Tumgik
#crisprcas9
whats-up-science · 2 years
Photo
Tumblr media
CRISPR dead Cas9 🧬 a dead protein reshaping gene expression #molecularbiology #biology #cancer #crisprcas9 #science #medicine #genetics #studygram #genomeediting (w: Heidelberg, Germany) https://www.instagram.com/p/CixgdGRovqe/?igshid=NGJjMDIxMWI=
5 notes · View notes
runnermd · 2 years
Photo
Tumblr media
“At the end of the day, the discoveries are what endure,” Charpentier says. “We are just passing on this planet for a short time. We do our job, and then we leave and others pick up the work.” -Emmanuelle Charpentier #science #genetics #medicine #crispr #crisprcas9 https://www.instagram.com/p/CfG-pOSLvJd/?igshid=NGJjMDIxMWI=
3 notes · View notes
lekshana · 9 months
Text
சிஆர்ஐஎஸ்பிஆர் மரபணு எடிட்டிங் CRISPR gene editing மூலம் சிறந்த வன மரத்தை உருவாக்கலாம்!
வட கரோலினா ஸ்டேட் யுனிவர்சிட்டியின் ஆராய்ச்சியாளர்கள் (CRISPR gene editing) சிஆர்ஐஎஸ்பிஆர் மரபணு எடிட்டிங் முறையைப் பயன்படுத்தி குறைந்த அளவு லிக்னின் கொண்ட பாப்லர் மரங்களை இனப்பெருக்கம் செய்தனர்.
0 notes
bilimuzay · 2 years
Text
Ölümsüzlük Mümkün mü? – İnsanlar Ölümsüz Olabilir mi?
Tumblr media
Ölümsüzlük Mümkün mü? – İnsanlar Ölümsüz Olabilir mi?
Ölümsüzlük, biraz bilim kurguya kaçan bir tabir fakat birkaç hafta önce yapılan araştırmalarda keşfedilene göre ölümsüzlük sandığımız kadar imkansız veya bizden uzak olmayabilir. İspanyol bilim insanları sıcak ve ılıman denizlerde varlığını sürdüren bir deniz anası türünün genetik kodlarını çözmeyi başardı. Turritopsis dohrnii adı verilen bu tür dışarıdan fiziki bir etki almadığı sürece temelde sonsuz bir şekilde yaşamını sürdürebiliyor.
Tumblr media
Turritopsis Dohrnii'sin Yaşam Döngüsü İlk kez 1883 yılında keşfedilen bu tür, incelemeler sonucunda belirli bir evreye (medusa evresi) geldikten sonra tekrar yaşam döngüsündeki ilk aşamaya(polip formu) dönerek yaşamını sonsuz şekilde sürdürebiliyor. Bu özelliği sayesinde “ölümsüz denizanası” lakabını kazanan bu türün genetik haritası, kuzeni olan Turritopsis rubra ile karşılaştırarak onu neyin ölümsüz yaptığı neredeyse bulundu. İncelemeler sonucunda Turritopsis dohrnii genomunda DNA’yı kopyalamaya ve onarmaya yarayan bazı hücreler tespit edildi. Aynı zamanda her canlıda bulunan telomer’in bu türde kısalmadığı keşfedildi. Telomer’den biraz bahsetmemiz gerekiyor çünkü anahtar olaylardan birisi bu olabilir. İnsanlarda DNA’mızın ucunda bulunan telomer hücrelerin doğru yenilenmesinde çok önemli bir role sahiptir. Yaşlılık ile telomerimiz kısalarak hücrelerin doğru yenilenmesine fayda sağlayamayacak hale gelir. Turritopsis dohrnii hakkında tekrar konuşacağız fakat ilk önce ölüm gibi kavramlara bir açıklık getirmekte fayda var.
Neden Ölürüz?
Ölümsüzlük olgusunu anlayabilmek ve ölümsüz olabilmek adına ilk önce neden öldüğümüzü anlayabilmek lazım. Biyolojik Ölüm
Tumblr media
2019 Verilerine Göre Türkiye Yaşam Süreleri Günümüzde bir insanın ortalama yaşam süresi 75 ila 81 yılları arasındadır. Hücrelerimiz belirli bir yaşa gelinceye kadar muhteşem bir yenilenme hızıyla kendilerini yeniler, fakat bir süre sonra hücreler yenilenemez hale gelir. Hücrelerimiz yenilemediği için bizi hayatta tutan temel organlarımız işlevini ve görevini yitirerek bizi ölüme mahkûm eder. Bu alandaki yapılan çalışmalara göre yaşlılık ve hücre yenilenmesi pek çok DNA’da kendini göstermekte. Yani biyolojik olarak ölümsüz olabilmemiz için, ilk önce hücre yenilenmesiyle alakalı tüm DNA etmenleri bularak, bunlara bir çare aramamız gerekiyor. Bu alanda oldukça fazla yolumuz olduğunu biliyoruz. Hastalıkların Neden Olduğu Ölüm
Tumblr media
Kanserli Hücre Yaşam süremizi artırabilmek doğru ve düzgün bir yaşam ile mümkün olmakla birlikte kanser, sağlıksız beslenme, psikolojik yıpranma vb. olaylar ile kısaltmakta mümkündür. Kanser yaşam süresimizi oldukça kısaltan bir hastalıktır, günümüzde pek çok kanser türünün tedavisi olmamakla birlikte çoğunun sonucu ölümdür. Hal böyle olunca bu alandaki tıbbi gelişmeler önem kazanmış durumda. Nano Teknoloji
Tumblr media
Nano Teknoloji Günümüzde nano teknoloji tıp alanında oldukça yoğun ilgi görmekte ve bu konu üzerine yoğun bir çalışma yapılmaktadır. Nano teknoloji önümüzde 50 ila 200 yıl içerisinde hayatımıza girebilir ve çoğu kanser türünü tedavi edebilecek seviyeye gelebilir. Fakat bunun bir tedavi yöntemi olduğunu ve ömrümüzü sonsuz şekilde uzatmayacağını hatırlatmakta fayda var zira bu alandaki yapılan çalışmalar kanser gibi hastalıkların neden olduğu ölüm sayısını azaltmak ve tedavi edebilmek içindir. Nano teknolojiyi biraz açıklamakta fayda var, bunu nano ölçekteki bir asker gibi düşünebiliriz. Yani gelecekte doktorunuz gelip size gözle görmekte zorladığınız bir robot vererek bunu yutmanızı isterse buna şaşırmayın. Yuttuğunuz ve daha farklı yöntemler ile içinize aldığınız bu robotun tek görevi kanserli hücreleri tedavi etmek. Tabii bu alandaki çalışmalar ile nano teknolojinin ömrü uzatması da beklenebilir çünkü bu teknoloji sadece kanserli hücreleri tedavi etmek için değil hücre yenilenmesi içinde kullanılabilir.
