Tumgik
#korkmuş
yourdreamboyyy · 2 years
Text
being someone's hope...and then turning out as a flop...
3 notes · View notes
dogtrainingblogs · 2 years
Text
Korkmuş Terkedilmiş Pittie Bulunduğu Karton Kutuyu Bırakmadı
Korkmuş Terkedilmiş Pittie Bulunduğu Karton Kutuyu Bırakmadı
Genellikle, köpeklerimiz ambalajlara tırmandığında çok güzel bir fotoğraf çekimidir. Terk edilmiş bir Pit Bull’un ve uyuduğu karton erik kutusunun bu hikayesi biraz daha üzücü bir açıklamaya sahip. DeKalb İlçe Hayvan Hizmetleri memurları, bir sabah sıska köpeği barınağın dışında boş bir erik kutusunda yatarken buldu. Zavallı, derme çatma yatağından çıkamayacak kadar korkmuştu, bu yüzden LifeLine…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
gunce-34 · 8 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
4 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
Biz bugün konuştuk
8 notes · View notes
defolu · 2 years
Text
baba tarafındaki akrabalarımdan ilgi ve sevgi görünce yıllarca dayak yediği için artık sevilmek için uzatılan elden bile korkup çığlık çığlığa kalan köpekler gibi hissediyorum ahahsjskskwkelşdldkel "kesin bir bokluk var, kesin akıllarında bir şeytanlık var, kesin ağzımdan laf almaya çalışacaklar" diye paranoyaklaşıyorum genelde
14 notes · View notes
5--5---5 · 2 years
Text
dolabıma kadar gelmişti
3 notes · View notes
mcanylm34 · 5 months
Text
Eğer daha iyi bir dünya düşlemenin nasıl bir şey olduğunu merak ediyorsanız endişelenmeyin. Mutlaka bir noktada siz bu günlük sihri bir şekilde zaten deneyimlemişsinizdir. Belki de öyle mükemmel bir ruh hali İçerisindeydiniz ki uğradığınız bakkal dükkanında satıcıya gülümsediniz ve bunun karşılığında onun ruh halinde ani bir iyileşme olduğunu gözlemlediniz. Ya da belki çok korkmuş birinin yanına oturup ellerini tutarak, sadece onun yanında ve cesaretin cisimleşmiş hali olarak onu yüreklendirmekle sakinleştirebilmiş olabilirsiniz.
An'ımızı mutlu kılmak mutluluğumuz dan gelir ❣️
Tumblr media
Tumblr media
174 notes · View notes
egesizizmir · 5 months
Text
"İnsanlar depresyona girmezler. Bir zamanlar oldukları reddedilmiş çocuk haline gelirler. Anksiyetesi olan bir yetişkin, korkmuş bir yetişkin değil, geçmişteki korkmuş çocuktur.”
J.Noland White
107 notes · View notes
egeantonio · 3 months
Text
Gittiği hiç bir yerde 10 günden fazla kalmazmış o, kök salmasın ruhu diye. Uğradığı her deniz kenarından bir avuç kum doldururmuş boş şişesine. Bu yüzden şişe doluymuş cepleri. Sadece bir sırt çantası varmış kendine yük bildiği. İnsanlar onu “ hey sırt çantalı bayan” diye çağırırmış. Adını bile hatırlamayışı bundan. Bir sürü dil bilirmiş ama en son ne zaman “bunun fiyatı ne kadar” harici bir cümle kurdu hatırlamazmış. Bu yüzden severmiş deniz kenarlarını, basitleştirilmiş cümlelerini heba etmesi gerekmezmiş ona bakarken. Ya da ona karşılık vermesini beklemesi gerekmezmiş denizin. Sahip olduğu çok az şeyi varmış. Bu yüzden kaybetmekten çok korkarmış. Hayatı sırt çantasının içine sığdırmayı başarırmış o. Bir sürü ülke gezmiş, bir sürü şehir görmüş ama hiç bir somut anı saklamamış kendine, bir avuç kumdan başka. Kimliği olmasa belkide ismini bile hatırlamazmış bir zaman sonra. Şehirler aşmış hatta ülkeler aşmış ama bir türlü kendi engellerini aşamamış. Kök salmaktan öyle korkmuş ki bir fidan bile olamamış. Olmak istemezmiş zaten.
