Tumgik
#toprak tabakaları
Text
Toprağın Oluşum Evreleri
Toprağın Oluşum Evreleri
Tumblr media
#AnaKayaç, #Bitkiler, #Doğa, #DoğalFaktörler, #Erozyon, #Iklim, #MineralMaddeler, #Olgunlaşma, #OrganikMaddeler, #Parçalanma, #ToprağınEvreleri, #ToprağınOluşumu, #ToprakOluşumu, #ToprakTabakaları, #Yeryüzü https://is.gd/qmL1Lk https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/blog/topragin-olusum-evreleri/
Toprağın oluşum evreleri, uzun bir süreçtir ve farklı evrelerden oluşur. Toprağın oluşumu, çeşitli doğal faktörlerin etkisi altında gerçekleşir. Bu faktörler arasında iklim, bitki örtüsü, topoğrafya, ana kayaç, zaman ve insan etkisi yer alır.
İlk olarak, toprağın oluşumunda ana kayaçların parçalanması ile başlar. Ana kayaçların parçalanması doğal ve yapay yollarla gerçekleşebilir. Doğal olarak, rüzgar, su, buz, ısı ve soğuk, kayaçların parçalanmasına neden olur. Yapay olarak ise, insanlar tarafından madencilik, patlatma, inşaat ve yol yapımı işlemleri sırasında kayaçların parçalanması gerçekleşebilir.
Ana Kayaçların Ayrışması: Toprağın oluşumu, kayaların ayrışması ile başlar. Bu ayrışma, fiziksel, kimyasal ve biyolojik yollarla gerçekleşebilir. Fiziksel ayrışma, sıcaklık farklılıkları, suyun donması ve çözülmesi gibi doğal olaylar sonucu gerçekleşir. Kimyasal ayrışma ise, kayaların asit yağmurları, karbonik asit ve diğer kimyasal bileşiklerle etkileşimi sonucu parçalanmasıdır. Biyolojik ayrışma ise, bitkilerin kökleri ve mikroorganizmaların etkisi ile gerçekleşir.
Parçalanan kayaçlar daha sonra diğer doğal faktörlerin etkisiyle küçük parçalara ayrılır. Bu parçalar, toprakta bulunan minerallerin ana kayacı oluştururlar. Bu süreçte, kimyasal reaksiyonlar da gerçekleşir ve ana kayacın mineralleri değişerek toprakta yeni bileşenler oluşturur.
Sonrasında, ana kayacın parçaları zamanla toprakta birikmeye başlar. Bu birikme işlemi, toprak tabakalarının oluşumunu sağlar. Toprak tabakalarının oluşumu, çeşitli faktörlerin etkisiyle değişkenlik gösterir. İklim, bitki örtüsü ve topoğrafya, toprak tabakalarının kalınlığını ve bileşimini belirler.
Toprak Oluşumu: Ana kayaçların ayrışması sonucu ortaya çıkan malzeme, rüzgar, su ve buzun etkisiyle taşınır ve birikir. Bu birikintiler, zaman içinde toprak olarak adlandırılan bir yapıya dönüşür. Toprağın oluşumu, bu birikintilerin miktarına, toprakta bulunan minerallerin cinsine ve organik madde içeriğine bağlı olarak değişebilir.
Toprak Profili Gelişimi: Toprak oluşumu, ana kayaçların ayrışması ve birikintilerin oluşması ile başlar. Ancak, zamanla toprağın farklı tabakalarının oluşumu da gerçekleşir. Bu tabakalar, toprak profili olarak adlandırılır. Toprak profili, genellikle beş ana tabakadan oluşur: organik madde tabakası, humus tabakası, mineral tabakası, kireç taşı tabakası ve ana kayaç.
Toprak Özellikleri: Toprağın özellikleri, toprağın oluşum süreci ve içerdiği mineraller, organik maddeler ve diğer faktörlere bağlıdır. Toprağın pH değeri, toprağın verimliliğini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Ayrıca, toprakta bulunan besin maddeleri, nem oranı, hava akışı ve diğer faktörler de toprağın özelliklerini etkiler.
Son evre, toprağın olgunlaşma evresidir. Bu evre, toprağın fiziksel ve kimyasal özelliklerindeki değişiklikleri kapsar. Toprak, zamanla bitkilerin ve mikroorganizmaların etkisiyle organik madde ve humus ile zenginleşir. Aynı zamanda, minerallerin çözünürlüğü değişerek topraktaki besinlerin miktarını artırır.
1 note · View note
ihaledanismani · 7 months
Link
Bitümlü Sıcak Karışım Kaplama ihalesine ilişkin ve uygulanan yapı tekniğinin Toprak İşleri iş deneyim belgesi
0 notes
yekislam · 5 years
Photo
Tumblr media
DÖRT DÖRTLÜK BİR DERS :
🍀Dört Büyük Melek : 🔴Cebrail (A.S.) 🔴Mikail (A.S.) 🔴İsrafil (A.S.) 🔴Azrail (A S.)
🍀Dört Büyük Kitap : 🔴 Tevrat 🔴Zebur 🔴İncil 🔴Kur'ân-ı Kerim
🍀Dört Büyük Peygamber : 🔴Hz. Musa (A.S.) 🔴Hz. Dâvud (A.S.) 🔴Hz. İsa (A.S.) 🔴Hz. Muhammed ( S.A.V.)
🍀Dört Büyük Hulefâ-i Râşidin : 🔴Hazret-i Ebubekir (R.A.) 🔴Hazret-i Ömer (R.A.) 🔴Hazret-i Osman (R.A.) 🔴Hazret-i Ali (R.A.)
🍀Dört Büyük Mezheb : 🔴Hanefi 🔴Şafî 🔴Hanbeli 🔴Malikî
🍀 Aktab-ı Erbaa (Dört Kutub) : 🔴Abdülkâdir-i Geylânî 🔴Seyyid Ahmed Bedevî 🔴Seyyid Ahmed Rufâî, 🔴İbrahim-i Dessûkî
🍀Dört Büyük Kısımdan Müteşekkil Manevi Tefsir : 🔴Sözler 🔴Mektubat 🔴Lem'alar 🔴Şuâlar
🍀Risâle-i Nur'un Fihriste-i Güldestesi ve Risâle-i Câmiası : 🔴 Hülâsatü'l Hülâsa 🔴 Hazâin-i Nur 🔴 Risâle-i Nur 🔴 Zübde-i Nur
🍀Dört Anâsır-ı Erbaa : 🔴Toprak, 🔴Hava 🔴Su 🔴Ateş
🍀Dört Anâsır-ı Maneviye : 🔴Hikmet 🔴İnayet 🔴Merhamet 🔴Adalet
🍀Fusul-u Erbaa : 🔴İlkbahar 🔴Yaz 🔴Sonbahar 🔴Kış
🍀Dört Hedefe Yürür Kur'ân : 🔴Tevhid 🔴Nübüvvet 🔴Haşir 🔴Adalet
🍀Mi'rac-ı Muhâmmedî'nin (S.A.V.) Dört Kelimesi : 🔴Et-Tahiyyât 🔴El-Mübarekât 🔴Es-Salâvat 🔴Et-Tayyibat
🍀Dört Esas Olan Tarik-ı Ubudiyyet ve Mahbubiyet : 🔴Acz-ı Mutlak 🔴Fakr-ı Mutlak 🔴Şevk-i Mutlak 🔴Şükr-ü Mutlak
🍀Dört Nev Amele Şu Dünyada : 🔴İnsanlar 🔴Cinler 🔴Hayvanlar 🔴Nebâtat ve Cemâdât
🍀Dört Leyali-i Mübareke 3 Aylarda : 🔴Regaib, 🔴Mirac, 🔴Berat, 🔴Kadir
🍀Dört Hastalık (Nefsin) : 🔴Yeis, 🔴Ucb, 🔴Gurur, 🔴Sû-i Zan
🍀Nev-i Beşerin En Yüksek,En Müstakim,En Sadık Dört Taifesi : 🔴Nebiler 🔴Sıddıklar 🔴Şehidler, 🔴Salihler
🍀Vicdanın Anâsır-ı Erbaası ve Ruhun Dört Havassı : 🔴Zihin ➡Marifetullah 🔴His ➡Muhabbetullah 🔴İrade ➡İbadetullah 🔴Latife-i Rabbaniyye ➡ Müşahedetullah
🍀Kırk Senelik Ömründe Dört Kelime : 🔴Mana-yı Harfi 🔴Mana-yı İsmi 🔴Niyet 🔴Nazar
🍀Dört Kelâm : 🔴Ben Kendi Kendime Malik Değilim 🔴El-Mevtü Hakku 🔴Rabbî Vâhidün 🔴Ene
🍀Kelâmın Tabakaları Dörttür : 🔴Mütekellim ➡Kim söylemiş? 🔴Muhatab ➡Kime söylemiş? 🔴Makam ➡Ne makamda söylemiş? 🔴Maksad ➡Niçin söylemiş
🍀Mesleğimizin Dört Esası : 🔴Acz 🔴Fakr 🔴Şefkat 🔴Tefekkür
🍀Tekemmül-ü Ruhun Medarı Olan Dört Esas Dört Hatve: 🔴Tezkiye-i Nefs Etmemek 🔴Nisyan-ı Nefs İçinde Nisyan Etmemek 🔴Kemalini Kemalsizlikte,Kudretini Aczde,Gınasını Fakrda Bilmek 🔴Mevcudata Mâna-yı İsmiyle Bakmamak
🍀En kısa,En Selim,En Müstakim Tarikın Evradı: 🔴İttiba-ı Sünnet 🔴Feraizi İşlemek 🔴Kebairi Terk 🔴Namazı Tâdil-i Erkân ile Kılmak ,Tesbihatı Yapmak
🍀İnsanın En Zaif Damarı ve Ahlak-ı Seyyienin Menşe-i Dörttür : 🔴Hubbu Cah Denilen Hırsı Şöhret 🔴Hodfuruşluk 🔴Şan-ü Şeref Denilen Riyakarlık 🔴Nazar-ı Ammede Mevki Sahibi Olmak :
🍀Dessas ehli dünyanın hafiyelerine, Ehli dalâletin propagandacılarına, Şeytanın şakirtlerine deyiniz ki Evvelâ: 🔴Rıza-i İlahi 🔴İltifat-ı Rahmanî 🔴Kabul-ü Rabbanî 🔴Teveccüh-ü Rahmet 💐💐💐💐💐💐💐
56 notes · View notes
museummine80 · 2 years
Text
Don pervanesi
Çiftçilerin, tarımsal alanlar için ileriye dönük meteoroloji tahminleri verilerini elde edebilecekleri kurumsal meteoroloji istasyonları sayesinde önceden don uyarısı alarak elektrikli don pervanesi kullanımı ile bütünleşmiş bir şekilde tarımsal ürünlerinizi kurtarma umudunuzun olmadığı süreçlerde bile 4,5 santigrat derecenin altında dahi kurtarabilme imkânı sunmaktadır. Dönmeleri gereken hızda dönerek yaz ve kış aylarında hem tarımsal hem de diğer alanlarda oldukça kullanışlı ve her tarım alanında aktif olarak kullanılması gereken bir modeldir. Don olayları büyük kayıplara sebebiyet vermektedir. Donların yoğun şekilde görüldüğü rüzgârsız ve bulutsuz geceler, ısı kaybının gün doğumundan hemen önce en yüksek seviyede oluşmasına sebep olur. https://gener.com.tr/tr/ gün boyunca güneşten elde ettiği doğal ısıyı geceleri topraktan daha soğuk olan atmosfere geri vermesiyle oluşan donlar, bölgedeki tarımsal ürünlere zarar verir. Geceleri oluşan ısı kaybı toprak ve bitkilerden 9-60 metre yüksekte sıcak bir hava tabakası oluşturmaktadır. Yüksek hava basıncına maruz kalıp ısınan hava, ağır ve soğuk hava tabakasında birikerek oluşan sıcak hava tabakası don pervanesi sayesinde toprağa doğru geri çekilerek sıcak hava ile havalandırma sağlanır ve don tehlikesi engellenerek tarım ürünleri korunur. Ağır ve soğuk hava tabakaları bazı zamanlarda tarımsal ürünler üzerinde don oluşmasına sebep olarak tarımsal ürünlerin tamamen kaybına neden olabilir. Bu kayıplar büyük maddi sıkıntılara sebep olmaktadır. Don pervanesi bu hava tabakasının oluşmasını ciddi oranda engeller ve tarımsal ürünlerin adeta bir çöpe dönüşmesini engeller. Bu nedenle tarımsal alanlarda oldukça fazla kullanılır. Don pervanesi hakkında bilgi almak için internet üzerinden çeşitli araştırmalar yapabilir ve bilgi alabilirsiniz. Don pervaneleri yalnızca tarımsal alanlarda değil sık olarak hayvan barınaklarında sıcak hava oluşumunu veya ortamın serinletilmesini sağlamak amacı ile de kullanılmaktadır. Bu doğrultuda birçok alanda don pervanesi kullanımının aktif olduğunu söyleyebiliriz. Fiyat bilgisi almadan önce hangi çeşit bir don pervanesine ihtiyacınız olduğunu belirlemelisiniz. Kullanım amacınız hangi pervaneden edinmeniz gerektiği hakkında net bir cevap oluşturmaktadır. Firmamızda satışa sunulan tüm don pervaneleri son kalite malzemeler kullanılarak üretilen don pervaneleridir.
