Tumgik
#bethnahrin
dougielombax · 3 months
Text
So-called anti imperialists get weirdly bitchy when you suggest self-determination for certain people groups.
Especially if it’s the Kurds, the Assyrians, Armenians, the Tibetans (that’s when the tankies show up), or the Circassians (or pretty much any other indigenous folks living under Russian rule like the Chuvash or the Buryats (among others)).
Talk about double standards.
121 notes · View notes
Text
Tumblr media
Kakistocracy #CorpMedia #Idiocracy #Oligarchs #MegaBanks vs #Union #Occupy #NoDAPL #BLM #SDF #DACA #MeToo #Humanity #DemExit #FeelTheBern
JinJiyanAzadi #BijiRojava Meet the Christian Soldiers Fighting for Their Lives Against ISIS [UPDATES]
With little of no military experience, Syrians from the oldest Christian community in the world are taking up arms against ISIS — with training from a former club owner in Switzerland…
Tumblr media
RELATED UPDATE: #Sutoro women securing the area of a culture event in #Hsija #Hassake #syria @CENTCOM
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
RELATED UPDATE: #SUTORO WOMEN SECURING THE FUNERAL OF MARTYR MAJID IN HSIJA, GOZARTO BETHNAHRIN, SYRIA. A SOHDE LIK MAYTHI!
Tumblr media
RELATED UPDATE: WATCH For northern Syrians who endured ISIS, U.S. withdrawal means a new struggle to survive
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
RELATED UPDATE: In conjunction with the 5th anniversary of Bethnahrin Women Protection Forces - HSNB, press release in Arabic.
Tumblr media
RELATED UPDATE: Five years of Bethnahrin Women's Protection Forces
Tumblr media
RELATED UPDATE: Leader Zenobia Athro: Establishing YPJ is a message to enemies
Tumblr media
RELATED UPDATE: Women of Beth Nahrin Women’s Protection Force of North and East Syria: “Our people are in danger, so we joined the HSNB in order to strengthen ourselves and defend our children and homeland”
https://syriacpress.com/blog/2021/08/30/women-of-beth-nahrin-womens-protection-force-of-north-and-east-syria-our-people-are-in-danger-so-we-joined-the-hsnb-in-order-to-strengthen-ourselves-and-defend-our-children-and-hom/
Tumblr media
RELATED UPDATE: Lebanon: Armed Forces Summarily Deporting Syrians
FURTHER READING:
11 notes · View notes
Tumblr media
Tracklist:
It began in Hässleholm • När planeterna stannat • Mitt bästa • Djungelns lag • Viggo • Vinter i april • Socker • Det var jag • Vems lilla hjärta flyger • Man ser det från månen • Bethnahrin
Spotify ♪ YouTube
3 notes · View notes
hetesiya · 3 years
Text
Süryanice'de insanlaşma ve kültür - Malfono Yusuf Beğtaş - biamag
Süryanice'de insanlaşma ve kültür
Kültür, dil kalıbında şekillenip dil kabında gelecek kuşaklara aktarılır. Dil olmadan insan, aile, toplum, kültür ve medeniyetin gelişimi sakatlanır.
Malfono Yusuf Beğtaş
*Görsel: Süryanice metin/ Brittanica. 
Bu yazıda, sosyolojik bir bakışla Süryanicede ''insanlaşma ve kültür'' kavramına ve kapsamakta olduğu ''talebe, terbiye, erdem'' gibi başat kavramların önemine, anlamına, etimolojisine ışık tutmaya çaba göstereceğim.
Terbiye/erdem/kültür, toplumsal gerçeklik içinde talebenin içsel dönüşümüne ve gelişimine zemin hazırlayan insaniyet yoludur. Bunlar olmadan kaliteli ve doyumlu bir yaşamı yakalamak zordur.
Kültür, dil kalıbında şekillenip dil kabında gelecek kuşaklara aktarılır. Dil olmadan insan, aile, toplum, kültür ve medeniyetin gelişimi sakatlanır. Kültürde ve edebiyatta zayıflık, bir konuda zayıflık değil, her konuda zayıflık demektir.
Çünkü dil ve kültür, yaşam algısına ve başarının temeline katkı sunar. İnsanın başarısı dilin ve kültürün gelişimine; dilin ve kültürün başarısı da, insana/topluma bağlıdır. Dolayısıyla insan ile dil/kültür arasında büyük etkileşim var.
Yekdiğerini tamamlamakta ve var etmektedir. Sosyolojik manada dilin/kültürün ürünü olan insan, aynı zamanda taşıyıcısı, yaşatıcısı ve geliştiricisi konumundadır.
