Tumgik
#protein-protein etkileşimleri
Text
Ekmek Mayası Bitkilerdeki Tıbbi Bileşiklerin Keşfini Hızlandırıyor
Ekmek Mayası Bitkilerdeki Tıbbi Bileşiklerin Keşfini Hızlandırıyor
Tumblr media
#Araştırmalar, #Aspirin, #BitkiEnzimleri, #BitkiTranskriptomik, #Bitkiler, #CornellÜniversitesi, #EkmekMayası, #EkonomikÜretim, #Fermantasyon, #FırıncıMayası, #Genler, #Ilaçlar, #Kemoterapi, #KratomEnzimleri, #MayaBazlıTarama, #Mitraginin, #Morfin, #ProteinProteinEtkileşimleri, #SaccharomycesCerevisiae, #TıbbiBileşikler https://is.gd/EPfBqU https://www.tibbivearomatikbitkiler.com/haberler/ekmek-mayasi-bitkilerdeki-tibbi-bilesiklerin-kesfini-hizlandiriyor/
Ekmek mayası bitkilerdeki Tıbbi Bileşiklerin keşfini hızlandırdığına dair araştırmaları sürüyor. Araştırmacılar, tıbbi bileşikleri nasıl ve hangi bitkilerin sentezleyebileceğini belirlemeyi çok daha verimli hale getiren yeni bir tarama yöntemi geliştirdiler. Tarama yöntemi, bitki enzimleri arasındaki protein-protein etkileşimlerinin yakalanmasına yardımcı olan fırıncı mayasına dayanmaktadır. Yeni yöntem, 20 adaydan altı kratom enziminin tanımlanmasına yol açtı.
Aspirin, morfin ve bazı kemoterapiler, bitkiler tarafından üretilen doğal bileşiklerden elde edilen ilaçlara örnektir. Ancak bitkilerin bu tür bileşikleri oluşturmasını sağlayan genlerin belirlenmesi sıkıcı ve pahalıdır.
Şimdi, Cornell Üniversitesi araştırmacıları fırıncı mayasını kullanarak uygun maliyetli ve oldukça verimli bir yaklaşım yarattılar. Hatta yeni yöntemi bir kratom ağacındaki anahtar enzimleri tanımlamak için bile kullandılar.
Maya nedir: Maya, mantar krallığının bir üyesi olan tek hücreli, yaşayan bir mikroorganizmadır. Bira mayası veya ekmek mayası olarak da bilinen Saccharomyces cerevisiae , binlerce yıldır fırıncılıkta, şarap yapımında ve bira yapımında önemli bir bileşen olmuştur. Fermantasyon işlemi sırasında şekerleri ve nişastaları alkol ve karbondioksite dönüştürdüğü için adını Latince Yunanca “şeker mantarı” anlamına gelen kelimeden almaktadır.
Angewandte Chemie’deki araştırmaya göre , yeni maya bazlı tarama yöntemi, bitki enzimleri arasındaki protein-protein etkileşimlerini yakalıyor ve bir bitkinin tıbbi bileşikleri nasıl biyosentezlediğinden nihai olarak hangi genlerin sorumlu olduğunu daha iyi belirlemek için diğer tarama yöntemleriyle birlikte çalışıyor.
Kimya ve biyomoleküler mühendislik yardımcı doçenti Sijin Li, “Geleneksel yöntemler, bitkide aynı anda bulunan protein gruplarını buluyor, ancak bizim yöntemimiz, bu gruplardan hangilerinin fiziksel olarak kümelenip birbirleriyle iyi oynadığına bakarak bunu tamamlıyor” dedi. ve çalışmanın baş yazarı. “İlaç için çıkarmak isteyebileceğimiz kimyasal türlerinden sorumlu olanlar bunlar.”
Gen adayları bitki transkriptomiği kullanılarak tahmin edildikten sonra, fırıncı mayası (bira yapmak ve ekmek pişirmek için kullanılanla aynı tür), hangilerinin birbiriyle etkileşime giren proteinler ürettiğini görmek için içindeki genlerle birlikte tasarlanır. Sonuç olarak biyokimyasal olarak taranması gereken genlerin sayısı önemli ölçüde azalır.
İyi araştırılmamış ancak farmasötik potansiyele sahip olduğu düşünülen kratom yapraklarıyla yapılan deneylerde, maya bazlı yöntem, mitragininin veya diğer hedeflenen kimyasalları ürettiği genetik taramayla tahmin edilen 20 adaydan altı kratom enziminin tanımlanmasına yol açtı. Daha sonraki biyokimyasal testler, atılan 14 adayın hiçbirinin işlevsel enzim olmadığını, maya bazlı yöntemle tanımlanan altı adaydan dördünün ise işlevsel olduğunu gösterdi.
Li, “Klinik deneyler için kimyasalın bitkiden saflaştırılması veya kimyasal bir yaklaşım kullanılarak sentezlenmesi gerekiyor ki bu çok pahalı” dedi. “Maya yöntemini kullanarak mitraginini ve bizi yeni ilaçlara yönlendirebilecek diğer kimyasalları daha ekonomik bir şekilde üretebiliriz.”
