Tumgik
#suç örgütü
adanatelgraf · 17 days
Text
Ankara'da Organize Suç Örgütüne Yönelik Soruşturma: 4 Kişi Daha Gözaltında
Açıklama, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapıldı. Başsavcılık, organize suç örgütü mensubu bir kişinin yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılmasıyla ilgili 3 sivil ve bir kamu görevlisinin daha gözaltına alındığını duyurdu. Bu soruşturma kapsamında daha önce de Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan dört kamu görevlisinin gözaltına alındığı belirtildi. Soruşturma devam ediyor.
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
darkyayincilik · 2 months
Text
MAHZEN-24 Operasyonları Kapsamında Suç Örgütü Üyesi 8 Şüpheli Yakalandı
Elebaşılığını B.B’nin (Yurt dışı firar) yaptığı Organize Suç Örgütüne yönelik İzmir’de “MAHZEN-24” operasyonları düzenlendi, organize suç örgütü üyesi 8 şüpheli yakalandı.   Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele, İstihbarat ve Asayiş Şube Müdürlükleri ile Karşıyaka İlçe Emniyet Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
korkutkalkan · 1 year
Text
DEVRE MÜLK DOLANDIRICILIĞINDA 26 ŞÜPHELİ ADLİYEDE
DEVRE MÜLK DOLANDIRICILIĞINDA 26 ŞÜPHELİ ADLİYEDE
YALOVA’da devre mülk sahipleri ile irtibata geçip, ‘yüksek kazanç’ vaadi ile kandırarak, ofislerine gelen kişilerin mobil bankacılık uygulamasını kullanıp, kredi çekerek dolandırıcılık yapan suç örgütüne yönelik operasyonda gözaltına alınan 26 şüpheli, adliyeye sevk edildi. İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, devre mülk sahipleri ile…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
bunedycom · 2 years
Text
İsveç ve Finlandiya ile ilgili kritik gelişmeler: 100 PKK'lının talebi kabul edilmedi!
İsveç ve Finlandiya ile ilgili kritik gelişmeler: 100 PKK’lının talebi kabul edilmedi!
Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üye olabilmeleri için yerine getirmeleri gereken üçlü muhtıra maddelerinni ısrarlı takibini sürdürüyor. İsveç, NATO üyeliği için terör örgütü PKK/YPG ve FETÖ’cülerin iadesi konusunda atılacak adımları iki ayrı başlıkta ele alıyor. İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström ve Finlandiya Savunma Bakanı Antti Kaikkonen kısa süre içinde Türkiye’ye…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
delitay · 9 months
Text
Tumblr media
Bayılırlar bölücü terörist güzelemesine.
Hele bir tanesi var ki yıllardır salya sümük
demogojili ajitasyonlu...
İsmi Yılmaz Güney.
Terörist örgüt propagandası içeren filmler çeken
bölücü ve marjinal solcu bir sinemacı...
Malûm, sanat adı altında sinemacılığı, tiyatroculuğu, şarkıcılığı velhasıl bilimum soytarılığı ruhban sınıfı gibi kutsayan bir anlayış hakim memlekette.
Kendileri oluşturdu tabii..
P&R çalışması için de çok büyük bütçe ayırmadılar.
Meslek icabı ellerindeki malzemeyle kendileri yaptı.
Sanki onların "sanatçı" kavramına uyan biri haşa tüm kusurlardan münezzeh...
Ama "sanatçı"(!) olması lazım.
Mesela bir hattat, çini ustası, neccar filan olmaz yani...(!)
O ne öyle ya sanatçı mı o?
Amele amele...
Özellikle tiyatrocu, sinamacı, şarkıcı vs...
Neyse bu ruhban sinemacı Yılmaz Güney'i
tanıyalım biraz...
- 1966 yılında Eşrefpaşalı filminin çekimleri sırasında Nebahat Çehre'nin başına bardak koyup gerçek bir silahla ateş etti. Çehre'nin ağlayarak yalvarmasını umursamadı.
- Aynı yıl kavga ettiği Nebahat Çehre'yi kasıtlı olarak arabasıyla çarparak yaraladı. Olay örtbas edilip polisten ve basından gizlendi.
- 1971 yılında Efraim Elrom'un öldüren terör örgütü Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi üyelerini sakladığı tespit edildi ve 2 yıl hapis cezası aldı.
- 1974 yılında gazinoda geçen bir film sahnesinin çekimi sırasında tartıştığı Hakim Sefa Mutlu'yu yakın mesafeden başına ateş ederek öldürdü.
- Cinayeti 16 yaşındaki yeğeni Abdullah Pütün'ün üzerine attı ancak polis sorgusunda katilin Yılmaz Güney olduğu anlaşıldı. Güney, kasten adam öldürme suçundan 18 yıl hapis cezası aldı. 1981 yılında hapisten kaçarak Küba'ya... ıı prdn Fransa'ya sığındı.
- Fransa'da Türkiye karşıtı bölücü faaliyetler yürüten dernekler kurdu, ayrılıkçı radikal sol terör örgütlerine destek verdi.
-1982 yılında vatandaşlıktan çıkarıldı.
- Yaptığı bölücü propaganda içerikli filmleri haliyle batı karşılıksız bırakmadı.
Avrupa'da pek çok ödül verildi.
...
Tabii bunlar bilinenler...
Ki böyle bir suçlunun bilinmeyeni bilinenine
rahmet okutur.
Yani herif tam suç makinesi...
Ama ruhban sınıfından ya... yağla babam yağla..!
Bu vatana ihanet eden herkesi başında taşır,
vatansever insanlara düşman kesilirler.
Ama "Vatan Haini" deme..!
