Şimdi ben buraya neden çıktım? Niçin çıktım? Nasıl çıktım? Bunu izaha gerek yok. Gördünüz, yürüdüm, çıktım ama çıkmamış da olabilirim. Çıkmışsam çıkmışımdır, çıkmamışsam çıkmamışımdır. Görünen köy uzakta değildir. Buraya çıktık da sonradan çıkmadık mı dedik? Bunlar bir takım uydurma laflardır. Sahi ya, ben buraya neden çıktım? kim çıkardı lan beni buraya?
4 notes
·
View notes
BİR DELİNİN GÜNCESİ: YALNIZLIĞIN DEĞERİ AZALIYOR, FİYATI ARTIYOR! – ASLI ERDOĞAN
http://dlvr.it/T378Xh
0 notes
"Muhtemelen ne halde olduğumu merak ediyorsunuzdur. Kısaca açıklayacak olursam, yenildim ben. Eskiden de kendimi yenilmiş biri olarak görürdüm, o zamanlar yanılmışım. Asıl şimdi tükendim ben. Bir zamanlar tıpkı benim gibi bir süre daha yaşamamı isteyen birisi vardı. Şimdi o da yok. Öyleyse yaşamam için artık bir neden de yok."
2 notes
·
View notes
_. Öyle sarsılmaz bir doğrulukla konuşur ki, dinleyicileri ikide bir başlarını sallarlar.
En az iki semirmiş kavramı dans ettirmeden tek cümle tamamlamaz.
..
Binlerce alıntıyla konuşur ama alıntıları sıralarken ne denli özgürdür.?
_. Dehasını konuşturduğu alan alay etmektir.
Hayatta en keyif aldığı iş, ne rastlantı..!
Oradan oraya dişlerini geçireceği bir şeyler bulma umuduyla seğirtir; en nefret ettiğiyse dişlerini geçiremedikleridir..
Zaten bunlar onun dişlerini hak etmezler.
Kendini bir kristal kadeh dolusu baldıran zehrine benzetir.
_. Kendisi kadar zeki olmadıkları için gizli gizli acır insanlara.
Ama ne yapalım, eşitlik diye bir şey yoktur; hem onlar da biraz çabalasa artık..!
_. En korktuğu şey görülmemektir.
Başkalarının bakışı olmadan nasıl kendinin farkında olabilir ki..?
_. Yaşamı bir teknik mesele, geleceği projeler toplamı olarak görür..
_. Hayatı, beceriksiz bir yönetmenin elinden çıkma kötü bir film gibi..
_. Kendini haksızlığa uğramış, kadri bilinmemiş görür.
Bunun acısını da güzel ve güçsüz her şeyden; saflıktan, neşeden, coşkudan çıkarır.
Başkalarının da haksızlığa uğramış oldukları hiç aklına gelmez; özellikle kendisi tarafından uğratılmışlarsa.. (!)
Evrensel haksızlığın taşıyıcı kolonlarından olduğunun farkında değildir.
_. Bir virtüöz, bir peygamber, bir general, bir yıldızdır..
İyi ki insanlar onu anlamıyor; yoksa kendinden kuşkuya düşerdi.
_. Ustadan ustaya, gurudan guruya koşar.
Yeterince tapıp yeterince yağmaladıktan sonra, üzerine basıp ötekine geçer..
(aslında onun da kendi cemaatini kurma vakti gelmedi mi?)
_. Çoktandır roman okumuyor; okuyanları saf, yazanları cüretkar buluyor. romanlardan "öğreneceği" bir şey var mı ki.?
_. ..Unutulmuş bu kadar isimle doluyken, kendi çağdaşlarına gönül indirmez. hem onlar fazla ortalıktalar; el sürülmüş, kirli, murdarlar.
_. İnsanlığı kurtarmak için ateşe atlamaya hazır ama insanlar da o denli umut kırıcı ki.!
Ne diye uymazlar kendileri için dökülen kalıplara.!
_. İnsanların neden bu kadar ağlayıp sızladığını anlayamaz; bu da bir mazeret olmalı.
Yetmedi mi güçlülerin güçsüzleri sırtında taşıması..?
O çok güçlü olduğundan "fedakarlık" yapabilir; elbet yalnızca bunun kıymetini bilenlere.. (!)
Aslında gerçek bir pazarlık ustasıdır..
_. O kadar çok şey bilir ki, artık yalnızca kendi görüşlerini doğrulamak için okur..
Kentler, kadınlar, doğan her şey onun görüşlerine uyarlanır..
Uyarlanamayan bir şey varsa, o zaten yoktur.