Günümüzdeki Ölümsüzlük Teorileri
Günümüzde bunun üzerine pek çok bilim kurgu filmi bulunmakta, bunların ana başlığı ise insan bilincinin bir robota aktarılması, bedenimizin robota aktarılarak bir tür cyborga dönüşmemiz ve genetiği oynanılan tıbbi ürünler. Bunları alt başlıklarda incelemek olayı biraz daha az karmaşık yapacaktır. Bilincimizi Robota Aktarmak Bu olay pek çok bilim kurgu filminde geçmekte fakat günümüzde gerçekleşmesi pek olası gözükmüyor. Bir insan beynini veya bilincini bir makinaya geçirebilmek için ilk önce beynimizin içerisinde neler döndüğünü anlamamız gerekiyor zira bizim bunu hakkında pek fazla fikrimiz bulunmuyor. Bazı bölgelerin ne işe yaradığını anlayabiliyoruz fakat bu o kadar da tatmin edici bir sonuç vermiyor bize, çünkü farklı deneylerde ve yaşam şartlarında bu bölgelerin verdiği tepki ve işe yararlılık oranı değişebiliyor. Bilinçli bir yaşam olabilmek kolay değil zira evrendeki en karmaşık yapı bedenimizde bulunuyor. Beynimiz o kadar karmaşık bir yapıda işliyor ki bunu anlamlandırabilmek için bize en az 2 milenyum daha lazım gibi gözüküyor. Bu yüzden her ne kadar güçlü bilgisayarlara sahip olsak bile ilk önce beynimizin nasıl çalıştığını anlayabilmeli, ondan sonra bunu sanal bir ortama yüklemeyi düşünmeliyiz. Bedenimizi Değiştirmek – Biyolojik Robotlar Bu konuyu farklı bir başlıkta incelemekte fayda var zira bu terim tam olarak robot olmak demek değil. Bu kavram temelde şunu söyler; bedenimizin bazı parçalarını, bedenimize uygun mekanik parçalar ile değiştirmek. Zamanla iflas eden organlarımız yerine aynı işlevi biyolojik vücudumuzda da gerçekleştirebilen bir parça icat edebilirsek bu da bize ortalama bir ömürden daha fazla yaşam süreci sunacaktır. Fakat bununda bir sınırı olmalı az önce de bahsettiğimiz gibi yolun sonunda bizi beynimiz bekliyor olacak. Her organımızı değiştirerek ölümsüz olmamız pek olası değil, bununda bir sonu olacaktır. Bir öncekine göre bu olay biraz daha gerçekçi ve yakın bir tarihte gerçekleşebilir durumda. Sağlıklı, Oynanılmış Tıbbi Ürünler Bazı moleküllerin yapısıyla oynanılarak insan ömrünü uzatmak mümkün, farelerde yapılan deneylerde yapısı değiştirilen bazı moleküller fareleri daha sağlıklı ve enerjik yaptığı gözlemlendi. Şimdiye kadar insan ömrünü ciddi düzeyde artırabilecek bir molekül tespit edilmiş değil, fakat bu alandaki çalışmalar kısa vadede bize çok şey kazandırabilir. Cryonics Teknolojisi – Donmuş İnsanlar
Tumblr media
Gelecekte Kurtarılmayı Bekleyen İnsanlar Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz Cryonics teknolojisi, ölen insanları bir tüpe koyarak gelecekte kişinin ölüm nedenini çözebilecek bir tedavi geliştiğinde onları uyandırmak ve tekrar hayata döndürmek adına çalışmalara imza atmakta. Alcor Yaşam Uzatma Vakfı, resmiyette “ölü” kelimesi yerine “hastalıklı” kelimesini kullanarak ölen kişilerin gelecekte tekrar uyandırılarak tedavi edilmesini amaç gütmekte. Cryonics hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Ağaç kurbağalarının her kış geldiğinde kendilerini dondurmaları ve her ilkbaharın gelmesiyle birlikte çözülüp hayata tekrar devam etmelerinden ilham alan bu şirket ölümü kandırmanın bir yolunu bulmuş gibi gözüküyor.