Maddi zenginliğin mana ve algı dünyasına huzur vermesi kültürel zenginliğe bağlıdır. Ruhsal özgürlük olmadan, dünyevi özgürleşme olmaz. Maddiyatın/nefsaniyetin/bencilliğin dağı ne kadar yüksek olursa olsun, kültür/terbiye/erdemin yolu onların üzerinden geçer.
Bu yolda, insanın kendini tanıması ve geliştirmesi için felsefeyi; hayatın hakikatini ve toplumsal gerçekliği anlaması için, sosyolojiyi öğrenmesi/bilmesi gerekir.
Sosyo-kültürel kavramların anlaşılmasına katkı sunan sosyoloji toplumsal gerçekliğin değer verdiği kavramların karakterini vurgulayan; yaşamı belirleyen anlamlara sahiptir. Bu durum, sosyolojik araştırmanın doğasını oluşturur.
Ne kadar anlam yüklenmişse...
Dilin gelişmişliği, dildeki kelime ve kavramlarda gizli olan anlam zenginliğiyle ölçülmektedir. Bir kelimeye, bir kavrama ne kadar geniş anlam yüklenmişse, o dil o kadar zengin sayılır.
Ayrıca, kavramlardaki anlam zenginliği, o dilin geçmişten taşımış olduğu anlam yüküyle, onun ne denli kadim olduğuna işaret etmektedir.
Farklı alanlarıyla dilin kendine özgü terminolojisi ile var olabilmesi ve gelişmesi için birilerinin o alanda kafa patlatması, ter dökmesi, dirsek çürütmesi gerekir. Çünkü her dilin kendine özgü güzelliği, etkinliği, yetkinliği var.
Ancak Süryanice ''dillerin anası'' olduğundan bu güzelliğin, etkinliğin, yetkinliğin incelikleri; kelimelerin ve kavramların anlam örgüsü çok farklıdır. Anlam yelpazesi çok geniştir.
Süryanice doğası gereği, zengin ve çok anlamlı kelime dağarcığıyla, kendine özgü kavramlara ve anlam tatlarına sahiptir. Süryanice edebi anlamlandırmanın kökeni, antik Bethnahrin (Mezopotamya)'da boy gösteren kültürün verimli kaynaklarına kadar inmektedir.
O tarihsel yatakların bağrından türeyen ve gün ışığına çıkmayı bekleyen çok bilgelik var. Anlamıyla hayatın değişmezlerine anlam katan bu yataklara ait ''Öğretmeyeceksen, neden öğreniyorsun?'' şeklindeki bilgeliği hatırlatmakta fayda var.
Süryani alfabesi ve çivi yazısı 
Bilindiği üzere, Süryani alfabesi, çivi yazısının alfabeli yazı sistemine evrilmesinin bir ürünüdür.
Diğer tüm dillerin alfabesi bu ilk alfabe sistemine dayanarak gelişmiştir. Her Süryanice kelime, sözcüğün temel anlamını taşıyan üç harfli bir kökten oluşur; bunlara son ek, ön ek veya iç ekler eklenerek başka birçok kelime türetilir.
Bu, Semitik dillerin ortak bir özelliğidir. Daha az yaygın olan ve ender bilinen bir özellik çivi yazısındaki sembollerden ortaya çıkan kelimelerin alfabetik sistemde de kullanılmasıdır. 
Doğu Aramicenin uzantısı olan Süryanicenin eksik kelime hazinesini Asurca, Babilce ve en ilkten Akadçadan geliştirdiği tarihsel olarak bilinmektedir.
Bu açıdan, Süryanicenin de İbranice ve Arapça gibi diğer Semitik dillerle olan ilişkisi bu ortak dil hazinesini paylaşmasından kaynaklanmaktadır.
Bu açıdan Akadça, etimolojik açıdan Süryanice için çok önemli bir havza ve bir yatak özelliğine sahiptir. Bu nedenden dolayıdır ki, Akadça, Sami dilleri (Süryanice, İbranice, Arapça) ve diğer dillerin araştırmalarında, öncül dayanak noktasını oluşturmaktadır. 
Psiko-sosyal çalışmalara göre, insanlaşmanın yolu, insanın kendisini ve başkasını anlamakla açılır. Mana/düşünce dünyasına saygı duymakla gelişir.
Burada ''karakter eğitimi/tulmodo d'yasro/ܬܘܼܠܡܳܕܳܐ ܕܝܰܨܪܳܐ'' insanlaşmanın temel gücünü oluşturur.