65 notes · View notes
yagmurun-sesii · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ?
CAHİT SITKI
Küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır.
O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
NAZIM HİKMET
Nazım Hikmet’in en değişik özelliği devamlı beyaz pantolon giymesiydi. İlham geldiğinde aklındaki sözleri hemen beyaz pantolonuna
not alıyormuş. Tüm dünyanın tanıdığı bir şair olmak, böyle değişik özelliklere sahip olmaya bağlıdır belki de.
Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
ÖZDEMİR ASAF
"R" leri söyleyemeyen şair...
Bir gün matbaadan çıkıp Karaköy’e gitmek
için bindiği taksinin şoförü sorar:
“Neğeye biğadeğ?” Utancından “Kağaköy” diyemez, “Eminönü” der. İner.
Oradan Karaköy’e kadar yürür.
YAHYA KEMAL
Hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
TEVFİK FİKRET
Aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evine isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.
AHMET HAŞİM
Hastalık derecesindeki takıntısı ise:
Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep
gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
TOMRİS UYAR
Üç büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel.
CEMAL SÜREYA
Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir.
Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.
ORHAN VELİ
Ölümü belediyenin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
CEMİL MERİÇ
En ünlü sözleri kitap okumak üzerine olan Cemil Meriç gözlerinde oluşan bir rahatsızlık nedeni ile yazıları okumayacak duruma gelmiştir. Gözleri göremez duruma geldiğinde ise yakınlarının yardımı ile yazmaya devam etmiş hatta en verimli eserlerini gözlerinin görmediği dönemlerde kaleme almıştır.
SABAHATTİN ALİ
Sabahattin Ali su gibi Türkçesi ile kitaplarını kaleme almıştır. Kısacık ömründe hayata her daim pozitif düşüncelerle bakan Ali diksiyon takıntısına sahipmiş. Yanlış telaffuz edilen bir söz duyduğunda hemen bunu düzeltme girişiminde bulunurmuş. Hatta bu durumundan eşi Aliye Hanım oldukça rahatsızmış olur bunu da kendisine söylermiş. Sabahattin Ali bu olayı arkadaşlarına “ Aliye hanım bana bu yüzden fena içerliyor. Karı koca ağız tadı ile kavga edemiyoruz. Kavganın ortasında tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum” diye anlatırmış.
AHMET ARİF
Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden Ahmed Arif aynı zamanda Zazaca, Arapça ve Kürtçe dillerini de biliyordu. Ata binmeyi daha küçük yaşlarda öğrenen Arif şahlanmayan ata binmezdi. Yaşamının büyük bir bölümünde günde 4 paket sigara içen Ahmed Arif tam bir sigara tiryakisiydi.
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Kulağa sevimli gelen bir alışkanlık! Unutulmaz filmlerden olan Gulyabani filminin esinlenildiği aynı ismi taşıyan kitabın yazarı Hüseyin Rahmi Gürpınar temizlik hastasıymış. Öyle ki, bu özelliğinden dolayı hiç evlenmemiş ve devamlı eldivenleri ile gezmiş. Kendini sosyal ortamlardan soyutlayan büyük yazar evde örgü örmekten çok hoşlanır. Yurtdışından yeni örgü modelleri getirtirmiş. Aynı zamanda örmediği ve yazmadığı zamanlarda mutfağına kapanır
ve ev reçelleri yaparmış.
YAŞAR KEMAL
Yaşamı boyunca Türk edebiyatına sayısız eser bırakan usta kalem Yaşar Kemal çocukluğunda pek bir talihsiz olaylar yaşamış. Babası Van’dan göç ettiği sırada yanına aldığı Yusuf isimli bir çocuğu kendi çocukları ile birlikte büyütmüş. Yusuf’un camide namaz kılarken babasını kalbinden bıçaklayarak öldürülmesine tanık olan Büyük yazar 12 yaşına kadar kekeleyerek konuşmuş. Sağ gözündeki durum ise daha küçük yaşlarda eniştesinin kurban kesmesini izlerken bıçağın bir anda fırlayarak Yaşar Kemal’in gözüne gelmesi ile kör olmasına neden olmuş.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışmıştı.
