Tumgik
#KESK
yurekbali · 8 months
Text
Tumblr media
Unutmayalım ki mücadele edenler her zaman kazanamasa da kazananlar hep mücadele edenlerdir. Yaşasın SES! Yaşasın KESK!
12 notes · View notes
seslimeram · 10 months
Text
Hep Eksik Kılınıyor Hayat!
Tumblr media
Didaktik, belirgin bir biçimde saplantılarla donatılmış, duraksamadan yok etmenin yolunu arşınlayan bir biçimde hayata kastın devam olunduğu bir zemindeyiz. İnsanlık mefhumu, insana ait olan hakkaniyet / hak ve hürriyet tanımlamalarının topyekun zehirlendiği, afaki bir biçimde görmezden gelindiği bir zeminin ortasındayız. Her yanımız simsiyah. Hemen her günümüz kapkaranlık. Dünden ağır bir şimdi, şimdiden teyakkuz halinde yıkımlar bir biçimde sınırlandırmalar üstünden ilerleyen, yok etmenin eşiklerini araya duran bir yerin hazin öyküsüdür mesele. Her şekilde hemen her anlamda, sıradanın hakkının, hukukunun alelade değil doğrudan milimetrik yıkıma terk edildiği zeminde mübalağa değil doğrudan yaşadığımız yerin halidir mesele, meselemiz.
Madun siyaset aktörlerinin hepsinin, hep birlikte ama en çok da baş efendi ve şürekasının suna geldiği yenilenmiş ülke şablonunda bu mesel olunan yıkımın / yok etme / çürütmeye dair pek çok örnek birlikte var edilir. Gündelik yaşam tahayyülünün açmazlara rehineliği bir yanda, toptancı bir zihniyetin artık vahamet sınırlarını da aşan sınırlama çabaları diğer yanda, her durumda o yok etme istemi sürekli güncel bir mesele kılınır. Belirsiz değil her anlamda doğrudan yinelenen haller / tahayyül ve pratiklerle birlikte o cürüm sahasına bir adım daha yaklaşılır. Yazılı, verili hakların ters yüz edildiği, ya hiç, ya yok sayıldığı kala kala bir avuç insani mefhumun savunusunun avuntu kabilinden bildirildiği yerde yıkımın her nereyi, her neyi kapsadığı zaten afakidir. Cürümlere tutunarak ilerleyen bir menzilde, salt rakamlardan ibaret görülen asgari ücretin güncellenmesi, memur, emekli maaşlarına doğrudan yapılmış müdahaleler bir iyileştirmeyi değil tam aksine, güncellendikçe daha da dipsiz bir karanlığı arşınlamayı mümkün kılar. Cerahat elinin, eline kan bulaşıp oturmuş o sermaye ile kotardığı vizyonsuz ülke pratikte zorun / ceberut olagelen bir sarmalın kendisi olarak güncellenendir. Budur artık yeni ülke, her dem daha ağır yıkımların sahnelendiği bir cerahat sarmalı.
Evrensel Gazetesinden aktaralım: “ENAG'ın yüzde 108,58 olarak açıkladığı yıllık enflasyonu TÜİK'in yüzde 38,21 olarak açıklaması üzerine KESK İstanbul Şubeler Platformu Cevahir AVM önünde "İnsanca yaşanacak ücret istiyoruz" şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Tüm illerde ortak gerçekleştirilen basın açıklamasını İstanbul'da KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Ayfer Koçak okudu.
"İyileştirme Gerçek Enflasyon Üzerinden Yapılsın"
Basın açıklamasında esnasında "TÜİK şaşırma, maaşımı aşırma", "Rakamlar sahte, yoksulluk gerçek", "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atıldı. Basın açıklaması öncesinde konuşan Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Mesut Mike, "Maaşlarımızın yoksulluk sınırı üzerinde olmasını istiyoruz, bugün yoksulluk sınırı yapılan pek çok araştırmaya göre 34 bin ile 35 bin civarında. TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarının doğru olmadığını, bugün bize yansıyan yakıcı enflasyonun ise kesinlikle 100'ün üzerinde olduğunu görüyoruz, biliyoruz ve yaşıyoruz. O nedenle yapılan iyileştirmeler enflasyona ezdirilmeyecek deniyorsa zamların gerçek rakamlar üzerinden yapılması gerektiğini bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz" dedi.
