Tumgik
#ünlü sözleri
galaksininucunda0 · 10 months
Text
Tumblr media
21 notes · View notes
lutfiyenet · 2 months
Text
Ünlü oyuncu Tolga Savacı toprağa verildi! Eşi Nermin Bezmen onun son kelamlarını anlattı
Ünlü oyuncu Tolga Savacı, 26 Şubat günü ABD’deki meskeninde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Ünlü oyuncu 2 Mart Cumartesi günü ABD’de son seyahatine uğurlandı. Eşi Nermin Bezmen, ünlü oyuncunun ölmeden evvelki son kelamlarını anlattı. Yeşilçam’ın usta isimlerinden Tolga Savacı 60 yaşında, Amerika’daki konutunda kalp krizi geçirerek 26 Şubat 2024 Pazartesi günü hayata veda etti. Ünlü…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ensoz · 10 months
Text
Şarkılardan kısa alıntı sözler ve kısa şarkı sözleri
Şarkılardan kısa sözler Merhaba sevgili arkadaşlar tekrardan sizlerin karşısına yeni bir isim ve yeni bir ara yüz ile çıktık ensoz.net adresimizde bulunan görseller tamamen diğer isimlerimizde olduğu gibi kendi yapımlarımızdır. şarkılardan alıntılar İlk konularımızı en fazla hit çeken konulardan olan cuma mesajları ve şarkı sözleri sözleri adlı konularla başlamak istedik. şarkılardan alıntı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
vukuu · 1 year
Text
Ölümünün 5. yılında Stephen Hawking ünlü sözleri
Ölümünün 5. yılında Stephen Hawking'in ünlü sözleri: 'Hayat varsa, umut da vardır'
Beş yıl önce, 76 yaşında hayatını kaybeden dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking, bilimsel çalışmalarının yanında geride birçok farklı başlıkta söylediği ünlü sözleri ile de hatırlanıyor. Konuşma yetisini büyük ölçüde yitirmiş olması nedeniyle Stephen Hawking, bu sözleri ünlü ses sentezleyicisi aracılığıyla aktarmıştı. İşte evrenin varoluşu hakkındaki sorulardan, ünlü olmanın negatif…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinbakisi · 2 years
Text
Yaren Doğan Kimdir, Nereli, Kaç Yaşında?
Yaren Doğan Kimdir, Nereli, Kaç Yaşında?
“Yandım” isimli şarkısıyla müzik listelerinde yer edinen Yaren Doğan, sesiyle olduğu kadar özel hayatıyla da merak uyandırıyor. Şarkıcının aslen nereli olduğu, yaşı, boyu ve doğum yeri gibi birçok bilgi takipçileri tarafından merak ediliyor. Yaren Doğan kimdir? Nasıl ünlü oldu?Yaren Doğan 1996 yılında dünyaya gelmiştir. Günümüz itibariyle 26 yaşındadır. İstanbul Arel Üniversitesi Moleküler…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
ozgur-ce · 3 months
Text
Lezzetiyle hayatımızın her anına eşlik eden kahve bizim için bazen bir dost bazen de en büyük sırlarımızı paylaştığımız bir sırdaşımız olmuştur. Ünlü yazarlar ve şairler de kahve hakkında pek çok şey söylemiş. Ünlü şairlerin anlamlı kahve sözleri bu başlık altında topladım size pek bişey kalmadı sanırım 😅 varsa eklerseniz sevinirim ☕❤️
“Oysa kahve içmişliğimiz de vardı. Bu ne hatır gönül bilmezlik, diyemedim.” (Orhan Veli)
"Her şeyden biraz kalır’ diyor birileri, çoğulluk haklılıktır. Kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı.” (Turgut Uyar)
“Bir hoş oldum ele güne karşı
Herkeslerden utandım
Bir yanım insanlı kahve
Dünyalar dolusuydu bir yanım” (Edip Cansever)
“Eleni’den önce
Daha ben çocuktum daha tütüne daha kahveye alışmamıştım
Sabahları, akşamları bilmiyordum daha
Bir gün bakıyorum akşam ellerimde gözlerimde
Bir gün sabah her yanım.” (İlhan Berk)
“…O nane likörüne bayılırdı ama, ben onu
sıcacık bir kahvenin dumanına benzettim…” (Haydar Ergülen)
“çok zaman sonra oturup
bir fincan kahve içebilmeli insan
eski sevgilisiyle geride bunu bırakabilmeli
yalnız ya da birlikte çekip giderken bir ilişkiden” (Murathan Mungan)
“Hem hiçbir mevsim ısıtmaz ellerimi
anne gibi
istersen kahve içip fal da bakarız yine
bana üç vakte kadar bir yolculuk görünür
belki ay doğar fincanda hanemize” (Birhan Keskin)
“…Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü
bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi
başını sessizce omzuma koyarsın
gülüreyhan olur soluğun…” (Ahmet Telli)
Kahve isteyen var mı peki ?
200 notes · View notes
yagmurun-sesii · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ?
CAHİT SITKI
Küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır.
