Tumgik
#grilik
mr-bloodd · 1 year
Text
KOLAY KELİMELER
Ellerimden ellerin kayıyor.
ilk defa düşmediğim bir girdap burası.
İlk savaşım değil.
Pişmanlıklarım ağır geliyor bana bu döngüde.
Hayatı elime yüzüme bulaştırmışım sanki.
Eski ben değilim artık.
Bu grilik, tahmin edilemez oldu artık.
Birbirimizden gittik.
Gitme demedik.
Ne siyah olduk ne beyaz.
Gitme demedik.
Kolay kelimeler zordur.
Göz yaşlarının sel olduğu bir grilikte,
Başımızı sonuna kadar önüne eğdik.
Gitme demedik.
Gel demedik.
Git diyemedik.
Gitme...
                                                                       #Mr.Blood
4 notes · View notes
zaaflardaolurmus · 2 years
Text
İnsanları yarım sevmeyi bilmem, tabiatımda yok.
5 notes · View notes
ceremir · 2 months
Text
Bir anda;
yazdı bana psikolojik manyak. Bakma manyak dediğime, psikopat da olsa evrendeki en güzel kalplerden birine sahip. Aslında kendini hatırlatmak ya da bağırıp çağırmak için değildi gelişi sadece rutinini yaşayıp, biraz içini döküp belki biraz sövüp gidecekti. Bir daha rüyamda görmedim seni. Hatırlıyor musun anlatmıştım sana, seni rüyamda ilk gördüğümde odamda uzanmış bir hâldeyken bir anda kalkıp bana 'PİŞMAN OLACAKSIN' demiştin ve gerçekten de öyle oldu biliyor musun? Gerçekten de öyle oldu biliyor musun? Keşke seni tanımasaydım, sevmeseydim demiyorum ama pişman oldum işte.
Herkese bu konuda her zaman hak verdim. Ben sevilmesi gereken biri değilim ki. Bu süslü bir cümle değil, bu acıtasyon değil, bu manipülasyon değil bu gerçek oğlu gerçek. Ben sevilmeyi sevmiyorum sevmeyi seviyorum. Ve ben biri tarafından seviliyorsam eğer muhakkak gün sonunda beni sevdiği için pişman olacak. Bu hiç sekmedi. Kalpsiz biri asla değilim, sevgimin, ruhumun güzelliğiyle hayatta kaldım ben ama ben sevilmeyi hiçbir zaman sevmedim. Hani Şanışer Beni Bana Yar Etmezler şarkısında 'Sevmeyi bilirim ben, savaşmaktan anlamam' diyor ya, işte tam olarak durum bundan ibaret. Ben sevmeyi biliyorum. Eğer ben sana seni seviyorum demediysem, bana asla seni seviyorum deme. Çünkü beni, bu iki kelimen kaybetmeye yetiyor. Evet anlamıyorsun belki bunu ki bu çok normal ama ben böyle bir insanım. Beni sevmek, en sevdiğimden veriyorum örneği. Gökyüzü belirsizliğini o en koyu griliği ile gösterir ama yağmuru vermez ya, sadece göğün gürlemesiyle o grilik gün boyu kalır da kalır sen de o belirsizlik içinde yağmur yağacak mı yağmayacak mı diye beklersin ve yağmur yağmaz ama minicik de olsa bir umutla beklersin, belki diye. Yani belki o minicik umut kırıntısına bağlanmaya çalışırsın ama işte ondan değil. Ben o umudu vermem! Ben o yağmuru vermem! Ne demek beni sevmek biliyor musun? Gökyüzü o hâldeyken pasifik okyanusunun ennnnnnn azgın dalgaları içerisinde minicik bir teknede keyifli bir yolculuk yapmak gibi. Yani imkansız, yani ölümle dans ve tabiiki sonunda ölüm. Dediğim gibi, ben umut vermem SÖKÜP ATARIM.
