Her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah, selametin kaynağı olup dilerse sebepler perdesinden, dilerse aracı olmadan esenliği bizatihi verendir.
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah, selametin kaynağı olup dilerse sebepler perdesinden, dilerse aracı olmadan esenliği bizatihi verendir.
Sözlükte selâm (selâmet) “bedenî ve ruhî hastalık, eksiklik ve kusurlardan uzak olma” anlamında kullanılır. Allah’a nisbet edildiğinde “her türlü eksiklik, acz ve kusurdan, yaratılmışlara özgü değişikliklerden ve yok oluştan münezzeh olan, selâmetin kaynağı olup esenlik(kurtuluş-rahatlık) veren” şeklinde açıklanır (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “slm” md.; Lisânü’l-ʿArab, “slm” md.; Kāmus…
View On WordPress
6 notes
·
View notes
Tunceli, ilk kez bir Diyanet Başkanını ağırladı
https://haberoldu.com/tunceli-ilk-kez-bir-diyanet-baskanini-agirladi
Tunceli, ilk kez bir Diyanet Başkanını ağırladı
Tunceli’ye gelen Diyanet Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve beraberindeki heyeti, önce Tunceli Valisi Tuncay Sonel’i ziyaret etti. Valilik binası önüne gelen Erbaş’, Tunceli Valisi Tuncay Sonel, Munzur Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ubeyde İpek, İl Müftüsü Aşır Durgun çiçeklerle karşıladı. Valilik makamına geçen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, yaptığı konuşmada, Tunceli’de bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, kente yaptığı hizmetlerden dolayı Vali Sonel’e teşekkür etti. Erbaş, “Allah’a çok şükür ki bizler Müslüman olarak Müslüman bir anne, babadan doğduk ve Müslüman olarak hayatımızı devam ettiriyoruz. Rabbimiz son nefesimize kadar Müslüman kalmayı, Müslüman olarak ölmeyi bize nasip eylesin” dedi.
HUTBE VERDİ
Erbaş, Valilik ziyaretinin ardından beraberindekilerle kent merkezindeki Paşalar Camisi’nde, minbere çıkarak ‘İslam’ ve ‘Müslümanlık’ temalı hutbe verdi. Erbaş, cuma hutbesinde, Yüce Allah’ın, Hazreti Peygamber’e bütün insanlığı aydınlatması için Kur’an-ı Kerim’i gönderdiğini söyledi. Erbaş, hutbede, “İslam insanlığa verilen en büyük nimettir. İslam, Yüce Rabbimiz’in bütün insanlığın yolunu aydınlatmak için, bütün insanlığı huzur, barış içerisinde yaşamalarını sağlamak için gönderdiği bir dindir. Hazreti Adem’den, Hazreti Muhemmed Mustafa’ya kadar bütün peygamberlerin getirdiği dinin, mesajın ortak adıdır İslam. O yüzden, bir Müslümana ‘En büyük nimet nedir?’ diye sorulduğunda vereceği cevap ‘Benim Müslüman olmuş olmamdır’ ifadesidir. Allah’a çok şükür ki, bizler Müslüman olarak Müslüman bir anne, babadan doğduk ve Müslüman olarak hayatımızı devam ettiriyoruz. Rabbimiz son nefesimize kadar Müslüman kalmayı, Müslüman olarak ölmeyi bize nasip eylesin” dedi.
‘MÜSLÜMANLARIN BİRBİRLERİNE ELLE SELAM VERMESİ GEREKİYOR’
Hutbede, Müslümanlar arasındaki verilen selamın önemine de değinen Erbaş, Hazreti Muhammed’in Müslüman kavramını ‘Müslüman şudur; diğer Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir’ ifadesiyle anlattığını dile getirdi. Müslümanlar olarak kardeşlerine karşı sevgi, saygı, sadakat, selamet içerisinde olmaları gerektiğini söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Müslümanların birbirlerine elle selam vermesi gerekir. Çünkü, selam da barış, huzur demektir. Bütün Ashab-ı Kiram’a baktığımız zaman kendi aralarında selamlaşıyorlar. Esselamu Aleyküm demek ‘Allah’ın selamı, güveni üzerine olsun, benden sana zarar gelmez’ demektir. Demek ki selam kelimesiyle Müslüman kelimesi aynı kökten gelmektedir. Kelimenin manası bir emniyet içermektedir, tıpkı Hazreti Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya daha peygamber olmadan önce Mekkelilerin verdiği Muhammedul Emin ismi gibi” diye konuştu.