0 notes
mafaweb · 4 months
Text
Strand kavramının anlamı nedir?Strand, DNA çift sarmalının her bir parçasıdır ve genetik bilgilerimizin taşınmasından sorumludur. Bu kelime, İskandinav dillerinden gelir ve ip anlamına gelir. Genellikle halk arasında da molekül olarak adlandırılır. Strandlar, nükleotidlerin zincirler halinde birleşmesiyle oluşur ve genetik kodun depolanmasını sağlar.Bir DNA molekülünde iki farklı strand bulunur: sense strand ve antisense strand. İlk strand, protein sentezi için kullanılırken, ikinci strand bu sürecin düzenlenmesine katkıda bulunur. Dolayısıyla, strandlar, genlerin ve genetik bilgilerin aktarılmasında hayati bir rol oynar.Bu kavram, genetik ve biyoloji alanlarında oldukça önemlidir ve canlı organizmaların evrimi, hastalıkların tanımlanması ve genetiğin anlaşılması gibi birçok alanda kullanılır. Strandların yapısı ve etkileşimleri üzerine yapılan araştırmalar, genetik bilimine katkıda bulunmaktadır.Genellikle DNA'nın çevresel faktörlerden etkilenme durumu, genetik hastalıkların oluşumu ve genetik müdahalelerin sonuçları gibi konularda strandlar üzerinde detaylı çalışmalar yapılmaktadır. Bu bağlamda, strand kavramının anlamı, tıp, biyoteknoloji, genetik ve biyoloji gibi disiplinler için büyük bir öneme sahiptir.Strand nasıl oluşur?Strand terimi, İngilizce strand kelimesinin bir çevirisi olarak genellikle DNA üzerinde kullanılan bir terimdir. Strand kelimesi, iplik ya da tel anlamına gelir ve DNA üzerindeki zincirleri tanımlamak için kullanılır.DNA molekülü, çift sarmallı bir yapıya sahiptir ve her sarmalda birbirine zıt iki strand bulunur. Bu strandlar, birbirlerine karşı ters yönde hareket eder ve birbirlerini tamamlayan nükleotid bazları taşırlar.Strand oluşumu, DNA replikasyonu ve transkripsiyon süreçlerinde gerçekleşir. Replikasyon sırasında, DNA iki zincirli yapıdan iki kopya oluşturmak için ayrılır ve her bir strand üzerine yeni bir strand sentezlenir. Transkripsiyon sırasında ise, DNA zinciri üzerindeki belli bir bölge çözülerek mRNA'nın sentezlenmesine izin verir.Strand oluşumu, DNA ve RNA moleküllerinin işlevlerini yerine getirebilmeleri için temel bir adımdır ve hücrelerin genetik bilgisini aktarmalarını sağlar.Strandlara hangi faktörler etki eder?Strand kavramı, birçok farklı faktörün etkisi altında oluşabilir. Bunların başında, deniz suyu sıcaklığı, tuzluluk oranı, ve dalga etkisi gelir. Deniz suyunun kimyasal bileşimi ve fiziksel özellikleri, strand oluşumunu belirleyen temel faktörler arasında yer almaktadır. Doğal etkenlerin yanı sıra insan etkisi de strand oluşumunu etkileyebilir. Özellikle kıyı bölgelerinde yapılan yapılaşma, deniz suyu kirliliği ve tarım faaliyetleri gibi aktiviteler, strand oluşumunda belirleyici olabilir.Strandlar, ayrıca rüzgar ve gel-git gibi doğal olaylardan da etkilenirler. Rüzgarın sürekli esmesi, sahil şeridini oluşturan kum ve toprağın şeklini değiştirebilir. Gel-git olayı ise, strandın sular altında kalıp yükseldiği zamanlarda, kıyı şeridinin şeklini belirleyen önemli bir faktördür.Genel olarak, strandlar üzerinde etkili olan faktörler, hem doğal hem de insan kaynaklı olabilir. Bu faktörlerin etkisi altında, sahil şeridinin şekli ve özellikleri değişebilir. Bu nedenle, strand oluşumunu anlamak ve yönetmek için, bu faktörlerin detaylı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir.Strandlar hangi alanlarda kullanılır?Strandlar, günümüzde birçok farklı alan ve sektörde yaygın olarak kullanılmaktadır. Biyoteknoloji, tıp, tarım, gıda endüstrisi, çevre bilimleri ve malzeme bilimi gibi birçok alanda strandlar büyük bir öneme sahiptir. Özellikle genetik araştırmalar, hastalık tanı ve tedavileri, bitki ve hayvan ıslahı, gıda üretimi, su ve hava kirliliği analizleri, malzeme sentezi gibi alanlarda strandlar kullanılmaktadır.Biyo-teknoloji alanında DNA strandları genetik mühendislik çalışmalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. DNA dizileri üzerinde yapılan değişiklikler ve genetik manipülasyonlar, yeni bitki ve hayvan türlerinin geliştirilmesi ve genetik hastalıkların teşhis ve tedavisi gibi alanlarda büyük bir etkiye sahiptir.
Ayrıca tıp alanında ise DNA dizileri ve RNA strandları hastalık teşhisi, tedavisi ve genetik hastalıkların araştırılmasında kullanılmaktadır.Bunun yanı sıra, tarım sektöründe genetik modifikasyon çalışmaları ve bitki ıslahı, gıda endüstrisinde yiyeceklerin genetik analizleri ve kalite kontrolü için strandlar kullanılmaktadır. Ayrıca, çevre bilimleri alanında su ve hava kirliliği analizleri, biyolojik çeşitlilik araştırmaları ve ekolojik denge çalışmaları için de strandlar önemli bir rol oynamaktadır.Yukarıda saydığımız alanlardan da anlaşılacağı üzere, strandlar günümüzde birçok farklı alanda yaygın olarak kullanılmakta ve bu kullanım alanları giderek genişlemektedir. Gelecekte de strandların daha farklı ve geniş kullanım alanları olabileceği düşünülmektedir.Strand üzerinde yapılan araştırmaların sonuçları Strand konsepti, genellikle genetik ve biyoloji araştırmalarında kullanılır. Son yıllarda bu alanda yapılan araştırmaların sonuçları, bilim dünyasında büyük bir ilgi uyandırmaktadır. Özellikle DNA yapısının anlaşılmasına yardımcı olmak, genetik hastalıkların tanı ve tedavisi konusunda büyük ölçüde etkili olabilmektedir. Strand üzerinde yapılan araştırmaların sonuçları, bilim insanlarına genetik kodun işleyişi, genler arasındaki etkileşimler ve nihayetinde genetik hastalıkların çözümü konusunda önemli ipuçları vermektedir. Bu sonuçlar, tıp dünyasında yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine de katkı sağlamaktadır. Genetik haritalama teknolojilerindeki gelişmeler, Strand araştırmalarının sonuçlarının daha hızlı ve etkili bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanımaktadır. Bu durum, gelecekte genetik hastalıkların tarama yöntemlerinin daha kesin ve güvenilir hale getirilmesine olanak sağlayabilir. Strand üzerinde yapılan araştırmaların sonuçları, bilim dünyasında genetik ve biyoloji alanında önemli gelişmelerin yaşanmasına olanak tanımaktadır. Bu gelişmeler, gelecekte daha sağlıklı ve uzun bir yaşamın mümkün olabileceği umudunu artırmaktadır. Strandın geleceği ve potansiyel kullanım alanlarıStrand teknolojisinin geleceği oldukça parlak görünmektedir. Günümüzde Strandlar hücresel biyolojiden malzeme bilimine, elektronikten tıbbi uygulamalara kadar birçok alanda potansiyel kullanım alanına sahiptir. Yapılan araştırmalar, Strandların gelecekte nano boyutta veri depolama sistemleri, biyoteknoloji ve tıp alanında devrim niteliğinde gelişmelere yol açabileceğini göstermektedir.Özellikle Strandların tıbbi alanda kullanımı büyük bir potansiyele sahiptir. Gen tedavisi, ilaç taşıyıcı sistemler ve teşhis araçları gibi konularda Strandlar, gelecekte birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilecektir. Bu da tıp alanında devrim niteliğinde bir dönüşüm yaşanmasına olanak sağlayacaktır.Ayrıca Strand teknolojisinin malzeme biliminde de büyük bir etkisi olacak gibi görünmektedir. Nanoteknoloji alanında Strandların kullanımı, malzeme üretiminde yeni olanaklar sunacaktır. Bu da elektronik, iletken malzemeler ve güç depolama gibi alanlarda büyük bir gelişmeye yol açabilecektir.Genel olarak bakıldığında, Strand teknolojisinin geleceği oldukça parlak görünmektedir. Yapılan araştırmaların sonuçları, Strandların birçok alanda devrim niteliğinde gelişmelere yol açabileceğini göstermektedir. Bu da teknoloji dünyasında büyük bir heyecan yaratmaktadır.