Şahsiyet ve karakter eğitimine dair bilgi ve deneyimin sorumluluk olduğunu öngören büyük üstadımız Suruçlu Mor Yakup (451-521) konuya ilişkin şöyle yazmaktadır: ''Cehalet eken, sefalet biçer.''
aDevamında ussal zenginliğe işaret ederek, ''Eğitimle alışveriş çoğaldıkça, akıl zenginleşir'' diye eklemektedir. Onun için aldığı eğitimi ve terbiyeyi erdemle hayata akıtan talebelerin başarılı ve mutlu olacağı bilinmelidir.
Kendine özgü bu alanda tarihsel bilgiler, genetik bağlar vb başka faktörler etkili olsa da, ''insanlaşma=unoşo/burnoşo ܐܘܼܢܳܫܐ ܘܒܘܼܪܢܳܫܐ, talebe=talmidoܬܰܠܡܝܼܕܳܐ , terbiye=tarbitho ܬܰܪܒܝܼܬܐ, erdem=myatruthoܡܝܰܬܪܘܼܬܳܐ , kültür=mardutho ܡܰܪܕܘܼܬܳܐ'' gibi başat kavramların, tıpkı tevazu ve cömertlik gibi hayatın tamamlayıcı ve geliştirici öğelerini çok ama çok sulaması gerekir.
Çünkü bu kavramların tematik içeriği insanın ahlaki ve düşünsel yaşamında çok önemli işlevlere sahiptir. Bu mantıktan yola çıktığımızda şöyle bir gerçekle karşılaşmaktayız:
Bu kavramların anlam dünyasındaki erozyon ve anlamsal aşınma kültürde de insanlaşmada da, zayıflığa neden olmaktadır. Bu da, bir konuda zayıflık değil, her konuda zayıflık demektir.
Kültürü önemsemiyorsak, yalnız ruhumuzu değil, bedenimizi, hayatımızın anlamını da ihmal ediyoruz demektir.
Toplumların hayatında da, fertlerin hayatında da bu temel bir gerçektir. Dolayısıyla hayatın bu önemli başat bilgisinden ve bakışından yoksun olmak, ahlaki açıdan insanlaşmayı zorlaştırmaktadır.
Kültürel öz benliğini geliştiremeyenler, bu zorluğu anlamlandırmada ve aşmada zorluk çeker. Hayata dair hakikatin anlaşılması için gereken kültürel ve felsefik bakışın alt yapısını oluşturamaz. Bu da çıkış yolunu zorlaştırır.
Günümüzün koşullarında bunu anlayan ve gereğini yapanlar kazanır.
Talebe, talep, talip
Köken itibarıyla, ''talabe'' Arapçadan Türkçeye geçmiş bir isimdir. Arapçada ''talep eden, isteyen'' anlamına gelen ''talip''in çoğuludur.
Öğrenim görmek amacıyla ders alan kimse, şakirt, öğrenci anlamındadır.
Bir rehberin, bir öğretmenin, bir ustanın gözetimi ve yol göstericiliği altında belli bir konu üzerinde çalışan kimsedir. Belli bir konuda bilgilenmeyi, terbiyeyi, eğitimi arzulayan ve isteyen kişiye talebe denilir.
Talebenin Süryanicedeki karşılığı ''talmido ܬܰܠܡܝܼܕܳܐ''dur. Kökeni, dağınıklığı toplamak, derlemek, ortaklaş(tır)mak, birleş(tir)mek, bağdaş(tır)mak, kaynaş(tır)mak, odaklanmak anlamına gelen ''lmad ܠܡܰܕ '' fiiline dayanır.
Süryanicenin dört harfli fiilin ölçüsüne/kalıbına göre oluşturulan ''talmed ܬܰܠܡܶܕ'' fiilinden türetilmiştir. Ders vermek, eğitmek, terbiye etmek, bilgilendirmek, bir ekolun veya birşeyin öğrencisi olmak anlamındadır.
''Terbiye'' sözcüğünün kökeni, Süryanicede ''tarbitho ܬܰܪܒܺܝܼܬܳܐ'' kavramından gelir. Pedagojik anlamlarda kullanılır.
Kibarlık, incelik, nezaket, talim, saygı, efendilik gibi uyulması gereken görgü kurallarında, davranış kaidelerinde eğitmek, yetiştirmek ve büyütmek; bilgilenmek amacıyla yol ve yordamlarda eğitilmek, kabiliyetleri geliştirmek; ahlaki esaslarda usul edep ve adap sahibi olmak anlamına gelen ''rbo, rabi, ܪܒܳܐ ܘܪܰܒܺܝ'' fiilinden türetilmiştir.