Bütün bunların içinde bir de her kötü şeyi tuzla buz eden sevgim gerçeği var. Sevgimin güzelleştirdiği gerçeği var. Üç günlük sevgiliyi de, üçyüz günlük sevgiliyi de sevdim ben. Canfeza'nın Acı şarkısındaki 'seni seviyorum dediğim herkesi sevdim, inan yine olsalardı yine severdim' sözü beni özetler nitelikte. Daha önce seviyorum dediğim herkesi iyi ki sevdim dedim her zaman çünkü ben sevince varım. 'en az' seviyorum dediğim insana beslediğim sevgi bile o kadar büyüktü ki belki de binlerce insanın 'çok fazla' dediği sevgiden çok daha fazlaydı. Sevgimin ruh iyileştirdiği gerçeği var ve ben bunu hep yaşadım. Ama sevince! Ayran gönüllü değilim ben, sevmem bile imkansız aslında bakma. İnan bana beni her zaman ayakta tutan şey sevgimdi ve hâlâ öyle. Çünkü insan sevince var. Pürüzsüz ve saf sevgisiyle. İçine zerre menfaat, cinsellik, para aklınıza gelebilecek tek taraflı her kötü duygudan arındırılmış o harika hissiyatıyla aaaahhhhh çektiren pürüzsüz sevgi. Böyle var insan, böyle var olur insan. Yaklaşık üç gün önce, uzun zaman önce yazdığım bir metin çıktı karşıma sevdiğim birine ithaf ettiğim bir yazıydı ve ben bu yazının ekran görüntülerini alıp arkadaşıma atmışım. Mesajları falan incelerken o fotoğraflar çıktı karşıma ve oturdum okudum duygulandım hatta biraz ağladım. O fotoğrafları andromedaya gönderdim. Hadi sen de oku dedim. Sonra o da bana, Emir ne kadar aşıkmışsın. Cidden var olacağına inanmaya başlayacağım bu duygunun. Hislere heyecana ne çok sevmişsin Ben bile duygulandım. Hiçbir kötü niyet olmadan saf sevemene saf aşkına duygulandım. Ama sen basit bir ruha değil, çabalayan bir ruha değil, özgür veya bağımsız bir ruha değil sen asıl mucize denilen bir ruha sahipsin. Böyle bir ruh için basit kelimeler söylenemez çünkü. Mucize dışında' dedi.
Biliyorum, öyleydi...
Seni seviyorum. 🤍
49 notes · View notes
kuscamgaliba · 15 days
Text
istanbul noluyo sana ya kendine gel ne bu grilik
10 notes · View notes
b-e-i-r-u-t · 1 year
Text
Biçimsiz bir kaygıyla boyanmış adımlarım,sanki ne yana baksam nafile; tüm göğü kaplayan sonsuz bir grilik. Bir zaman sussa insan, epey bir zaman, kelimeleri de unutuyor. Ve özlemek çoğu zaman ataletten doğar.
43 notes · View notes
berguzarrr · 1 year
Text
Önce kalemi aldım elime. Sonra üç defterimi de koydum önüme. Sevdiğime, dostuma ve kalbime...
Haydi seç Nursena, dedim. Ve senden başkasına gidemedim yine Berguzar.
Sanırım ben, sana yenilmekle meşhurum ey kalbim.
Ve sana yazarken gözlerimi böyle çocuk gibi dolduran şey, böyle hızlı hızlı vuruşun göğsümün kafesine. Çocuksu bir sevinçle karşılaman beni. Ve sanki karşımda annem var gibi dinlemen.
Sanırım bazı şeyleri çok özlediğimden böyleyim Berguzar. Dünyayı tanıyıp büyüdüğüm bir dönemdeyken tahammül edemediğim bir şeyler var ondan böyleyim.
Bazı akşamlar gökyüzü karanlık. Perdeleri erken çekip ışıkları yakıyorum. Bazı akşamlar gökyüzü öyle aydınlık. Akşam ezanı okunuyor oysa hala bir pembelik semada. Seyrederken mest oluyorum. Ve ikisi de hayat diyip kabulleniyorum.