0 notes
bisuslu · 1 year
Text
Tetradox Nedir? Ne İşe Yarar?
Tumblr media
Tetradox, genellikle bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bir antibiyotik olan doksisiklinin ticari adıdır. Doksisiklin, tetrasiklin sınıfı antibiyotikler arasında yer alır ve geniş bir yelpazede Gram-pozitif ve Gram-negatif bakterilere karşı etkilidir. Bu ilaç, akne, cilt enfeksiyonları, solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, Lyme hastalığı ve sıtma profilaksisi gibi çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılır. Tetradox, bakteri hücrelerinin protein sentezini inhibe ederek çalışır. Bu süreç, bakterilerin büyümesini ve çoğalmasını durdurarak, enfeksiyonun yayılmasını engeller ve vücudun bağışıklık sistemi tarafından yok edilmesine yardımcı olur. İlaç, genellikle oral tablet veya kapsül formunda alınır ve reçeteyle satılır. Tetradox'un etkili bir şekilde çalışabilmesi için doktorun talimatlarına uygun olarak kullanılması önemlidir. Bu ilacın yan etkileri arasında bulantı, kusma, ishal ve hassas ciltte güneş yanığı gibi reaksiyonlar bulunabilir. Ayrıca, hamilelik ve emzirme döneminde veya 8 yaşından küçük çocuklarda kullanılması önerilmez.
Tetradox'un Etki Mekanizması
Tetradox, doksisiklin içeren bir antibiyotik olup, bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkili bir şekilde mücadele eder. Etki mekanizması, bakteri hücrelerinin protein sentezini inhibe ederek gerçekleşir. Bu süreç, bakterilerin büyümesini ve çoğalmasını durdurur ve vücudun bağışıklık sistemi tarafından enfeksiyonun yok edilmesine yardımcı olur.
Tetradox Kullanım Alanları
Tumblr media
Akne Tedavisi Tetradox, akne vulgaris adı verilen yaygın bir cilt hastalığının tedavisinde etkilidir. Ciltteki bakterilerin büyümesini kontrol altına alarak, iltihaplanmayı ve lezyon oluşumunu azaltır. Cilt Enfeksiyonları Çeşitli cilt enfeksiyonlarına neden olan bakterilerle savaşır. Hücresel düzeyde çalışarak, enfekte olan cildin iyileşme sürecini hızlandırır. Solunum Yolu Enfeksiyonları Solunum yolu enfeksiyonlarına yol açan bakterilerle savaşarak hastalığın semptomlarını azaltır ve vücut tarafından enfeksiyonun yok edilmesine yardımcı olur. İdrar Yolu Enfeksiyonları İdrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde Tetradox kullanılabilir. İlaç, idrar yolu enfeksiyonlarına neden olan bakterilerin üremesini engelleyerek semptomların hafiflemesine yardımcı olur. Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar Klamidya, gonore ve sifiliz gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların tedavisinde kullanılabilir. Bu enfeksiyonlara neden olan bakterilerin büyümesini durdurarak hastalığın ilerlemesini engeller ve semptomları hafifletir. Lyme Hastalığı Lyme hastalığına neden olan Borrelia burgdorferi bakterisine karşı etkilidir. İlaç, hastalığın erken evrelerinde kullanılarak, semptomların hafiflemesine ve hastalığın ilerlemesinin önlenmesine yardımcı olur. Sıtma Profilaksisi Sıtma riski olan bölgelere seyahat eden kişiler için profilaktik tedavi olarak kullanılabilir. İlaç, sıtma parazitlerinin büyümesini engelleyerek hastalığın oluşmasını önler.
Tetradox Kullanım Şekli ve Dozaj
Genellikle oral tablet veya kapsül formunda alınır ve reçeteyle satılır. İlacın etkili bir şekilde çalışabilmesi için doktorun talimatlarına uygun olarak kullanılması önemlidir. Dozaj, hastanın yaşına, kilosuna, enfeksiyon türüne ve genel sağlık durumuna göre belirlenir. İlacın düzenli aralıklarla ve tedavi süresince eksiksiz kullanılması, enfeksiyonun tamamen ortadan kalkması için gereklidir.
Tetradox Yan Etkileri ve İlaç Etkileşimleri
Yan etkileri arasında bulantı, kusma, ishal ve hassas ciltte güneş yanığı gibi reaksiyonlar bulunabilir. Ayrıca, bazı ilaçlarla etkileşime girerek, etkinliğini azaltabilir veya diğer ilaçların yan etkilerini artırabilir. Bu nedenle, Tetradox kullanmadan önce doktorunuza diğer kullandığınız ilaçlar hakkında bilgi vermelisiniz.