O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
NAZIM HİKMET
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna
not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı bir şair olmak, böyle değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de.
Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
ÖZDEMİR ASAF
"R" leri söyleyemeyen şair...
Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek
için bindiği taksinin şoförü sorar:
“Neğeye biğadeğ?” Utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner.
Oradan Karaköy’e kadar yürür.
YAHYA KEMAL
Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
TEVFİK FİKRET
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
AHMET HAŞİM
Hastalık derecesindeki takıntısı ise:
Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep
gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
TOMRİS UYAR
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
CEMAL SÜREYA
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir.
Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
ORHAN VELİ
Ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
CEMİL MERİÇ
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsızmış olur bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
AHMET ARİF
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır
ve ev reçelleri yaparmış.
YAŞAR KEMAL
Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder.
Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!..
124 notes · View notes
nefss-blog · 4 months
Text
Amerikalı oyuncu Sandra Bullock, katıldığı bir televizyon programında genç kalma sırrını verdi. Sandra Bullock’un sözleri duyanları şaşkına çevirdi
55 yaşındaki Amerikalı oyuncu Sandra Bullock, genç kalabilmek için çocuk derisi enjekte ettirdiğini söyledi.
Dünyaca ünlü oyuncu, canlı yayında" genç kalmak için çocuk derisini kendine enjekte ettirdiğini" söyledi
Programı sunan sunucu da bu derilerin sünnet olan Koreli çocukların derileri olduğuna vurgu yaparak, " ama sektörün sadece sünnet olan çocuklar üzerinden dönmediği ve talebi karşılayamayacağı "belirtildi.
Bullock'un bahsettiği 'çocuk derisi' enjekte ettirme operasyonun, sadece sünnet olan Koreli çocuklardan elde edilmediği, mülteci çocukların da tüm organlarından ve derisinden üretildiği öne sürülüyor.
Aynı şekilde çocuk kanından üretildiği belirtilen Adrenochrom'un da genç ve güzel kalmak isteyen ünlü ve zenginlere enjekte edildiği biliniyor. Söz konusu yöntemin, seansının 650 dolar olduğu belirtiliyor.
Onların Güzellik Reçeteleri Çocuk derisinden imal edilmiş.
Adrenochrome vücutta salgılanan adrenalinin (epinefrin olarak da biliyor) oksitlenmiş halidir.
Çocuk vücudu bu kimyasalı sadece korku veya heyecan sırasında salgılayabiliyor.
Yani düşük yapmış bir kadının çocuğu değil.
Özellikle kesici delici aletler ile azar azar yavaş yavaş öldürülen bir çocuğun salgılayabileceği bir şey.
Şimdi bir daha soracağım.
Siz hiç iğneli fıçı duydunuz mu?
Çocuk korku içinde debelendikçe yaralanacak kanı Adrenalin hormonu dolacak, yavaş yavaş kanı akacak ve ölecek, birileri bununla gençleşecek
Insan çok kötü...
Kavm-i Lut ile yarışıyor..
HER YIL GARİBAN ÜLKELERDEN BİRÇOK ÇOCUKLAR NEDEN KAÇIRILIYOR? !
ADRENOCHROME NEDİR?
Çocuk derisi değil enjekte edilen,Adrenochrome
vücutta salgılanan adrenalinin oksitlenmiş hali yani kimyasal bir uyuşturucudur. Vücut bu kimyasalı korku veya heyecan sırasında gerçekleşen adrenalin patlaması ile salgılar.
Etkileri arasında çok etkileyici görsel renk, mutluluk, zindelik, kontrollü halüsinasyon, duyuların güçlenmesi, icat yeteceği, acı ve mutsuzluğa karşı duyarsızlaşma, yaşlanmanın P’ye yakın yavaşlatılması, erkeklerde ise iki kat fazla cinsel güç etkisi vardır.
Bağımlılık yaratan diğer kimyasallardan çok daha etkili ve güçlüdür, o yüzden daha çok bağımlılık yapar ve kullanılmadığında inanılmaz hızlı çöküş yaşatır. Bağımlı olup Adrenochrome’a ulaşamayan kişilerin sol gözlerinin çevresinde morarma ve genel anlamda çok hızlı şekilde gelişen yaşlılık belirtileri oluyor.
Adrenochrome genelde 0-9 yaş aralığındaki çocuklardan elde edilir ve kalitesi kurban edilen insanın yaşı ve ölüm anında salgıladığı adrenalin miktarına bağlıdır. Bu sebeple en kaliteli
Adrenochrome, 9 yaş altı çocukların işkenceye ve dehşete sokulması vasıtasıyla elde edildiği söyleniyor çünkü küçük bir çocuk bir yetişkinden daha saf olduğu için hissedecekleri korkunun farkı, salgılanan adrenalinin kalitesini belirliyor.
Peki bu kimyasal nasıl elde ediliyor? Potansiyel kurban işkence yöntemine maruz kalıyor ve ölüm süresi mümkün olduğunca uzatılıyor, bu sayede vücudun salgıladığı Adrenochrome miktarı çoğalıyor ve kurban öldürüldükten sonra boynun arka kısmından şırınga yardımıyla kimyasal emiliyor.
