JOSE SARAMAGO'NUN BAŞYAPITI "KÖRLÜK" KİTABINI İNCELİYORUZ
“Kör olmak, körlükten daha az önemlidir; insanın içindeki karanlığı görmemektir asıl sorun.”
– José Saramago, (Körlük)
Nobel ödüllü yazar José Saramago’nun muazzam başyapıtı “Körlük” kitabını detaylı bir şekilde analiz ediyoruz!
Bir salgın hayal edin; bu salgın, insanları aniden görme yeteneklerinden mahrum bırakan ve onları sadece bir beyazlıkla çevreleyen bir hastalık. Bu süreçte hayat devam…
Sibirya Şamanlarıyla pagan Kelt tanrılarının, büyücü Merlin’le Anadolulu veli Geyikli Baba’nın ortak noktası olan, Pagan dünyadan Hıristiyan ve Müslüman dünyaya, kutsallığından ve gizeminden hiçbir şey kaybetmeyen geyik, Orta Asya bozkırlarından Atlas Okyanusu’nun ötesine kadar belki de hayvanlar âleminin en sembol yüklü üyesidir.
Her yıl boynuzlarını yeniden yapan bu ehlileştirilemez hayvan, bir…
"Büyük kentin en iyi yanı ne biliyor musunuz? Her şey sizi
yeni, başka bir düşe götürüyor. Hiç tanımadığınız insanları
düşünmeye başlıyorsunuz. Başka yerde yüz yılda göremeyecekleriniz yüz adımda önünüzde. Hiçbir şey imkansız değil
burada. Kalabalık öyle bir korunak ki gizlenmek için duvarlar gerekmiyor. Yalnız değilsiniz. Ya da yalnızlardan oluşan
kocaman bir örgütün bir üyesi de sizsiniz. Herkes bir ada
burada. Evlerden ve akşamlardan payınıza düşen bir uzaklık
olsa da sokaklar herkesi aynı yakınlıkla kabul ediyor. Kendine sahip çıkmaktan başka bir olanağı olmadığını öğreniyor
insan.
aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda. içimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy, birkaç köy sular altında. kalbimin doğusu, her resme güneş çizen bir çocuktu. gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda, kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları. ölümün ötesinde bir köy vardı; orda, uzakta, kalbimin en doğusunda. şimdi bana yalnızca dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı. güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam. yorgundu oysa. durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan. kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı. okyanusları mavi olmayan. benim için hayat, kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı. geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil, benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela. bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda. bilirdim çiçek satan çingene kızlarını, onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara bir gül parasına satardı. oğlan kıza bir gül alsa bilirdim, odur en kırmızı zaman. adına aşk diyorlardı, kalbimin en doğusunda bir yalan dünya vardı. kim bir şairi kırsa şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela. bilirim kim dokunsa şiire eline bir kıymık saplanacak. bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman. yorgunum oysa, durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan. aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda. boş salıncaklar gibi gıcırdayarak konuştum karanlıkla, kediler gibi mırıldanarak. alkolden bir denize bıraktım kalbimi kırmızı bir sandal gibi, arka sokaklarda sarhoş konuştum karanlıkla. avuçlarımla konuştum, Allah büyüktür diyen insanlar gibi. kedi dili bisküvilerinin bir pastayla konuşması gibi yumuşak ve kremalı konuştum onunla. baharda leylaklar açardı boynumda, mor ve pembe konuştum karanlıkla. gece açılıp gündüz kapanan bir parantezdim, sözler vardı içimde işe yaramayan, sözlerle konuştum karanlıkla... önce söz yoktu kalbimin en doğusunda, sözler... bir yağlı urgandı acıyı boğmaya yarayan.