‘PEYGAMBERİMİZİN VEFATINDAN 8 YIL SONRA BURALARDAN İSLAM YAYILMAYA BAŞLADI’
Erbaş, Hazreti Peygamber’in, hayatında hiç kimseye zararı dokunmadığını, yalan söylemediğini, verdiği sözü yerine getirdiğini dile getirerek, herkes ondan emin olduğu için kendisine ‘Muhammedül Emin’ ismi verdiğine dikkat çekti. Peygamberin vefatından 8 yıl sonra bölgeye İslamın yayıldığını aktaran Erbaş, “İşte bu topraklarda, Peygamberimizin daha vefatından 10 yıl geçtikten sonra İslam, bu emniyeti getirmek için yayılmıştır. İslam’ın gittiği yerlerde emniyet olması gerekiyor. Çünkü, Mümin, emin olunan insan demektir. Müslim, kendisinden emin olunan, kendisinden zarar gelmeyen insan demektir. 640’lı yıllarda Peygamberimizin vefatından 8 yıl sonra Diyarbakır’dan, Hakkari’den, Bitlis’ten, Şırnak’tan işte Tunceli, buralardan İslam yayılmaya başladı. Peygamberimizi görmüş Ashab-ı Kiram yoluyla bu topraklarda İslam yayıldı ve elhamdülillah bu günlere kadar ecdadımız sayesinde geldi. İnşallah kıyamete kadar İslam, bu topraklarda bu emniyeti sağlamak için, müminlerin kendi aralarında sadakat, sevgi, saygı ve emniyet duygularıyla ilelebet devam edecektir” dedi.
Hutbenin ardından Erbaş, cemaate Cuma namazını kıldırdı. Cuma namazı çıkışında vatandaşlar ve çocuklarla da bir süre sohbet eden Erbaş, daha sonra Munzur Üniversitesi’nde düzenlenen konferansa katıldı.
0 notes
"Ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için hayatı tükenmez bir kuyu olarak düşünmeye başlarız," Paul Bowles/1949
“Ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz için hayatı tükenmez bir kuyu olarak düşünmeye başlarız,” Paul Bowles/1949
Bir yerde okumuştum; ‘En yoğun takıntılarının peşinden acımasızca git!’ diye yazıyordu ve şöyle devam ediyordu; “Yazarlar deneyimlerini, hayatlarını, duygularını, komplekslerini, hayallerini, acılarını başkalarının anlaması adına kelimelere çevirir. Dünya, her bir insanda farklı görünür çünkü hepimiz kendi filtremiz aracılığıyla dünya görüşümüze kilitlenmişizdir. İnsan olarak, türümüzün…
View On WordPress
1 note
·
View note
"Başa gelen musîbet ve belâlarda üç iyilik vardır; o kimsenin büyük günahlarının affına sebeptir, küçük günahlarına keffârettir ve Allahü teâlâ'yı, sevgili Peygamberimizi ve büyük zâtları hatırlamaya sebep olur." Ebû Bekr-i Ebherî rahmetullahi aleyh
“Başa gelen musîbet ve belâlarda üç iyilik vardır; o kimsenin büyük günahlarının affına sebeptir, küçük günahlarına keffârettir ve Allahü teâlâ’yı, sevgili Peygamberimizi ve büyük zâtları hatırlamaya sebep olur.” Ebû Bekr-i Ebherî rahmetullahi aleyh
2402. Hadis – Câbir’den radıyallahu anh rivâyete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü, (dünyadayken)başlarına bela ve sıkıntı gelenlere sevap verileceği zaman, dünyada sıkıntı çekmeyenler o gün derilerinin keskin aletlerle kesilip parçalanmasını isteyecekler.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Kaynak : Sünen-i Tirmizi Ebu İsa(Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi…
View On WordPress
0 notes
Doyabileceğiniz kadar yiyecek ve içecek içerisinde değil misiniz?
Doyabileceğiniz kadar yiyecek ve içecek içerisinde değil misiniz?
2372. Hadis – Numân b. Beşîr radıyallahu anh şöyle demiştir; “Dilediğiniz kadar yiyecek ve içecek içerisinde değil misiniz? Halbuki ben, Peygamberinizi sallallahu aleyhi ve sellem karnını doyuracak kadar kötü hurma bile bulamadığını görmüşümdür.” (Müslim, Zühd: 1)
Biraz mola, biraz lezzet, biraz tefekkür ve şükür yalnızca Allah’a mahsustur.
View On WordPress
1 note
·
View note