"Kafirler ile ticarî muamale caizdir. Ancak onlara satılan veya onlardan satın alınan şeyler, eğer müslümanlara karşı savaşan kafirlere yardımcı oluyorsa caiz değildir."
Fakîh ol! Zira fıkıh ilmi,hayır ve takvaya götüren en faziletli önder, en kısa yoldur. Her gün fıkıhtan bilgini artırmakla faydalan! Faydalar deryasında yüz! Çünkü takva sahibi bir fakîh, şeytana bin âbidden daha şiddetli gelir.
"Hayırlı bir eş, insana dindarlıkta yardım eder, destek olur. İbadetleri muhabbetle beraberce yaparlar. Teheccüde beraber kalkarlar. Orucu beraber tutarlar. Hacca beraber giderler."
DENİZ SUYUYLA ABDEST ALMAK ve YENİLEBİLİR DENİZ CANLILARI HAKKINDA ÖZET BİR GİRİŞ
Bir adam Rasulullah ﷺ'e gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Biz gemiye binip, beraberimizde az bir su alabiliyoruz. Abdestlerimizi bu su ile alsak susuz kalacağız. Deniz suyu ile abdest alabilirmiyiz?" diye sordu. Rasulullah ﷺ "Evet, denizin suyu temizdir, meytesi de helaldir" cevabını verdi.
İmam Malik , Muvatta, Taharet 12, (1, 22); Ebu Davud, Taharet 41, (83); Tirmizi, Taharet 52, (69); Nesai, Miyah 55, (1, 176)
Açıklama :
1- Rasulullah ﷺ bu soruyu soran sahâbînin adı hususunda farklı rivayetler vardır. Bizce isim ehemmiyet taşımaz. Mühim olan hadisteki fıkıhtır. İmam Ahmed, Hâkim ve İmam Beyhakî tarafından tahric edilen bir rivayet, bu sorunun balıkçılar tarafından sorulduğunu ifade eder. Arabistan kıyılarında, o devirlerde icrâ edilen balıkçılık hakkında açıklayıcı bazı teferruatı da ihtiva etmesi yönüyle ehemmiyetli olan rivayeti aktarıyoruz: "Biz, bir gün Rasulullah ﷺ'in yanında idik. Bir balık avcısı gelerek sordu:
"Ey Allah'ın Rasûl'ü! Biz balık avı için denize açılırız. Beraberimize bazı kapkacak alırız. Gemiye binerken karaya yakın bir yerde avlanıp dönmeyi düşünürüz. Bazan böyle yakında balık buluruz, bazan da bulamayız. Öyle olur ki, başlangıçta aklımızda olmayan uzaklıklara açılmış oluruz. Bu uzaklıkta ihtilam olan veya abdest alan oluyor. Beraberimizdeki su ile yıkanacak veya abdest alacak olsak bizi susuzluk helâk edebilir. Bu endişeyle deniz suyunu yıkanma veya abdest almada kullanmamıza ne dersiniz?"
Rasulullah ﷺ bu soru karşısında deniz suyu için tahûr tabirini kullanır. Tahûr, hem temiz hem temizleyici ma'nâsına gelen mastar isimdir. Kendisiyle temizlik yapılan şey demektir. Âyet-i kerimede de yağmur suyu tahûr diye isimlendirilmiştir. "Ölü bir yeri diriltmek ve yarattığımız nice hayvan ve insanları sulamak için gökten tertemiz su indirmişizdir." (Furkan 49)
2- Meyte: Şer'an yenmesini helâl kılacak bir tarzla olmaksızın ölen hayvandır. Kur'an meyteyi haram kılmıştır (Bakara 173) Burada, denize ait olan meytenin helâl olduğu belirtilmektedir. Âlimler bu hadiste kastedilen meyte'yi şöyle tarif ederler: "Sadece denizde yaşayan hayvanlardan denizde ölmüş olanıdır, "mutlak olarak denizde ölen" hayvan değildir. Zira, lügat açısından deniz meytesi deyince sadece denizde yaşayan hayvanın meytesi anlaşılır."
