Tumgik
#özgür çocuklar
ay-da-benim-gece-de · 1 month
Text
Çoğu anne baba çocuğunu yıllar önce kaybettiğini anlamaz...
21 notes · View notes
hicolmadinki · 1 year
Text
Tumblr media Tumblr media
2 notes · View notes
selin-n · 2 months
Text
Efendim, bu muhteşem atların adı, Balios ve Stormy, üç yaşındalar ve ilk kez sahilde yarışa çıkmışlar...🤗 🐎 🐎💙 💙
Muhteşem!!🐎🐎
Nasıl güzeller değil mi...?!💙
Ve kendileri de bunun farkında!
Asil__Hızlı__Mutlu ve Özgür çocuklar...!! 🐎🐎🐎🐎
135 notes · View notes
f-e-r-a-y-e · 5 months
Text
İki büyük Türk takımına yakışan Suudi Arabistan'da "Gazze'de çocuklar öldürülüyor" pankartıyla ya da "nehirden denize özgür Filistin" pankartıyla çıkmaktı! Dünyada yüz milyonlarca yeni taraftar edinirlerdi!
Ve tarihe yazılırlardı
Üzücü Çok üzücü
İnsanlığı hatırlatacakken dünyayı uyandıracakken Gazze'yi çocukları unutturacak bir işe imza attılar!
Yazık oldu! Çok yazık oldu
Bunlar tamamen Amerika'nın Türkiye'yi bölme, parçalama politikası
Başaramayacaksınız
155 notes · View notes
hasanmisim · 9 days
Text
Bir Kadının Kaleminden
Sokaklarda yatak odası kıyafetiyle dolaşan her kadın sapıktır..
Tumblr media
Yazı kime ait bilmiyorum 2019 yılında beğendiğim için not almışım yazıyı. Bugün denk geldim ve paylaşmak istedim. Buyurun sizleri yazıyla baş başa bırakıyorum.
Bir algı var; sapık dendiği zaman sadece akla erkek gelir.. Oysa; sokakların sapık kadınlardan da temizlenmesi lazım ki, toplum bir nebze ıslah olsun..
Çok garip geldi değil mi okuyunca "sapık kadınlar"(!)
Bir erkek avret mahallini iyice belli edecek tarzda çok dar bir pantolon giyse, sapık/rezil vs. diye bağırırsın.. Ama giydiğiniz taytlardan her hattınızı belli ederken kendiniz adına neden utanmazsınız?
Haa o sizin özgür yaşam tarzınız değil mi? Peki erkeklere niye yok o özgürlükten? Sen baştan aşağı avret olduğun halde, tayt giyme özgürlüğünü kendine hak biliyorsun da, erkeğin özgürlüğünü neden alıyorsun elinden?(!) Senin avretinin belli olması moda, erkeğin ki sapıklık öyle mi?
Otobüste/metro da bedeninin kokusunu şişeler dolusu parfüm sıkıp güzelleştirip, burunların direğini kıran ve erkeğin yanından ifil ifil geçtiğinde beyne direk şehvet hormonları uyarısı verecek kadar kokulanan bir kadın; "bana bakma" dediği gibi "beni koklamayın" da diyebilir mi?
Ben, helal olduğu halde hiç çarşı pazarı göğüsleri yarıya kadar görünür tarz da gezen abi/amca görmedim. Siz gördünüz mü? Görsek "sapık" diye koşarız değil mi adamcağızın peşinden?
Peki ben, domates seçerken sapık ablanın göğüslerini neden görmek zorundayım? Erkek göbekten yukarısı helal olduğu halde asla böyle gezmez/gezemezken, kadınlar göğüs avretini açıpta geziyor ve bu sapıklık olmuyor öyle mi?
Bir bankta kalçasının tam altına gelecek kısalıkta şort ile oturan bir adamın yanına çocuğunuzu oturtur musunuz? Ne münasebet deli midir, sapık mıdır nedir?! Teklifim bile nasıl çirkin değil mi annesi?
Peki aynı şekilde oturan, kalçasından aşağısı çıplak bir kadının giyinişi, neden seni aynı şekilde rahatsız etmiyor? Vel hasıl kelam; sokaklar da yatak odası kıyafetiyle dolanan her kadın da bir o kadar sapıktır!
Toplumun ahlakını bozuyorlar! Toplumun kalitesini düşürüyorlar! Bugün o çocuklar çarşı pazarda bir ablanın göğsünü, kalçasını, bacaklarını görmek zorunda kalıyorsa, bu da bir "ÇOCUK VE TOPLUM İSTİSMARIDIR"….
42 notes · View notes
hazanla · 8 months
Text
Konfor alanından çıkman gerekirse çıkarsın.
Düzenim bozulur diye düşünmeden..
Sevmediğin adamla, sevmediğini kadınla aynı evi aynı hayatı paylaşma!
Özgür bırak ruhunu kendini ve onu.
Çocuklar için katlanıyorum, aile faktörü, elalem ne der.. geç bunları!
Tek seferlik bir yaşam için kimseye katlanmak zorunda değilsin!
Ve
Kimseyi esir almadan yol almayı bilmelisin!
Zaten bitmiş olan, bitmesi gereken bitmeli..
40 notes · View notes
nevzatboyraz44 · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
KRAL FAYSAL SUİKASTI
- 1964'te Arabistan tahtına geçen Kral Faysal islam birliği düşüncesindeydi.
İlk icraatı Kraliyet çocuklarının ABD ve Avrupa'da eğitim görmesini yasakladı.
Tehlikeyi görmüştü.
Çocuklar kendi ülkesinde eğitim görsün dedi.
- Kral Faysal birgün Topkapı Sarayını gezereken Fahrettin Paşa'nın getirdiği kutsal eşyaları görür ve ;
..."Allah rahmet etsin Fahrettin Paşa'ya.
O getirmemiş olsaydı bunları bizim bedevilerden biri alıp birkaç kuruşa satardı.
