Tumgik
#bilmediklerim
deelbal · 1 year
Text
Bu aralar bi' bilinmezlik içindeyim... Ve tam olarak hangi bilinmezliğin içinde olduğumu bilmiyorum. Düşünüyorum hayatımda ne kötü gidiyorda o olayın bilinmezliğindeyim ama yok herzamanki şeyler gibi geliyor. Bugün etrafimdaki herkes sordu neyim olduğunu ve ben dışında herkes cevap verdi yine. Herkes türlü türlü bahaneler saydı. Yok dersler yok aşk hayatı yok ailevi sorunlar... Cidden ya benim ne gibi bir sorunum yada sorunlarım var. Galiba bilmediğim şey bu ne sorunum oldugunu bilmiyorum.
0 notes
birumutsuzunnefesi · 1 month
Text
Günden güne bir çöküş yaşıyorum. Terk edilmiş bir evin hâlini almaya başlıyorum. Bir şeyler çok yoruyor beni , ne olduğunu bilmiyorum. Yıkıldı yıkılacak bir evden , enkaza döneceğim biliyorum. Fazla düşünmenin sonuçları bunlar , biraz kaybetmenin hırsı var . Bildiğim bir şeyler var ama bilmediklerim daha fazla . Enkazlar toplanır , bir köşeye atılır . Öyle olacağım biliyorum .
242 notes · View notes
Text
Bilmek Ya Da Bilmemek İşte Bütün Mesele Bu
Tumblr media
Tüm sığlımızda boğulurken ne gerçekten iyiye ne de adalete sahip olabiliyoruz. Sokrates’e göre gerçek bir adaletin, iyiliğin ve cesaretin kaynağı yalnızca bilgidir. İyilik, adalet, cesaret vs. tüm bunlar bilgeliğin ürünüdür. Dolaysıyla bilgi olmadan hiç biri gerçekten varsayılmaz. İyi olana ulaşmak, elimizdeki dini, toplumsal kalıpların aşılmasını ve derin bir sorgulamanın yapılmasını gerektirir. İyilik kimsenin tekelinde değil, üretilen ve yaratılan bir süreçtir.
Tumblr media
Sürekli iyilik yaptığımızı sanıp kendimizi iyi olmakla, adil olmakla ya da cesur olmakla etiketliyoruz. Nietzsche “ Ne çok gülmüşümdür, keskin pençeleri olmadığı için kendini iyi zanneden zayıflara” demektedir bu durum için. İyi olan da acıma duygusunu, adil olan da kesen, biçen bir eşitlik ilkesini, cesur olanda da deliliği tahta oturtup yolumuza bakıyoruz. Karşılaştırmalarımız da bir o kadar sığ. Her durumda egomuzu tatmin eden sonuçlara varıyoruz.
Tumblr media
Peki cesaret? Güçlünün kazandığını sandığımız dünyada, gücümüzü kanıtlamakta bir cesaret oyunundan geçiyor. Davranışlarımızın sorumluluğunu almadan, yüksek egomuz ve kontrol edemediğimiz öfkemizle yaratmaya çalıştığımız cesur algısı, bir sanrıdan öteye gidemez. Şüpheli çanta tekmeleme, kasksız motor kullanma, benzin istasyonunda sigara içme, gaz kaçağını çakmakla kontrol etme, tankın altına yatma gibi davranışların hiçbiri cesaret değildir. ‘Bana bir şey olmaz’ sözleri tüm trajikomikliği ile son sözlerimiz olabiliyor. Ölümü göze alma davranışı, bilinçli bir risk olabilir akılcı bir amaç doğrultusunda. Ama sık sık tekrarlanan ölürüm, öldürürüm ifadeleri olsa olsa egosuna yenik düşmüş zayıf bir kişiliğin, kendini yüceltme çabası olabilir. Çünkü biliyoruz ki iyi sorgulanmamış bir tehlike ile karşı karşıya kalındığında, yapılacak tek normal duygu korkmak ve tek tepki ölmemektir yani kaçmak.
Tumblr media
‘Ey’ ile başlayan meydan okuyan cümlelerin sonu, kitlelerce portakal bıçaklamaya vardığında cahilin cesareti de saman alevi misali sönüveriyor. Oysa aklın bir ürünü olarak cesaret, amacına ulaşırken intikamla, kibirle, öfkeyle beslenmez. Cesaret sorumluk dolayısıyla bilgi ister.