1 note · View note
foldshame0 · 2 years
Text
Don pervanesi
Çiftçilerin, tarımsal alanlar için ileriye dönük meteoroloji tahminleri verilerini elde edebilecekleri kurumsal meteoroloji istasyonları sayesinde önceden don uyarısı alarak elektrikli don pervanesi kullanımı ile bütünleşmiş bir şekilde tarımsal ürünlerinizi kurtarma umudunuzun olmadığı süreçlerde bile 4,5 santigrat derecenin altında dahi kurtarabilme imkânı sunmaktadır. Dönmeleri gereken hızda dönerek yaz ve kış aylarında hem tarımsal hem de diğer alanlarda oldukça kullanışlı ve her tarım alanında aktif olarak kullanılması gereken bir modeldir. Don olayları büyük kayıplara sebebiyet vermektedir. Donların yoğun şekilde görüldüğü rüzgârsız ve bulutsuz geceler, ısı kaybının gün doğumundan hemen önce en yüksek seviyede oluşmasına sebep olur. Toprağın gün boyunca güneşten elde ettiği doğal ısıyı geceleri topraktan daha soğuk olan atmosfere geri vermesiyle oluşan donlar, bölgedeki tarımsal ürünlere zarar verir. Geceleri oluşan ısı kaybı toprak ve bitkilerden 9-60 metre yüksekte sıcak bir hava tabakası oluşturmaktadır. Yüksek hava basıncına maruz kalıp ısınan hava, ağır ve soğuk hava tabakasında birikerek oluşan sıcak hava tabakası don pervanesi sayesinde toprağa doğru geri çekilerek sıcak hava ile havalandırma sağlanır ve don tehlikesi engellenerek tarım ürünleri korunur. Ağır ve soğuk hava tabakaları bazı zamanlarda tarımsal ürünler üzerinde don oluşmasına sebep olarak tarımsal ürünlerin tamamen kaybına neden olabilir. Bu kayıplar büyük maddi sıkıntılara sebep olmaktadır. Don pervanesi bu hava tabakasının oluşmasını ciddi oranda engeller ve tarımsal ürünlerin adeta bir çöpe dönüşmesini engeller. Bu nedenle tarımsal alanlarda oldukça fazla kullanılır. Don pervanesi hakkında bilgi almak için internet üzerinden çeşitli araştırmalar yapabilir ve bilgi alabilirsiniz. Don pervaneleri yalnızca tarımsal alanlarda değil sık olarak hayvan barınaklarında sıcak hava oluşumunu veya ortamın serinletilmesini sağlamak amacı ile de kullanılmaktadır. https://gener.com.tr/tr/ doğrultuda birçok alanda don pervanesi kullanımının aktif olduğunu söyleyebiliriz. Fiyat bilgisi almadan önce hangi çeşit bir don pervanesine ihtiyacınız olduğunu belirlemelisiniz. Kullanım amacınız hangi pervaneden edinmeniz gerektiği hakkında net bir cevap oluşturmaktadır. Firmamızda satışa sunulan tüm don pervaneleri son kalite malzemeler kullanılarak üretilen don pervaneleridir.
1 note · View note
hilvanhaberleri · 3 years
Photo
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
HİLVAN’DA GEZİLECEK YERLER
Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesini merak edip gezmek isteyenler için ilçe genelinde gezilip görülecek yerlerin isimleri ve bulundukları bölgeleri sizler için derledik.
Tarihi ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken Hilvan ilçesinde gezilip görülmesi gereken yerler şöyle:
ULUYAZI (HOŞİN) KÖYÜ CAMİSİ
İlçe merkezine bağlı Uluyazı köyündedir. Bu cami, 1875 yılında düzgün kesme taşlardan inşa edilmiştir. Miharaba paralel üç sahınlı plana sahip olan caminin sahınları, ikişer payeye ortan kemerle birbirinden ayrılmıştır. Sahınların üzerini kuzey-güney doğrultusunda ahşap direkler örter. Direklerin üzeri toprak damlıdır.
Mihrap sade ve süslemesizdir. Caminin duvarları içten ve dıştan sıvanmış olup renkli plastik boya ile boyanmıştır. Orijinal taş malzeme sadece son cemaat yeri kemer ve payelerinde izlenir. Üç gözlü son cemaat yerinin kemerleri yanlarda duvarlara, ortada iki payeye oturmaktadır. Camide minare yoktur. Son zamanlarda metal bir minare dam üzerine konulmuştur. Bu cami sonraları yıkılmıştır.
NEVAL-İ ÇORİ
İlçe merkezine bağlı Kantara köyündedir. Yapılan resmi arkeolojik kazı çalışmalar sonunda: ilk Tunç, kalkolitik ve Akeramik Neolitik çağ tabakaları tespit edilmiştir. Yani, höyük MÖ 8500-8000 yılları arasına tarihlenmektedir. Yerleşme yeri, kireç bir tepenin altında, uzunluğu 100 metre, genişliği 50 metre olan kurumuş, iki dere tarafından sınırlanan bir terasın üzerindedir. Buranın dinsel bir merkez olduğu tespit edilmiştir. Yapılan kazılarda: dünyanın ilk heykeli olarak kabul edilen, kireçten yapılmış insan kafası figürü bulunmuştur. Ancak, höyük, günümüzde Gap projesi gereği baraj suları altında kalmıştır.
ÖZVEREN KÖYÜ-HARAMİ BURÇ
İlçe merkezinin güneydoğusunda bulunan ve ilçe merkezine 30 km uzaklıktaki Özveren veya halkın tabiri ile Harami Burç köyündedir.
Kalıntıların kale veya kervansaray, neye ait olduğu bilinmemektedir. Ancak köyde söylenenlere göre, kalıntılar günümüzden 80-90 yıl önce ayaktadır. Köylüler o yıllarda buralarda develerini beslediklerini ve geçiş kemerlerinin çok daha derin olduğunu ifade etmektedirler. Ancak herhangi bir resmi arkeolojik kazı çalışması yapılmamış olup, kalıntıların uzantılarına köylüler ev yapmışlardır. Duvarlar bakımsızlık nedeniyle yıkılmıştır.
İNİK MAĞARALARI
İlçe merkezine bağlı Kırbaşı mahallesi yakınlarındadır. İlçe merkezinin güney kısmında, kuytu bir yerdedir. 3 katlı mağaralarda, kaya mezarları ve insan yaşam izleri görülür. Yerden yaklaşık 30 metre yükseklikte bulunan mağaralar derin bir vadinin içindedir. Höyüklü Garoz ya da Büyük Garoz köyünden 4 km ileride, tenha bir yerde bulunan mağaralara varmadan su kuyusu, doğal su kaynağı ve çevreye dağılmış çeşitli sunarlar bulunur.
Mağaraların en üst kısmında, yine yumuşak kayaya oyulmuş su sarnıçları ve sunaklar bulunur. Birbirine geçişli olan İnik mağaralarının içinde, yerlere ve duvarlara yapılmış ve ne amaçla yapıldığı bilinmeyen ilginç oymalar bulunmaktadır. Mağaralar sadece mevsimlik göçerler tarafından bilinir ve günümüzde hayvan ağılı olarak kullanılır. Yani, sadece bilin, gidip görme şansı çok zor.
0 notes
oomsootv · 3 years
Photo
Tumblr media
Yeni Konu https://www.beyazyastik.com/ilkbaharda-evinizi-suslemek-icin-cicekli-bitkiler/
İlkbaharda evinizi süslemek için çiçekli bitkiler
Baharın gelişiyle birlikte, evi çiçekli bitkilerle doldurmak, çevreye renk ve neşe katmanın mükemmel bir yoludur. Bitkilere sahip olmak, dekorasyonu bir doğa dokunuşuyla zenginleştirmenin bir yoludur. evinizi pozitif enerjiyle doldurun.
Çiçekli bitkiler: menekşe
Kaynak: pinterest
Çiçekli bitkilerden biridir bakımı daha kolay iç mekanlarda. Bir odada bulunmalıdır. bol miktarda doğal ışık ve taslaklardan korunur. Sulama ile ilgili olarak, bitkiyi sadece toprak kuru iken sulamanız gerekir, çünkü fazla su zararlı olabilir. Bu nedenle yazın haftada iki veya üç kez ve yılın geri kalanında her yedi veya on günde bir sulamanız gerekir.
Hastalıkların ve zararlıların ortaya çıkmasını önlemek için, kuru yaprakları ve solmuş çiçekleri çıkarın. Tozu bir fırça ile temizleyin, su veya başka sıvılar kullanmayın. Çiçek üretebilmeleri ve sağlıklı büyümeleri için baharın başından yaz sonuna kadar döllenmesi gerekir. Her iki yılda bir baharda olacak daha büyük bir tencereye nakledin (2 veya 3 cm). Evinizi çiçekler ve bitkilerle dekore etmek, hem iç hem de dış mekanlara yaşam ve neşe getirmenin harika bir yoludur.
Hortensia
Kaynak: pinterest
Ortanca, fl ile Asya kökenli bir bitkidir.cevherleri çok renkli ve hoş bir aromaya sahiptir. İlkbaharda gelişen çiçekli bitkilerden biridir ve ancak bu süre zarfında görkemli kalacaktır. Dış mekanlarda en iyisini yaparlar, ancak uygun bakımla ilkbaharda kapalı mekanda tutulabilirler.
Bir içine yerleştirilmelidir aydınlık ve iyi havalandırılmış alan. Yetişmesi ve çiçek açması için çok fazla neme ihtiyacı vardır. Zorunlu çiçek açarken her gün sulayınsu basmasını önlemek için iyi akıp akmadığını izlemek gerekir. Çiçeğin içindeyken sıvı gübre ekleyin, böylece çiçekler güzel ve büyük olur. Bu bitkiden çıkabilecek yaprak bitlerini öldürmek için yaprak biti önleyici veya normal bir böcek ilacı kullanın.
Gerbera
Kaynak: pinterest
Bu güzel bitki Afrika’ya özgüdür. Öne çıkarır yoğun renklerle muhteşem çiçekler. Çiçeklenme zamanı ilkbahardan sonbahara kadar değişir. Çiçekleri birkaç hafta dayanabilir ve bu nedenle bir süs çiçeği olarak çok değerlidir. Aydınlatılmış alanları tercih eden ancak doğrudan güneş ışığı almayan çiçekli bitkilerden biridir. Yüksek sıcaklıklara iyi dayanır ve havalandırılan yerleri tercih eder.
Sahip olmanız tavsiye edilir. sürekli sulama, çiçeklenme mevsimi boyunca bol değildir. Su baskınından her zaman kaçınılmalıdır. Büyümesi ve çiçeklenmesi sırasında onu gübrelemek iyidir. seyreltilmiş sıvı gübre 15 gün suda.
Çiçek dilinde: gerbera neşe demektirçekmek için verilir iyi enerjiler hayattaki değişikliklerden önce. Onları müstakbel gelinlere, hamile kadınlara vermek doğaldır …
Begonya
Kaynak: viverosshangai
Güney Amerika, Asya ve Afrika’ya özgü bitki. Samimiyeti temsil edin ve serveti ve refahı sembolize edin. İlkbahar veya yaz aylarında soğuk mevsimler geçtikten sonra begonviller ekilmelidir. Isıya ihtiyaçları var ama gölgeyi tercih ediyorlar. Suyun köklere engellenmeden ulaşması için toprak iyice drene edilmelidir. Alt tabakanın nemli olması, ancak su basmaması gerekir. Bunu yapmanın bir yolu, altına su ve çakıl taşları olan bir tabak yerleştirmektir. Çiçekli bitkilerden biridir. yılın çoğu için sürer nem seviyesine dikkat edin ve uygun alt tabakaları kullanın.
Çuha çiçeği
Kaynak: pinterest
Evimize neşe ve renk katan mükemmel çiçekli bitkilerden biridir. Bulabilirler çok çeşitli renkler ve çiçeklenmesi kış sonundan yüksek sıcaklıklar başlayana kadar sürecektir. Bitkinin bir yere yerleştirilmesi tercih edilir. aydınlık ve havalı yer doğrudan güneşten kaçınmak. Sulama ve sulama arasında toprak kurumadan bol sulama, iyi drenaj sağlar. Çiçeklenme mevsimi boyunca gübre iki haftada bir olacaktır.
Mine Çiçeği
Kaynak: pinterest
Bu bitki en popüler olanlardan biridir çünkü onlar çok uyarlanabilir ve tıbbi özellikleri için. Ilıman bir iklimde yıl boyunca gelişebilir. İyi miktarda doğal ışığa ihtiyacı var, ancak yarı gölgeli bir alanda. İçeride, iyi aydınlatılmış bir odaya ancak pencereden uzağa yerleştirin. Aşırı neme tolerans göstermez. İdeal olarak, toprak kuruduğunda sulamalısınız, drenajının iyi olduğundan emin olun. Bakımı en kolay bitkilerden biridir.
Amapola
Kaynak: Plantasyflores
Gelincikler, bahar simgesi çiçekleri güzel ve narindir. Ancak dayanıklı ve rustik bitkilerdir, bakımı çok kolaydır. Hem güneşte hem de yarı gölgede çiçek açabilirler. 90 cm yüksekliğe kadar ulaşabilir, bu nedenle 30º 30 cm arasında bir ekim mesafesine ihtiyaç vardır. sulama ara sıra olmalıdır çünkü çok fazla suya ihtiyaç duymaz.
Bu küçük rehbere ilkbaharda çiçek açan diğer birçok çiçekli bitki eklenebilir, ancak bunlar daha kolay elde edebileceğiniz şeylerdir. Onlarla evinizi dekore edebilir, renk ve neşe ile doldurabilirsiniz.
İlkbaharda evinizi süslemek için çiçekli bitkiler konusu ilk beyazyastik.com üzerinde yayınlandı.