Biz de şimdi nerede olduğunu bilmezdik" der.
- Bir Türk'le evlendi.
1932'de Dışişleri Bakanı olarak Rusya'yı ziyaret eden Faysal, dönüşte uğradığı İstanbul'dan, İffet Hanım'ı da yanına alarak Suudi Arabistan'a gitti.
Aynı yıl evlendiler.
7 çocukları oldu.
İffet Hanım, eşine Türkçe; eşi Faysal da ona Arapça öğretti.
- Kraliçe İffet’in oğullarından biri olan Prens Suud, 1975’ten 2015’ e kadar yaklaşık 40 yıl boyunca Suudi Arabistan dışişleri bakanlığı yaparak dünyanın en uzun dışişleri bakanlığı yapan kişi olarak tarihe geçti.
Erdoğan ile resmi.(fotoğrafa Dikkat buyurun.)
- Kral Faysal petrolü, İsrail'i destekleyen ülkelere karşı bir silah olarak kullanmak amacıyla, 1968'de tüm Arap ülkelerini birleştirerek Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri OAPEC'in kurulmasını sağladı.
Böylece Batıya karşı istedikleri özgür kararı alabileceklerdi.
- 1973'te İsrail Kudüs'ü işgal etmeye başlayınca Kral Faysal İsrail'e destek veren Amerika başta olmak üzere tüm Batılı devletlere OAPEC ile petrol ambargosu uygulama kararı aldı.
Bu durum ABD ve Batıyı zor durumda bıraktı.
- Zor durumda kalan ABD, Dışişleri Bakanı Henry Kissenger'i Kral Faysal'a gönderdi.
Kissenger Kral Faysal'ı ambargo kararından vazgeçirmek için her yolu denedi.
Fakat Kral Faysal resimdeki gibi yüzüne bile bakmadı (fotoğrafa dikkat buyurun).
- Kissinger hatıratında anlatıyor "Faysal oldukça sinirliydi.
Uçağımın yakıtı bitti, deposunu doldurur musunuz dedim.
Kral sert bir şekilde 'Ben yaşlı bir adamım, ölmeden önce tek dileğim Mescidi Aksâ'da iki rekat namaz kılmaktır!
Sen bu konuda bana yardımcı olabilir misin?" dedi.
- Yahudi asıllı Kissinger "Petrol kuyularınızı bombalarız" diye tehdit etti.
Kral şu unutulmayacak cevabı vermişti :
"Petrol kuyularını bombalayabilirsiniz.
Ancak unutmayın biz ve atalarımız hurma ve deve sütüyle yaşıyorduk.
Yine öyle yaşayabiliriz.
Ama siz petrolsüz yaşayamassınız" demiştir.
- Avrupa ve Amerika'ya petrol sevkiyatı durduruldu.
Kısa sürede tüm dünyada petrol ve enerji krizi baş gösterdi.
O dönem Time Dergisi Kral Faysal'ı yılın adamı seçip dergiye resmini kapak yaptı (Fotoğrafa dikkat buyurun).
- Kral Faysal Filistin'in kurtuluşu için cihat ilan eden çok etkileyici bir konuşma yaptı.
Konuşmasında Kudüs'ü ve Mescidi Aksa'yı kurtarmak için ölmek çok şerefli bir ölümdür diyordu.
- Dünyanın her yerinden Muhammed Esed, Malcolm X, Muhammed Ali, Muhammed Kutub gibi Müslüman şahsiyetleri ülkesine davet ederek destekledi.
Mısır'da Seyyid Kutub'un idam edilmesinden sonra yurt dışına çıkmak zorunda kalan İhvan-ı Müslimin mensuplarını himaye edip iş verdi.
Kral Faysal Türkiye'yi İslam dünyasının önderi kabul ederdi.
Şöyle demişti :
"Dünyada bir Müslüman devlet vardır.
Bu devlet Türkiye'dir.
Bu yüzden Türkiye ayağını kaldıracak biz de onun izine basacağız".
Milli Araplara selam olsun.
Araptan Araba fark var.
Lanetullahi Aleyh 😡
- Kral Faysal, 1975’te sarayında suikasta uğrar.
Yeğeni Faysal bin Musaid, yanına sokularak tabanca ile iki el ateş eder.
Kralı çenesinden ve kulağından vurur.
Ağır yaralanan Kral Faysal ölür.
Suikastı yapan Faysal bin Musaid o dönem Amerika’dan yeni gelmiştir.
Her şey açık değil mi?
- ABD suikast ile bölgedeki tüm Arap devletlere :
"Bize karşı gelenin sonu bu olur"
... diye mesaj verdi.
Bundan sonra korkudan kimse karşı gelemedi.
Ölümünden sonra yerine kardeşi "Halid bin Abdülaziz" geçti.
Kral Faysal'ın milli politikalarını değiştirdi.
ABD'ye teslim oldu.
.......
ASSASSINATION OF KING FAISAL
- King Faisal, who ascended to the throne of Arabia in 1964, was thinking of Islamic unity.
His first act was to ban royal children from being educated in the United States and Europe.
He saw the danger.
He said that children should receive education in their own country.
- One day, while King Faisal was visiting Topkapı Palace, he saw the sacred items brought by Fahrettin Pasha and said;
..."May God have mercy on Fahrettin Pasha.
If he had not brought them, one of our Bedouins would have bought them and sold them for a few cents.
"We didn't know where he was now," he said.
- She married a Turk.
Faisal, who visited Russia as Minister of Foreign Affairs in 1932, went to Saudi Arabia, taking İffet Hanım with him, after stopping in Istanbul on his return.
They got married the same year.
They had 7 children.
Iffet Hanım said to her husband in Turkish; Her husband Faisal also taught her Arabic.
- Prince Saud, one of Queen Iffet's sons, made history as the world's longest foreign minister by serving as the foreign minister of Saudi Arabia for nearly 40 years, from 1975 to 2015.
