Tumgik
#bilinçdışı
opicalypso · 19 days
Text
Tumblr media
Ankara sokakları da artık tag'lerle dolu ve bu işaretlerin, sembollerin kolektif bilindışımızı sokaklara taşıdığını görmek mümkün.
Yürüyüş anlarımla eşsenkronize olan bu gibi duvar etiketlerini fotoğraflamaya doyamıyorum 👌🏽🪻
0 notes
dipnotski · 1 year
Text
Todd McGowan – Irkçı Fantazi (2023)
Felsefe, psikanaliz, siyaset teorisi ve eleştirel teorinin kesişimindeki çalışmalarıyla tanınan Todd McGowan’ın ‘Irkçı Fantezi’ adlı kitabı, modernitenin asli sorunlarından biri olan ırkçılığa bakışımızı kökten değiştirecek, ırkçılık karşıtı mücadele için elzem bir metin. McGowan kitabında kendi deyimiyle ırkçılığın psişik rezonansını irdeliyor, diğer bir ifadeyle bilinçdışının ırkçılıkta…
Tumblr media
View On WordPress
0 notes
venusunruhu · 6 months
Text
“Bilinçdışı "bilinciniz" haline gelene kadar bilinçaltı hayatınızı yönlendirmeye devam edecek ve siz buna "kader" diyeceksiniz.”
Tumblr media
14 notes · View notes
gulsmentality · 8 months
Note
Salam psixologiya və dedektiv mövzusunda kitab önərə bilərsən?
Salam, dedektivə görə yaxşı önərilərim yoxdu çox maraqlanmıram ama psixologiya olar
Alfred Adler- Bireysel Psikoloji.
Alfred Adler- İnsanı Tanıma Sanatı.
Alfred Adler- Nevroz Sorunları.
Sigmound Freud- Psikanalize Giriş.
Sigmound Freud- Rüyaların Yorumu.
S.Freud, J.Brauer- Histeri üzerine çalışmalar.
S.Freud- Rüyaların Yorumu.
S.Freud- Günlük Yaşamın Psikopatalojisi.
S.Freud- Totem ve Tabu.
S.Freud- Kitle Psikolojisi.
S.Freud- Grup Psikolojisi ve Ego anaıizi.
S.Freud- Espiriler ve bilinçdışı ile ilişkileri.
S.Freud- Psikanaliz ve Uygulama.
S.Freud- Aşkın psikolojisi.
S.Freud- Kendi Kendine Psikanaliz.
Gustave Le Bon- Kitleler Psikolojisi.
G.Le Bon- Maddenin evrimi.
Carls Gustave Jung- Psikolojide tipler.
C.G.Jung- Keşfedilmemiş benlik.
C.G.Jung- Psikoterapi pratiği.
C.G.Jung- Analitik psikolojinin temel ilkeleri.
C.G.Jung- Feminen.
Erich Fromm- Sağlıklı Toplum.
E.Fromm- Çağımızın Özgürlük Sorunu.
E.Fromm- Psikanalizin Bunalımı.
E.Fromm- Freud Düşüncesinin büyüklüğü ve sınırları.
Karen Horney- Nevrozlar ve İnsan gelişimi.
David Buss - Evrim Psikolojisi
K.Horney- Çağımızın Tedirgin insanı.
K.Horney- Kendi kendine psikanaliz.
K.Horney- Kadın psikolojisi.
K.Horney- Psikanalizde yeni yollar.
K.Horney- İçsel Çatışmalarımız.
David Myers- Sosyal Psikoloji.
E.Aronson- Sosyal Psikoloji.
Desmond Morris- Çıplak Maymun (Təkamül Psixologiyası).
Robin Baker- Bebek Savaşları.
Rihard Webster- Beden dili rehberi
Mehmet Çelikyay - Diksiyon, Beden dili ve Hitabet
Joe Navarro- Bədən Dili.
Bu son 3ü bədən dili haqqındadı
Bəzilərinin tərcüməsi olmaya bilər dəqiq bilmirəm hansılardır oxumadıqlarım var içində
10 notes · View notes
guzyazi · 6 months
Text
Bir koltuğa hapsoldum bugünlerde.
4 ay dolu dolu tatil yapmışım. Listemdeki bütün kitapları bitirmiş, bir sürü şey yazmışım defterlerime. Hayatıma döndüğümde bocalamamak için yapacaklarımın başını resmetmişim, buradan ilerle döndüğünde demişim kendime. Çok korkmuşum yine her zamanki gibi zamanım varken yapsaydım demekten. Gözüm arkada kalmazsa suçlayıcı olmam, bilinçdışı ayarlarınla oynamam belki diye düşünmüşüm galiba; kendimi sana daha kırışıksız bırakabilmek için. Şimdi bu koltukta, gözüm arkada kalmadan ve yarını da kovalamadan, bataryayı tüketmiş bir hâlde, otura yata yuvarlana devrile seni bekliyorum. Hayatım ve senin adına elimden geleni yaptığım, olmayanına da çırpındığım doğru. Bunu da unutursam kendime hatırlatmak ve başımı okşamak için yazıyorum. Ben iyi olduğum müddetçe başta sen, sonra her şey iyi olacak çünkü.
Doğ da göster bana günümü. 👊🏼
9 notes · View notes
yorgunherakles · 16 days
Text
bilinçdışı "silinmez" ve aynı zamanda da "katiyen özneleştirilmemiş bilgiler" içerir.
jacques lacan - seminerler
3 notes · View notes
b-e-i-r-u-t · 10 months
Text
..Bu açıdan bakıldığında dinin bir tanımı da 'bilincin bilinçdışı alanları entegre edecek şekilde genişlemesidir' diyebiliriz.
-D.Y.K.İnsan s. 19
17 notes · View notes
kafkaslordu · 4 months
Text
Pavese 10 Nisan 1936 yılında günlüğüne şöyle yazmıştı: "Ben hiçbir zaman dünyayı umursamadan hayatın tadını çıkarabilen rahat bir insan olamadım. Yaşadığım tatlı anlar yüzünden ortaya çıkan sorunların üstüne gidip onlara bir çözüm bulacağım yerde, birtakım kuruntulara kaptırdım kendimi. Ancak böyle açıklayabilirim içimde duyduğum intihar dürtüsünü. Ne zaman bir güçlükle ya da acıyla karşılaşsam, hep intiharı düşünmeye yargılı olduğumu biliyorum. Beni korkutan da bu. Temel ilkem intihar, gerçekleştiremediğim, hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğim, ama düşüncesi duyarlığımı okşayan intihar. En beylik, en umutsuz anlamıyla bir enayiyim ben. Nasıl yaşayacağını bilemeyen, ahlaki olgunluğa ulaşmamış, kendini bir şey sanan, intihar düşüncesinden bir şeyler uman, ama bunu gerçekleştiremeyen bir adam." Pavese'nin sıkılgan ruhu onun huzurlu yaşamasına hep engel olmuştu. Asla gerçekleştiremeyeceğini düşündüğü intiharını, bu nottan yıllarca sonra gerçekleştirmişti. Yazı şu şekilde devam eder: "İşin korkunç yanı, şu anda yapabileceğim hiçbir şeyin bu durumumu düzeltemeyeceği. Çünkü, eskiden kendimi yine böyle bir durumda bulmuş, fakat beni kurtaracak bir çıkar yola rastlayamamıştım. Şimdi de bu adımı atacak gücü kendimde bulamayacağım. Bu kadarını kesinlikle biliyorum. İnsanın kendini içtenliğe vermesi, mutlak bir şey içinde benliğini yitirmesi. Sakınılması gereken bir şey. Daha önce katlandığım bütün acıların kaynağı, kendimi mutlak, bilinmeyen, bilinçdışı şeylere zevk alarak bırakışımdı." "Hayatını bir saç teline bağlamışsın, çabalamaya kalkma, yoksa onu da koparacaksın." diye yazar. Ve ekler: "İçimdeki boşluğu aydınlatacak bir hayat kıvılcımı hâlâ yok. Bu noktadan öteye gidemeyeceğimi, söyleyecek neyim varsa söyleyip bitirmiş olduğumu çok iyi biliyorum. En kötüsü, bir şeyler başarmış olmam, bu yüzden de her şeyden büsbütün vazgeçmeyi göze alamamam. Belki de bu durumdan kurtulacağım ama çatlak ortada, açıkça görülüyor." İntihar etmeden önce 17 Ağustos'ta son notu şudur Pavese'nin: Gizlice en çok korkulan şey hep gerçekleşir sonunda. Tiksiniyorum bütün bunlardan. Sözler değil. Eylem. Artık yazmayacağım.
6 notes · View notes
Text
“Anlamıyorlar onlar beni. Uygun bir ağız değilim ben bu kulaklara. Sanırım çok uzun zaman yaşamışım dağlarda. Bakın, bir yıldırım habercisiyim ben. Fakat onlar orada duruyorlar ve gülüyorlar bana.”
Nietzche Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında halka seslenip, istediği sarsıcı etkiyi elde edemediğini fark ettiğinde hislerini bu satırlarla anlatmıştı.
Jung bu satırlarda daha derin bir anlam katmanı olduğunu söyleyerek, yaşanan bu tepkiselliği şu şekilde açıklar:
Ona tepki vermeyenin kendi bilinçdışı olduğu söylenebilir. Söylediklerine gülen ve onaylamayan bizzat Nietzche’dir aslında.
Bilinçdışı daima bir meclis, bir seyirci, bir kalabalıktır. Ve o da içindeki kalabalığın huzurunda duruyor, yani kendi içindeki kolektif kişi tepki vermiyor, o donuk.
Bireyleşme yalnızca insanlarla birlikte, insanlar aracılığıyla olabilir. Zincirin bir halkası olduğunuzu, uzayda bir yerde duran ya da kozmosta hedefsiz bir şekilde sürüklenen bir elektron olmadığınızı idrak etmeniz gerekir. Yaşam, bölüntüsüz bir süreçtir ve hiçbir şey yaşayan sürecin içinde insandan ayrı değildir. Kendinizi ayrılmış olarak görüyorsanız, bu nevrotik bir imgelemdir.
Yani şunu söylememiz gerekir:
Kişi kendisini yazarın bu durumda hissettiği gibi, onu anlamayan bir dinleyiciye hitap ettiğini hissediyorsa, bu kendi kolektif kişiliğiyle bağlantıda olmadığı ya da kendisindeki bir şeyi küçümsediği veya abarttığı anlamına gelir. Yargısında bir denge eksikliği vardır.
Daha sonra Nietzche bunu çok uzun zaman, ormanla, derelerle ve ağaçlarla konuşarak yalnız kalmış olması olarak açıklar. Kişinin çok uzun zaman yalnız kaldığı takdirde içindeki kolektif kişiyle bağını kopardığı söylenebilir.
Nietzche’nin tamamen anlaşıldığı söylenemez, onunla ilgili büyük yaygaralar koparanlar bile aslında ne demek istediğini anlamamıştır. Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabı ilk ortaya çıktığında çoğunluk afallamıştı, neden söz ettiğine dair en ufak fikirleri yoktu. Ve Nietzche’nin bir akıl hastanesinde olduğu söylentisi duyulunca, hepsi ‘Tanrı’ya şükür!’ dedi.
O zaman karabasan kalkmıştı ve Nietzche denen adamın parmaklıklar arkasında olduğuna sevinmişlerdi. Onlara göre bu yazılanların hepsi bir delinin düşleriydi.
Tumblr media
14 notes · View notes
kayipbirmorg · 6 months
Text
Ben hiçbir zaman dünyayı umursamadan hayatın tadını çıkarabilen rahat bir insan olamadım. Yaşadığım tatlı anlar yüzünden ortaya çıkan sorunların üstüne gidip onlara bir çözüm bulacağım yerde, bir takım kuruntulara kaptırdım kendimi. Ancak böyle açıklayabilirim içimde duyduğum intihar dürtüsünü. Ne zaman bir güçlükle ya da acıyla karşılaşsam, hep intiharı düşünmeye yargılı olduğumu biliyorum. Beni korkutan da bu. Temel ilkem intihar, gerçekleştiremediğim, hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğim, ama düşüncesi duyarlığımı okşayan intihar. En beylik, en umutsuz anlamıyla bir enayiyim ben. Nasıl yaşayacağını bilemeyen, ahlaki olgunluğa ulaşmamış, kendini bir şey sanan, intihar düşüncesinden bir şeyler uman, ama bunu gerçekleştiremeyen bir adam.“
Pavese’nin sıkılgan ruhu onun huzurla yaşamasına hep engel olmuştu. Asla gerçekleştiremeyeceğini düşündüğü intiharını, bu nottan yıllarca sonra gerçekleştirmişti.
Yazı şu şekilde devam eder:
“İşin korkunç yanı, şu anda yapabileceğim hiçbir şeyin bu durumunu düzeltemeyeceği. Çünkü, eskiden kendimi yine böyle bir durumda bulmuş, fakat beni kurtaracak bir çıkar yola rastlayamamıştım. Şimdi de bu adımı atacak gücü kendimde bulamayacağım. Bu kadarını kesinlikle biliyorum. İnsanın kendini içtenliğe vermesi, mutlak bir şey içinde benliğini yitirmesi. Sakınılması gereken bir şey. Daha önce katlandığım bütün acıların kaynağı, kendimi mutlak, bilinmeyen, bilinçdışı şeylere zevk alarak bırakışımdı.”
“HAYATINI BİR SAÇ TELİNE BAĞLAMIŞSIN, çabalamaya kalkma, yoksa onu da koparacaksın.” diye yazar.
Ve ekler;
“İçimdeki boşluğu aydınlatacak bir hayat kıvılcımı hâlâ yok. Bu noktadan öteye gidemeyeceğimi, söyleyecek neyim varsa söyleyip bitirmiş olduğumu çok iyi biliyorum. En kötüsü, bir şeyler başarmış olmam, bu yüzden de her şeyden büsbütün vazgeçmeyi göze alamamam. Belki de bu durumdan kurtulacağım ama çatlak ortada, açıkça görülüyor. “
İntihar etmeden önce 17 Ağustosta son notu şudur Pavese’nin:
Gizlice en çok korkulan şey hep gerçekleşir sonunda.
Tiksiniyorum bütün bunlardan.
Sözler değil. Eylem.
Artık yazmayacağım.
4 notes · View notes
epifizz · 1 year
Note
insan yapmaması gereken bir şeyi zarar gördüğünün farkında olmasına rağmen, kendi de anlamlandıramasa da yapmaya neden devam eder ve devam etmek ister? Daha psikolojik zararda bir şeyden bahsediyorum ve normal insanların (kabul edilebilir böyle bi kavram varsa) benzer durumda muhtemelen direkt uzaklaşacakları bir mesele. Devam etmemeyi isteyip ama istememe engel olamıyorum, bu iç çatışmamın sizce çözümü nedir?
Kendi türümüzü yorumlarken iki büyük hata yapmaktayız genellikle. İlki insanın kendi psişesine bakışının aslında tamamen net olduğudur. Buna yakın ikincisi ise insanın rasyonel bir canlı olduğu inancıdır. Lacan histeri vakaları üzerine çalışırken insanların yapmak istemediklerini söylemelerine rağmen aksi halde tavır sergileme durumlarını da inceler. Yanlış anlama sana herhangi bir tanı koymuyorum sadece bir kaynakça ile başlıyorum. Geri dönecek olursak, Lacan insanların istediği ile istiyor göründüğü şeyler arasında genellikle bir ayrım olduğu sonucuna ulaşmıştır. İstiyor göründüğümüz şeyler rasyonel muhakememizin, toplumun ve ahlak sistemimizin mutabık olduğu bir nesnedir ancak gerçekten istediğimiz şeyler buna denk gelmeyebilir ya da kısmi şekillerde denk gelebilir. Gerçek arzularımız libidinaldir, bilinçdışımıza aittir ve irrasyonel, toplum dışı ve pre-ahlakidir.
Mesela bir insan toxic bir ilişki elbette ki istemez çünkü hayat kalitemizi düşüren, bize fiziksel ve psikolojik zarar veren bir unsurdur. Hiçbir rasyonel ve makul sebebi yoktur ancak bazı insanların partner seçimleri bunun aksini gösteriyor gibidir, bir insan böyle direkt zararı olan bir şeyi ne koşulda nasıl isteyebilir? Bu bir çelişki olmak zorunda değildir, kişi bu seçimleriyle toxic olmayan bir ilişki arayışında olabilir. Bununla demek istediğim partner seçimlerinde beklentisi farklıdır demek değil, o insanları toxic olduğu için seçip toxic olmayan bir ilişki yaratmak istiyor olabilir. Buna birçok gerekçe bulunabilir, çocukluğundaki zarar verici bir nesne ilişkisini simüle edip içselleştirdiği ve kendini yoran o katılaşmış ilişkinin zihninde dönen tekrarlarını şimdiki ilişkisinde çözüme kavuşturarak rahatlamak isteyebilir kişi. Baktığımızda kişi toxic ilişki istemediğini söylüyordur, kişi toxic ilişki yaratmaya müsait patenlere sahip bireylere yöneldiği için söylediğinin tersini istiyor gibi görünüyordur ancak esasında kişi esasında bireysel geçmişinde kendisini yaralamış bir nesne ilişkisinin yaralarını tamamen kapatmak istiyordur yalnızca. Görüldüğü gibi burada bir çelişki yoktur ancak istediğini söylediği de, eylediği de, derinde yatan da birbirine tam olarak denk düşmemekte, yalnızca kısmi kesişimler barındırmaktadır.
Bu çatışmanın çözümü genelde gerçekte ne istediğini anlamaya çalışmakla başlar. Ancak sonrasında bu isteğe yönelik yöntemleri değiştirmek mümkün olabilir. Gerçek hedef noktasını bilmeden bilinçdışı bir yoğunlaştırma veya yerdeğiştirme mekanizması ile saptırılmış bir hedefe karşı yöntemi değiştirmek oldukça zordur. Şunu da unutmamak gerekir ki böyle şeyleri öğrenmeyi esasında istemeyiz, çünkü bunu öğrenmek acılı bir süreçtir. Yukarıdaki örnekteki kişiyi ele alırsak muhtemelen bastırdığı bir çocukluk travmasıyla tüm çıplaklığı ile yüzleşmesi gerekmektedir ve bu yaralanmadan genellikle kaçınırız. Yine de hissi olarak negatif olsa da anlamsal olarak pozitif olan bu yüzleşme için adımlar atma dirayetini göstermemiz önemlidir. Kendini anlayamaman da, kafanın karışması da, isteklerinin eylemleriyle çelişkili gibi görünmesi de bu merkezi bilinmez faktörde yatmaktadır. Eklemek isterim ki bu bilinmezlik verdiğim örnekteki gibi mutlak surette bir travmaya işaret etmek zorunda değildir. Sadece bilinçdışı bir algının egoda çarpıklaşmış bir yorumlanmasından ibaret dahi olabilir. Bu keşif de yol da sana aittir, umarım bu sancılı yola çıkar ve seni huzura ulaştıracak bir yöntem inşa edebilirsin. Güzel günler dilerim.
19 notes · View notes
banliyo · 1 year
Text
tüm bastırılmışlık kaldırılmışsa artık bilinç karşısında bir bilinçdışı yoktur, doğrudan, aracısız deneyim vardır; kendime yabancı olmadığım takdirde hiç kimse ve hiçbir şey bana yabancı değildir.
11 notes · View notes
doriangray1789 · 1 year
Text
DON JUANCILIK.
“Neden çok sevmek için ender olarak sevmek gereksin ki?” Bu gülüş, yengin pervasızlık, bu hoplama ve oyun düşkünlüğü aydınlık ve sevinçli bir şey. Sağlam olan her varlık çoğalmaya yönelir. Don Juan da öyle. Ama, fazla olarak, kederlilerin kederli olmaları için iki neden vardır: ya bilmezler ya umut ederler. Don Juan bilir ve umut etmez.Nevrotik sevgi yeteneksizliği ve bağ kurma yetersizliği, yeni bir kıyafetle ortaya çıkmaktadır: Don Juancılık, nemfomani, içten gelen bir zorlamayla yaratılan birliktelikler ve boş bir gayretkeşlik. Carl Gustave Jung - Feminen Aslı eserinde bir tespit yapar “ Anne karmaşasının etkileri kız ya da erkek çocukta belirmesine göre farklılık gösterir. Erkek çocukta görülen tipik etkiler, eşcinsellik ve Don Juancılık bazen de iktidar­sızlıktır. Eşcinsellikte erkek çocuğun bütün heteroseksüelliği bilinçdışı bir formda anneye bağlıdır. Don Juancılık’ta karşılaştığı her kadında bilinçsizce annesini arar. Anne karmaşasının erkek çocuk üzerindeki etkileri Kybele ve Attis tipi düşünce yapısında görülebilir: Kendini hadım etme, cinnet ve erken ölüm.“ Dieter Duhm Kapitalizmde korku adlı eserinde konuya başka bir boyut katar :” Mutluysak, ne diye bu kadar mutluluk propagandası yapılıyor? Mutluluk endüstrisi, insanların gerçek mutsuzluğuna verilen sisteme özgü bir cevaptır; mutsuzluk, kar amacıyla kullanılır. Ruhsal acıların özünde, çoğu kez üstü örtülü, başka ifadelerle süslenmiş, derin bir korku bulunmaktadır. Bu korku, çok çeşitli görünümlerde ortaya çıkar: "Sağlıklı" insanda, başkalarının kendi hakkında ne düşünebileceği korkusu olarak; konuşma korkusu olarak; amirlerden ve rakiplerden, üniformalardan ve kurumlardan duyulan korku olarak; cinsel ilişki öncesinde ve sırasında beliren korku olarak; başarısızlık ya da hastalık korkusu olarak vs. Bu toplumun hayatında her yanda bulunduğu için göze batmayan bu korkuya, çanak yalayıcı üniversite psikologları "normal" der, ama gerçekte, normalden başka her şeydir. Bu korku, bütün hayatımızı zehir eden kötü bir hastalıktır. O, yalnızca bireysel hayatımızın değil, bütün bu toplumun ayrılmaz parçası durumundadır. Bu korku, kapitalizmin malıdır.“ Koleksiyon yapmak, geçmişiyle yaşayabilecek durumda olmaktır. Ama o özlemi, umudun bu öteki biçimini yadsır. Resimlere bakmayı bilmez. İnsan kendinde başlayıp kendinde biter, ötesi yoktur...Bir insan söylediği şeylerden çok söylemedikleriyle insandır.Bizi bazı varlıklara bağlayan şeye aşk dememiz, kitapların ve söylencelerin kafamıza soktuğu ortak bir görüşe dayanmamızdandır ancak. kimileri yaşamak için yaratılmıştır kimileri ise sevmek için…Sınırlarını bilen,bu sınırların dışına çıkmayan,varlıklarının yer aldığı bu iğreti aralıkta,ustaların o çok güzel rahatlığını gösteren oyuncuları düşündürür.Deha budur işte:sınırlarını bilen us.Bedensel ölümün sınırına kadar Don juan kederi bilmez.Ama,fazla olarak,kederlilerin kederli olmaları için iki neden vardır:ya bilmezler ya umut ederler.Don Juan bilir ve umut etmez.Don juan kederli midir?Gerçeğe yakın görünmüyor bu.Eski kitaplara pek başvuracak değilim.Tarihten de pek az yararlanacağım.Bu gülüş,yengin pervasızlık,bu hoplama ve oyun düşkünlüğü aydınlık ve sevinçli bir şey.Sağlam olan her varlık çoğalmaya yönelir.Don Juan da öyle.Sevmekle iş bitseydi,her şey fazlasıyla basit olurdu. İnsan ne kadar çok severse,uyumsuz o ölçüde sağlamlaşır.Zaman kendisiyle birlikte yürür. Uyumsuz insan zamandan ayrılmayan insandır.Don Juan kadınların "koleksiyonunu" yapmayı düşünmez. Niceliklerini tüketir, onlarla birlikte de yaşam şanslarını. Koleksiyon yapmak, geçmişiyle yaşayabilecek durumda olmaktır. Ama o özlemi, umudun bu öteki biçimini yadsır. Resimlere bakmayı bilmez.
11 notes · View notes
edanarlky · 10 months
Text
“En yüksek sesle havlayan en küçük köpektir.” Kendine güven duyan biri kendine güven duyduğunu kanıtlama ihtiyâcı hissetmez. Zengin bir kadın kimseyi zengin, olduğuna ikna etme ihtiyacı içinde değildir. İnsan ya zengindir, kendine güvenlidir ya da değildir. Durmadan bir şeyin hayalini kurarsanız, durmadan aynı bilinçdışı gerçeği güçlendirirsiniz: Hayalini kurduğunuz şey değilsiniz ya da ona sahip değilsiniz.
2 notes · View notes
cigarettesaftertk · 10 months
Text
Bencillik ve kendini sevme aynı olmak bir yana, birbirlerinin zıddıdır. Bencil kişi kendini çok fazla değil çok az sever, hatta kendinden nefret eder. Üretici olmamasının bir belirtisi olan bu kendinden hoşlanmama ve kendine ilgi göstermeme, onu boş ve huzursuz kılar. Böyle bir kişi mutsuzdur ve kendine bilinçdışı engeller koyarak, ulaşamadığı doygunlukları öfkeyle yaşamdan kopartıp almaya çabalar.
6 notes · View notes
yorgunherakles · 2 years
Quote
dil "seni seviyorum" der ve bilinç yeni bir şeye başladığını sanırken, bilinçdışı çoktan "seni bırakmaya, seni de yaşayıp, tüketmeye ve yola devam etmeye hazırım" demiş olur.
julia kristeva - kara güneş
31 notes · View notes