Adrenochrome elitler için çok önemli fizyolojik ve psikolojik besin kaynağıdır. Darkweb’de dozunun fiyatı 30.000$ ile 50.000$ arasında değişiyor.
Dünya üzerinde çocuk kaçakçılığı probleminin bu denli büyük olmasının sebebi de budur.
Sizlere bir kaç ülkenin 2019 yılı kayıp çocuk vaka sayılarından bahsetmek istiyorum;
ABD 460.000,
İngiltere 112.000,
Almanya 100.000,
Hindistan 96.000,
Kanada 104.531,
İspanya 20.000 ..
Her yıl yerkürenin çeşitli yerlerinden bir sürü çocuk kaçırılıyor, yeraltı tünellerinde eziyet görüyor, birilerine satılıp cinsel istismara maruz kalıyor ve kan emici elit kesimi ölümsüzlük iksiri oluyor...
Hala ikna olmadıysanız bu kaçakçılığın ciddiyetini Wikileaks’in ortaklarından birinin paylaştığı bilgiler doğrultusunda da inceleyebilirsiniz. (Alıntı)
18 notes · View notes
birpaylass · 4 months
Text
Müslüm Gürses - Sevda Yüklü Kervanlar
Tumblr media
Müslüm Gürses - Sevda Yüklü Kervanlar
Buğün AyFM olarak sizleri maziye götürmeye karar verdik Müslüm Gürses - Sevda Yüklü Kervanlar isimli şarkıyı incelemeye karar verdik. Öncelikle şarkının ne kadar önemli olduğunu bilmenizi isteriz. Gelin hep birlikte Sevda Yüklü Kervanlar şarkısı ve Müslüm Baba lakaplı Müslüm Gürsesi incelemeye alalım. "Sevda Yüklü Kervanlar," Türk sanat müziğinin önemli isimlerinden Müslüm Gürses tarafından seslendirilen bir şarkıdır. Müslüm Gürses'in özgün yorumu ve duygusal ifadesi ile bilinen bu şarkı, sanatçının repertuarındaki önemli eserlerden biridir. Şarkının sözleri ünlü Türk şairi Orhan Veli Kanık'a aittir. Orhan Veli'nin melankolik ve içsel temalara odaklanan şiirsel dilini Müslüm Gürses'in yorumuyla birleşerek güçlü bir duygusal etki yaratır. Şarkının sözleri ve melodi, dinleyicilere aşk, özlem ve hüzün gibi evrensel duyguları hissettirir. "Sevda Yüklü Kervanlar," Türk müziğinde klasikleşmiş eserler arasında yer alır ve Müslüm Gürses'in sanatındaki önemli bir yerini korur.
Reklam
- Müslüm Gürses - Sevda Yüklü Kervanlar - Pinhâni - Bilir O Beni Sözleri - Rafet El Roman feat Derya – Unuturum Elbet - Selami Ferses – Demedim Mi? - Ebru Yaşar – Sessize Aldım
Sevda Yüklü Kervanlar Şarkı Sözleri
Sevda yüklü kervanlarSenin kapından geçerAşk şarabı içenlerSenin derdine düşerAşk şarabı içenlerSenin derdine düşer Bu han garip yatağıBülbül derdim ortağıBu han garip yatağıBülbül derdim ortağıAşkın söyletir beniFeryat, feryatDilin söyletir beniFeryat, feryat Aşkın ne zor şey imişDüşmeden bilemedimEller erdi muradaBen murada ermedimEller erdi muradaBen murada ermedim Bu han garip yatağıBülbül derdim ortağıBu han garip yatağıBülbül derdim ortağıAşkın söyletir beniFeryat, feryatDilin söyletir beniFeryat, feryat Aşkın söyletir beniFeryat, feryat Ey merhametsiz kadınSen kimseye aşık olamazsın, amman, amanOlsan da kendine, benim gibi sadık bulamazsınOlsan da, benim gibi kendine sadık bulamazsınAmman, aman Read the full article
13 notes · View notes
24.04.2024
Sürekli tweet atmayı düşünen bir adam dünyayı nasıl geride bırakabilir?
Namazın çıkmasına 10-15 dk kala uyandım. Abdest alırken aklımda şu yukarıdaki soru vardı. Çünkü abdest almak dünyayı geride bırakmaya çalışmaktır. Dünyadan üzerimize biriken ne varsa yıkarız ve uzaklaştırırız.*
Ama mesela bugün şu tweeti mi atsam düşüncesini kafamdan kovamazsam, kıldığım namazı nasıl iyileştirebilirim? Aslında aklıma gelen asıl şey bu değildi sanırım. Sanırım babasının ölümünden bahseden arkadaşımın söylediği seydi.
Bir muhasebeci olan babasının cenazesi sırasında bir ağırlık hissettiğinden bahsetmişti. "Bu dünyayla daha çok işi vardı. Onları henüz çözememişti. Öldü ama burada kaldı, ben öyle hissettim." demişti. "Annem mesela öyle değildi. Annemin cenazesinde bir göğe süzülüş hissetmiştim. Çok yumuşak huylu, sevecen bir kadındı. Huzur içinde öldü" demişti.