"Büyümeyle Övünenler Refah Payını Emekçilerle Paylaşmıyor"
Koçak basın açıklamasına “Alanlardayız. Çünkü güvenli bir gelecek, güvenceli bir iş istiyoruz. Alanlardayız çünkü büyükşehirlerde 12 bin TL’yi aşan ev kiralarını karşılayacak gücümüz kalmadı” diye başladı. TÜİK’in hayat pahalılığını en az yarı yarıya düşük göstererek maaş artışlarımızı bir kara delik gibi yutmaya devam ettiğini ifade eden Koçak, “Yaşadığımız gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan bu sanal rakamlar özellikle maaş zammı alacağımız dönemlerde daha da aşağı çekiliyor. Seyyanen yapılması zorunlu hale gelen artışlar bunun en büyük itirafıdır” dedi.
"22 Bin TL 55 Günde Bile Eridi"
Ülkeyi yönetenler tarafından yıllardır “işçiyi, memuru, emekliyi, asgari ücrete ezdirmedik” nutukları atıldığını vurgulayan Koçak, “Yandaş Memur-Sen yöneticilerinin her toplu sözleşmede iktidarın belirlediği hedef enflasyon rakamlarına imza atmasından bıktık. Türkiye tüm çalışanlar için bir asgari ücretliler ülkesine çevrilmiş bulunuyor. En yüksek ücreti alan kamu emekçisi maaşı dahi yoksulluk sınırı altında kalıyor” ifadelerini kullandı.
Koçak iktidarın seçimlerden önce verdiği “en düşük memur maaşı 22 bin TL olacak” sözünü hatırlatarak Türk lirasının sadece son 55 günde dolar karşısında %25 değer kaybettiğini ifade etti. AKP’nin her fırsatta büyüme rakamları ile övündüğünü vurgulayan Koçak, o büyüme rakamlarını emeği, alın teri ile yaratanlara, bizlere refah payı vermeye yanaşmadığını söyledi.
"Ağustos Ayında Ankara’da Olacağız"
Kamu emekçilerine seslenen Koçak, “Gelin yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına ne iktidarın refah payı aldatmacasına kanmayalım. Yandaş basının müjde haberlerine itibar etmeyelim. Bugün sunulan 17.55 + 8077 seyyanen zam ile kamu emekçilerinin eline geçek olan gelir bugünkü yoksulluk sınırının dahil çok altında kalmaktadır” dedi. Toplu iş sözleşmesi süreci için bilerek kamu emekçilerinin tatilde olduğu ağustos ayının tercih edildiğinin altını çizen Koçak, tüm kamu emekçilerini Ankara’ya davet etti.
"İnsanca Yaşanacak Ücret İçin Mücadele Etmek Zorundayız"
Kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağıran Koçak, KESK adına talepleri yineledi:
* Bunun için en düşük kamu emekçisi maaşı temmuz ayı itibari ile eş ve çocuk yardımı, yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
* Her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa göre güncellenmeli, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme rakamları refah payı olarak eklenmelidir.
* Gelir vergisi birinci dilim oranı %15 ten %10’a düşürülmeli, yoksulluk sınırına kadar olan maaşlar-ücretler birinci vergi diliminde sabitlenmelidir.
* Seçim öncesi verilen kira yardımı, mülakatın kaldırılması sözlerinin gereği zamana yayılmadan hemen yerine getirilmelidir.”