Ölümlü Bedenimizin Sınırları
Tumblr media
Resmi Kayıtlardaki En Uzun Yaşam Süresine Sahip İnsanlar İnsan bedeni her ne kadar dış etmenlerden(kanser, çeşitli hastalıklar, fiziki etmenler) etkilenmese ve saydığımız bazı yaşam uzatma tekniklerine başvursa bile eninde sonunda yaşamı sonlanacaktır. Kayıt altına alınan en uzun ömürlü insan Jeanne Calment adındaki Fransız bir kadındı. 4 Ağustos 1947 yılında öldüğünde toplamda 122 yıl 164 gün yaşadı. Tarihin ilerlemesiyle birlikte yaşam sürelerimiz arttı, fakat dediğimiz gibi biyolojik ölüm kaçınılmazdır. Her ne kadar uzatmaya çalışsak da hücrelerimiz bir süre sonra çalışmayı bırakacaktır.
Ölümsüz Canlılar
Peki doğada sadece tek bir deniz anası türümü ölümsüz diye soracak olursak bilimin ve doğanın bize vereceği cevap hayır olacaktır. Yassısolucanlar ve hidralar gibi birkaç örnek verebileceğimiz canlılar teknik olarak ölümsüzler. Yassısolucanların Ölümsüzlük Sırrı
Tumblr media
Yassısolucanlar 2012 yılında yassısolucanlar üzerinde yapılan bir deneyde yassısolucanların kendini kopyalayarak sonsuz bir yaşama sahip olabildiklerini bize gösterdi. İsterseniz ikiye bölün ve fiziki bir etki yapın sonuç yine de değişmeyecektir. İşin en garip kısmı ise yassısolucanlar her kopyalamada veya bölünmede sonsuz bir yaşama sahip olmakla birlikte aynı bilinç ile bu yaşamı sürdürüyor. Bunun temeldeki nedeni yine telomere dayanıyor, yassısolucanlar her kopyalamada telomerlerini de yenileyerek sonsuz bir yaşama sahip oluyorlar. Yaşlanmak Nedir Bilmeyen Hidralar
Tumblr media
Hidralar İsmini Yunan mitolojisinde canavardan alan bu polip türü, kendini sürekli yenileyerek genç kalıyor. Sadece bunu yapmakla da kalmıyor aynı zamanda yalnızca bir doku parçasından tekrar kendilerini oluşturabiliyor. Yani bir hidrayı ikiye böldüğümüzde sistemindeki olağanüstü kök hücre yenilenmesiyle birlikte kendini tekrardan oluşturuyor.
Biraz Felsefe, Biraz Simya, Biraz Tarih
Ölümsüzlük sadece günümüzde olan bir kavram değildi, çok eskiye dayanan simya çalışmalarının ana odağı ölümsüzlük iksiriydi. Cengiz Han bile ömrünün son yıllarında ölümsüzlüğü aramaktaydı. İnsan için yaşamak ve dünyada var olmak değişmeyen bir olgu olmaktan asla çıkmadı. O yüzden ilk önce simyaya ve bu alandaki bazı efsanelere göz atmalıyız. Nicolas Flamel Efsanesi
Tumblr media
Nicholas Flamel Flamel, normal bir yedekleme işinde çalışan bir görevliydi. Her gün ona gelen kitap ve mektupların yedeklemelerini yapıyordu. Bir gün diğerlerine nazaran oldukça farklı bir kitap onun önüne geldi, kitaptaki figürler Flamel’in oldukça ilgisini çekmekteydi. Simya ile ilgili olan bu kitabı çözebilmek için 20 yılını harcayan Flamel’in sonunda ölümsüzlük iksirini(pancea) bularak ölümsüz olduğu simyacıların en popüler efsanelerinden birisidir. Nicolas Flamel, 15. ve 16. yüzyıllarda bazı ticari amaçlar ile tekrar hayata döndürülmüş olarak gösterilerek bu efsane biraz daha alevlendi. Simya ve Nicolas Flamel hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Ölümsüzlük Suyu
Tumblr media
Alman Ressam Lucas Cranach'ın Ölümsüzlük Suyu Tasviri Pek çok efsanede adı geçen bu efsane dini kaynaklarda da kısmen bahsedilir. Pek çok isme ev sahipliği yapar bunlardan bir kaçı; bengi su, ab-i hayat, hayat suyu ve aynü’l-hayat. Denilene göre bu suyu içenler gençleşir ve ölümsüz olurmuş. Yaşam ağacının köklerinden çıkan bu su, bir ırmak şeklinde akar. İskender ve Hızır’ın ana rollerde olduğu ve ölümsüzlük suyunu aradıkları efsaneler mevcuttur. Aynı zamanda dediğimiz gibi pek çok destanda ve efsanede ufakta olsa ölümsüzlük suyundan bahsedilir. Ölümsüzlük? Bu olaya birazda felsefi anlamda bakmakta fayda var zira günün birinde gerçekten ölümsüz olabilirsek bunun anlamı ne olurdu veya artık hayatın bir heyecanı kalır mıydı? Bu soruya şu anda cevap verebilmek oldukça güç çünkü dünyada henüz hiçbir insan bu olguyu yaşayabilmiş değil. Ama eğer yaşayabilsek ve bu bizim elimizde olsaydı, kaybedecek neyimiz kalırdı ki? İnsanlığın 2 amacı bulunmakta üremek ve bilgiyi aktarmak, eğer bu kavram gerçekleşebilirse devamlılığı sürdürebilmek için ürememize gerek kalmayacak veya ürememize devletler tarafından izin verilmeyecek. Çünkü hiçbir insan ölmediği için bir süre sonra dünya çok kalabalık bir hale gelecek. Veya yer sorununu çözdük ve evrende koloniler oluşturduğumuzu varsayarak o zaman ne için heyecanlanmamız gerekir. Yani bizi hayata bağlayan şey her gün farklı şeylere heyecanlanmamız ve yaşamak istiyor olmamız değil mi? Bir süre sonra belki 200 belki 1500 yıl sonra sizi heyecanlandıran şey ne olacak? Bu konuları konuşmak oldukça uzun ve felsefi saatlere denk düşse de konuyu uzatmamak adına felsefi alandaki yorumları bir kenara bırakıp ana konumuza dönmekte fayda var. Ama ondan önce konuşmamız gereken son bir konu var.
