Tumgik
#devamlı şiddet
dilsel · 1 month
Text
Tek bir kelime bile tüm günümün iyi geçmesini sağlayabilir birinin bana canım demesi bile beni mutlu eden bir şey ama bazen bu kadar sevgiye muhtaç olduğum için üzülüyorum
Annemle birkaç gün önce bu konuşmanın benzeri aramızda geçti ben bir şekilde sevgiye muhtaç olduğumu hissettiğimden ve sevilmek için her şeyi yapabileceğimden bahsettim neden böyle hissettiğimi neden devamlı birilerinin beni sevmesini istediğimi sorguladığımda konu yine dönüp dolaşıp babamla olan ilişkime geldi :)
Belki de farkındalığı yüksek bir çocukluk geçirdim her zaman her şeyin farkında olarak büyüdüm hafızamda yer yer şunlar var “çocukken babamı severdim çocukken diyorum çünkü artık hiçbir şey hissetmiyorum.” her akşam babamın işten gelmesini çok büyük bir heyecanla beklerdim ama benim onu beklemem onun hiçbir zaman umrunda olmamıştı bir kere olsun işten gelince bana sarıldığını, öptüğünü hatırlamıyorum ha kötü bir baba değildi hiçbir zaman kızmamıştır tek kötü sözü olmamıştır şiddet asla yoktur ama ilgisizdi ve benim de en çok ihtiyacım olan şey ilgiydi…
Kendimce büyümeye ve bir şeyleri daha çok anlamaya başladığımda babamın hem benim hem annenim hayatında bir silüetten farksız olduğunu iyice anlamıştım bizimle vakit geçirmezdi, bizi görmezdi böyle böyle içimdeki kırgınlık yerini öfkeye sonrasında da nefrete bıraktı…
Hala benimle ilgili bir şeyleri bilmez mesela doğum günümü bile bilmiyordu bir insan çocuğunun doğduğu günü nasıl bilmez diyorum gerçi sonrasında annem zorla tekrar ede ede ezberletmişti…ben nerede okudum, naptım, ne severim ya da ne sevmem bunların hiçbiri onda yok… bende de artık baba kavramı yok
7 notes · View notes
sillage-p · 7 months
Text
Artık konuşmaya ihtiyaç duymuyorum. Suskunluğumu istediğinize pekâlâ da yorabilirsiniz. Fark ettim ki kendime çok fazla yükleniyormuşum. Şunu bilmelisiniz ki; insanlar kendileri neyse devamlı onun sizde de olduğu varsayımında bulunurlar. Örneğin; birisi sürekli sizin bencil biri olduğunuzu mu ileri sürüyor? Dikkatli baktığınızda, aslında bencil olanın kişinin kendisi olduğunu göreceksiniz. Bunun bilincine vardığınız zaman -yani sorunun sizde değil o kişide olduğunun- işte o dakikadan sonra sadece susacaksınız. Artık kelimelere ihtiyacınız yoktur ki. Biliyorsunuzdur konuşmanız hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Zaten anlatmaya ihtiyacınız da olmuyor. Çünkü her şey bariz bir şekilde ortada. Haklısınız. Karşınızdaki kişi de -içten içe suçluluğunu bildiği için- durmadan konuşacak. Sırf içindeki suçluluk psikolojisinden kurtulup haklı olduğuna sizi inandırana kadar durmayacaktır. Hatta belki de daha da ileri giderek ağır hakaretlere, küfürlere yetmeyecek şiddete başvuracak. Karşılık verdiğinizde istediğini alacak ve suçlu olduğunuza sizi inandırması çok daha kolay olacaktır. Siz haklılığın verdiği güçle sadece onun boş çabalarını izleyeceksiniz. Ona bu zevki yaşatmayacaksınız.
