Tumgik
#soyutlanmak
hayaletveyasa · 4 months
Text
-gerçekten kitap okuduğunu nasıl anlarsın
~eğer dünyadan soyutlanıyorsan kitap okumaya başladığın, zaman hiçbirşeyi görmüyorsan,duymuyorsan yeni dünyalara hayatlara hayallere yelken açabiliyorsan. işte o zaman gerçekten kitap okuyorsundur...
13 notes · View notes
neironiama · 1 year
Text
Neredeyse herkesin başını bir dize koyup saçının okşanmasıyla ile ilgili hayalleri var.
Benim ise ya çekilirse , ya sevilmezse diye korkularım...Bir tutamı dahi yanlışlıkla çekilse içim ezilir sanki..
Bu yüzden hayatım boyunca hiçbir zaman saçıma dokunulmasını sevmedim , istemedim. Ve yine bu yüzden hiç adam akıllı teselli edilemedim , sevildiğimi hissedemedim. kimisi için belki basit bir sorun ama zaman size acımayınca bu ve bunun gibi basit görünen sorunlar içinizde kuytu köşede birikip yüreğinizi ezince insan bi zaman sonra istemsizce düşünüyor ..birşeyler yanlış belli , bu kadar zıtlık , hiçbir şeyden zevk almama , hiçbir şeyden hoşlanmama , insanlardan soyutlanma...belkide beni saçlarımın okşanmasından mahrum bırakan bu nedenlerden birinde gizlidir yada Belkide birşeyler cidden bellidir ve sadece göz kaçırıp bahane üretmemek gerekir :)
5 notes · View notes
bunudaburayayazdim · 5 months
Text
İyi Olmanın Formülü ve Maskeli Balo
Bu yazıyı nerede paylaşırım ya da paylaşır mıyım bilmiyorum. Biraz rastgele bir karalama olacak çünkü. Selamsız sabahsız girdiğim, kendime dahi yabancı bir yazı olacak biraz. Palyaço şiirinde de dediği gibi;
Biraz birazdım her şeyden dün biraz sinirlenmiştim mesela yarın bir kadını seveceğim biraz biraz biraz kör oldum bugünlerde
Nasılsın sorusuna en içten gelmeyen "iyiyim"leri sıraladığım zaman dilimindeyim sanırım 25 yıllık sürecin bilincinde olduğum kısmını düşündüğümde. İyiyim ama ne anlamda iyiyim, kime göre iyiyim, nedir iyi olmanın gereklilikleri, var mıdır bir formülü?
Bazen de böyle şeyler takılır işte aklıma. Hoş, bunu okuyorsan biliyorsundur zaten, eğer okuyorsan ya da. Bazen de gidip bir geyiğin neden boynuzlu bir şekilde evrildiğine kafa yormaya çalışabilirim. Şimdi bu aklıma gelince yazıya ara verip gidip araştırdım biraz. 17 milyon yıl öncesine ait bir fosilde bu boynuz yapısının bir örneği bulunmuş. Bulunmuş en eski örneğiymiş daha doğrusu. Ufak ve iki daldan ibaretmiş. Yani bir çift keçi boynuzu gibi bir yerde düşününce. Zaman içinde boyutunun büyümesi ve boynuzların dallanıp budaklanması ortaya çıkmış. Neyse ne anlatıyordum ben? Heh, iyi olmanın gereklilikleri, eğer varsa formülü.. Her şeyi ülkeye yıktığımız bu süreçte tek sorun orada mı emin değilim. Kabul çok sebebi ülkeden kaynaklı. Ekonomi başta olmak üzere bir çok konuda darlanmamızın, rahatsız, huzursuz, uzak hissetmemizin, kendimizden uzaklaşmamızın sebebi bu ülke ve bu konuda bir şey yapmamakta ısrarcı uyuşmuş bir halk ama sadece bunu suçlu göstererek, kendimizi aklayarak iyi olabilsek çoktan olmuştuk diye düşünüyorum. Ben artık sıkıldım bahanelerin arkasına sığınıp farklı maskelerle etrafta gezmekten. Saçma sosyal oyunları oynamak adına olmadığım bir ruh halini yansıtmaya çalışmak çok yorucu bir şey. Bunu belki