Balık dışındaki deniz mahluklarının yenip yenmeyeceği hususunda âlimler ihtilaf etmiştir.
* Hanefîler, "balık dışındaki mahluklar haramdır" der.
* Ahmed İbn Hanbel, "Kurbağa ve timsah dışındaki her şey yenir"der
* İmam Mâlik ve İbnu Ebî Leyla, "Denizde ne varsa yenir" der.
* Şâfiîlerde farklı görüşler var:
** İbn Hacer el-Askalani der ki: "Bütün çeşitleriyle balığın helal olduğu hususunda ulema ihtilaf etmez. Ancak şeklen karada yaşayanlara benzeyen deniz mahlukları hususunda ihtilaf edildi. Söz gelimi insana, köpeğe, domuza, yılana benzeyen deniz hayvanları var!" Hanefîlerin ve Şâfiîlerden bir kısmının görüşüne göre balıktan başkası yenmez, haramdır. Şâfiî mezhebinin resmi görüşüne göre ise deniz mahlukları mutlak olarak helaldir. Bu aynı zamanda Mâlikîlerin de görüşüdür, ancak bunlar bir rivayette domuzu istisna ederler. Bu görüşte olanlar Kur'an'da geçen "Deniz avı ve onu yemek size de yolculara da helâl kılınmıştır" (Mâide 96) âyetini delil getirirler.
** Şâfiîlerden bir grup âlim: "Karadaki benzeri helâl olan helâl, haram olan haramdır" demiş, ayrıca hem karada hem denizde yaşayanları da hükümden hariç tutmuşlardır.
Bunlar iki çeşittir:
1) Etlerinin yenmesi hususunda yasak gelenler: Mesela kurbağa gibi. Bunu Ahmed İbn Hanbel de (hakkında gelen öldürme yasağı sebebiyle) istisna eder. Timsah da (deniz hayvanı olmasına rağmen) istisna edilenlerdendir. Çünkü kesici (köpek) dişleriyle saldırmaktadır. Tuzlu denizlerdeki köpek balığı, yılan, akreb, yengeç, kaplumbağa da insan tabiatının iğrenç bulması ve onlardan gelebilecek zehir sebebiyle müstesnalar arasında tutulmuşlardır.
2) Hakkında bir mânî vârid olmayanlar. Bunlar tezkiye yani şeriatın derpîş ettiği kesim şartıyla helâldir, kaz ve su kuşu gibi.
Abi ilmihal fıkıh konusunda bilgi sahibi olmak istiyorum Ömer nasuhi bilmen in kitabını aldım ama kendi başıma okuduğum zaman anlamadığım noktalar oluyor. Mesela nureddin yildiz in YouTube da detaylı anlattığı videolar var seri şeklinde onları izleyebilir miyim. Veyahut başka bir öneriniz var mı
Yayınevi önemli bu noktada. Semerkand yayınlarını tavsiye ederim kardeşim. Youtube serisi olarak da aşağıya link paylaşıyorum. Ayrıca blog içi aramaya ilim, başlangıç gibi kelimeleri aratarak istifade edebilirsin
SORU: Cünüp olan kimsenin tıraş olması veya tırnak kesmesi caiz midir?
CEVAP: Cünüp olan kimsenin yıkanmadan tıraş olması ve tırnak kesmesi haram olmasa da iyi değildir.
İmam-ı Gazali, İhyau Ulumid-Din kitabında şöyle diyor: "Cünüp olan kimsenin tırnak kesmesi, tıraş olması, etek ve koltuk altını temizlemesi, kan aldırması veya vücuttan herhangi bir parça kopartması uygun değildir. Çünkü ahirette bütün vücud geri döneceğinden yıkanmadan kesilen veya tıraş olunan şey cünüp olarak dönecektir."
Kaynak : Günümüz Meselelerine Fetvalar | Halil GÖNENÇ
''Bir şey kuvvet cihetinden sünneti müekked ise onu terk etmek tahrimen mekruhtur. Eğer müekked değilse tenzihen mekruhtur. Müstehap, mendûbun terki ise herhangi bir kerahiyyeti gerektirmez (fakat sevap vardır).''