2 notes · View notes
karaca2508-blog · 1 year
Text
Çalışanın ‘sözünün kesilmesi’ bir mobbingdir
Tumblr media
 Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye ofisi, çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesine ilişkin rehber hazırladı. İş yerlerindeki mobbing ile ilgili bilgi verilen ILO rehberde, mobbingin üstler tarafından uygulanabileceği gibi, astlar tarafından da üstlerine yapılabileceği belirtilerek, bazı örnek davranışlar sıralandı. Sürekli eleştirmek Çalışana kapasitesinin altında işler verilmesi, anlamsız işler verilmesi, yapılan işin sürekli eleştirilmesi, sözlerinin devamlı kesilmesi, yüzüne karşı ses yükseltilmesi ve azarlanması, özel yaşamının eleştirilmesi, orada değilmiş gibi davranılması, işteki konumunun sürekli değiştirilmesi, verilen işlerin geri alınması, işten çıkmaya zorlanması, telefonla rahatsız edilmesi, kendisini göstermesinin ve ifade etmesinin engellenmesi, imalar, bakışlar yoluyla iş ilişkilerinin reddedilmesi, çevresindeki insanların konuşmaması, çalışma ortamının diğer çalışma arkadaşlarından ayrı tutulması gibi hareketlerin mobbing tanımı içinde olduğu belirtilen rehberde, bu davranışlara uğrayan çalışanların hukuki yollara başvurabileceği, sözleşmesine haklı fesih yapabileceği ifade edildi. Mobbinge uğrayan çalışanın, uğradığı psikolojik şiddetin tespiti ve maruz kaldığı manevi zararın tazmini için de ayrıca dava yoluna başvurabileceği kaydedildi. Hamileliği engelleme taciz Rehberde, cinsel şiddetin de sadece “ilişkiye zorlamakla” sınırlı olmadığı vurgulanarak, cinsel içerikli sözler söylemek, telefon, internet gibi teknolojik araçlarla cinsel içerikli materyaller gönderme, “istenmeyen dokunuşlar”, “üzerine abanma”, “köşeye sıkıştırma”, “sosyal ağ sitelerinde uygunsuz yakınlaşma girişimleri” ya da “konuşmaların” da yaygın cinsel şiddet biçimleri olduğu ifade edilirken, bir kadını çocuk doğurmaya veya doğurmamaya zorlamanın da cinsel taciz kapsamına girdiği vurgulandı. Siber şiddet içeriği Çalışanı atama, kariyerde ilerleme, maaş artışı ve primler, sözleşmenin uzatılması gibi konularda baskı altına almanın “ekonomik şiddet” olarak tanımlandığı rehberde; bir kişinin telefon numarası, e-posta adresi ve sosyal medya hesaplarını, izin almadan başka kişilere vermenin de “siber şiddet” olduğu ifade edildi. Çalışanlara yönelik rehberde, cep telefonuna sürekli mesaj göndermek, ısrarlı şekilde cep telefonundan aramak, sosyal medya hesaplarını karıştırmak ve buradaki bilgilerle kişiyi denetlemek de siber şiddet olarak açıklandı. ‘Tacizle mücadele kurulu’ önerisi İLO Türkiye Ofisi rehberinde, iş yerlerinin bünyesinde, cinsiyet dağılımının dikkate alındığı, işçi ve işveren temsilcilerinin katılımıyla “şiddet ve tacizle mücadele kurulu” oluşturulması önerildi. Kurulda insan kaynakları departmanı, iş yeri hekimi, psikolojik danışman ve iş güvenliği uzmanının da yer alması gerektiği ifade edilen rehberde, burada öncelikle şiddete maruz kalanın beyanlarının esas alınması gerektiği, ancak şikâyet edilenin doğrudan suçlu kabul edilemeyeceği vurgulandı. Yapılacak inceleme sonrasında kurulun işyeri politikası gereği sorumlu çalışana yaptırım uygulayabileceği, gerekli görülmesi halinde yasal prosedürün de işletilebileceği kaydedildi. Read the full article
2 notes · View notes
cagdasyatirim · 15 days
Text
Tumblr media
"Montesquieu'nün (1689-1755) 1721 yılında ilk basımı Amsterdam'da gerçekleşen "İran Mektupları" adlı eserinde bir mektup var aşağıda!
MEKTUP ON DOKUZ
Usbek'ten dostu Rustan'a
İsfehan
Tokat'da ancak sekiz gün kaldık. Otuz beş günlük bir yürüyüşten sonra İzmir'e geldik...