Baharın gelişiyle birlikte, evi çiçekli bitkilerle doldurmak, çevreye renk ve neşe katmanın mükemmel bir yoludur. Bitkilere sahip olmak, dekorasyonu bir doğa dokunuşuyla zenginleştirmenin bir yoludur. evinizi pozitif enerjiyle doldurun. Çiçekli bitkiler: menekşe Kaynak: pinterest Çiçekli bitkilerden biridir bakımı daha kolay iç mekanlarda. Bir odada bulunmalıdır. bol miktarda doğal ışık ve taslaklardan korunur. Sulama ile ilgili …
0 notes
miato · 3 years
Text
Su Döngüsü Nedir? Su döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Doğadaki yaşamın ana kaynağı su sürekli olarak bir devinim içerisindedir. Katıdan sıvıya, sıvıdan gaza gibi maddenin farklı hallerinde doğaya hayat verir.
Peki su döngüsü nedir? Su döngüsü kısaca suyun, yoğunlaşma, buharlaşma, yağış ve akış şeklinde bir döngü içerisinde olması durumudur.
Su ihtiyacımızı giderdiğimiz tatlı suyun oluşmasını da su döngüsüne borçluyuz. Canlı yaşamının devamlılığındaki en büyük etmen olan su döngüsü, aynı zamanda hidrolojik döngü olarak da bilinir.
Hava koşullarındaki değişmenin en büyük etkenlerinden biri olmasından dolayı su döngüsü iklimsel olayları belirlemede de önemli rol oynar.
Yerküre, su küre, atmosfer arasında devinim yaparak maddenin üç farklı halini alabilen su, katı, sıvı ve gaz hallerinde bulunur.
Herhangi bir başlangıç noktası olmamakla beraber, su döngüsünü en basit anlamda şu şekilde ele alabiliriz:
Yeryüzünde sıvı halde bulunan su, buharlaşarak atmosferde gaz haline ulaşır. Gaz halindeki su yoğunlaşarak yağış oluşturur ve sıvı hale geri döner. Benzer şekilde yeryüzünde katı halde bulunan su, örneğin buzullar, eriyerek sıvı hale geçer. Aynı döngü sürekli olarak tekrarlanır.
Yeraltı suları, okyanuslar, nehirler gibi su kaynaklarının yanı sıra bitkiler de su döngüsüne katkı sağlar. Depoladıkları suyu terleme yoluyla gaz hale çeviren bitkiler su döngüsünde yer edinirler.
Su Döngüsü Kaynağı: Dünya Su Rezervleri
Tumblr media
Gelelim su döngüsünün kaynağına… Dünyadaki su miktarının %96.5’ini okyanuslar, %2.5’ini ise tatlı su oluşturmaktadır. Bununla birlikte, tatlı su kaynaklarının yalnızca %1.2’si yeryüzünde bulunurken %30.1’ini yer altı suları ve %68.7’sini ise buzullar ve buz tabakaları oluşturur.
Yüzeydeki tatlı suların büyük çoğunluğu toprak buzu ve don tabakadır (%69.0). Bir diğer tatlı su kaynağı ise yüzey tatlı suyu kaynağının %20.9’unu oluşturan göllerdir. Bu yüzdenin kalan dilimini karşılayan kaynaklar ise bataklıklar, nehirler, canlılar ve atmosferdir.
Yüzeydeki tatlı suyun yalnızca çok küçük bir bölümünü (%0.49) oluşturan nehirler aslında su ihtiyacımızın büyük çoğunluğunu karşılayan su kaynaklarıdır.
Sabit Su Miktarı
Tumblr media
Suyun bu devamlı döngüsü sizi yanıltmasın. Ne kadar buharlaşsa da dünyadaki su miktarı sabit kalır. Yani su miktarında herhangi bir azalma veya eksilme olmaz. Dünya okyanuslardan atmosfere, oradan yeryüzüne ve yer altına, sonrasında tekrar atmosfere şeklinde aynı miktarda suyla su döngüsünü devam ettirir.
Su Döngüsü Nasıl Oluşur?
Su döngüsü üzerindeki başlıca etmen mevsim ve sıcaklık değişiklikleridir.
Yaz mevsiminde yükselen sıcaklıkların etkisiyle yeryüzündeki sular daha fazla buharlaşır ve su seviyelerinde azalma gözlemlenir. Kış aylarında ise yoğuşma artışı ile yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde gözlemlenir.
İlkbaharın gelişiyle sıcaklıklar yeniden artmaya başlar ve kışın buz, kar gibi katı hallere bürünen su eriyerek yeniden sıvı hale geçer. Eriyen kar ve buz suları toprak yüzeyinden yer altına sızarak yer altı su kaynaklarını oluşturur. Yeryüzünde kalan sular ise akarsular gibi su kaynaklarını besler veya oluşturur. Bu şekilde su döngüsü oluşmuş olur.
Su Döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Tumblr media
Doğadaki su döngüsü için gerekli iki ana etken şunlardır
Yer çekimi
Güneş enerjisi
Okyanuslarda bulunan tuzlu su, sıcaklığın yani güneş enerjisinin etkisiyle buharlaşarak atmosfere karışır. Atmosfere karışan bu su, buharlaşırken tuzu okyanusta bırakır. Gaz haline geçen su, sonrasında soğuk hava nedeniyle yoğunlaşır ve yerçekiminin etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. İklime ve hava şartlarına göre bu yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde görülebilir.
Su döngüsündeki en büyük örnek olarak okyanusu versek de suyun bu devinimini dünyadaki büyük küçük bütün su kaynaklarında gözlemleyebiliriz. Bitkilerin terlemesi, göller, nehirler gibi nispeten daha küçük su kaynakları gibi faktörler de bunlara dahildir.
Su Döngüsü Aşamaları
Tumblr media
Su döngüsü pek çok aşamadan oluşur. Su döngüsü aşamaları, buharlaşma, yağış, erime, terleme, yüzey akışı, yer altı sularının okyanuslara dökülmesi gibi bileşenleri kapsar. Bu aşamalar temel iklim ve su sistemlerini dengede tutan yapı taşları gibidir.
1. Buharlaşma
Tumblr media
Buharlaşma, suyun sıvı halden gaz hale geçmesidir. Buharlaşma süreci güneşten gelen ısı enerjisinin su moleküllerini ayrıştırıp gaza dönüştürmesiyle gerçekleşir.
2. Yoğuşma
Tumblr media
Yoğuşma, gaz haldeki suyun soğuyarak sıvı hale dönmesiyle oluşur. Buharlaşmanın tersi olarak bu süreçte, gaz halindeki su ısı kaybeder ve moleküller arası bağı güçlenir.
3. Terleme
Tumblr media
Doğamızın akciğerleri olan bitkiler de su döngüsünde yer alır. Bitkiler bulundurdukları fazla suyu terleme yoluyla dışarı atarlar. Gaz halinde atmosfere karışan bu su ile döngü devam eder.
4. Yağış
Tumblr media
Yoğuşarak havadaki gaz moleküllerinden daha ağır bir hale gelen su, yerçekiminin de etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. Havanın sıcaklığına göre değişen yağış şekillerine örnek olarak kar, dolu ve yağmuru verebiliriz. Isı kaybettikçe moleküller arası bağı kuvvetlenen su, gaz halden sıvıya, sıvıdan da katı hale geçer.
5. Erime
Tumblr media
Yeryüzünde bulunan tatlı suyun büyük bir bölümünü buzullar ve buz örtüsü oluşturur. Düşük sıcaklık nedeniyle birbirine yaklaşan moleküller katı halde bulunur. Hava sıcaklığının artması bu molekül bağlarının zayıflamasına yol açar. Bunun sonucunda da erime gerçekleşir.
Kışları soğuk etkisiyle donan nehirler veya buzlar bir bakıma su depolamış olur. Depolanan bu tatlı su kaynakları, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla beraber erir. Bu sayede su döngüsü ve varlığı uzun süreli olarak desteklenmiş olur.
6. Yüzey akışı
Tumblr media
Yağan yağmurun eriyen buzun ve karın bir kısmı toprak tarafından emilir. Toprak suyu geçirmediği veya doyduğu zaman yüzeyde kalan su eğimin yönüne doğru akmaya başlar. Yüzeyden akan sular, akarsular gibi su kaynaklarına karışır. Sonrasında su döngüsü, bu suların buharlaşmasıyla yenilenir.
7. Sızma
Tumblr media
Yeryüzüne düşen yağışlar, geçirgen toprak ve kaya yüzeylerinden yeraltına ulaşarak sızma işlemini gerçekleştirir. Sızma akiflerin, yani yeraltı sularının ve minerallerin oluşumunu sağlar. Yeraltına inen bu sular daha sonra tekrar yüzeye çıkabilirler.
8. Su kaynağı
Tumblr media
Su kaynağı nasıl oluşur? Yeraltı suları, yani akifler yüzeyden taşacak kadar dolduklarında su kaynağı oluşturur. Herhangi bir kaya çeşidi içinde oluşabileceği gibi genellikle kolayca kırılabilen veya çözünebilen yapıda olanların içinde görülür.
Doğadan Esinlendik
Tumblr media
Tıpkı doğanın, su döngüsü ile canlılara tatlı su kaynakları oluşturduğu gibi MIATO da sizlerin daha kaliteli ve sağlıklı su ihtiyacını karşılama fikriyle yola çıktı. MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı ile evinizdeki ve işyerinizdeki suyu daha güvenli hale getirebilirsiniz.
Peki MIATO nasıl daha sağlıklı bir su çözümü sunuyor?
Ters osmoz sistemi ile daha konsantre bir çözeltiden, daha seyreltik bir çözeltiye geçirdiği suyu ideal içme suyu haline getirir. MIATO ön filtreler, son filtreler ve membran yardımıyla bu işlemi gerçekleştirir.
Ters osmoz sistemi hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayın.
MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazını damacana sulardan ve diğer arıtma cihazlarından farklı ve özel kılan ise cam depolama haznesidir. Plastik malzemelerden yapılan su hazneleri sıcaklık gibi sebeplerden dolayı kanserojen madde ve zararlı organizmalar üretirler.
Cam depolama ile sağlıklı ve kaliteli suyunuz bu zararlı organizmalardan korunur.
Su size yaşam verir. Sağlıklı ve iyi bir yaşam için temiz ve kaliteli su tüketmelisiniz. MIATO ile siz ve sevdikleriniz için en sağlıklı su artık elinizin altında.
14 Aralık 2020#sutüketimi #su #suarıtmacihazı #içmesuyu #sağlıklısu
0 notes
miatosuaritma · 4 years
Text
Su Döngüsü Nedir? Su döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
New Post has been published on https://www.miato.com.tr/su-dongusu-nedir/
Su Döngüsü Nedir? Su döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Doğadaki yaşamın ana kaynağı su sürekli olarak bir devinim içerisindedir. Katıdan sıvıya, sıvıdan gaza gibi maddenin farklı hallerinde doğaya hayat verir.
Peki su döngüsü nedir? Su döngüsü kısaca suyun, yoğunlaşma, buharlaşma, yağış ve akış şeklinde bir döngü içerisinde olması durumudur.
Su ihtiyacımızı giderdiğimiz tatlı suyun oluşmasını da su döngüsüne borçluyuz. Canlı yaşamının devamlılığındaki en büyük etmen olan su döngüsü, aynı zamanda hidrolojik döngü olarak da bilinir.
Hava koşullarındaki değişmenin en büyük etkenlerinden biri olmasından dolayı su döngüsü iklimsel olayları belirlemede de önemli rol oynar.
Yerküre, su küre, atmosfer arasında devinim yaparak maddenin üç farklı halini alabilen su, katı, sıvı ve gaz hallerinde bulunur.
Herhangi bir başlangıç noktası olmamakla beraber, su döngüsünü en basit anlamda şu şekilde ele alabiliriz:
Yeryüzünde sıvı halde bulunan su, buharlaşarak atmosferde gaz haline ulaşır. Gaz halindeki su yoğunlaşarak yağış oluşturur ve sıvı hale geri döner. Benzer şekilde yeryüzünde katı halde bulunan su, örneğin buzullar, eriyerek sıvı hale geçer. Aynı döngü sürekli olarak tekrarlanır.
Yeraltı suları, okyanuslar, nehirler gibi su kaynaklarının yanı sıra bitkiler de su döngüsüne katkı sağlar. Depoladıkları suyu terleme yoluyla gaz hale çeviren bitkiler su döngüsünde yer edinirler.
Su Döngüsü Kaynağı: Dünya Su Rezervleri
Gelelim su döngüsünün kaynağına… Dünyadaki su miktarının %96.5’ini okyanuslar, %2.5’ini ise tatlı su oluşturmaktadır. Bununla birlikte, tatlı su kaynaklarının yalnızca %1.2’si yeryüzünde bulunurken %30.1’ini yer altı suları ve %68.7’sini ise buzullar ve buz tabakaları oluşturur.
Yüzeydeki tatlı suların büyük çoğunluğu toprak buzu ve don tabakadır (%69.0). Bir diğer tatlı su kaynağı ise yüzey tatlı suyu kaynağının %20.9’unu oluşturan göllerdir. Bu yüzdenin kalan dilimini karşılayan kaynaklar ise bataklıklar, nehirler, canlılar ve atmosferdir.
Yüzeydeki tatlı suyun yalnızca çok küçük bir bölümünü (%0.49) oluşturan nehirler aslında su ihtiyacımızın büyük çoğunluğunu karşılayan su kaynaklarıdır.
Sabit Su Miktarı
Suyun bu devamlı döngüsü sizi yanıltmasın. Ne kadar buharlaşsa da dünyadaki su miktarı sabit kalır. Yani su miktarında herhangi bir azalma veya eksilme olmaz. Dünya okyanuslardan atmosfere, oradan yeryüzüne ve yer altına, sonrasında tekrar atmosfere şeklinde aynı miktarda suyla su döngüsünü devam ettirir.
Su Döngüsü Nasıl Oluşur?
Su döngüsü üzerindeki başlıca etmen mevsim ve sıcaklık değişiklikleridir.