Hemen kol kola girer başlarlar Ayten Alpman'dan "memleketim" şarkısı çığırmaya...
Dediğine utanırsın (!)
"Allah benim belamı versin ben ne fesat adamım!" dedirtirler...
Hangi memleketse artık... (?)
// Erkan Bakırhan
19 notes · View notes
tferyal · 9 days
Text
Tumblr media
-Bir köpek inşaatın malzemesini çaldığı için bina depremde 60 kişilik bir aileye mezar mı oldu ? -Bir köpek suç örgütü kurup suikast mi yaptı ? -Bir köpek ihaleye fesat karıştırıp yetimin hakkını mı yedi? -Bir köpek zorla bir kadına tecavüz mü etti ? -Bir köpek iki yaşında bebeğe tecavüz mü etti ? -Bir köpek tuzağa düşürdüğü genç kızı uyuşturucu komasına sokup 18'inci kattan atıp ölümüne mi sebep oldu ? HAYIR !! Dövüldüler Sövüldüler Tecavüze uğradılar Aç bırakılıp hor görüldüler O ise sadakatinden asla vazgeçmedi. İnsanoğlu tüm günahlarından kurtulmak için kısırlastırıp ,ağır kanunlar yapmak, sokak hayvanlarını kontrol altına almak yerine öldürüp yok etmeyi tercih ediyorsa kopsun bu kıyamet..!! “Türkiye'de sokak hayvanı sorunu yoktur. Türkiye'de kötü insan sorunu vardır. “
2 notes · View notes
uyandim · 1 year
Text
*senle benden bir ordu, iki kişilik bir suç örgütü, adı konulmamış düşler kurgulayıcısı, çekilmemiş bir filmin fragmanı, uzaklardan ancak seçilebilen bir dağ manzarası, ışıkları loş şehir gürültüsü, kısık sesle seslendirilmiş bir türkü olabilir, eğer istersek.*
#<3
8 notes · View notes
veganlogicdinamo · 9 months
Text
“DOLANDIRILMA HAKKIMI KULLANMAK İSTİYORUM!”
2021 yılından beri birçok usülsüzlüğünü ve zorbalığını kanıtlarıyla ortaya çıkardım. Yargılanarak aldığı çok sayıda cezayı UYAP belgeleriyle yayımladım.
Bu nedenle beni gazeteden attırmakla tehdit etti, gazeteyi telefonla arayarak hakaretler savurdu, sosyal medya hesaplarında bana cinsiyetçi küfürler etti; “sahtekâr, PKK sempatizanı” diye iftira attı.
Söz konusu kişi, Paw Guards (Pati Koruyucuları) adlı oluşumun kurucusu olduğunu söyleyen Erkin Erdoğdu’ydu. “Sosyal medyada bir milyonu aşkın takipçimiz, otuz bini aşkın üyemiz var; ayda iki milyondan fazla harcıyoruz, biz hayvan hakları alanında Türkiye’nin en büyük oluşumuyuz” diyerek sokak hayvanları üzerinden oluşturduğu ağı üzerime saldı.
Ben gerçekleri yazdığım için bu saldırılara uğrarken, ne bir gazetecilik meslek örgütü ne bir kadın hakları örgütü ne de hayvan hakları oluşumu yanımda durdu. Sadece çok az sayıdaki dürüst insan destek verdi.
Hatta Erdoğdu’nun bağlı olduğu oluşum, gazetedeki yazılarım konusunda beni Basın Konseyi’ne şikâyet etti ve konsey, evrakta sahtecilik, dolandırıcılık, bıçakla adam yaralama ve darp etme gibi birçok suç yüzünden kesinleşmiş cezası bulunan ve hakkında yakalama kararı olan bu kişi yüzünden benden açıklama istedi!
Geçen hafta adliyeye gittiğimde ise savcıya şunu söyledim: Suç sicili böylesine kabarık olanlar dışarıda gezip beni tehdit edebilirken, bir gazeteci olarak görevimi yapıp onlar hakkında gerçekleri belgeleriyle ortaya çıkararak toplumu uyardığım için benim ifadeye çağrılmam gerçekten üzücü. Bu kişiler hakkında baroların hayvan hakları merkezlerine ve MASAK’a ihbarda bulundum; savcıların şaibeli hesapları incelemelerini talep ettim ve bunu şimdi yineliyorum.
MİLLETVEKİLLERİ, ÜNLÜLER, DERNEKLER, RANTÇILAR...
Sonunda perşembe günü Erkin Erdoğdu yakalanarak cezaevine gönderildi. Şimdi geçmişte hakkımı yiyenler, bu şahsa “takipçisi çok”, “hayvanlara yardım ediyor” bahanesiyle destek verenler, şaşırmış numarası yapıyor.
5 notes · View notes
articledude · 8 months
Text
İbrahim Murat Gündüz'ün Başarı ve Liderlik Üzerindeki Kalıcı Etkisi
Başarı ve liderlik alanında etkisi nesilleri aşan isimler var. Bu yıldızlardan biri de, kalıcı etkisi başarı ortamında silinmez bir iz bırakan İbrahim Murat Gündüz'dür. Bu kapsamlı araştırmada, yalnızca onun mirasını onurlandırmayı değil, aynı zamanda bireyleri kendi başarı yollarına doğru yönlendirebilecek değerli bilgiler sunmayı amaçlayarak İbrahim Murat Gündüz'ün hayatını, ilkelerini ve katkılarını derinlemesine inceliyoruz.
