aslında çok film seyreden biri değilim de Ramazanda hafta sonları dizi ya da uzun filmleri sahura kadar seyrediyorum işte
bu Nuri Bilge Ceylan filmi beklendiği gibi çok güzel. her filmine bayılıyor muyum ? hayır... 3 Maymun ve Uzak sevmedim mesela ama Ahlat Ağacı, Mayıs Sıkıntısı, Bir Zamanlar Anadolu'da enfes
haki renk kapşonlu montundan anlıyoruz ki esas oğlanımız solcu ve ötesi. bu klişe sıktı artık. oldu olacak sağcı adamlar da namaz takkesi taksın
karla kaplı bir Anadolu köyü, rüzgar sesi, köpek ulumaları sizi zaten baştan o atmosfere sokuyor
spoiler olmasın ama küçük kızın mektup alınganlığı çok inandırıcı değil
Deniz Celiloğlu çok iyi, Merve Dizdar'ı beğenmedim. ödül alması beni ilgilendirmiyor bu adamlar Yılmaz Güney kırosuna da ödül vermişti
entel kahramanımız entel kadına ilgi duyarken kadının sıradan ve iddiasız arkadaşına yönelmesi inceden güzel anlatılmış
filmin merkezindeki esas oğlan ve esas kızın akşam yemeğindeki uzuuuun diyalogları çok uzun. hem diyaloglar uzun hem kurdukları cümleler çok uzun. özellikle kadının konuşmaları bir yerden sonra rap yapıyormuş gibi... gerçekçi durmuyor
adam ve kadın akşam yemeği yiyorlar, derin muhabbete giriyorlar. çünkü onlar farklı... sonra bakıyoruz ki yoo öyle değil. kadın ağlıyor ve devamında malum gelişmeler
Doğu Demirkol işte bu yüzden çok iyi. Doğu dizisinin 2. sezonunda bu durumla güzel kafa buluyor. kadın-erkek tartışır bir taraf ağlar ve hooop mutlu son
dış ses olan filmleri sevmem. yönetmenin dehasını kullanarak anlatması gerekeni dış sesle anlatmak işin kolayına kaçmak
Nuri Bilge Ceylan'ın kamera arkası görüntülerini seyredip ne kadar çok ayrıntıya özen gözterdiğini ve emek verdiğini gördükçe saygınız artıyor... ama bir yandan da bu değil diyorsun yani sinema bu değil
Ailenin tek oğlu değildi, fakat biricik oğluydu. O zeki ve kendi ayakları altında durmayı canı pahasına istiyordu. Büyüdü, koskocaman mimar oldu. Üstelik kendine ait evi bile olmuştu. Hatta ablası hamileydi. Bir yiğeni olacaktı. Hatay da yaşıyordu. Maddi durumu iyiydi çünkü o kendi kendine yetebiliyordu, arkadaş ortamı vardı. Bakışları masumdu, fakat sertti. Fotoğraflarının her birin de tarzını çok iyi anımsatırdı. Çünkü o çok güzel bir mimardı. Hocasından aldığı taktikler, yaptığı sporlar onu istediği hedefe sürüklemişti.
6 şubat 2023..
Saat 12, eve dönmeliydi. Arkadaşlarıyla geçirdiği vakitten mutluydu fakat eve dönmeliydi. Eve girdi, sevdiği bir arkadaşıyla telefonda görüşüyor. Ve saatlerce devam edebilirdi.
04.27
Telefon kapandı, gözü karardı. Evim diye saklandığı o yer başına yıkılmıştı.
Başını kaldıramadı, çok geçmedi sadece dakikalar oldu. Ve bir ses duydu. O sese sadece şöyle cevap verebildi. "Batu, 5. Kat"
Konuşamıyordu, üstelik başını bile kaldıramıyordu. Başında amansızca büyük bir ağrı vardı.
Gözünü açtığında çıkartılmıştı ve bir otomobil yardımıyla "Adana"ya götürülmüştü.
....
Sadece 20 dakika. 20 dakika içerisinde ailesi batuhanın evinin önündelerdi. Ve saatlerce, günlerce, ve belki de haftalarca onun oradan çıkmasını beklediler. Batuhan oradan çıkmadı. Telefonunun bildirimi en son 4,27 saatinde orada konum gösterdiğinden ötürü onun içeride olduğunu düşünüp durdular. Ve başından hiç ayrılmadılar.
5 Ay oldu. Kocaman 5 ay. Batuhandan en ufak ize rastlanmadı. Onu görenlerin "sakalının uzadığını, bakımsız olduğunu, üzerinde kapşonlu kazak olduğunu, akli dengesinin yerinde olmadığını, ve etrafta anne diye bağırarak gezdiğini söylemişlerdi. Madde bağımlısı olduğunu düşünen insanlar olduğu için ondan uzaklaşmıştı da çoğu. Ve en son görüldü yerler adana içerisindeydi.
O şimdi nerede bilmiyoruz, ne halde, denizin sularında mı.. yoksa vicdansız bir insanın elinde mi.. yoksa Adananın çaresiz sokaklarında geziyor mu.. bilmiyoruz. Hafızası yerine geldiyse bile ailesini hatırladı mı? Bilmiyoruz.
Ne olursa olsun, bir insanın gözlerinin içine baktığınız da bir gün sizden ayrılacak olması ihtimalini unutmayın. Sevin, sevilin. Sıfırdaysanız bile sıfırdan kalkın ayağa. İnsanları sevin, çiçekleri sevin, hayvanları sevin. İçinizdeki sevgiyi verin. Bir gün bizi sadece sevgimizi verdiklerimiz hatırlayacak. Ve onlar da olmadığında bu dünya da hiç yaşanmamış sayılacağız.
Uzun kollu bluz+hırka+kapşonlu hırka giydim ve fermuarı tamamen kapattım. Kapşonu taktım, üstüne bere taktım. Ayağıma da kalın çorap giydim bi kat, yetmezse ikinciyi de giyerim. Açmıycam ısıtıcıyı, vermiycem o elektrik parasını...
#kapüşonyapımı #dikişsizkapüşon #degradehırkakapüşonyapımı
.
Devamı bu videoda
.
Bu videomda sizlere Degrade hırkalarda kapüşon yapımını anlatmaya çalıştım.Dört numara şiş kullandım ve tek olarak doksandört ilmek başladım.
source