Tetradox Özel Kullanım Uyarıları
Hamilelik ve Emzirme Dönemi Hamilelik ve emzirme döneminde kullanılması önerilmeyen bir ilaçtır, çünkü fetus veya emziren bebek üzerinde olumsuz etkilere yol açabilir. Bu dönemlerde başka bir antibiyotik tedavisi için doktorunuza danışın. Çocuklarda Kullanımı 8 yaşından küçük çocuklarda kullanılması önerilmemektedir, çünkü bu yaş grubunda diş ve kemik gelişimine zarar verebilir. Doktorunuz, çocuğunuzun yaşına uygun başka bir antibiyotik önerecektir. Böbrek-Karaciğer Hastaları Böbrek ve karaciğer hastalarında dikkatle kullanılmalıdır, çünkü bu hastalıklar ilacın vücuttan atılma hızını etkileyebilir. Böbrek veya karaciğer hastası olan hastaların, doktorlarına bu durumu bildirerek uygun dozaj ve takip sürecini belirlemeleri önemlidir.
Tetradox ile Güneş ve Fototoksisite
Güneşe maruz kalmaktan kaçınılmalı ve güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır. Çünkü ilaç, ciltte güneş ışığına karşı hassasiyeti artırarak, güneş yanığı ve ciltte lekelenmelere neden olabilir. Ayrıca, güneşli havalarda şapka ve gözlük takarak cildinizi korumanız önerilir.
Tetradox, Direnç ve Antibiyotik Kullanımının Önemi
Antibiyotik direnci, bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesiyle oluşan bir sorundur. Bu durum, enfeksiyonların tedavisini zorlaştırır ve hastalıkların daha ciddi hale gelmesine yol açabilir. Tetradox ve diğer antibiyotiklerin uygun kullanımı, antibiyotik direncinin önlenmesinde önemli bir rol oynar. Bu nedenle, ilacın doktorun reçete ettiği şekilde, dozda ve sürede kullanılması ve tedavi sürecinde kesintiye uğramaması gerekir. Ayrıca, antibiyotiklerin viral enfeksiyonlar gibi antibiyotiklerle tedavi edilemeyen hastalıklar için kullanılmaması önemlidir. Sonuç olarak, geniş bir etki spektrumuna sahip bir antibiyotiktir ve çeşitli bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. İlaç, bakterilerin protein sentezini inhibe ederek enfeksiyonların yayılmasını engeller. Tetradox'un etkinliğini koruyabilmesi ve antibiyotik direncinin önlenmesi için, ilacın doktorun talimatlarına uygun olarak kullanılması esastır. Ayrıca, hamilelik, emzirme, çocukluk ve böbrek-karaciğer hastalığı gibi durumlarda özel dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Kullanırken güneşe maruz kalmaktan kaçınmak ve uygun güneş koruması sağlamak da önemlidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Tetradox nedir ne işe yarar?Doksisiklin içeren bir antibiyotik olup, bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. Akne, solunum yolu enfeksiyonları, idrar yolu enfeksiyonları ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi çeşitli enfeksiyonların tedavisinde etkilidir. İlginizi çekebilecek diğer yazılar; - Kahverengi Benleri Geçiren Krem - Hipokort Krem Ne İşe Yarar? - Hormonlu Spiral Kullananların Yorumları Read the full article
0 notes
hamilelikte · 1 year
Text
Hamile kalmak için alternatif yöntemlerin olduğunu ve bunların başarı oranının oldukça yüksek olduğunu biliyor muydunuz? Hamile kalmakta zorluk çekiyor veya daha hızlı hamile kalmak istiyorsanız bu yazı tam sizin için. Hamile kalmak için alternatif yöntemlerden bazıları doğal ve bazıları da girişimsel olsa da hamile kalmanın tek bir yolu ya da yüzde yüz geçerli bir yöntemi yoktur. Her kadının kendine özgü bir gebelik yolculuğu vardır. Bilimsel olarak da açıklandığı üzere hamile kalmanın en yaygın yöntemi tam zamanında yani kadının tam yumurtlama gününde cinsel ilişki yaşanmasıdır. Hamile Kalmayı Kolaylaştıran Alternatif Yöntemler Hamile kalmak isteyen çiftler için alternatif yöntemler şunlar olabilir: Akupunktur: Akupunktur hamile kalmakta zorlanan çiftler için etkili olabilir. Yoga ve Meditasyon: Yoga ve meditasyon stresi azaltmaya ve vücudu rahatlatmaya yardımcı olabilir, bu da hamile kalmak için daha uygun bir ortam yaratabilir. Beslenme ve Diyet Değişikliği: Hamile kalmak için vücudun sağlıklı ve dengeli beslenmesi önemlidir. Bitkisel Tedaviler: Bazı bitkisel tedaviler, hamile kalmakta zorlanan çiftler için etkili olabilir. Üreme Sağlığı Uzmanı: Hamile kalmakta zorluk çeken çiftler, üreme sağlığı uzmanına danışabilirler. Bitkisel Tedaviler İle Hamile Kalma Yöntemleri Bitkisel Tedaviler İle Hamile Kalma Yöntemleri Bitkisel tedaviler ile hamile kalmak için kullanılabilecek yöntemler şunlar olabilir: Folik asit: Folik asit, hamile kalmak için önemli bir vitamindir ve hamile kalmakta zorluk çeken çiftler için tavsiye edilir. Maca tohumu: Maca tohumu, doğurganlık ve libido arttırmak için kullanılabilir. Vitex Agnus-Castus: Vitex Agnus-Castus, doğurganlık ve ovulasyon arttırmak için kullanılabilir. Ginkgo Biloba: Ginkgo biloba, infertilite tedavisinde kullanılabilir. Ashwagandha: Ashwagandha, stresi azaltmak ve doğurganlığı arttırmak için kullanılabilir. Ancak, bitkisel tedavilerin etkililiği ve güvenliği konusunda yeterli kanıt bulunmamaktadır. İlk önce doktorlarınıza veya üreme sağlığı uzmanlarına danışmanız önerilir. Çünkü bazı bitkisel tedavilerin yan etkileri