Ama bazı akşamlar ve devamında geceler ve kavuşamadığım sabahlar var; onlar hep gri. İşte bu grilik boğuyor beni. Belirsizlik de diyorlar ismine. Ben görünce bazen ağlıyorum. Barıştım sanıyorum. Oysa bir yanılsamayla geçince geçmiş bir sokaktan çıkmazlığına oturup ağlıyorum.
Hayatı öğreniyorum Berguzar. Kırılmayı, kırmayı, toplamayı ve kırıkları kalbime batanları çıkartmayı. Hayat dediğimiz bu yolculuğun her gün başka bir ismini öğreniyorum. Kalbimde bazen sızı, bazen kocaman bir kahkaha.
Sen öyle güzel bir çocuksun ki her halinle, alnından öpüyorum.
10 notes · View notes
geber-di · 2 years
Text
Bir göz at
Tumblr media
#grilik#tatlılık
7 notes · View notes
mesutbahtiyarolacak · 2 years
Text
Tumblr media
Daha sert bir şekilde vuruyordum ellerimi, yere...
Anlayamıyordum. Hergün aynı şekilde acı çeken bir ben miydim?
Hergün farklı bir çeşidini tatmanın, hergün o acıyı tarif etmenin, etmeye çalışmanın, acısı. Üstelik elinde kalan üç-beş kelime ile. Üç-beş çakıltaşına bakarak hem de.
Gökyüzünün maviliği de olmasa, siyah-beyaz, Ankara’ya özgü bir grilik içerisinde yaşayıp (tabii her ne kadar yaşamak denirse, adetten olmuş artık. İyiyim demek gibi) gidiyordum.
Nereye ve hangi zamana doğru bir yolculuktu bu bilmiyordum. Gerçi şimdi hangi zamandı? Onu da bilmiyordum. Herşeyin üstümden akan bulutlar gibi akışını izliyordum.
İnsanlar, zaman, mevsimler ve anılar....
Elimde kalan üç- beş cümle. Ve bir bardak çay. Devamını içecek gücüm var mı? Onu da bilmiyorum ama o çok sevdiğim son yudumu dudaklarımda gezdiriyorum. Bardaktan sıcacık bir öpücük alır gibi. Sevgilinin dudağının kenarından öper gibi.
19 notes · View notes
niltheguitarist · 2 years
Text
Her sabah, yeniden ve yeniden...
Aynı yollardan giderek aynı tanıdık istasyona gidiyorum. Yeniden tanıdık durağın oturaklarına oturuyor, her gün içinde yaşadığım gri çevreyi inceliyorum. Aynı treni bekliyor, aynı trene biniyorum.
Tanrım diyorum, tanrım! Bu grilik de ne bu kadar? Her gün geldiğim şu durağa bir bak, duvarları soluk ve güzelden yoksun. İnsanın her gün içinde bulunduğu yerin bu kadar gri olması, ruhun insanın çevresine yansıması mıdır yoksa çevrenin insan ruhuna bulaşması mı? Ya yanımda kitap taşıyamasaydım, ya müzik dinleyemeseydim, ya çizim yapamasaydım durakta beklerken, ya sokak sanatçıları olmasaydı? Bu solgunluğun içerisinde çürürdüm herhalde. İnsan her zaman güzeli arıyor.
Duvarlardaki karalamalar, sandalyelere yazılan yazılar, kazınan aşık isimleri iyi ki var. Bu solgunluğun ruhuna resimler karalanmış, aşık isimleri kazınmış.
Şu duvarlara resimler çizilseydi, şiirler yazılsaydı... Şu havada notalar dönseydi belki trenin önünde atlayan olmazdı.
Tumblr media
Ve her gün yeniden ve yeniden ölürken her gece, gecenin güzelliğiyle yeniden ve yeniden doğuyorum.