Daimi bir biçimde kendi kötülük eşiğini durmadan güncelleyen bir zemindeyiz vesselam. Hiç kimseyi ezdirmedik lafzı döndürülüp, ısıtılıp aralıksız servis edilirken oluşturulan tüm o cerahatin her neye tekabül ettiği zaten başlı başına dile getirilenler ile anlatılmıştır. Bugünün ülkesinin dününden de ağır bir sınamayı, iyileştirme diyerek kaktırma çabasının vardığı düzlemin ne kadar hazin bir sonucu beraberinde getirdiği o eylemlerle çıka geleni, itirazı dikkatle baktığımızda gözler önüne serer. İktidarın yalan / riyayla birlikte kurduğu ve var ettiği ülke tiradının nasıl da boşa düştüğü gözler önündedir. Büyüme rakamları, bir biçimde var edilen muktedir ülke olma halleri, hiçbir surette yaşamda imkanları, olasılık, ihtimalleri bırakılmamış bir kesimi / büyük çoğunluğu sessizlikle kuşatır. Geçinmenin bir biçimde tamama erdirilip, lütfen var edilen iyileştirmeler karşısında anında gerisin geriye iptal olunmasının / heder edilmesinin mesel edilmediği bir yerde emekçilerin sesini kim, nasıl, nerede duyacaktır? Sahiden bunca bodoslamadan ilerlenen bir yok etme kültürünün, ekonomik çökertme halinin ortasında, bütünüyle var edilen imdat çığlıklarını kim nerede, ne zaman duyacaktır?
Düzenleme diye düzensizliğin, iyileştirme diye yoksunlaştırma hallerinin, gelir artırımı ve refah derken yerinde sayan bir eksiltmeyi reva gören, bunu sadece asgari ücretliye değil aynı zamanda kendisinin de oy deposu kıldığı / bildiği emeklilere de var eden bir düzlemde kim neyin hakkını, nerede ne zaman duyacaktır? “Önergelere göre yüzde 25'lik zam, daha önce 5 bin 500 liradan 7 bin 500 liraya yükseltilen en düşük emekli aylığına uygulanmayacak. Emekli zamları sadece kök aylıklara yapılacak. Buna göre örneğin kök aylığı 6 bin lira olup Hazine desteğiyle 7.500 lira aylık alan emeklinin 6 bin liralık kök aylığına yüzde 25 zam yapılacak.” Sonucunda dönüp dolaşıp, batmaya son sürat devam denilen bir menzilde iki gıdım hayat hakkını da çok görmeye devam diyenlerin elinde kalakalır ülke? Misal, hiçbir biçimde görünür kılınmayan, artık mevzu dahi edilemeyen o asgari ücretle / devlet memurunun asgarisi arasındaki uçurum bahsi ne açılır / ne söz hakkı ne de tek bir itiraza yer bıraktırılır. Ülke nüfusunun ekseriyetle ezici çoğunluğuna takdim edilen / eline kan oturmuş sermayenin vermemek için kırk takla atıp, vergisinden düşmeye gayret ettiği asgari ücretin kuş kadar kılınması mesel olunmaz, bu açık imdatları kim ne zaman duyacaktır ki sahiden?
BirGün Gazetesinden iliştirelim: “Temmuz ayı memur maaş katsayısındaki yeni düzenleme kapsamında artırılan sosyal yardım ödemeleri artırıldı.
Düzenlemeye göre, yaşlı aylığı 2 bin 348, yüzde 40-69 engelli aylığı 1874, yüzde 70 ve üzeri engelli aylığı ise 2 bin 811 liraya yükseltildi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, artışa ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Göktaş, açıklamasında, "Yapılan yeni düzenleme sonrasında sosyal yardım programlarımızın aylık ödemelerini artışlı bir şekilde hak sahiplerimizin hesaplarına yatıracağız" dedi.
Dezavantajlı durumdaki bireylerin çeşitli hizmet ve sosyal yardım modelleriyle desteklendiğini ifade eden Göktaş, memur maaş katsayısında yapılan düzenleme sonrası sosyal yardım programlarının aylık ödemelerini artırdıklarını belirtti.
Bakan Göktaş, şunları kaydetti:
"Temmuz ayı memur maaş katsayısında yapılan yeni düzenleme sonrasında sosyal hizmet modelleri kapsamındaki yaşlı aylığı 1997 liradan 2 bin 348 liraya, yüzde 40-69 arası engelli oranına sahip vatandaşların aylığı 1594 liradan 1874 liraya, yüzde 70 ve üzeri engelli raporu bulunan vatandaşların aylığı da 2 bin 392 liradan 2 bin 811 liraya yükseldi. Diğer yandan 18 yaş altı engelli yakını olan vatandaşlara ödenen engelli yakını aylığı 1594 liradan 1874 liraya, hafif silikozis aylığı 3 bin 445 liradan 4 bin 50 liraya, orta silikozis aylığı 3 bin 938 liradan 4 bin 629 liraya, ağır silikozis aylığı ise 4 bin 388 liradan 5 bin 158 liraya çıktı."