olabileceği veya diğer tıbbi tedaviler ile etkileşimleri olabileceği unutulmamalıdır. Yoga ve Meditasyon İle Hamile Kalma Yöntemi Hamile kalmak için alternatif yöntemleri denerken beslenme ve diyet değişikliği, hamile kalmak için önemlidir. Hamile kalmak için vücudun sağlıklı ve dengeli beslenmesi gerekir. Önerilen günlük kalori miktarını alın Protein, vitaminler, mineraller, omega-3 yağ asitleri gibi besinler içeren yiyecekleri yemeğe özen gösterin Sigara, alkol gibi zararlı maddelerden uzak durun Düzenli olarak egzersiz yapın Aşırı kiloluysanız veya kilo almanız gerekiyorsa doktorunuzla konuşun ve uygun bir diyet planı oluşturun Ayrıca, folik asit içeren yiyecekler yemekte fayda sağlar. Özellikle hamile kalmak isteyen çiftler için önerilen günlük miktar 400 mcg'dir. Bu vitamin, baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, portakal suyu ve muz gibi besinlerde bulunur. Alternatif yöntemlerden olan akupunktur ile ilgili Hamile Kalmak İçin Akupunktur İşe Yarıyor Mu? başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Unutmayın ki, herkesin vücut tipi ve ihtiyacı farklıdır. Bu nedenle, hamile kalmak isteyen çiftler için en uygun diyet planını oluşturmak için doktorların tavsiyelerine ve önerilerine başvurmaları önerilir. Yoga ve Meditasyon İle Hamile Kalma Yöntemi Yoga ve meditasyon hamile kalmak için direkt bir yöntem olarak kullanılmasa da stresi azaltmaya ve vücudun sağlıklı bir hormon dengesini koruya katkıda bulunabilecekleri için doğurganlık sağlığını pozitif yönde etkileyebilirler. Hamile kalmak için alternatif yöntemlerden yoga, vücudun fiziksel ve zihinsel sağlığını arttırmak için tasarlanmış bir egzersiz yöntemidir. Yoga pozları, nefes teknikleri ve meditasyon ile stresi azaltmaya ve vücudun sağlıklı bir hormon dengesini koruya yardımcı olabilir. Meditasyon, zihin ve beden arasındaki bağlantıyı güçlendirir ve stresi azaltmaya yardımcı olur.
Meditasyon, hamile kalmak için uygun bir ortam yaratmak için önemlidir. Diğer Hamile Kalma Yöntemleri Hamile kalmak için alternatif yöntemler Hamile kalmak için alternatif yöntemler, canlı doğumla sonuçlanma olasılığı gebe kalma yöntemleridir. Ancak bilindiği üzere tıbbî olarak yüzde yüz hamile kalma yöntemi yoktur. Buna karşın hamile kalmak için en etkili yöntemler şunlardır: Doğurganlık tedavileri: Doğurganlık tedavileri, östrojen ve progesteron hormonlarının kullanılması, folik asit gibi ilaçların kullanılması veya in vitro fertilizasyon (IVF) gibi tedavi yöntemleri hamile kalmak için en etkili yöntemler arasındadır. Doğal yollar: Doğal yollar, ovulasyon takip etme, cinsel ilişki planlama ve uygun pozisyonlar kullanma gibi yollar hamile kalmak için etkili olabilir. Medikal destek: Medikal destek, üreme sağlığı uzmanı tarafından verilen öneriler, infertilite tedavileri veya doğurganlık tedavileri hamile kalmak için yüzde yüz garanti vermez ancak en yüksek şansı sağlar. Hamile kalmak için alternatif yöntemlerin her kadının bünyesine göre farklı olduğu unutulmamalıdır. Bu kapsamda özellikle hamile kalmakta zorluk çeken çiftler için en uygun yöntemi belirlemek için doktorların tavsiyelerine ve önerilerine başvurmaları önerilir.
0 notes
kocaalihaber · 4 years
Text
Soğuk havalar kanser tedavinizi aksatabilir
Soğuk havalar kanser hastaları için riskli.Birçok solunum yolu hastalığına sebep olan ‘soğuk havalar’, kanser hastalarının sağlığını da tehdit ediyor. Kanser hastalarının soğuk havalarda daha da dikkatli olması gerekiyor.
Soğuk havalar, tedavisi devam eden kanser hastaları için risk oluşturuyor. Tedaviler, bağışıklık sistemini baskıladığından hastaların beslenmesinden sosyal yaşamlarına kadar birçok noktada daha dikkatli olması gerekiyor. Bu süreçte en ufak bir mikrop veya soğuk algınlığı yatağa düşmenize sebep olabilir. Bu durum ise tedavinizi aksatabilir.
BOL BOL MEYVE TÜKETİN
Kış ayları bilindiği gibi hastalık dönemidir. Ama tedavi gören kanser hastalarını daha fazla etkileyebilir. Bu nedenle hastalanmamaları için gerekli önlemleri almak şart. Kişinin kendi düzenine dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle de beslenmeye önem vermeleri şart. Bu nedenle kış aylarında hastalıklardan korunmak için yapılacak en güzel şey bol bol taze meyve ve sebze tüketmek olacaktır. Ama kanser hastalarının aldıkları tedavi doğrultusunda alınacak meyvelerin belirlenmesi gerekiyor. Özellikle onkolojik tedavi gören hastaların greyfurt tüketmesi çok önemli. C vitamini içeriğinden yüksek portakal, kivi ve mandalina gibi meyvelerin tüketilmesi ise bağışıklık sisteminin toparlanabilmesi için gerekli.
YEŞİL YAPRAKLI TAZE SEBZELER VE PROTEİN TÜKETİLMELİ
Özellikle kemoterapi tedavisi sırada beslenme çok büyük önem taşıyor. Mevsiminde bulunan taze meyveler ve doktorunuzun önerdiği şekilde hazırlayacağınız protein ağırlıklı besinler bağışıklık sisteminizi toparlamanıza yardımcı olacaktır. Yine tüketeceğiniz taze sebzelerin vitamin değerlerini kaybetmemeleri açısından doğru pişirme yöntemleri ile hazırlanmasına da dikkat etmek gerekiyor.