Tumblr media
Benim şehrim.
3 notes · View notes
tombiksair · 2 years
Text
Göğsüme sığdırıyorum gökyüzünü, yıldızları da içine.
Göğsümde ki bulutları gökyüzüne
Gözümde ki yaşları bulutlara armağan ediyorum.
Bu gece o gecelerden biri
Gökyüzünün gürültüsüne eşlik ediyorum biraz
Neşeli bir müzik kutusuyla.
Ellerimi gökyüzüne açıyorum küçük bir çocuk gibi
Gözlerimde gökyüzüne eşlik ediyor.
Her esintisinde bir nefes daha, ardı arkası kesilmeden.
Oda her nefeste kırmızıyla aydınlanıyor.
Gökyüzüne biraz daha grilik,içime gökyüzünü.
Uzandıkça gökyüzüne biraz daha uzak.
Ne kadar sevdikçe, elimi uzattıkça o kadar kayboluyor
Ellerim yetmiyor demek ki.
Sabaha kadar sadece izliyorum.
Hiç bir şey tat vermiyor gökyüzü kadar.
Ve ardından biraz sonra
Gün kendini belli ediyor tüm ışıltılarıyla
Oysa ben hepsini gökyüzüne armağan etmiştim.
Oda son kez esmeden gitti
Tüm hevesler kursağım da
Anılar ellerimde kaldı
2 notes · View notes
ceremir · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media
Satırlarıma başlamak için İl sınırlarından tamamen çıkmayı bekledim. Normalde izlemeyi sevmiyorum ama şehirden çıkana kadar son kez taşını toprağını izledim ve bende bıraktığı kötü izlerin hepsini bir kere daha yaşamak istedim. 'Sikilmiş tüm hayatım burada' diyor şu an tam olarak Alba. Neyse girmicem buraya.
Göğü izliyorum ve kendimi o gri bulutlar gibi hissediyorum. Bir yanım beyaz, bir yanım turkuaza çalan bir mavi ama ben o grilik içinde sıkışıp kalmışım. Ne beyaz ne de maviyim ama işin kötüsü bunlardan biri olamamak değil, hep gri olmak. Ya siyahsındır ya da beyaz. Ben ya siyahım ya da gri. Beyaz olduğum zamanlarda yaşadığım her hangi minik bir şey beyazımı biraz karartıyor. Tam karartsa hiçbir sorun olmayacak bu belirsizlik ve arada kalmışlık işkence.
Özellikle son zamanlarda daha hassaslaştım ve daha fazla tahammülsüzleştim. İnan bana sen kötüsün diyenlerin hiçbiri sikimde değil. Ben kendimi biliyorsam başkasına gerek yok. He bir de şey, BEN DAHA DEĞERLİYİM.
Toygar ışıklı ben kötü biri değilim şarkısında 'ben kötü biri değilim, sadece sessizliği bilirim' diyor. Sokrat ST proletarya şarkısında 'RUHUM içinde kaybolan çocuğun merakında' diyor. Ya da Lia Shine Affetmem şarkısında 'şehrin en orta yerinde kaybolmuş bi' ruh var ' diyor. İnan bunlar her hangi bir şeyin arkasına sığınmak ya da bahane üretmek değil, durum tespiti. Bu bir gerçek. Hatta en gerçek.
Bu hayatta hiçbir zaman vazgeçemediğim şeyler şarkılarım. Şarkılarımın minik bebeğimden hiçbir farkı yok. En büyük tabirim bu. Öylesinelik yok demiştim ya, bu da böyle aslında. Dinlediğim ve bildiğim her bir şarkıda vardır bir anım o yüzden konuşurken/yazarken şarkılarım ön planda oluyor. Şu an ise kendimi en çok içinde bulduğum şarkı sözü Stabil'in mesele2 şarkısındaki 'HEM KORKAK HEM DE BİRAZ CESUR KAHVE GÖZLERİM' sözü. Beni herkes cesur, korkusuz ve net kişiliğimle bilir ama sanırım ilk defa ruhumdan biraz da olsa korkmaya başladım. Çünkü artık güzel olan şeyleri bile umursamamaya başladım, kaybedeceğim tek şey bu canım. Bu fazlasıyla korkunç. Çağrı Sinci Göğe Bakmak için şarkısının nakarat kısmında 'KADAVRALAR SAKİN, CANLILAR BELALI, TABUTLAR BEDAVA, UMUTLAR FİRARİ' diyor. Sanırım bundan...