1973 yılında Ümit Yaşar Oğuzcan’ın on yedi yaşındaki oğlu Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’nden aşağı atlayarak intihar eder.
Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır: “Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!..
124 notes · View notes
dogtrainingblogs · 2 years
Text
Rus Askerleri Tarafından Terk Edilen Korkmuş Köpek, Ukraynalı Askerlerle Güçlerini Birleştirdi
Rus Askerleri Tarafından Terk Edilen Korkmuş Köpek, Ukraynalı Askerlerle Güçlerini Birleştirdi
Belçikalı Malinois Max, Ukrayna’nın işgali sırasında Rus askerlerine yardım etmek için eğitildi. Ama şimdi taraf değiştirdi ve onun yerine Ukraynalıların korunmasına yardım ediyor. İki rolü arasında uzun bir yolculuk yaptı, ancak yeni konumunda gerçekten mutlu görünüyor. Rus askerleri, üç yaşındaki çalışan köpeği Ukrayna’da geride bıraktı. Kesin nedeni bilinmiyor, ancak Max tek başına korkmuş ve…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
sonsuzlugunsesi00 · 8 months
Text
RENKLERİN MASALI
Bir varmış bir yokmuş bir zamanlar küçük bir kız varmış. Farklı olmasa da huzurlu bir yaşamı varmış bu küçük kızın. Hiç kaybetmeyeceğine inandığı rengarenk bir yaşamı varmış. Ama küçük kız bilmiyormuş büyüdükçe hayatın renginin değişeceğini. Büyüdükçe hayat kötülüklerini vurmuş kızın yüzüne. Olamayacağını bile bile tekrar çocuk olmayı istemiş. Ama bu imkansızmış. Her geçen gün diğerinden daha siyah ve karanlık olmuş. Kız artık anlamış renkleri sadece çocuklar görebilirmiş ve anlamış renkleri kaybettiğini. vazgeçmiş gökkuşağını aramaktan. kabullenmiş siyahı. Başlarda korkmuş karanlıktan. Yıldızlarını kaybetmiş çünkü. Ama sonra gözleri alışmış karanlığa. Alışmak zorunda kalmış... Hayal kurmaktan vazgeçmiş çünkü hayal kuracak rengi yokmuş. Çok yormuş onu siyah. Mavi gökyüzünü , denizi özlemiş... Güneşin o sımsıcak sarısını... beyaz papatyaları, ışıl ışıl yıldızları , pamuğa benzettiği bulutları... Bir daha bunları göremeyecek olmak çok yakıyormuş canını. Ve yaşamanın hiç bir anlamı yokmuş. Ölmek istiyormuş kız. Belki ölürsem renkleri bulabilirim umuduyla. Tam bunu kafasına koymuşken bir mucize olmuş. Biri girmiş hayatına ve kız tekrar küçük kız olmuş renklerine kavuşmuş. Meğer hayatına giren bu çocuk onun hayatının renkleriymiş. Sadece kendilerine ait bir dünya kurmuşlar beraber. Rengarenk ve kötülüklerin ve karanlığın olmadığı. Ama kızın en sevdiği şey artık renkleri değilmiş; gökyüzü, deniz ya da papatyalar değilmiş. Ona bunları verenmiş en çok sevdiği. ÇOCUĞU ÇOK SEVMİŞ KIZ VE HEP SEVECEKMİŞ.
58 notes · View notes
uzaklarasavrulalim · 1 year
Text
Yarın annem izin verirse Beyza yı görmeye gideceğim
1 note · View note
noor-kazem · 2 years
Text
Tumblr media
انظر إلى الخاطئ الخائف، الموازن على الجدول الزمني الرقيق الذي يدعم هذا الخراب.