Tokat'tan İzmir'e kadar, bütün bu saha içinde kayda değer başkaca bir şehir yoktur. Osmanlı İmparatorluğu'nun zaafını büyük bir hayretle görmüş oldum. Bu hasta gövde, kendini tatlı ve mutedil rejimle ayakta tutmuyor; bil'akis gittikçe varlığını yıpratan ve devamlı surette içini kemiren şiddet tedbirlerine başvuruyor.
Paşalar ancak para kuvveti sayesinde bu mevkilere tayin ediliyorlar. Bütün servetlerini bu uğurda harcamış ve çırılçıplak hale düşmüş olduklarından, tayin edildikleri vilayetlere, işgal mıntıkasına giren birer fatih edasıyla geliyor ve işin başına geçer geçmez her tarafı soyup sömürmekten başka bir şey düşünmüyorlar. Askerler mütecaviz ve küstah; keyif ve heveslerinden başka emir ve kumanda tanımıyorlar. Her taraf yıkık dökük; köylüler me'yus, toprak ekimi ve ticari hayat tamamıyle felç olmuş halde.
Bu serlik ve şiddet rejiminde, ne gariptir ki, cezasız kalmak ümidi her tarafta hakim! Toprak mülkiyeti emniyeti yok; bu sebeple de toprağı işleme gayreti de son derece yavaş. Hükümet icra edenlerin keyfi muamelelerine karşı koyabilecek ne bir sıfat ne de bir hak mana taşıyabiliyor'!
Vahşet halinde sömürülen bu diyarda her türlü zanaat ve ince san'at ihmal edilmiş. O kadar ki, bu milletim mümtaz vasfı olan askerlik sa'natı bile ihmal edilmiş bir halde.
Beri tarafta Avrupalılar, her gün büyük bir gayret ve ihtimamla nurlanıp yükselirken bunlar, eski cehalet devrinden bir türlü çıkmak istemiyorlar; hatta, garbın ilmi ve fenni keşiflerini, ancak kendi aleyhlerine binlerce defa kullanmalarından sonra, benimsemek zahmetine katlanmaya razı olabiliyorlar. Bu yer insanlarının ne deniz hakkında esaslı bir bilgileri, ne de deniz seyrü seferi üzerinde bir maharetleri kalmış. Ticarete ise hiç akıl erdiremiyorlar. Bütün temennileri, çalışkan ve becerikli Avrupalıların yurtlarına gelip yerleşmeleri ve kendilerine yardımda bulunmalarıdır. Bunlara tanıyacakları imtiyazlar sayesinde kendi keselerini de dolduracaklarını umuyorlar!..
Bu derece geniş bir memleket sathı üzerinden geçtiğim halde, zengin ve müreffeh denebilecek bir şehir olarak yalnız İzmir'i bulabildim. Onu da Avrupalılar bu hale getirebilmişler.
İşte böyle aziz Rustan!...Bu imparatorluk için sana halisane ve hakikat ifade edecek bir fikrimi ister misin: Bu gidişle iki asıra kalmayacak, bu imparatorluk bazı fatihlerin muzafferiyet meydanı hale dönüşecek.
İzmir, 02 Kasım 1711
0 notes
webirinci · 3 months
Text
Tablet Bağımlılığı
Tumblr media
Tablet bağımlılığı tablet, telefon ve bilgisayar gibi elektronik ürünlerin fazlaca kullanılmasıyla meydana gelen bir bağımlılık türüdür. Tablet ve telefon bağımlılığı özellikle küçük yaştaki çocuklarda sıklıkla karşılaşılan bir durum haline gelmiştir. Aileler çocuklarını oyalamak ya da biraz olsun kendilerine vakit ayırabilmek adına çocuklarına tablet ve telefon vermekte, bu cihazlarda yer alan oyunları oynamalarına izin vermekte ya da sosyal medyayı açık bir şekilde önlerine koymaktadır. Hatta bazı aileler küçük çocuklarının kullanması için tablet bile almaktadır. Bu gibi durumlar tablet bağımlılığına neden olmaktadır. Özellikle çocuklar, küçük yaştan itibaren annesi babası tarafından verilen bu cihazlara güçlü bir bağımlılık geliştirmeye başlarlar. Evden çıkıp oyun oynamak, ailesinin sözünü dinlemek ya da yapması gerekenleri gerçekleştirmek yerine tüm günlerini tablet ile geçirmektedirler. Bu durum çocukların hem zekasını hem de sosyal becerilerini önemli ölçüde etkileyen faktörlerden biridir. Aileler çoğu zaman çocukların bu tablet bağımlılığını önlemek adın bir girişimde bulunmamakta ve çocukları kendi hallerine bırakmaktadırlar. Bu davranış daha büyük sorunlara yol açabilmektedir. 
