Yazın sonlarıydı. Yazlıkta çok fazla insan kalmamıştı. Akşam sahilde ateş yakıyor sabah şezlongda uyuyor güneş batınca halı sahada, kortta ya da basket potasında ter atıyorduk. Yaz başından beri pek çok farklı kızla birlikte olmuştum. Bazen ikişer ikişer geliyorlardı, bazen de aynı gün, günün farklı saatlerinde üç kızla birlikte vakit geçiriyordum.
Bugüne kadar hiçbir kıza gitmemiştim. Gençliğin verdiği atletik ve yakışıklı vücuduma yeşil gözlerime hepsi geliyordu zaten. Üstelik diğer herkesten daha zengin ve özel okulda tıp okuduğum için başarılıydım. Öyle olmasaydı bile yazlıktakiler birbirleriyle takılmayı seviyordu.
Koruyucu krem sürmekten parlayan diri vücutları olan bir sürü genç bir aradayken hormonlara kim karşı koyabilirdi ki?
Bugün sabahtan beri bana yapışmış kızı yollamam zor olmuştu. Kız arkadaşım olmak istiyordu ama açıkça kız arkadaş istemediğimi söylemiştim. Yatak oyunları yapması, kendini her şekilde kullanabileceğimi söylemesi işe yaramazdı. Aradığım hiçbir zaman aşk değildi. Boynumda iz bırakmaya çalıştığı numaralarından sıkılıp ona istediğini verip yollamıştım. İkindi olmadan başka iki kızla daha birlikte olup üstümdeki baskısından tamamen kurtuldum.
Bana yaranmak için body slim sürmüş kızların vücuduma yapışmış kokularını çıkarmak için güneş batana kadar yüzdüm.
Benim gibi bu saatlerde dalgalarla savaşan tek kişi karşı komşunun neredeyse tüm yaz evde tek kalan 16 yaşındaki küçük kızıydı. Küçük olan yalnızca yaşıydı. 175 boyu, kıvrımlı vücudu, beline kadar gelen dalgalı gür saçları, iri göğüsleriyle genç bir kızın vücudunda olması gereken her şeye sahipti. Dikkat çekmemek için hep boyfriend tişört ve bol şort giyiyor, kimsenin görmediği zamanlarda –sabah ya da akşam bu saatlerde- denize giriyordu. Fakat onu ne zaman görsem bronzdu.
Geçen gece sahadaki maçları bitince kızlar nasıl izsiz bronzlaştığını sorduğunda terasta uyuyakaldığını söylemişti. Terasta çıplak uyuyan kız hayalleriyle ona ağzının suyu akarak bakan etraftaki yaşıtı oğlanları fark ettiğini hiç sanmıyorum.
Eve gittiğimde kızların kokusundan kurtulmak için yıkadığım çarşafları makinadan çıkarıp arka taraftaki bizimkilerin uzun çamaşırlar için kullandığı ipe astım. Hava sıcaktı, evlerimizin kapılarının birbirine baktığı blokta karşı komşunun kızı ve benim dışımda kimse kalmamıştı. Gece müzik, sabah kızlar derken şişen kafamı rahatlatmak için pervaza dayanıp yanan sokak lambasının ışığında yazlığın sessizliğini izledim.
Evler üç katlıydı. Genelde kapalı olan karşı evin orta kat penceresi hafif esintiyle açıldı. Dışarıdan vuran ışık odanın içini aydınlatıyordu. Perde hareketlenince eve biri girdi sandım ama karşıdaki aynalı dolaptan yansıyan görüntü bambaşkaydı.
Bronz, izsiz sırttan akan gür saçları gördüm. Altında yalnızca pamuklu külotu, bacaklarının arasına sıkıştırdığı yastığın üstünde kımıldıyordu. Pencere biraz daha açılınca perde biraz daha aralandı. Başını geriye doğru atarken uçları sivrilmiş göğüsleri, sanki biriyle gerçekten sevişiyormuş gibi kendinden geçen vücudu gördüm.
Bu özel anı izlememem gerekiyordu ama çoktan gördüğüm güzellik karşısında sertleşmiştim. Üstelik bugün yeteri kadar kızla defalarca birlikte olduğum halde! O gelip gittikçe kendime dokunma isteğim artıyordu. Pamuklu yazlık şortumun içinde kontrolsüzce kalkan aletimi dindirmek için tuttuğumda çoktan boşalmanın eşiğindeydim.
Onun küçük bir kız olduğunu hatırlatıp kendimi azarladım ama aletim benden bağımsız hareket ediyordu.
Kahretsin! Şimdi de tek eliyle göğüslerini sıkıyordu!
Her şeyi doğru yaptığını biliyorum, defalarca fantezi olsun diye gözümün önünde kendilerini, birbirlerini, tatmin eden kızlarla birlikte olmuştum. Kurduğu hayal neyse çok uzun sürmüştü. Yastığa sertçe kendini bastırıp sonrasında hızlar yatağa düştü. Sırt üstü uzanıp bacaklarının arasına yastığı bastırırken önce yataktan sonra yatağı dayadığı duvardan destek alarak dakikalarca kendini tatmin etmeye devam etti.