Tumblr media
Erken Yaşam ve Arka Plan
İbrahim Murat Gündüz, başarı ihtimalinin uzak göründüğü mütevazı bir köyde doğdu. Ancak sarsılmaz kararlılığı ve bilgiye olan doyumsuz susuzluğu, onu her şeye meydan okuyacak bir yola soktu. Küçük yaşlardan itibaren, okuma ve kendi kendine eğitim yoluyla sürekli olarak ufkunu genişletmeye çalışan, doğuştan gelen bir merak sergiledi.
Başarıya Yolculuk
Gündüz'ün başarıya giden yolculuğu zorluklardan ve zorluklardan yoksun değildi. Çok sayıda aksilik ve zorlukla karşı karşıya kaldı, ancak sonuçta zaferine giden yolu açan şey onun dayanıklılığıydı. Hikayesi, başarının bir varış noktası değil, üstesinden gelinmesi gereken engellerle dolu bir yolculuk olduğu fikrinin bir kanıtıdır.
Liderlik Felsefesi
İbrahim Murat Gündüz'ün kalıcı etkisinin merkezinde onun farklı liderlik felsefesi yatmaktadır. Örnek olarak liderlik etmenin, başkalarına aşılamak istediği değer ve ilkeleri somutlaştırmanın önemine inanıyordu. Onun liderliği dürüstlük, empati ve mükemmelliğe olan amansız bağlılıkla karakterize ediliyordu.
Liderlikte Dürüstlük
Dürüstlük Gündüz'ün liderliğinin temel taşıydı. Güvenin liderliğin para birimi olduğuna ve güvenin yalnızca sarsılmaz dürüstlük ve şeffaflıkla kazanılabileceğine kesinlikle inanıyordu. Etik davranışa olan bağlılığı, liderlik ettiği kişilerde yankı buldu ve güven ve işbirliği ortamını teşvik etti.
Empati ve Bağlantı
Gündüz'ün liderliği başkalarına karşı duyduğu derin empatiyle öne çıkıyordu. Etkili liderlik için gerçek bağlantıların ve empatinin şart olduğunu anlamıştı. Ekip üyelerinin endişelerini ve isteklerini aktif bir şekilde dinleyerek bir kapsayıcılık ve karşılıklı destek kültürü yarattı.
Mükemmelliğe Bağlılık
Gündüz'ün liderlik felsefesinde mükemmellik tartışılamaz bir konuydu. Başarı arayışında sıradanlığın yeri olmadığına inanıyordu. Yüksek standartlar belirleyerek ve sürekli gelişmeyi teşvik ederek ekibine mükemmellik için çabalama konusunda ilham verdi.
Miras Yaşıyor
ibrahim murat gündüz adana 'ün başarı ve liderlik üzerindeki etkisi günümüz dünyasında yankılanmaya devam ediyor. Onun ilkeleri tarihin sayfalarıyla sınırlı değildir, büyüklüğe ulaşmayı arzulayanlara yol gösterici bir ışık görevi görmektedir.
Modern Uygulamalar
Gündüz'ün liderlik ilkeleri günümüzde çeşitli alanlarda geçerliliğini bulmaktadır. Kurumsal yönetim kurullarından kâr amacı gütmeyen kuruluşlara kadar liderler, etik liderliğin ve mükemmelliğe bağlılığın sürdürülebilir başarının anahtarı olduğunu anlayarak onun örneğini taklit etmeye çalışır.
Eğitim Etkisi
Gündüz'ün bilgiye ve kendini geliştirmeye olan bağlılığı dünya çapındaki eğitim kurumlarına ilham kaynağı olmuştur. Onun hikayesi müfredatlarda sıklıkla yer alıyor ve öğrencileri zorlukların üstesinden gelmeye ve sarsılmaz bir kararlılıkla hayallerinin peşinden koşmaya motive ediyor.
İbrahim Murat Gündüz, hayırseverliği ile tanınmış bir iş insanıdır ve kendisine yönelen suç örgütü lideri iddialarını reddetmiştir. Medyada hakkında çıkan karalayıcı haberlere karşı hukuki yollara başvuracağını ifade etmiştir.
Gündüz, iş hayatının yanı sıra spor ve hayırseverlik faaliyetlerine de aktif bir şekilde katılmaktadır. Özellikle ihtiyaç sahibi sporculara yardım etme konusunda çaba gösterdiğini belirtmiştir. Durum, onun sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda toplum hizmetlerinde de aktif rol almayı önemsediğini gösterir.
Buna rağmen, Gündüz hakkında basında çıkan suç örgütü liderliği iddiaları, onun imajına gölge düşürmüştür. Ancak Gündüz, bu iddiaların asılsız olduğunu ve hakkında olumsuz haber yapanların adalet karşısında hesap vereceklerini belirtmiştir. Gündüzün bu durumu hukuki yollarla çözme konusundaki kararlılığı, kendisine yöneltilen suçlamaların haksız ve yanıltıcı olduğuna dair inancını gösterir.
Çözüm
Sonuç olarak İbrahim Murat Gündüz'ün başarı ve liderlik üzerindeki kalıcı etkisi kararlılığın, dürüstlüğün ve empatinin gücünün bir kanıtıdır. Hayatı ve ilkeleri, bireylere ve kuruluşlara yeni başarı zirvelerine ulaşmaları için ilham vermeye devam ediyor. Onun mirası üzerinde düşünürken, başarının yalnızca bir varış noktası değil aynı zamanda dayanıklılık, etik liderlik ve mükemmelliğe bağlılıkla şekillenen bir yolculuk olduğunu hatırlıyoruz.
2 notes · View notes
judasizm1 · 9 months
Text
Borsadaki tehlikenin farkında değil kimse!..