Yaz mevsiminde yükselen sıcaklıkların etkisiyle yeryüzündeki sular daha fazla buharlaşır ve su seviyelerinde azalma gözlemlenir. Kış aylarında ise yoğuşma artışı ile yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde gözlemlenir.
İlkbaharın gelişiyle sıcaklıklar yeniden artmaya başlar ve kışın buz, kar gibi katı hallere bürünen su eriyerek yeniden sıvı hale geçer. Eriyen kar ve buz suları toprak yüzeyinden yer altına sızarak yer altı su kaynaklarını oluşturur. Yeryüzünde kalan sular ise akarsular gibi su kaynaklarını besler veya oluşturur. Bu şekilde su döngüsü oluşmuş olur.
Su Döngüsü Nasıl Gerçekleşir?
Doğadaki su döngüsü için gerekli iki ana etken şunlardır
Yer çekimi
Güneş enerjisi
Okyanuslarda bulunan tuzlu su, sıcaklığın yani güneş enerjisinin etkisiyle buharlaşarak atmosfere karışır. Atmosfere karışan bu su, buharlaşırken tuzu okyanusta bırakır. Gaz haline geçen su, sonrasında soğuk hava nedeniyle yoğunlaşır ve yerçekiminin etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. İklime ve hava şartlarına göre bu yağış, kar, yağmur, dolu gibi farklı şekillerde görülebilir.
Su döngüsündeki en büyük örnek olarak okyanusu versek de suyun bu devinimini dünyadaki büyük küçük bütün su kaynaklarında gözlemleyebiliriz. Bitkilerin terlemesi, göller, nehirler gibi nispeten daha küçük su kaynakları gibi faktörler de bunlara dahildir.
Su Döngüsü Aşamaları
Su döngüsü pek çok aşamadan oluşur. Su döngüsü aşamaları, buharlaşma, yağış, erime, terleme, yüzey akışı, yer altı sularının okyanuslara dökülmesi gibi bileşenleri kapsar. Bu aşamalar temel iklim ve su sistemlerini dengede tutan yapı taşları gibidir.
1. Buharlaşma
Buharlaşma, suyun sıvı halden gaz hale geçmesidir. Buharlaşma süreci güneşten gelen ısı enerjisinin su moleküllerini ayrıştırıp gaza dönüştürmesiyle gerçekleşir.
2. Yoğuşma
Yoğuşma, gaz haldeki suyun soğuyarak sıvı hale dönmesiyle oluşur. Buharlaşmanın tersi olarak bu süreçte, gaz halindeki su ısı kaybeder ve moleküller arası bağı güçlenir.
3. Terleme
Doğamızın akciğerleri olan bitkiler de su döngüsünde yer alır. Bitkiler bulundurdukları fazla suyu terleme yoluyla dışarı atarlar. Gaz halinde atmosfere karışan bu su ile döngü devam eder.
4. Yağış
Yoğuşarak havadaki gaz moleküllerinden daha ağır bir hale gelen su, yerçekiminin de etkisiyle yeryüzüne yağış olarak iner. Havanın sıcaklığına göre değişen yağış şekillerine örnek olarak kar, dolu ve yağmuru verebiliriz. Isı kaybettikçe moleküller arası bağı kuvvetlenen su, gaz halden sıvıya, sıvıdan da katı hale geçer.
5. Erime
Yeryüzünde bulunan tatlı suyun büyük bir bölümünü buzullar ve buz örtüsü oluşturur. Düşük sıcaklık nedeniyle birbirine yaklaşan moleküller katı halde bulunur. Hava sıcaklığının artması bu molekül bağlarının zayıflamasına yol açar. Bunun sonucunda da erime gerçekleşir.
Kışları soğuk etkisiyle donan nehirler veya buzlar bir bakıma su depolamış olur. Depolanan bu tatlı su kaynakları, ilkbaharda sıcaklığın artmasıyla beraber erir. Bu sayede su döngüsü ve varlığı uzun süreli olarak desteklenmiş olur.
6. Yüzey akışı
Yağan yağmurun eriyen buzun ve karın bir kısmı toprak tarafından emilir. Toprak suyu geçirmediği veya doyduğu zaman yüzeyde kalan su eğimin yönüne doğru akmaya başlar. Yüzeyden akan sular, akarsular gibi su kaynaklarına karışır. Sonrasında su döngüsü, bu suların buharlaşmasıyla yenilenir.
7. Sızma
Yeryüzüne düşen yağışlar, geçirgen toprak ve kaya yüzeylerinden yeraltına ulaşarak sızma işlemini gerçekleştirir. Sızma akiflerin, yani yeraltı sularının ve minerallerin oluşumunu sağlar. Yeraltına inen bu sular daha sonra tekrar yüzeye çıkabilirler.
8. Su kaynağı
Su kaynağı nasıl oluşur? Yeraltı suları, yani akifler yüzeyden taşacak kadar dolduklarında su kaynağı oluşturur. Herhangi bir kaya çeşidi içinde oluşabileceği gibi genellikle kolayca kırılabilen veya çözünebilen yapıda olanların içinde görülür.
Doğadan Esinlendik
Tıpkı doğanın, su döngüsü ile canlılara tatlı su kaynakları oluşturduğu gibi MIATO da sizlerin daha kaliteli ve sağlıklı su ihtiyacını karşılama fikriyle yola çıktı. MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazı ile evinizdeki ve işyerinizdeki suyu daha güvenli hale getirebilirsiniz.
  Peki MIATO nasıl daha sağlıklı bir su çözümü sunuyor?
Ters osmoz sistemi ile daha konsantre bir çözeltiden, daha seyreltik bir çözeltiye geçirdiği suyu ideal içme suyu haline getirir. MIATO ön filtreler, son filtreler ve membran yardımıyla bu işlemi gerçekleştirir.
Ters osmoz sistemi hakkında detaylı bilgi edinmek için tıklayın.
MIATO cam tanklı akıllı su arıtma cihazını damacana sulardan ve diğer arıtma cihazlarından farklı ve özel kılan ise cam depolama haznesidir. Plastik malzemelerden yapılan su hazneleri sıcaklık gibi sebeplerden dolayı kanserojen madde ve zararlı organizmalar üretirler.
Cam depolama ile sağlıklı ve kaliteli suyunuz bu zararlı organizmalardan korunur.
Su size yaşam verir. Sağlıklı ve iyi bir yaşam için temiz ve kaliteli su tüketmelisiniz. MIATO ile siz ve sevdikleriniz için en sağlıklı su artık elinizin altında.
0 notes
mehmetkali · 4 years
Text
ESA, yeni kutup buz ve kar topografyası misyonu için Airbus’ı seçti https://ift.tt/2ELPvyU
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Copernicus kutup buz ve kar topografyası misyonunu (CRISTAL) geliştirmek ve inşa etmek için Airbus’ı seçti. İki uydu ile CRISTAL misyonu, radar altimetre buz yükselme ve değişim kayıtlarının uzun vadede devam etmesini sağlayacak. Bu, Copernicus uzay bileşeninin mevcut yeteneklerini tüm Avrupa vatandaşlarının yararına genişletecek altı yeni misyondan biridir. Sözleşme 300 milyon Euro değerindedir.
2027’de fırlatılması planlanan CRISTAL, deniz buzunun kalınlığını ve buz tabakasının yüksekliğini ölçecek gelişmiş bir çok frekanslı altimetre taşıyacak. Bu veriler kutup okyanuslarındaki deniz operasyonlarını destekleyecek ve iklim süreçlerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacak. CRISTAL ayrıca kıyı ve iç sularla ilgili uygulamaları ve okyanus topografyasının gözlemini destekleyecek.
Altı adet sabit ve iki adet konuşlandırılabilir güneş paneli (toplamda 18.6 m²) – Dünya’dan 760 km yükseklikte sürüklenen bir kutup yörüngesinde yeterli güç sağlar. Yerleşik belleği, aynı anda 4 terabit bilimsel veriyi depolayabilecek ve 7.5 yıllık ömrü boyunca bilim insanlarına zengin bilgi sağlayacaktır. Almanya Friedrichshafen’deki Airbus Defence and Space sahası, IRIS Interferometrik Radar Altimetresini sağlamak için Thales Alenia Space de dahil olmak üzere projeyi yürütecek 19 ülkeden şirketi kapsayan bir endüstriyel konsorsiyuma başkanlık edecek.
1.7 tonluk uzay aracı, Sentinel-6 ve CryoSat’ın mirasına dayanan kendini kanıtlamış, sağlam bir Airbus uydu tasarımına dayanmaktadır.
Airbus Uzay Sistemleri Başkanı Jean-Marc Nasr, “Dünya’nın toprak yüzeyinin onda biri sürekli olarak buz tabakaları veya buzullarla kaplandığında kriyosfer, küresel iklimin önemli bir düzenleyicisidir. Airbus tarafından inşa edilen, CRISTAL’ın öncüsü CryoSat’tan elde edilen veriler, Antartika’dan gelen buz kayıplarının 1992’den bu yana küresel deniz seviyelerini 7.6 mm artırdığını ve bu artışın beşte ikisinin (3.0 mm) son beş yılda gerçekleştiğini göstermiştir.
CRISTAL, iklim değişikliğinin önemli bir göstergesi olan bu hayati ölçümlemelere devam edecek” dedi.
Airbus, toplamda 6 adet yeni nesil Copernicus Çevre ve Dünya gözlem görevinin 3’ünde (LSTM, CRISTAL ve Rose-L) uzay aracı veya faydalı yükten sorumlu iken tamamına kritik ekipman sağlamaktadır.
The post ESA, yeni kutup buz ve kar topografyası misyonu için Airbus’ı seçti first appeared on Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri.
from Aeroportist I Güncel Havacılık Haberleri https://ift.tt/30hfXIa via IFTTT
0 notes
ihaledanismani · 10 months
Link
Bitümlü Sıcak Karışım Kaplama Yapım  ihalesine ilişkin ve uygulanan yapı tekniği
0 notes
Text
Şiilik - Şiilik Nasıl Doğmuştur
En büyük hidayet meşalesi olan Kur’ân-ı Azimüşşân’ın nâzil olmasıyla bütün insanlık âleminde yepyeni bir devir başlamıştı. İnsanlar kalp ve ruhlarının tabiî ihtiyacı olan “Hak Din”e kavuşma sevinci içinde idiler. Şirkten tevhide, zulmetten nura, hurafelerden hakikate, cehaletten bilgiye kavuşmuşlardı. Kur’an’ın hayattar prensipleri, onları her an maddî ve mânevî yüceliğe doğru götürüyordu. Resul-i Ekrem Efendimizin döneminde İslâmiyet’ Mekke, Medine, Hicaz ve civar bölgelerde mutlak hakimiyetini kurdu. Artık cehalet ve zulmet devri, yerini saadet ve nûr devrine bırakmıştı. Hz. Ebu Bekir ve Ömer (ra.) devirlerinde kısa zaman içerisinde yapılan eşsiz fetihlerle Suriye, Mısır, Irak ve İran’ın fethine başarılı olundu. Bu harikulâde gelişme, İslâm düşmanlarının, bilhassa Yahudilerin haset ve kinlerini kabarttı. Yahudiler, İslâmiyet’in kısa zamanda gösterdiği büyük gelişme karşısında dehşete kapılıyor ve beyinleri çatlayacak gibi oluyordu. Üstelik birçok Yahudi cemaatlerinin İslâm’a girişi de onları büsbütün çıldırtıyordu. İslâmiyet’in bu hızlı ve parlak yayılışı mutlaka durdurulmalıydı. Vaktiyle, Hristiyanlara karşı tezgâhlanan oyunun, şimdi Müslümanlara karşı oynanması lâzımdı. Uzun müzakerelerde bulundular ve sonunda Medine’de İbn-i Sebe’yi sahneye çıkardılar. Abdullah İbn-i Sebe hahambaşıydı ve büyük bir komiteciydi. İbn-i Sebe, tahribat programını başlıca iki esas üzerine kurdu. İlk olarak, Müslümanlar arasında ayrılık çıkarmakla, İslâm’ın gelişmesine engel olacak; ikinci safhada İslâmî inanç ve itikada hurâfeler katarak, onlar arasına, kıyâmete kadar sürecek bir fikir ayrılığı sokacaktı. Bu iki hedefin gerçekleşmesi için komiteler kuracak ve onlar aracılığı ile Müslümanlar arasındaki birlik ruhunu, muhabbet, uhuvvet gibi mânevî bağları zayıflatarak ortadan kaldırmak üzere yoğun faaliyet gösterecekti. Her bir ifsat merhalesinin arkasından hemen durum değerlendirmesi yapılacak, plânlanan hedeflerle alınan neticeler kontrol edilecek, değişen ve gelişen şartlar altında yeni hedeflerin gerçekleşmesi için yeni plânlar yapılacak ve uygulama sahasına sokulacaktı. İbn-i Sebe, Müslümanlar arasında çıkardığı ihtilaflarla ve iç harplerle birinci maksadına tam muvaffak olmuştu. İbn-i Sebe, bu iç savaşlarla esas amacına yaklaşmış oluyordu. Çünkü onun asıl amacı, İslâm inancına hurâfeler sokarak onu öz saflığından çıkarmaktı. Bugün kavga eden müminler yarın barışabilir ve tekrar bir araya gelerek İslâm birliğini yeniden tesis edebilirlerdi. Müslümanlar arasında tâ kıyâmete kadar devam edebilecek bir ayrılık çıkararak onları inanç yönünden parçalamak, hiziplere