''Erdem/fazilet'' kavramı, Süryanicede ''myatruthoܡܝܰܬܪܘܼܬܐ '' adlandırılır. Kökeni, kar etmek, artmak, kazanmak, kazanç sağlamak, faydalanmak, elde etmek, baki kalmak, arta kalan anlamına gelen ''ithar ܝܺܬܰܪ'' fiilidir.
Süryanicenin ikinci fiil ölçüsüne/kalıbına göre, arttırmak, bollaştırmak, çoğaltmak, büyütmek, üstün tutmak, tercih etmek, yeğlemek, bir şeyi bir şeyden üstün ve iyi kılma anlamına gelen ''yatarܝܰܬܰܪ '' fiilinden türetilmektedir.
Yaşamda, büyümek, çoğalmak, kazançlı, faydalı izler bırakmak ve tercih edilen olmak için erdeme sarılmalıyız!
''Kültür/mardutho ܡܰܪܕܘܼܬܳܐ'' kavramı da, Süryanicede 'yürümek, gitmek, seyahat etmek, akışta olmak, disipline etmek, eğitmek, edep vermek, terbiye etmek, rehberlik etmek, bilgilenmek' gibi anlamlara gelen ''rdo ܪܕܳܐ'' fiilinden türetilmiştir.
Bu da gösteriyor ki, yaşam yolunda yürümek, ilerlemek için kültürün hayati önemi tartışılmazdır. 
''İnsan'' kelimesinin Süryanice'de karşılığı ''noşo/barnoşo''dur. ''Aneş ܐܰܢܶܫ/insanlaşmak'' kelimesinden ''unoşo ܐܘܼܢܳܫܳܐ/noşo ܐ̱ܢܳܫܳܐ'' ve ''barneşܒܰܪܢܶܫ '' fiilinden ''barnoşoܒܰܪܢܳܫܳܐ '' ismi geliştirilmiştir.
Bu anlamlar, Süryanicede zayıf düşmek, zayıflamak, güçten düşmek, gevşemek, takatten düşmek, nisyan, unutmak, acziyet, hatırlamamak, unutkanlık, ihmalkârlık nisyan anlamlarıyla ilişkilendirilmektedir . Bu da kökendeki felsefik yaklaşımları gösterir.
Acziyet ve noksanlık insanın yoldaşıdır. Süryanicedeki bu anlamlar, insan doğasına (tabiatına) aykırı değil, aksine insan psikolojisine ve fizyolojisine uygundur.
Tarbitho/terbiyeܬܰܪܒܝܼܬܳܐ ve mardutho/kültürܡܰܪܕܘܼܬܳܐ kavramının inceliklerini kavramadan, insanlaşmak kolay değil. Kültürün değerlerine sahip olmadan akışta kalmak zordur.
O halde, kibarlıkta, incelikte büyümek; bilgi ve bilgelikte yürümek için akışta olmak gerekir. Talebe/talmido ܬܰܠܡܝܼܕܳܐ olmak gerekir. Her daim talep etmek gerekir. Yaşam insan gibidir.
Niyet/söylem/eylem bağlamına göre, sosyolojik iki kanal meydana getirir. Bunlardan biri pozitif, diğeri negatiftir.
Yaşam pozitif kanaldan sulanarak, beslenerek gelişir. Buna işaret eden veciz bir söz şöyle der: ''Ulaşan ancak saygı ve edeple ulaştı; mahrum kalan da ancak saygı ve edebi terk ettiği için mahrum kaldı.''
''Altının kıymetini sarraf bilir'' denilir. O halde dilsel ve kültürel hazinemizin kıymetini bilen, yaşatmaya çalışan gayretkeş ve çilekeş sarraflarımıza/insanlarımıza selam olsun!
Unutulmasın! Diline ve kültürüne sahip çıkmayan toplumlar tıpkı kökleri kuruyan ağaçlar gibi esen rüzgârlar karşısında devrilmeye mahkûmdur.
0 notes
peywendi · 4 years
Link
For five years the HSBN (Haylawotho d'Sutoro d'Neshe d'Beth Nahrin) have existed as the first all-female combat unit of Christian women in northeast Syria. On Sunday the Women's Protection Forces, which call themselves after Beth Nahrin, the Aramaic word for "Mesopotamia", which lies between the Euphrates... via Peywendi
0 notes
alvarezgalloso · 6 years
Text
EXCLUSIVE: Christian Women Up Against ISIS | Clarion Project
Exclusive interview with the head of the Bethnahrin Women’s Protection Forces, an all-women’s fighting unit on the ground against ISIS in Syria.