sen de yapıyorsun, yaptığının ne kadar saçma olduğunu ve karşındakinin de muhtemelen senin gibi hissettiğini bilmene rağmen. Çünkü toplum böyle bir şey, birbirine iyi olduğunu kanıtlamaya çalışan, kanıtlamak istemeyeni öteleyen insan topluluğu. Neticede kim toplumdan soyutlanmak ister, di mi? Özellikle de beraber mutlu görünen bir topluluk olarak bir imaj yansıtıyorken. Sorun içine girip irdelemeye başladığında ortaya çıkıyor ve fark ediyorsun ki toplu bir maskeli balo gibi toplumla bütünleşmek. Bak bu benzetme başlığı bulmama da yardımcı oldu. İyi olmadığını söylemek ayıp bir şeymiş gibi bize çocukluktan beri dayatan ne kadar insan varsa karşıma alıp uzun uzun anlatmak istiyorum bunun ne kadar sorunlu ve toksik bir davranış, düşünce biçimi olduğunu. İyi olmamak da en az iyi olmak kadar normal ve hayatın parçası olarak kabul edilmesi gereken bir şey. İnsanlar iyi olmamanın sonsuz bir olay olduğunu düşünüyor sanırım, o yüzden bu maskeler, bu gerçeği öteleme isteği. Onu kabullendikten sonra karanlığın onu çekip alacağını düşünüyor olsa gerek. İyi olan her şey bu evrenden sökülüp alınacakmış ve asla gelmeyecekmiş gibi. Güzel haber, böyle bir şey yok. Hayatın boyunca iyi olacaksın, kötü olacaksın, bazen hissiz olacaksın ve bunlar hayatının belirli dönemlerinde tekrarlayacak farklı sürelerle. Önemli olan bunların varlığını reddetmeyip, kabul ederek altında yatan sebepleri keşfedebilmek ve gelişebilmek. "Bazen iyi olmamak da iyidir." dediğim zaman salak bir kült lideri gibi görünüyor olabilirim. Belki de salakça bir cümledir bilmiyorum ama şunu biliyorum. İyi olmamayı lanetlemek, gizlemek mutluluğu getirmiyor. O yüzden üstteki cümleyi bir kez daha okumanı istiyorum. Üstüne düşündüğümde biraz da zihnim Mark Manson'ın Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı kitabındaki şu kısımdan arakladı sanırım bu cümleyi özetlemeye çalışırken:
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve paradoksal olarak, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir.
O yüzden eğer iyi değilsen, bunu söylemekten çekinmemelisin ve sana dediğimi önce ben yapmalıyım sanırım. Uzun bir süredir taşıdığım bu iyiyim maskesi ağırlık yapıyor çünkü, fazla büküldü sırtımız tüm bu sahtelikte. Biraz yüklerimizi atalım. Bizi yoran insanlarla iletişimi kesmek, kesemiyorsak da mümkün mertebe mesafeli kalarak kendimizi koruyalım ya. Herkesin canı kendine tatlı olmalı biraz, onu koruyup kollamadıktan sonra neden yaşıyoruz neticede? Ortalama 60-70 yıl yaşadığımız bu hayatta, o kadar zamanımıza değmeyecek şeyleri önemseyip, dert edinip kendimize eziyet ediyoruz ki.. Biraz da yapı meselesi sanırım bu, insan bir anda bırakamıyor her şeyi. Daha doğrusu bırakmıyor, bir bağımlılık gibi çünkü bunlar artık insanın vücudunda ve her bağımlılık gibi bırakmaya çalışma süreci acılı, sancılı oluyor. İyi olmanın formülü demiştik yazının başında, epey konuştum yine biliyorum, üzgünüm. Epeydir yazamamıştım böyle, onun karışıklığı sanırım. Merak etme bir şarkı bırakacağım sana yine başlangıca. Sadece bunu sen şu an öğreniyor olacaksın ama şşhh, aramızda. Neyse neyse. İyi olmanın formülü..
