıkarmamak için çok çabaladım. Hesap vermek olarak algıladığın şeyi de istemedim ki, bir küçük kusura bakma, bir yudum alttan alma-gönül almaydı beklediğim. Aksine alay ve hakaret duymak değildi... Sen hakaret olarak nitelendirmesen de benim için öyleler be S.... "Bazı gerçekler" diye açıkladığın kelimen var ya, hah yanındaydım ya 8 Martta orda sırtımdan bıçak soksan daha az canımı yakardı.
Ama geçti ki, acımadı kiii :) O korktuğun şeyi yapmayacak kadar kıymetsizim kendi gözümde. Kendimi gördüğüm nokta: "eşşek dağda ölür acısı eve dokunur" sözündeki ölü eşşek kadar. Kendime verdiğim ceza bu hale katlanmak, sürdürmek, göz yaşlarımı kimseye göstermemek, bir an olsun belli etmemek, içimi çürütse de güçlü görünmek olacak. Bana gereken değeri bir tek annemin verdiğini söylemişti zamanında biri (sen değil). Çok haklı, kim yavrusunu başkalarından daha az tanır ki? Hiç bir insan, hayatta çırpınıp bir yere gelse bile, ana-babasından aldığı kıymetten fazlası olamaz. Ben de haddimi biliyorum artık. Hayallere ümitlere kapılmak asla haddim değil. Gerçeklerle istemeden de yüzleştirdiğin için sana minnettarım.
"Sen kimsin ki acıya dayanamaz, son vermek istersin? Senin layığın bu, en mutlu hissettiğin anda uçurumlar sana gülümser hep, ne sanmıştın beyinsiz? Hayat iki dakika keyif verdi de sen kendini layık mı sandın? Sen zaten ona layık olsan yanında olurdun. Bu sadece istediğinle/senin ideal-altın oran olarak gördüğünle, ona ne kadar layık olmadığını anlatacak bir deneyimdi. Şimdi titre ve kendine gel!!!" Ben içimde olan bu gerçeklerle yaşamaya devam edeceğim. Sana ne yük ne de rahatsızlık kaynağı olacağım söz veririm. O baygın yılışık bakışları, hadsiz sevgi cümlelerini asla duymayacaksın söz veririm. O seni endişelendiren ruh halleri, meraklar, özlemeler olmayacak söz veririm. Doğrusu bu... Ben becerdiğim (en azından öyle sandığım) tek şeye dönüyorum, manasız ve sonuçsuzca çalışmaya dönüyorum.
0 notes
İnandığın masallar değiştiğinde hayatındaki insanlar da değişir.
0 notes