Origen: EXCLUSIVE: Christian Women Up Against ISIS | Clarion Project
View On WordPress
0 notes
haberin-varmi · 7 years
Text
Süryanilar: Demokrasi ve özgürlük için tek adam rejimine ‘HAYIR’ diyoruz
Bethnahrin Ulusal Konseyi İsveç temsilcisi Metin Rhawi, AKP-MHP ittifakının hazırladığı anayasanın yetkileri tek kişiye vermesinin baskıların daha da artmasına yol açacağı uyarısında bulundu. http://ift.tt/2oleZci
0 notes
dougielombax · 14 days
Text
Also leaving this here since today is the Remembrance Day for victims of the Anfal genocide.
Where Saddam Hussein (with the help of the MEK) and his cronies slaughtered hundreds of thousands of Kurds and Assyrians (and other minorities) in Iraq near the end of the Iran-Iraq war.
I posted about it earlier this year not too long ago.
Feel free to reblog.
51 notes · View notes
dougielombax · 2 months
Text
So.
Today marks 36 years since the beginning of the Anfal Genocide in Iraq where Saddam Hussein’s regime slaughtered hundreds and thousands of Kurds, Yazidis, Assyrians, Mandaeans and Shabaks.
Around 100,000 people at the least would be killed.
It would last from February to September of 1988. During the late stages of the Iran-Iraq war.
Largely consisting of mass killings, chemical attacks and forced displacement.
Many in Iraq sadly continue to deny it to this day. Predictably. As do Saddam Hussein’s many idiot apologists on the internet.
I’ll leave some sources from this year and the last few years here for additional information.
Some sources also focus on the Assyrian victims too.
Tumblr media
Above: A monument dedicated to the memory of the Assyrian victims of the Anfal genocide in the village of Gonda Kosa.
Just to remind any idiots who think Saddam and his cronies were kind to the Assyrians. They were certainly not!
Feel free to reblog.
Reblog the shit out of this!
83 notes · View notes
dougielombax · 7 months
Text
Can we PLEASE stop referring to Assyrians in the past tense!
They’re still here! (Look them up)
They aren’t extinct!
STOP acting like it!
To do otherwise is committing blatant erasure of thousands of years of living human history!
There’s anywhere between 3 to 5 million of the buggers still alive today!
Here’s some additional information.
Feel free to read and reblog.
88 notes · View notes
dougielombax · 2 months
Text
Today marks 33 years since the 1991 Iraqi Uprisings where Iraqi Shia Muslims, leftists, Kurds and Assyrians rose up against Saddam Hussein’s authoritarian regime.
They were carried out in response to the Gulf War and the atrocities Saddam oversaw during the Iran-Iraq war (such as the Anfal genocide which I wrote about the other week).
The uprising would last for a month during which thousands of Saddam’s cronies would be killed and thousands of civilians opposed to his regime would be brutally murdered.
The Iraqi government responded by cracking down and slaughtering hundreds of thousands of innocent civilians. WITH help from the MEK (People’s Mujahedin of Iran, an exiled Iranian opposition group which has since become a reactionary death cult).
Feel free to reblog.
23 notes · View notes
dougielombax · 3 months
Text
Just leaving this here.
Feel free to reblog.
Fuck Erdogan and his cronies for this shit!
Feel free to reblog.
25 notes · View notes
dougielombax · 9 months
Text
Source: THE FUCKING EUPHRATES RIVER!!!!
49 notes · View notes
dougielombax · 6 months
Text
Fucking hell.
Poor buggers.
The Iraqi govt is doing precisely nothing for these people (Yazidis (also Assyrians))
They don’t give a shit!
Reblog the shit out of this.
20 notes · View notes
dougielombax · 6 months
Text
So.
Turkey in its present form turns 100 today.
And while it has plenty to celebrate I’m sure, It also needs to recognise that it’s current state was built on bloodshed and genocide.
As well as it’s continued sponsoring of genocide denial. Denying the Armenian and Assyrian genocides, (AND continued persecution of Armenians and Assyrians still living there) in turn allowing continued bloodshed with impunity on its own part, as we see with its actions against the Kurds, and its intervention in Syria and Libya.
To say nothing of its fuckery in Cyprus.
Just leaving these here.
21 notes · View notes
dougielombax · 6 months
Text
Just leaving this here.
Reblog the shit out of this.
Also this.
Fuck Erdogan for this shit!
20 notes · View notes