Her şey ortadayken hangisini neresinden yazarsınız sahiden? Bütünüyle kafasını kuma gömülü tutmaya devam diyen hazirunun varlığı söz konusuyken şu yukarıdaki haberlerin hiçbir anlamı yok mudur? Sokağa çıktığınızda düşünmekten heder olup, dalgın dalgın bir yerlere yetişme telaşında olan insanlara bir tek olumlanabilir bahis açılabilir mi? Yok o iş sandığınız gibi değil denilebilir mi? Marketlerde, öyle on yıldız, beş yıldız, kocaman mega bilmem ne marketlerde değil, un ufak edilmiş hayatlarında hayatta kalmak için bir mücadeleye tutunanların ucuz ürünlerden hangisi daha ucuz bunu alabilmek için bile kırk kez düşünmesinin hesabını mesela kim fark edecektir? Bıraktık, içkiyi, sigarayı, bıraktık o dışarıda yemeği içmeyi, bir yerlerde bir konsere / tiyatroya / sinemaya gidebilmeyi bir tek kitap alabilmenin bile imkansız kılındığı yerde cehaletin yükseltilen duvarlarını bütün bu yoksunluğa dair kime neyi anlatabiliriz sahiden? Bir biçimde sınırlanan, daha da eksik kılınan, her defasında hizaya geçip emir erliğine devam etmesi beklenen, duraksamadan da oyuna talip olunup, yaşam sürmesi beklenen insanların hayatına tek bir iyileştirme sahi ama sahiden de söz konusu edilebilir mi? Markette parası kalmadığı için ketçap çalmaya çalışanı, bir biçimde ekmeğe katık edip onunla yaşayabilmeyi aklında gerekçelendirebilir mi yaygın medya soytarıları, sarayın palyaçoları, üç kuruşa onurlarını satanlar, şunlar ve dahi bunlar! Sahiden!
Didaktik, saplantılarla donatılmış, duraksamadan yok etmenin yolunu arşınlayan bir biçimde hayata kastın devam olunduğu bir zemindeyiz. Ezdirmedik halkımızı derken baş efendi bizatihi nereye yollandığımızı da göstere gelen günlerden geçmekteyiz. Kemerdeki sıkılacak deliğin kalmadığı, katığın ekmekten mülhem ağırlıkta olduğu bir ülkede fikriyat hep geri plana aksettirilirken çığ gibi yükselen faturalar mesela ezdirilmeyen yurttaşları hiç bildirmemektedir. Bütünüyle vergilendirme dilimlerinin tarumar edildiği bir yerde her harcamasını mahsup ettirip, vergi kaçıran mümtaz, müesses nizam asalaklarını mesela kim ne zaman görecektir? Beşli çete nam bir kolektifin memleketin her gününde ol yerli ve milliyi sömüre geldiği bir düzlemde, milletin a. koyacağız buyuranların var ettiği tüm o çürümenin hesabını kim verecektir mesela, sahiden? Devlete ödenen harçların en asgari yüzde elli küsur arttırıldığı, artık bir hayal kılınmış ülke içindeki takoz hiçbir işlemi tek bir kerede var edemeyen dandik telefonların yanında sahiden bir şeye benzeyen, hayır illa ayfon değil, x, y, z marka bir telefonun kayıt ücreti yüzde üç yüz otuz neye dayanarak arttılılır, kaçak şebekesinin başı zaten ak partili bir temsil iken misal! Sahiden yol nereyedir, her neresidir gidilen! Kesintisiz bir girdap halini alıyor koca memleket. Düşman addettiği kesimlerin var edemeyeceği bir ekonomik buhranı memleketin sahici, öz, yerli ve milli denilen evlatları var ediyor. Kış çok daha ağır şartlara gebe kılınırken bir mübalağaya gerek kalmazdan yaşam yağmalanırken, şimşek efendi, hafize hanım, bilmiyoruz kimler kimler için devletin kasası sonuna kadar açılırken, onca yağma var edilip durulurken yıkıma karşı el aman feryadını ne zaman ortaklaştırabileceğiz mesele budur. Tümüyle gemi su aldı, batmaya devam ediyor. Sahiden bunca badirenin ortasında bir imdat çığlığını ortaklaştırmak ne zamandır, iş işten geçmeden...