Tumblr media
çocuklarda tablet bağımlılığı
Çocuklarda Tablet Bağımlılığı
Çocuklarda tablet bağımlılığı teknolojinin gelişmesi ve mobil cihazların hayatımızın önemli bir parçası haline gelmesi nedeniyle oldukça sık rastlanan bir durum haline gelmiştir. Sadece alkol, kafein ya da nikotin barındıran ürünler bağımlılık yapmaz. İnsanlar herhangi bir şeye karşı bağımlılık geliştirebilmektedirler. Bağımlılıkların ortaya çıkmasının nedeni dopamin hücresidir. Bağımlılığa neden olacak bir şeyin kullanım sıklığı ve süresi, beyindeki dopamin hormonunun zamanla bozulmasına yol açmaktadır. Beyin, gerekli dopamin için o şeye ihtiyaç duyar ve dolayısıyla bağımlılık ortaya çıkar.  Çocukların tablet bağımlısı olmaması için ailelerin bu konuda dikkatli davranması gerekmektedir. Çocuk yetiştirmek, özellikle çocukların hareketli ya da hiperaktif olması durumlarında oldukça zordur. Ancak çocukları baştan savmak ya da oyalamak için bu tür teknolojik cihazların verilmemesi gerekir. Bu cihazlar yerine çocuklar için geliştirilen ürünler kullanılabilir.  Tablet bağımlılığı ileri zamanlarda dikkat dağınıklığına, sosyal becerilerde dengesizliğe ve daha pek çok soruna yol açabilmektedir. Çocukların çocuk olmaları gerektiği yaşta sosyal medya, elektronik aletler üzerinden oynanan oyunlar ve internet kullanımı onların eline sınırsız bir şekilde kesinlikle verilmemelidir. Çünkü ileriki yaşlarda bu cihazlara olan bağımlılık daha da güçlenebilir. Ayrıca çocuklar, tabletler ve internet aracılığıyla o yaşta maruz kalmamaları gereken şiddet, pornografi, yetişkinlere yönelik mizah içerikleri ve benzeri içeriklere maruz kalabilirler. Bu durumda eleştirilmesi gereken kişiler, kontrolsüz bir şekilde çocuğa tablet kullanma hakkı veren ebeveynlerdir.
Tablet Bağımlılığı Belirtileri
Tablet bağımlılığı belirtileri her yaşta farklılık gösterebilmektedir. Tablet başında zaman algısının yok olması ve zamanın nasıl geçtiğini anlamama gibi durumlar bağımlılık göstergelerinden biridir. Yetişkinlerde tablet kullanılmadığı zaman eksik hissetme, devamlı tablet ve tabletle yapılabilecek aktiviteleri düşünme gibi durumlar tablet bağımlılığına işaret edebilir.  Küçük çocuklarda ise tablet bağımlılığı, tablete erişim sağlayamadığı zaman ağlama, tablet elinden alındığında öfke nöbeti geçirmesi, devamlı tabletle ilgilenmesi gibi durumlar belirti olarak kabul edilebilir. Çocuk ve ergen yaştaki tablet bağımlıları ile özel bir şekilde oturup konuşmak gerekir. İnsanlar genellikle bağımlı oldukları şey ile sahip olmadıkları bir şeyi doldurmaya çalışırlar. Ergen yaştaki gençlerin ya da çocukların hangi eksikliği hissederek bu bağımlılığı geliştirdiği, neden devamlı olarak buna ihtiyaç duydukları belirlenmelidir.  Tablet bağımlılığı sorunu çocuk ve ergen yaşlarda olan çocuklarda sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bağımlılık fark edildiğinde mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. Aksi durumlarda bu bağımlılık daha da şiddetlenerek ileri yaşlarda çocuklarda davranış bozukluğu, hiperaktivite bozukluğu ve dikkat dağınıklığına neden olabilmektedir.