Enflasyonu merkez bankalarının faiz artırımıyla yavaş yavaş düşen, reel sektörü güçlenen, karşılıksız (reel karşılığı olmayan) para basmayı bitirmiş ABD, Almanya, İngiltere vs vs gelişmiş ülkelerde bir çok çok büyük şirket iflas açıklaması yaparken ekonomisi uçurumun eşğinde olan ülkemizde borsayı sadece yarıtırımcı teveccühü(!) olarak sunanlar, ekonomimiz güçleniyor diyen yalancılar var.
On yıllardır ülkemizde büyük SKANDALlar patlıyor ama kimse doğru dürüst gözlemleyip kamuyla paylaşamıyor. Büyük bir soygun kapımızda! 2008 krizinde bir anda artan fabrika/iş yeri yangınlarını hatırlarsınız. Sigorta şirketleri bu durumdan şüphelendiler ve bir nebze iflas etmek üzere olan müşterilerinin "üç kağıt"ını bozdular. Bu üç kağıtçılar başka yol buldular; "HALKA ARZ." Bu şirketlerin yeni hırsız ortakları oldu; bürokratlar, atamış başkanlar, siyasiler, rüşvetçi memurlar, ahbap-çavuş ilişkisi olan yeni arkadaşlar ve tabi ki akrabalık, eski bakanlık... Bu organze suç örgütü batmakta olan şirketlerin finansal verilerinde manipülasyon yapıyorlar ve hızla büyümekte olan bir şirketmiş ve ekonomik hacimsel-varlık olarak borsaya girebilecekleri yönünden raporlar hazırlıyorlar. Sonunda öpülen ufak birikimini korumak için borsaya giren küçük yatırımcılar oluyor.
Bu ekonimik buhranımızda Halka Arz demek iflası Halka Yıkacağız demektir. Hepsi böyle mi! Kesinlikle gerçek anlamda Halka Arz olunan hisseler var. Ama dikkatli olun, ekonominin durumu ortadayken hangi şirket ve nasıl bu kadar büyüyebilmiştir?! Algılara karşı dikkatli olun, borsa bilgisi olmayanlar borsadan uzak dursunlar ve panik yapmayın!.
2000'li yılların başında borsayı yöneten, manipulasyon yaparak bir anlamda nitelikli dolandırıcılık yapan yabancı yatırımcılar yine borsamıza girdiler (yeni değil yaklaşık 4-5 yıldır). Birikiminizi bildiğiniz, alışık olduğunuz güvenli limanlarda tutun ama borsadan uzak durun..
6 notes · View notes
adanatelgraf · 17 days
Text
 "Mahzen-47" Operasyonuyla Organize Suç Örgütü Çökertildi: 51 Şüpheli Gözaltında
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Jandarma Genel Komutanlığı KOM Daire Başkanlığı koordinesinde, Hatay İl Jandarma Komutanlığı tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda operasyonun başarıyla tamamlandığını duyurdu. Operasyon, Hatay’ın yanı sıra Ankara, Antalya, Mersin, Nevşehir, Sivas ve Şanlıurfa’da düzenlendi. Elebaşları…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
onderkaracay · 10 months
Text
Tumblr media
🗣️ Türk Ulusu Kuvayı Milliye Cephesinde Direnişe Geçmelidir
Özelleştirmeler, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve Türk ulusunun varlığını sermaye çetelerine satmak demektir.*
Babalar gibi satarız dedikleri gün gösterdiğim tepkinin ilk cümlesi buydu.
Özelleştirmeler; vatana, ulusa ve devlete en büyük ihanettir.
Bu bir sermaye çetesinin operasyonudur.
Düşmana ülkeyi işgal ettirmenin örtülü ve ahlaksız formülüdür.
Nitekim tarih beni haksız çıkartmadı.
O gün bana sen ülkenin gelişmesini istemiyorsun diyerek bu zalimlige hizmet edenlerin hepsini bugün tarih hain olarak ilan etti.
Çünkü o işbirlikçi sermaye özelleştirmeler sonrası artık devlet yok şirketler var diyerek bizi tehdit etmeye başladı.
Bu bir milli güvenlik sorunudur ve bu tehdidin kamulaştırma yapılarak ortadan kaldırılması gerektiğini Mobbing Bank 2015 yılından bu yana yazmaktadır.
12 Eylül 1980 sonrası ülkemizin başına bela edilen kanlı terör örgütü ile çalıştığım bankanın söylemleri arasında hiçbir fark yoktu. Terör örgütü TC askeri ve devleti diyordu bu bankanın genel müdür yardımcıları ise banka adına TC riski diyorlardı. Hatta bankalarının riskinin devletin riskinden daha düşük bir risk taşıdığını ülke puanı üzerinde bir puana sahip banka olduklarını iddia ediyorlardı. Bugün bu bankanın sahipleri Malta vatandaşı olmak zorunda kaldılar.
Bizi kendilerinin bir askeri olarak görüyorlardı. Oysa karanlık sicillerini tutuyordum. Suratlarını mos mor edeceğim güne hazırlık olarak. Yaşam bir sır ile bu fırsatı verdi.
Mobbing Bank en tepeden birini mahser tufanında yere serdi. Diğerlerine yaşattıkları zulmü yaşamaları için uzatmaları oynama cezası verdi.
Bugün yabancılara ucuza yurttaşlık, toprak, mülk ve maden ruhsatlarını satan bir ülke haline gelmiş isek sebebi ve nihayi hedefi devleti parçalamak yok etmek isteyen bu arsız niyettir.
Yeni anayasa yapma niyeti Türkiye Cumhuriyeti devletini yok etmenin yasal kılıfıdır. Sermaye çetesi daha önce de Tesev adı altında böyle bir girişimde bulundu. Bunu herkes biliyor.