Misak TUNÇBOYACI – İstan’2023
Görsel: Nicole TUNG – Bloomberg
2 notes · View notes
dramatik-buluntular · 2 years
Photo
Tumblr media
8 notes · View notes
iahaber · 3 months
Text
Tumblr media
İA HABER AJANSI Kamu emekçilerinden sefalet ücretine isyan https://bbcturk.com/kamu-emekcilerinden-sefalet-ucretine-isyan/30228/?utm_source=dlvr.it&utm_medium=tumblr www.bbcturk.com https://iahaber.com
0 notes
ehaberal · 4 months
Text
Dershanelerin Sayısı Gün Geçtikçe Artıyor!
Tumblr media
Okullarda yeterli eğitim olamaması ve görülen derslerin çok ağır olması öğrencilerin dershanelere yönelmesine sebep oluyor. Öğrencilerin okullarda alamadığı eğitim için çareyi dershanelerde aramasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Eğitim-Sen ve KESK Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk, “Okullarda ezbere dayalı sistem var, dershanelerde ise bilimsel sınav üzerine ilerliyorlar bunun içinde seçilme sebebi oluyor” şeklinde konuştu. Dershanelerin fazla olmasının sebebini eğitimin yetersizliğinden kaynaklı olduğunu söz eden Başkan Kadir Öztürk, “Dershaneler bu kadar fazlaysa bunun sebebi Milli Eğitim Bakanı’dır. Dershanede de aynı öğretmen var, okulda da aynı öğretmen var. Okuldaki eğitim ezbere dayalı sistem. Öğrenciler öğrenmekte zorluk çekiyorlar. Milli Eğitim Bakanı bilimsel eğitimden uzaklaşarak ezberci eğitime doğru gidiyor. Okullarda uygulanan müfredatta fazlalıklar var. Eğitimler sadeleştirilse, derslerde sadeleştirilerek daha net verilse konular ortaya başka sonuçlar çıkacaktır. Ana dersler seçmeli şekline dönüştürülüp din dersleri zorunlu hale geliyor” dedi.“OKULLARDA EĞİTİM EZBERE DAYALI”Okullarda eğitimin ezbere dayalı olduğunu dershanelerde ise bilgiye dayalı olduğunu ifade eden Başkan Öztürk, “Bizim eğitimler bilgiye dayalı olmadığı için öğrenci sınavda yüksek alıyor ama ertesi gün ezberlediği için unutuyor. Bilgiye dayalı bir eğitim verilseydi çocuk daha kolay öğrenebilirdi. Veliler, öğretmenler ekonomik olarak çökmüş durumda bu bir veli hem kira ödeyip hem de çocuğunu dershaneye nasıl gönderecek? Dershane fiyatlarının yükselmesi talebe dayanıyor. Dershaneler çocukları sınava yönelik yetiştirdiği için talepleri daha fazla yüksek. İnternette alınan eğitimin doğru olup olmadığını bilemiyoruz. Ben eğitimin yüz yüze elverişli olduğunu düşünüyorum. İnternette kirli bilgi çok fazla. Çocuklar arayış içerisinde. Yurt dışında çoğu ülkelerde dershane bile yok ama çocuklar sınavlar da başarılı çıkabiliyor. Bizim ülkemizde ise her gelen bakan yeni uygulamalar koyup çocukların kafalarını karıştırıyorlar” şeklinde konuştu. BERFİN ÇAĞDAŞ ANTALYA GÜNDEM GAZETE ÖZEL HABER  - www.ehaberal.com                                                                                                                                                                                            #Dershanelerin Sayısı #EĞİTİM SEN #kesk #antalya #Kadir Öztürk Read the full article
0 notes
gundembuca · 1 year
Text
Tunç Soyer “Buca'nın Katledilmesine İzin Vermeceğiz"
Tumblr media