ayırmak icap ediyordu. Şimdi yapılacak en önemli iş, inançları asıl çizgisinden saptırmak için dine hurâfeler sokmaktı. İbn-i Sebe bu işe, “Ehl-i Beyt” muhabbetini istismar etmekle başladı. Ehl-i Beyt’in en ateşli bir taraftarı olarak sahneye çıktı. Hilâfetin baştan beri Hz. Ali’nin hakkı olduğunu ve ondan haksız olarak gasp edildiğini etrafa yaydı. Hz. Ali ve evlâtlarını, “İlâhlar Hanedanı” hâline getirerek İslâm Dinini Hristiyanlıkta olduğu gibi tevhit esasından saptırmaya tevessül etti. Sonunda, İbn-i Sebe başkanlığındaki bir grup, Hz. Ali’nin (ra.) huzuruna çıkarak ona: “Sen Rabbimizsin, İlâhımızsın,” dediler. Hz. Ali, bu müşriklerin bir kısmını yaktırdı. İbn-i Sebe’yi ise, ordu içinde taraftarlarının çokluğu sebebiyle, fitne ve zaafa yol açacağı endişesinden, yaktırmaktan vazgeçti. İran’ın eski hükümet merkezi olan Medayin’e sürdürdü. Ne yazık ki, Medayin, İbn-i Sebe’nin sapık fikirlerinin üretilmesine çok müsait bir zemin idi. İbn-i Sebe burada, vaktiyle Hz. Ali’den kaçan Haricilerle görüştü ve reisleri Evfa oğlunu buldu. Evfa oğlunun Hz. Ali’ye karşı bir harekette bulunmak istediğini anlayınca, ona: “Böyle bir hareketle Ali’yi mağlup edemezsiniz, ancak siz mağlup olursunuz.” dedi. Evfa oğlu, İbn-i Sebe’ye fikrini sorunca, o da: “Üç fedai ile bu işi hallederiz.” dedi. Bu konuşmadan sonra, Hz. Ali, Hz. Muâviye ve Hz. Amr İbnü’l-Âs’ın öldürülmesinde mutabık kaldılar. Bu maksatla üç suikastçıyı yola çıkardılar. Üç sahabe, Ramazan’ın 17. günü sabah namazını kıldıracakları sırada öldürüleceklerdi. Takdir-i İlâhi ile Hz. Muâviye ve Amr İbnü’l-Âs bu suikasttan kurtuldular. Fakat İbn-i Mülcem isimli suikastçı Hz. Ali’yi, şahadetine sebep olan zehirli bir kılıç ile yaralamaya muvaffak oldu. İbn-i Sebe, İbn-i Mülcem’i Hz. Ali’yi öldürtmek üzere yola çıkardıktan sonra, Meymun oğlunu birkaç adamıyla Küfe’ye göndermişti. Meymun oğlu orada: “Ali ölmedi, uruç etti, semâya çıktı. Şimdi o, bulutların üzerindedir. Çok geçmeden geri dönecek ve kılıcıyla bütün dünyaya adalet dağıtacaktır...” gibi hurâfeler yayacaktı. İbn-i Sebe, yakın mesai arkadaşları ile beraber İran’da yapacakları ihanet faaliyetlerinin plânlarını hazırladılar ve çalışmaya koyuldular. O günkü sosyal durum da onların bu plânlarını uygulamaya son derece elverişli idi. Şöyle ki: İslâmiyet çok kısa bir zamanda geniş bir sahaya yayılmıştı. Bu derece geniş ve yaygın bir coğrafya üzerinde İslâm’ın bütün anlam ve inceliklerini, hikmet ve hakikatlerini, yeni Müslümanlığı kabul etmiş milletlere, intikal ettirmek, mizaçları farklı kavimleri İslâmî potada eritmek ve yoğurmak, henüz yeni kurulmuş bir İslâm Devleti için fevkalâde zor bir işti. İslâm’ın ulaştığı her yerde, İslâm’a kitleler halinde katılmalar oluyordu. Gerçi bu durum, Müslümanları sevindiriyordu. Fakat, mânevî hamur gerekli şekilde yoğrulamıyor, ideal mânâda Müslümanlar pek yetişemiyor, dolayısıyla da ideal duyuş ve yaşayış açısından Müslümanlar arzu edilen kıvamda bütünleşemiyordu. Halk tabakaları, işlenmemiş ham toprak gibiydiler. Bu durum, bilhassa kendini İran’da açık bir şekilde gösteriyordu. Yeni Müslüman olmuş kimseler, eski yanlış inançlarından bütün bütün kurtulmuş değillerdi. Asırlardan beri süre gelmiş hurâfe ve bâtıl inançların etkisinde kalarak ruhları, akılları, kalpleri boyanmış bu insanlara İslâm’ın vehim ve hayâlâttan, düzmece ve hurâfattan uzak olan berrak, net, safi hakikatlerini olduğu gibi kabul etmek hayli zor geliyordu. İslâmiyet bu mutaassıp insanlarca hakkıyla hazmedilemiyor ve hak din kalplere ve hislere tam mânâsıyla yerleştirilemiyordu. Psikolojik olarak istiyorlardı ki eski inançlarını, örf ve an’anelerini de İslâmiyet’le birlikte devam ettirsinler. Diğer taraftan, hilâfet makamı da bu ülkede ikaz ve irşat hizmetini gereken seviyede yapamıyordu. O beldelerdeki insanlara, İslâm’ı bütün kurumlarıyla yerleştirme ve onların şüphe ve tereddütlerini izale etme hizmeti, büyük ölçüde aksıyordu. Zira, İslâmiyet gayet geniş bir sahaya yayılmış, sahabelerin büyük bir kısmı iç fitnelerde vefat etmiş, diğer bir kısmı uzlet hayatını tercih etmiş, bir kısmı da sosyal hayata müdahale edemeyecek kadar yaşlanmıştı. Bu önemli görevin ihmal edilmesi neticesinde, bu yeni beldeler uzun süre sahipsiz kaldı. Fetih zamanında aldıkları ilk feyiz ve ilimle Kur’an’a ve imana ait hakikatleri tamamıyla anlayamamışlardı. Bu sebeple henüz hak ve bâtılı, hurâfe ve hakikati temyiz edecek duruma gelmemişlerdi. İşte, Yahudi gibi fitneci bir kavim, bu sosyal durumdan faydalanmayı başardı. İbn-i Sebe’nin, İran’da olumsuz fikirlerini yerleştirmesinde önemli bir faktör de halkın psikolojik yapısıydı. Onların iç dünyasında, akıldan ziyade his hükmediyordu. Gönülleri hakikatten ziyade efsane ve hurâfelere açıktı. Hâdiseleri mantık ve muhakeme uyumu içinde tahlil edemiyor, fikir süzgecinden hakkıyla geçiremiyorlardı. Diğer taraftan asırlarca süren saltanatlarının ve milli gururlarının, vaktiyle köle addettikleri Araplar tarafından söndürülmesini de bir türlü hazmedemiyor, akıl plânında olmasa bile, his plânında İslâmiyet’e karşı bir hazımsızlık gösteriyorlardı. İbn-i Sebe, bütün bu faktörleri değerlendirmesini bildi. Arkadaşlarını toplayarak onlara, “Biz asıl harbe yeni başladık. Bilmiş olun ki, bu, Müslümanlar arasında kıyâmete kadar devam edecek bir savaşın başlangıcıdır. Şimdi, biz Ali’yi takdis edeceğiz ve ettireceğiz. Ona, yerine göre ‘ilâhlık’ yakıştıracağız, yerine göre ‘peygamberdir’ diyeceğiz, yerine göre de ‘hilâfetin, Ali’nin hakkı olduğunu, fakat Ebu Bekir, Ömer ve Osman’ın onun bu hakkını gasbettiklerini’ anlatacağız.” İbn-i Sebe ve arkadaşları, bu kararı aldıktan sonra etrafındaki adamlarını, bu fikirleri yaymak üzere görevlendirdiler. Bunlar, “Hilâfet Ali’nin hakkı idi. Hilâfete lâyık Ali ve evlâtlarıdır. Bu hak, onlardan gasp edildi. Üç halife, bilhassa Ömer, bu hakkı gasbetmekle Allah’ın iradesine karşı geldiler... Allah’ın iradesine itaat için Ali’den yana çıkmak lâzımdır...” diye telkinlere başladılar. Bu telkinler, halk tarafından kabul görünce, daha da ileri giderek insanlara ilâhlık isnat eden “Hulûl Akidesini” İslâm inancına sokmak için gayret gösterdiler. İslâm inancını asıl çizgisinden saptırarak, tevhit akidesine taban tabana zıt bir inanışı yaymaya başladılar. “Hulûl Akidesi’ İranlıların eski dinlerinde de vardı. Bu bakımdan, bu bâtıl itikat onlarda kolaylıkla taraftar buldu. Önce, Hz. Ali’ye (ra.) ilâhlık izafe ettiler. Daha sonra, bu ilâhlığın, onun evlâtlarına da intikal ettiği davasında bulundular ve neticede İran’da bir ilâhlar hanedanı ortaya çıktı. Hz. Ali’nin (ra.) vefatında İbn-i Sebe, “Ölen Ali değil, onun sûretine giren bir şeytandır. Ali şimdi göklere çıkmış ve bulutlar üzerinde taht kurmuştur.” diyerek onun ölümüne hulûl akidesi paralelinde bir yorum getirdi. Böylece, Mısır’da “Sebeiyye Mezhebi”nin kurulmasıyla tohumu atılan Şiîlik, İran’da yeşermeye, gelişmeye başladı. Ve bundan yirmiden fazla fırka (kol) türedi.
3 notes · View notes
fenrees · 4 years
Text
Dolu Nasıl Oluşur?
Dolu oluşumu katı şeklinde olan ve buz biçimindeki yağış tipiyle sonuçlanmaktadır. Yağış sıvı şeklinde olmaz. Dolu eğer çok şiddetli olursa, katı bir yağış söz konusu olduğu için araçlara, çevreye, insanlara ve tarlalara zarar verebilir. Dolu yağış boyutu 5 mm ile 15 cm arasında değişiklik göstermektedir. Dolu oluşumu kümülümbüs bulutlarının altında gerçekleşmektedir. Yıldırım fırtınasının merkezinden 2 deniz mili uzağına kadar etki göstermesi normal kabul edilir. Hortumlarda da dolu oluşumuyla benzer mantık vardır. Yukarıya doğru sıcak ve kuru hava yükselmektedir. Yukarıda donma derecesinde hava akımını girilir ve bu da ani bir soğumaya neden olur. Uzun süre bulut içinde nemlenmesiyle birlikte dolu taneleri oluşmuş olur. Normalde sıvı olan yağmur damlaları, bulutların içindeki hava akımlarıyla birlikte yukarı doğru yükselir. Yükselme sırasında dönme hareketi de olabilir. 0 ile eksi 40 derece arasında değişen hava ile karşılaşan yağış burada donacaktır.
Dolu Büyüklüğü Nasıl Olur?
Dolu büyüklüğü tanelerin yukarıda karşılaştıkları havadaki sıcaklık farkına bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Eğer sıcaklık farkı çok yüksek olursa, dolu taneleri iri olacaktır. Çünkü sıcaklık farkının çok olması, biriken katmanların artmasına neden olur. Dolu taneleri yukarıdaki katmanlarda buz haline geldikleri zaman, ağırlıkları artar. Bu nedenle yer çekiminin etkisine irmeye başlarlar. Artık eskisi gibi bulut içinde hareket kabiliyetlerini kayıp edecekler, yere doğru inerek yağışı başlatacaklardır. Sıvının aksine kar tanelerinin de yukarıdaki hava kitlesinden doluya dönüşmesi mümkündür. Ancak kar tanelerinin boyutları fazla büyük doluya dönüşmez. Bu nedenle çevreye zarar vermezler.
Diplopi nedir? Bilgilerini de inceleyebilirsiniz.
Fırtınalar Sırasında Dolu Yağması Nasıl Etki Eder?
Fırtınalar sırasında dolu yağışı fırtına olmayan dolu yağışlarıyla kıyaslandığı zaman daha tehlikeli olur. Şiddetli rüzgarlarla birlikte bulutların içinde geziken dolu tanesi tabakaları artış göstermektedir. Bu durum dolunun daha da ağırlaşmasına neden olur. Dolu büyük ve ağır olduğu zaman çoğu zaman fırtınanın da etkisi vardır. Büyük ve ağır doluların çevreye verdiği zarar etkileri daha fazla olmaktadır. Dolu yağışları Türkiye’de genellikle bahar aylarında ve yaz aylarında meydana gelir. Bunun nedeni dolu yağışı için sıcak havanın varlığının gerekmesidir. Dolu yağışı sıcak hava cephesi ile kararsız soğuk hava cephesinin karşılaşmasındaki mücadele sonrasında oluşmaktadır. İki cephe etkileşime girdiği zaman dolu yağışı meydana gelecektir. 2017 senesinde İstanbul’da yaşanan dolu yağışı nedeniyle seksen bin tane araç zarar görmüştür. Zarar gören yalnızca araçlar olmamıştır. Yüzlerce ağaç devrilerek, çevredeki binaların camları kırılmıştır.
Yağış Nedir?
Yağış hava kütlelerinin soğuk bir hava kütlesi ile karşılaşarak soğuk yerden yükselip, su buharının sıvı ya da katı şeklinde yeryüzüne inmesi olayı olarak tanımlanabilir. Yapış plüvyometre isminde bir aletle ölçülmektedir. Yıllık yağış miktarı bu aletler sayesinde ölçülmektedir. Yıllık yağış miktarı kg m2, mm, cm ya da mm olarak ifade edilebilir. Toplam yıllık yağış miktarı belirlenirken, yükseklik baz alınmaktadır. Bu nedenle uzunluk birimleri de kullanılmaktadır. Yağışın pek çok farklı formu olabilir. En çok bilinen yağış formları arasında kar, yağmur, graupel, sulu sepkesen ve dolu yer alır. Yağışın oluşması için temel nokta nemin yani su buharının bulunmasıdır. Nemin varlığı yeterli değildir.