Hristiyan agnostiği olan bu adamın kendi ebeveyni hakkındaki yorumu ne kadar isabetlidir, orasını ancak Allah bilir. Ama bahsettiği haller birtakım gerçeklere denk düşüyor. Bu kesin. O sözleri duyduğum günden beri bunları düşünüyorum. "Ben hangisi gibi öleceğim?" diyorum.
Kabaca bir cevap vereyim, şimdi için. Hemen şimdi ölürsem, sanırım doktora tezinin düzeltmesini teslim etmeye çalışırken olmuş olacağım. 7 yıllık bir emel bu.** Acaba aklımda bu fikirlerle ölürsem, dünyayı geride bırakabilecek miyim? Belki evet, belki hayır.
Sanırım özel sektörde işe girmek bu açıdan bana hayli yardımcı oldu. Aamaaan, koyayım götüne doktoranın. Ekmeğimizi kazandık işte, daha da yeter, elhamdülillah. Derim herhalde öleceğimi anlarsam. Çok ani bir ölümde ne olur bilemiyorum. Ama bu hususu düşünmekten vazgeçmemem gerektiğini biliyorum.*** Gözleri açık gitmek deyiminin anlamına denk düşecek bir ölümden sıyrılmak, gökyüzüne süzülebilmek için.
06.36 - Ludwigsburg, Almanya
* Değil mi? Bilmiyorum. Kulaktan dolma bir bilgi benimkisi. Ama zararsız ve makul geldi, ben de inandım. Tipki Allahuekber derken ellerimizi geriye atışımızdaki tavır gibi. Ona da benzer şekilde inandım. Bunlara dair deliller varsa bulmak isterim.)
** Tul-i emel dedikleri şey bu mu?
*** Bak aklıma tweet atmak geldi. Twitter'da peyda olmuş İlahiyatçılardan bir tanesini düşündüm. Oradan bir felsefeci geldi aklıma. Engagement farming yaparak nasıl ünlü oldukları geldi aklıma. İnsanları öfkelendirecek şeyler söyleyip, kendilerini linçleterek ilgi odağı olmayı, bu sayede takipçi kazanmayı başaran aşağılık insanlar. Neden aşağılık? Başkalarının duygularını şahsi emellerine alet ettikleri, onların haklarını ve menfaatlerini hiçe saydıkları için. İnsanların ekranları başında kendilerine sövüp saymaları, onlar için kaçınılacak bir durum olmadığı için. Peki ben? Komik, hikmetli, dokunaklı yahut tuhaf sözler yazmaya çalışıp etkileşim kazanmaya gayret eden ben, kimseyi incitmeyi yahut rahatsız etmeyi göze almayarak aşağılık olmaktan kurtulabilir miyim? Düşünmeye değer.
3 notes · View notes
galaksininucunda0 · 10 months
Text
Bu gün okuduğum bir kitapta Vehbi Koç’un şu sözü dikkatimi çekiyor:
"Hayatı 1 rakamı ile gösterin. Bundan sonra kazanacağız bütün mevkiler, şan ve şöhreti, kazanacağınız bütün maddi ve manevi varlıklar için sağına 0’lar koyun. Binler, milyonlar, trilyonlar elde edebilirsiniz. Fakat bir gün o 1’i kaybettiğinizde, sıfırların hiç bir değeri kalmaz. Mesela, doğdunuz, sağ ve sağlıklısınız:
1!...
Okullar bitti, 10!
Harika bir mesleğiniz var, 100!
Sevdiniz, 1000!
Sevildiniz, 10 000!
Evlendiniz, 100 000!
Harika çocuklarınız oldu, 1 000 000!
İşyerinde zirveye çıktınız, 10 000 000!
Dünya sizi tanıyor, tapıyor, 100 000 000!
İşte mutluluk bu... 1 000 000 000
Sağlık gitti, ölüm geldi:
000 000 000!
Sonunda her insanın hayatı = 0"
Tumblr media
24 notes · View notes
yokolmusluklar · 3 months
Text
bir daha ne gözlerimi görmek ne de dudaklarımı öpmek istemiyordu. tüm dünya üzerinde bir bu kadar daha korkunç bir şey olabilir miydi? o beni sevmiyordu, ben onu sevmiyordum - beni sevmeyen birini sevmenin yükünü taşıyamadığım için iddia ediyordum.-. ancak nasıl görmezden gelebilirdi göz bebeklerimiz arasındaki ışık kırılmasını. gözlerinden gözlerime akan, tuvalimi boyayan renkleri nasıl yok sayardı? nasıl duymazdı dudaklarının kaç bin asırlık tatlı sözleri dudaklarıma fısıldadığını. nasıl önemli sırların benim dudaklarımdan, onun dudaklarına döküldüğünü bilmiyor muydu? gözlerimde en ünlü ressamların fırçasından bir portresini en canlı haliyle bugün bile yaşattığımı hatırlamak istemez miydi hiç? biliyor muydu ellerimin, ellerini ne kadar özlediğini? beni sevmesine gerek yoktu ki, hiç mi titremiyor muydu elleri, ellerimsizlikten? bu uyuşturucu yalnız benim mi vücudumu sarmıştı, yoksa ben mi uyanmaktan aciz olduğum kabusların birindeydim? oysaki ben en sevdiğimiz çeyrek saatlerin birinde terk edilişimin yalnızlığıyla hiç olmadığım kadar uyanıktım.