İzmir'de meslek odaları ve sivil toplum örgütleri yıkılan Buca Cezaevi arazisinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılaşmaya açılmasına karşı bir araya geldi. Ortak mücadele kararının çıktığı toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Zehirli Sao Paulo gemisiyle mücadelede nasıl zafer kazandıysak Buca’da da kazanacağız. İzmir’i bu haklı mücadelenin bir parçası haline getirmek istiyoruz” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer yıkılan Buca Cezaevi’ne ait arazinin yeşil alan olarak kente kazandırılması için düzenlenen toplantıya katıldı. Buca Belediyesi Yarı Olimpik Yüzme Havuzu bünyesindeki etkinlik salonunda yapılan toplantıya Başkanı Tunç Soyer’in yanı sıra Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Aydemir, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, KESK İzmir Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Yüce Ayhan, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Zafer Mutluer Peyzaj Mimarları Odası İzmir Şube Başkanı Elvin Sönmez Güler, Buca Cezaevi Özgürleşirken Platformu Temsilcisi Savaş Candemir, sendika, oda ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, meclis üyeleri, siyasi parti temsilcileri, meclis üyeleri, muhtarlar ve çok sayıda bileşen katıldı. “Hiçbir İzmirlinin, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir tablo” Toplantıda Buca Cezaevi alanının betona terkedilmemesi için kararlılık mesajını yineleyen Başkan Tunç Soyer, “Buca Cezaevi’nin yıkılmasından sonra ortaya çıkan alanla ilgili çok önemli bir karar verildi. Bu alanda yapılaşmanın önünü açacak bir plan hazırlandı. Bu plan, Buca’nın dokusunu bilen herkes için yıkılan yapıdan daha fazla beton imalatı anlamına geliyor. Buca’nın bu kadar sıkışık yapının içinde nefes alınacak bir alan olma ihtimali varken, bundan vazgeçiliyor. Ticaret, konut fonksiyonları yüklenerek burasının rekreasyon alanı olma ihtimali ortadan kaldırılıyor. Bu hiçbir İzmirlinin, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği bir tablo” şeklinde konuştu. https://www.youtube.com/watch?v=hvybB_AGYq0 Başkan Soyer: “izin vermeyeceğiz” Başkan Soyer, “Önceki plan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı planlar karşılaştırıldığında görülüyor ki; ilk planda 40 bin metrekare olan ticaret ve konut alanı 70 bin metrekareye çıkmış. Park alanı 20 bin metrekareden 11 bin metrekareye düşmüş. Biz bundan sonraki yol haritamızı belirleyeceğiz. Nasıl ki, Aliağa’da zehir yüklü Sao Paulo gemisinin İzmir’e gelişiyle ilgili ortak bir ses çıkartabilip büyük bir zafer kazandıysak, bu sefer de Buca’nın bu kadar aleni bir biçimde katledilmesine izin vermemek için bir araya geldik. Bu bir araya gelişi büyütmek istiyoruz. Çünkü sessiz kalan çoğunluğun bu tablodan haberinin olmadığını düşünüyoruz. Görevimiz, tüm İzmir’e ne kadar haklı bir talebimiz olduğunu duyurabilmek. Tüm İzmir’i bu haklı mücadelenin bir parçası haline getirebilmek istiyoruz. Bunun için buradayız” ifadelerini kullandı.     “Doğru yolunu eninde sonunda bulur” Buca Cezaevi’nin kaldırılmasıyla ilgili süreci anlatan Buca Belediye Başkanı Erhan Kılıç, ”Buca Cezaevi, Buca’nın kalbi konumunda. Belki zamanında yapıldığı kısımda kent dışında kalsa da zamanla çarpık kentleşmeyle bulunduğu yerde Buca’nın merkezinde kalan bir alan olmuş. Göreve geldiğim günden beri belki de en büyük mücadelemiz cezaevinin kaldırılmasıydı. Seçim sürecinde de bu polemik konusu olmuştu. Ben o zaman da bu sorunu birlikte çözelim diye söylemiştim. Ama bunun için Buca Metrosu İzmir tarihinin en büyük yatırımı bu çalışma devam ederken trafikte aksamalar olacaktı. Cezaevinin kaldırılmasıyla yukarıdaki Adnan Kahveci Caddesi trafiğe açılmasını istedik. Bu Menderes Caddesi’ne paralel bir yol olacaktı. Sonuçta cezaevi kalktı. Ama üzerinde bir plan çalışması var. Buranın bir AVM olması halinde Buca trafiğini katledileceğini söyledik her yerde de bunu söyledik. Şu anda