Picture with Erdoğan. (Pay attention to the photo.)
- In order to use oil as a weapon against countries supporting Israel, King Faisal united all Arab countries in 1968 and established the Arab Oil Exporting Countries OAPEC.
Thus, they could make the free decision they wanted against the West.
- When Israel began to occupy Jerusalem in 1973, King Faisal decided to impose an oil embargo with OAPEC on all Western states, especially America, that supported Israel.
This situation left the USA and the West in a difficult situation.
- Being in a difficult situation, the USA sent Secretary of State Henry Kissinger to King Faisal.
Kissinger tried every way to persuade King Faisal to give up the embargo decision.
But King Faisal did not even look at his face like in the picture (pay attention to the photo).
- Kissinger explains in his memoirs: "Faisal was quite angry.
I asked if my plane ran out of fuel, could you fill the tank?
The king said harshly: 'I am an old man, my only wish before I die is to pray two rakats in the Masjid al-Aqsa!
"Can you help me with this?" he said.
- Kissinger, who is of Jewish origin, threatened, "We will bomb your oil wells."
The king gave this unforgettable answer:
“You can bomb oil wells.
But remember, we and our ancestors lived on dates and camel milk.
We can live like that again.
But you cannot live without oil," he said.
- Oil shipments to Europe and America were stopped.
In a short time, an oil and energy crisis broke out all over the world.
At that time, Time Magazine chose King Faisal as the man of the year and put his picture on the cover of the magazine (pay attention to the photo).
- King Faisal made a very impressive speech declaring jihad for the liberation of Palestine.
In his speech, he said that dying to save Jerusalem and Al-Aqsa Mosque is a very honorable death.
- He supported Muslim figures such as Muhammad Assad, Malcolm X, Muhammad Ali, Muhammad Qutb from all over the world by inviting them to his country.
He protected and gave jobs to members of the Muslim Brotherhood who had to go abroad after the execution of Sayyid Qutb in Egypt.
King Faisal considered Turkey the leader of the Islamic world.
He said:
"There is a Muslim state in the world.
This state is Turkey.
That's why Türkiye will step up and we will follow in its footsteps."
Greetings to the National Arabs.
There is a difference between Arab and Car.
Damn it Allah 😡
- King Faisal was assassinated in his palace in 1975.
His nephew, Faisal bin Musaid, approached him and fired two shots with a gun.
He shoots the king in the jaw and ear.
King Faisal, seriously injured, dies.
Faisal bin Musaid, who carried out the assassination, had just arrived from America at that time.
Isn't everything clear?
- USA assassinated all Arab states in the region:
"This will be the end of those who oppose us"
... he gave a message.
After that, no one could resist because of fear.
After his death, his brother "Khalid bin Abdulaziz" took over.
He changed King Faisal's national policies.
Surrendered to the USA.
19 notes · View notes
yazan-kalem-siyah06 · 2 months
Text
Tumblr media
AYNI AHIRIN EKÜRİLERİ !...
AYNI AHIRIN EKÜRİLERİ , PKK – YPG –PYD –IŞİD VE ÖSO ÖDÜLÜ “BOP “ OLAN YARIŞTA !..
YARIŞI HANGİSİ KAZANIRSA KAZANSIN , “ BOP” ÖDÜLÜNÜ SAHİBİNE GETİRECEKLER …
BÜYÜK İSRAİL TEK DERTLERİ BU
EKÜRİ ; GANYANDA YANİ AT YARIŞLARINDA , AT SAHİBİ HER HANGİBİR YARIŞTA ÖDÜLÜ ORTAYA KONAN ÖDÜLÜ KAZANABİLMEK İÇİN KENDİSİNE AİT DEĞİŞİK İSİMDEKİ ATLARINI YARIŞTIRIR. AYNI AHIRA AİT BU ATLARA DA EKÜRİ DENİR. BU ATLAR YARIŞ İÇERİSİNDE ÇEŞİTLİ TAKTİKLER UYGULAYARAK YARIŞI KAZANMAK İÇİN ÇALIŞIRLAR. BU ATLARDAN HANGİSİ KAZANIRSA KAZANSIN. ORTAYA KONAN ÖDÜLÜ ATLARIN YETİŞTİRİCİSİ VE AHIRIN SAHİBİ KAZANMIŞ OLUR.
ŞİMDİ ; ORTADOĞUDA BİR YARIŞ VAR. ÖDÜLÜ DE ; “ BOP “ BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ !..
İÇLERİNDE TÜRKİYENİN DE OLDUĞU 22 ÜLKENİN SINIRLARININ VE REJİMLERİNİN DEĞİŞTİRİLEREK , KÜRDİSTAN MASKESİ İLE BÜYÜK İSRAİL’İN KURULMASI VE ORTADOĞUNUN ENERJİ KAYNAKLARININ ÜZERİNE OTURMA . ÖDÜL BU !
BU BÜYÜK ÖDÜLÜ KAZANABİLMEK İÇİN AMERİKA YETİŞTİRDİĞİ BİRDEN FAZLA EKÜRİSİ İLE YARIŞTA ;
BAKALIM YARIŞAN EKÜRİLERE ;
PKK – KİM “ PKK” NIN KURUCU TABİ Kİ AMERİKA . 1984 YILINDAN BU TARAFA YETİŞTİRİLİYOR, DESTEKLENİYOR VE DONATILIYOR, PKK’ DA 1984 YILINDA BU TARAFA KENDİSİNİ YARIŞA SOKAN SAHİBİ İÇİN YARIŞIYOR KAZANMAK İÇİN.
PEKİ ;
IŞİD ‘İN KURUCUSU ,YPG – PYD- NİN KURUCUSU VE YETİŞTİRİCİSİ KİM ?
YİNE ;
“ ÖSO “ YANİ ÖZGÜR SURİYE ORDUSUNUN KURUCUSU VE DESTEKLEYİCİSİ KİM ?