Yağışın Gerçekleşmesi için Neler Gerekir?
Yağış olayı gerçekleşmesi için gerekenler arasında soğuma, yoğunlaşma, alana yeni bulut gelmesi olarak sıralanabilir. Yoğunlaşmanın gerçekleşmesi için mutlaka soğuma olması gerekir. Soğuma sıcak hava ile soğuk havanın temasıyla gerçekleşmektedir. Isınan hava yükseldiği zaman soğuma olur. Yoğunlaşmada ise yoğunlaşma çekirdekleri gereklidir. Yoğunlaşma çekirdeği okyanuslardan havaya asılı halde karışan tuz parçaları, volkanlardan püsküren tozlar, çölden kalkan tozlar olarak açıklanabilir. İnce film tabakası halinde bulunan hava giderek kalınlaşmaya başlar. Ağırlaşan hava yer çekiminin etkisine gireceği için yere düşmeye başlar. Bulutların içinde bulunan su kısa sürede tükenecektir. Alana yeni bulutlar gelerek bu döngü devam edecektir. Alana yeni bulutların gelmemesi halinde yağış bir süre sonra duracaktır. Kuvvetli ve güçlü bir yağışın meydana gelmesi mümkün değildir.
Dolu İle İlgili Video Anlatımı
youtube
Yağış Türleri Nelerdir?
Yağış türleri şu şekilde sıralanabilir:
Kırağı,
Vergla,
Kırç,
Çiy,
Sulu sepken,
Çisenti,
Dolu,
Kar,
Yağmur.
Kırağı çiğ oluşumu ile benzer. Toprak ve zeminde soğuma farkı şiddetli olduğundan meydana gelir. Kırağı olduğunda cisimlerin üzeri ince ve beyaz bir buz tabakası ile kaplanır. Vergla 0 derece altı soğumuş cisimlerin üzerine yağmur tanelerinin düşmesi ve ardından bu tanelerin düşmesi ile oluşmaktadır.
Kırç aşırı soğan cisimlerin üzerinde buz tabakalarının yoğunlaşması olarak tanımlanabilir. Kırağının ilerlemiş türü olarak da adlandırılmaktadır. Çiy genellikle bahar aylarında meydana gelir. Eğer aşırı soğuk gecelerde zeminde bulunanlar havadan daha soğuk olursa, su buharı cisimlerin üzerinde yoğunlaşmaya başlayacaktır. Yerdeki cisimlerin üzerinde su damlacıkları görülür.
Sulusepken kar ile yağmurun birlikte yağmasına verilen isimdir. Çisenti, yağmur damlacıklarının 0.5 mm’den daha küçük olamsı anlamına gelir. Doluda ise damlacıklar yükselir ve donar, donan buz parçaları yeryüzüne inerek yağış gerçekleşir.Karda buluttaki nem 0 derece altında buz kristalleri şeklinde yer yüzüne iner. Son olarak yağmur, buluttan düşen ve 0.5 mm büyüklüğünden fazla olan su damlalarına verilen isimdir. 6 mm’den büyük yağmur damlaları, hava sürtünmesi nedeniyle parçalanarak küçülecektir.
Dil ülseri hakkında bilgilere de bakabilirsiniz.
Oluşum Şekillerine Göre Yağış Türleri Nelerdir?
Oluşum şekillerine göre yağış türleri şu şekilde sıralanabilir:
Cephe yağışları,
Konveksiyonel yükselim yağışlar,
Orografik yağışlar.
Cephe yağışları frontal yağışlar olarak bilinirler. Farklı karakterde iki farklı hava kütlesinin karşılaşmasıyla meydana gelirler. Soğuk hava ve sıcak hava karşılaşması ile olur. Sıklıkla Akdeniz kıyılarında kış mevsimlerinde görülmektedir. Batı Avrupa’da yılın her mevsimi görülebilir.
Konveksiyonel yağışlar, yükselim yağışlar olarak da adlandırılmaktadır. Isınan hava yükselir ve soğur. Sıcaklık düşeceğinden mutlak nem azalır ve bağıl nem bu sırada artar. Hava neme doyduğu zaman yağış gerçekleşir. Alçak basınç hava hareketlerinin olduğu yerlerde görülür. Türkiye’de genellikle ilkbahar aylarında meydana gelen yağış türüdür. Ekvator çevresinde ise yılın her vaktinde görülebilir.
Orografik Yağışlar Nelerdir?
Orografik yağışlar yamaç yağışları olarak bilinirler. Bu yağış türünde bir hava kütlesi yamaç boyunca yükselir. Bu yükselme havanın giderek soğumasına neden olur. Maksimum nem düşerken, hava neme doyar. Yüksek alanlar dünyanın her yerinde diğer yerlere göre daha fazla yağış alırlar. Eğer dağın uzanış yönü, hakim rüzgar yönüne göre daha dik olursa, yağış miktarı daha fazla olur. Türkiye’nin Rize şehrinde durum budur. Rize, Türkiye’nin en çok yağış alan yeridir. Bunun nedeni Kaçkar dağlarının hakim rüzgar yönüne dik uzanmasıdır. Rize senede 2500 mm’e yakın yapış alır. Yağışın büyük kısmı, denize bakan yamaçta diğer tarafa kuru geçer. Özellikle yüksek dağların orta kısımlarında daha fazla yağış olur. Muson Asyalarında yamaç yağışları görülür. Hawaaii başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde de yamaç yağışları görülür. Dolu Hawai bölgesinde de meydana gelebilir.
Defne sabununun faydaları bilgilerine yazımızdan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: https://www.zovovo.com/dolu-nasil-olusur/
0 notes
rbcgr · 7 years
Text
Atatürk ve Evrim
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk; 13 Mart 1899 tarihinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi. 3 senelik başarılı bir Harbiye öğreniminden sonra 10 Şubat 1902'de bu okulu Teğmen rütbesiyle bitirdi ve öğrenimine Harp Akademisinde devam etti.1903 yılında Üsteğmen olmuştu.11 Ocak 1905 tarihinde de Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Harp Akademisinden mezun oldu. Mustafa Kemal, 5 Şubat 1905’te Şam’da bulunan 5. Ordu’ya atandı. Bu onun ilk görev yeriydi. Atatürk’ün katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı’dır. Mustafa Kemal Atatürk, hayatı boyunca birçok savaşta bizzat bulunmuş ve komutanlık etmiştir. Bu savaşları şu şekilde sıralayabilriz:
31 Mart Vakası 13 Nisan 1909
Arnavutluk İsyanı 15 Ocak 1911
Trablusgarp Savaşı 29 Eylül 1911
İkinci Balkan Savaşı 1912- 1913
Çanakkale Savaşı 18 Mart 1915
Doğu (Kafkas) Cephesi 1916-1917
Suriye-Filistin Cephesi 1917-1918
Kurtuluş Savaşı 1919 - 1923
Anıtkabir'deki Atatürk kütüphanesinde 3997 adet kitap okuduğu resmi olarak kayıt altına alınmış olan Mustafa Kemal Atatürk, önemli bir kısmı savaş alanlarında geçen ömrü boyunca çok çeşitli konulara kafa yormuş, tarihsel açıdan olduğu kadar bireysel olarak da oldukça ilginç bir liderdir.
Atatürk'ün ilgilendiği konular askeri stratejiler ve modern hukuk gibi konular olduğu gibi, geometri ve modern bilim gibi bambaşka içerikli konulardır da... Okuduğu kitaplar arasında en ilgi çekici olanı, hiç kuşkusuz evrimsel biyoloji ile ilgili olanlardır.
Evrimsel biyoloji 1920 ve 30'larda tam anlamıyla hız kazanmakta, matematiksel altyapısı keşfedilmekte, genetik ile bağlantısı ayrılmaz bir şekilde kurulmaktadır. Bu dönemde evrimsel biyoloji son derece ilgi çekici ve derinlemesine bir araştırma sahası olduğu gibi, aynı zamanda bilimsel camiaya var oluşun yegane bilimsel açıklaması olarak çoktan kabul görmüştür de...
Görünen o ki bu durum Mustafa Kemal Atatürk'ün de dikkatini çekmiş ve bu konuda çeşitli kitaplar okuyarak kendini bu konuda bilgilendirmeye çalışmıştır. Bunu yaparken okuduğu kitaplara notlar almış, ilgisini çeken açıklamaları işaretlrmiştir. Atatürk'ün modern bilime ilgisi sadece okuma düzeyinde kalmamış, devlet matbaası tarafından basılan ders kitaplarına da yansımıştır. Atatürk döneminde yayınlanan kitaplarda evrim gerçeği ve Evrim Teorisi sıradan bir bilimsel gerçek olarak ele alınmaktadır.
Atatürk'ün okuduğu evrimle ilgili kitaplara yönelik aldığı notlar ve işaretlediği kısımlar ile ilgili bir derleme göreceksiniz. Umuyorum ki ülkemizin kurucusunun bilimsel perspektifini anlamak açısından faydalı olacaktır.
Önemli Uyarı: Bu derleme, "Bakın Atatürk de kabul etmiş, demek ki evrim doğrudur." gibi saçma bir argüman ileri sürmek için kaleme alınmamıştır. Atatürk'ü "putlaştırma" gibi bir hedef de yoktur.
Bu yazı dizisi; Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden giden ve düşüncelerine değer veren insanlara armağan ve yol gösterici olması için yazılmıştır.
Atatürk' ün bir asker olmasına rağmen bilime olan ilgisini ve verdiği önemi gördükçe, gerçek bir deha olduğunu anlamamak elde değil.
''Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.'' diyerek bilime olan saygısını gösteren Atatürk, evrim kuramının doğruluğu hakkında da yorumlarda bulunmuş, bilime olan ilgisini göstermiştir. Not defterlerinden ve birden fazla kaynaktan derlenen kendi el yazısıyla yazılmış, çok büyük ihtimalle okuduğu kitaplardan ilgisini çeken yerlerden, kendi sözcükleriyle izah edilmiş yaşamın öyküsünü Atatürk'ten dinleyelim (yazılar, tüm yazım hatalarıyla birlikte, olduğu gibi aktarılmıştır):
"Hayat her hangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı. Denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu. Bunlar devirlerde şekilden şekile tekamül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bu günkü şekline geldi..."
"Tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı."
"İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bu günkü şekline geldi. İnsanın bu günkü yüksek zeka, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukederatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor."
"İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce... İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır."
"Hayatın ince, sulu çamur şeklinde tabîi şerâit altında başlamış ve sonra, hissolunan surette, yavaş yavaş tamamıyla hayata mahsus vasıflar almış olması muhtemeldir. Herhalde şunu kabul etmek lâzımdır ki hayat tabiatın haricinde gelmiş değildir ve tabiâttın fevkinde bir amelin eseri de değildir. Hayat tıpkı suyun buhar olması; bazı cisimlerin billür haline geçmesi, hararet tesiri ile toprağın yarılması kabilinden zaruri bir tabiat hadisesidir ve husulü lâzım olan tabii sebepler mevcut olduğu zaman kendiliğinden hâsıl olmuştur."
"İlk hayata ait, bu güne kadar edinebildiğimiz bütün bilgilerin kitabı ''kayalar sicilidir''. Bu sicile göre en eski kayalar, hiç bir hayat eseri göstermiyor. Çok sonraları da kayalarda görülen ilk hayat izleri pek basit şeylerdir. Küçük hayvan kabukları, deniz otlarının sapları gibi."
"Daha sonra (1-2 milyon süren devrede) denizde ilk balıklar meydana geldi. Bu devirde, karada henüz toprak dahi yoktu. Bundan sonradır ki karada, birden pek mütenevvi, kalın bataklık nebatları görülür. Bu nebatların çoğu, büyük ağaçlar halinde yosunlar, ağaç büyüklüğünde otlar gibi şeylerdir."
"Asırdan asıra bir çok şekilde hayvanlar, denizden karaya çıkmaya başladı. Bunlar hem kara, hem deniz hayvanları idi. Karada bataklıkta yaşarlardı.
Bu devirden sonra bir yaz ve büyük bir yeni hayat devresi başladı. Dünyanın haritası, bugünkü dünya haritasına, müphem sürette benzedi. (İlk hayatın başalngıcından, bu güne geçen zaman, 60 veya 600 milyon sene tahmin edilmektedir.) Bu yeni devrin başlaması ile, ilk defa dünyada, Mer'alar vücut buldu... Mer'alarda ot yiyen hayvanlar meydana geldi. Bu devir inkişaf ettikçe, nebatlarının ve hayvanlarının bugün dünyada görülenlere benzeyişleri artti. Yavaş yavaş çirkin ve kaba nesiller, bugünün mütekamil memeli hayvanlarına inkılap etti. Bu hayvan zümresinin başında; sıra ile maymunlar, kuyruksuz maymunlar ve nihayet insanlar bulunmaktadır."
"Tesbit ettiğimiz hayat zincirinin başlangıcı ve nihayeti daha aydınlatılmak ihtiyacındadır.
Gördük ki, hayat zincirinin son halkası insandır. Bu zincire nazaran insanın sair memeli hayvanlar gibi, daha basit bir sınıfa ait cetlerden geldiği kanaatine varılır."
"Filhakika umumiyetle iddia olunuyor ki, insanın ve büyük maymunların müşterek bir cetleri vardır. Bu cet dahi, daha basit şekilleri haiz bir nesilden, ilk memeli hayvan cinslerinin birinden ayrılıyor. Bu memeli hayvan bir nevi yerde sürünen hayvandan ve nihayet bunların hepsi de ilk hayat şekli olan iptidai hücreye dayanıyor. İnsanın bu şeceresi, insanın teşrihi ile sair kemikli hayvanların teşrihi arasındaki mukayeselere müstenittir."