BİTKİ ÇAYLARINDAN UZAK DURUN
Prof. Dr.Süleyman Alıcı
Böyle zamanlarda doktorunuzun önerileri doğrultusunda ıhlamur gibi bitki çaylarını tek başına tüketebilirsiniz. Ancak içeriği bilinmeyen, karışık bitki çayı adı altında sunulan bitki çaylarından kesinlikle uzak durmanız gerekmektedir. Bitkilerin kullandığınızın ilaç ile etkileşimleri olabilir ve bu etkileşimler olumsuz sonuçlar doğurabilir.
KALABALIK ORTAMLARA DİKKAT
Sağlıklı bireyleri bile hasta eden soğuk havalar gribal ve boğaz enfeksiyonları, bronşit ve zatürre gibi hastalıklara neden olabiliyor. Bu nedenle girdiğiniz kalabalık ortamlarda bu mikropları almanız kaçınılmaz hale gelebilir. Zaten tüm tedavi süresince enfeksiyon riskinden korunmak için kalabalık ortamlardan uzak durmanız gerekiyor. Ancak özellikle kış aylarında herkesin potansiyel olarak mikrop taşıdığını düşünürsek kendinizi kalabalık ortamlardan, toplu taşıma araçlarından, enfeksiyon riski oluşturan tüm ortamlardan uzak tutmanız önemli.
KENDİ KENDİNİZE İLAÇ KULLANMAYIN
Tüm kendinizi koruma çabalarınıza rağmen mikrop kapmış olabilir veya soğuk algınlığı yaşıyor olabilirsiniz. Ama kesinlikle bu süreçte kendi kendinize karar vererek herhangi bir ilaç kullanmayın. Doktorunuzun önerisi olmadan kullanacağınız her ilaç, tedavinizi olumsuz etkileyebileceği gibi istenmeyen sonuçlara da yol açabilir. Hastalandığınızı hissettiğiniz an doktorunuzla temasa geçerek onun önerileri doğrultusunda tedavi planlaması yapmak en doğrusu olacaktır.
SOĞUK HAVALAR KANSER TEDAVİNİZİ AKSATABİLİR
SOĞUK HAVALAR KANSER HASTALARI İÇİN RİSKLİ
Birçok solunum yolu hastalığına sebep olan ‘soğuk havalar’, kanser hastalarının sağlığını da tehdit ediyor. Kanser hastalarının soğuk havalarda daha da dikkatli olması gerekiyor.
Soğuk havalar, tedavisi devam eden kanser hastaları için risk oluşturuyor. Tedaviler, bağışıklık sistemini baskıladığından hastaların beslenmesinden sosyal yaşamlarına kadar birçok noktada daha dikkatli olması gerekiyor. Bu süreçte en ufak bir mikrop veya soğuk algınlığı yatağa düşmenize sebep olabilir. Bu durum ise tedavinizi aksatabilir.
BOL BOL MEYVE TÜKETİN
Kış ayları bilindiği gibi hastalık dönemidir. Ama tedavi gören kanser hastalarını daha fazla etkileyebilir. Bu nedenle hastalanmamaları için gerekli önlemleri almak şart. Kişinin kendi düzenine dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle de beslenmeye önem vermeleri şart. Bu nedenle kış aylarında hastalıklardan korunmak için yapılacak en güzel şey bol bol taze meyve ve sebze tüketmek olacaktır. Ama kanser hastalarının aldıkları tedavi doğrultusunda alınacak meyvelerin belirlenmesi gerekiyor. Özellikle onkolojik tedavi gören hastaların greyfurt tüketmesi çok önemli. C vitamini içeriğinden yüksek portakal, kivi ve mandalina gibi meyvelerin tüketilmesi ise bağışıklık sisteminin toparlanabilmesi için gerekli.
YEŞİL YAPRAKLI TAZE SEBZELER VE PROTEİN TÜKETİLMELİ
Özellikle kemoterapi tedavisi sırada beslenme çok büyük önem taşıyor. Mevsiminde bulunan taze meyveler ve doktorunuzun önerdiği şekilde hazırlayacağınız protein ağırlıklı besinler bağışıklık sisteminizi toparlamanıza yardımcı olacaktır. Yine tüketeceğiniz taze sebzelerin vitamin değerlerini kaybetmemeleri açısından doğru pişirme yöntemleri ile hazırlanmasına da dikkat etmek gerekiyor.
BİTKİ ÇAYLARINDAN UZAK DURUN
Böyle zamanlarda doktorunuzun önerileri doğrultusunda ıhlamur gibi bitki çaylarını tek başına tüketebilirsiniz. Ancak içeriği bilinmeyen, karışık bitki çayı adı altında sunulan bitki çaylarından kesinlikle uzak durmanız gerekmektedir. Bitkilerin kullandığınızın ilaç ile etkileşimleri olabilir ve bu etkileşimler olumsuz sonuçlar doğurabilir.
KALABALIK ORTAMLARA DİKKAT
Sağlıklı bireyleri bile hasta eden soğuk havalar gribal ve boğaz enfeksiyonları, bronşit ve zatürre gibi hastalıklara neden olabiliyor. Bu nedenle girdiğiniz kalabalık ortamlarda bu mikropları almanız kaçınılmaz hale gelebilir. Zaten tüm tedavi süresince enfeksiyon riskinden korunmak için kalabalık ortamlardan uzak durmanız gerekiyor. Ancak özellikle kış aylarında herkesin potansiyel olarak mikrop taşıdığını düşünürsek kendinizi kalabalık ortamlardan, toplu taşıma araçlarından, enfeksiyon riski oluşturan tüm ortamlardan uzak tutmanız önemli.
KENDİ KENDİNİZE İLAÇ KULLANMAYIN
Tüm kendinizi koruma çabalarınıza rağmen mikrop kapmış olabilir veya soğuk algınlığı yaşıyor olabilirsiniz. Ama kesinlikle bu süreçte kendi kendinize karar vererek herhangi bir ilaç kullanmayın. Doktorunuzun önerisi olmadan kullanacağınız her ilaç, tedavinizi olumsuz etkileyebileceği gibi istenmeyen sonuçlara da yol açabilir. Hastalandığınızı hissettiğiniz an doktorunuzla temasa geçerek onun önerileri doğrultusunda tedavi planlaması yapmak en doğrusu olacaktır.
source https://saglik.kocaali.com/soguk-havalar-kanser-tedavinizi-aksatabilir/
0 notes
kiloverdirirmi-blog · 6 years
Text
New Post has been published on Kiloverdirirmi.Com
New Post has been published on https://www.kiloverdirirmi.com/agiz-kokusu/
Ağız Kokusu
Ağız Kokusu
Ağız içerisinde bulunan bakteriler hidrojen sülfür içeren gıdalardan oluşur. Eğer ağız içi iyi bir şekilde temizlenmez ise ağız kokusu  meydana gelir.Ağız kokusu fizyolojik, patolojik ve psikolojik olmak üzere 3 ayrı nedenden oluşabilir.