da daha iyi bir yola çevrildi. Doğru; yolunu eninde sonunda bulur. Buranın yeşil alan olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu. “Bugün itibariyle dava süreci başladı” Yargı süreci hakkında bilgi veren TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut Akdemir, “Dün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın plana karşı İzmir İl Müdürlüğü’ne itiraz dilekçemizi verdik. Bugün itibariyle dava süreci başladı” dedi. Hukuki dayanaklar mevcut Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Sekreteri Zafer Mutluer ise şöyle konuştu: “Bizim en önemli hukuki dayanaklarımızdan bir tanesi şu: 2011 yılında onaylanmış 1/5000 ölçekli nazım imar planına ilişkin yürüttüğümüz davada elimizde bir bilirkişi raporu var. Rapor, cezaevi alanının merkezi alan olması nedeniyle bu alanda belirlenmiş 37 bin metrekarelik ticaret fonksiyonunun mevcut ulaşım akslarıyla karşılanamayacağını söylüyor. Bugün orada bin 500 kişilik bir konut alanıyla birlikte 12 bin metrekarelik bir ticaret alanı yapılması düşünülüyor. Buca betona boğulmuş bir kent. Bu tür fırsatlar elimize geçtiğinde bu alanları kamu yararı için kullanmak zorundayız. Yıllardır kamu alanları ilgili belediyelere verilmek yerine ticaret rantları artırılıp satıldı. Buca’nın yeşile, kamu alanına çok ihtiyacı var. Ne olacağı tartışılabilir ama orada yeni bir nüfusun gelmesi mümkün değil” diye konuştu. Toplantıya katılanlar da yürütülecek kampanya için önerilerde bulundu. Toplantı sonunda DİSK, KESK, İzmir Barosu, TMMOB ve Tabip Odası'nın İcra Kurulu'nu oluşturması, muhtarlar ve aynı amaçla mücadele eden dernek, platformların temsilcilerinden de yürütme kurulu oluşturulmasına karar verildi. İcra Kuru bu konuda kısa süre içinde bir deklarasyon yayımlarak eylem planını açıklayacak. https://www.youtube.com/watch?v=YXxzSMsT3D4&t=77s https://www.youtube.com/watch?v=XuSqaFg_iNs Read the full article
0 notes
cirkinkadininutopyasi · 2 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
765 notes · View notes
bellatrixx3 · 1 month
Text
Tumblr media
38 notes · View notes
gokkusaginda · 5 months
Text
Tamam bugün artık ders calısmadığım icin vicdan azabı cekmeye basladım
48 notes · View notes
yurekbali · 1 year
Text
Kamu emekçileri mücadele tarihinin yapı taşı, kamu emekçilerinin gerçek örgütü konfederasyonumuz KESK’in 27'nci kuruluş yıl dönümü tüm emekçilere kutlu olsun! ✌️
(8 Aralık 1995~2022)
14 notes · View notes
bendeliyimhanimefendi · 3 months
Text
Senin küçük bir elvedan,
Böyle büyük bir aşkı bitirebilir mi?
Ne sanıyorsun?(bitirebilirmiş)
21 notes · View notes
full-of-skritt · 7 months
Text
Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media Tumblr media
Inspired by @drakeheart, I also made some text post memes about some of my dweebs, including (of course), multiple for Cixxe because she is my precious creature.
34 notes · View notes
uykucupandaa · 9 months
Text
"Keşke" lerin yerini "neyse" lere bıraktım keşke bırakmasaydım ama neyse
41 notes · View notes
harepare · 5 months
Text
netleri yukseltmemiz lazim bi sekilde kardes ya
19 notes · View notes
ratintank · 3 months
Text
Tumblr media
my new character
wet soggy pathetic man, i'd die for him
Beta design below
Tumblr media
hes dark priest and occultist and now you will die for him too.
14 notes · View notes
bellatrixx3 · 1 month
Text
Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yasadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim.
20 notes · View notes