Crispr Cas-9 Teknolojisi
Tumblr media
Crispr Cas9 Çalışma Mantığı Bu teknolojiye daha önce değinmiştik fakat şimdiki anlamı oldukça farklı gözüküyor. Crispr teknolojisi bizi bütün hastalıklardan arındırarak daha uzun ömürlü canlılar haline getirebilir durumda. Ama ya Turritopsis dohrnii’nin genindeki hücreler ile kullanılırsa ne olabilir? Daha önce bu teknolojinin gende düzenlemeler yaparak bizi kanser ve ölümcül virüslere bağışıklı hale getirerek bu hastalıklardan hiç etkilenmeyeceğimiz ve bizden doğacak çocuklarında bizimle aynı geni paylaştığı için bu hastalıklardan etkilenmeyeceğini söylemiştik. Crispr Cas-9 Teknolojisi hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayınız. Turritopsis dohrnii’nin yaşamı sıfırlaması ve tekrar doğması bir gün insanlara gen yoluyla nakledilir ise dünyadaki bir noktadan sonra her doğacak çocuğun ölümsüz olması mümkün olabilir mi? Veya bu 2 bilimsel olgu birlikte nasıl kullanılabilir ve insanlığın ömrünü uzatmada nasıl yardımcı olabilir diye düşünmeden edemiyor insan. Sanırım bunu bize gelecek gösterecek
Ölümsüz Denizanası Turritopsis dohrnii – Belki de İnsanlığın Ölümsüzlük İksiri
Tumblr media
Ölümsüz Denizanası Turritopsis dohrnii Yazımızın başında ufakta olsa Turritopsis dohrnii’nin ne olduğundan ve bizim için neden bu kadar önemli olduğundan bahsetmiştik. Biraz daha detayına girerek bu canlıyı tekrar bakmakta fayda var. Bilmeliyiz ki turritopsis dohrnii diğer yakın akrabaları gibi belli bir ömür süresi olmayan bir canlı. Medusa evresine geldiğinde tekrar polip formuna dönerek yaşam zincirini baştan başlatıyor. Fakat bu onu aslında tam olarak bildiğimiz tabiriyle “ölümsüz” yapmıyor. Filmlerden alışmış olmalıyız ki ölümsüzlük hiçbir fiziki vb. etmenlerden etkilenmeyerek yaşamını sonsuza kadar sürdürebilen efsanevi bir olgudur. Fakat turritopsis dohrnii 4,5 milimlik boyutuyla herhangi bir fiziki etmene maruz kaldığında veya polip formuna döndüğünde avcılar tarafından, kaçınılmaz olan sona karşı gelemiyor. Sizin de anlayacağınız üzere bu aslında ölümsüzlüğü tam olarak baltalayan bir şey değil. Günün birinde birbirimize karşı öfke ve kötülük duygularını bastırıp birbirimizi katletmeye kalkışmassak belki de ölümsüzlüğe ihtiyacımız dahi olmayacaktır. Turritopsis dohrnii hakkında öğrendiğimiz iki temel davranış bulunmakta, en önemlisini henüz keşfedilmiş değiliz. - Hücreleri inanılmaz bir şekilde yenileme ve onarım yaparak yaşlanmayı ve ölümü engelliyor. - Telomer yapıları kısalmayarak hücre yenilenmesi doğru bir şekilde yapılıyor. Bilmediğimiz şey ise bilinç! Bu konu henüz açıklığa kavuşmuş değil, turritopsis dohrnii yaşamı her defa baştan başlattığında yeniden sıfır bir bilinç ile mi doğuyor yoksa aynı bilinç yapısı ile devam mı ediyor? Bu kavram aralarındaki neredeyse en önemli kavramlardan birisi. Eğer bilinç tekrar tekrar sıfırlanarak doğuyor ise ölümsüzlüğün bir anlamı kalmaz. Eğer bilinç her defasında kendisini koruyarak devam ediyorsa, o zaman bunu nasıl yapabiliyor? Kaynak: https://bilimuzay.com/olumsuzluk-mumkun-mu-insanlar-olumsuz-olabilir-mi/ Read the full article
0 notes
cytgen · 2 years
Text
Keywords: genome editing TALEN CRISPRCas9 NHEJ nonhomologous end joining HDR homologous direct reduction primary germ cells PGC chicken embryo
0 notes
blogpostatron3000 · 3 months
Text
the person whom i dubbed the "um actually" girl last semester (on account of the fact that they Um Actuallyd me first day of class) is actually very cool. i warmed up to them by the end of last semester because i realized we're both extremely autistic and that was probably just their attempt at ingratiating themself to me lol, but hadn't spoken much to them before today.
