Tumgik
#çimenler
onesquarephoto · 1 year
Photo
Tumblr media
Tarih Foto: Murat Aygün @mrataygunofficial #izmir #turkey #keşfet #foto #photo #instagram #tarih #usa #us #türkiye #foto #anılar #geçmiş #kale #duvarlar #çimenler #kadraj https://www.instagram.com/p/Ckn-5-vsIsy/?igshid=NGJjMDIxMWI=
1 note · View note
insanzee · 7 months
Text
Tumblr media
26 notes · View notes
Text
Tumblr media
Bazı şeyler bitmeye mahkumdur... yolunda gitmeyen şeylere gülümsemek, kaybedilen insanları uğurlamak... neyse işte çok şey var, ama yazasım yok... yine günlerden sevginin, şefkatin ne olduğunu bilmeyerek uyanan kör, sağır, dilsizin günü... Bakünün ıssız sokaklarına yağmur sel gibi yağıyor... yaz ayının ortasında sıcaktan kavrulmak yerine, almışım ceketi omuzlarıma, çıkmışım balkona..elimde çay bardağı... gece saat 04:35... deniz koyu lacivert tonlarına bürünmüş... çayı yudumlayarak sadece izliyorum... yolunda gitmeyen, ölesiye yaralar bırakan, kabuk bağlamış yaraları kanatan şu hayata susuyorum... sora aniden dilime Bi şarkı dolanıyor... kendimce mırıldanıyorum... Ve istemsizce gözümden yağmur damlası kayıp düşüyor... toprak yağmur suyunu yudumlarken, gözümün toprakları suyunu sıkıyor... Ve yine ansızın aklına kitaptan Bi satır gelir... söyleyecek kimse bulamıyorsun yanında... kelimeler boğazına diziliyor, üzerinden de Bi yudum çay içiyorsun... tatlıya gerek kalmıyor, hani acı kelimeler daha doyurucu oluyor....
Neyse işte sadece Yağmur Yağıyor....
20 notes · View notes
wordmagicktr · 2 years
Photo
Tumblr media
jehan barbur, çatıdaki çimenler
0 notes
sakinbiradam · 7 months
Text
Bunlar sıradan olaylar değil, işin arkasında büyük güçlerin çıkar çatışması var. Arada ezilen masum halk, bilhassa çocuklar ve kadınlar.
Tumblr media
“ Filler tepişir, çimenler ezilir. “
61 notes · View notes
cokerkendegilmiydi · 2 months
Text
Kâküllerini hep babası kesen ve saçlarını çok seven bir kız çocuğuysanız eğer dışarıdaki dünya normal şartlardan iki kat daha fazla ızdırap oluyor size çünkü dışarıdaki dünyada kadınların saçları çekiliyor, çocuklara zulmediliyor, kediler ve köpekler öldürülüyor, parası olan her şeyde söz hakkı olduğu bir konuma getiriliyor, insanlar ihanet ediyor, değerler unutuluyor, haklılar susturuluyor, çığlıklar duyulmuyor, kitaplar yırtılıyor, tanrı reddediliyor, şiirler çalınıyor, çiçekler koparılıyor, çimenler eziliyor, kuşlar ötmüyor ve silahlar patlıyor. Öyle bir bilinmezlik ve hor görme telaşı var ki orada siz babanızın kestiği kâküllerinizle o karanlık sokağın ortasında omuzlarınız düşmüş ve nefesiniz sıkışmış şekilde kalakalıyorsunuz. Tüm bu yaşananların altında eziliyor ve kafanızı gökyüzüne çevirip sızım sızım sızlıyorsunuz kesik nefeslerinizle. Sonra da şanslıysanız eğer hızlı adımlarla evim dediğiniz yere gidiyor ve belki bir süre tüm bunların fişini çekebiliyorsunuz. Bitmiyor ama bu dünyanın makaraları. Zira saçlarınıza aşık olduğunuzu bildiğinden ilk sizden onları alıyor. Bu yüzden ki bu dünyada saçlarını çok seven tüm kız çocukları kanserdir...
31 notes · View notes
noor-kazem · 2 years
Text
Tumblr media
انظري، لفت هذا الحلم إلى أكثر من الأفق،الزهور البرية الشغب الأكاذيب العشب اصفرار، معطرة بلطف من الغنائم. ممرض الموت الحياة، سقط في ازهر حاد، قطعت برق العطش، تعلمي التركيز مرة أخرى نوم العالم الغامض والاستقاد عن تبديل الأحلام واضحة، تلك السماء يمكنك النظر خارج الإلغاء.