Bilderberg çetesinin ülkemiz ayağını yönetenler bu işin arkasında ki niyettir. Amerikan ve İngiliz derin devlet yapısı bunları kullanmaktadır.
Cemaat ve tarikat adı altında terör faaliyetleri yürütenlerden daha tehlikeli bir tehdittir.
Cebimizi soyarak bize karşı tehditlerini sürdürmektedirler. İktidar ve muhalefeti parti başkanları düzeyinde ele geçirmek yoluyla ve bilderberg'in adamlarını her partiye, medyaya yerleştirerek sonuç almaktalar.
Mobbing Bank oyunu deşifre etmiştir.
Ergenekon ve balyoz kumpaslarının yaşandığı yıllar da bankada bunun mücadelesini tek başına veriyordum. Benden kurtulmanın yolunu 12 Eylül 2012 tarihini seçtiler. Ayaklarına kurşun sıktıkları gün o gündü.
Meclis iktidar ve muhalefet ile birlikte bu amaca yönelik son seçim ile dizayn edildi.
Anayasa yapmaya kalkmaları isyan sebebidir.
Anayasalar kurucu meclisler tarafından yapılır.
Hukuksuz seçilmiş bir yönetimin Anayasa yapma hakkı yoktur. Mevcut Anayasa'nın 101. maddesine göre şu an Cumhurbaşkanı seçilmiş olan hukuksuz seçilmiştir. Bu suçtur. Bu suça alet olan hukukçu iktidar muhalefet medya herhes yargılanacaktır.
Çünkü ölümcül darbeyi ancak bu kadar suç işlemiş birine yaptırabilirlerdi. Bu sebeple muhalefeti dizayn ederek seçilmesini sağladılar.
İktidar ve muhalefet medyasının mamasını sermaye çetesi ödüyordu. İstediğini de parayla aldı.
Özelleştirmeler, sürdürülebilir sömürge düzenini devam ettirmek adına dayatılan yaşam pahalılığının, neyimiz var neyiniz yok hepsinin haraç mezat satışının, anayasa yapma amacının hepsi bu hedefe yönelik bir çabadır.
Sermaye çıkarına suç işleyen iktidar ve muhalefet anayasa yaparak bu suçlardan kurtulmanın çaresi peşindeler.
Buna asla izin vermemek gerekir.
Medya da bunun çözümü yoktur.
Çözüm, halkı kuvayı milliye güçleri olarak birleştirmektir.
] Önder KARAÇAY [
* 2002 sonrası özel bir bankada çalıştığım zaman söylediğim itirazın ifadesi aynen böyleydi. Çünkü iktidara sanki çalıştığım banka gelmiş gibi neler olacağını onlar bize anlatıyordu, hepsine karşı çıkıyordum. Bunun yazılı belgesi var elimde. Medya da zerre kadar ahlak var ise bu belgeyi benden isteyip neden yayınlamıyorlar. Çünkü bu medya sermaye çetesinin medyasıdır.
6 notes · View notes
korkutkalkan · 2 years
Text
Yargıtay'dan orman yangınına 25 yıl hapse onay
Yargıtay’dan orman yangınına 25 yıl hapse onay
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, terör örgütü PKK adına 2019’da İstanbul Pendik’teki Aydos Ormanı’nda yangın çıkaran Yakup Akman’a verilen 25 yıl hapis cezasını onadı. Daire, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesince 28 Nisan 2020’de Akman hakkında verilen hükme ilişkin temyiz incelemesini tamamladı. Buna göre, Akman’a, terör örgütü PKK kapsamında “devletin güvenliğine karşı suç işlemek amacıyla kurulmuş bir…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
doriangray1789 · 1 year
Text
BİR KAMPANYA VAR... 6 yaşında kanser hastası çocuk, adı YUSUF... annesi Bank Asya ya 400 tl yatırdığı tespit edilmiş ve FETÖ ye üye olmaktan dolayı tutuklu 6 yıl 3 ay cezası var... ( bu durum gazetelere yansımış durumda) çocuğun yakalandığı kanser 4. devrede ancak tespit edilebilen Ewing Sarkom adında kötü bir kanser türü, annenin ceza süresi çocuğa verilen ömür yetmiyor çocuğun yaşama şansı %20 nin altında... BUNU SÖYLEMEK ZOR ANCAK ÇOCUĞUN KALAN ÖMRÜ AZ... CEZA ERTELEME OLAMAZ MI? İnsani bir sorudur... CEZA EVİNDE DOĞAN VEYA ANNESİYLE CEZA EVİNE GİREN ÇOCUKLARIN DURUMUNU HİÇ SORMAYIN... hepimiz anne-babayız... ,Ç YARALAYAN bir sürü örnek var...ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ MENSUPLARINA GELEN AF AKLA GELİNCE bu şekilde olanlar için ceza erteleme olamaz mı?ÇOCUKLARIN GÖZÜNDEN BAKINCA ONLARA ANLATABİLİRMİSİNİZ... ANASI BABASI KATİLDE OLSA HEM ÖLEN HEM ÖLDÜREN İÇİN BUNU GERİDE KALAN BR ÇOCUĞA NASIL ANLATIRSINIZ? - Kİ BURADA BÖYLE BİR DURUM DA YOK.... Mesela Selam Çalışkan Beyin kanseriydi, babasını görmek istedi ancak ceza erteleme olmadığından babasını göremeden vefat etti... bu şekilde bir sürü isim var... EN ACIKLI FİLMİN GERÇEK OLAN SAHNESİ GİBİ.... Bu şekilde olan tutukların çoğunluğu da siyasi tutuklu... aslında 28.06.2013 tarih 28691 sayılı resmi gazetede yayınlanan HÜKÜMLÜ VE TUTUKLULARA YAKINLARININ ÖLÜMÜ VEYA HASTALIĞI NEDENİYLE VERİLEBİLECEK MAZERET İZİNLERİNE DAİR YÖNETMELİK var ancak mahkumların hemen hepsini kapsamıyor... VURAL PAŞA YI HATIRLAYIN kendisi ilaç alacak durumda olmamasına rağmen çıkartılmamıştı.... ÇOCUKLAR İÇİN -sosyal medyada bu drama ilişkin - bir kampanya var istek sadece insani... CEZA ÇEKİLMESİN DENMİYOR EN AZINDAN ÇOCUKLARIN KALAN ÖMÜRLERİNİ EBEVEYNLERİYLE GEÇİRSİN DENİYOR...