they're in my new section for genchem2 and asked if they could sit next to me next class which i OF COURSE said yes to, and then we added each other on discord to keep up about classwork. they also have a science pun username which made me laugh because like every single stem major NEEDS YOU TO KNOW they're in stem. literally all but 2 of the stem students i talk to have a username related to it. MYSELF INCLUDED. i am not exempt. crisprcas9 looking ass
anyways they got the highest marks in the course last semester so im just happy they view me as someone worth keeping around. i really regret cold shouldering them the way i did - initially part of it was over getting um actuallyd, but also i am Very Awkward and could never find a way to strike up a conversation with them over anything other than due dates... aha
But im not awkward anymore. Because of the zoloft. So. YAY NEW FRIEND
i cold shouldered a Looooot of people last semester now that i think about it. I was very angry they all seemed to get better grades than i did (INSANE) but then i went on Zoloft the last week (did you know im on Zoloft now?) and actually spoke to a lot of them and they were all very nice... the girl id started weirdly viewing as my rival in particular shared a lot of her anxieties about postgrad and the speed at which she was completing her degree, which i found very sympathetic and relatable, and it made me mournful that i hadnt been outgoing enough to engage with her earlier.
so hopefully this semester ill find it in me to start speaking to people. especially because the sections im in are tiny - genchem2 has 5, myself included, and microbio has at most 18 but it's likely fewer will show than actually enrolled
0 notes
singh-r · 6 months
Text
https://www.secondmedic.com/blogs/crisprcas9-genome-editing-tool
0 notes
surveycircle · 1 year
Text
Tweeted
Teilnehmer für Online-Studie gesucht! Thema: "An empirical investigation of fictionally enhancing babies" https://t.co/SFAPQwnLSQ via @SurveyCircle #genmodifizierung #Crisprcas9 #HumanEnhancement #FictitiousScenarios #baby #umfrage #surveycircle https://t.co/NKuQJICWOu
— Daily Research @SurveyCircle (@daily_research) Feb 13, 2023
0 notes
newswireml · 1 year
Text
Ablation of CaMKIIδ oxidation by CRISPR-Cas9 base editing as a therapy for cardiac disease | Science#Ablation #CaMKIIδ #oxidation #CRISPRCas9 #base #editing #therapy #cardiac #disease #Science
Ablation of CaMKIIδ oxidation by CRISPR-Cas9 base editing as a therapy for cardiac disease | Science#Ablation #CaMKIIδ #oxidation #CRISPRCas9 #base #editing #therapy #cardiac #disease #Science
Removing oxidative activation sites in CaMKIIδ by base editing sustains heart function after ischemia-reperfusion injury. #Ablation #CaMKIIδ #oxidation #CRISPRCas9 #base #editing #therapy #cardiac #disease #Science
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
evoldir · 2 years
Text
Fwd: Postdoc: Gif-sur-Yvette_France.DrosophilaEvolution
Begin forwarded message: > From: [email protected] > Subject: Postdoc: Gif-sur-Yvette_France.DrosophilaEvolution > Date: 9 September 2022 at 10:15:39 BST > To: [email protected] > > > Postdoc in Drosophila evolutionary neurogenomics > General information > Reference : UMR9191-AMIYAS-001 > Workplace : GIF SUR YVETTE > Date of publication : Wednesday, September 7, 2022 > Type of Contract : FTC Scientist > Contract Period : 12 months (renewable) > Expected date of employment : 1 January 2023 (negotiable) > Proportion of work : Full time > Remuneration : between €2889,51 and €4082,90 gross monthly depending > on experience. > Desired level of education : PhD > Experience required : 1 to 4 years > > Missions > The postdoc will work within the framework of the ANR BITTERTOX project > which aims to understand how the evolution of the perception of the bitter > taste of toxic substances can influence the evolution of behavioral > and detoxification processes. we have identified a few candidate genes > through a meticulous screening of genetic and phenotypic variations both > within and between species of the Drosophila melanogaster subgroup. The > mission of the postdoc is to validate using advanced functional genomics > tools (eg: CRISPRCas9, single-cell transcriptomics, etc.) the possible > pleiotropic effects of identified genes on perception, behavior and/or > performance. > > Activities > - Development of CRISPRCas9 genomic editing tools targeting genes coding >  for gustatory receptors. > - Transgenesis and phenotypic screening of transformants. > - Preparation of RNA libraries for single-cell transcriptomic analyses. > - Performing statistical analysis. > - Dissemination of results in the form of articles and presentation at >  conferences. > > Skills > - PhD in ethology, evolutionary biology and/or genetics. > - Skills in advanced genetic and/or neurological tools (e.g. editing >  by CRISPRCas9, transcriptomic analyses, electrophysiological >  recording, etc.). > - Experience working