Aletim acı verici şekilde zonklarken onu izlemek işkenceye dönüşüyordu. En sonunda avuçlayıp ucunu sıktığı iri memesinin uçunu bırakıp elini bacaklarının arasına götürüp hafifçe inledi. Sesi bana gelmemişti ama o minik aralıktan olanı biteni çok rahat görüyordum. Tek eli bastırdığı yastıkta tek eli içindeydi. Yastığın neresine sürttüğünü parmağının neresini okşadığını bilen vücudum delirmişti. Onla birlikte ben de boşaldım. Zevkten haykırmam duyulmasın diye ağzımı pazularımdan birine bastırıp sesimi boğdum.
Dönüp ona baktığımda hala yavaşça kendini okşayıp fantezisini sürdürüyordu.
Sonraki günler işkence gibiydi. Ona artık tarafsız bakamıyordum. Birlikte olduğum kızlardan sonra duşa girdiğimde bile bir kez de onu düşünüp boşalıyordum. O cam bir daha açılmamıştı. Onun kendini tatmin ettiğini bir daha görmemiştim ama görebilmek için camdan odayı kesip duruyordum.
Erkek çocuklarıyla basket oynarken ya da sabah yüzerken onu gördüğümde tek düşündüğüm ne sıklıkla kendine dokunduğuydu.
Günler sonra sahil oturulmayacak kadar eserken ortaya laf atıp birkaç kişiyi bizim eve film izlemeye çağırdım. Mısır patlatıp film açtık. Sanki sonradan aklıma gelmiş gibi gidip onların kapısını çaldım. Biraz sabırsızca açmasını beklerken ne beklediğimi ondan ne istediğimi bilmiyordum.
Nihayet kapıyı açtı. "İyi akşamlar, çocuklarla film izliycez, sen de gelmek ister misin" dedim hiç uzatmadan.
İnsanları reddederken kullandığı kibar gülümsemesini takındığında şansım olmadığını anladım. "Ben de film izleyecektim" dedi reklam arası vermiş televizyonu gösterip.
"Senin izlediğini izleriz, reklam arası olmadan, atıştırmalık da var" dedim vazgeçmeyip. Duygusal drama yerine aksiyon sevdiği için ne seçerse herkesin beğeneceğine emindim.
"Tamam geliyorum" dedi. Konuşması rahattı, özgüvenliydi ve erkeklerle arası arkadaşlık bakımından iyiydi. Somurtan küstah güzellerden değildi. Şimdiye kadar erkeklerin ona seksi güzel kız gözüyle bakmaması da o yüzdendi.
Elinde doğranmış meyve kasesi, cips ve sosla geldiğinde yardım için kalktım. Kaseyi destek almak için bastırdığı birkaç gün önce dokunduğu göğüslerini düşünmemek için kalabalıkta olduğumuzu kendime hatırlatıp durdum.
Tekli koltuğa oturup bağdaç kurdu. İstediği filmi hepimiz izlemiş olsak da çok sevdiğimiz için tekrar açtık. Geçen akşam çocuklarla yarısını bile izlemeden değiştirdiğimiz bir sürü boktan filmdense bildiğimiz güzel filmi replikleri tekrarlayarak arabaları överek izlediğimizde ona beğeniyle bakan tek kişi ben değildim. Tabi hiçbiri benim ona hangi gözle baktığımı anlayamazdı. Onu kendine, o harika vücuda dokunurken görmemişlerdi.
Film bitince yürüyemeyecek kadar sarhoş olmadan kalkmak isteyen çocukları yolladım. Her kalkan açık mutfağa kendi çöpünü götürmüş dönüşte oturdukları minderleri düzeltmişti. Evde yapılacak pek bir şey olmasa da mutfağa gelip bana yardım etti. Böyle izlerken sıradan liseli bir kız gibi görünüyordu.
Bulaşık makinesini çalıştırdığımda "ben de gideyim" dedi.
Gitmesini istemiyordum. "İkimiz de evde tekiz, neden burada kalmıyorsun" diye teklif ettim. Önceki yıllarda ailem evdeyken bizde bir kez kalmışlığı vardı.
"Başka misafirlerin de gelebilir" dedi. Kahretsin! Gece gündüz evde becerdiğim kızlardan bahsediyordu.
"Onları gördüğünü bilmiyordum" dedim.
"Kasıtlı değil bazen banyodayken falan sesleri çok geliyor." Kızların bazen numara yaptığını aslında zevkten kendilerinden geçecek kadar bağırmadıklarını mı düşünüyordu? Numarayla gerçeği ayırt edebiliyordum ama o kızların benle sevişirkenki haliyle dalga geçmişti.
"Kimse gelmeyecek" diye güvence verdim.
"Diş fırçam falan evde, belki başka zaman ama korkarsan seslen" diyerek dalga geçmeyi sürdürdü.
"O zaman iyi geceler" dedim. Gülümseyip "iyi geceler" dedikten sonra evine gitti.
2 notes
·
View notes