Tablet Bağımlılığından Kurtulmak
Tablet bağımlılığından kurtulmak ancak kişilerin farklı aktivite alanlarına yönlendirilmesi ile mümkün olmaktadır. Bağımlılık sahibi olan yetişkinler, çocuklara göre daha fazla otokontrole sahip olacağından tablet ile ilgilenmek yerine kitap okumak, yürüyüş yapmak gibi alanlara yönelebilirler. Çocuklarda ise bu bağımlılıktan kurtulmak büyük oranda ebeveynlerin elindedir. Günlük tablet kullanım süresini azaltarak çocukları sanat, müzik ve spor gibi aktivitelere yönlendirerek tablet bağımlılığından tamamen kurtulmalarını sağlamak mümkündür.  Tablet bağımlılığı çok ciddi boyutta olan çocuklar için bir uzmandan yardım almak da faydalı olabilmektedir. Bazen anne babalar bu durumda nasıl davranmaları gerektiğini bilemeyebilir. Ne yapacaklarını bilemedikleri durumda çocukları için yardım almak önemli bir adım olacaktır. Tablet bağımlılığının oluşmaması ya da tekrar başlamaması için ailelerin bu konuda hassas bir yaklaşıma sahip olması en önemli kriterdir.    Instagram Story Arka Plan Rengi Değiştirme Read the full article
0 notes
akilfikirgezegeni · 4 months
Text
Bazı insanlar küfür gibi bir çocukluk dönemi geçirmiş olabilir. Hatta bu kişiler en yakınları tarafından aşağılanmış, akranları dalga geçerek zorbalık yapmış, sürekli garip gurup isimler takarak alay etmiş, yeteneksiz olduğu, asla bir halt olmayacağı defalarca yüzüne söylenmiş, kimi durumlarda şiddet uygulanmış, alenen veya açıktan maddi manevi tacize uğramış, fikirleri önemsiz, kendisi yok, yaptığı hor, yaşantısı yoz sayılmış, her hareketi kaba görülüp, devamlı sınırlandırılmış da olabilir. İşte tüm bunlara maruz kalmış bir kişinin duyduğu güzel bir sözü yanlış anlaması ve bu sözcüklerin ona küfür gibi gelmesi o kadar normaldir ki🤷‍♂️ Çünkü o büyürken hiç bir estetik kaygıyı öğrenmemiş, hiç bir sevgi sözü işitmemiş, asla kendiyle gurur duyulmamış ve yaptığı iş, eylem, faaliyet her ne ise asla takdir edilmemiş bir kişidir. Ne kadar reaktif bir kişilik öyle değil mi? Ve ne kadar toksik...? Fakat en azından şunu bilmek işimize yarayabilir; Gerçekte yanlış olan o kişi değildir. Lâkin bu yanlışın kişinin kendisi tarafından farkedilmesi gerekir. Özellikle hayatımızda soyun dayattığı belirli bir yaşam kuramı vardır. Bu vahiy misali uygulanan kuram çoğu zaman nesiller boyu devam eder... Zinciri kim kırabilir ise, artık o soy için tüm kuramlar yeniden yazılır. 🙋🏻‍♂️ içaforiz
1 note · View note
gundemarsivi · 5 months
Text
Tumblr media
Çocuklara Kıymayın Efendiler
✍🏻 Nevin Aker
https://www.gundemarsivi.com/cocuklara-kiymayin-efendiler/
Şiddet, aciz ve ezik insanların kendini ifade etme biçimidir!…
Böyle demiş birisi ya da benzeri bir şey. Demiş de biraz haksızlık etmemiş mi?
Bu sözlerin sahibi bizim toplumumuz için de yaşasa idi, tespitinde bu kadar acımasız olmaz biraz empati kurma gayretine girerdi kanımca…
İçinde yaşadığımız toplumu, giderek daha çok sarıp sarmalayan şiddet sarhoşluğu, yüzyıllar öncesinden bize atalarımız tarafından edilmiş bir armağandır(!)