Tumblr media
Bilmemenin yarattığı korku, kirli savaşların en büyük nedenidir Bilgisizliğin ya da bildiğini zannetmenin yarattığı bir girdapta, tüm değerlerle birlikte yutulmak üzereyiz.
Tumblr media
Bilgiye dair korku, bizi koruduğunu zannettiğimiz gücün esiri etti. Kahve masasında yapılan zeminsiz, boyutsuz değerlendirmelere toplumca yenik düşmek üzereyiz. Unutmanın (kestirme kaçışın) hüküm sürdüğü zamanlardayız.
Tumblr media
Bilgiye yeniden tutunup tüm değerleri yeniden değerlendirmeliyiz. Bilmeye ya da bilmediklerimize dair arınmış bir sorgulama, bizim için tek fırsat gibi.
Tumblr media
Hediye Çınar Ekinci
116 notes · View notes
furukasto · 5 months
Text
Neredeyse 4 sene… Zaman hızlı akıyor değil mi? Onca sene inanmak zorunda bırakıldığım sonu reddetmekle uğraştım durdum. Hep bir gün bir sürpriz yapar,karşıma çıkarsın dedim. Ki sesinin tek tonunu duymaya da razıydım elbet. Sadece yanıldıklarını bileyim yeterli. Ve 4 sene geçer üzerinden. O kadar çok geldi ki bu zaman artık süreyi tahakkül etmekte zorlanıyorum. Belki de daha çoktur ya da daha az. Bilmiyorum. Bilmediklerim çok; öğrenmek istediklerim de öyle. Bu geçen senelerde sana katılmaya hiç itiraz etmemiştim;hatta belki de kendimi buna teşvik ettiğim bile söylenebilir. Peki şimdi neden kaçar oldum senden? Aslında cevabını biliyorum ama sana söylemeye de korkuyorum bilhassa. Ama burada yazdıklarımı ne de olsa okuyamayacaksın değil mi? Yüzüne karşı gelebilir ve bakabilirsem de itiraf edemeyeceğim nasılsa. Seninle yüzleşmekten korkuyorum. Suçluyum çünkü… Ben belki de tutunacağın son dalın iken bunu görmeyi reddeden biriyim yalnızca. Önündeki engelleri ölümüne kaldırmayıp karşılığında seni kaybetmeyi seçen biriyim sadece. Bunları görünce anlıyorum bazı şeyleri. Yaşadığım pek çok şeyi hakettim besbelli. Bu sonu da haketmiş olacağım belli ki. Senden özür dilemiş miydim bunda bile arada kalıyorum biliyor musun. Elbette yanına gelmemiştim tabii bahanem mesafelerdi ki kastım böyle bir özür değildi. Acaba havaya,yere, suya bakıp, zihnimden seni geçirip o sözleri sıralamış mıydım hiç? Yapmadıysam eğer en azından buradan sana sözüm şudur: Özür dilerim. Affı olmayan her şey içinde özür dilerim. Buradan sembolik ettiğim bu şeyleri görsen eminim güler geçerdin. Ama sanırım ayaklarına kapanıp bunları telkin ettiğim günler uzak değil. Eğer o gün geldiğinde beni affetmezsen sorun değil. Ama umarım üzgün olduğum gerçeğini sana hissettirebilirim.
5 notes · View notes
kalbenli · 2 years
Text
Doğduk ; yaşıyoruz ve öleceğiz .
Bunlar BİLDİKLERİM .
Ne zaman nerde . .
Bunlar BİLMEDİKLERİM .
İnsan , insanla sınanıyor . .
Buda EMİN OLDUĞUM .
Günaydın ☀️ hayırlı cumalar 🤲🍂🥀
Tumblr media
140 notes · View notes
ruhizimsinn · 10 months
Text
ismini bile bilmediklerim beni engelliyor :d?
9 notes · View notes
sadece-zeynep99 · 11 months
Text
Beni bildiklerim değil bilmediklerim bitirdi
6 notes · View notes
liberavianimam · 5 months
Text
17.12.2022 | 19.23
Tek bir alıntı,tek bir söz,tek bir cümle ve ürkekçe gönderilen bir mesaj.
Gökyüzüne asılmış bir hayat,ipinden koparılmayı bekleyen.İplere tutunmuş bir çocuk,sallanmayı ümit eden.