İyi olmanın formülü sanırım iyi olmadığını kabul etmek, bunu değiştirmek için ne yapabileceğini düşünmek ve bu doğrultuda hareket etmekten ibaret. Çok kısa bir formül gibi duruyor ama çok sabır isteyen adımlar maalesef ki. Kendine hak ettiğin değeri göstereceğine ve bunu korumak için elinden geleni yapacağına söz vermeni istiyorum tam şu an, burada. Bana değil, kendine vermelisin bu sözü. Unutma, önemli olan sensin! Seni çok tuttum biliyorum. Teşekkür ederim vaktini ayırdığın ve benim gibi bir delinin saçmalarını okuduğun, düşüncelerini benimle paylaştığın için. İyi olduğumuz kadar, iyi olamadığımız günlerin de uğruna, kendine çok dikkat et!
36 notes · View notes
pxinboi · 2 months
Text
instayi mi kapatsam burayi mi yoksa hatti mi kirsam temelli soyutlanmak istiyorum her seyden amk
8 notes · View notes
lack-ee · 5 months
Text
soyutlanmak istiyorum bazen
9 notes · View notes
anipopmek · 1 year
Text
Kitap okumak ne güzel şey. Bekli dakikalarca belki de saatlerce bu dünyadan soyutlanmak o kadar güzel ki.
22 notes · View notes
Text
Büyük bir boşlukta gibiyim. Duygularımı, hislerimi kaybetmiş gibiyim. Aslında istediğim çoğu şey gerçekleşiyor son zamanlarda ama aklım hala gerçekleşmeyen tek şeye takılı sanırım. Hiçbir şey beni mutlu etmiyor gibi ama mutsuz eden şeylerin de olduğu pek söylenemez. Durup dururken ağlama isteği geliyor ve bir sebep bile yok. Herhangi bir eylemde bulunmak istemiyorum. Hiçbir şey tat vermiyor gibi. Bir anda her yerden ve her şeyden soyutlanmak istiyorum ama bir o kadar da hayata bağlıyım. Büyük bir boşlukta gibiyim. Sanırım mental olarak biraz toparlanmam lazım.
2 notes · View notes
fersude · 2 months
Text
bazen herkesten soyutlanmak istediğim zamanlarım olur. kimseyle görüşmek istemem, ev kuşu olmak isterim. tam da o zamanlarım geldi. ağlamak istiyorum.
5 notes · View notes
kendikaranliginda · 1 year
Text
Herkesten soyutlanmak isteyince istemsiz hızlı adımlarla yürümek
26 notes · View notes
saniyence · 3 months
Text
Uyumak ve her şeyden soyutlanmak isterdim.
4 notes · View notes
dengesizim · 11 months
Text
her ne kadar yaşama tutunsam da arada bir soyutlanmak iyi geliyor
7 notes · View notes
mutsuzsonn · 2 years
Text
bu aralar canım her şeyden soyutlanmak istiyor..
bu aralar canım her şeyden kaçmak istiyor..
bu aralar canım uçmak istiyor..
bu aralar canım karanlığa gömülmek istiyor..
bu aralar canım göğe yürümek istiyor..
bu aralar canım 'sadece ölmek' istiyor..
Tumblr media
55 notes · View notes
ggelmemeyegiden · 8 months
Text
tüm dünyadan soyutlanmak istiyor bazen insan
3 notes · View notes
koalaakizz · 1 year
Text
Tumblr media
2022 yılında 745 gönderi yollamışım
Yani 2021 yılına göre 576 gönderi daha fazla!
600 gönderiyi kendim oluşturmuşum (%81)
145 gönderiyi RB'lemişim (%19)
En çok RB'lediğim bloglar:
@koalaakizz
@kedycyk
@melankolikbirpanda
@silenceof3night
@kullerindendoganbirgolgemisali
2022 yılında 205 gönderimi etiketlemişim
#spotify - 42 gönderi
#yedinci ev - 39 gönderi
#geceye bir şarkı bırak - 23 gönderi
#alıntı - 9 gönderi
#among us - 8 gönderi
#anonimden - 7 gönderi
#music - 5 gönderi
#iyi geceler - 4 gönderi
#dostoyevski - 4 gönderi
#yeraltından notlar - 4 gönderi
En Uzun Etiket: 69 karakter
#tek istediğim yeni sezonda sevdiğim karakterin hala yaşıyor olması...