with Drosophila or other model insects is preferred >  but not required. > - Good writing skills. > - The ability to work in a team. > > Work Context > The position is funded by the ANR BITTERTOX project and will be > carried out under the direction of Amir Yassin and in collaboration > with Frédéric Marion-Poll, both within the Evolution, Genomes, > Comportement et Ecologie (EGCE) laboratory in Gif-sur-Yvette, France. > The EGCE laboratory has a long tradition of working on the evolutionary > genetics and ethology of Drosophila species. This tradition has recently > been strengthened by the recruitment of young researchers whose interests > range from comparative and population genomics to the developmental and > neurological genetics of multiple insect models. EGCE recently joined > two other research units to form the Institut Diversité, Ecologie et > Evolution du Vivant (IDEEV) in Gif-sur-Yvette. The postdoc will benefit > from an intellectually rich environment with state-of-the-art facilities > in genome sequencing, gene editing (e.g. CRISPRCas9), insect breeding > and experimentation, microscopy and electrophysiology, and bioinformatics > analyses. > > Constraints and risks > Risks associated with working in molecular biology or behind a screen. > > How to apply: > Only via the CNRS official site: > https://ift.tt/in02DOX > > Further inquieries: > Please contact Amir Yassin at amir.yassin[at]universite-paris-saclay.fr > for further information. > > Amir Yassin
0 notes
bluephoria · 4 years
Photo
Tumblr media
It was with great pleasure I received the news of Emmanuelle Charpentier and Jennifer Doudna receiving the Nobel prize for chemistry today for their discovery of CRISPR-Cas9. Emmanuelle did this discovery while at Umeå University. In 2015 I did these illustrations about CRISPR-Cas9 for Umeå University and Emmanuelle! So happy to hear this amazing discovery by these fantastic scientists received the Nobel chemistry prize. . . . #illustration #crispr #crisprcas9 #crispr-cas9 #emmanuellecharpentier (på/i Umeå, Sweden) https://www.instagram.com/p/CGDaCmZJVNF/?igshid=nwwaw8waas3t
2 notes · View notes
ubigenebioscience · 4 years
Text
The peak of a researcher's life
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
1 note · View note
shereedomingo · 5 years
Photo
Tumblr media
Revolution in Gene Editing- Advantages, Limitations & Future Direction 🧬 I feel honoured to hold a short presentation about CRISPR-Cas from my non-professional‘s & cartoonist’s point of view in the mighty dinosaur hall at Naturkundemuseum, Berlin 🦕 🦖 Dialog and presentation together with Dr. Detlef Weigel, Director of Max-Planck Institut for evolutionary biology. Everybody is invited to participate in the discussion! (Everything in German though) Registration here https://bit.ly/2QFnAAQ This is a project by @crisprwhisper, a funded project for scientific communication #science #crisprcas #crisprcas9 #geneediting #geneticengineering #future #talk #naturkundemuseumberlin #dinosaurierhalle #dinosaurs #microbiology #evolution #comic #comicsinscience #cartoonist #sciencecartoon https://www.instagram.com/p/B1tDRJeCLeq/?igshid=y9o73cqygsvf
7 notes · View notes
bilimuzay · 2 years
Text
Crispr Cas9 Nedir? Crispr Teknolojisi Gen Tedavisi
Tumblr media
Crispr Cas9 Nedir? Crispr Teknolojisi Gen Tedavisi
Günümüzden çok da uzak olmayan bir zamanda 2020 yılında bir çalışma Nobel Kimya Ödülünü kazandı. Adına Crispr Cas9 deniliyor, buradaki “Crispr” çalışmanın adı “Cas9” ise bir protein enzimi. Hatta oldukça belirsiz ve ilk duyulduğunda veya konuya hâkim değilseniz kafanızı karıştıracak uzun bir açılımı da var, “Clustered Regularly Interspaced Palindromic Repeats” yani “Düzenli Aralıklı Palindromik Tekrar Kümeleri”. Gen tedavisinin son yıllardaki en büyük ve en çarpıcı çalışmasından bahsediyoruz. Bu bilimsel atılım yeni bir şey değil, gen tedavisinde yapılan çalışmalar 1982 yılından beri yapılmakta. Fakat Crispr Cas9 diğerlerinden çok farklı bir şekilde çalışıyor. Temel çalışma prensibini ve ne işe yaradığını anlatmadan önce bilmemiz gereken birkaç farklı konu bulunmakta. DNA – İnsanoğlunun Kodları
Tumblr media
DNA Yapısı Bahsetmemiz gereken ilk kavram DNA, az da olsa herkesin duyduğu bir terim. Bütün özelliklerimizin yazılı olduğu bir kitap, gözlerimizin renginden tutunda ten rengimize kadar bütün özelliklerimiz ve bizi biz yapan şeyler burada saklı. Temelde iki ipçikten oluşan molekül, sırasıyla birleşerek sarmal bir merdiven oluşturur. Bu bazları ilkokuldaki fen derslerinden hatırlayabiliriz, sihirli harfler A, T, G, C yani Adenin, Sitozin, Guanin ve Timin. Adenin sadece Timin ile bağ kurar aynı şekilde Timinde sadece Adenin bazı ile bağ kurar, bu kural diğer iki baz içinde geçerlidir. Tek bir hücremizdeki DNA sarmalı açılırsa neredeyse 2 metreyi bulabilecek bir uzunluğa bürünür. İşte bu DNA denilen molekül bizi biz yapan özellikleri içeren kitabın tümüdür. Atom yapısı ve modelleri hakkında bilgi almak için tıklayınız.