Bir insanın hayatı tek bir mesajla ne denli değişebilir?
Tek bir mesaj mı son nefesini vermekte bir hayatı yaşanır kılabilir?
Bir seneye neler sığdırılabilir,insanın içinden neler taşabilir?
Hastaydı ümitlerim,heveslerim bitikti.
Heves neydi ki?
İnancım yitikti.
Hâlbuki bana kalsa hayata yaşanacakmış bir şeymişcesine anlam yüklenmemeliydi.
Sessizleşmiş biriydim,cümlelerimi yitirmiştim.Konuşmak dahi yorucu bir eylemdi,hâlâ nefes alıyor olmak başlı başına bir problemdi.
Kavgalarım bitmişti,sorunum ne başka biri ne de kendimleydi.
Dinlenilmek nasıl bir şeydir bilmeyen ben,anlatmayı hafızasından silmiş gibiydi.
Biri geldi,gelmesi meçhul.
Ben mi gittim,o mu geldi bilmem.
Ben mi aradım,o mu buldu bilmem.
Bilmediklerime de üzülmem o geldi geleli,ne de olsa acizane şahsım ondan sonra bildiklerinden dahi bihaber.
Ben inanmak istedim.
Güvenmek istedim.
Hayal etmek,hayallerimi gerçekleştirmek istedim.
İlk defa böyle çok istedim.
Sonra bir şeyler başardın sen.
Benim varlığını unuttuğum yerleri hatırlattın.
Kalbimi anımsattın.
Senin uğruna tutuşan,çırpınan ve bundan hiç mi hiç yorulmayan bir şeyler vardı sol tarafta bir yerde.
Bir his vardı içimde,o güzel gülüşlerinde kendini hatırlatır dururdu her zerremde.
Dudaklarına kilit vuran ben;herkese anlatırdı seni,cümle alem bilirdi duygularından kaçan birinin sana olan sevgisini.
İnançların yıkımlar,güvenlerin kırıklar,hayallerin burukluklar getirdiği gibi ben de yıkıldım ara sıra;ben de güvendiğim yerden kırıldım bazıları,ben de incindim.
Bir şeyler kaçtı bazen hevesime.
Tıkadı kursağımı,önce genzimi sonra bağrımı yaktı.
Kaç kez kırıldım sayamadım da ama mutlu olduğum anların hatırına saydım.
Zaten ben bir seninle mutluydum bunu daha sensiz kaldığım ilk anımda anladım.
Sonra bir an geldi:
Asırlar boyu süre gelmiş yalnızlığımı senin kollarında parçaladım.
Dudakların tenimi bulduğunda bunca zamanki sensizliğime içten içe ağladım.
Ondan öyle de kaderin kırmızı ipleriyle hayatımı sana bağladım.
Üç yüz altmış beş gün altı saatimin her bir anını seninle anlamlandırdım.
Sonu baştan yazılmış bir hikayenin finali senden mahrumsa silinsin isterim.
Kaderin silinmez kalemi bana verilsin,yazdığım her cümle seni nasibim etsin isterim.
Bu yol nereye gider ben de bilmem ama sonu yalnız seninle bitsin isterim.
@yildiztozu
2 notes · View notes
heysenos · 11 months
Text
Anlık Gelen Bilinç
Her insana olur. Hani böyle bir dizi izlerken, ya da yemek yaparken, olmadı tuvalette işini görürken filan. Beyninde bir tel kopar '' pıt '' ah dersin duydum yine zilin sesini geldi üzerine düşünürken ruhumu kopartacak bir şeyler daha. bugün kopan şey aşk ile ilgili bildiğim doğrulardı sanırım. Bu arada bu gün diyorum ama zaman belli olsun diye aslında. Saçma, Türk yapımı bir dizi izlerken kucağımda uyuyan sevgilimin saçlarını okşarken koptu benim tel. O saçma dizi de bir sahne vardı adam kadına evlenme teklif ediyor. ( Dip not: Kadın istiyor ) sonra kadın hayır diyor. arada geçen sahneler akan bantlar falan sonra bir bakmışsın kadın adama evlenme teklif ediyor. İt herif ilk reddin nefretini aldı ya kadına ayak yapıyor yok bin arabaya konuşacağızlar, zaman kazanmacalar fasa fiso. neyse benim teli attıran cümleye geleyim siz bu anlattığım akışı gözünüzde canlandırırken. '' aşık oldum ve o izin verene kadar yanında olmaya hazırım ''bu tam olarak bir aşk ifadesi mi yoksa sevgiyi mi içeriyor anlayamadım. Bende anlayamadığım o şey karşısında kendimi sorgu odasına soktum. dizideki sahne değil de içimdeki sahnede ne dönüyordu ? Sıcacık o güzel kokusu ile kucağımda öylece uyuyan sevgilim ve duygusal kavramları içinde ilişkilendiremeyen bir ben. Biz ne yaşıyorduk ? yada ben ve o hayatlarımız yaşarken biz kavramında birbirimiz için ne kadardık? Aranızda aman efendim bunu da soruyorsan sizden olamamış diyecek densizler olacak hiç biriniz umurumda değilsin ben daha neyi nasıl yaşıyoruz çözemezken sizde ki bu zehir zeka ile iki satır cümleyle çözdünüz ilişkimizi ... Post'u okuyan sevgili dostum konudan konuya geçiyorum, ne diye geldik ne okuyoruz diyorsun farkındayım ama azıcık halden anla. Ruhum varlığıma sığmıyor, neyin içindeyim neyi hissediyorum yada neyi yaşamaya çalışıyorum bilmiyorum. bildiğim kısımlarını da kabul etmek istemiyorum hal böyle olunca bir türlü içimden geleni yazamıyorum. Bilmediklerim bir köşede otursun bildiklerimden bahsedelim aşk ve sevgi kavaramı mevcuttur ve hepimiz farklı biçimlerde yaşıyoruz. Mesela ben hayatımdaki adama çok derin bir bağ hissediyorum. Onun iyi olması, mutlu olması bana kendimi iyi hissettiriyor. Yüzü her güldüğünde sebebim olmasa da benim de yüzümde bir gülücük oluyor. Bunların hepsini tamamen bilinçli ve istekli şekilde yaşıyorum. Bunlar karşılıklı olunca tadından yenmiyor. Ama bazen bir şey oluyor kapı kapanıyor, duvara tosluyorum, hatta göt oluyorum. İşte o zamanlarda bile onun mutsuz olmasına üzülebiliyorum mesele '' Amk seni düşündüm, iyi hissetmeni istedim, sen sevgiden, iyi niyetten ne anlarsın '' derken bile sinirimi cümlelerimin arkasında tutuyorum. Fakat zaman çok bencil ve ilerledikçe zorlanıyorum. Son zamanlarda bazı cümlelerim sinirimin önüne geçiyor karşılık göremediğim iyi hislerim yüzünden deyip onu suçluyorum bir saniye geçiyor o böyleydi ben büyütüyorum diyorum. ah be adam seninle kendim arasında öyle bir gidip geliyorum ki işin sonu hayıra mı bayıra mı gidecek ben bile merak ediyorum. İşte bende ki aşk ve sevgi kavramını betimlemeler ile anlattığım bir yazının daha sonu. Yalnız şunu fark ettim o standart ve kriterleri olduğu düşünülen bu hisler, insanın anı ilke değişiyormuş. İki gün sonra burada sinirlenip üst satırlarda canım ciğerim dediğim adamıma hesap sorarım ya da göklere sığdıramam sevgi seli ile boğarım kendimi ben bile kestiremiyorum. Hadi sallıyorum zarları şimdi birsonraki ikili ilişki postu içeriği hak yolunu mu, bok yolunu mu içerecek görüşelim. Sevgi ile yada kafanıza göre kalın işte ....
3 notes · View notes
incehareket · 1 year
Text
kayıt
çok eskiden kişisel bir ansiklopedi yazmak istemiştim, evlatlarım için. evladım olmayınca o proje de rafa kalktı tabii. bu kişisel ansiklopedide neler mi olacaktı, tanıdığım insanlar, bildiğim mekanlar, artık var olmayan apartmanlar dükkanlar, bir kere duyduğum şarkılar, anılar, benim anılarım, başkalarının anıları, sonra laflar, çocukken dediğimiz laflar ve büyükken dediklerimiz, diyemediklerimiz, ispatlanamaz meseleler, dedikodular, iftiralar, saçmalıklar... yani hiçbir yerde bulamayacağımız şeyler. babaannemin ineği zevriya, benim oyuncağım halit, ibo dedenin çöldeki kum fırtınasından filler sayesinde kurtulması... yuttuğumuz şeyler, yutulmayan şeyler, cemaziyülevveller, cemaziyülahirler... affedemediklerim, affettiklerim, yarım bildiklerim, bilmediklerim... unutamadıklarım, şartlar başka olsaydılar, başka bir evrende yaşasaydıklar... ille de vaatler, hayaller, hayal kırıklıkları, insanlar, insan sandıklarım, hayvanlar, pati bey mesela, mezarı parkın içinde, kimse bilmez, Canay'ın çırağı Hıdır eflatuna eflatin derdi, kırık bonibonları onun ısırdığını düşünürdük hep, H maddesinde okuyacaktınız bunu eğer yazsaydım. Sangita Hindubesk söylerdi, akımın tek örneği olarak kaldı, sonra Ciguli geldi, yapma bana numara ile Sangita'ya göz kırptı, ilkin Sibel Can konserinde söyledi bu şarkıyı, Sibel Can dansözlüğü bıraktıktan sonra dansetmeyi öğrendi, eskiden beybleyd gibi dönerdi... Serdar Topraktepe sonra, Ali Cansun da var, Blind Guardian, otoban kasetleri var, oradaki skeçlerde Güner Ümitle Gamze Gözalan, sonra Gamze Ebru Gündeşle Tanrı Misafiri dizisinde oynadı, sonra klibinde annesi oldu, hala kurabiyesi var tarçınlı, adam 38 yaşındaydı karısı 19, basketbol maçı skoru gibiyiz demişti, sonra kız çocuğunu aldırıp bundan boşanınca çocuğumu öldürdü diye ağlamıştı önceki karısını beşikte bebeği varken bırakan adam... hepsini yazacaktım ve daha fazlasını...
evlatlarım olsaydı tabii. olmadı. nasip.
4 notes · View notes
Note
Kenan doğulu - yosun
Oğuzhan koç - küskün
İmpala - unuttum
Tamino - indigo night
Bence - kadeh
Halil sezai - bu şehirde
Teşekkürler bilmediklerime bakıcam
2 notes · View notes
efekanyucel · 1 year
Text
Kaç denizi doldururdu bu gözlerimdeki yaş.
Kaç kitaba konu olurdu yaşadığım acılar.
Bilmiyorum ve bu bilmediklerim boğuyor beni.
5 notes · View notes
grafomanisworld · 22 days
Text
Günden güne bir çöküş yaşıyorum. Terk edilmiş bir evin halini almaya başlıyorum. Bir şeyler çok yoruyor beni. Ne olduğunu bilmiyorum. Yıkıldı yıkılacak bir evden enkaza döneceğim biliyorum. Fazla düşünmenin sonuçları bunlar, biraz da kaybetmenin hırsı var. Bildiğim bir şeyler var ama bilmediklerim daha fazla.Enkazlar toplanır ve bir köşeye atılır. Ben de öyle olacağım biliyorum.
1 note · View note
Note
Yarısını biliyoruumm onlar çok hoş şarkılar demek ki listen güzell uyumluyuz. Bilmediklerime de bakicam ara ara da çalarım kapını yeni sarkilar için o yüzden kendini sürekli güncel tutuyosun her şey benim içinnnn dkdjdjdjdmmdkd bu güzel liste için teşekkürleerr mutlu olduumm iyi geceleerrr :)
sen de guncel tut kendini djdhsosmdjf rica ederimm iyi gecelerr
0 notes
kalbimden-kalemime · 5 months
Text
bazen kendime çok kızıyorum yazdıklarım için söylediklerim için bazen de onları yazmadığım söylemediğim için kızıyorum bazen kendime en çok herkes hakkında iyi niyetli düşündüğüm anlamaya çalıştığım yumuşak kalpli olduğum için kızıyorum bazen de kendime üzüldüğüm her şey biriktiği anda çıkışsız kaldığım anda nefes almak için kalbimin acıdığı şekilde döktüğüm yazdığım için kızıyorum sanırım her şey seni özlediğim için seni özlediğim için de kendime kızıyorum hem haddime olmayabilir hem de sevgimi özlemimi neyse bilmiyorum belki de bilmediklerim yüzünden giriyorum çıkmaza işte yorulmayınca dökülme noktasına gelmiyor bir işe yaramaz ya da bir başıma bırakıldığım kendi kendimeliğimde üzüntümde kalbimin acısında yine ne derim istemeye istemeye bilmiyorum ama özür dilerim içimden geçtiği için ayrıca özür dilediğim için de kendime kızıyorum sonuç olarak seni seviyorum evet onun için de kendime kızgınım ama sonuç olarak seni seviyorum eğer seni sevmem biterse haber veririm mutlaka.
0 notes
ivykosa · 10 months
Text
marmarayın üstüne çizilmiş bir grafiti gördüm, kitabın arasında duran telefonumu çıkarana kadar tren hareket etmişti bile. sadece fotoğrafını çekip erkek arkadaşıma göstermek istemiştim. sıkıntıyla arkamı dönüp merdivenlere yöneldiğimde bir koreli, türbanlı bir teyzeden, çocuğuna çarptığı için özür dilemeye çalışıyordu. kafamı çevirip kararsızca yürüyen merdivenin ne tarafına geçeceklerini seçmeye çalışan insanların arasına daldım.
Tumblr media
merhaba nasıl gidiyor?
kısa bir aradan sonra on gündür istanbuldayım, üç gündür de düzenli olarak metroyu kullanıyorum. biraz sinirim bozuldu. yürümeyi bilmeyen insanlar, iki yönün de aynı yere çıkmasına rağmen ne yöne gideceğine karar veremeyen araplar, o geçiş kartını bir türlü ceplerinden çıkaramayıp basmayı beceremeyen artık nereli olduklarını bilmediklerim. sadece düşünce akışımı bozmak için orda olan engeller sanki. ayağıma takılan taşlar. insanları yermek istemezdim ama kusura bakmayın, uzun süredir övülecek biri çıkmadı karşıma. toplum içinde olmaktan hoşlanmıyorum. adımlarımın duraksaması, birilerinin sürekli koluma ve çantama çarpmasından hoşlanmıyorum. yine de önüme bakarak yürüyorum, diğer insanlara bakarak. eskiden yalnız yolculuk ederken nadiren de olsa bir yabancıyla göz göze gelinir, sessiz bir konuşma yaşanırdı. o senin sen onun zevklerini beğenirdin, belkide o sırada kavga eden anne ve çocuğun gürültüsünden ikiniz de rahatsızdınız. çok da uzun sürmeyen bakışmanın sonucunda aynı fikirdesinizdir, eğer iki taraf da yeterince cesursa belki karşılıklı bir gülümseme yaşanabilirdi. artık böyle şeyler olmuyor. uzun süredir ilginç insan görmedim, dışarıda göze gelinecek insan kalmadı gibi. herkesin içi boş. ordan oraya amaçsızca koşturan lanet robot hamamböcekleri.
Tumblr media
normalde bunları defterime yazacaktım. ama şu an dayanacak bir yer bulup kağıt kalem çıkarmak zor. neyse.
uzun zamandır ilginç insan görmedim ama buna rağmen umutlarım tükenmeye başlasa da arayışımı sürdürüyorum. çocukluğumdan beri gerçek diyebileceğim arkadaş sayım çok azdır. ve günümüzde ise neredeyse hiç arkadaşım yok. tanıdığım ve sevdiğim o birkaç güzel insan alınmasın ama gerçekten arkadaşım mısınız bilmiyorum ⇎_⇎. yolda yürürken sürekli insanlara bakıyorum. belki aranızdan birisinin gerçekten ruhu vardır diye. ama ilginç görünen kimse yok. o kalabalıkta nispeten dikkat çekici olanlar da canımı sıkıyor. yukarıdan aşağıya bir göz gezdirdiğimde hangi tiktok videolarından kombinlerini ve kişiliklerini oluşturduklarını görür gibi oluyorum. sıkıntıyla iç çekiyorum sonra. kimse yok mu diye haykırasım geliyor istiklalin ortasında. sonra gratise giriyorum beş dakika sonra sinirle ordan da ayrılıyorum. sonra bunları yazmaya başlıyorum işte. mutlak yalnızlığım ve ufak bir parıltı, bir iletişim, bir paylaşım için olan açlığımla duvara yaslanmış duruyorum. hava esiyor. biraz serin. sanırım yağmur geliyor.
hoşçakalın
ivy
0 notes