TABİKİ AMERİKA VE HATTA “ BOP “ EŞ BAŞKANI SIFATIYLA ERDOĞAN …
BU “ ÖSO “ SURİYE REJİMİNE . BEŞER ESAD’A KARIŞI KURULAN VE SURİYEDEKİ REJİMİ DEVİRMEK İÇİN KURULMUŞ , BİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL Mİ ?
BU ÖRGÜT EĞİT – DONAT KAPSAMINDA AMERİKA VE TÜRKİYE BİRLİKTELİĞİ İLE TÜRKİYEDE EĞİTİLİP DONATILARAK SAHAYA SÜRÜLMEDİ Mİ ?
HER NE KADAR TÜRK ORDUSU YAPILAN OPERASYONLARLA BELİNİN KIRILMAYA ÇALIŞILMASINA RAĞMEN , EMİR KOMUTA SİSTEMİNİN DEĞİŞTİRİLEREK KİMİN ,KİMDEN EMİR ALDIĞI BİLİNEMİYECEK DERECEDE KARIŞTIRILSADA , MORAL VE MOTİVASYONU BOZULMAYA ÇALIŞALSADA !
METE HAN’IN MÖ. 209 ‘DA KURDUĞU BUGÜN 2227 YAŞINDAKİ TÜRK ORDUSU ; HER ŞEYE RAĞMEN , KENDİSİNE KURULAN ŞEREFSİZCE TUZAKLARA RAĞMEN ;
KÖKLERİNDEN GELEN ASELETLE HALA DİMDİK AYAKTADIR. HALA NATO’NUN İKİNCİ , DÜNYANIN SAYILI BÜYÜK ORDUSUDUR.
BÜYÜK ATATÜRK ;
“TÜRK ORDUSU YENİLDİ DENİLİRSE SAKIN İNANMAYIN. YENİLEN BAŞINDAKİ KOMUTANLARDIR “ DERKEN …
ACI OLAN ŞUDUR Kİ ;
BUGÜN HARİTA OKUMAYI BİLMEYEN , CUMA NAMAZINA DAHİ KÜÇÜK BİR ÜLKENİN ORDUSU GİBİ KORUMA ORDUSU İLE GİDEBİLEN , MEHMET O MEHMET Kİ .O YİRMİ YAŞINDAKİ MEHMET . BUNLARIN İKTİDARA GELDİĞİ 2002 ‘DE DÖRT YAŞINDA BİR ÇOCUK OLAN O MEHMET BÜYÜDÜ BU VATAN İÇİN CAN VERİYOR.
BUNLARIN AÇILIM ZIRVASIYLA , HALİFELİK HAYLİYLE , BOP. EŞ BAŞKANLIĞI ZIRVALARIYLA
O ÇOCUKLAR BUGÜN CAN VERİYORLAR.
AMA BUNLAR, AMA BUNLAR UTANMADAN !
O MEHMET’İN TABUTUNA DAYANARAK SİYASET YAPIYORLAR , MEHMET CEPHEDE CAN VERİRKEN , PARTİ KONGERELERİNDE ,MEHMET’İN KANINI OYA ÇEVİRMEYE ÇALIŞYORLAR !
HEM DE MANKURTALARIN ALKIŞLARI ARASINDA !..
İŞİN BİR DİĞER ACI TARAFI , ASIRLIK ÇINAR TÜRK ORDUSUNU ,CEPHEDE “ ÖSO “ DENİLEN BİR TERÖR ÖRGÜTÜ İLE OMUZ , OMUZ’A SAVAŞMAYA ZORLAYAN VE KENDİLERİNİ KOMUTAN , BAŞ KOMUTAN ZANNEDEN BU ZİHNİYET …
PEKİ ; MEHMET’İN KAN DÖKEREK CAN VEREREK ALDIĞI TOPRAKLAR , YARIN MEHMET ÇEKİLİNCE “ ÖSO “ DENİLEN ÖRGÜTE BIRAKILINCA : KİM KAZANACAK , KAZANAN KİM OLACAK.?
TABİKİ DİĞERLERİ KAYBETSEDE EKÜRİLERİ “ ÖSO” ‘KAZANDIĞI İÇİN
NORMALDE KAZANANDA ONUN YETİŞTİRİCİSİ ,AHIR SAHİBİ AMARİKA DAN BAŞKASI OLMAYACAK...
YANİ ;
İŞİN GERÇEĞİ ,” BOP” YARIŞINDA TÜRKİYE OLARAK BİZDE AMERİKAN EKÜRİLERİNDEN BİRİSİNİN KAZANMASI DOLAYISI İLE ,AMARİKA İÇİN Mİ YARIŞIYORUZ. ÇALIŞIYORUZ .UTANMADAN MİLLETİN MİLLİ DUYGULARINI KULLANARAK ?..
BİRİLERİNİN KOLTUK VE SALTANATI İÇİN MEHMETİN KANI ,TÜRK MİLLETİNİN YARINLARINI MI SATILIYOR ?
7 notes · View notes
guzyazi · 7 months
Text
adnan oktar, dilan polat, müritlik
adnan oktar
Yıllar önce Nişantaşı’nda okurken oralı olan Babuna ailesinden bir şekilde haberdar olmuş ve o zamanlar gazeteci olmak isteğimden kaynaklı merakın kamçılamasıyla mı bilmiyorum bu aileyi araştırmaya başlamıştım. Eh tabii kendimi adnan oktar cemaatinin birtakım pislikleriyle karşı karşıya bulmuştum. O nedenle izlediğim “Kedicik” belgeselindeki anlatılanlar benim için hiç yeni ya da şaşırtıcı olmadı. Babunalar daha ilgi çekiciydi ve bir parça hayal kırıklığına bile uğradım. (Ayrıca ben hiçbir emniyet yetkilisinin “İçişleri Bakanı'na rağmen, ondan gizlice operasyon yaptık” diyebilmesini arkasız bir söz olarak yorumlayamıyorum. Bu cümle orta perdeden süleyman soylu itibarsızlaştırılması olarak yorumlanamaz mı ve belgeselin zamanlaması manidar değil mi?)