"İnsanların ceddi olarak tasvif olunan mahluk,kayalar arasında saklanan koşucu bir mahluk idi. Bu mahluk kolayca ağaçlara tırmanabiliyor, ayaklarının başparmakları ile ikinci parmakları arasında bir maddeyi tutabiliyordu. Bu insan ceddinin dünya yüzünde yaşadığı devir; ilk memeli hayvan devri pek eskidir. Fakat bu mahlukta tabii, bir cetten iniyordu. Bu cet daha eski bir zamanda yerde sürünen hayvanlar devrinde yaşamıştır. Bu hayvan, ağaçlar arasında yaşardı."
"İnsanların cetleri olan bu mahlukatlara ait olmak üzere bulunan ilk izler arasında en mühimleri bazı taşlar ve bilhassa çakmak taşlarıdır. Bunlar pek kaba tarzda ve elde tutulmak için yontulmuşlardır."
"Bu ilk aletler arasında en eskileri milâttan 50.000 senedden daha evvelki zamanlara aittir. Fakat bu ilk aletleri yapan mahluklara ait ne kemiklere ne de buna benzer sair izlere bu güne kadar tesadüf edilmemiştir. Binaenaleyh, bu mahluklara, yalnız eser olarak bıraktıkları bu ilk aletlerin mevcudiyetiyle intikal ediyoruz."
"Tabiat insanları türetti; onları kendine taptırdı da. Ancak; insanların dünyada yaşayabilmeleri için, onların tabiata egemenliğinide şart kıldı. Tabiata egemen olmasını bilemeyen yaratıklar varlıklarını koruyamamışlardır. Tabiat onları kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir."
"Bundan 200 sene evveline kadar dünyanın 5-6 bin sene önce yaratıldığı ve insanın Basra'ya iki günlük yolda, Fırat nehri üzerinde bulunan Cennet'te yaratıldığı zannolunmakta idi. Bu kanaatların hep din kitaplarındaki hikayelerin, olduğu gibi hakikat sanılmasından doğuyordu. Artık hayatın 6 bin senelik değil, milyonlarca senelik olduğu anlaşılmıştır. Bu anlayış arzdaki kaya tabakaları ile onların arasındaki fosillerin 100 seneden beri, usul dairesinde tetkiki sayesinde olmuştur."
"Hayat, dünyanın karalarında, denizlerinde ve havasındadır. Kainatın bizim dünyamız haricindeki yerlerinde, şimdiki halde, hayatın mevcudiyetini kati olarak bilmiyoruz.
Dünyanın, güneşten geldiğini, zamanla şeklini, manzarasını değiştirdiğini ve bu suretle en nihayet, bugünkü hali aldığını hatırlattıktan sonra, şimdi dünyada hayatın tetkikine geçilebilir.
Fakat hayatın dünya üzerinde nasıl başladığını henüz kat'î surette bilmiyoruz."
Kaynaklar:
1-Atatürk ve Darwinizm, Prof. Dr. Zafer Toprak, Boğaziçi Üniversitesi (YouTube)
2-Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler (1968), Afet İnan
3-Atatürk, Tarih ve Dil Kurumları Hatıralar, Ruşen Eşref Ünaydın
4-Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi
5-Ali Mithat İnan — Atatürk’ün Not Defterleri, Gündoğan Yayınları,
6-Ali Fuat Cebesoy — Sınıf Arkadaşım Atatürk,
7-Orhan Asena — Mustafa, Kültür Bakanlığı Yayınları
8-Sinan Meydan — Atatürk ile Allah Arasında, “Bir Ömrün Öteki Hikayesi”
9-Melda Özverim — Mustafa Kemal ve Corinne Lütfü
10-Evrim Ağacı
0 notes
cncizmirescort-blog · 7 years
Text
Yeryüzünde Gerçekleşmeyeceğini Düşündü
Yeryüzünde Gerçekleşmeyeceğini Düşündü
Bu yüzden sonuna kadar her şey bitti! Yüce mahkeme geçti.Escort Bornova Kırmızı, korkunç savaş zorluğu yenildi.Kendini tatmin etmek için heyecana İzmir kapıldı. Hayatının en müthiş sansasyonlarına sahipti. Sanki kendisinden farklı duruyordu, o son sahneyi izledi. Savaşan adamın görkemli olduğunu gördü.Kendisinin iyi bir adam olduğunu hissetti.İzmir Escort Kendisini ötesinde gördüğü ideallerle dahi gördü. Derin hazzın içinde gülümsedi.Adamları üzerine hassasiyet ve iyi niyet kirildi.Vay canına, sıcak değil mi, hey?Akan yüzünü ceket kılıflarıyla parlatan bir adama kibarca seslendi.Emin ol!Diye sordu diğeri, içtenlikle sırıtarak.Sech aptallık sansürünü hiç görmedim.Yeryüzünde lüks bir şekilde sergiledi.Hoşça kal, evet!Umarım bir daha kavga etmemizi bir hafta boyunca Pazartesi’den kalırız.İzmir Özellikleri tanıdık olan erkeklerle bazı el sıkışmaları ve derin konuşmalar vardı, fakat gençlerin artık bağlı kalpler bağlarını hissettikleri kişilerle. Lanet bir yoldaşın paranın bir yarasını bağlamasına yardım etti.Ancak, aniden, yeni alay saflarında şaşkına dönen haykırışlar patlak verdi.Escort Bornova yolların güzeli İşte buraya geldiler! İşte geldiler!Yere uzanmış adam başladı veEy Escort Bornova.Gençlik hızlı gözleri sahaya çevirdi. O, biçimlerin uzaktaki bir ahşaptan İzmir kitleler halinde şişmeye başladığını fark etti. Eğimli bayrakları hızlandırdığını tekrar gördü.Alayı bir süre rahatsız etmekten alıkoyan kabuklar tekrar dönmeye başladı ve çimlerin veya ağaçların yaprakları arasında patladı. Çılgınca çiçek açan garip savaş çiçekleri gibi görünüyorlardı.Adamlar inledi.İzmir Escort Parıltı gözlerinden sardı.
Escort Bornova yolların güzeli
Onların lekeli yüzleri şimdi derin bir itiraz dile getirdi. Sertleşmiş bedenlerini yavaşça kaldırdılar ve düşmanın çılgınca yaklaştığı suratsız havada izlediler. Bu tanrı tapınağında çalışan köleler, sert görevlerinde İzmir isyan çıkarmaya başladılar.Her ikisi de kafayı kırıp şikayet ettiler.Ah, diyelim ki bu çok iyi bir şey değil, neden birileri bize destek gönderemiyor?Bu ikinci patlamada hiçbir zaman ayakta duramayacağız, buraya isyancı lanet Escort Bornova isyancı orduyla savaşmaya gelmedim.Şaşkın bir ses yükselten biri vardı.Keşke Bill Smithers elimi sıktıysa, onun yerine kendiminkini de yaptırayımdedi. Alayın ağrıyan derzleri acı içinde püskürtme pozisyonuna girerken cırtlaklandı.Gençlik baktı. Elbette, imkansız olan şeyin gerçekleşmeyeceğini düşündü. Düşmanın aniden durmasını, özür Escort Bornova yolların güzeli dilemesini ve eğilimi emniyette bırakmasını bekledi.İzmir Escort Hepsi bir hataydı.Ancak ateş, alay Escort Bornova çizgisinde başladı ve her iki yönde de yırtıldı. Alevin üst düzey tabakaları, bir İzmir süre hafif rüzgarın üzerine atılmış ve atmış olan büyük dumanlar bulutu geliştirdiler ve sonra bir kapının içinden geçtikçe safları arasında yuvarlandılar. Bulutlar güneş ışınlarında toprak gibi sarı renkte, gölgede üzgün Escort Bornova mavi renkte idi.
http://cncizmir.com/yeryuzunde-gerceklesmeyecegini-dusundu/
0 notes
imehmetakarsu-blog · 7 years
Text
İÇ VE DIŞ KUVVETLER
- Enerjisini yerin içinden alan kuvvetlere iç kuvvetler denir. (dağ oluşumu, kıta oluşumu ve volkanizma dır.) - Enerjisini güneşten alan kuvvetlere ise dış kuvvetler denir. (akarsular, rüzgarlar, dalgalar) - İç ve dış kuvvetler birbiriyle sürekli mücadele halindedir. - İç kuvvetler yeryüzünün kabartılarını meydana getirirken; dış kuvvetler ise bunları aşındırarak ortadan kaldırmaya ve seviyesine yakın az engebeli düzlüklere (peneplen) dönüştürürler. - Dış kuvvetlerin yer yüzünün yüksek kesimlerinin aşındırmasıyla elde ettiği malzemeler yer yüzünün çukur yerlerinde (okyanus, deniz) biriktirmesi ile jeoseklinaller oluşur. Bunların kalınlığı binlerce metreyi bulur. Yer kabuğunun hareketleri : - Yer kabuğu bir bütün değildir. Çatlaklardan ve kırık boşluklardan oluşur. Yer kabuğu bir birinden ayrı parçalardan oluşur. Bu her bir parçaya levha denir. - Bu levhalar manto üzerinde yüzer haldedirler. Yaklaşık yılda 1-2 cm hareket ederler. DAĞ OLUŞUMU ve TÜRKİYE’DE DAĞ OLUŞUMU 1) Dağ Oluşumu : - Okyanus ve deniz diplerinde biriken kalın tortul tabakalar (jeosenklinal) kıtalarının levha birbirine yaklaşması sonucu yan basınçlara maruz kalırlar. - Bu yan basınçlar sonucunda jeosenklinal eğer esnek yapıdaysa kıvrılarak yükselir ve yer yüzünün kıvrım dağlarını oluşturur. (Toros dağı) - Jeosenklinal eğer sert yapıdaysa veya önceden yükselmiş kıvrım dağları tekrar yan basınçlara maruz kalırsa kırılma olur. Yükselen bölümlere horst, alçakta kalan kısımlara ise grabent denir. Yüksekte kalan horstlar dağı oluştururken, alçakta kalan kısımlar, daha sonra akarsuların gelişmesiyle ovaları oluşturur. (Ege bölgesi kıyı kesimleri. Burada yer alan boz dağlar kırılma sonucu oluşan horstlardır. Bu dağlar arasında bulun ve üzerinde aynı isimli akarsıların geçtiği bakırçay, b.menderes , ovalarında birer çöküntü (grabent) alanlarıdır.) 2) Kıta Oluşumu : - Yer kabuğunun geniş tabanlı alçalma ve yükselme hareketleridir. Bu alçalma ve yükselme hareketleri çeşitli biçimlerde olabilir. - Kıtaların yükselmesi sonucunda su seviyesi geri çekilir. Bu olaya denizlerin çekilmesi yani reogresyon denir. Tam tersi durumuna da transregsiyon denir. 3) Volkanizma : - Yer kabuğu altındaki kızgın mağmanın yer kabuğunun çatlak ve kırık yerlerinden yeryüzüne çıkmasına denir. - Bu sırada yeryüzüne katı gaz ve akıcı maddeler çıkarır. (karbondioksit, taş, kaya) - Lavların üst üste birikmesiyle zamanlar volkanik dağlar meydana gelir. (K.Ağrı, Tendirek, Nemrut vb.) - Volkan küllerinin yıllık birikmesiyle tüf tabakaları oluşur. 4) Deprem : - Yerkabuğunu oluşturan katmanların yerlerinden oynamalarıyla hissedilen sarsıntılardır. - Oluşumlarına göre yerel depremler ve tektonik depremler olarak ikiye ayrılır. - Yerel depremler kısa sürede ve dar alanda etkili olan yıkıcı etkileri az olan sarsıntılardır. - Tektonik depremler daha şiddetli etkili alanı daha fazla dolayısıyla tahrip gücü daha fazla olandır. TÜRKİYE’DE OVALAR VE PLATOLAR Ova ve Türkiye’de Ovalar : Ova akarsuların derince yer etmediği eğik olmaya, varsa da az olan çevresine göre alçakta olan düz yerlere ova denir. 1) Oluşumlarına Göre Ovalar : a) Aşıntı Ovalar : Dış güçler tarafından aşırı dereceden aşındırıp, düzleştirilmesi sonucu oluşur. Bu ovalara Türkiye’de rastlanmaz. Doğu Avrupa bu konuya en belirgin örnek olarak bilinmektedir. b) Çöküntü Ovalar : Yeryüzündeki çöküntü hendeklerin, dış güçlerin taşıyıp getirdiği taklarla dolması sonucu oluşur. (Iğdır ovası) c) Birikinti Ovası : İç kesimlerdeki ya da kıyılarda ki çukur alanların, dış güçlerin taşıyıp getirdiği tortulların dolması sonucu oluşur. (Konya ve Malatya ovaları) d) Karstik Ovalar : Çökebilir taşların uzandığı alanlarda, suyun taşları çözümlemesi sonucunda oluşan ovalardır. Bu çanakların tabanının tortullarla dolup düzleşmesi ile karstik ovalar oluşur. (Teke ve Taşeli platoları) 2) Bulunduklarına göre ovalar : - Ovalar kıyıya yakın ya da uzak olma durumlarına göre kıyı ovalar ve iç ovalar diye ikiye ayrılır. - Kıyı ovalar; Bafra, Finike vb. - İç ovalar; Eskişehir, Muş vb. 3) Yükseltilerine göre ovalar : - Bazı ovalar deniz seviyesine yakın iken, bazı ovalarda denizden 1000-2000 metre yüksektir. Bunlar grubuna göre ikiye ayrılır. - Alçak ova; Çukurova, Çarşamba vb. - Yüksek ova; Konya, Malatya vb PLATOLAR a) Aşıntı Platoları : Dış güçler tarafından yüzeyi aşındırılmış, akarsuların derin vadiler kazdığı düzlüklerdir. b) Kırılma (Tektonik) Platolar : Dikey yönlü basınçların etkili olduğu alanlarda, eski kütlelerin kırılması ile oluşur. (İç Batı Anadolu platoları) c) Volkanik Platolar : Geniş alanlara yayılan tüf ve akışkan lavların düzleştirdiği alanların, akarsularla yarılması sonucu oluşur. d) Karstik Ovalar : Kireç taşı gibi çözünebilen taşların bulunduğu alanlarda oluşmuş platolardır. (Obruk, Taşeli platoları) YERYÜZÜNÜN BİÇİMLENMESİ (DIŞ KUVVETLER) 1) Mekanik (Fiziksel) Çözünme : - Günlük sıcaklık farkının fazla olduğu yerlerde görülür. - Günlük sıcaklığa bağlı olarak taşların ısınıp sonra soğuması sonucu oluşur. (Çöllerde görülebilir) 2) Kimyasal Çözünme : - Suyun taşları eritmesi, aşındırması, ve çürütmesi sonucu oluşur. - Sıcaklığın etkisiyle bu çözünme daha da artar. - Nemli bölgelerde daha da yaygındır. 