3 notes · View notes
seslimeram · 1 year
Text
Katran Karasının Sınırlarında Bir Ülke
Tumblr media
Bir katran karanlığının sınırları boyunca yürüyor iş bu menzil. Her durumda birbirinden beter halleri yeknesak bir uyum içinde çelişmeden, kördüğüm olmadan var edebilen bir biyopolitik deneyselliğin esiri ülke şimdi hakkaniyetimiz kılınıyor. Bütünüyle baş amirle, taban tabana zıt gel gelelim suç ortaklığında yerli ve milli olan / oldurulan çeteleşmiş bir devletli mutabakatının izlerinde / birleşiminde hayatın kendisi çelişkilerin esiri kılınıyor. Dört bir yanı sınama, her günü apayrı kuşatma ve tahakkümle yan yana doğrudan bariz bir biçimde müştereklerimiz yerle bir ediliyor. Bugünün ülkesinin yeni yüzyıl formu ya da tahayyülü ekseninde diri, güçlü kendi kendine yeten bir ülke olduğu sanrısı aralıksız zikredilirken oluşan zımni ile varılan yer kapkaranlık bir sahneyi biçimlendirmektedir. Birbirleriyle örtüşen her eylem, her söz, her karar, her hükümle bu müşterekler talanının var edilmesi kesintisiz kılınır. Covid-19 salgını döneminin paldır küldür sümen altı edilip normalleşme diye çıkılan güzergahta oluşturulan perspektif bu hali hemen her güne içkin kılmaktadır. Görünen köy kılavuzsuz bu bahistedir. Varılan eşiğin sunduğu haleti ruhiye tastamam bir tahakküm cenderesidir. Cehennemden hallice bir toplam yeni ülke olaraktan bildirilir. Bütünüyle, ezen, biçen, sindiren ve sınırları daraltan bir toplamdan, mümkün ola gelen her şartta hizada tutulan panoptikon güncelliği var edilendir.
Bir biçimde gözetleme halinin ortasında denetim / gözetim ve tahakküm üçlemesi birlikte, beraberce o yönergeyi sabiti kılar bu ülkenin. Hayatın ehven kılınan her şeyden ama her bir şeyden alıkonulmasının mizansen değil doğrudan güncelliğidir mesel. Bütünüyle kara, kapkaranlık bir yeri / yurdu bina etmek yolunda yürünürken, müştereklerimizin elimizden çalınmasının hali ne olacaktır sahiden? Üçlü, beşli çetelerden, devlet denilenin orta yerine konumlanmış ne ettikleri / ne yaptıkları meçhul kılınmış sureti temsillere, dört bir yandan pıtrak gibi bitiveren götürelim abicim, ablacım tiplemelerine, devletin malı deniz yemeyi beceremeyen keriz abilerine bir dolusu, binbir türlüsü elinde bir ülkede normalliğin nesi var edilebilir ki? Dönüşümü, mutlak teslimiyeti, rant / çıkar / beka adına sahiplenenlerin var ettiği her şeyle bir biçimde ülke mefhumu yıkılırken, aynı gemiden olunmadığını daha hangi felaket, fecaat nasıl bildirebilir ki sıradana, değil mi? Bütünüyle normatif halini terk etmiş, her şeyiyle, her şekilde o duyurulan / görülen ve bildirilen zorbalık rejiminin sureti devamlılığına koşulan bir yerdeki hayatın esamesi sahiden de neye varacaktır ki afaki bir karanlıktan gayrı? Düzen, ezen konumunu güncellerken, yaralar dört bir yanı kuşatmaya, var edilmeye devam ederken, sorunun, meselenin ta kendisinin o kanun koyucu, şu baş amir, bu baş faşist, bu bilmiyoruz kim, hangi bakan, bürokrattan değil topyekun sistemin ta kendisinden ileri geldiğini anlamak zor mudur, hala uzak mıdır?
Artı Gerçeğe bağlanalım: “Suç örgütü liderliğinden tutuklandıktan sonra MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısı üzerine serbest bırakılan Kürşad Yılmaz, gıda pahalılığından zincir marketleri sorumlu tutan hükümete tepki gösterince iktidar tarafından hedef gösterilen Gıda Perakendecileri Derneği Başkanı ve BİM Marketleri İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç'ı tehdit etti. Yılmaz, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, "Kime kimlere hangi güce güveniyorsanız, bütün güvendiğiniz güçlerle birlikte hepinize diyorum tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur" dedi.