Neyse bence örgütle ilgili asıl şaşırılabilecekler, örgüt çökertildikten sonra Fatih Altaylı’nın yaptığı Teke Tek programında. Altaylı, örgütle gazeteci olarak yıllarca sistemli olarak uğraşmış. Bahsettiğim yayında da Fırat Develioğlu ve Ceylan Özgül konuk. Develioğlu, örgüt kurulduğu zaman iki numaralı kişi. Özgül de kediciklerden. Sonra örgütten ayrılıyorlar.  Bu yayının en ürkütücü itirafı bana göre şu olmuştu: “Kafalarına taktıkları bir genç kız eğer baştan direnç gösterirse -yani avlanamazsa- bir bakarsınız kızın karşı dairesine biri yerleşiverir, karşı apartmanında bir dükkan açılır, genç kızla iş/okul arkadaşı olunur, olmazsa annesiyle tanışılır…” Sonsuz bir B planından, kuşatmadan, sadece bir adet genç kızı elde edebilmek için müthiş bir finanstan söz ediliyor. Hala karanlık çok nokta var.
dilan polat
Ben bu kadını deprem zamanı, Taha Duymaz için mücadele ederken tanıdım. Takip etmedim, bilmem. Tek izlenimim arabik bir sonradan görme olduğu. Kitlesi malum. Yani alt sınıftan olmayıp bu kadını takip eden herkesin ruhu bir yerde alt sınıftır. Bu hakaret değil, yanlışsız bir tespit. Kimse kusura bakmasın.
Olayı yine dünkü Youtube Teke Tek yayınıyla etraflıca öğrenebildim. Boşluklarım vardır. Bilmeyenler için olay şu: Sanırım bir magazin programında DP, günde 750 bin lira harcadığını söylüyor. Özgür Demirtaş da konuya bir şekilde dahil oluyor ve günde bu kadar para harcayan birinin en az beş katı gelirinin olması, vergi ödemelerinin incelenmesi gerektiğini söylüyor. Sonra Muhammet Yakut isimli birisi, bir Youtube yayınında DP’nin eşinin “mail order” işi yaptığını, kara para akladıklarını iddia ediyor. Yapılan bir incelemede Dilan Mücevherat denen bir şirketlerinin ödediği verginin 15 bin tl olduğu ortaya çıkınca da mesele infial yaratıyor ve insanlar sorgulamaya başlıyor. Vergi kaçırmak böyle kolay mı? Hukuk kimlere işlemiyor? Kimlerin parası aklanıyor? Arkalarında kimler var? birkaç senede bu zenginleşme nasıl olur? Güzellik merkezlerinden bu kadar para kazanılıyor mu?... Olay magazinden çıkıp vatandaşlık dersine dönüyor kısacası.
Sonra DP'nin kardeşi evinde uyuşturucularla baskın yiyor. Kardeş, Vatan Emniyet'te sanırım bir gece geçirdikten sonra eve geliyor. Evde yine ne alakaysa namazlar, seccadeler, rabbimler... Türkiyemiz yine ayak kokuyor.
çıkarım
Sonuç olarak cemaatleşme, zamansız ve durdurulamaz bir şeymiş. Yok, olmuyor, bitmiyor, bitmeyecek. İnsan denen zavallı, mürit olmaya programlanmış. Bu müritleşme hala sadece din çatısı altında olur zannediyorsanız benim gibi yanılıyorsunuz. Edilgen olduğumuz, manipüle edilebildiğimiz her şey bizi müritleştiriyor.
Adnan Oktar olayından çıkarılması gereken ders, cemaatleşmenin sadece Üsküdar/Kısıklı ya da Fatih/Çarşamba taraflarında gerçekleşmediğinin bize gösterilmesi.
Nişantaşı, Etiler, Tarabya kökenli, din adına ailesinden hiçbir ilgi ya da bilgiyle donatılmamış, açık beyinli görünen “Beyaz Türklerin” dokunulmaz/aldanmaz olmadığı.
Dindar ya da inançsız olmak fark etmeksizin içinde yaşadığın topluma temas eden dinleri, inançları, gelenekleri hem hoşgörü hem zaafiyet açısından kesinlikle bilmen ve senden sonraki kuşaklara (çocuklar için soyut işlem dönemine geçince) aktarman gerektiği.
Sonunda kişi, Ateist olacaksa da neyi reddettiğini bilerek olmalı. Bilmediğinde ona taarruzun başlatılacağı bölgeyi ellerimizle hedeflendirmiş oluyoruz. Duygusal ve bilgisel boşluk çok çok çok tehlikeli.
DP olayından alınacak ders, gün gün takip ettiğimiz influencer’ın müridiyiz. Son beş senede banyo dolabımıza akın edenlere göz ucuyla bir bakalım: kolajen, nemlendirici, retinol, hyalüronik asit, güneş kremi, c vitamini ve dahası. Bunların kötü olduğunu söylemiyorum, nasıl bir pazarlama ağının içinde olduğumuzu görün diye anlatıyorum. Hangi kız arkadaşıma gitsem aynı ürünler. Durum böyle olunca bunların merdivenaltı imalatı kaçınılmaz oluyor. Feyza Altun'un Instagram öne çıkanlarına bakarsanız durumun korkunçluğunu, DP olayının rengini, cehaleti, müritleşmeyi, bilimsizliği, eğitilemezliği tokat gibi hissedeceksiniz.
Dini alimden, şifayı hekimden talep etmemenin ağır bedelleri.
15 notes · View notes
sade1-adam · 4 months
Text
Bazen sadece anlaşılmak istersin,
Birisi ne hissettiğini umursasın istersin...
Mutsuz Çocuklar Ülkesi, Özgür Bacaksız
13 notes · View notes
acz1kul · 5 months
Text
Hani bilir misiniz bir Zeyd bin Sabit vardı.
"Peygamberimi yahudiler yanlış bilgilendirebilir" diyerek 15 gün de ibranice öğrenen ve Peygamberimiz ile görüşen yahudilere çevirmenlik yapan 16 yaşındaki Zeyd bin Sabit...
Şimdi üç yaşındaki çocuklarımıza ingilizce öğretmeye başlıyoruz ve üniversite bitene kadar ingilizce görüyor. Yetmiyor yabancı ülkelere dil öğrensin diye gönderiyoruz.
Bunca çabaya rağmen 30 yaşına gelmiş adam adını söylemekten başka iki kelime ingilizce konuşamıyor. Ama tam bir ingiliz gibi yaşıyor.
Sonra da burada; "Kudüs bizim onurumuzdur" diye slagon atıyoruz.
Yahudi gibi yaşayıp Müslümanca söylemlerle olmuyor kardeşlerim.
Böyle ne Kudüs özgür olur, ne Şam, ne Halep...
Bu gidişle İstanbul'u, Ankara'yı kaybedeceğiz Allah korusun...
Adamlar bizim kutsal değerlerimize hakaret eden yazılar yayınlıyorlar, biz ise o yazıyı çevirecek çevirmen arıyoruz.
Ama ingiliz yemeklerini, markalarını, yaşam şeklini sorsan hepimiz biliriz.
Çorabının yerini dahi annesine soran 25 yaşındaki delikanlı ile
tek derdi kırılan ojeli tırnağı olan hanım kızımız ile bu aşamada biz Kudüs'u özgür yapamayız.
Hani bir de Usame vardı.
Bizans'ın üzerine gidecek bir ordu hazırlanıyor ve onca babayiğit sahabe kendisinin o orduya komutan olacağını düşünerek bekliyor.
Lakin Peygamberimiz 17 yaşındaki Usame'yi komutan tayin ediyor.
Çünkü o 17 yaşındaki delikanlının orduyu hiç zaiyata uğratmadan geri getirecek kadar bu işe vakıf olduğunu biliyor.
Kaçınılmaz olan büyük bir savaşın içine adım adım ilerliyoruz ve bizim gençlerimizin birçok şeyden haberi yok.
Israil tam 12 yıldır ana okulundaki çocuklara bile savaş platformları kurarak silah kullanma ve hedefi vurma tekniklerini öğretiyor.
Dikkat ediniz bu çocuklar 3 ile 6 yaş arasındaki çocuklar...
Diğer türlü 10 yaş üstü her çocuk haftada bir kez silah talimi yapıyor.
Israil 12 yıldır kadın, çocuk demeden halkını büyük bir savaşa hazırlıyor.
Bizim ise 17 yaşındaki oğlumuz ekmek almaya bile gitmiyor.
Bizi böldüler, küçük devletler haline getirerek yenilmesi kolay lokma yaptılar.
Sonra da özümüzden, tarihimizden uzaklaştıracak algılar ve medya ile beslediler.
Uyuşturdular.
Şimdi ise büyük bir dönemecin eşiğindeyiz.
Zaman kısa ve yapılacak çok iş var.
Yaptığı işin en iyisini yapmayı hedefleyen, dürüst, Ümmetin derdiyle dertlenen
Zeyd bin Sabitler, Usameler yetiştirmemiz lazım acilen...
6 notes · View notes
esmeradammehmet · 6 months
Text
BU İŞTE BİR YALAN(CI) VAR
Sorsan,
herkes barış istiyor.
her yer savaş meydanı.
herkes çocukları seviyor,
çocuklar ölü, çocuklar sakat,çocuklar perişan.
herkes yeşil bir dünyada yaşamak istiyor da,
beton beton üstüne.
herkes silahtan korkuyor,
her belde bir silah.
dünyaya yetecek kadar aş var, ekmek var.
herkes aç. kiminin karnı, kiminin gözü.
sokaklar çocuk doğurmaz
her yerde "sokak çocukları"
herkes aşık olmak istiyor
herkes sevgisiz, kimsesiz ve sessiz.
herkes çok yaşamak istiyor
herkes erken ölüyor. kimi kalarak, kimi de giderek.
herkes şiir yazıyor
kimse şiir okumuyor.
herkes çok biliyor
kimse bir şey bilmiyor.
herkes özgür olmak istiyor
herkes köle, kimi sahibine, kimi mala mülke.
herkes mutlu olmak istiyor
herkes üzgün.
herkes hayvanları, bitkileri seviyor
hayvanlar yaralı ve bitkiler bitkin.
herkes eşit olmak istiyor
herkes birbirinin sırtına basıyor.
herkes kardeş
herkes kalleş.
bu işte bir yalan var!
bu işte bir yalan var!
bu işte bir yalancı var!
Tumblr media
18 notes · View notes
yantekerlek · 1 year
Note
Selamun aleykum Yante :)
Öncelikle bunu belirtmek isterim, herkes düşüncesi de özgür birbirimize saygı duymak zorundayız. Ama senin gibi akıllı birinin Erdoğan’ı desteklemesine şaşırdım. Ben şu ana dek oyumu hep ona verdim, ilk başlarda yaptıklarını da biliyorum, amenna ona bi sözümüz yok ama dini siyasete karıştırdı ve adaletsiz davrandı. İnsanların onun yanlışlarını görmemelerine şaşırıyorum, haşa neredeyse onu Allah, peygamber ilan edecekler. Neyse uzatmanın anlamı yok ne söylersem, yanlış da anlaşılabilirim. Siyaset çok kötü hepsi birbirinden beter. Ama üç maymunu da oynamam, oy kullanmaya gidince deprem zedeler, aç çocuklar, gözlerimle şahit olduğum kadının çöpten ekmek çıkardığını unutmam. Cami yapmakla dini kullanarak olmaz. Öncelikle adaletli olmakla lazım.
Ülkemiz için hayırlısı olsun inşallah 🤲🏻 hakkını helal et yante
ve aleyküm selam. benim seçme hakkıma, irademe müdahale ettiniz. ben de sizin gibi seçeneklerden birini bin tane gerekçeyle aşk ve fikr ile seçer, bin tane gerekçeyle de diğerlerini nefret ve akl ile reddederim. benim seçimimin akıldan yoksun olduğunu ifade edemezsiniz haddinize değil.
başta seçime saygı duymak haykırışıyla girip bu haykırışın tam zıttı beyanlarda bulunmanız enteresandı baya. "senin gibi akıllı biri", "şaşırdım" gibi sevimli maskelerle aslında irade kullanımımın akıldan yoksun olduğunu düşündüğünüzü ifade etmeyi başardınız. seçimini tayyip'ten yana kullanan diğerlerinin tamamını da akılsız olarak nitelendirmiş oldunuz. saygısızlığı sadece bana yapmadınız. o toplu hakaret duygusu geçti hissettim.
olur da sonradan tekrar yazmak gibi bi hatayla kendinizi açıklamaya kalkarsanız bu konuyu hiç eğip bükmeyin derim. ben hiç öyle bi şey kastetmedim derseniz darılırım. tayyip'in kalbinde islam'a, vatana, millete, devlete, devlet dışındaki mazlumun kalbinin umudu olma konusunda zerre sapma yoksa bu konuda ihlaslı hareket ettiyse şaşırabilirsiniz buna fakat tayyip'in de hakkına girmiş oldunuz. o da kullardan bir kul. bilahare kendisine yazarsınız anonimden. hakkını helal et dersiniz. seçilse de seçilmese de.
dini siyasete karıştırma konusunda nasıl bir strateji izlendiğini gördük bütün adayların. siz pek göremedinz sanırım nasıl hareket ettiğini ne beyanlarda bulunduğunu diğer adayların. tayyip'i artık buradan eleştirmeyin bi zahmet ayıp oluyor artık. tayyip iman, ibadet, ahlak gibi konularda hem zihniyette hem pratikte müslümanlığını yaşayan bir müslüman. siyasete başladıktan sonra islami kisvelerle hareket eden bir insan değil. hata yapıyorsa da müslüman olarak yapıyor, iyi şeyler yapıyorsa da müslüman olarak yapıyor. sizin benim yaptığımız gibi. kimin siyaseti dine alet ettiği gayet açık. o güzel aklınızı, pür objektifmişçesine tavrınızı daha iyi temsil edin. diliniz sıkıntıya veriyor sizi.
kimsenin kimseyi peygamber, ilah gibi gördüğü de yok kimseye küfr, şirk de isnad edemezsiniz siz kendinize gelin lütfen. insanların yaptığı şey hayatlarını yaşayamama tedirginliği ile bir müslümana sarılmak. bu kadar. aşırı sevgi gösterileri yürekten kopan heyecanın olayın samimiyetinin göstergesi. dili iyi kullanmamak yanlış ifadelerde bulunmak yalnız size ve bana has değil anonim. insanlar da aşırı hareket edebilir. hoş görün. en az diğer cumhurbaşkanı adaylarını hoş gördüğünüz kadar. hepsi birbirinden beter diyerek iyice batırmasaydınız bari. sizin seçtiğiniz, seçeceğiniz beterin olayı ne ki bu onu benim seçtiğim beterden daha iyi hale getiriyor hepsinin ne olduğu ortada.
depremzedelerden tayyip diyen de var. depremzede seçmeyin, depremzede istismarı yapmayın hepsi aynı anda yaşadı bu felaketi. depremzedeleri siyasete alet ediyorsunuz, kıt kanaat geçinenlerden de tayyip'i destekleyen var görünce gözlerinden yaşlar akan var fakirliği açlığı siyasete alet etmeyin.
cami yaptırmakla kalmadığı için tayyip'e teşekkür ediyorum. inşallah tekrar seçilir. Allah yolunu bahtını açık etsin.
söylediğiniz her şey kısa öz ve yeterince itham ediciydi. şu kısacık yazınızla sadece ithamlar savurarak haliyle daha uzun bir yazıya sebep oldunuz. ben hakkımı ahirete erteliyorum. görüşmek üzere inşallah. selamün aleyküm :)
17 notes · View notes
Text
Sabır Aşk
Sönmüş yıldızları çalıyorlar gözlerimden, kelebeklerin aşina oldukları güz doğumu oluyorum, şahsen. Gün doğumundan bin bir farkla adresi şaşırıyor yaşamak. Hava olabildiğince ben, sessizlik şifasında bir hayal damgası basıyorum geçmişime, ağaçların şükür istasyonlarında kelime-i şahadetini getiriyor kozalaklar ve sen sevgilim; fırtınada dinen saadetin kirpik istikametinde gözyaşlarının en seçici kimsesizliğisin. Sana akan nehirler, sende veda dikenleri, sende seni hep sevebilmek asaleti yemiyken balıkların; özgür bir yaprağım. Kuşlar uçuruyorum, sana... Leyleklerin kısmeti bu cumartesi de açılmadı varlığına, gülün renginin boyandığı fani günlerde ebedi umudun salkımlarında bir üzümün sana yâr olduğu patikadayım. Çimenler seçiyor beni, özgürlük fildişi saadeti oluyor yine sen dolu mutluluk bir yaşamaksa... Kimin yanındasın, şehrin bir yaprak kımıldatmaz mı varlığımın saray taklidi hicranı keşfine?
Rüyalar tenimde kıvrılıyor sabah dikenleriyle, gecelerin örselenmiş sen burukluğu acı kahve tadında... Kabul ettim. Şimdi başımda dönüp duran şu kelebeğin bile bana sarılmak arzusu tende güneşken, sen, resmi çizilip beğenilmeyip buruşturulup atılmış sol yanısın bu aşkın. Oysaki sağım solum sen... Fabrikasyon değil, imitasyon hiç değil; en gerçek aşkın alfabetik pay ölçeri sevdasısın bu kaderin.
Rüzgar başımı döndürüyor. Alice Harikalar Diyarından ağaçlarıma ve oradan da sana ulaşmaya çalışan bir vicdansız şimdi. Gözlerine sol anahtarı çizerim, kulaklarına rüzgarın sesini üflerim ama dokundurmam senin varlığının zerresine. Alice gitsin, ben kalayım, sen de gitme.
Kurtlar sofrası burası. İstanbul, sandalyesinde çayını yudumlarken senin şehrin öteberi almış bensizliğe. Bir bilsen, nasıl da özlüyorum... Yasaklarından saatler çalınıyor, kaç buçuk geçe üçe salındıysa gündüzümün aklı; ben oradayım.
Sevgilim, kalbimdeki salıncak titriyor kaderime. İhtiyar kaydıraklar tahterevallisinden düşürüyor kelebekleri. Önümüz kış, ama sana daha fazla soğuyamam. Beyaz kelebeğin kanadında sen görüyorum. Kalemle çizmiş gibi tanrım. Yoksa o sen misin? Bana mı geldin, falanca kısmetin filanca aşkı? Çocuklar geliyorlar, imdadımdaki füzeler patlıyor. Çocuklar bir bilseler, aklım sana tıraşlanmış, doğumum senin kalbinde inga umudu... Şimdi rüzgarın eğlencesinde bir kadim sen örüyor taşlar, bir ters bir bana düz... Öğretiyorlar seni çok sevebilmeyi. Sensizliğin darmaduman parodisini yazdım benliğimin kükürtlenen yanına; çağrımı attım sonbahar ağaçlarına, dalı kırıldı bekleyişin; sevgilim, kalbim haram cennetin yasak elması oldu sonunda... Gelmedin diye, sevmedin diye, sen diye diye...
Dilara AKSOY
24 notes · View notes
busenazsworld · 4 months
Text
Hani küçükken bütün çocuklar büyüyüp özgür olmak istiyordu ya şimdi o çocuklar büyüdü ama hala özgür değiller
2 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
Aptallığın Teorisi
Almanya tarihinin en karanlık döneminden geçiyordu. Masum insanların dükkânları taşlanıyor, kadınlar ve çocuklar zalimce sokak ortasında aşağılanıyordu. Genç bir teolog, Dietrich Bonhoeffer bu zalimliğe yüksek sesle itiraz etti ve bu sebeple hapse atıldı. Hapiste uzun uzun düşündü; sayısız filozof, şair, fikir ve bilim insanı çıkaran bu kültür, nasıl olup da organize kötülüğün, zalimliğin, korkaklığın, cehaletin ve suçun merkezi haline gelmişti? Bonhoeffer, “Sorunun kökeninde kötülük değil, aptallık yatıyor” dedi. Hapisten yazdığı mektuplarda aptallığın yarattığı kötülüğün diğer tüm kötülüklerden daha tehlikeli olduğunu belirtti. Kötülüğü protesto edebilirdiniz, karşı argümanlarla kötülükle mücadele etmeniz mümkündü. Oysa organize olmuş ahmaklar sürüsüne karşı yapabileceğiniz hiçbir şey yoktu. Ne protestolar, ne zorlama onlara etki ediyordu. Mantıklı gerekçeler sunduğunuzda önce reddederler, reddedemeyecek hale geldiklerinde ise önemsizleştirirler. Aptal insanlar hallerinden memnundur fakat saldırmaya da hazırlardır. Saldırıya geçtiklerinde kötü insanlardan çok daha tehlikelidirler... Bonhoeffer, aptallıkla mücadele edebilmek için önce aptallığın doğasını anlamaya çalıştı. Aptallık bir zekâ problemi değildi, ahlaki bir problemdi. Entelektüel birikimi olduğu halde aptal olan insanlar vardı. Aptallığın doğuştan gelen bir maraz olduğu düşünülse de bu da yanlıştı. İnsanlar belli şartlar altında aptallaşıyorlardı; daha doğrusu başkalarının kendilerini aptallaştırmasına müsaade ediyorlardı. Yalnız insanlarda bu maraz daha az görülüyordu. Buradan yola çıkarak aptallığın psikolojik değil, sosyolojik bir problem olduğu sonucuna vardı. Gücün tek kişide toplanması arzusuna politik ve dini hareketlerde sıklıkla rastlanırdı. Aptallık hastalığının bulaştığı yerler, böylesi gruplardı. Ahmaklar ve diktatörler arasında muazzam bir korelasyon vardı, ikisi de birbirine ihtiyaç duyuyordu. İnsanların ahlaki ve entelektüel birikimleri bir anda yok olmuyordu. Diktatör, gücünü artırdıkça aptallar o gücün büyüsüne kapılıyor ve bağımsız düşünme yetileri kayboluyordu. Otonom biçimde hareket ediyorlardı. Gözüne sokulan gerçekleri inatçı bicimde reddediyorlardı. Onlarla konuştuğunuzda bir insanla değil, sloganlarla konuşan bir robotla konuştuğunuz hissiyatına kapılıyordunuz. Büyülenmiş gibiydiler, kötülük yaptıklarının farkında değillerdi... Ne yaptıklarının bile farkında değillerdi. Kullanıldıklarını, kötülük yaptıklarını onlara anlatarak bir yere varamıyordunuz. Onları bu katatonik uykudan çıkarmanın tek yolu bağımsız-özgür olmalarını sağlamaktı. 9 Nisan 1945 günü sabaha karşı Bonhoeffer’i bir toplama kampının darağacına asarak öldürdüler. Ölümünden iki hafta sonra o kamp ABD askerleri tarafından ele geçirilerek imha edildi. Bonhoeffer yazılarında "Yaptığımız her şeyden sorumluyuz” diyordu..
…. Kaynak: Nezevanun - 10/10 Philosophy.
10 notes · View notes