Çocuğunu dövmeyen dizi döver
Dayak cennetten çıkmadır.
Kadının sırtından... diyerek uzayıp giden atasözlerimize çok bağlı, kelimesi kelimesine uygulayan bir toplumuz biz…
Bu nedenle ezikliğimiz acizliğimiz, şiddete olan tutkumuz atalarımızın mirasıdır diyorum.
İroni bir yana, benim merak ettiğim, bu yanlışı ne zaman düzelteceğimiz ya da böyle şansımızın olup olmadığı.
Üç yaşında bir çocuğa, babasının vurarak poposun da bıraktığı beş parmağın izini gördüğümde içim acı dolu şöyle bağırdığımı biliyorum (bu adam ne yapmaya çalı��ıyor!)
Sorulsa “terbiye ediyorum” denilecektir.
Ne yazık ki, kendi terbiyesinin eksiklerini göremeyen kişilerin terbiye biçimleri bu dur ülkemizde…
Oysa çocuk sevgi ile terbiye edilir, tüm dünya da örnekleri olduğu üzere, terbiye etmek sadece bir maskedir çoğu zaman, gerçekten kızılması gereken yerde susulur, kişi eşi ile mutsuzdur çocuk dövülür, kaynanaya kızılır çocuk dövülür, listeyi uzatmadan yaşanan her olumsuzluğun sıkıntısı çocuk terbiye edilerek hafifletilir!
(Aile ortamında bebeklikten başlayan terbiye etme aşkı okulda, askerlikte iş hayatında toplumda psikolojik şiddete dönüşerek sürüp gider.)
Ve bu gelenek, yeni hasta ezik yaralı hasta ruhlu insanlar yetiştirmek üzere nesilden nesle aktarılır.
Özetle demek istiyorum ki…
Şiddet dürtüsünün yoğun olduğu (bedensel ya da psikolojik) kişiler, yine şiddet görerek eğitilmeye çalışılmış kişilerdir.
Kin ve nefretin tüm dünyayı sardığı sevgi sözcüğünün unutulmaya başladığı günümüzde sağlıklı insanlara ihtiyacı var evrenin. Şiddet dürtüsünün önünü kesmek, öz güvenli kendi ile barışık, merhamet duygusunu tanıyan nesillerle mümkündür.
Birileri kokuşmuş atasözlerinin yerine yenilerini koymalı…
Çocuklara kıymayın efendiler….
Siz yeterli sevgiyi verirseniz, devamlı aşağılayarak kişiliğini yok etmezseniz, genel ahlak kurallarını, evrendeki tüm canlılara merhamet etmesini öğretirseniz geleceğe umutla bakabiliriz, inanın o arkasına sığındığınız terbiye kendiliğinden en güzel biçimde olacaktır.
Nevin Aker
0 notes
muslumanincenneti · 5 months
Text
Hadis, Kütüb-i Sitte
Tumblr media Tumblr media
72  - Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallahu anh) anlatıyor. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e benim "Hayatta kaldığım müddetçe vallahi gündüzleri oruç tutacağım geceleri de namaz kılacağım" dediğim haber verilmiş. Beni çağırtarak: "Sen böyle böyle söylemişsin doğru mu?" dedi. "Annem babam sana feda olsun, evet böyle söyledim ey Allah'ın Resûlü" dedim. "İyi ama, dedi, sen buna güç yetiremezsin, bazan oruç tut, bazan ye; gece kalk, uyu da. Ayda üç gün tut (bu yeter), zira hayırlı işleri Allah on misliyle kabul ederek ücret veriyor. Bu üç gün, aynen yıl orucu yerine geçer" buyurdu. Ben: "Söylediğinizden daha fazlasına güç yetiririm" dedim. "Öyleyse, dedi, bir gün oruç tut, iki gün ye" Ben tekrar "Bundan başkasına da güç yetiririm" dedim. "Öyleyse, dedi, bir gün tut, bir gün ye. Bu Hz. Dâvud aleyhisselam'ın orucudur. Bu en kıymetli oruçtur -veya en efdal oruçtur.