_. Hayatta değer verdiği tek şey, en çok karşı çıkar gibi göründüğüdür: iktidar.
Ama araçları öyle incelmiş ki, birazcık saygıyı hak etmiyor mu.?
_. Şaşmaz, yanılmaz bir yargıçtır.
Bir yönetmeni ilk filminin ilk dakikasından, bir yazarı ilk kitabının ilk cümlesinden anlar, değerlendirir, yazgısını belirler.
(hatta kimi durumlarda daha ilk filmini çekmeden ya da ilk cümlesini yazmadan önce..)
Ya sarsılmaz yargılarına ters düşen bir şey çıkarsa..?
Onu da görmeyiverir.
_. Hayattaki tek amacı, "ben demedim mi..?" demektir.
Her türlü yozlaşmadan, ihanetten, alçaklıktan, tükenişten, yitirilmiş mücadeleden müthiş keyif alır; bir kez daha haklı çıkmıştır..
_. Başkalarında saptadıklarının tıpatıp kendinde de olduğunu fark etse..!
30 notes
·
View notes
Yüreği duyguların en güzelleri ile doluydu.
Her dakika, her an omzunda yeni bir kaput olduğunu hissediyordu.
Öylesine sevinçliydi ki,
birkaç kez gülümsemekten kendini alamadı.
Bunu ona çok görmemek gerekir
hem sıcacık hem de güzel bir kaputu olmuştu sonunda.
75 notes
·
View notes
Düşüncelerini yarattığını sanıyordu insan. Kafasının içindekileri meydana getirdiğini, onlara dilediğince şekil verdiğini ve hatta mevcut benliğini, özgür iradesiyle var ettiğini falan...
İyi de iplerimizi görmek hoşa gider mi sanki? Düşlerimiz hep, çirkin bilmek yerine, güzel sanmak üzerine. Fakat zaman var! Peki büyümek neden soğutur insanları? Hayatta keşfedilecek şeyler azaldıkça mı unutulur yaşamanın çocuksu heyecanı? Ya düşünceler, evet onlar: ne işe yarıyorlar sanki? Hepsi benim sanıyordum. Oysa başımın içinde bir hürriyet vardı bir zamanlar.
Ölü ağaçlara çok fazla bakmayın: Daha az güleceksiniz. Kelimeler de sırtlayabilir düşünceleri. Evet! Okumayın. Huzur ve daha çok sırıtmak için belki de, -hayır kesinlikle!- daha yalan ve daha saf kalmalı.. Ya da okuyun be! Gerçek ve soğuk olun, düşünün: düşüncenin dahi kontrolsüzlüğüne varın. Kontrolü elinde tutanlar, ancak iplerini göremeyenlerdir. Değil midir!
Güçsüzlüğü kim kucaklar ki? Zayıflığından korkmayanlar mı? Yahut gücün kaynağının zayıflık denen gerçeğin kabullenişinden geçtiğini düşünenler mi? Peki ya düşünceler? İnsanlığa soruyorum: sen mi var ettin düşüncelerini, onlar mı seni var etti?.. Cevap ver!
Bazen bir cevap bulmak için değil, soruların kendisiyle yüzleşmek için okşanmalı kancalar. Sorulardan korkmanın tek faydası sanmanın verdiği rahatlıktır. Rahat ve basit, rahat ve sığ kal. Derde ne gerek var? Aklını, maddesel fayda sağlamayacak şeylerle yormak ancak bir ruha yakışır.
Ama insan olmak gibi tuhaf bir durumun içindeyiz. Varız ve düşünebiliyor olmanın, düşünmek için yeterli olduğunu, bilinç gibi bir bireysellik ve doğurduğu sorular ile kendimize işkence etmek gerektiğini ve hatta tüm bu insani halin düşünmek adına bizlere zaruri bir sorumluluk yüklediğini derinden yas tutarak biliyoruz. Biliyor muyuz? Bilmeyin!
...
Bir delinin güncesi 25/04/19
116 notes
·
View notes
Bir Delinin Güncesi / Havin HİVDA
Bir Delinin Güncesi
“Artık dayanacak halim kalmadı. Tanrım! Neler yapıyorlar bana?.. Duymuyor, görmüyor, dinlemek istemiyorlar beni. Ne yaptım onlara?.. Neden eziyet ediyor, benim gibi zavallıdan ne istiyorlar, ne verebilirim onlara? Hiçbir şeyim yok… Bittim artık, dayanamayacağım… İşkencelerinden başım ateşler içinde yanıyor, her şey dönüyor gözlerimin önünde… Yok mu beni buradan kurtaracak…
View On WordPress
0 notes