Bu yıkımı sürdüren hassas programı dengeleyen korkmuş günahkarlara bakın.
~~~~~~~~~~~~~~~~
Look at the frightened sinner, balancing on the delicate schedule that sustains this ruin.
264 notes · View notes
eylences-blog · 9 months
Text
Genç Misafirimiz Bölüm 2
Hava alanına giderken karım oldukça heyecanlıydı. Selim'i karşılamamız daha çoşkulu oldu bu sefer. Ne de olsa daha yakınlaşmıştık ilk ziyaretinde. Sarılıp öpüştük. Dilek'in davranışlarında pek çekimserlik hissetmedim. Konuştuklarımız bir şey değiştirmemişti.
Bir kaç gün geçmiş bu durumu kabul etmeye başlamıştım. Selim eve alışmıştı. Okulu yoktu. Gündüzleri çıkıp dolaşıyor daha kendi hayatı olmadığı için akşamları genellikle beraber yemek yiyorduk. Bir akşam eve geldiğinde Dilek de işten dönmüştü. Selim’in elinde kocaman bir çiçek Buket'i vardı.
-Dilek ablacığım, bunlar sana.
-Nerden çıktı bunla böyle?
-Bir neden mi olması lazım abla. Görünce seni düşündüm. Aldım.
Dilek, çiçekleri bir eliyle alırken ötekiyle de Selim'e sarıldı. Yanağından öptü. Selim de ona sımsıkı sarılıverdi. Bir eli karımın belinde, bedenleri tamamiyle bir birine değiyordu. Dilek’in üstünde incecik bir ev elbisesi vardı. Sütyensiz olgun göğülerinin aralarında ezildiğini gördüm. Selim de onu kulağının biraz altıdan öptü. Bir iki saniye kokusunu içine çeti. Bu çocuk gerçekten hissettiriyordu karıma onu istediğini. Benden de çekinmiyordu açıkçası. Rahattı. Prens gibi yetiştirilmişti zengin piç kurusu.
Yemek yerken aklıma Türk arkadaşlarımızın kızı geldi. Selim’le yaşıtlardı. Tanıştırmayı teklif ettim. Güzel bir kız olduğunu söyledim. Selim’in hoşuna gitti fikir. Açıkçası beni de çok tahrik giderdi Sibel. Tam bir afetti. Belki Selim'in sayesinde daha çok görürdüm kızı ben de. Karım kendisine ilginin azalacağını düşünüp istemese de belli etmedi. “Çok Iyi olur “ dedi.
Ertesi gün bir fırsat yaratıp gençleri tanıştırdık. Uyuştular. Bir iki kere dışarda buluştuktan sonra bir öğleden sonra Selim Sibel’i eve getirdi. Çoğu günler evden çalıştığım için evdeydim. Benimle biraz havadan sudan görüştükten sonra Selim bir şey gösterme bahanesiyle Sibel’i kendi bölümündeki odasına götürdü. Niyetleri belliydi. Ben de heyecanlandım açıkçası. 
 Aradan biraz vakit geçince dayanamadım. Ayaklarımın ucuna basa basa onun bölümüne gittim. Kapısı aralıktı. Yatak odasında değillerdi. Salonda kanepeye oturmuş konuşuyorlardı. İkisi de birazdan yapacaklarını biliyor, olayların o tarafa doğru gitmesi için yakınlaşıyorlar, şakalaşıyorlardı. Sonunda Selim ona sarılıp öptü. Ondan sonra her şey kendiliğinden hızla gelişti. Sibel de tahmin ettiğim kadar ateşli bir kızdı. Divanda alt alta, üst üste sevişir hale gelmeleri sadece saniyeler aldı. Hala elbiseleri üstündeydi. Ben heyecanla onları dikizlerken yatak odasına gitmesinler diye dua ediyordum. Teker teker elbiseler çıkıp yere atılmaya başladığında elim bacak arama gitmişti bile. 