En Popüler 2022 Gönderilerim:
5.
Bazen sadece her şeyden soyutlanmak istiyorum
167 not - 19 Ocak 2022 tarihinde gönderildi
4.
Nefret, sinema, aşık
Tumblr media
211 not - 24 Eylül 2022 tarihinde gönderildi
3.
İyi geceler mesajı almayan herkese
İyi gecelerrr <3
215 not - 8 Mayıs 2022 tarihinde gönderildi
2.
Bulutlar diyorum bu dünya için çok fazla güzeller.
Tumblr media Tumblr media
240 not - 30 Ocak 2022 tarihinde gönderildi
2022 yılında 1 numaralı gönderim
Hani bir söz vardır; "Siyah neden gökkuşağında olmak istesin ki, gece tamamıyla ona aitken." Rengarenk olmaya çalışmana gerek yok. Siyah ve gece olup birbirimize ait olalım sadece.
439 not - 16 Şubat 2022 tarihinde gönderildi
Tumblr 2022 Yıl Özetin seni bekliyor →
8 notes · View notes
birkeyifcininanilari · 10 months
Text
leylanın evi.2
aklında bütün bu düşüncelerle koşarak geldi evin kapısına, karanlık caddelerin sessizliğinin eşliğinde, içinde korkuyla kapıya doğru yanaştı. o an bir ç��ğlık yükseldi kapının pervaz aralarından.
" evin kapısına geldiğimde içeriden uğultulu sesler yükseliyordu, her ses kendini bir başkasına duyurabilmek adına, canhıraş bir şekilde pencere kenarlarına vuruyordu varlığını, belki de anlamının bozulduğunu dahi bilmeden gelişigüzel savuruyordu kendini. içeriye yetişemedim, küçük ve ince bir çığlık düştü avuçlarıma, sonra boylu boyunca serildi önüme solgun ve korkmuş yüzü.
içimdeki korkunun tarifini yapabilmek ve bir cisme benzetmek mümkün olsaydı, olanlardan sonra tanıdığım herkese parmak uçlarımdan başlayıp dudaklarıma kadar her zerremi kör bir testereyle kestiler diye anlatmak isterdim, dilim dönmeyecekti elbet.
avuçlarımdaki varlığını, ellerini, yüzünü, korkuya kapılmış bir şekilde titreyen bedenini sımsıkı sarmak geldi içimden, uzandım, sımsıcak gezinen kanın damarlarından kalabalık bir tünelden kaçışan insanlar gibi akışını seyrettim sadece.
zihnim olanlara bir türlü anlam veremiyor, durumu idrak etmek için kendi içinde basit savaşlar veriyordu, bu yerde yatan, avuçlarındaki sıcaklığı milim milim eksilen bu varlık benim uğrunda ölmeyi dahi göze aldığım insan miydi?
az önce bana varlığını kanıtlamak ve korkularını dışa vurmak adına oradan oraya kendini savuran sesler şimdi acı ve yüksek bir gürültüyle benim dudaklarıma oturdular, bağırdım; olanca gücümle. kendi zihnine vurulan ketten, ellerime düşen varlığından kurtulmak ve soyutlanmak için bağırdım. yetmedi. sesim kulaklarımı yırtarken kimseye duyuramadı kendimi.
orada parmak uçlarımda yatıyordu işte, bütün varlığı solgun bir yüzün arkasına saklanmış orada yatıyordu, kimseye duyuramıyordum, kimseye anlatamıyordum. bağırmaktan acımı dışarı tükürmekten başka hiçbir şey gelmiyordu elimden.
koştura koştura geldiğim yolun sonunda, bir kaç karelik fotoğraf anısına sığacak gülen yüzüyle karşılaşma umudum, avuçlarıma dağılan ve orada öylece kanayan varlığıyla karşılaşmıştı.
bağırmak, dövünmek, kendi damarlarımı parçalayarak içimden çıkmak istedim. her şeyin bir rüya anından ibaret olmasını arzuladım, kulaklarımdaki sağır eden çığlıkla birlikte"
6 notes · View notes