Genetik Haritalama
1913 yılında ilk Genetik Haritalama gerçekleştirildi. Alfred Sturtevant tarafından, bir meyve sineğinin DNA’sı haritalandı ve bu yolda atılan ilk adım bu oldu. İlerleyen yıllarda genetiğimizin haritalanması ile pek çok hastalığın nedeni ve buna karşı alınabilecek önlemler adına çalışmalar yapıldı. 70 yıllık bir aranın geçmesi ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte bilim adamları genleri tedavi etmeyi denedi. Gen Tedavisi Gen Tedavisi, 1982 yılında ilk defa mutant genotipi düzeltmek ve Talasemi hastalığını tedavi etmek amacıyla Martine Cline tarafından gerçekleştirildi. Cline böyle bir tedavinin olma olasılığını 1970’li yıllarda öne sürmüştü fakat ilk kez deneme fırsatını 12 yıl sonra başarılı bir şekilde elde etti. 8 yıl aradan sonra 1990 yılında ciddi derecede kombine immün yetmezliği yaşayan 2 çocuk Michael Blaese ve William French Anderson tarafından tam olarak tedavi edildi. Tedavisi sağlanan 2 çocuk normal bir şekilde hayatlarına kaldığı yerden devam etti. İlerleyen yıllarda bu ve bunun gibi örnekler çoğalarak pek çok bilim insanı bu konu üzerinde durmaya başladı. Gen Dopingi Kısaca tanımlayacak olursak, tedavi için kullanılmayan genellikle sporcuların performans düzeyini artırabilmesini sağlayan gen gelişimi. 2003 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından yasaklanan yasaklı madde ve metotlar listesine eklenmiştir. Maliyeti oldukça pahalı olmakla birlikte herhangi bir tedavi yöntemi olarak kullanılmadığı için bu çalışmanın ilerleyişi çok uzun sürmüştür.
Crispr Cas9 Gen Tedavisi
Crispr Cas9, 2012 yılında Emmanuelle Charpentier ve Jennifer Doudna adlı iki biyokimya mühendisi tarafından ortaya atıldı. Bu çalışmalarıyla birlikte 8 yıl sonra 2020 yılında Nobel Kimya Ödülünü kazandılar. Jennifer Doudna’nın, 2015 yılında Crispr hakkında yaptığı Ted konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz. Crispr Cas9’un çalışma mantığını ve ne işe yaradığını anlayabilmek adına hem gen tedavisinin tarihsel sürecine bir göz atmış hem de DNA’nın ne olduğuna dair bilgi edinmiş olduk.
Tumblr media
Crispr Cas9 Çalışma Mantığı Çalışma mantığını yüzeysel olarak anlatmak oldukça basit, Crispr DNA diziliminde ekleme, çıkarma veya oynama yapılmasını sağlayan bir teknoloji. Protein bazlı bir enzim olan Cas9, rehber bir RNA tarafından değiştirilmek istenen DNA sarmalına doğru yola çıkıyor. Doğru yere gelince değiştirilmek istenen DNA parçasını Cas9 bir makas gibi kesiyor ve yenisini ekliyor. DNA’nızın bütün özelliklerini içeren bir kitap olduğundan bahsetmiştik, bunun üzerinden çok basit bir örnek vermek gerekirse yeni doğan çocuğunuzun sarı saçlı, mavi gözlü, uzun boylu ve esmer tenli olmasını istediğiniz varsayalım. Crispr Cas9 teknolojisi DNA’nızda bulunan saçınız, gözünüz, boyunuz ve teniniz ile ilgili alanları bulup istediğiniz özellikler ile değiştiriyor. Olay oldukça basit gibi gözüküyor fakat aslında bu işlem o kadar basit veya anlaşılmış değil. Bu çalışma halen tam oturtulamamış bir şekilde devam etmekte ve hala geliştirilmektedir. DNA yapımızdaki yerlerin tam olarak nasıl işlediği ve birbirleriyle nasıl etkileşim içinde bulunduğunu tam olarak bilmiyoruz. Mesela yukarda verdiğimiz örnekteki özelliklerden yola çıkacak olursak saç rengi, göz rengi, boy etkeni ve ten rengi gibi fiziki özelliklerimiz toplamda 800 civarı genden etkilenerek meydana geliyor. Hangi özelliğin tam olarak neyi nasıl etkilediği veya bir genin sadece tekil veya çoğul özelliklere etki edip etmediği konusunda da çelişkideyiz. Gelecekte, teknoloji ilerlediğinde bu çalışmanın örnekteki gibi kolay bir şekilde gerçekleşmesi muhtemel fakat şu anda bile bu konu hakkında oldukça ciddi etik sorunlar bulunmakta. Bu çalışmanın Nobel Ödülü kazanmasının sebeplerinden bahsetmek gerekiyor zira en önemli ve en faydalı sebeplerini saymakla bitirmek pek kolay değil. Gıda Alanındaki Kullanımı 2020 yılında yapılan araştırmaya göre dünya nüfusu 7,753 milyar olarak kayda geçti. 2030 yılında ise bu sayının 8,5 milyara yükseleceği tahmin ediliyor. Her geçen gün artan nüfus ile insanlığın devamlılığını sürdürebilmek adına gerekli tarım hamleleri yapılmamakla birlikte dünya sıcaklığı artmaya ve yaşam koşullarını diplere doğru çekmeye devam ediyor. İşler böyle devam ederken, felsefi alandaki yapılan yorumlar yıllar geçtikçe mümkün hale geliyor. Crispr Cas9 teknolojisi ile gıda alanında yapılacak çalışmalarla bunun önüne geçilebilir. Meyve ve sebzelerin daha doyurucu, daha sağlıklı ve artan dünya nüfusunu karşılayabilecek şekilde çalışmalar yapılabilir. Sağlık ve Tedavi Alanında Kullanımı Daha doğmamış bir çocuğun günümüzde bulunan tüm virüslerden ve hastalıklardan etkilenmeyecek şekilde dünyaya geldiğini düşünün. Yani doğacak olan bu çocuk HİV, Coronavirus, Hepatit B, Ebola veya İnfluenza gibi hastalıklardan etkilenmeyecek şekilde dünyaya gelecek. Hatta bununla da yetinmeyip yılda 2 defa yakalandığımız soğuk algınlığı gibi hastalıklarda bağışıklığı olduğu düşünün. Elimizde ölene kadar hiçbir hastalığa yakalanmayacak, kaptığı virüsten ölme şansı olmayacak birisi olmuş oldu. Şimdi ise çerçeveyi biraz daha genişletelim bunun genetik hastalıklara da uygulandığını düşünelim. Down sendromu, Hemofili, Otizm vb. hastalıklarında bu yol ile tedavi edilirse günümüzde hiçbir insan bir daha “hastalık” çerçevesi adı altında bir sorunla karşılaşmayacak. Bu aralığı biraz daha açalım, teknolojinin gelişmesiyle artık yaşlılığın neyden kaynaklandığını biliyoruz. Sonuçta yaşlılıkta bir nevi hastalık, Crispr bunu dahi erteleyebilecek düzeyde büyük bir çalışma alanı. İşin en iyi yanı ise bunun kalıtsal olarak aktarılması. Yani kuşaktan kuşağa bu özellikler aktarılabilir durumda. Bunun devam edebilmesi için eşiniz ve sizin genetiğinizin değiştirilerek dünyaya gelmesi yeterli. Sizden sonraki nesillerin hepsi aynı özellikleri taşıyacaktır.
Çin’de İlk Defa Crispr Cas9 Teknolojisi İnsanda Denendi
2018 yılında genetiği Dr. He Jiankui tarafından değiştirilerek dünyaya gelen ikiz bebekler Lulu ve Nana, bilim dünyasında şok bir etki yarattı. Dr. He Jiankui, bebeklerin Crispr teknoloji ile genetiğiyle oynayarak HİV virüsüne karşı bağışlılık kazandığını öne sürdü. Olayın açıklanmasının ardından yetkili Dr. He Jiankui ve ekibi tıbbı yasa dışı şekilde kullanmaktan yargılanarak 3 yıl hapis cezasına çaptırıldı. Olayın hapis cezasına çaptırılması etik nedenlerde yatıyor. Dr. He Jiankui'nin açıklamasını buradan izleyebilirsiniz.
Etik Nedenler
Yazıyı buraya kadar okuduysanız, aklınıza belli başlı etik nedenler gelmiştir elbette. “Üstün Irk” olayı buradaki en büyük temel etken. Zaten çalışma biraz popülerleşmeye başlayınca 25 ülkede çalışması durdurularak yasaklandı, 2 ülke hariç Çin ve Amerika. Her ne kadar insana faydalı bir çalışma olsa da bir o kadar da yanlış ellerde büyük bir yıkıma yol açabilir. Olayı şöyle ele alalım, sorulması gereken bunun haricinde tonla soru olsa da bizim örneğimiz şu olsun; Günümüzden 100 yıl sonra böyle bir teknolojinin çalışmasına dair hiçbir teknolojik gerilik bulunmasın ve her şey yeteri seviyede olsun, DNA’nın anlaşılması vb. olaylar. Teknoloji belli kısıtlamalar ile doğacak olan çocukların belli başlı tedavileri için kullanılıyor. Artık o yıllarda kimsenin genetik bir hastalık ile doğmaması veya virüsten yaşamını kaybetmesi sadece eski yıllara mahsus bir şey olarak hatırlanıyor. Fakat bunun böyle ilerleyeceği ne yazık ki çok düşük bir olasılık. Bunun nedeni yine insan, o zamanın elit kesimi, zenginleri veya devletler el altından veya daha farklı yollar ile kendi fiziksel özelliklerini belirleyerek bir “Üstün Irk” oluşturma biçimine gireceklerdir elbette. Bunu durdurmanın herhangi bir yolu olmayacaktır. Bunun olasılıklarını tartışmak için oldukça fazla zamana ihtiyacımız olacak gibi. Kaynak: https://bilimuzay.com/crispr-cas9-nedir-crispr-teknolojisi-gen-tedavisi/ Read the full article
0 notes
texasdreamer01 · 6 years
Link
A recent study found CRISPR-Cas9 gene editing may be less precise than previously thought.
A study released last week suggests that the gene editing technology CRISPR-Cas9 may not be as precise as previously thought. Researchers found that in addition to small errors already known to be part of the gene editing process, CRISPR-Cas9 can cause large deletions and even rearrangements in genes around the target site. The researchers looked at errors in mouse and human cells in lab conditions. In some cases, deletions were as large as several thousand DNA bases, enough to potentially alter the function of a cell. Whether the findings will affect CRISPR’s utility for clinical applications is not yet known. But researchers do expect increased scrutiny of the technology, and the scope of gene editing errors, going forward. We spoke with one of the study’s authors, Michael Kosicki, to learn more about the discovery and its implications.
2 notes · View notes
biodiscovery-group · 3 years
Photo
Tumblr media
LIVE CERTIFICATE WORKSHOP in CRISPR | Only in ₹ 300 & US $ 5 🤳🤳 Video of the session will be recorded and shared with the registered participants. Register from here- https://www.bdglifesciences.com/courses #envisionwithbdg #itsdifferentbybiodiscovery #bdglifesciences #bioinformatics #biotechnology #bioinformaticscompany #10yearsofexcellence #biodiscoverygroup #onlineteaching #onlinelearning #NGSDataAnalysis #nextgenerationsequencing #metagenomics #functionalgenomics #genomeanalysis #genomeediting #computationalbiology #CRISPR #CRISPRCas9 https://www.instagram.com/p/CLGkj2XjLWF/?igshid=1rbeqz139lla4
0 notes