Look, this dream drew over the horizon, wildflowers riot lies yellowing grass, sweetly perfumed the spoils. Death nurse life, fallen into sharp bloom, lightning cut off the thirst, learn to focus again the sleep of the mysterious world and turn from the alternation of dreams are clear, that sky you can look out of cancellation.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Bak, bu rüya ufukta çizildi, kır çiçekleri isyan yatar sararmış çimenler, ganimetleri tatlı bir şekilde kokutur. Ölüm hemşiresi hayata, keskin bir çiçek açmış, susuzluğu kesen şimşek, gizemli dünyanın uykusuna yeniden odaklanmayı öğren ve rüyaların ardı ardına dön, o gökyüzüne iptalden bakabilirsin.
259 notes · View notes
34-10 · 1 year
Text
Ne demek biliyor musun bir insanı sevmek.
Birden dünyada kötü insan kalmıyor.
Puhu kuşları saka kuşlarının şarkısını söylüyor geceye.
Bütün erkekler kadınlarda inceliğe dönüşüyor.
Tanrı, çocukların sevgisiyle iyileştiriyor dünyamızı.
Sular yıldızlar çimenler bahçeler güneş salkımları.
Hepsi günde bin kez sonsuzluğundan doğuruyor bizi.
Bütün ölü zamanlar bizimle konuşmaya başlıyor.
Tumblr media
78 notes · View notes
ttutunamayanlar · 1 year
Text
yeşil çimenler eşliğinde öptüm seni, hatırla hiç unutma beni*
95 notes · View notes
wordmagicktr · 2 years
Photo
Tumblr media
jehan barbur, çatıdaki çimenler
0 notes
aswinum · 6 months
Text
“ — Ben ilhamımı esmerliğinden alıyorum esmerliğin ilhamını geceden. Gece ilhamını nereden alıyor bilmiyorum ama geceyi çok seviyorum senin yanında.
Dizlerimde derman bakışlarımda mana sesimde yumuşaklık ellerimde ılık bir rüzgar taşıyorum sen yanımda durunca. Oysa hiçbiri yoktu daha düne kadar. Şu hoş kokulu çimenler kupkuru ot, koca boğaz bir damla suydu. Daha düne kadar ben o bir damla suda boğulurdum.
Sen yanımda oturdun ve daha ilk üç dakikada. Bana olan bütün borcunu ödemiş oldu dünya. Hesaplar kitaplar kapandı. geri kalan dakikalar avans. Ve işte bugün varlığınla, ben borçluyum artık dünyaya. Beni artık bir demiryoluna bağlasa, ayaklarıma beton döküp de haliçin karanlık sularına bıraksa, sesim çıkmaz dünyaya. ”
21 notes · View notes
fatomahperi · 8 months
Text
Tumblr media
Açtın mı gözünü sabaha?
Oh! Ne ala...
Bu güneş, gökyüzü
Bu masmavi deniz, martılar
Ilık ılık esen rüzgar
Bahçede açan tazecik çiçek
Baharı bekleyen erik ağacı...
Islak çimenler.
Toprak kokusu.
Çocuk sesleri.
Ne duruyorsun daha?
Öyle bir nefes al ki,
Ciğerlerine kadar dolsun dünya...
G ü n a y d ı n mutlu sabahlar sevgili dostlarım ☕🙋‍♀️
50 notes · View notes
vedahavasi · 8 months
Text
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilkyaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım onüçüncü aylara
Ben bir eylül, sen haziran.
24 notes · View notes
yagmur-lar · 7 months
Text
Tumblr media
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar.
17 notes · View notes
polatayev · 11 months
Text
Fikirlerimin farkına vardığım günden beri kendimi ölümü düşünürken bulmaya başladım. Huzurlu olacağıma inanıyordum. Özellikle önümdeki potansiyel hayatın, tıpkı buz gibi bir su içmişim gibi yanan yüreğime ferahlık getireceğine inanıyordum. En azından umutlarım bu yöndeydi çünkü inandığım Tanrı bunu vadediyordu, merhametli olduğunu söylüyordu. Fırsatını buldukça çimenlere uzanır, o masmavi gökyüzünün altında yaratıcımı düşünürdüm. Onu ne kadar sevdiğimi, onun beni ne kadar sevdiğini... Öyle umuyordum yani, beni sevdiğini. Çünkü başka türlü yaşayamazdım. Biri beni sevmeliydi, göremediğim biri bile olsa biri beni sevsin istiyordum.