"Türkiye Yüzyılı vizyon belgesi, bağımsız dış politika hamleleri, yerli ve milli politikalarla KIZILELMA yürüyüşünün içeride ve dışarıda belli çevrelerde oluşturduğu rahatsızlığın farkındayız" iddiasında bulunan Yılmaz, "Türkün bu şanlı yürüyüşünü mümkünse kesmek, değilse geciktirme adına durumdan vazife çıkaranlar da olacaktır" diyerek Aykaç'a şu tehditleri yöneltti:
"Görünen o ki BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç bu göreve talip olmuştur. BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç denen şahıs Liderimizin açıklamalarını üstüne alıp çıkmış haddini aşan bir üslup, tavır ve tarzda açıklamalar yapmıştır. Seni ve senin gibi sıyırtmaları uyarıyorum; Vatandaşı zor durumda bırakacaksınız Liderler uyarınca da çıkıp kabadayılık yaparcasına açıklama yapacaksınız öylemi; kime kimlere hangi güce güveniyorsanız bütün güvendiğiniz güçlerle birlikte hepinize diyorum tuttuğunuz köşe başları mezarınız olur."
Ne Olmuştu?
Aykaç, perakende gıda sektöründen temsilcilerinin katıldığı 7. Private Label Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Zincir marketlerle ilgili kontrolleri sıkılaştıracağız" açıklamalarına "Üretimde maliyet enflasyonu var. Maliyet enflasyonuna eğilmediğimiz sürece bu konuşmalar spekülatif" ifadeleriyle yanıt vermişti.
Aykaç, "Nizamı tanımayan yerel yöneticilere… Ziraattan haberi olmayan ve özellikle İstanbul Ziraat Odası Başkanı'na… FETÖ'ye bizi tehdit eden parti liderlerine söyleyeceklerimiz var. Bu ülkenin insanları sizlerin yalanlarına hiçbir şekilde itibar etmediler" dedi. Aykaç, "Bre ahlaksızlar, densizler, sizlere bundan sonra sizin tonunuzla cevap vereceğim bunu bilesiniz" demiş, "Bizleri farklı yere koyan ve bunları koymaya çalışan ve Müslüman olduğunu iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var. Lütfen aynaya baksınlar" ifadelerini kullanmıştı.
Bu sözlere, hem AKP'den hem iktidar ortağı MHP'den tepki gelmişti. Bahçeli de, partisinin grup toplantısında zincir marketlere ilişkin FETÖ soruşturması çağrısı yaparak şunları demişti:
"Zincir marketlerde gün aşırı yapılan zamların toplumsal ve ekonomik huzurumuza tahammülsüzlük olduğu kanaatindeyiz. Ticaret Bakanlığımızın fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğinden, keyfi ve hatta sinsi bir plan dahilinde fiyat etiketlerini şişirenlerden adli ve idari manada hesap soracağından kuşku duymuyoruz.
Vatandaşlarımızın kesesine dokunan kim olursa olsun karşısındayız. Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ’yle irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine de inanıyoruz. Milletimizin sırtına zam kamburu yerleştirmek isteyenler her yerde bizi karşılarında bulacaktır. Bu açgözlülere müsamaha gösterilmemelidir. Ekmeğimizden çalan, sofralarımızın tadını kaçıran, mutfaklarımıza karabasan gibi çöken kim varsa iki yakasından tutmak devletin asli vazifesidir.”
Türkiye denilen cerahat sahnesi kılınmış yerde, karanlığın her nasıl biçimsiz bir halde ve hiç aralıksız yinelenen bir mesel olmasına yalın bir örnektir. Burjuva temsilinin karşısında bitiveren kendisi gibi Türk bir temsilin oluşturduğu tehdit döngüsü, var ettiği laflarla bir ve beraberce o katran karanlığının bir soluk mesafesi kadar yakında olduğu ifşa edilir. Bir kere daha tümüyle çürümüş bir düzende sağlam çark olmayacağı kendi elleriyle var edilir. Dönemin suna geldiği imkanlarla tekrardan özgür kılınmış bir mafyanın, doğrudan hedefe koyduğu temsil, bugün yoksulların en çok rağbet ettiği indirimli satış mağazalarından biri olarak bilinendir. Böylesi bir halde dahi, günbegün yıkım şekillendirilip, gündelik kazanç, yaşamak için gereksinim duyulan emtia hiçbir şeye kafi gelmezken, bırakalım geçimi bir tek doğrudan doğruya gıda harcamalarını karşılamaya imkan koymazken, onu dile getire duran bir burjuvanın hedefe konulması, sıradan insanlar için kalıcı bir uyarıdır. Tümden, belirgin bir itirazın söz konusu edilmemesi adına, ah vah ederek yaşamanın mecburi bir deneyim olduğu sanrısına tutunarak, duraksamadan iktidar, bileşenlerine şükran duyarak bir karanlık güncellemesi söz konusu edilir. İtiraz hakkını kullanan burjuva / sermayenin piyonu temsilin eylediği gibi, nedamet ve özürlerle birlikte perakendeci bir konseyin en başat temsilinden istifa etmesi gibi, susun / susun / susun buyrulur. Bundan ala karanlığı bildirecek bir yönetişim / hakimiyet, temsiliyet var mıdır? Görüyorsunuz, anlatmaya hiç gerek yok!
Gazete Duvar’dan aktaralım: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun çalışma takviminin belirleneceği toplantıya katılan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, katıldığı TRT Haber yayınında 'kırmızı çizgi'lerini açıkladı.
Türk-İş'in önceki gün '4 kişilik bir ailenin açlık sınırı' olarak açıkladığı 7 bin 785 TL'yi telaffuz eden Atalay, "Bu rakamın altında bir konuyla ilgili masada olmayız" dedi.
'7 bin 785 liranın altı' için "Bizim adımıza kabul edilmesi mümkün değil" ifadelerini kullanan Türk-İş Başkanı Atalay, özetle şunları söyledi:
- Onun altında bir rakamı kabul etme şansımız sıfır.