5 notes · View notes
yurekbali · 1 year
Text
Tumblr media
“Cemal Süreya” anısına... (Kendi seçimiyle “10 Ağustos” 1931 - 9 Ocak 1990) * * * Cemal ile Mavi / Haydar Ergülen Cemal Süreya şiirimizin ‘mavi’ adamıdır, yalnızca şiiri için düşünseydim bunu ‘mavi şair’ der geçerdim. Oysa onun adamlığında da mavi bir yan vardır, cemali mavidir. Bunu ilk düşünüp sonra unutalı yıllar oluyor. “Şiir ile Ankara”da unuttuğum, beni bağışlasın, Şair Azer Yaran, 17-18 yıl önce Ankara’da “Göçebe”nin ünlü şiirlerinden “Ülke”yi bir şarkı olarak, ve çok güzel söylerdi, davudi mi denir, galiba öyle bir sesle: “Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi. / Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman / Sen tutar kendini incecik sevdirirdin / Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa”. Belki sevgili Azer, şiirdeki ‘mavi’ sözcüğüne vurgu yapmasaydı, çok defa okuduğum “Ülke”deki mavinin farkında bile olmayacaktım. O şarkı sanırım, ahbaplar arasında söylendiğiyle kaldı. Şimdi şarkı uğruna ne şiirler katlediliyor, oysa o şiiri Azer’in sesinden dinleyebilseydiniz, şiirin kimi zaman ne güzel bir şarkıya dönüştüğünü işitebilirdiniz. Ben Cemal Süreya’ya ‘mavi’ diyorum ya, onun için bir tek sıfat bulmak çok zor yine de. Bir başkası tutup ‘Derviş’ diyebilir, biri ‘Âşıkane’ olarak niteleyebilir, biri ‘Gönül Dostu’ olduğundan söz edebilir. Nasılsa ona olumsuz bir sıfat yakıştıracak biri çıkmaz. Dahası çalışkanlığından, kaleminin pek cömert oluşundan, yalnızca şiirleriyle değil düzyazılarıyla da şiir kültürümüze yaptığı katkılardan ve şimdi boşluğunun doldurulamadığından, yeri belli olduğundan söz etmek de mümkün. İnsan, doğrusu, bugünün şairlerinde rastlanan kıskançlıkları, büyüklenmeleri, bencillikleri, kişisel çekişmeleri, ikbal ve istikbal kaygılarını gördükçe, Cemal Süreya’nın önemini daha iyi anlıyor. Keşke hepimiz biraz onun sevgisinden nasiplenseydik! Yine de hâlâ bir teselli bulunabilir, şiirleri ve yazılarında duyurduğu sevgi bizim ondan nasiplenmemizi bekliyor. Cemal Süreya’nın yaşamından söz etmeyeceğim, çok yoksulluk ve çok ümran görmüş: Yazdığı her şeyde kendisini hissettiren o bilgelik, o acılardan sevgi çıkarma hüneri, o kendini aradan çekişi, o Sevda Sözleri, ki seçtiği adlardan bile belli. Üstü Kalsın, Şapkam Dolu Çiçekle, Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi, her şey ondaki derinliğin bir işareti gibi. Derin ve mavi. Sanki olmaz gibi. Derin olunca siyah, gri, hatta lacivert veya koyu bir renk olmak gerekiyor gibi. Mavinin biraz öyle bir şöhreti vardır: Gökyüzü gibi, bulutsuz, kayıtsız, sadece neredeyse açık yaz göğüne ve günlerine özgü, az hüzünlü çok neşeli, çokça geçici, aceleci, saflığa varan bir iyimserlikle bezeli, havai, hercai, çocuksu, insan yalnız bir kez mavi olabilirmiş gibi hayatta, ve bunu hemen unutması gerekirmiş gibi. Belki bunların hepsi de mavi için geçerlidir, belki mavi bunların bazılarında gönül gezdirmiştir, belki yalnızca bunlarla kalsaydı bile mavi, maviliğinden bir şey yitirmezdi, fakat mavi öyle bir adamın eline düşmüştür ki ya da adam maviyi öyle bir yere getirmiştir ki, bildiğimiz mavi olmaktan çıkmıştır. Şu bilmeye çalıştığımız mavi. Belki de bütün bunları uyduruyorumdur, maviyi Cemal Süreya’ya çok yakıştırdığımdan. Cemal Süreya’da mavinin yalnızca bütün tonlarını değil, bütün renklerini de görebilirsiniz. Mavi onda bazen siyahtır, kırmızıdır, bazen beyazdır, sesindeki, söyleyişindeki mavi bütün renklere ayrı ayrı yakışır. Tıpkı “8.10 Vapuru” şiirinde olduğu gibi: “Sesinde ne var biliyor musun / Bir bahçenin ortası var / Mavi ipek kış çiçeği / Sigara içmek için / Üst kata çıkıyorsun”, ya da unutulmaz şiirlerle dolu “Güz Bitiği” kitabının şiirlerindeki gibi, hani “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” dizesini şiirimize armağan ettiği kitabındaki gibi: “Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, / Güverteleri uçtan uca orman; / Aldım çiçeğimi şurama bastım, / Bastım ki yalnızlığımmış. /.../ Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni / Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.” Yalnızca içinde ‘mavi’ geçen şiirler yazdığı için değil, hatta daha çok başka renkler geçtiği için, şiirimizin, sevginin ve ahbaplığın ‘mavi’ adamıdır Cemal Süreya. “Yazsonu” şiirinde mavinin esamesi okunmaz ama, şiir baştanbaşa mavidir. Sahi şu aşağıdaki dizeleri okuduğunuzda bu şiiri yazan adama ve bu şiire ‘mavi’den başka ne yakıştırırsınız? “Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye, / Çok şeyin adı küçük yazıldı; / Silinmez anlar vardır / Karşı konmaz özlemler, / Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık / Bağırıp duruyorum ya, şurda, / Sen yaz sonunu ilan eden güzel keten, / Güneşten yırtılmış caz, sen!” Nasıl hışır hışır, nasıl yaz sesli, nasıl küçük mavi bir anı, nasıl mavili bir özlem ve nasıl, Cemal Süreya’da sonu olmayan bir şiir, mavi. Mavi, Cemal Süreya’nın en yakın akrabasıdır. Çocukluğunda hiç arkadaşı olmamış da bir maviyle büyümüş gibi, belki de hiç çocukluk arkadaşı olmadığı için, bir arkadaşlık olarak bu kadar çok, bu kadar güzel ve bu kadar mavi şiirler yazmış gibi. Mavi onda bir gülümseme olarak ve yerinde duruyor. Resimlerine baktığınızda da o mavilikle, o gülümsemeyi iç içe görebilirsiniz. Ben üç-dört kez, öyle derler ya, onun sohbetinde bulunmuştum. O şiirlerindeki maviyi sesinde de duymuştum, öyle mavi bir konuşması vardı. Açık keder. Açık denizler gibi kederli. Sahiciliğin mavisi. Kırılganlığın mavisi. İyiliğin mavisi. Fakat en çok da kimseyi kırmak, küstürmek istemeyişin mavisi sinmiştir sesine. İğreti durmuyordu, birazdan mavinin yerini başka bir renk alacakmış gibi geçici durmuyordu, tam yerini bulmuş, sözcüklerini bulmuş, adamını ve şairini bulmuş gibi duruyordu mavi Cemal Süreya’da. Maviyle Cemal Süreya’yı düşününce, tıpkı kendi şiirindeki gibi seslenebilirdiniz ona: “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.” Yalnızca maviliğinden doğru bile sevebileceğimiz bir adamdır Cemal Süreya. Kırmızıdan doğru Nâzım Hikmet’i, siyahtan doğru Necip Fazıl’ı, yeşilden doğru Oktay Rifat’ı, beyazdan doğru Özdemir Asaf’ı, mordan doğru Ece Ayhan���ı, eflatundan doğru küçük İskender’i, kahverengiden doğru Turgut Uyar’ı, griden doğru Melih Cevdet Anday’ı, ve gökkuşağından doğru İlhan Berk’i sevmek gibidir Cemal Süreya’yı maviden doğru sevmek. (Edip Cansever’i unutur muyum hiç, onun ki elbette yalnızlığın her rengi.) Sevgili şairim Enver Ercan, “Abdi İpekçi Mektup Yarışması’nda Cemal Süreya’ya yazdığı mektupla birincilik ödülünü aldı. Okudum, güzel mektup. Hani yazanın da gönderenin de eline sağlık derler ya, o türden. Enver bu mektubunda ‘mavi’ye hiç değinmeden, fakat bu yazıya yardım etmek istercesine, derdimi anlaşılır kılmak istercesine Cemal Süreya’nın nasıl ‘mavi’ bir adam olduğunu öyle güzel anlatmış ki, sözü Enver’e bırakmak en iyisi: Sonunda anladım: Kendini ancak böyle koruyabilirdi dış dünyaya karşı. Gerektiğinde her şeyi konuşabileceği birkaç yakın dostu vardı zaten. Ne gerek vardı ki, çemberi genişletmeye. Hem zaten kırılgandı, sıkılgandı, hatta ‘fazlaca’ utangaçtı da... Hınzırlığı da kalkan niyetine kullandığını düşünmüşümdür hep: Kırılmamak, kızmamak