-" Ben yine: "Ben bundan daha fazlasına güç yetiririm" dedim. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Bundan efdali yoktur" buyurdu.   Buhârî, Savm 54, 55, 56, 57, 58,59, Teheccük 7, 19, Enbiya 37, Fedâilu'l-kur'ân 34, Nikâh 89, Edeb 84, İsti'zan 38; Müslim, Sıyâm 181-194, (1159); Ebu Dâvud, Sıyâm 53, (2425); Nesâî, Sıyâm 76, (4, 209-210); Tirmizî, Savm 57, (770).   Bir başka rivayette şöyle gelmiştir: "Bana haber verildiğine göre sen yıl orucu tutuyor, her gece de "Kur'ân'ı (hatmen) okuyormuşsun, doğru mu?" dedi. Ben: "Evet ey Allah'ın Resûlü, doğrudur, ancak bunda maksadım sadece hayırdır" dedim." Rivayette konuşma şöyle devam eder: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana:   "-Kur'ân'ı ayda bir kere oku" dedi. Ben:   "-Daha fazlasına da güç getirebilirim" dedim.   "-Öyleyse her gün günde bir kere oku" dedi. Ben tekrar: "-Bundan fazlasına da güç getirebilirim" dedim.    "-Öyleyse, buyurdu, her yedi gecede bir kere oku, daha aşağı düşme" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana şunu da söyledi:   "-Bilmezsin, belki uzun bir ömrün olur (yaşlılığında ahdi yerine getiremezsin)". Abdullah der ki: Ben nefsime şiddetli davrandıkça, (bundan vazgeçmem için) bana da şiddet gösterildi. İhtiyarladığım zaman, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'in tanıdığı ruhsatı kabul etmiş olmayı temenni ettim."   Bir başka rivayet de buna benzer, ancak şu ziyade var: "Bunu yaparsan gözün (uykusuzluktan) ferini kaybeder, nefsin de yorulur. Devamlı tutulan oruç, oruç sayılmaz."   Rivayette: "Dâvud aleyhisselamın orucunu tut: O, bir gün tutar bir gün yerdi. Düşmanla karşılaşınca da gücü kuvveti yerinde olduğu için kaçmazdı" ziyadesi de var.   Bir başka rivayette: "Allah'a en hoş gelen oruç, Hz. Dâvud (aleyhisselam)'un namazıdır. O, gecenin yarısını uyur, üçte birini kalkar, altıda birini uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün yerdi" buyrulmuştur.
islam #ibadet #oruç #namaz #hadis #günlükhadis #buhari #muslim #peygamber #islam #hadisler #hadiskitabı #kütübisitte #nesai #tirmizi #ebudavud #ibnmace #muhammed #muhammet #sallallahualeyhivesellem
0 notes
mezaragidenarcely · 1 year
Text
ruhsal ve bedensel şiddet. özellikle bir çocuğu intihara sürükleyen en büyük hasar yolu bu olayları yaşayan insanlar karamsar kaygılı özgüvensiz normal insanlardan farklılık devamlı uyuyan çok düşünen neden yaşadığını sorgulayan vücütsal travma ise anı el kaldırınca korkup ellerini haraketlendiren kişiler göz temasdan az da olsa kaçınmak zarar gören her insanda görülür bende olduğu gibi.