Patolojik ağız kokusu
Genel olarak ağız hastalıklarında kaynaklanır. Ağız kokusuna gıda artıkları, ağız mukozasından dökülen hücreler neden olabilir. Ayrıca  diş eti hastalıkları, diş kaplamaları, diş kaplamalarının altında bulunan çürüklerde koku yaratabilir.
Fizyolojik ağız kokusu
İçerisinde yüksek miktarda protein bulunduran; kırmızı et, balık, peynir ve süt ürünleri tarzı gıda ürünlerinde bakterilerin etkileşimleri sonucunda meydana çıkmaktadır. Ayrıca  sarımsak, turp,  soğan gibi kötü kokulu yiyecekler de içerisinde ağız kokusuna neden olan sülfür maddesini bulundurmasından dolayı ağız kokusu yaratabillir. Eğer ağız temizliği sağlanırsa bu tarz ağız kokusu ortadan kalkar.
Psikolojik ağız kokusu (Halitafobi)
Bazı durumlarda insanların sadece kendilerinin hissettikleri ağız kokuları olur. Bazen bu olay sanki başkalarının da bu kokuyu hissettiğini düşündürür ve insanı mutsuz eder. Bu “Olfactory Reference Sendrom” ismi ile anılan psikolojik bir durumdur fakat hasta bu durumda kendisinden kaynaklı ağzının koktuğunu düşünür. Stres ile hayatlarını sürdüren insanlarda tükürük akımında azalmaya  dayalı olarak halitozis doğabilir. Ayretten stres, ağız ve diş sağlığını kötü yönde etkiler.
Ağız kokusunun teşhisi
Ağız kokusuna kendiniz teşhis koymak için bileğinizde ufak bir noktayı yalayın ve birkaç saniye ardından o yerin kurumuş olması onaylandıktan sonra bölge koklanır.Eğer koku var ise ağız kokusu teşhisi konur. Kötü kokunun dilden gelen bir sebeple oluşup oluşmadığını anlamak için dilin arka tarafının plastik bir kaşık ile hafiften kazınıp koklanması ile anlaşılır. Diğer şekil ise mumsuz diş ipi ile yapılan testtir. Bu ip arka taraftaki dişlerin arasından geçirilir ve bu işlemden sonra ipe 3 cm uzaklıktan koklayarak anlaşılır.
Ağız kokusunun Tedavisi
Tedaviden önce kokunun nedeni belirlenmelidir. Ağızdaki koku genellikle diş tedavisi gerektiri.Halitozisin tedavisinde ise en etkili yöntem ağız temizliğine ve temel diş bakımın kontrollü olarak yapılmasıdır.
Ağız kokusunu engelleme yöntemleri
Dişeti hastalıkları ile birlikte diş çürükleri tedavi edilmelidir.
Sülfür içeren gıdalar sık yenilmemelidir.
Diş temizliğine son derece dikkat edilmelidir.Ağız içinde ince bir temizlik sağlanmalıdır
Ağız kuruluğu da ağız kokusuna neden olduğu için su tüketimini artırmalısınız.
Ağızda oksijeni sağlayın.Bunun en kolay yöntemi sakız çiğnemektir. Fakat mentollü şekerler kullanmayın. Bunlar ağız içinde ferahlama sağlasa da ağız kuruluğuna sebep olur.
Ya sarımsak, soğan yemeyin yada  bunları pişirerek yemeyi tercih edin.
Dilinizin üzerinde oluşan bakteriler ağız kokusuna neden olur bunun için dilinizi de fırçalayın.Eğer dilin altı tükürük tarafından temizlenmiyor ise bu da kokuya sebep olur.Dilin arka tarafında bulunan küçük şekildeki kırışıklıklar arasına mikroplar dolabilir ve bu yüzden koku oluşur.
Alkol ve sigarayı kullanımını bırakın.
0 notes
Text
Besin-İlaç Etkileşiminde : Greyfurtun Rolü
Ekşi ve hafif acı tadı olan Greyfurt bir subtropikal narenciye çeşididir. Greyfurt, ilk olarak tatlı portakal ile çapraz bir melez meyve olarak Batı Hint Adaları olan Barbados’da yetiştirildi. Daha sonra ve özellikle son yıllarda bütün dünyaya yayıldı. Ülkemizde ise son 8-10 yılıdır çok yaygın olarak tüketilmekte ve aynı şekilde üretilmektedir.
Greyfurt yaygın olarak daha çok Çin’de ve  Amerika Birleşik Devletlerinde yetiştirilmektedir. Hafif sarı kalın bir tabakaya sahiptir. İç kısmı portakala benzer. Meyve çok sulu ve kırmızı, beyaz renklerde yetişir. Bazıları çekirdeksiz yetişir, bazılarında ise tohumlar bulunur.
Greyfurt sağlık açısından çok faydalı olan bir çok vitamin, mineral ve besin içermektedir. Özellikle lif ve protein açısından çok zengindir. Folatlar açısından zengin olan greyfurt aynı zamanda, Niasin, Pantotenik asit, Piridoksin, Riboflavin, Tiamin, A vitamini ,C vitamini ,E vitamini ve K vitamini içermektedir. Potasyum açısından çok zengin olduğu söylenebilir. Ayrıca mineraller açısından da zengin olan greyfurt Kalsiyum,Bakır ,Demir ,Magnezyum ,Manganez, Fosfor ,Selenyum ve Çinko içermektedir. Beta Karoteni bol miktarda içerir ve aynı zamanda Likopen deposu olduğunu söyleyebiliriz.