ve kırmamak için... İşe de yarıyordu bence: Şakacıktan olanlar dışında kızdığını, daha doğrusu bunu dışa vurduğunu hiç görmedim. Hemen ironi giriyordu devreye, rahatlıyordu. Kırılganlığı konusunda aynı şeyleri söyleyemem ama. Bir şey demezdi, fakat hissederdin. Hatta bir keresinde onun bu yanını tanımlamak için ‘küsümsel bilge’ sözleri çıkıvermişti ağzımdan. Tutmuştu ‘küsümsel’ sözcüğünü...” (Enver Ercan, Merhaba, Milliyet Sanat, 1 Şubat 1996, sayı: 377) Bilmiyorum ki Cemal Süreya’yı anlatmak için bir ‘mavi’ yeter mi? Ben onu yazdığı her şeyde, durduğu her yerde bir ‘mavi’ adam olarak gördüm, tanıdım. Mavi mürekkep, mavi kalem, mavi kelime, mavi sigara, mavi alkol, mavi aşk. Hayatının tümünü o kadar mavi görmeyebilirsiniz, günleri de o kadar mavi geçmemiş olabilir. Hatta diğer renklerin payı daha çok bile denebilir. Fakat onun açık etmediği, gizlemese de ortaya da pek çıkarmadığı bir mavisi vardır, ve bana kalırsa Cemal Süreya’yı mavi gözlerle de okuyabilirsiniz elbette ama bir de mavi bir bakışla okumak gerekir. Belki de “Kan var bütün kelimelerin altında” deyişini, kan yerine bir de maviyi koyarak okumak gerekir. Tıpkı o beyaz havasındaki “Kars” şiirini mavi bir niyetle okur gibi: “Öyle güzel ki ölürüm artık / Beyaz uykusuz uzakta / Kars çocukların da Kars’ı / Ölüleri yağan karda / Donmuş gözlerimin arası / ... / Sen küçüğüm sımsıcak / Ne derler ona bu kızakta / Boyuna türküler yakıyorsun ya / Sanki her türküden sonra / Hohlasan gök buğulanacak.” - Haydar Ergülen, Cemal ile Mavi (Düzyazı: 100 Yazı) - Görsel: Tayfun Dereli (Cemal Süreya)
16 notes · View notes
Text
🟢 Amerikalı ünlü bir gazetecinin sözleri:
● "Hasta olunca hemen doktora gidin.
Çünkü doktorların yaşaması lazım.
● Doktor size reçete verince hemen eczaneye gidip ilaçları alın.
Çünkü eczacıların da yaşaması lazım.
● Eve gelince sakın o ilaçları içmeyin çünkü; sizin de yaşamanız lazım!"
👉 @AidinSalih_GercekTip 👈
14 notes · View notes
aykutiltertr · 7 days
Video
youtube
Seninle Başım Dertte - Kenan Doğulu ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Fan... Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın: ( Join this channel to enjoy privileges.) ✩ https://www.youtube.com/channel/UCqm-5vmc2L6oFZ1vo2Fz3JQ/join Şarkının Orijinal Versiyonunu Linkten Dinleyip Ritim Karaokesiyle Çalışabilirsiniz. ✩ https://youtu.be/SEiCRYazAuo Aykut ilter Ritim Karaoke Kanalıma Abone Olun Beğenip Paylaşın. Seninle Başım Dertte - Kenan Doğulu ✩ Ritim Karaoke Orijinal Trafik (Fantezi Pop) MAKAM: Nihavend SÖZ MÜZİK: Selami Şahin USÜL: Sofyan 4/4 Şarkı Sözleri • Lyrics Bilmiyorum seninle Sonumuz ne olacak Belki bu aşk ölümsüz Belki yarım kalacak Her gün değişiyorsun Avutuyorsun beni Bir bilmece gibisin Çözemedim ben seni Seninle başım dertte Ne yapsam bilmiyorum Canımdan bir parçasın Söküp atamıyorum Bazı gün darılırsın Bazı gün barışırsın Bazı gün de kaybolur Hasrete karışırsın Söz: Selami Şahin Müzik: Selami Şahin Düzenleme: Ozan Doğulu Gitar: Caner Güneysu Yaylılar: İstanbul Strings Stüdyo: Stüdyo Doğulu Kayıt: Tayanç Katılmış, Erkan Adlin Mix: Erkan Adlin Mastering: Çağlar Türkmen Yapım: Lider Müzik Yapımcı: Selami Şahin Prodüktör: Mehmet Lider Şahin, Fikret Emirhan Şahin, Meryem İrem Şahin Müzik Direktörü: Mehmet Lider Şahin Süpervizör: Vedya Muraben Basın & Radyo PR: Razaki İletişim Danışmanlık: Yavuz Hakan Tok, Filiz Saral, Emre Siyahoğlu, Onur Yılmaz Kapak İllüstrasyon: Ethem Onur Bilgiç Kapak Tasarım: Berkcan Okar Post Prodüksiyon: Tracker VFX Post Prodüksiyon Yapımcısı: Sevban Alpaslan Post Prodüksiyon Süpervizörü: Sevan Bedan Lyric Video: Kaan Açıkgöz Kenan Doğulu Selami Şahin Madde Tartışma Oku Değiştir Kaynağı değiştir Geçmişi gör Araçlar Vikipedi, özgür ansiklopedi Selami Şahin Selami Şahin (Haziran 2012, İstanbul) Genel bilgiler Doğum 15 Ağustos 1948 (75 yaşında) Türkiye Yayladağı, Hatay, Türkiye Tarzlar Fantezi, Arabesk, Pop, Türk Sanat Müziği Meslekler Müzisyen Şarkıcı Söz yazarı Besteci Yapımcı Aktör Etkin yıllar 1966–günümüz Müzik şirketi Lider Müzik (1981-günümüz) Resmî site http://www.selamisahin.com.tr/ Eş Didem Şahin (e. 1985) Çocukları Lider Şahin (d. 1985) Emirhan Şahin (d. 1987) İrem Şahin (d. 1996) Selami Şahin (d. 15 Ağustos 1948; Yayladağı, Hatay), Türk müzisyen, besteci, söz yazarı ve yapımcı. Hayatı ve kariyeri Hatay'a göç etmiş Mısır kökenli bir anne ile Türk subayı bir babanın[1] altı çocuğundan dördüncüsü olan, Selami Şahin 15 Ağustos 1948 yılında Hatay'ın Yayladağı ilçesinde, dünyaya geldi. Selami Şahin’in müziğe olan yeteneğini ilkokula gittiği sırada öğretmenleri keşfetti.[2] Bu yeteneğinin doğrultusunda ilerlemek isteyen Şahin, 15 yaşında radikal bir karar alarak Hatay’dan ayrıldı. Çevre illerde başlayan iş hayatı İstanbul’da da devam etti ve birçok yerde çalışarak kendi geçimini kendisi sağladı. Fakat içindeki müzik aşkı ve şarkı söyleme isteği onu, dönemin ünlü bestecisi İrfan Özbakır’la bir araya getirdi. Sesinin güzelliğine hayran kalan Özbakır, 1966 yılında Şahin’e ilk 45’lik plağını yaptı. Sözü Göksel Orhon’a, bestesi İrfan Özbakır’a ait olan “Zeynebim”, plağın ilk şarkısıdır.[2] Şahin, daha sonra 1968 yılında “Sabır Taşı” 45’liği ile asıl ününe kavuşmuş ve bu sırada ders almadan kitapların yardımı ile kendi kendine notaları öğrenmiştir. Hislerini notalarla da ifade etmeyi öğrenen Şahin, müzik hayatına artık sadece yorumcu olarak değil, bestecilik kimliğini de katarak yürümeye devam etmiş ve 1969 yılından itibaren beste ve sözlerini kendisi yazmaya başlamıştır. Ayrıca birçok enstrümanı çalmaya da yine bu dönemde başlamıştır. Doğulu, performans sergiliyor. Doğum Kenan Doğulu 31 Mayıs 1974 (49 yaşında) İstanbul, Türkiye Evlilik Beren Saat (e. 2014) Ebeveyn(ler) Yurdaer Doğulu Serpil Doğulu Akraba(lar) Ozan Doğulu (abisi) Canan Doğulu Özdemir (kardeşi) Resmî site kenandogulu.com.tr Müzikal kariyeri Tarzlar Pop Müzik, Pop Rock, Dans pop, R&B, caz, Akustik Meslekler Şarkıcı-şarkı yazarı, aranjör, albüm yapımcısı Çalgılar Gitar, Piyano, Flüt, Bateri, Saksafon Etkin yıllar 1993-günümüz Müzik şirketi Bayşu Müzik , Bay Müzik, Raks Müzik, Şahin Özer, Doğulu Productions, DMC Kenan Doğulu (d. 31 Mayıs 1974, İstanbul), Türk şarkıcı-şarkı yazarı, aranjör ve albüm yapımcısı. Yurdaer Doğulu'nun oğlu olan Kenan Doğulu'nun bugüne kadar on dört stüdyo albümü ve beş single çalışması yayımlanmıştır. Doğulu, 2007 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil ederek yarışmayı dördüncü olarak tamamlamıştır. Yaşamı Kenan Doğulu, 31 Mayıs 1974 tarihinde Yurdaer ve Serpil Doğulu çiftinin ortanca çocuğu olarak İstanbul Cihangir'de dünyaya geldi. Aslen Gazianteplidir. Kendisi gibi müzisyen olan ağabeyi Ozan Doğulu ve moda-tasarım ile ilgilenen kız kardeşi Canan Doğulu'yla beraber üç kardeştir. Beş yaşındayken konservatuvarın piyano bölümüne birincilikle girdi. Altı sene piyano bölümünde eğitim aldı, hocası Erkan Alpay'dan flüt, Erdem Sökmen'den gitar dersleri aldı. Bu sırada tiyatro eğitimi, çocuk korosunda solistlik, ritimli sazlar öğrenimini de sürdürdü.
0 notes
dakikamagazin · 14 days
Link
Hayat pahalılığından bahseden Hakan Ural, kendisini eleştiren Özgür Demirtaş'a verdi veriştirdi, ünlü ekonomistten yanıt gecikmedi
0 notes