Kantha (Bengali: কাঁথা) is a form of embroidery originating in Bengal region, i.e. Bangladesh and the Indian states of West Bengal, Tripura and parts of Assam. It has its roots in nakshi kantha, an ancient practice among bengali women of making quilts from old saris and rags by sewing them together. In modern usage, kantha generally refers to the specific type of stitch used. The kantha needlework is distinct and recognised for its delicacy. The stitching on the cloth gives it a slightly wrinkled, wavy effect. Today, kantha embroidery can be found on all types of garments as well as household items like pillowcases, bags and cushions.
While it is an increasingly diversifying art form, traditional kantha embroidery motifs are still sought after. Traditional kantha embroidery is two-dimensional and are usually of two distinct types: geometric forms with a central focal point, carried over from the nakshi kantha tradition and influenced by islamic art forms; and more fluid plant, floral, animal and rural motifs with stick-figure humans depicting folklores and rural life in Bengal.
1 / 2 / 3 / 4 / 5 / 6 / 7 / 8 / 9 | textile series
1K notes
·
View notes
ANTİK HİNT KANTHA ZANAATI
Bu bin yıllık ileri dönüşüm sanatı, geleneksel olarak kadınların korkularını ve umutlarını anlatmak için kullandıkları bir tuvaldi. Kalpana Sunder’in yazdığına göre ise tekrar revaçta.
Doğu Hindistan’da yüzyıllar boyunca bebekler, yıpranmış saris ve dhotis’lerin (geleneksel Hint elbiseleri) birbirine dikilerek yapıldığı yumuşak kantha yorganlarla kundaklanıyordu.
Eve misafir geldiğinde, özel kantha kilimler yere serilirdi. Kantha, Antik Hindistan’da Vedik öncesi döneme (M.Ö 1500’den öncesine dayanan geç bronz çağı dönemi) dayanan kullanışlı bir nakış işleme sanatıydı, yaşam hadiselerini dışa vurup kutlamak için özel bir yoldu; hâlâ da öyle.
Kantha aslında hem bitmiş işin tanımı hem de dikiş tekniğinin kendisiydi. Genellikle Doğu Bengal (Bugünkü Bangladeş) ve Batı Bengal’de uygulanan ve tutumlu kadınların eski kıyafetleri üst üste koyup dikerek değerlendirdiği basit bir teknikti.
Eski elbiselerinden çıkardıkları ipliklerle çarşaf, yorgan ve eşya örtüsü gibi şeyler yaratıyorlardı. Orijinal bir kantha iki tarafında da aynı desene sahipken, bu kantha‘lar el dikişi tekniğinden ötürü daha kırışık ve dalgalı bir görüntüye sahip oluyordu. Zamanla tasarımı ve desenleri daha bir karmaşık olan nakshi kantha’lar ortaya çıktı.
Kantha temelde eski kıyafetleri tekrar yaşama getirme zanaatıydı ama kasabalardaki hemen her kadının sanatsal yeteneklerini konuşturduğu bir tuval işi de görüyordu. Desenler, yapan tarafından bir sevgi göstergesi olarak işleniyor ve giyeni kem gözden koruduğu düşünülüyordu.
Akademisyen ve yazar Niaz Zaman, Kantha İşlemesi Sanatı kitabında “yeni doğan bebeklerin eski kıyafetlerden yapılmış kantha’larla sarılma sebeplerinden birisi de çocuk ölümlerinin çok olduğu yaşları sağ salim geçebilmesiydi, yeni kıyafetler almak, korku dolu bir geleceğin hayalini kurmak anlamına geliyordu” diye yazmıştı.
Kantha’lar aynı zamanda onları işleyenin günlüğü görevini de üstleniyordu. Hint haneleri kantha’larında mitolojik ve dini sahneleri anlatırken, Müslüman haneleri kantha’larını İslami ve Pers ilhamlı geometrik ve botanik desenlerle süslüyordu.
Aslında kantha hiçbir zaman ticari amaçla yapılmazdı. Kadınların ev işleriyle uğraşırken, çocuklarına, hayvanlarına ve bahçelerine bakarken vakit buldukça yaptıkları bir uğraş, değerlendirme sanatıydı.
Bazen aynı parça anneden kıza geçerdi. Yüzyıllar içinde kantha’lar, (arshilota) makyaj çantası, (bostani) kıyafet bohçası, kilim gibi sayısız kullanış gördü.Eskiden kırmızı, siyah ve mavi yaygın renklerken artık kantha’lar her renkte yapılıyor. En çok el dikişi kullanılmasına rağmen yorgan dikişi ve zincir dikişi de kullanılan teknikler arasında.
Yapılan tasarımın önce kumaş üstünde takibiyle kopyası çıkarılır, ardından teyel ipliğiyle birleştirilir ve renkli ipliklerle doldurulurdu. Boş kalan yerlerse yün ipliklerle doldurularak dalgalı, inişli çıkışlı bir görüntü yakalanırdı.
Çoğunlukla geleneksel kantha’ların merkezinde güneş ya da lotus imgesi olurdu. Ama yine de folklorik ve mitolojik ilhamlı, okyanus, hayvan, yaşam ağacı, kuş, nehir ve deniz yaşamına dair imgeler; zanaatkârların etrafında gördüğü at arabaları, tahtırevanlar, tapınaklar ile ayna ve şemsiye gibi günlük eşya da işlenirdi.
Kantha’lar evlilikten aile kurmaya, oradan doğuma kadar konularıyla bir ailenin umutlarını ve mutluluklarını da anlatabiliyordu. Hafif kumaştan yapılmış olanlar kış aylarında ve muson yağmurları olduğunda kullanışlıyken, üzerinde dua etmek için de kullanılırdı.
Anne ve büyükanneler tarafından yapılmış, ailenin dileklerini, umutlarını, aile tarihini görsel olarak işlemiş daha detaylı kantha’lar çeyiz hediyesi olarak da verilirdi.
Resmi kuralları olmadığı için her bir kantha kendine özeldi. İşlenen bazı semboller evrensel olmasına rağmen her bir tasarım, tasarımcının kişisel tekniğine, anlatışına ve renk kullanımına bağlıydı.
Kantha’lar halka aitti. Asil ailelere yahut ağalara sipariş üzerine yapılmazdı. El zanaatları 18. ve 19. yüzyıllarda İngiliz hükmü altındayken geri kaldıysa da, kantha‘lar köy kadınları tarafından yapılmaya devam etmişti.
Düşünbil (2022)
2 notes
·
View notes