Peki greyfurt tüketirken nelere dikkat etmeliyiz? Ve hangi ilaç kullanırken neler yapmalıyız? Greyfurtu tamamen hayatımızdan çıkarmalı mıyız? Tüm bu sorun cevaplarını aşağıda cevapladım…
Besin ilaç etkileşimi diye bir durum söz konusudur.Bazı ilaçları vücudumuza aldığımız zaman bazı besinleri belli saatlerde tüketmememiz gerekir.Şimdi size besin-ilaç etkileşimini kısaca anlatayım.
Besin-ilaç etkileşimi;
ilaç ile bitkisel kökenli bir besin, besin öğesi veya bitkisel özütün, fiziksel, kimyasal veya fizyolojik ilişkisinin bir sonucu olarak tanımlanmaktadır.Besin-ilaç etkileşimleri; ilacın biyoyararlılığının azalmasına bağlı olarak tedavinin etkinliğinin azalması, ilacın biyoyararlılığının artmasına bağlı olarak yan etki riski veya toksisite gibi etkilerle sonuçlanmaktadır
Diyet bileşenleri, ilaç emilimi, dağılımı, metabolizması ve atımını, fizyolojik veya fizikokimyasal mekanizmalar aracılığıyla değiştirebilirler.Çeşitli içeceklerin içerdiği maddelerin bağırsakta ilaç metabolizmasındaki enzim ve taşıyıcıların fonksiyonlarını değiştirmesi ile ilaç yararlanımını etkilediği bildirilmiştir. Birçok meyve suları, çay, şarap, bira ve bazı diyet bileşenlerin karaciğerdeki sitokrom P450 (CYP 450) aktivitesi üzerine etkilerini klinik çalışmalarda  görülmektedir.
Besin-ilaç etkileşimlerinde temel hedef sistem; bağırsak, böbrek, akciğer, beyin gibi organlar ve karaciğer hücrelerindeki endoplazmik retikulumlarda bulunan, Faz I enzimleri arasında ilaç metabolizmasını en çok ilgilendiren CYP 450 izoenzim sistemidir. Sitokrom P450 enzim sistemi; steroidler, hormonlar, prostoglandinler, lipitler ve yağ asitleri gibi birçok endojen maddenin metabolizmasında ve oral olarak alınan ekzojen bileşiklerin detoksifikasyonunda görevlidir
 Greyfurt Suyu
Greyfurt suyu ve ilaç etkileşimini çok sayıda çalışma konu almıştır. Klinik açıdan önemli olup ilaç etkileşmeleri kapsamýnda son 10 yıllık bir araştırma sürecinde ilgi çeken bir gelişmede greyfurt suyu-ilaç etkileşmesidir. 1989’da Kanadalı bir grup araştırmacı, alkol-ilaç etkilemeleriyle ilgili bir çalışmaları sırasında, alkol uygularken taşıyıcı sistem olarak kullandıkları greyfurt suyunun bazı kalsiyum kanal blokerleri ile etkileştiğini rastlantısal olarak saptamalar ve Lancet’de “short report” olarak sunmuşlardır. Bu raporda, greyfurt suyunun bu etkisinin spesifik olduğu belirtilmiştir. Greyfurt suyunun ilaçlarla olan etkileşimi ve ilaç farmakokinetiğinde yaptığı değişiklikler, ilaç konsantrasyonu ve etki arasındaki ilişkilerle greyfurt suyuna bireysel yanıtlar birden klinik bir önem kazanmaya başlanmış Greyfurt suyuyla etkileşen ilaçlar, karaciğer ya da intestinal bölümde sitokrom P-450 enzim sistemiyle metabolize olan ilaçlardır. Greyfurt suyunun içerdiği flavonoidler bu enzim sistemine bir substrat gibi bağlanarak enzimi inhibe etmekte ve biyoyararlanımı bozmaktadırlar. “Naringin” greyfurt suyundaki temel biyoflavanoiddir. Naringin, potent bir sitokrom P-450 inhibitörü değildir ancak, bağırsak bakterileri tarafından kısmen “naringenin”e metabolize olur ki, bu madde güçlü bir sitokrom P-450 inhibitörüdür ve bazı araştırıcılarca greyfurt suyunun etkisinden sorumlu olan bileşen olduğunu düşünmektedir. Ancak, greyfurt suyunda henüz tanımlanamamış başka bileşenlerin de etkisi olabileceği üzerinde araştırmalar sürmektedir. Greyfurt suyu ve ilaç etkileşmelerinde en iyi tanımlanan ilaç “terfenadin”dir.Greyfurt suyunun tüketiminden sonra oral yolla alınan birçok ilacın biyoyararlılığının arttığı bildirilmiştir.
Kardiyovasküler hastalığı olan bireylerde coumadin kullanıldığı takdirde 3 saat önce ve 3 saat sonra kuralına uymaları gerekmektedir.Yani bu hastalarda doktor ve diyetisyen kontrolünde greyfurt ya da greyfurt suyu tüketebilmektedir.Unutmayınız ki tam olarak yasak yoktur sadece tüketim miktarını ve zamanını iyi bilmeniz gerekmektedir.
Greyfurt tüketildiğinde sağlığımıza faydaları nelerdir?
Greyfurt suyu özellikle solunum sistemi için faydalıdır. Antioksidan özelliği vardır ve bol miktarda C vitamini solun yolu için fayda sağlar.
Greyfurt suyu astım, bronşit ve nefes darlığı gibi hastalıklara iyi geleri. Göüşste rahatlama sağlayabilir.
Öksürük, üşütme, soğuk algınlığından kaynaklanan boğaz ağrılarını giderici özelliği vardır.
Greyfurt suyunun greyfurt meyvesinde olduğu gibi karaciğer sağlığına katkısı vardır, karaciğeri toksinlerden temizleyebilir.
Sindirim sistemi için sağlıklı bir besin olan greyfurt suyu bağırsakların hareket etmesini sağlar, mide sağlığına katkıda bulunur. Bağırsakları temizleyici özelliği vardır.
Böbrek taşlarını engelleyici özelliğinin olduğu düşünülmektedir.
Greyfurt suyu saç ve cilt sağlığı için faydalı c vitamin ve mineraller içerir.
Greyfurt suyu göz sağlığına faydalı olduğu gibi aynı zamanda bünyenin enfeksiyon hastalıklarıyla mücadelesini arttırır.
0 notes