1 note · View note
gazetehaberi · 2 years
Text
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
0 notes
habergecesi · 2 years
Text
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Ebeveynler oyun ve oyuncakları devamlı kontrol etmeli…   Keskin dişleri, üçgen kafası ve uzun kolları ile bir korku oyunu karakteri olan Huggy Wuggy’nin peluş oyuncağı çocukların psikolojisini olumsuz etkiliyor. Özellikle gerçek ve hayali ayırt etmekte güçlük çeken okul öncesi dönemdeki çocukların bu tarz oyuncaklardan korktuklarını belirten uzmanlar, Huggy Wuggy ve benzeri oyuncakların…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinfikri · 2 years
Text
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Ebeveynler oyun ve oyuncakları devamlı kontrol etmeli…   Keskin dişleri, üçgen kafası ve uzun kolları ile bir korku oyunu karakteri olan Huggy Wuggy’nin peluş oyuncağı çocukların psikolojisini olumsuz etkiliyor. Özellikle gerçek ve hayali ayırt etmekte güçlük çeken okul öncesi dönemdeki çocukların bu tarz oyuncaklardan korktuklarını belirten uzmanlar, Huggy Wuggy ve benzeri oyuncakların…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
kadinruhu · 2 years
Text
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Ebeveynler oyun ve oyuncakları devamlı kontrol etmeli…   Keskin dişleri, üçgen kafası ve uzun kolları ile bir korku oyunu karakteri olan Huggy Wuggy’nin peluş oyuncağı çocukların psikolojisini olumsuz etkiliyor. Özellikle gerçek ve hayali ayırt etmekte güçlük çeken okul öncesi dönemdeki çocukların bu tarz oyuncaklardan korktuklarını belirten uzmanlar, Huggy Wuggy ve benzeri oyuncakların…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
listemakale · 2 years
Text
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Huggy Wuggy korku ve kaygıya yol açıyor, şiddete yatkınlığı artırıyor
Ebeveynler oyun ve oyuncakları devamlı kontrol etmeli…   Keskin dişleri, üçgen kafası ve uzun kolları ile bir korku oyunu karakteri olan Huggy Wuggy’nin peluş oyuncağı çocukların psikolojisini olumsuz etkiliyor. Özellikle gerçek ve hayali ayırt etmekte güçlük çeken okul öncesi dönemdeki çocukların bu tarz oyuncaklardan korktuklarını belirten uzmanlar, Huggy Wuggy ve benzeri oyuncakların…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
seslimeram · 2 years
Text
Sesli Meram #254 - Karşı Radyo (01.11.2022)
Tumblr media
"Birbiri ardına karanlığı ispat eden gelişmeler var edilir. Yoksulluk artık tek ortak payda olarak var edilir misal. Bir ucundan koyverilen şiddet sarmalının, yoksulun, yoksul bir başkasını kırdığı “açlık oyunlarına” dönüşümü var edilir misal. Sermaye, eline kan olan, bulaşmış, ranttan ve nemalanmadan gelecek tahayyülünü var edebilmek için devamlı bir hal ve çabayla sömürenlerin sunduğu yegane düzenekte ifşa olandır misal karanlık. Bir asırlık ilerleme, muasırlık denilirken varılan eşiğin hepten simsiyah, her gün çok alenen bir yıkım / yıldırı haline dönüşümüne zemin kılınmasıdır misal bir başka örnek. Örnekler örnekleri kovalarken, atıldı mı mangalda kül bırakılmayan demokrasinin kötürüm / sakat konulmasının meselidir meramımız. Yok yere değil, bir sabık iktidar tahayyülü için dün o kemalist akım neyi var ettiyse, neyi imha, kimi ya da kimleri yok saydıysa bugün de mot-a-mot aynı güzergahı takip eden siyasal islamcı, neofaşist, düpedüz ırkçı, tek adamın yeni suretinin sunduğu / payda / ortaklık olarak çıkarta geldiği de o zalimane haldir. Bugün iş bu raddede ayrıntılarıyla, var edilen, hayata dahil edilen her etmenle bu bahis bir kanıttır artık. Yaşam sathı mahalli, meramından eylemine kuşatılarak, görmek, bilmek, anlamak bahisleri çarçur edilerek zehir edilendir, kesin bilgi." sesli meram
podcast image credit: gazetecilik suç değildir
https://archive.org/details/karsi-radyo-sesli-meram-01-kasim-2022
1 note · View note
pazaryerigundem · 2 years
Text
Edirne'de annesini tehdit eden gencin aranma kaydı çıktı, tutuklandı!
Edirne’de annesini tehdit eden gencin aranma kaydı çıktı, tutuklandı!
Edirne’nin Keşan ilçesinde annesini tehdit eden genç, aranmasından dolayı tutuklandı. Erdoğan DEMİR / Keşan Postası (EDİRNE İGFA) – Alınan bilgiye göre olay Yukarı Zaferiye Mahallesi Mercan Caddesi’ndeki bir adreste yaşandı. Aile içi şiddet konusu ile ilgili müracatçı olan M.Ç adlı kadın, 26 yaşındaki öz oğlu M.Ç.’nin kendisine devamlı olarak tehdit ve hakarette bulunduğunu ve konudan dolayı…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes