Karolenj Rönesansı Nedir?
8. yüzyılda Franklardan oluşan Karolenj İmparatorluğu döneminde toplumsal, ekonomik kültürel olarak bir dolu gelişme yaşanmıştır. Charlamagne (Şarlman) ile başlayan bu rönesans modern Avrupa'nın temellerinin atıldığı dönemi oluşturur. İşte bu yenilik ve gelişmelerin bütününe, Karolenj Rönesansı denmiştir.
Karolenj Rönesansı'nı tetikleyen şey, Şarlman'ın din adamlarının yozlaşmış ve çöküntü içinde olduklarını, üst tabakadaki devlet görevlisi olabilecek kişilerin de yeterince donanımlı olmadıklarını düşünmesi olmuştur. Bu dönemde gerekli entellektüel atılımı yapabilmek için kitap yazımı desteklenmiş ve artmış; Antik Yunan ve Roma'dan kalan birçok eser çoğaltılmıştır. Hatta rahipler ve keşişlerin başını çektiği ekipler tarafından çoğaltılan bu eserler, 16. yüzyıldaki İtalyan Rönesansı'nın altyapısını oluşturmuştur. Yazıda büyük-küçük harf uygulamasının da ilk defa bu dönemde kullanıldığı söylenir. Ayrıca dünyadaki gelişmeleri ve yenilikleri takip etmek hem de yeni icatlar, düşünceler için farklı bölgelerden rahip, sanatçı ve öğretmenler imparatorluğa getirilip himaye altına alınmıştır. Bu atılım ile de sosyal bilimlere ve sanatsal faaliyetlere olan ilgi artmıştır.
24 notes
·
View notes
“Volta Della Cappella Sistina, Vaticano”
Bu soruna cevap olacaksa eğer, Sistina Şapeli Tavanı derdim. Ama bir anlamı var, tavana baktığında rengarenk çeşit çeşit tablo görüyorsun tıpkı senin gibi..
7 notes
·
View notes
Orta Çağ'ın Karanlığı ve Aristoteles İlişkisi
Felsefi düşünce açısından karanlık çağ olarak bilinen Orta Çağ döneminde aslında birçok araştırma, inceleme yapılmıştır. Bu araştırmaların genel sebebi ise dünyanın nasıl ve ne kadar kusursuz olduğunu kanıtlamak olmuştur. Üstelik bu çalışmalarda elde edilecek sonuçların, genel bir kuralı olmalıydı. Aristoteles'in düşünceleriyle çelişmemesi.
Bu temel, Aristoteles'in yaklaşımını benimseyen dini otoritelerin, kendini daha güçlü konumlandırması ve tüm alanlarda söz sahibi olmasını sağlıyordu. Kısacası, inanç ve düşünceyi uzlaştırmak hedefleriydi. Çünkü akıl yoluyla yöneltilen eleştiriler, saldırılar ancak akıl yoluyla bertaraf edilebilirdi, kilise bunun farkındaydı. Aristoteles'de akıl yolunu temsil ediyordu.
Özellikle Yüksek Orta Çağ diye tanımlanan 11. yüzyıldan Rönesans'a kadar olan süreyi dışarıda tutarsak, felsefenin amacı dini öğretileri temellendirmek ve dinin kendisini açıklamasını sağlamaktı diyebiliriz. Skolastik Felsefe olarak da bilinen Orta Çağ felsefesinde, felsefeyi yapanlar manastır ve katedrallerde yetişmiş din adamları olduğu için felsefeye biçilmiş bu amacı çok yadırgayamayız. Düşünün ki, bilimsel ve mantıklı tedaviler yerine dini amaçlı tedavilerin, din adamlarının dualarının tedavi olarak kullanıldığı bir dönemden bahsediyoruz...
17 notes
·
View notes
Maniyerizm (Üslupçuluk) Üzerine
Maniyerizm (Üslupçuluk), 1520 – 1580 yılları arasında Roma ve Floransa’da merkezi Avrupa’yı bölen Protestan Reformu , binlerce kişinin ölümüne sebep olan veba ve 1527 Roma yağmalanması gibi sorunların olduğu sırada Floransa ve Roma’da eş zamanlı olarak görülmeye başlamış olan sanat akımıdır.
Maniyerizm, ilk kez 16. Yüzyılda Giorgio Vasari (1511-1574) tarafından Raffaello, Leonardo da Vinci ve Michelangelo’nun sanatına uymak, benzemeye çalışmak, özenmek anlamında kullanılmıştır. İtalyanca “tarz ve üslup” anlamına gelen “Maniera” sözcüğüne eşdeğer görmüştür. Türkçede ise ‘yapmacık veya yapmacıklı üslup’ olarak da bilinir. Ek olarak Giorgio’nun eserleri hakkında bilgi alabilmek için üzerine bir bağlantı bıraktım.
Maniyerizm, Rönesans ve Barok dönemler arasında geçiş dönemi olarak tanımlanmaktadır. Yine Rönesanstaki gibi klasik sanat ve antik dönemlerden beslenmesine karşın figürlerin oran ve orantılarını bilinçli bir şekilde bozan dönem sanatçıları, aslında bir anlamda da klasik sanat anlayışından da uzaklaşırlar. Rönesans döneminde karşımıza çıkan maddecilikten ve gerçekçilikten uzaklaşılan, soyut anlayışın bir kez daha hakim olduğu bir dönemdir Michelangelo’nun tabiriyle “cennetten çıkma” figürlerdir.
Maniyerist akımın sanatçıları, resim sanatında gelinebilecek son noktanın Michelangelo gibi resim yapmak olduğunu savunur. Bir bakıma bu dönem onun Sistina Şapeli fresklerini yapması ile başlar. Adını da bir anlamda buradan alır; Maniera di Michelangelo yani Michelangelo gibi yapmak...
---------------------------------------------------
SİSTİNA ŞAPELİ
Akılda kalması için Sistina Şapeli hakkında kitaplarımdan kısa kısa notları da aktarayım. Şapel Hristiyanlık tarihi içinde önemli bir yere sahip. Papa IV Sixtus erken Hristiyanlık Roma’sının imgesini canlandırmak için o dönemin kiliselerini restore ettirmiştir. Yapımı 1473′de başlayan şapel onun en heyecan verici projelerinden biri olarak anılmakta, Michelangelo yıllar sonra kendi tavan çalışmalarına başlamadan önce, binanın tomoz kısmı yıldızlarla kaplı bir gökyüzü olarak dekore edilmiş.1508′de Michelangelo II. Julius tarafından resimleme siparişi almış ve Batı sanat tarhinin tarihsel gelişiminde son derece etkili olmuştur.
---------------------------------------------------
Şapelin tavan süslemelerinde aslında bir hikâye anlatılmış; orta kısımda yer alan 9 sahne ile Tekvin'deki yaratılışın 9 mühim olayına gönderme yapılmıştır. Michelangelo'nun “ Adem'in Yaratılışı” veya Kıyamet Günü gibi eserleri de burada hayat bulmuştur. Raffaello şapelin goblenlerini işlemiş, diğer sanatçılar ise yaptıkları duvar resimleriyle bu işe katkıda bulunmuşlardır.
The Creation of Adam
Michelangelo’nun Adem'in Yaratılışı eserinde Tanrı’nın Adem’in cansız bedenine yaşam akıtmasından hemen önceki anı dramatize eden sunumu, bu sahnenin geleneksel anlatımıyla belirgin bir karşıtlık içindedir. Buradaki Tanrı figürü, bir Hristiyan tanrısından çok Zeus, Hades veya Poseidon görünümündedir. İsa veya Adem figürlerinin Herakles veya Apollon’a benzemesi de oldukça dikkat çekicidir.
Resimlerin yapı formuna incelediğimizde yukarıdaki eserde de gördüğümüz üzere Rönesans sanatçılarının üzerinde çok çalıştığı “yerçekimi algısı” bu dönemde tamamen ortadan kalkar. Uçuşan figürler düzensiz ve kaotik bir şekilde kompozisyonlarda yer alır. Rönesanstaki kalabalık figürleri bir denge içinde sunmak için kullanılan piramidal form burada görülmez. Aşağıya yine bunun güzel bir örneğini bırakıyorum.
Kıyamet Günü (Michelangelo) (1536-1541) Giudizio universale / The Last Judgment
Rönensans’ın piramidal yapılarını içeren bir çalışmayı aşağıya paylaşıyorum.
Antonio Del Pollaiuolo, 1475, “Aziz Sebastianus”un Şehit Edilişi / Martyrdom of Saint Sebastian - (Rönesans Piramidal Yapı Örneği Olarak )
Işık kullanımına bakacak olursak da gerçekçi ışık kullanımının terk edilerek daha kutsi bir hava yaratacak şekilde çalışıldığını görüyoruz. Sadelik yerine sıklıkla daha canlı renkler tercih edilmiştir. Bu dönemdeki resimlere “doğa üstü ve aydınlık bir sentez” yorumu yapılır.
Maniyerizmin bir diğer önemli sanatçısı ise El Greco’dur (1541-1614). Eserlerindeki nesneler ve figürler devinim içindedir. Vücut formlarındaki bozukluklar Rönesans’ın kurallarından uzaklaştığını ortaya koymaktadır. Bu hareketlilik sanatçının fırça darbelerinden kaynaklandığı gibi figürlerin uzaması ve çeşitli pozlarla resmedilmesinden kaynaklanmaktadır. Figürlerin bedenlerindeki deformasyon, yüzlerindeki maskemsi, heykelimsi donuk ifadeler Rönesans’tan oldukça farklıdır.Kendisi Kubizm’in yol vericisi olarak bilinirmiş.
El Greco, Laocoön (1610–1614), National Gallery of Art
Daha sonra daha ileri okumalarda kullanmak üzere dönemin diğer önemli sanatçılarını da aşağıya kendime not olarak bırakıyorum.
Gian Paolo Lomazzo, Tintoretto, Andrea del Sarto, Pontorma, Parmigiannio, Agnolo Bronzino, Rosso Fiorentiono, Benvenuto Cellini, Lavinia Fontana, Zuccari, Joachim Wtewael, Giuseppe Arcimboldo
---------------------
Temel Kaynakçam
Hollingsworth, M., Küçükerdoğan, R., & Ergüder, B. (2009). Dünya sanat tarihi. İnkılap Kitabevi
Sadık, C. (2022).Uygarlığın ayak izleri batı resim sanatında mitoloji. Epsilon.
Shearman, John (1986) "The Chapel of Sixtus IV" in Massimo Giacometti (ed) The Sistine Chapel,
Ülger, K. (2018). Rönesans’ tan Sürrealizme Resim Sanatının Tarihsel Gelişim Sürecinde Figür ve Kompozisyon. Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, (42), 12-32.
18 notes
·
View notes