3) Biyolojik Çözünme : Bitki köklerinin, kayalarının çatlaklarına girerek zamanla büyümesi ve bunun sonucu genişleyerek kayaların çatlamasına denir. TOPRAK OLUŞUMU ve TOPRAK TÜRLERİ - Toprağın oluşması için önce kayaların çözünmesi gerekir. - Canlı kalıntılarıyla oluşabilir. - Toprağın oluşumuna etki eden faktörler; iklim, bitki örtüsü, yer şekilleri, taşların özelliğidir. a) Taşınmış Topraklar : - Dış kuvvetlerin taşıyıp getirdiği malzemelerin birikmesiyle oluşur. - Üç çeşittir. Alüvyonlar : Kum ve çakıl gibi maddelerin oluşumuyla oluşan topraklardır. Morenler (Buzul Taşlar) : Buzulların taşıyıp biriktirdikleri, üzerleri çoğu kez parıltılı yada çizikli taşlardan oluşur. Lösler : Rüzgarların, kurak bölgelerden az çok yağışlı bölgelere taşıyıp yığdıkları, katmanlaşmış ince ögelerden oluşan toprak. b) Yerli Topraklar : - Bu topraklar, kayaların çözüldüğü yerde oluşan topraklardır. - İki gruba ayrılır. Nemli Bölge Toprakları : Bu topraklar nemin gür olduğu yerlerde, gür bitki örtüsüyle kaplıdır. Kurak ve yarı kurak bölge toprakları : Kestane ve kahverengi bozkır topraklarıdır yani çöl toprakları. YER GÖÇMELERİ ve KAYMALAR Yer göçmeleri ve yer kaymalarını oluşturan etmenler : Yer göçmesi : Kayaların, taş parçalarının, toprağın, büyük kütleli tabakaların birbirine kayarak yer değiştirme olayıdır Yer Kayması : Üstteki geçirimli tabakaların, alttaki geçirimsiz ve kaygan tabakalar üzerinde, eğim doğrultusunda kaynamasıdır. - Yer kaymasının yaygın adı heyelandır. - Yer göçmeleri eğimin çokluğu, şiddetli yağış, sebeplerinden olur. Heyelan oluşumunu etkileyen unsurlardan biride; toprakların yapısal özelliğidir. Heyelan olaylarının en çok görüldüğü mevsim; ilkbahar sonrası kar erime zamanıdır. EROZYON ve KORUNMA YOLLARI Toprak Erozyonu : Toprak erozyonun oluşturan etmenler; - Toprağın sular tarafından aşındırılması - Rüzgarlar - Bitki örtüsü - Buzullar - Sel - Eğim - Yangın Korunma yolları : - Ağaçlandırma, Bitki örtüsü, Baraj gölleri yapma, - Tarlalar eğime yatay sürülmeli - Ağaç kesimlerine karşı tedbirler AKARSULAR a) Akarsuyun oluşumu : Yeryüzündeki yatakların değişik büyüklüklerdeki yataklar içerisinde su toplanır ve bu yatak boyunca akmasına akarsu denir. - Akarsuların, küçüklerine dere denir. Büyüklerine ise çay, nehir denir. - Akarsuyun, çıktığı yere kaynak. Akarsuyun aktığı yere yatak denir. - Akarsuyun birim zamanda aldığı yola akarsuyun hızı denir. Bu hız mualine denilen araçla ölçülür. b) Akarsuyun ağları, Su bölümü ve Akarsu Havzaları : - En küçük dereden ana ırmağa kadar bir akarsuyun beslenme havzası içinde tüm kollarıyla birlikte oluşturduğu su yolu örgüsüne akarsu ağı denir. - Havzaları birbirinden ayıran doğal sınıra su bölümü çizgisi denir. - Akarsuyun denize ulaştırabilen havzalara açık havza, ulaştıramayan havzalara ise kapalı havza denir. c) Akarsuyun debisi ve rejimi : - Bir akarsuyun her hangi bir yerindeki enine kesitinde bir saniyede geçen suyun m3 cinsinden miktarına debi denir. - Bir akarsuyun debisinde yıl boyunca değişmeye rejim denir. d) Selintiler ve Akarsular : - Yüzeyleri kaplarcasına akan sulara selinti denir. - Bir akarsuyun aşındırma gücü; su miktarı, eğim, bitki örtüsü, akış hızı, yük miktarıdır. A) TÜRKİYE’DE SELİNTİLERİN OLUŞTURDUĞU AŞINDIRMA ve BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ : a) Kırgıbayır : Kimi yerleri yüksekçe, kimi yerleri yarıntılar biçiminde olan şekillere denir. (Nevşehir yöresi) b) Peri Bacaları : Volkan tüflerinin yaygın olduğu bir arazide sellenme sonucu oluşmuş yer şekilleridir. Üstteki dirençli kayalar aşınmadığı için şapka şeklinde bir görünüm oluşmuştur. (Afyon) c) Birikinti Konileri : Bir dağ yamacında aşağıya inen akarsuyun eğimi azaldığında taşıma gücüde azalır ve taşıdığı alüvyonları koni şeklinde biriktirir. Buna denir. - Birikinti konilerinin birleşmesiyle oluşan ovalara Dağ eteği ovası denir. B) AKARSULARIN AŞINDIRMASI İLE OLUŞAN YER ŞEKİLLERİ a) Vadiler : İçinde akarsuların aktığı, kaynaktan ağza doğru sürekli inişli olan uzun çukur alanlarıdır. Dört çeşit vadi vardır - V vadi; V harfi biçimindeki vadilere denir. - Tabanlı vadi; orta çığırlarda;eğim az, su miktarı fazladır. Derinlemesine hem de yanlamasına aşındırma yapar. - Yayvan Vadi; yanlama, aşındırma ile vadi yamaçları aşınıp yatıklarşır. - Yarma vadi; Bir düzlükte akmakta olan akarsu, önüne çıkan kabarıklığı dar ve derin bir biçimde yardıktan sonra yeniden düzeyi çıkarsa olur. - Kanyon vadi; çözünebilir taşların bulunduğu arazilerde akarsu bir yandan aşındırma yaparken bir yandan da taşlar çöker. Sonuçta dar derin ve dik duvarlı vadiler oluşur. b) Dev Kazanı : Akarsuların, çağlayan ve çavlanların yaparak döküldükleri yerlerde, aşınma sonucu oluşan çukurluklara dev kazanı (büğet) denir. Türlü Büyüklükte olabilir. c) Sekiler : Akarsuların iki yakasındaki yamaçlarda görülen basamak biçimindeki yer şekilleridir.. bu derinleştirme sonucu eski vadi tabanı yukarıda bir basamak halinde kalır ki buna seki denir. d) Yontuk düzler (Peneplen) : Akarsuların aşındırma faaliyetlerinin son döneminde oluşan dalgalı düzlüklere denir. C) AKARSU BİRİKTİRMESİ İLE OLUŞAN YERŞEKİLLERİ Akarsu biriktirmesi sonucu oluşan başlıca şekiller şunlardır; a) Deltalar : Akarsuyun göle yada deniz ulaştığı yerde, taşıdığı alüvyonları biriktirmesi sonucu oluşur. Bir deltanın oluşabilmesi için; - Akarsuyun belli büyüklükte olması - Denizin çok derin olması - Kıyı boyunca güçlü akıntıların olmaması gerekir. (Çukurova, Bafra) a) Birikinti Ovası : İç kısımlardaki alanların alüvyonlarla dolması sonucu oluşur. 2 çeşittir. - Dağ içi ovaları : Dağlık alanların iç kısımlarda az eğimli yerlerde, karstik çanaklarda ya da tektonik çöküntülerde birikme sonucu oluşur. (Erzincan ovası) - Dağ eteği ovaları : Bir dağın yamacından aşağı inen akarsu ve sellenme sularının oluşturduğu birikinti ovasıdır. c) Birikinti Konileri : Akarsuyun taşıdığı alüvyonların yelpaze biçiminde çökelir. Bu çökmeye denir. - Menderesler: Akarsuyun aşındırma ve biriktirme sonucu faaliyetlerin ortak sonucu oluşan yer şekillerinin en yaygın olanları mendereslerdir. - Yatak eğimi azalmış olan bir akarsu, düzenli büklümler yaparak sağa sola dolana dolana akar. Buna menderes denir. (Gediz nehri, B.Menderes) YER ALTI SULARI ve KAYNAKLAR - Dağınık tortulların içerisinde ya da kaya oyuklarında toplanmış suya rastlanır. Buna yer altı suyu denir. Kaynaklar : Yer altı sularının kendiliğinden yer yüzüne çıkmasına denir. IV çeşittir. - Kırıklı yapıların bulunduğu yerlerde fay kaynağı, yamaçların yer altı suyu tablasını kestiği yerlerde yamaç kaynağı, kalkerli yapıların bulunduğu yerlerde ise karstik kaynaklar, yer altı sularının bulunduğu yerlerde, insanların sondaj yapmasıyla ar¤¤¤yen kaynaklar oluşur. TÜRKİYE’DE KARSTİK SULAR, AŞINDIRMA VE BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ - Kolayca çözünen taşların yaygın olduğu yerlerde oluşan yer şekillerine karstik şekiller denir. (Toroslar) - Yanları dik, ağız kısımları türlü genişlikte olabilen, derin doğal kaynaklara obruk denir. (Obruk gölü) - Dolinler (düdenler, koyaklar) : Kalkerli arazilerde çözünmeler ya da çözünme ile birlikte çökmeler sonucu oluşmuş çukurlardır. Çapları birkaç yüz metre arası değişir. Bunun diğer adı da “su yutan”dır. - Dolinlerin genişleyip birleşmesi sonucu göl-ovalar (polyeler) oluşur. - Kör Vadiler : Suların bir su yatağından yer altına daldığı vadilerdir. - Karstik arazilerin yaygın şekillerinden biri de lapyalardır. - Kireç taşlarının çözünmesiyle mağaralar oluşur. - Mağaralarda sarkıt ve dikitler bulunur. - Yer altı sularının çözündürdüğü maddelerin çökelmesi sonucu oluşan yer şekillerine travertenlerdir. - Bunların beyaz olmasının nedeni üzerinde kalker tüflerinin olmasıdır. GÖLLERİN OLUŞUMU - Karalarda ki çanak ve tekne gibi küçük alanlarda birikmiş sulara denir. - Kara içerisinde ne kadar çok büyük olursa olsun, eğer denize bağlı değil ise göl olur. Göller oluşumlarına göre beş gruba ayrılır. a) Tektonik göller : Yer hareketleri sırasındaki kırılmalar, kıvrılmalar ve epirojenik hareketler sonucu oluşur. (Hazar gölü) b) Volkanik göller : Volkanik çanaklarda biriken suların oluşturduğu göllerdir. Bu göller sönmüş volkanların kraterlerinden oluşur. c) Karstik göller : Çözünebilir taşlardan oluşmuş çanaklarda biriken suların oluşturduğu göllerdir. Bu göller kireç taşı ve alçı taşının olduğu yerlerde görülür (Dalmaçya) d) Buzul ve sirk gölleri : Örtü buzulları ile dağ buzullarının oluşturduğu çanaklarda yer alan göllerdir. (İsviçre’de var) e) Karma yapılı göller : İç ya da dış gücün etkisiyle oluşan çanak, bir başka gücün etkisiyle büyütülüp derinleştirilmesine denir. (Van gölü) - Karma yapılı göllerin çoğu, bir çanağın önünün; dış güçler, iç güçler ve insanlar tarafından kapatılmasına set gölleri denir. - Karma yapılı göller arasında altı gruba ayrılır; Volkan, Akarsu, Kıyı, Heyelan, Buzul taş, Baraj gölleri gibi. 1) Tektonik-volkan set gölleri ; Bir çanağın, volkanlardan çıkan lav ve katı maddelerin kaplanması ile oluşan göllerdir. (Van gölü) 2) Akarsu set gölleri ; Akarsuların, taşıdıkları alüvyon ve tortulların bir çanağın önünü tıkaması sonucu oluşur. (Çamiçi) 3) Kıyı set gölleri ; Dalga biriktirmesi ile oluşan kıyı okların veya kordonların kıyı önünü kapatmasıyla oluşur. (B.Çekmece gölü) 4) Heyelan set gölleri ; Yer göçmeleri ve kaymaların bir çanağın önünü kapatması ile oluşur. (Tortum, Abant vb.) 5) Buzul taş set gölleri ; Buzul taşların bir çanağın önünü kapatması ile oluşur. 6) Baraj gölleri ; insanların bir vadinin önüne set yaparak oluşturduğu gölleridir.
0 notes