 Bu yaşımda, gencecik çocukları dikizlemek utandırsa da nasıl olsa farketmezler dedim. Hele Sibel’in görmeyi hayal bile edemeyeceğim çıldırtıcı güzellikteki vücudu ortaya çıktıkça çakılıp kaldım yerimde. Dip diri taze göğüsleri, yuvarlacık kalçası ve incecik beli muhteşemdi. Uzun sarı saçları, narin omuzları… Selim de aşağı kalır değildi. Uzun boylu, atletik ve kaslı vücuduyla harika görünüyordu. Üstünde hala boxer ı vardi. Öylece sevişmeye başladılar. Nasıl enerji dolu, nasıl şehvetle sevişiyorlardı gençliklerini kıskandım. Selim birazdan boxer ını indirdi ve Sibel in bacak arasına girdi. göremiyordum erkekliğini. Sibel’e dayadı ve yavaşça girmeye başladı. Sibel irkildi. “Dur! Dur! “ diye ittirdi Selim’i refleksle. Selim geri çekilince onun bacak arasına bakıp şaşkın ve korkmuş bir ifadeyle,
-Oha! Bu ne ya?, dedi. Göremediğim için merak ediyordum. Selim,
-Büyük mü ?, diye sordu sanki bilmiyormuş gibi. “Delimisin? Hayatta alamam ben bunu”
-Alıştıra alıştıra yaparız canim.
-Buna ben bir yılda alışmam Selim. Ağzımla boşaltayım seni. Selim kasıklarını Sibelin ağzına getirip dayadı hala tam göremiyordum ama ağzına bile zor alabiliyordu kızcağız. Ama şimdi amının güzelliğini seyredebiliyordum Sibel’in. Traşlı, pırıl pırıl bir am Elimi kilodumun icine sokup 31 çekmeye başladım. O kadar azgındım ki 2 saniye de geliverdim. Görmelerinden korktuğum icin Selim’in gelmesini beklenmeden kaçtım.
Banyoya girip temizlenirken kalbim heyecandan yerinden çıkacak gibiydi. Bir daha böyle bir şey yapmayacağım dedim kendi kendime. Tam bir rezalet olurdu yakalanırsam. Ama bir kaç gün sonra Sibel tekrar geldiğinde yine dayanamadım kapının önünde dikildim. Kapı yine aralıktı şansıma. Bir kez daha Sibel ve Selim’in güzel vücutlarını sevişirken seyredip 31 çektim ve hemen uzaklaştım.
Hafta sonu Dilek’in 29uncu yaşgünüydü. Arkadaşlarımızla bir restaurantta kutladık. Kalabalık değildi gurubumuz. Ama nezih, eğlenceli bir parti oldu. Büyük partiyi 30uncu yaşa saklıyorduk. Selim de katıldı bize, tabii yeni kız arkadaşıyla. Yaş günü olduğunu son anda söylediğimiz için hediye alacak fırsatı olamamıştı. Buna çok üzülmüş. Bize farkettirmeden kasaya gidip bütün yemeğin hesabını ödemiş. Hepimiz şaşırdık. Özellikle yüklü bir hesap olduğunu düşünürsek yaptığı büyük bir jestti ama beni zor durumda bıraktı masanın erkeği ve partinin sahibi olarak. Neden yaptın diye sitem ettik ama sonunda tabii çok teşekkür ettim.
Ertesi akşam Selim, Dilek’ten çok sonra eve geldi. Bu arada Dilek’le onu konuştuk. Evimizin düzeninin değişmesinden biraz rahatsız olduğumu biraz hissettirmeye çalıştım. Karımsa bu durumdan çok hoşlanıyordu.
-Aşkım, böyle genç yakışıklı bir çocuğun bana gösterdiği ilgiyi nasıl engellerim. Çok hoşuma gidiyor ilgisi. Keşke daha fazla gösterse. Akşamları yatakta benim daha azgın olmam hoşuna gitmiyor mu?
-Gidiyor tabii. Ama kıskanıyorum da biliyorsun. Kontrolü kaçırmayalım diye diyorum.