- Bir şey yayınlıyoruz. Sonra bize sormazlar mı 'Sen bunu açıklıyorsun. Ondan sonra gidip bunun altına imza atıyorsun.' Öyle, o işin içinde olmayız.
- 7 bin 785 TL kırmızı çizgimiz. Onun üzerine çıkmak gerekiyor.
- Bizim hesabımıza göre gıdada artış yüzde 138. Ben Çalışma Bakanı'nın iyi niyetinden şüphem yok. Ama burada yaşıyoruz. Markete, kasaba, bakkala işçi gidiyor, işsiz gidiyor, emekli gidiyor. Dar ve sabit gelirli gidiyor. Küçük esnaf, köylü gidiyor.
- Neyin ne olduğunu biz biliyoruz. Yani ülkeyi yönetenler yahut işveren sendikası bunu da göz önünde bulundurarak bize bir rakam getirmeli. Ondan sonra biz duracağımız yeri biliyoruz. 7'sinde, 14'ünde rakamı bir görelim. ona göre nasıl hareket edeceksek ederiz. Yani bu rakam kırmızı çizgi, bunun altıyla ilgili masada olmayız.”
Bir biçimde panoptikon / gözetleme kulesi / cezaevine dönüştürülen menzilde olmaya hal, bir gayret devam olunan şey yıkıcılığın farkına varılmaması halidir. Türk-iş başkanı olan zatın savunabildiği, kerhen değil de doğrudan var ettiği cümlelerle çıkagelen şeyin bizzat yaşam hakkını gasp etmek olduğu gözlerden kaçırılır. Devletin dümen suyunda gidip bir de aralıksız olarak sanki halktan / emekçiden yana tavır alıyor olabilmenin imkansızlığı bir biçimde gözler önüne serilir. Beyefendinin kırmızı çizgi olarak suna geldiği şeyin belli bir kesim, bu ülkenin yüzde seksen kadarının ortak müştereken hayatta var olma istem ve mücadelesi olduğu unutturulmak istenir. Toplu sözleşme masasına oturana kadar sürüp duran bir heyula içerisinde bir öyle, bir böyle, ama illa ki haklının, hakkı olan halkın istediğini savunuyoruz, savunacağız diye bildiren / bunu iddia eden bir temsilin var ettiği hazin surettir mesele. Açlık sınırının tam da üstünde durmayı matah bir şey zanneden, oysa memleket sathında yüzde yüz ellileri, İstanbul özelinde ise yüzde iki yüzlere çoktan ulaşmış olagelen enflasyon / hayat pahalılığına karşı bir direnişi değil, tam tersine hepten teslimiyeti var etmesi bir sendikacının düşündürücü değil midir? Bu paralarla değil bir aile, tek bir ferdin dahi bir ayını geçirmesi, eksiklerini tamamlayabilmesi, hayatını tam ve eksiksiz bir biçimde gıda, giyim, fatura, yol, sağlık harcamaları vs. tamamlayabilmesi söz konusu edilebilir mi? Sahiden bu mümkün müdür, şu varılan raddede. İyi de nereye kadar en kahraman kara murat tiradı! Hem de boş yere, laf ola beri gele!
Düzen, katran karanlığının sınırlarını dönüşüm / devinim olarak yutturma gayretine devam edenlerin. Bütünüyle, yirmi bir koca senede oluşturulan cerahat imi, bayrak, vatan, din, iman satılarak hep aynı tornadan, neresinde aha da hesap verilecek şimdi denilse bir kere daha güncellenerek o katran karanlığına mahkum menzili / yurdu / milleti var ettiler. Bütünüyle karanlık dört bir yanı kuşatırken, her şey yolundaymış türküsünü aralıksız zikredip dururlarken, yol da meram da çıkmazlara çoktan terk edildi. Bugün vardığımız yerin, dünden karanlık, yarın ulaşmaya çalıştıkları zeminin her günkü olandan da fenalık ihtiva ettiğini bilmek / anlamak için allame olmaya gerek yoktur. Kılıfına uydurulmaya hala devam olunan bir yıkım / çökertme, tükeniş sarmalı dahilinde tek bir iyi günün var edilemeyeceği muhakkaktır. Yönelim, yöneten katından sokağa salınan dehşet dolu bir toplam, tevatür değildir, geleceğini o katran karasında biçimlendirmek, kendi iktidarını daimi kılmak isteyen bir temsiliyetin varlığını gösterir. Bunca can kırığının ortasında kim nasıl, ne şekilde hayatı muhafaza edecektir!
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2022
Görsel İçin Zorunlu Kaynakça: Elif ÖZTÜRK ÖZGÖNCÜ - Anadolu Ajansı / Getty Images v/BBC Türkçe Servisi
2 notes · View notes
turkudostu61 · 1 year
Text
21 yılın sonunda; Sisi,darbeci değil, Mursi,şehit değil, BAE,şerefsiz değil, Esad, Esed değil, Hizbullah,terör örgütü değil, Suudi prens,katil değil, İşgal edilen 20 ada,bizim değil, Süleyman Şah türbesi,vatan toprağı değil, Kadına şiddet,yasak değil, Millete küfretmek,ayıp değil, Bakanlığına mal satmak,suç değil, Çadır satmak,utanç değil, Millete hesap vermek,usul değil, Yolsuzluk rüşvet,günah değil, Kul hakkı yemek,haram değil, 8-10 maaş,pişkinlik değil, Yoksulluk,pahalılık önemli değil, Kader fıtrat varken,önlem almak gerekli değil, Bundan sonra ne mi olacak? İnanın hiç mühim değil, zira daha beteri mümkün değil !!!
1 note · View note