Yeşili, çimenleri, ağaçları çok severdim. Bana henüz bulamamış olsam da bir gün ulaşabileceğim huzuru hatırlatıyorlardı, “Bir gün!..” diye bağırırcasına önüme seriliyorlardı. Yaşadığım yerde bolca yeşillik alan vardır, bana kollarını açan bir sürü çimen ve meyvelerini sunan bir sürü ağaç. O ağaçlar bana kahverengi gövdeleriyle toprağı hatırlatırdı. Çıplak ayaklarımla üzerinde gezindiğim nemli doku hep üzerimdeki ağırlığı alır, beni hafifletirdi. Tıpkı benim onun kokusunu içime çektiğim gibi o da yağmuru içine çekerdi.
Yağmur... Şu an üzerime yağan şey yağmur olsa gerek.
Şimdi bu hislerin hiçbirini duyumsayamıyorum. Neden? Şu an kollarında uzandığım çimenlere beni yerin içine çekmesi için yalvarmak geliyor içimden. Ölüm merhamet değil miydi? Tanrı bana neden merhamet etmedi? Tüm bu yaşadıklarım gerçek mi? Gökyüzü şimdi neden bu kadar gri? Yaşam böyle bir anda mı soluverdi yoksa hep böyle renksiz miydi? Ağlıyor muyum? Yanaklarımdan süzülen bu şeyler benim gözyaşlarım mı yoksa gökyüzünün gözyaşları mı? Neden? Kendi bedenimi neden hissedemiyorum? Neden hareket edemiyorum? Yaşıyor muyum yoksa tanrının merhametine nail olabildim mi? Ölüm denen şey, böyle bir şey mi? Huzur bunun neresinde? Soğuk. Hissettiğim tek şey soğuk, yalnızca soğuk. Üşüyorum. Hayallerimi süsleyen mavilik nereye gitti? Bir yatak kadar rahat ve sıcacık olan çimenler şimdi neden bir tabut kadar sert ve soğuk?
Ama hayır, gözlerimi açtığımda hissettiğim bu soğukluk, hiç de hayalini kurduğum soğukluk değil. Yaşıyor olduğumu anımsatıyor. Ama içimde adını koyamadığım bir boşluk var, sanki bir şey, çok sevdiğim bir şey, kaybetmişim gibi... Çok sevdiğim için her daim gözlerimin önünde tuttuğum o şeyi şimdi göremiyorum, üstelik sanki hiç olmamış gibi hissediyorum. Sanki hiç var olmamış. Sanki hiç benim olmamış. Boşluğu içimi ürpertiyor.
Şimdiyse yaşamı düşünüyorum. Hiç ölmemeyi, olabildiğince çok yaşamayı ve yaşatmayı... Şu anda hissettiğim tüm bu öfkeyi olabildiğince hissettirmek istiyorum. Yaşadığım bu acıyı herkese tattırmak, tıpkı içimde yanan ateş gibi dünyayı da ateşe vermek istiyorum. Hiç sönmeyeyim istiyorum. Her yeri yakmak, herkesi çığlığa boğmak istiyorum. Ta ki zihnim, o gece çaresizce attığım yardım çığlıkları, susana kadar. Kafamdaki sesler bastırılana kadar.
Ben yaşamak istiyorum, hiç yaşamadığım kadar çok yaşamak. İntikamımı alana kadar...
37 notes · View notes
yalnzardc · 6 months
Text
Tumblr media
Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme
Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme
İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma
Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme
Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün
Bir kararda kalmaz devran her zaman, üzülme
Gelirse ömrün baharı, yine çimenler üstünde
Başına gülden şemsiye çekersin ey bülbül, üzülme
Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin gaybın sırrını
Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme
Ka’be aşkıyla çölde yürüyeceksen eğer
Batsa da ayağına muğîlân dikeni, üzülme
Sevgilinin ayrılığında, rakibin sıkıntısında halimizi
Bilir hep halden hale sokan Allah üzülme
Söküp götürürse de yokluk seli varlık temellerini ey gönül
Kaptanın Nûh ya, korkma tufandan, üzülme
Konak tehlike dolu, hedef çok uzak olsa da
Sonu olmayan bir yol yok, üzülme
Yoksulluk köşesinde, karanlık gecelerin yalnızlığında Hâfız
Oldukça virdin dua ve Kur’ân üzülme
11 notes · View notes