39 notes · View notes
mezetepsisi · 2 months
Text
Son yazımı okuyorum siyah başlayıp beyaz bitmişim gerçekten grilik yok.
Kuru inadım tecrübem kalabalık çevrem
Depresyona bile giremedim. Depresyon siyah beyazın birleştiği gri çıkmazı galiba.
Beyazken çok üzgün üzgünlüğün verdiği neşe vardı siyahken çok sinirli ama sosyopatlığın verdiği bi neşe vardı.
Hayatıma devam etmeyi nasıl özetleyebilirim bilmiyorum ama
Can gox severek ayrılanlarda özetlemiş kendime armağan ediyorum.
Çünkü sen anlamazsın.
0 notes
kmszbr · 3 months
Text
Hımm biraz sohbet olsun.. nasıl başlasam ımm.. bazı insanlar hayatta yaşadığı zorluklara göğüs geremez.. ama tabi zorluğa göre de değişir.. mesela bir kendi zorluğunu üstlenmek vardır.. bir de başkaların zorluğunun üstüne devrilmesi vardır.. ve sen o zorlukları da üstlenmek zorunda bırakılırsın.. zaten kimse de sana fikrini ne bilim rızanı sormaz.. -saat 21.55 şimdi de geri kalan düşüncelerimi yazacağım..- ve bu zorlukta en zorudur çünkü insanın kendisine ait bir zorluk değil.. kahır çeksen de sana ait değildir.. bazı insanlar diyor ki ben zorluk çektim.. evet çektin yüksek ihtimalle zordur da ama en azından kendin için çektin.. başkalarının senin üstüne yıktığını taşımak zorunda kalmadın.. ve şu an bakıyorum en ufak zorlukta bazenleri dayanamıyorum ve ağladığım zamanlarım bile oluyor.. diyorum niye bu kadar çabuk çöküyorum güçlü olmam gerekiyor bu yaşadıklarım ne ki öncekilerle kıyasladığımda.. bugün farkettim aslında bir şeylere o kadar enerji harcamışım ki kendime bırakamamışım.. o yüzden bir şey olunca zor ayakta duruyorum.. artık insanların benim üstüme bir şey yıkmasına müsade etmiyorum.. yapamayacaksak direk yapamıyorum deyip arkamı dönüyorum ama zamanında yapsaymışım diyorum.. en azından şu an kendime enerjim kalırdı.. şu sıralar griyim.. ne siyah ne de beyaz.. hayatımda sadece grilik var.. düşüncelerim,duygularım sisli,bulanık.. arada bir siyaha doğru kayıyorum.. sürekli çaba sarf ediyorum beyaza doğru gitmek için.. çünkü siyahın karanlığına kapılmak istemiyorum.. kapılırsam çıkmamam gibi geliyor.. bugünler de geçecek inanıyorum.. Rabbimden istiyorum.Amin.
Tumblr media
0 notes
uzaydaboyle · 9 months
Text
ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok oturup ağlasam mı yoksa kalkıp kendim için bir şeyler mi yapsam, ruh halim çok değişiyor ,belirsizlik, grilik beni bir bataklığa itiyor
0 notes
tegmen-drogo · 11 months
Text
Tumblr media
Keşke tamamen hakli ya da haksiz olabilse insan.
Grilik içini acitiyor insanin.
0 notes
heymeri · 1 year
Text
grilik öldürür
Tumblr media
0 notes