-Hiç Merak etme aşkım. Her şey çok güzel olacak.
Bana sarılıp kulağıma,
-Seni çok seviyorum. diye fısıldadı.
Rahatlamıştım nedense. BIrazdan Selim geldi. Elinde bize göstermemeğe çalıştığı bir paket vardı. Sormadık. Sofra zaten hazırdı. Oturup yemeye başladık. Yemeğin sonunda selim ayağa kalktı elindeki küçük kutuyu Dilek’e uzattı.
-Dilek ablaciğim doğum gunun kutlu olsun.
Kutunun üstündeki markayı görünce ikimizde afalladık. Ünlü Fransız mücevhercisinin en ucuz takısının bile binlerce dolar olduğunu biliyorduk.
-Çok küçük bir şey.
Dilek şaşkınlık içinde aldı. Kutuyu açar açmaz, “İnanmıyorum sana” dedi heyecanla. Görebildiğim kadarıyla çok güzel iki elmas küpeydi. Bu değerde hiç bir mücevheri olmamıştı Dilek’in şimdiye kadar.
-Takabilirmiyim abla?
Masanın öteki tarafına geçti. Karım şaşkınlıktan daha teşekkür bile etmemişti. Ağzı kulaklarında, eliyle saçını yana çekip boynunu hafifçe eğdi. Öteki eliyle tuttuğu kutuyu Selim’e doğru uzattı. Selim küpenin birini alıp Dilek’e daha da yaklaştı karım onun nefesini boynunda hissediyor olmalıydı. Bir eliyle karımın kulak memesini tuttu. Küpeyi yaklaştırdı. Ucunu ağır ağır gezdirip deliği buldu. Ayni ağırlıkta ittirerek deliğe soktu. Sadece nefeslerinin sesi duyuluyordu. İtinayla arkasının kilidini taktı. Dilek öteki kulağını çevirdi. Ağır ağır öteki küpeyi de taktı. Ben sessizce izliyordum olanları. Selim, Uzaktan bakmak için bir adım geriye çekilirken son bir hareketle eliyle hafifçe karımın kulağını okşadı.
-Çok yakıştı Dilek abla. Hakikaten.
Dilek hemen aynaya koştu heyecanla. Çok mutluydu. Ellerini kulaklarına götürüyor. Kendine değişik açılardan bakıyordu.
-ÇOK GÜZELLER! ÇOOOOK GÜZELLER!
Sonra Hızla Selim’e koşup boynuna sarıldı.
-Çok teşekkür ederim Selim’ciğim! Çok teşekkür ederim! Canım benim! Muhteşem! Sen Bir Tanesin!
Selim’i öpücüğe boğmaya başladı yüzünün her yerini öpüyordu.Yanakları ruj içinde kalmıştı Selimin. Çenesi ve dudağının yanları da. Sonunda çoğu dudağının yanlarını hedefleyen öpücüklerle bıraktı Selim’i. Selim de çok mutlu görünüyordu. Ben ne diyeceğimi bilemedim. Kabul etmemek gerektiğini düşünüyordum böyle pahalı bir hediyeyi. Ama karım o kadar mutluydu ki şu anda birşey diyemezdim.
O akşam karım benimle kulaklarında yeni küpeleriyle sevişti. Selim’in ismi dudaklarından hiç eksik olmadı. Karımı yine ağzımla getirdim. Boşalırken Selim, sevgilim seninim” diyordu. Bunu ilk defa söylüyordu. Devamı var.
58 notes · View notes
benkendim · 6 months
Text
Yâ Râbbî, kundaktaki bebekler hürmetine, korkmuş çocuklar hürmetine, diz çökmüş beli bükülmüş yaşlılar hürmetine, çaresiz kalmış anneler hürmetine, içleri bir şey yapmamanın ateşiyle yanan babalar hürmetine, uykusuz, yorgun ve ölüm acısıyla yanan doktarların yüzü suyu hürmetine, onların üzerindeki musibeti ve düşman saldırısını kaldır Yâ Rabbî.
33 notes · View notes